Kütüb-i Sitte | TEFSİR ESBAB-I NÜZULE DAİR-2

<< ÖNCEKİ

HADİS:Hz. Peygamber (sav)`a bir gün: "Ey Allah`ın Resulü, kavminden yüz çevirenlere karşı, İslam`ı benimseyenlerle bir olup mücadele edeyim mi?" diye sordum. Onlarla savaşma hususunda bana izin verdi ve beni emir tayin etti. Ben (Medine`den) ayrılınca: "Gutayfi ne yaptı ?" diye benden sormuş. Kendisine, gittiğim söylenince hemen peşimden birisini göndererek beni geri çağırdı ve şu talimatı verdi: "Kavmini İslam`a davet et. Onlardan İslam`a gelenlerin Müslümanlığını kabul et. Kabul etmeyenler için savaşmakta acele etme, ben sana yeni bir emir gönderinceye kadar bekle." Der ki: Sebe kavmi hakkındaki ayetler nazil olmuştu. Bir adam sordu: "Ey Allah`ın Resulü, Sebe de ne? Bir yer veya bir kadın mıdır?" "Ne bir yer, ne de bir kadın değildir. Bilakis bir erkektir. On çocuklu bir Arap. Bu çocuklardan altısı Yemen cihetine gidip yerleşti, dördü de Şam cihetine gidip yerleşti. Şam tarafına gidenler Lahm, Cüzam, Gassan ve Amile kabilelerini ortaya çıkardılar. Yemen tarafına gidenler ise Ezd, Es`ariyyun, Hımyer, Kinde, Müzhic ve Enmar halkını meydana getirdiler." Bir adam: "Enmar da ne?" diye sordu. "Enmar", dedi, Has`am ve Becile kabilelerinin mensup olduğu cemaattir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Sebe Suresi
RAVİ: Hz.Ferve İbnu Müseyk
KAYNAK:Ebu Davud, Huruf ve`l-Kıra`at 1, (3978); Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3220)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdu ki: "Allahu Teala Hazretleri semada bir işin yapılmasına hükmetti mi, Rabb-i Teala`nın sözüne ihtiramla, melaike (a.s.) korku ile kanatlarını birbirine vururlar. Rabb Teala`nın işitilen sözü düz bir kaya üzerinde (hareket eden) zincirin sesi gibidir. Meleklerin kalplerinden korku açılınca (Cebrail ve Mikail gibi mukarreb meleklere): "Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. Onlar da: "Allah Teala hazretleri hakkı söylemiştir. Zaten O, yüce ve uludur" derler. O`nun sözünü, kulak kabartan (şeytanlar gizlice) işitir. Kulak hırsızı şeytanlar (yerden göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) dizilmiş ve kulak hırsızlığına hazırlanmış bulunur. - Süfyan (İbnu Uyeyne) eliyle tarif etti: Parmaklarını önce (üst üste) dizdi, sonra açtı- (En üstteki, ilahi kelamı işitir ve alttakine verir, o da kendi altındakine verir. Böylece gele gele sihirbaz ve kahinlerin diline kadar ulaşır. Bazan kelimeyi aşağıdakine vermeden önce bir şahap, şeytana ulaşır. Bazan şahap kendisine isabet etmezden önce kelimeyi aşağısındakine vermiş olur. (Sihirbaz ve kahinler kendilerine bu şekilde ulaşan hırsızlama habere) yüz kadar da kendileri ilave ederek yalanlar düzerler. Emr-i İlahi yeryüzünde tahakkuk edince halk kendi arasında: "Bu işin olacağı bize daha önce falan falan günlerde haber verilmemiş miydi?" derler. Böylece, semada (kulak hırsızlığı yoluyla) işitilmiş olan haber böylece tasdik edilir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Sebe Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Sebe 1, Hicr 1; Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3221)
HADİS:Allahu Zülcelal hazretleri vahiy suretiyle konuştuğu zaman sema ehli bir ses işitir ki bu, demir bir zincirin düz bir kaya üzerinde hareket etmesiyle çıkan çıngırak sesine benzer. Sema ehli bu sesi duyunca korku ve haşyetten bayılırlar. Cibril (a.s.) kendilerine gelinceye kadar bu halde devam ederler. O gelince korku, kalplerinden açılır. Hemen: "Ey Cibril, Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. O: "Hakkı söyledi" der. Sema ehli hep bir ağızdan: "el-Hak, el-Hak" diye söyleşirler.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Sebe Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Ebu Davud, Sünnet 22, (4738)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hz. Musa (a.s.) son derece haya sahibi ve sıkı örtünen birisi idi. İstihyası (haya duygusunun fazlalığı) sebebiyle bedeninden hiçbir yer görülmezdi. Beni İsrail`den bazıları ona eziyette bulundu. (Şöyle ki: Bir gün aralarında): "Onun bu şekilde sıkı giyinmesine bedenindeki bir kusur sebep olmasın? Muhakkak ki o, ya abraştır, ya da debbelidir (hayasında şişme vardır) veya bir başka afete maruzdur" diye dedikodu yaptılar. Cenab-ı Hakk Hz. Musa`yı bu dedikodularından tebrie etmek diledi. Yine bir gün Hz. Musa (a.s.) bir tenhada, elbiselerini bir taş üzerine bırakıp tek başına suya girmiş yıkanıyordu. Yıkanması tamam olunca, giyinmek üzere çamaşırlarına doğru yürüdü.Tam bu sırada, üzerinde giyecekler olduğu halde taş yuvarlanmaya başladı. Hz. Musa (a.s.) değneğini eline alıp taşı yakalamaya çalıştı. Bu sırada "Elbisem ey kaya! Elbisem ey kaya!" diye de bağırıyordu. (Taşın peşinden koşarken) Beni İsrail`den bir cemaatın yanına kadar vardı. Hz. Musa`yı çıplak vaziyette gördüler, yaratılışça herkesten güzel (ve kusursuz) ve dedikodulardan beri idi. Kaya durdu. Hz. Musa (a.s.) çamaşırını alıp giydi. Sopasıyla taşa vurmaya başladı. (Ebu Hüreyre der ki): "Allah`a kasem olsun, o taşta sopa darbeleri sebebiyle üç veya dört tane bere izi var." Şu ayet bu hadiseye işaret etmektedir: "Ey iman edenler, siz de Musa`yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah indinde yüzü (itibarlı bir zat) idi" (Ahzab, 69).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Ahzab Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Buhari, Gusl 20, Enbiya 27, Tefsir, Ahzab 11; Müslim, Hayz 75 (339), Fezail, 55 (339); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3219)
HADİS:Hz. Peygamber (sav)`a bir gün: "Ey Allah`ın Resulü, kavminden yüz çevirenlere karşı, İslam`ı benimseyenlerle bir olup mücadele edeyim mi?" diye sordum. Onlarla savaşma hususunda bana izin verdi ve beni emir tayin etti. Ben (Medine`den) ayrılınca: "Gutayfi ne yaptı ?" diye benden sormuş. Kendisine, gittiğim söylenince hemen peşimden birisini göndererek beni geri çağırdı ve şu talimatı verdi: "Kavmini İslam`a davet et. Onlardan İslam`a gelenlerin Müslümanlığını kabul et. Kabul etmeyenler için savaşmakta acele etme, ben sana yeni bir emir gönderinceye kadar bekle." Der ki: Sebe kavmi hakkındaki ayetler nazil olmuştu. Bir adam sordu: "Ey Allah`ın Resulü, Sebe de ne? Bir yer veya bir kadın mıdır?" "Ne bir yer, ne de bir kadın değildir. Bilakis bir erkektir. On çocuklu bir Arap. Bu çocuklardan altısı Yemen cihetine gidip yerleşti, dördü de Şam cihetine gidip yerleşti. Şam tarafına gidenler Lahm, Cüzam, Gassan ve Amile kabilelerini ortaya çıkardılar. Yemen tarafına gidenler ise Ezd, Es`ariyyun, Hımyer, Kinde, Müzhic ve Enmar halkını meydana getirdiler." Bir adam: "Enmar da ne?" diye sordu. "Enmar", dedi, Has`am ve Becile kabilelerinin mensup olduğu cemaattir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Sebe Suresi
RAVİ: Hz.Ferve İbnu Müseyk
KAYNAK:Ebu Davud, Huruf ve`l-Kıra`at 1, (3978); Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3220)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdu ki: "Allahu Teala Hazretleri semada bir işin yapılmasına hükmetti mi, Rabb-i Teala`nın sözüne ihtiramla, melaike (a.s.) korku ile kanatlarını birbirine vururlar. Rabb Teala`nın işitilen sözü düz bir kaya üzerinde (hareket eden) zincirin sesi gibidir. Meleklerin kalplerinden korku açılınca (Cebrail ve Mikail gibi mukarreb meleklere): "Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. Onlar da: "Allah Teala hazretleri hakkı söylemiştir. Zaten O, yüce ve uludur" derler. O`nun sözünü, kulak kabartan (şeytanlar gizlice) işitir. Kulak hırsızı şeytanlar (yerden göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) dizilmiş ve kulak hırsızlığına hazırlanmış bulunur. - Süfyan (İbnu Uyeyne) eliyle tarif etti: Parmaklarını önce (üst üste) dizdi, sonra açtı- (En üstteki, ilahi kelamı işitir ve alttakine verir, o da kendi altındakine verir. Böylece gele gele sihirbaz ve kahinlerin diline kadar ulaşır. Bazan kelimeyi aşağıdakine vermeden önce bir şahap, şeytana ulaşır. Bazan şahap kendisine isabet etmezden önce kelimeyi aşağısındakine vermiş olur. (Sihirbaz ve kahinler kendilerine bu şekilde ulaşan hırsızlama habere) yüz kadar da kendileri ilave ederek yalanlar düzerler. Emr-i İlahi yeryüzünde tahakkuk edince halk kendi arasında: "Bu işin olacağı bize daha önce falan falan günlerde haber verilmemiş miydi?" derler. Böylece, semada (kulak hırsızlığı yoluyla) işitilmiş olan haber böylece tasdik edilir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Sebe Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Sebe 1, Hicr 1; Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3221)
HADİS:Allahu Zülcelal hazretleri vahiy suretiyle konuştuğu zaman sema ehli bir ses işitir ki bu, demir bir zincirin düz bir kaya üzerinde hareket etmesiyle çıkan çıngırak sesine benzer. Sema ehli bu sesi duyunca korku ve haşyetten bayılırlar. Cibril (a.s.) kendilerine gelinceye kadar bu halde devam ederler. O gelince korku, kalplerinden açılır. Hemen: "Ey Cibril, Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. O: "Hakkı söyledi" der. Sema ehli hep bir ağızdan: "el-Hak, el-Hak" diye söyleşirler.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Sebe Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Ebu Davud, Sünnet 22, (4738)

