KUR'AN-I KERİM MEALİ | LEYL SURESİ




Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.
92/1. Yemin olsun (güneşi veya karanlığı ile eşyayı) bürüyüp örttüğü zaman geceye,
92/2. (Gece karanlığının gitmesi veya güneşin doğuşu ile) açılıp ağardığı zaman gündüze,
92/3. (Her türden) erkeği ve dişiyi (veya (Hazret-i Âdem ve Havvâ’yı) yaratana yemin olsun ki:
92/4. Muhakkak çalışma(ları)nız çeşit çeşittir. (Amellerinizin bir kısmı sapıklık, bir kısmı hidâyettir. Dolayısıyla kiminiz mü’min, kiminiz kâfirdir. Kiminiz itâatkâr, kiminiz is­yankârdır. Sizden kiminiz cen­net ile mükâfatlandırılacak, kiminiz cehennem ateşi ile cezalandırılacaktır. Sizler huy ve ahlâk itibariyle de farklı farklısınızdır: Kiminiz merhametli, kiminiz sert, kiminiz sabırlı, kiminiz hiddet­li, kiminiz cömert, kiminiz cimri gibi huylara sahipsiniz.)
92/5. (Bundan sonra) kim (köleleri hürriyetine kavuşturmak gibi malını Allah yolunda) verir (infâk eder veya tâat ve ibâdet eder) ve (haramlardan) sakınırsa,
92/6. O en güzel kelimeyi, (lâ ilâhe illâllah sözünü veya İslâm dînini yahut cenneti) tasdik eder (doğrular)sa,
92/7. Biz, (hayrı ve iyilikleri kolay­lıkla işlesin diye) onu, en kolay (şekilde cennete götürecek ve rahata kavuşturacak güzel ahlâk yolun)a hazırlarız.
92/8. Fakat kim (malından infâk etme konusunda) cimrilik eder, kendini (Allah’ın emrettiklerinden) müstağni (zengin) görür (O’na ihtiyaç göstermez),
 92/9. En güzel (kelime olan tevhîd’i veya İslâm dînini yahut cennet)i de yalanlarsa,
92/10. Biz onu, en zor (ateş yolun)a hazırlarız. (Bu şekilde tâat ve ibâdetler, ona çok zor ve ağır gelir.)
92/11. O, helâk olduğu (cehennem çukuruna düştüğü) zaman malı kendisine asla fâide vermez.
92/12. Şüphesiz ki bize düşen, hidâyet(i doğru yolu göstermektir).
92/13. Şübhe yok ki, âhiret de, dünya da bizimdir. (Kim dünyayı bizim rızamıza aykırı ister ve kullanırsa, hata etmiş olur.)
92/14. İşte ben sizi alevlendikçe alevlenen bir ateşle korkuttum.
92/15. Ona (ateşe) (sonsuz olarak) ancak en şakî (kâfir) olan girer:
92/16. (Öyle şakî ki) o, (hakkı veya peygamberleri) yalanlamış, (îmandan ve tâatten) yüz çevirmiştir.
92/17. (Hâlbuki şirkten ve günahlardan) sakınan (mü’min) ondan (ateşten) uzaklaştırılacaktır.
92/18. O ki, (gösteriş olarak değil, sırf) temizlensin diye malını (Allah rızası için hayra, fakirlere) verir.
(Bu ve sonraki âyet-i kerîmeler, Bilâl-i Habeşî “radıyallahü anh”ı para ile esirlikten kurtaran Ebû Bekr es-Sıddîk “radıyallahü anh” hakkında nazil olmuştur. Bk. Râzî, Kurtubî ve Celâleyn.)
92/19. Onun yanında, hiç kimsenin karşılık verilecek bir nimeti yoktur. (Yaptığı iyilikten dolayı kimseden bir mükâfat beklemez. O, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak değil:)
92/20. O, ancak yüce Rabbinin rızasını kazanmak (için verir).
92/21. Yakında o (Allah’ın vereceği nimetlerle) mutlaka hoşnut olacaktır.