KUR'AN-I KERİM MEALİ | BELED SURESİ VE ŞEMS SURESİ




BELED SURESİ

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.
90/1. Bu beldeye (Mekke şehrine) yemin olsun.
90/2. (Ey Resûlüm,) sen bu beldede ikâmet ederken (veya fetih zamanında oraya taarruzun, gündüzün bir saatinde istediğin her şeyi yapman halâl iken),
90/3. (Hazret-i Âdem veya her) babaya ve doğana (zürriyetine veya her babanın evlâdına yahut Muhammed “aleyhisselâm”a) (yemin ederim ki:)
90/4. Biz insan (cinsin)i, (dünyada yorgunluk ve sıkıntılar, âhirette de) meşakkat (şiddetli zorluklar) içinde (olacak şekilde) yarattık.
90/5. (Kureyş’in her biri veya Kureyş’in kuvvet şampiyonu olan Ebü’1-Eşed b. Kilde yahut Velîd b. Muğîre) O(lan o kişi,) kendisine kimsenin asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
90/6. (“Ben Muhammed’e düşmanlık uğruna) yığın yığın mal tükettim.” di(yerek yalan söylü)yor.
90/7. O, (gösterişte veya düşmanlıkla mal harcadığını söylerken) kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor? (Hâlbuki Allah'ın kendisini görmediğini ve kendisine malını nereden kazanıp nereye harcadığının hesabını sormayacağını mı zannediyor?)
90/8- Biz, ona (görecek) iki göz vermedik mi?
90/9. (Kalbine geleni söyleyecek) bir dil ve (boş ve faydasız sözlerini engelleyecek) iki dudak?
90/10. Bir de ona (hak ve bâtıl, doğru ve yanlış, iyi ve kötü ) iki yol gösterdik.
90/11. Fakat o, akabeyi (sarp yokuşu) aşamadı (o sarp yokuşu tırmanıp geçmek için malını harcamadı veya nefsi ile insan ve cin şeytanları ile yapması gereken mücâdeleyi yapmadı yahut kendisine verilen sayısız nimetlere şükretmedi).
90/12. O akabenin (sarp yokuşun) ne olduğunu bildin mi? (O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne bildirdi?)
 90/13. O, köle âzad etmektir.
90/14. Yahut şiddetli bir açlık gününde doyurmak (yemek yedirmek)tir:
90/15. Akraba olan yetimi,
90/16. Yahut toprağa serilmiş (hiçbir şeyi olmayan) bir yoksulu (doyurmaktır).
90/17. (O sarp yokuşu aşıp geçerken) sonra îman edip de birbirlerine (tâatlere devam etmek, mâsıyetlerden/günahlardan kaçınmak hususunda) sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
(Hâkim b. Hizâm, müslüman olduktan sonra dedi ki:
Ey Allah'ın Resûlü! Bizler câhiliye döneminde birtakım amellerle Allah'a ibâdet edip ona yakın­laşmaya çalışıyorduk. Onların bize bir faydası olur mu? Peygamber “aleyhisselâm” şöy­le buyurdu:
Geçmişinde işlediğin hayırlar (baki kalmak) üzere müslüman oldun. Bk. Buhârî, II, 521, 773, 896, V, 2233; Müslim, I, 113, 114; Müsned, III, 402.)
90/18. İşte bunlar meymene ashâbı (amel defterleri sağ tarafından verilenler)dir.
90/19. Âyetlerimizi inkâr edenler ise, onlar meş’eme ashâbı (amel defterleri sol tarafından verilenler)dir.
90/20. (Cezâları,) üzerlerine kapıları sımsıkı kapatılmış bir ateştir.

ŞEMS SURESİ

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.
91/1. Yemin olsun, güneşe ve onun aydınlığına (veya kuşluk vaktine),
91/2. Onun arkasından geldiği zaman aya,
91/3. Onu (güneşi) ortaya çıkardığı zaman gündüze,
91/4. Onu (ışığını) örttüğü zaman geceye,
91/5. Göğe ve onu bina eden (Allah’)a,
91/6. Yere ve onu yayıp döşeyen (Hak teâlâ’y)a,
91/7. (Âdem oğlunun) nefs(in)e ve onu şekillendiren (Cenâb-ı Hakk’)a,
91/8. Sonra ona hem kötülük (isyân), hem de korunma (itâat) kâbiliyeti veren (ve bunlardan her hangi birini seçme hususunda kullarına ihtiyâr/cüz’î irâde bahşeden Allah’)a yemin olsun ki:
91/9. Onu (nefsini/kendini) (günahlardan) temizleyen (ilim ve sâlih amellerle terbiye ederek kemâle kavuşturan) muhakkak kurtulmuş (saâdete ermiş)tir.
91/10. Onu (nefsini/kendini) (cehâlet ve günah kirleriyle) örten kişi de elbette ziyâna uğramıştır.
91/11. Semûd (kavmi), azgınlığı yüzünden (peygamberleri Sâlih “aleyhisselâm”ı) yalanladı,
91/12. O zaman (Semûd kavminin) en azılısı (olan Kudâr b. Sâlif veya onun komutası altındaki adamlar), (bir mûcize olarak kayadan çıkarılan Allah'ın devesini öldürmek için) ileri atılınca,
91/13. Allah'ın peygamberi (Sâlih) onlara: "Allah'ın devesini kendi hâline bırakın, su içmesine engel olmayın (su içme hakkını koruyun).” demişti. (Çünkü su içme hakkı sırayla, bir gün halkın, bir gün de o dişi devenindi.)
91/14. Fakat onu (peygamberlerini, dolayısıyla onun Hak teâlâ’dan alıp kendilerine bildirdiği emri ve o emre uymadıkları takdirde azâba uğrayacaklarıyla ilgili sözünü) yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, günâhları yüzünden azâbı başlarına geçirdi ve orayı dümdüz etti. (Böylece hepsi, kökten helâk oldu.)
91/15. (Sonsuz kudret sâhibi yüce) Allah, (bu azâbın) sonundan (hiçbir şekilde) korkacak değildir.