HADİS:Resulullah (sav), "Sonra biz o kitabı kullarımızdan (beğenip) seçtiklerimize miras bıraktık. İşte onlardan kimi nefsine zulmedendir. Onların bazısı mutedildir, onlardan bir kısmı da Allah`ın izniyle hayrat (ve hasenat yarışların)da öncü ol(up kazan)andır!" (Fatır, 32) ayeti hakkında şunu söyledi: "Bunların hepsi aynı makamdadır, hepsi de cennettedir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fatır Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Said
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Melaike (Fatır), (3223)
HADİS:Resulullah (sav), "Sonra biz o kitabı kullarımızdan (beğenip) seçtiklerimize miras bıraktık. İşte onlardan kimi nefsine zulmedendir. Onların bazısı mutedildir, onlardan bir kısmı da Allah`ın izniyle hayrat (ve hasenat yarışların)da öncü ol(up kazan)andır!" (Fatır, 32) ayeti hakkında şunu söyledi: "Bunların hepsi aynı makamdadır, hepsi de cennettedir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fatır Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Said
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Melaike (Fatır), (3223)

HADİS:Ben Resulullah (sav) ile birlikte, mescidde idim, o sırada güneş batıyordu. Bana: "Ey Ebu Zerr, biliyor musun güneş nereye gidiyor?" diye sordu. "Allah ve Resulü, daha iyi bilir" dedim. "Arşın altında secde etmeye gidiyor. (Secde için önce) izin ister. Kendisine izin verilir. Secde ettiği halde kendisinden bunun kabul edilmeyeceği zaman yakındır. O zaman izin ister fakat verilmez, kendisine: Geldiğin yere dön ve battığın yerden doğ, denir, işte bunu şu ayet ifade etmektedir: "Güneş de (ilahi bir ayettir ki) müstekarrına (duracağı zamana) kadar cereyan etmektedir..." (Ya-Sin, 38). Resulullah (sav) ilave etti: "Bu (durma hadisesi) ne zamandır, bilir misin? Bu, kişiye imanının fayda vermeyeceği, artık inançsız hale geldiği zamandır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Ya-sin Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Zerr el-Gıffari
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Ya-sin 1, Bed`ü`l-halk 4, Tevhid 22, 23; Müslim, İman 250 (159); Tirmizi, Tefsir, Yasin, (3226)
HADİS:Ben Resulullah (sav) ile birlikte, mescidde idim, o sırada güneş batıyordu. Bana: "Ey Ebu Zerr, biliyor musun güneş nereye gidiyor?" diye sordu. "Allah ve Resulü, daha iyi bilir" dedim. "Arşın altında secde etmeye gidiyor. (Secde için önce) izin ister. Kendisine izin verilir. Secde ettiği halde kendisinden bunun kabul edilmeyeceği zaman yakındır. O zaman izin ister fakat verilmez, kendisine: Geldiğin yere dön ve battığın yerden doğ, denir, işte bunu şu ayet ifade etmektedir: "Güneş de (ilahi bir ayettir ki) müstekarrına (duracağı zamana) kadar cereyan etmektedir..." (Ya-Sin, 38). Resulullah (sav) ilave etti: "Bu (durma hadisesi) ne zamandır, bilir misin? Bu, kişiye imanının fayda vermeyeceği, artık inançsız hale geldiği zamandır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Ya-sin Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Zerr el-Gıffari
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Ya-sin 1, Bed`ü`l-halk 4, Tevhid 22, 23; Müslim, İman 250 (159); Tirmizi, Tefsir, Yasin, (3226)

