Hilye-i Şerîf

Hilyelerde rastlanan metinlerin büyük bir kısmı, Hazret-i Ali'den rivâyet edilen metinlerdir. Ayrıca başka rivâyetler de bulunınaktadır.

Klasik bir hilyede  [tablonun] “göbek” kısmındaki metin dokuz satır, “etek” kısmındaki metin ise beş satırdır. Bu satır sayıları, tek sayı kuralı bozulmamak kaydıyla değişebilir.

Hilyeler, Hazret-i Ali, Enes b. Malik, Ebû Hüreyre, El-Berra b. Azîb, Hazret-i Âişe, Cabir b. Semure, İbn-i Abbâs, Hazret-i Peygamber'in üvey oğlu Hind b. Ebî Hâle tarafından rivayet edilmiştir.

Bu arada, Hicret yolculuğu sırasında Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir ara çadırında dinlenip koyununun sütunu içtiği "Ümm-i Ma'bed'in söylediklerinin de önemli bir yeri vardır.

Hazret-i Ali'nin (radıyallahü anh) rivâyeti olan metnin düzenlenme şekline göre tercümesi şöyledir:

"Hazret-i Ali (radıyallahü anh), Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) vasfettiği zaman şöyle buyurdu:

Hazret-i Peygamber'in boyu ne çok kısa, ne de çok uzundu, orta boyluydu.

Ne kıvırcık kısa, ne de düz uzun saçlıydı; saçı kıvırcıkla düz arasında idi.

Değirmi yüzlü, duru beyaz tenli, iri siyah gözlü ve uzun kirpikliydi.

İri kemikli ve geniş omuzluydu.

Göğsü ortadan karnına kadar kılsızdı.

İki avucu ve tabanları dolgundu.

Yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla giderdi.

Sağına ve soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi.

İki omuzu arasında "nübüvvet mührü" vardı. Bu, onun son peygamber oluşunun nişanesi idi.

O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi.

Kendilerini ansızın görenler, heybeti karşısında sarsılırlar, fakat üstün özelliklerini bilerek sohbetinde bulunanlar, Onu her şeyden çok severlerdi.

Onun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmaya çalışan kimse: 'Ben gerek ondan önce ve gerekse ondan sonra, Rasulullah gibi birisini görmedim...' diyerek onu övmek konusundaki yetersizliğini itiraf ederdi.

Allahü teâlâ'nın salât ve selamı onun üzerine olsun."