KUR'AN-I KERİM MEALİ | KAMER SURESİ



54. KAMER SÛRESİ

Rahmân (ve) Rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

54/1. Kıyamet yaklaştı ve ay (ikiye) ayrıldı. (Kâfirlerin, Hazret-i Peygamber’den bir mu’cize istemeleri üzerine ay ikiye bölünmüştür. Bazı Müfessirlere göre, "Ayın ikiye ayrılması" olayı, Kıyamet yaklaştığı zaman meydana gelecektir “Beydâvî”.)

54/2. Onlar (kâfirler, Peygamber aleyhisselâm’dan) bir mu’cize görseler, (îman etmekten) yüz çevirirler ve "devam eden bir sihirdir" derler.

54/3. (Kâfirler, Kıyameti ve mu’cizeyi inkâr ederek Peygamberi) yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki (iyi ve kötü) her iş için (ya cennet veya cehennem gibi) bir yer (sonuç) vardır.

54/4. Yemin olsun, onlara (küfür ve inatlarından) vaz geçirecek (ibret verici nice önemli) haberler geldi.

54/5. (Uyarıcı ve ibret verici) bu haberler, (gayesine ulaşmış) büyük bir hikmettir! Fakat (dikkate almadıklarından) uyarılar (kâfirlere) fayda vermiyor!

54/6. (Ey Resûlüm!) O hâlde onlardan (kâfirlerden) yüz çevir. O çağırıcı (İsrâfil’in) görülmemiş dehşetli bir şeye (misli görülmemiş Hesap vermeye ve mü'minleri cennete, kâfirleri de cehenneme) davet edeceği gün;

54/7. (Ey Resûlüm! O hâlde onlardan “kâfirlerden” yüz çevir. O çağırıcı İsrâfil’in görülmemiş dehşetli bir şeye “misli görülmemiş Hesap vermeye ve mü'minleri cennete, kâfirleri de cehenneme” davet edeceği gün, o kâfirler,) gözleri korkmuş (zelil ve dehşet içinde nereye gideceğini bilemeyen) dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.

54/8. Çağırana (İsrâfil aleyhisselâm’ın sesine) doğru (boyunlarını uzatarak) koşarlarken kâfirler, "Bu zor bir gün" derler. (Bk. Müddessir,9-10)

54/9. Onlardan (Kureyş’ten) önce (Peygamber’im) Nuh'un kavmi de (onu ve âyetleri) yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıp "Bu bir delidir" dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden zorla) engellendi.

54/10. O da Rabbine, "Ey Rabbim! Ben mağlubum, artık (benim için onlardan) intikam al" diye dua etti.

54/11. Biz de (bardaktan boşanırcasına görülmemiş şiddetle) yağan bir yağmurla göğün kapılarını açtık.

54/12. Yeryüzünü de pınarlar hâlinde fışkırttık. Derken (gök ve yerdeki) sular (ezelde) takdir edilmiş bir iş (Nûh kavminin boğularak helâk olması ) için birleşti.

54/13. Biz onu (Nûh'u ve onunla îman edenleri) tahtalar ve çiviler(le yapılmış gemi) üzerinde taşıdık.

54/14. Öyle ki, (gemi) gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) akıp gidiyordu. Bunu, (peygamberlik rahmet ve nimeti) inkâr olunan (Nuh)a, bir mükâfat olarak (yaptık).

54/15. Yemin olsun, biz onu (gemiyi) bir ibret olarak bıraktık. (Bu tufan olayı, sonra her tarafa yayıldı. Bunu) düşünüp ibret alan yok mudur?

54/16. (Ey Resûlüm! Îman etmeyenlere daha dünyada iken) azabım ve uyarılarım nasıl oldu? (Görsünler ve ibret alsınlar!)

54/17. Yemin olsun ki, biz Kur'ân'ı düşünüp ibret almak (ve ezberlemek) için kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan (ve onu ezberleyen) yok mudur?

54/18. Âd kavmi de (Peygamber’im Hûd'u) yalanladı. (Îman etmeyenlere daha dünyada iken) azabım ve uyarılarım nasıl oldu? (Görsünler ve ibret alsınlar!)