HADİS:"(Nuh`un) zürriyetini (yeryüzünde) devamlı kalanların ta kendileri kıldık" (Saffat, 77) mealindeki ayetle ilgili şu açıklamayı rivayet etti: "Bunlar Ham, Sam ve Rum`un atası Yafes`dir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Saffat Suresi
RAVİ: Hz.Semure İbnu Cündüb
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3228-3229)
HADİS:Hz. Peygamber (sav)`e şu ayetten sordum: "Onu (Yunus`u) yüz bin veya daha çok kişiye peygamber gönderdik" (Saffat, 147). Bana: "Onlar yirmi bin fazlaydılar" diye cevap verdi.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Saffat Suresi
RAVİ: Hz.Übey İbnu Ka`b
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3227)
HADİS:"Biziz o saf saf dizilenler, mutlak biz" (Saffat, 165) mealindeki ayetle ilgili olarak demiştir ki: "Melaike, Rablerinin yanında, teşbih ederken saf saf olurlar." (Rezin ilavesidir. Bu manada bir rivayet Taberi Tefsiri`nde gelmiştir (23, 67). Müslim`in bir rivayeti de bu manayı te`yid eder (Mesacid 4, (522))
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Saffat Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Rezin
HADİS:"(Nuh`un) zürriyetini (yeryüzünde) devamlı kalanların ta kendileri kıldık" (Saffat, 77) mealindeki ayetle ilgili şu açıklamayı rivayet etti: "Bunlar Ham, Sam ve Rum`un atası Yafes`dir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Saffat Suresi
RAVİ: Hz.Semure İbnu Cündüb
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3228-3229)
HADİS:Hz. Peygamber (sav)`e şu ayetten sordum: "Onu (Yunus`u) yüz bin veya daha çok kişiye peygamber gönderdik" (Saffat, 147). Bana: "Onlar yirmi bin fazlaydılar" diye cevap verdi.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Saffat Suresi
RAVİ: Hz.Übey İbnu Ka`b
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3227)
HADİS:"Biziz o saf saf dizilenler, mutlak biz" (Saffat, 165) mealindeki ayetle ilgili olarak demiştir ki: "Melaike, Rablerinin yanında, teşbih ederken saf saf olurlar." (Rezin ilavesidir. Bu manada bir rivayet Taberi Tefsiri`nde gelmiştir (23, 67). Müslim`in bir rivayeti de bu manayı te`yid eder (Mesacid 4, (522))
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Saffat Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Rezin

HADİS:Ebu Talib hastalanınca Kureyş de Resulullah (sav) da yanına geldiler. Ebu Talib`in yanında bir kişilik yer vardı. Ebu Cehil oraya Resulullah (sav)`ın oturmasını önlemek için hemen kalktı. Kureyşliler Resulullah (sav)`ı Ebu Talib`e şikayet ettiler. Ebu Talib: "Ey kardeşimin oğlu! Kavminden ne istiyorsun?" dedi. Resulullah (sav): "Kendilerinden bir kelime istiyorum. Eğer söylerlerse, bütün Araplar o kelime sayesinde kendilerine uyacak bütün Acem o kelime sayesinde cizye ödeyecek" dedi. Ebu Talib atılarak: "Yani tek bir kelime mi?" diye sordu. Resulullah (sav): "Evet amcacığım tek bir kelime! Lailahe İllallah (Allah`tan başka ilah yoktur!) diyecekler. "Tek Allah mı? Biz son dinde bunu işitmedik, bu bir uydurmadır!" dediler. Bunun üzerine şu ayetler indi: "Sad. O şanlı, şerefli Kur`an`a yemin ederim ki, (gerçek), inkar edenler(in iddia ettikleri gibi değildir). Bilakis (onların dışı boş) bir onur, (içi ise tam) bir tefrika içindedir. Biz kendilerinden evvel nice ümmetleri helak ettik. O zaman ne çığlıklar kopardılar. Halbuki (o vakit, azabtan kaçıp) kurtulma vakti değildi. O kafirler içlerinden (kendilerinin başına çökecek) tehlikeleri bildiren (bir peygamber) geldiğine şaştılar. "Bu, dediler, bir büyücü, bir yalancıdır. O bütün tanrıları bir tek Tanrı mı yapmış. Bu cidden acayip bir şey. Onların elebaşlarından bir güruh (birbirine): "Yürüyün, mabudlarınıza (ibadette) sebat edin. Şüphesiz ki, arzu edilecek olan budur" diyerek kalkıp gitmişti. Biz bunu diğer dinde işitmedik. Bu, uydurmadan başka bir şey değildir. O Kurban aranızdan ona mı indirilmiş? dedi." (Sad, 1-8).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Sad Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir,Sad (3230)
HADİS:Ebu Talib hastalanınca Kureyş de Resulullah (sav) da yanına geldiler. Ebu Talib`in yanında bir kişilik yer vardı. Ebu Cehil oraya Resulullah (sav)`ın oturmasını önlemek için hemen kalktı. Kureyşliler Resulullah (sav)`ı Ebu Talib`e şikayet ettiler. Ebu Talib: "Ey kardeşimin oğlu! Kavminden ne istiyorsun?" dedi. Resulullah (sav): "Kendilerinden bir kelime istiyorum. Eğer söylerlerse, bütün Araplar o kelime sayesinde kendilerine uyacak bütün Acem o kelime sayesinde cizye ödeyecek" dedi. Ebu Talib atılarak: "Yani tek bir kelime mi?" diye sordu. Resulullah (sav): "Evet amcacığım tek bir kelime! Lailahe İllallah (Allah`tan başka ilah yoktur!) diyecekler. "Tek Allah mı? Biz son dinde bunu işitmedik, bu bir uydurmadır!" dediler. Bunun üzerine şu ayetler indi: "Sad. O şanlı, şerefli Kur`an`a yemin ederim ki, (gerçek), inkar edenler(in iddia ettikleri gibi değildir). Bilakis (onların dışı boş) bir onur, (içi ise tam) bir tefrika içindedir. Biz kendilerinden evvel nice ümmetleri helak ettik. O zaman ne çığlıklar kopardılar. Halbuki (o vakit, azabtan kaçıp) kurtulma vakti değildi. O kafirler içlerinden (kendilerinin başına çökecek) tehlikeleri bildiren (bir peygamber) geldiğine şaştılar. "Bu, dediler, bir büyücü, bir yalancıdır. O bütün tanrıları bir tek Tanrı mı yapmış. Bu cidden acayip bir şey. Onların elebaşlarından bir güruh (birbirine): "Yürüyün, mabudlarınıza (ibadette) sebat edin. Şüphesiz ki, arzu edilecek olan budur" diyerek kalkıp gitmişti. Biz bunu diğer dinde işitmedik. Bu, uydurmadan başka bir şey değildir. O Kurban aranızdan ona mı indirilmiş? dedi." (Sad, 1-8).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Sad Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir,Sad (3230)

HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Her kim akşam olunca Ha-mim el-Mü`min süresini baştan (4.) ayetine kadar ve ayete`l-Kürsi`yi okuyacak olursa bu iki Kur`an kıraati sayesinde sabaha kadar muhafaza olunur. Kim de aynı şeyleri sabahleyin okursa onlar sayesinde akşama kadar muhafaza edilirler."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Mü`min Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Tirmizi, Sevabu`l-Kur`an 2, (2882)
HADİS:Anlattığına göre, cehennemi zikrederken bir adam kendisine: "Niye milleti ümidsizliğe sevkediyorsun?" diye müdahale etti. O da: "Allahu Teala: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah`ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir" (Zümer, 53) ve: "Aşırı gidenlerin ateşlikler olduklarında şüphe yoktur" (Mü`min 43) buyurmuş olunca, ben ümidsizliğe düşürebilirim. Ne var ki, siz kötü amellerinize rağmen cennetle müjdelenmekten hoşlanıyorsunuz. Halbuki Allah, Muhammed (sav)`i itaat edenler için cennetle müjdelemek, isyan edenler için de cehennemle korkutmak üzere gönderdik dedi. (Hadis muallaktır.)
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Mü`min Suresi
RAVİ: Hz.Ala İbnu Ziyad
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Ha-mim el-Mü`min, 1
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Her kim akşam olunca Ha-mim el-Mü`min süresini baştan (4.) ayetine kadar ve ayete`l-Kürsi`yi okuyacak olursa bu iki Kur`an kıraati sayesinde sabaha kadar muhafaza olunur. Kim de aynı şeyleri sabahleyin okursa onlar sayesinde akşama kadar muhafaza edilirler."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Mü`min Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Tirmizi, Sevabu`l-Kur`an 2, (2882)
HADİS:Anlattığına göre, cehennemi zikrederken bir adam kendisine: "Niye milleti ümidsizliğe sevkediyorsun?" diye müdahale etti. O da: "Allahu Teala: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah`ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir" (Zümer, 53) ve: "Aşırı gidenlerin ateşlikler olduklarında şüphe yoktur" (Mü`min 43) buyurmuş olunca, ben ümidsizliğe düşürebilirim. Ne var ki, siz kötü amellerinize rağmen cennetle müjdelenmekten hoşlanıyorsunuz. Halbuki Allah, Muhammed (sav)`i itaat edenler için cennetle müjdelemek, isyan edenler için de cehennemle korkutmak üzere gönderdik dedi. (Hadis muallaktır.)
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Mü`min Suresi
RAVİ: Hz.Ala İbnu Ziyad
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Ha-mim el-Mü`min, 1

HADİS:Kabe`nin yanında ikisi Sakifli, biri de Kureyşli veya ikisi Kureyşli biri Sakifli üç kişi biraraya geldi. Bunlar göbek yağları fazla, anlayışları kıt kimselerdi. Birisi: "Ne konuştuğumuzu Allah işitiyor mudur, ne dersiniz?" diye bir laf attı. Bir diğeri: "Sesli konuşursak işitir, gizli konuşursak işitmez olmalı" dedi. Üçüncü de: "Sesli konuşmamızı işitiyorsa, gizli konuşmamızı da işitiyordur." dedi. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Siz, ne kulaklarınız, ne gözleriniz, ne de derileriniz kendi aleyhinize sahicilik eder diye (düşünüp) sakınmadınız. Bilakis Allah yapmakta oduklarınızın birçoğunu bilmez sandınız. Rabbinize karşı beslediğiniz şu zannınız (yok mu?) İşte sizi o helak etti. Bu yüzden hüsrana düşenlerden oldunuz" (Fussilet, 22-23).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fussilet Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Buhari, Ha-mim Secde (Fussilet) 1, 2, Tevhid 41; Müslim, Sıfatu`l-Münafıkun 5; Tirmizi, Tefsir, Ha-mim es-Secde (Fussilet) (3245)
HADİS:Resulullah (sav): "Rabbimiz Allah`tır deyip de sonra doğru yolda gidenler var ya! Onların üzerlerine "Korkmayın tasalanmayın, vaadolunduğunuz cennetle sevinin!" diye diye melekler inecektir.." (Fussilet, 30) mealindeki ayeti okudu ve şöyle buyurdu: "İnsanlar, bunu hep söylediler. Ancak, sonradan ekserisi küfre düştü, kim bu söz üzere ölürse, o kimse istikameti doğru olanlardandır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fussilet Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Ha-Mim, Secde (Fussilet) (3247)
HADİS:"Ne (her) iyilik, ne de (her) kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel yol ne ise onunla önle. O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse bile, sanki yakın dost(un olmuş)tur. Bu (en güzel haslete), sabredenlerden başkası kavuşturulmaz. Buna büyük bir hisseye malik olandan gayrisi eriştirilmez" (Fussilet, 34-35) ayetiyle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: "(Ayette kastedilen en iyi yol) öfke anındaki sabır, kötülüğe maruz kalındığı andaki aftır. İnsanlar bunları yaptıkları takdirde, Allah onları korur, düşmanları da kendilerine eğilir. Sanki samimi dost olur."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fussilet Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Ha-mim, es-Secde (Fussilet) 1
HADİS:Kabe`nin yanında ikisi Sakifli, biri de Kureyşli veya ikisi Kureyşli biri Sakifli üç kişi biraraya geldi. Bunlar göbek yağları fazla, anlayışları kıt kimselerdi. Birisi: "Ne konuştuğumuzu Allah işitiyor mudur, ne dersiniz?" diye bir laf attı. Bir diğeri: "Sesli konuşursak işitir, gizli konuşursak işitmez olmalı" dedi. Üçüncü de: "Sesli konuşmamızı işitiyorsa, gizli konuşmamızı da işitiyordur." dedi. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Siz, ne kulaklarınız, ne gözleriniz, ne de derileriniz kendi aleyhinize sahicilik eder diye (düşünüp) sakınmadınız. Bilakis Allah yapmakta oduklarınızın birçoğunu bilmez sandınız. Rabbinize karşı beslediğiniz şu zannınız (yok mu?) İşte sizi o helak etti. Bu yüzden hüsrana düşenlerden oldunuz" (Fussilet, 22-23).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fussilet Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Buhari, Ha-mim Secde (Fussilet) 1, 2, Tevhid 41; Müslim, Sıfatu`l-Münafıkun 5; Tirmizi, Tefsir, Ha-mim es-Secde (Fussilet) (3245)
HADİS:Resulullah (sav): "Rabbimiz Allah`tır deyip de sonra doğru yolda gidenler var ya! Onların üzerlerine "Korkmayın tasalanmayın, vaadolunduğunuz cennetle sevinin!" diye diye melekler inecektir.." (Fussilet, 30) mealindeki ayeti okudu ve şöyle buyurdu: "İnsanlar, bunu hep söylediler. Ancak, sonradan ekserisi küfre düştü, kim bu söz üzere ölürse, o kimse istikameti doğru olanlardandır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fussilet Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Ha-Mim, Secde (Fussilet) (3247)
HADİS:"Ne (her) iyilik, ne de (her) kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel yol ne ise onunla önle. O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse bile, sanki yakın dost(un olmuş)tur. Bu (en güzel haslete), sabredenlerden başkası kavuşturulmaz. Buna büyük bir hisseye malik olandan gayrisi eriştirilmez" (Fussilet, 34-35) ayetiyle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: "(Ayette kastedilen en iyi yol) öfke anındaki sabır, kötülüğe maruz kalındığı andaki aftır. İnsanlar bunları yaptıkları takdirde, Allah onları korur, düşmanları da kendilerine eğilir. Sanki samimi dost olur."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fussilet Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Ha-mim, es-Secde (Fussilet) 1

HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir mü`min için mutlaka (semadan) iki kapı vardır: Birinden ameli yükselir, diğerinden de rızkı iner. Bu mü`min ölünce, her iki kapı da ağlarlar. Şu ayet bu duruma işaret eder: "Ne gök ne yer onların üzerine ağlamadı..." (Duhan 29).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Duhan Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Duhan, (3252)
HADİS:"Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır. Karınlarında, suyun kaynaması gibi kaynayan erimiş maden gibidir" (Duhan, 43-46) ayetinde geçen mühl (erimiş maden) tabiri hakkında şu açıklamayı yaptı: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Bu (mühl) sıvı yağın dibine çöken tortu gibidir, adamın yüzüne yaklaştırılınca, yüzünün derisi derhal içine düşer."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Duhan Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Sa`id
KAYNAK:Tirmizi, Sıfatu Cehennem 4, (2584-2587), Tefsir, Sail (Mearic) 3319)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir mü`min için mutlaka (semadan) iki kapı vardır: Birinden ameli yükselir, diğerinden de rızkı iner. Bu mü`min ölünce, her iki kapı da ağlarlar. Şu ayet bu duruma işaret eder: "Ne gök ne yer onların üzerine ağlamadı..." (Duhan 29).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Duhan Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Duhan, (3252)
HADİS:"Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır. Karınlarında, suyun kaynaması gibi kaynayan erimiş maden gibidir" (Duhan, 43-46) ayetinde geçen mühl (erimiş maden) tabiri hakkında şu açıklamayı yaptı: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Bu (mühl) sıvı yağın dibine çöken tortu gibidir, adamın yüzüne yaklaştırılınca, yüzünün derisi derhal içine düşer."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Duhan Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Sa`id
KAYNAK:Tirmizi, Sıfatu Cehennem 4, (2584-2587), Tefsir, Sail (Mearic) 3319)