54/19. Biz onların (Hûd Peygamber’in gönderildiği Âd kavminin) üzerine, uğursuzluğu sürekli bir günde çok gürültülü (dondurucu ve şiddetli ses çıkaran) bir rüzgâr gönderdik.

54/20. İnsanları sanki köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu. (Boyunlarını kırıp başlarını bedenlerinden ayırıyordu.)

54/21. (Îman etmeyenlere) azabım ve uyarılarım nasıl oldu? (Görsünler ve ibret alsınlar!)

54/22. Yemin olsun ki, biz Kur'ân'ı düşünüp ibret almak (ve ezberlemek) için kolaylaştırdık. (Onun üzerinde) düşünüp ibret alan (ve onu ezberleyen) yok mudur?

54/23. Semûd (kavmi, Sâlih peygamber’in öğütlerini ve) azap haberlerini tekzip ettiler (yalanladılar).

54/24. Semûd kavmi, Sâlih peygamber’in öğütlerini ve azap haberlerini yalanlamış ve) şöyle demişlerdi: "İçimizden (Peygamber iddiasında bulunan) bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık bir sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz."

54/25. (Peygamber olarak seçtiğim kuluma kâfirler şöyle dediler:) "Bizim aramızdan vahiy ona mı verildi (Peygamberlik ona mı kaldı)? Aksine o, aşırı derecede yalancının (ve) şımarığın biridir."

54/26. Onlar (kâfirler,) yarın (azap geldiğinde veya Kıyamatte) “aşırı derecede yalancı şımarığ”ın kim olduğunu bilecekler!

54/27. (Peygamber’im Salih'e şöyle demiştik:) "Şüphesiz ki, biz onlara bir fitne (imtihan) olmak üzere, o dişi deveyi (bir mu’cize olarak kayadan çıkartıp) göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve (ezalarına) sabret."

54/28. (Peygamber’im Sâlih!) "Onlara (kavmine) suyun (deve ile) kendi aralarında paylaştırıldığını (su içme nöbetinin bir gün devenin, bir gün de kendilerinin olacağını) haber ver. Her su nöbetinde sahibi (su içme sırası hangi tarafta ise o) hazır bulunsun."

54/29. (Semûd kavmi bir müddet nöbetleşe “su”yu kullandılar. Sonra bıktılar ve deveyi öldürmeye karar verdiler.) Nihayet (kavmi, en azılı) arkadaşlarını (Kudâr b. Sâlif’i) çağırdılar. O da işe koyuldu ve (deveyi) kesti.

54/30. (Îman etmeyenlere) azabım ve uyarılarım nasıl oldu? (Görsünler ve ibret alsınlar!)

54/31. Şüphesiz biz, onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.

54/32. Yemin olsun ki, biz Kur'ân'ı düşünüp ibret almak (ve ezberlemek) için kolaylaştırdık. (Onun üzerinde) düşünüp ibret alan (ve onu ezberleyen) yok mudur?

54/33. Lût kavmi (de, Peygamberleri’nin öğütlerini ve) azap haberlerini tekzip ettiler (yalanladılar).

54/34. Biz, onların (Lût kavminin) üzerine, taş (yağdıran bir rüzgâr) gönderdik (Böylece hepsini helâk ettik). Ancak (Peygamberim) Lût(‘un) ailesini (îman eden iki kızını ve diğerlerini) bir seher vakti kurtardık. (Fakat karısı, îman etmeyenlerin arasındaydı. Bk.Tahrîm,10)

54/35. (Peygamberim Lût‘un ailesini) katımızdan bir nimet olarak (bir seher vakti kurtardık). (Îman ve itâat ederek nimetimize) şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.

54/36. Yemin olsun, (Peygamberim) Lût onları, şiddetli azabımızla uyardı (korkuttu). Fakat onlar, bu uyarıları (şüpheyle karşılayıp) yalanladılar.

54/37. Yemin olsun, onlar (Lût’un kavmi,) onun (güzel delikanlılar şeklinde gelen melek) misafirlerinden murad almaya kalkıştılar (nefislerindeki kötü arzuları tatmin etmek istediler). Biz de onların gözlerini silme kör ettik. "Haydi, azabımı ve korkutmalar(ımın sonucunu) tadın!" dedik.