HADİS:Hz.Muaviye (ra) Mervan`ı Hicaz`a vali tayin etmişti. Bu valiliği sırasında hutbe okudu ve hutbede Yezid İbnu Muaviye`nin ismini zikretmeye başladı. Maksadı, babası (Hz. Muaviye)den sonra ona biat etmekti. Abdurrahman İbnu Ebi Bekr, ona birşeyler söyledi. (Bu söze kızan) Mervan: "Yakalayın şunu!" emretti, (Abdurrahman hemen kaçıp) Hz. Aişe (radıyallahu anha)`nin odasına girdi. Böylece onu yakalayamadılar. Bunun üzerine Mervan şunu söyledi: "Bu var ya, hakkında şu ayet inen kimsedir: (Mealen): "Ana ve babasına: "Öf size, benden evvel nice nice nesiller gelip geçtiği halde beni (tekrar diriltilip kabrimden) çıkarılacağımla mı tehdid ediyorsunuz? diyen (adam yok mu) anası, babası Allah`a yalvarırlar. (Ona): "Yazık sana. İman et. Allah`ın va`di hiç şüphesiz haktır" (derler). O ise: "Bu (dediğiniz) evvelkilerin masallarından başkası değildir" der." (Ahkaf, 17). Hz. Aişe (ra) perde gerisinden Mervan`a şu cevabı verdi: "Cenab-ı Hakk, Kur`an-ı Kerim`de bizimle ilgili olarak, (münafıkların iftirasından) beraetimi haber veren Nur süresindeki ayetlerden başka hiçbir şey inzal buyurmamıştır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Ahkaf Suresi
RAVİ: Hz.Yusuf İbnu Mahik
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Ahkaf 1
HADİS:İbni Mes`ud (ra)`a dedim ki: "Sizden kimse, cin gecesinde Hz. Peygamber (sav)`a refakat etti mi?" "Hayır, dedi, bizden kimse ona refakat etmedi. Ancak bir gece O`nunla (sav) beraberdik. Bir ara onu kaybettik. Kendisini vadilerde ve dağ yollarında aradık. Bulamayınca: "Yoksa uçurulmuş veya kaçırılmış olmasın?" dedik. Böylece, geçirilmesi mümkün en kötü bir gece geçirdik. Sabah olunca, bir de baktık ki Hira tarafından geliyor. "Ey Allah`ın Resulü, biz seni kaybettik, çok aradık ve bulamadık. Bu sebeple geçirilmesi mümkün en fena bir gece geçirdik" dedik. "Bana cinlerin davetçisi geldi. Beraber gittik. Onlara Kur`an-ı Kerim`i okudum" buyurdular. Sonra bizi götürerek cinlerin izlerini, ateşlerinin kalıntılarını bize gösterdi. Cinler kendisine yiyeceklerini sormuşlar. O da: "Elinize geçen, üzerine Allah`ın ismi zikredilmiş her kemik, olabildiği kadar bol etli olarak sizindir. Her deve ve at mayısı da hayvanlarınızın yemidir" buyurmuşlar. Sonra Resulullah (sav) bize şu tenbihte bulundu: "Sakın bu iki şeyle (kemik ve kuru hayvan mayısı) abdest bozduktan sonra istinca etmeyin, çünkü onlar (cinni olan) din kardeşlerinizin yiyecekleridir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Ahkaf Suresi
RAVİ: Hz.Alkame
KAYNAK:Müslim, Salat 150 (450); Tirmizi, Tefsir, Ahkaf, (3254); Ebu Davud, Taharet 42, (85)
HADİS:Hz.Muaviye (ra) Mervan`ı Hicaz`a vali tayin etmişti. Bu valiliği sırasında hutbe okudu ve hutbede Yezid İbnu Muaviye`nin ismini zikretmeye başladı. Maksadı, babası (Hz. Muaviye)den sonra ona biat etmekti. Abdurrahman İbnu Ebi Bekr, ona birşeyler söyledi. (Bu söze kızan) Mervan: "Yakalayın şunu!" emretti, (Abdurrahman hemen kaçıp) Hz. Aişe (radıyallahu anha)`nin odasına girdi. Böylece onu yakalayamadılar. Bunun üzerine Mervan şunu söyledi: "Bu var ya, hakkında şu ayet inen kimsedir: (Mealen): "Ana ve babasına: "Öf size, benden evvel nice nice nesiller gelip geçtiği halde beni (tekrar diriltilip kabrimden) çıkarılacağımla mı tehdid ediyorsunuz? diyen (adam yok mu) anası, babası Allah`a yalvarırlar. (Ona): "Yazık sana. İman et. Allah`ın va`di hiç şüphesiz haktır" (derler). O ise: "Bu (dediğiniz) evvelkilerin masallarından başkası değildir" der." (Ahkaf, 17). Hz. Aişe (ra) perde gerisinden Mervan`a şu cevabı verdi: "Cenab-ı Hakk, Kur`an-ı Kerim`de bizimle ilgili olarak, (münafıkların iftirasından) beraetimi haber veren Nur süresindeki ayetlerden başka hiçbir şey inzal buyurmamıştır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Ahkaf Suresi
RAVİ: Hz.Yusuf İbnu Mahik
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Ahkaf 1
HADİS:İbni Mes`ud (ra)`a dedim ki: "Sizden kimse, cin gecesinde Hz. Peygamber (sav)`a refakat etti mi?" "Hayır, dedi, bizden kimse ona refakat etmedi. Ancak bir gece O`nunla (sav) beraberdik. Bir ara onu kaybettik. Kendisini vadilerde ve dağ yollarında aradık. Bulamayınca: "Yoksa uçurulmuş veya kaçırılmış olmasın?" dedik. Böylece, geçirilmesi mümkün en kötü bir gece geçirdik. Sabah olunca, bir de baktık ki Hira tarafından geliyor. "Ey Allah`ın Resulü, biz seni kaybettik, çok aradık ve bulamadık. Bu sebeple geçirilmesi mümkün en fena bir gece geçirdik" dedik. "Bana cinlerin davetçisi geldi. Beraber gittik. Onlara Kur`an-ı Kerim`i okudum" buyurdular. Sonra bizi götürerek cinlerin izlerini, ateşlerinin kalıntılarını bize gösterdi. Cinler kendisine yiyeceklerini sormuşlar. O da: "Elinize geçen, üzerine Allah`ın ismi zikredilmiş her kemik, olabildiği kadar bol etli olarak sizindir. Her deve ve at mayısı da hayvanlarınızın yemidir" buyurmuşlar. Sonra Resulullah (sav) bize şu tenbihte bulundu: "Sakın bu iki şeyle (kemik ve kuru hayvan mayısı) abdest bozduktan sonra istinca etmeyin, çünkü onlar (cinni olan) din kardeşlerinizin yiyecekleridir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Ahkaf Suresi
RAVİ: Hz.Alkame
KAYNAK:Müslim, Salat 150 (450); Tirmizi, Tefsir, Ahkaf, (3254); Ebu Davud, Taharet 42, (85)

HADİS:"Ey muhammed! Doğrusu biz sana apaçık bir zafer sağlamışızdır. Allah böylece senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir" (Feth, 1-2) ayetleri Hudeybiye dönüşü Hz. Peygamber (sav)`e nazil oldu. Ayette geçen "apaçık zafer (Feth-i Mübin)" Hudeybiye zaferidir. Ayet inince: "Ey Allah`ın Resulü, ne mutlu, kutlu olsun, saadetli olsun, Allah Teala hazretleri senin için ne yapacağını sana açıkladı. Acaba bize ne yapacak?" dediler, bunun üzerine şu ayet indi: "İman eden erkek ve kadınları, içinde ebedi kalacakları, içlerinde ırmaklar akan cennetlere koyar, onların kötülüklerini örter, Allah katında büyük kurtuluş işte budur" (Feth, 5).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fetih Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Buhari, Meğazi 35, Tefsir, Feth 1; Müslim, Cihad 97 (1786); Tirmizi, Tefsir, Feth (3259)
HADİS:"Ey muhammed! Doğrusu biz sana apaçık bir zafer sağlamışızdır. Allah böylece senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir" (Feth, 1-2) ayetleri Hudeybiye dönüşü Hz. Peygamber (sav)`e nazil oldu. Ayette geçen "apaçık zafer (Feth-i Mübin)" Hudeybiye zaferidir. Ayet inince: "Ey Allah`ın Resulü, ne mutlu, kutlu olsun, saadetli olsun, Allah Teala hazretleri senin için ne yapacağını sana açıkladı. Acaba bize ne yapacak?" dediler, bunun üzerine şu ayet indi: "İman eden erkek ve kadınları, içinde ebedi kalacakları, içlerinde ırmaklar akan cennetlere koyar, onların kötülüklerini örter, Allah katında büyük kurtuluş işte budur" (Feth, 5).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fetih Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Buhari, Meğazi 35, Tefsir, Feth 1; Müslim, Cihad 97 (1786); Tirmizi, Tefsir, Feth (3259)

HADİS:Bir ayet, biz Beni Selime hakkında nazil oldu. Şöyle ki: "Hz. Peygamber (sav) bize geldiği vakit herkesin mutlaka iki veya üç adı vardı. Resulullah (sav) bu adlarından biriyle: "Ey falan!" diye bir kimseyi çağırınca kendisine: "Ey Allah`ın Resulü! O, bu isimle çağırılınca, kızar" diye ikaz ediyorlardı. İşte bu durum üzerine şu ayet indi: "Ey iman edenler, bir kavm diğer bir kavm ile alay etmesin. Olur ki (alay edilenler Allah indinde) kendilerinden (yani alay edenlerden) daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınları (eğlenceye almasın). Olur ki onlar (eğlenceye alınanlar) kendilerinden daha hayırlıdır. Kendi kendinizi ayıplamayın. Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın, imandan sonra fasıklık ne kötü addır. Kim (Allah`ın yasak ettiği şeylerden) tevbe etmezse, onlar zalimlerin ta kendileridir" (Hucurat, 11).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hucurat Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Cebire İbnu`d-Dahhak
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Hucurat (3264); Ebu Davud, Edeb 71, (4926)
HADİS:"Ey insanlar! Doğrusu biz, sizleri bir erkekle bir kadından yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki, birbirinizi kolayca tanıyasınız.." (Hucurat, 13) ayetinde geçen şuub`u "büyük kabileler", kabil`i de kabilenin alt bölümü olan boylar olarak açıklamıştır.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hucurat Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
HADİS:"Gecenin bir cüz`ünde ve secdelerin arkalarında da onu tesbih et" mealindeki ayette geçen "secdelerin arkalarında" tabiriyle ilgili olarak: "Cenab-ı Hakk, tesbihi, bütün namazların ardından yapmayı emretmektedir" demiştir.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kaf Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Kaf 2
HADİS:Bir ayet, biz Beni Selime hakkında nazil oldu. Şöyle ki: "Hz. Peygamber (sav) bize geldiği vakit herkesin mutlaka iki veya üç adı vardı. Resulullah (sav) bu adlarından biriyle: "Ey falan!" diye bir kimseyi çağırınca kendisine: "Ey Allah`ın Resulü! O, bu isimle çağırılınca, kızar" diye ikaz ediyorlardı. İşte bu durum üzerine şu ayet indi: "Ey iman edenler, bir kavm diğer bir kavm ile alay etmesin. Olur ki (alay edilenler Allah indinde) kendilerinden (yani alay edenlerden) daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınları (eğlenceye almasın). Olur ki onlar (eğlenceye alınanlar) kendilerinden daha hayırlıdır. Kendi kendinizi ayıplamayın. Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın, imandan sonra fasıklık ne kötü addır. Kim (Allah`ın yasak ettiği şeylerden) tevbe etmezse, onlar zalimlerin ta kendileridir" (Hucurat, 11).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hucurat Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Cebire İbnu`d-Dahhak
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Hucurat (3264); Ebu Davud, Edeb 71, (4926)
HADİS:"Ey insanlar! Doğrusu biz, sizleri bir erkekle bir kadından yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki, birbirinizi kolayca tanıyasınız.." (Hucurat, 13) ayetinde geçen şuub`u "büyük kabileler", kabil`i de kabilenin alt bölümü olan boylar olarak açıklamıştır.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hucurat Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
HADİS:"Gecenin bir cüz`ünde ve secdelerin arkalarında da onu tesbih et" mealindeki ayette geçen "secdelerin arkalarında" tabiriyle ilgili olarak: "Cenab-ı Hakk, tesbihi, bütün namazların ardından yapmayı emretmektedir" demiştir.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kaf Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Kaf 2

HADİS:"Onlar gecenin (ancak) az bir kısmında uyurlardı" (Zariyat, 17) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Onlar akşamla yatsı arasında namaz kılarlardır." Bir rivayette şu ziyade var: "Böylece yanları yataklarından uzaklaşır" (Secde, 16).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Zariyat Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Ebu Davud,Salat 312, (1322)
HADİS:"Onlar gecenin (ancak) az bir kısmında uyurlardı" (Zariyat, 17) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Onlar akşamla yatsı arasında namaz kılarlardır." Bir rivayette şu ziyade var: "Böylece yanları yataklarından uzaklaşır" (Secde, 16).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Zariyat Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Ebu Davud,Salat 312, (1322)

HADİS:Hz. Peygamber (sav)`den naklettiğine göre, Resulullah Beytu`l-Ma`mur`a her gün yetmiş bin melaikenin girdiğini görmüştür.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Tur Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Buhari, Bed`ül-Halk 6
HADİS:Hz. Peygamber (sav)`den naklettiğine göre, Resulullah Beytu`l-Ma`mur`a her gün yetmiş bin melaikenin girdiğini görmüştür.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Tur Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Buhari, Bed`ül-Halk 6