54/38. Yemin olsun, onlara (Lût’un kavmi’ne) sabahleyin erkenden (Ahiret azabına kadar) devam edecek bir azap geldi.

54/39. (Lût’un kavmi’ne işlediğiniz kötü fiillerin cezası olarak) "Haydi, azabımı ve korkutmalar(ımın sonucunu) tadın!" dedik.

54/40. Yemin olsun ki, biz Kur'ân'ı düşünüp ibret almak (ve ezberlemek) için kolaylaştırdık. (Onun üzerinde) düşünüp ibret alan (ve onu ezberleyen) yok mudur?

54/41. Yemin olsun, Fir’avun'un ailesine (hânedânına ve kavmine) de uyarıcılar (Hazret-i Mûsa ve Hârun aleyhisselâm) gelmişti.

54/42. Onlar (Fir’avun’a tâbi olanlar), bütün âyetlerimizi (Hazret-i Mûsa’ya verilen dokuz mu’cizeyi “İsrâ, 101”) yalanladılar. Biz de onları, mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalayışıyla yakaladık (cezalarını verdik).

54/43. (Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz (kuvvet ve imkân bakımından) onlardan (Nûh kavminden Fir’avun hânedânına kadar gelenlerden) daha mı hayırlı? Yoksa sizin için (semâvî) kitaplarda (küfredenlerin azap görmeyeceklerine dair) bir berat mı var?

54/44. Yoksa onlar (Kureyş kâfirleri), "Biz (Muhammed’den) intikam almaya muktedir bir cemâatiz" mi diyorlar? (Nitekim Ebû Cehil, Bedir günü böyle demişti.)

54/45. O topluluk (Kureyş kâfirleri), yakında (Bedir'de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır. (Nitekim Müslümanlar, onlara karşı gâlip geldi.)

54/46. Asıl onların (Kureyş kâfirlerinin görecekleri) azap vakti, Kıyâmet’tedir. Kıyamet(in azâbı) da ne korkunç, ne de acıdır!

54/47. Şüphesiz suçlular (Müşrikler,) (dünyada haktan ayrılmış) sapıklık ve (Ahiret’te) çılgın ateşler içindedirler.

54/48. O gün, (Müşrikler) yüz üstü ateşte sürüklenecekler (ve) onlara “Tadın cehennemin dokunuşunu (sıcaklığını ve acısını)!” (denilecektir).

54/49. Şüphesiz biz, (hikmetimiz gereği) her şeyi bir kaderle (bütün varlık ve olayların bilgisinin Levh-i Mahfuz’da yazıldığı gibi ölçülü ve düzenli) yarattık. (Levh-i Mahfuz kavramı için bk. Burûc sûresi, 22.)

54/50. Bizim emrimiz ancak bir tek (“kün/ol”) emirdir. Bir göz açıp kapaması (kırpması) gibi (süratli)dir. (Ânında o şey, olur “Bk. Yâsîn, 82”. Kıyamet işi de, ancak göz açıp kapama gibidir “Nahl, 77”.)

54/51. Yemin olsun, biz (küfür ve isyanda taşkınlık yapan) sizin gibi (topluluk ve ümmet)leri hep helâk ettik. Fakat düşünüp öğüt alan var mı?

54/52. (Kulların) işledikleri her şey, kitaplardadır (hafaza meleklerinin kaydettikleri defterlerde yazılıdır. Bk. İnfitar,10-12; Kâf,17).

54/53. (Kulların işledikleri ve hafaza meleklerinin kaydettikleri defterlerde) küçük, büyük her şey, (her günah ve her amel) satır satır yazılmıştır.

54/54. Şüphesiz Müttakîler (yüce Allah'ın emirlerini yapan ve haramlarından sakınanlar) cennetlerde ve ırmaklar(ın kenarın)dadırlar.

54/55. (Takva sahibi Mü’minler, gücü sınırsız) muktedir bir hükümdarın (Allahü teâlâ’nın) (manevî) katında, doğruluk yerinde (cennet bahçesinde)dirler.