HADİS:"Allah`ı bırakıp taptığınız Lat`ın, Uzza`nın ve (bunların) üçüncüsü olan diğer Menat`ın (herhangi bir şey hakkında zerrece kudretleri var mı? Bize haber verin)" (Necm, 19-20) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Lat (Kabe`yi ziyarete gelen) hacılara (yağ ile) sevik (denen yiyeceği) karıp hazırlayan bir adamdı."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Necm Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Necm 2
HADİS:Ebu Hüreyre (ra)`nin şu rivayete temas ettiği şeyden Lemem`e daha ziyade benziyenini görmedim: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Allah ademoğluna zinadan nasibini yazmıştır. Bu mutlaka ona ulaşacaktır: "Gözlerin zinası nazardır, dilin zinası konuşmaktır. Nefis de temenni eder ve iştah duyar, Ferc de bunu tasdik veya tekzib eder."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Necm Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, İsti`zan 12, Kader 9; Müslim, Kader 20, (2657); Ebu Davud, Nikah 44, (2152)
HADİS:"(O güzel hareket edenler), lemem hariç olmak üzere günahın büyüklerinden ve fuhuşlardan kaçınanlardır" (Necm, 32) mealindeki aynı ayet hakkında Resulullah (sav)`ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey Rabbim, sen affedicisin, hepsini affet, küçük günah işlemeyen kulun yoktur."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Necm Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Necm, (3280)
HADİS:"Allah`ı bırakıp taptığınız Lat`ın, Uzza`nın ve (bunların) üçüncüsü olan diğer Menat`ın (herhangi bir şey hakkında zerrece kudretleri var mı? Bize haber verin)" (Necm, 19-20) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Lat (Kabe`yi ziyarete gelen) hacılara (yağ ile) sevik (denen yiyeceği) karıp hazırlayan bir adamdı."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Necm Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Necm 2
HADİS:Ebu Hüreyre (ra)`nin şu rivayete temas ettiği şeyden Lemem`e daha ziyade benziyenini görmedim: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Allah ademoğluna zinadan nasibini yazmıştır. Bu mutlaka ona ulaşacaktır: "Gözlerin zinası nazardır, dilin zinası konuşmaktır. Nefis de temenni eder ve iştah duyar, Ferc de bunu tasdik veya tekzib eder."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Necm Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, İsti`zan 12, Kader 9; Müslim, Kader 20, (2657); Ebu Davud, Nikah 44, (2152)
HADİS:"(O güzel hareket edenler), lemem hariç olmak üzere günahın büyüklerinden ve fuhuşlardan kaçınanlardır" (Necm, 32) mealindeki aynı ayet hakkında Resulullah (sav)`ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey Rabbim, sen affedicisin, hepsini affet, küçük günah işlemeyen kulun yoktur."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Necm Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Necm, (3280)

HADİS:Kureyş müşrikleri, Hz. Peygamber (sav)`le kader mevzuunda tartışmak için geldiler. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu (mealen): "O gün onlar yüzleri üstünde sürüklenirler. (Onlara) "tadın cehennemin dokunuşunu" (denilir). Şüphesiz ki biz, herşeyi bir takdir ile yarattık" (Kamer, 48-49).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kamer Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Müslim, Kader 19, (2656); Tirmizi, Kader 19, (2158), Tefsir, Kamer, (3286); İbnu Mace, Mukaddime 10, (83)
HADİS:Kureyş müşrikleri, Hz. Peygamber (sav)`le kader mevzuunda tartışmak için geldiler. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu (mealen): "O gün onlar yüzleri üstünde sürüklenirler. (Onlara) "tadın cehennemin dokunuşunu" (denilir). Şüphesiz ki biz, herşeyi bir takdir ile yarattık" (Kamer, 48-49).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kamer Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Müslim, Kader 19, (2656); Tirmizi, Kader 19, (2158), Tefsir, Kamer, (3286); İbnu Mace, Mukaddime 10, (83)

HADİS:Resulullah (sav) bir gün, Ashabının huzuruna çıktı ve Rahman suresini baştan sona okudu. Hepsi de sükut ettiler. Bunun üzerine: "Ben bu sureyi cinlere de okudum, onlar sizden daha güzel karşılık verdiler. Şöyle ki: "Cenab`ı Hakk`ın: "Rabbinizin hangi ni`metini tekzib edersiniz?" kavl-i şeriflerini her okuyuşumda şöyle diyorlardı: "Ey Rabbimiz, biz ni`metlerinden hiçbir şeyi tekzib edemeyiz, bütün hamdler sanadır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Rahman Suresi
RAVİ: Hz.Cabir İbnu Abdullah el-Ensari
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Rahman, (3287)
HADİS:Resulullah (sav) bir gün, Ashabının huzuruna çıktı ve Rahman suresini baştan sona okudu. Hepsi de sükut ettiler. Bunun üzerine: "Ben bu sureyi cinlere de okudum, onlar sizden daha güzel karşılık verdiler. Şöyle ki: "Cenab`ı Hakk`ın: "Rabbinizin hangi ni`metini tekzib edersiniz?" kavl-i şeriflerini her okuyuşumda şöyle diyorlardı: "Ey Rabbimiz, biz ni`metlerinden hiçbir şeyi tekzib edemeyiz, bütün hamdler sanadır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Rahman Suresi
RAVİ: Hz.Cabir İbnu Abdullah el-Ensari
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Rahman, (3287)

HADİS:"Rızkınıza (şükredeceğinize) siz behemahal tekzibe mi kalkışırsınız?" (Vakıa, 82) mealindeki ayetle ilgili olarak Hz. Peygamber (sav)`in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Siz Cenab-ı Hakk`ın size verdiği şükür makamında, "falanca falanca yıldızın batışı veya falanca falanca yıldızın doğuşu sayesinde yağmura kavuştuk" diyorsunuz.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Vakıa Suresi
RAVİ: Hz.Ali
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Vakı`a, (3291)
HADİS:"Rızkınıza (şükredeceğinize) siz behemahal tekzibe mi kalkışırsınız?" (Vakıa, 82) mealindeki ayetle ilgili olarak Hz. Peygamber (sav)`in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Siz Cenab-ı Hakk`ın size verdiği şükür makamında, "falanca falanca yıldızın batışı veya falanca falanca yıldızın doğuşu sayesinde yağmura kavuştuk" diyorsunuz.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Vakıa Suresi
RAVİ: Hz.Ali
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Vakı`a, (3291)

HADİS:Müslüman olmamızla Cenab-ı Hakk`ın bizi, "İman edenlerin gönüllerinin Allah`ı zikretmek üzere yumuşaması ve ondan gelen hakikate bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitap verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş, artık kalbleri kararmış bulunanlar gibi oLmasınlar. Onlardan birçoğu fasıklardı" (Hadid, 16) mealindeki ayetle azarlaması arasında dört yıllık zaman mevcuttur.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hadid Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Müslim, Tefsir 24, (3027)
HADİS:"Yeryüzünü, öldükten sonra Allah`ın tekrar dirilttiğini bilin, akledersiniz diye size delillerimizi açıkladık" (Hadid, 17) mealindeki ayetle ilgili olarak şöyle buyurdu: "Allah kalbleri kasavet ve katılıktan sonra yumuşatır, (tevhid hususunda) mutmain ve (Rabbine) yönelmiş kılar. Ölmüş kalpleri ilimle, hikmetle diriltir (Ayet bu manayı ders vermektedir). Arzın yağmurla diriltilmesi zaten gözle görülen bir durumdur." (Rezin`in ilavesidir. ed-Dürrü`l-Mensur İbnu`l-Mübarek`in rivayeti olarak kaydetmektedir (6, 175))
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hadid Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Rezin
HADİS:Hz. İsa (a.s.)`dan sonra bir kısım melikler Tevrat ve İncil`i tahrif ettiler. Aralarında mü`min olanlar da vardı, bunlar Tevrat ve İncil`i okuyorlardı. (Müminlerin okuduklarından rahatsız olan) bazıları, meliklerine şöyle dediler: "Bunların bize yaptığı hakaretten daha ağır hakaret, savurdukları küfürden daha galiz küfür görmedik. Kitapta, "Allah`ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendisidirler" (Maide, 44) diye okuyup, kitaptan gösterdikleri ayetlerle bizi yaptığımız işlerden dolayı kınıyorlar (kafir, fasık oldunuz diyorlar.) Onları çağırıp uyarın, bizim okuduğumuz gibi okusunlar, bizim inandığımız gibi inansınlar." Melik onları çağırıp topladı, ya ölümü ya da tahrif edilmiş haliyle Tevrat ve İncil`i okumaktan birini tercih etmelerini teklif etti. Onlar: "İstediğiniz bu mu? bizi bırakın (bir düşünelim)!" dediler. Sonra bunlardan bir kısmı: "Bize bir kule inşa edin, bizi içine tıkın, yiyecek ve içeceğimizi çekebileceğimiz (ip gibi) bir şeyler de verin, böylece bizden size hakaret sayılacak bir şey ulaşmamış olur" dedi. Diğer bir kısmı da: "Bırakın bizi başımızı alıp gidelim. Yeryüzünde dolaşır, vahşi hayvanlar gibi yer içeriz. Bizi kendi memleketinizde (faaliyet yapar) bulursanız öldürürsünüz" dedi. Bir grup da: "Bize ıssız bir arazinin ortasında evler inşa ediverin. Biz orada kendi başımıza kuyular açıp ziraat yapalım, sizinle hiç konuşmayalım, sizlere uğramıyalım da!" dedi. Bunların her kabilede samimi yakınları vardı. İsteklerini kabul ettiler (ve öldürmediler). Cenab-ı Hakk (onların kalbine, şu ayette temas buyurduğu) ruhbaniyeti inzal buyurdu: "Üzerlerine bizim gerekli kılmadığımız fakat kendilerinin güya Allah`ın rızasını kazanmak için ortaya attıkları rahbaniyete bile gereği gibi riayet etmediler, içlerinde inanmış olan kimselere ecirlerini verdik. Ama çoğu yoldan çıkmışlardır" (Hadid, 27). Geri kalanlar da şöyle dediler: "Falancaların ibadet ettiği gibi biz de ibadet edelim. Falancaların yeryüzünde dolaştığı gibi biz de dolaşalım, falancaların edindiği gibi biz de evler edinelim." Bunlar şirkleri üzerine devam eden kimselerdi. Bunlar kendilerine uydukları (diğer) kimselerin imanlarını da bilmiyorlardı. Hz. Peygamber (sav)`a nübüvvet geldiği zaman, bu ruhbanlardan pek az kimse kalmıştı. Bu kişi, mabedinden indi, seyyah olup dolaşan bir kişi seyahatinden döndü, bir kişi de manastırından çıktı. Bunlar gelip iman ettiler ve tasdikte bulundular. (Bütün Ehl-i Kitap hakkında) Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu: "Ey iman edenler, Allah`tan korkun. Onun peygamberine de iman edin ki, (Allah) size rahmetinden iki kat nasib versin" (Hadid, 28). Burada zikri geçen iki kat nasibden biri: Hz. İsa (a.s.)`ya İncil`e ve Tevrat`a olan imanları sebebiyledir, diğeri de Hz. Muhammed (sav)`e olan imanları ve onu tasdikleri sebebiyledir. (Ayet şöyle devam ediyor): "Sizin için yardımıyla yürüyeceğiniz bir nur lutfetsin" (Hadid, 28). Bu nurdan maksad Kur`an ve Hz. Peygamber (sav)`e ittiba etmeleridir. Vahiy şöyle devam ediyor: "Ehl-i Kitap, hakikaten Allah`ın fazl (u kerem)inden hiçbir şeye nail olamayacaklarını, muhakkak bütün inayetin Allah`ın elinde bulunduğunu, onu (ancak) dileyeceği kimselere vereceğini bilmedikleri için mi (küfürde inad ediyorlar? Halbuki bunu pekala biliyorlar da). Allah büyük fazl-u kerem sahibidir" (Hadid, 29).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hadid Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Nesai, Kada 12, (8,231)
HADİS:Müslüman olmamızla Cenab-ı Hakk`ın bizi, "İman edenlerin gönüllerinin Allah`ı zikretmek üzere yumuşaması ve ondan gelen hakikate bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitap verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş, artık kalbleri kararmış bulunanlar gibi oLmasınlar. Onlardan birçoğu fasıklardı" (Hadid, 16) mealindeki ayetle azarlaması arasında dört yıllık zaman mevcuttur.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hadid Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Müslim, Tefsir 24, (3027)
HADİS:"Yeryüzünü, öldükten sonra Allah`ın tekrar dirilttiğini bilin, akledersiniz diye size delillerimizi açıkladık" (Hadid, 17) mealindeki ayetle ilgili olarak şöyle buyurdu: "Allah kalbleri kasavet ve katılıktan sonra yumuşatır, (tevhid hususunda) mutmain ve (Rabbine) yönelmiş kılar. Ölmüş kalpleri ilimle, hikmetle diriltir (Ayet bu manayı ders vermektedir). Arzın yağmurla diriltilmesi zaten gözle görülen bir durumdur." (Rezin`in ilavesidir. ed-Dürrü`l-Mensur İbnu`l-Mübarek`in rivayeti olarak kaydetmektedir (6, 175))
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hadid Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Rezin
HADİS:Hz. İsa (a.s.)`dan sonra bir kısım melikler Tevrat ve İncil`i tahrif ettiler. Aralarında mü`min olanlar da vardı, bunlar Tevrat ve İncil`i okuyorlardı. (Müminlerin okuduklarından rahatsız olan) bazıları, meliklerine şöyle dediler: "Bunların bize yaptığı hakaretten daha ağır hakaret, savurdukları küfürden daha galiz küfür görmedik. Kitapta, "Allah`ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendisidirler" (Maide, 44) diye okuyup, kitaptan gösterdikleri ayetlerle bizi yaptığımız işlerden dolayı kınıyorlar (kafir, fasık oldunuz diyorlar.) Onları çağırıp uyarın, bizim okuduğumuz gibi okusunlar, bizim inandığımız gibi inansınlar." Melik onları çağırıp topladı, ya ölümü ya da tahrif edilmiş haliyle Tevrat ve İncil`i okumaktan birini tercih etmelerini teklif etti. Onlar: "İstediğiniz bu mu? bizi bırakın (bir düşünelim)!" dediler. Sonra bunlardan bir kısmı: "Bize bir kule inşa edin, bizi içine tıkın, yiyecek ve içeceğimizi çekebileceğimiz (ip gibi) bir şeyler de verin, böylece bizden size hakaret sayılacak bir şey ulaşmamış olur" dedi. Diğer bir kısmı da: "Bırakın bizi başımızı alıp gidelim. Yeryüzünde dolaşır, vahşi hayvanlar gibi yer içeriz. Bizi kendi memleketinizde (faaliyet yapar) bulursanız öldürürsünüz" dedi. Bir grup da: "Bize ıssız bir arazinin ortasında evler inşa ediverin. Biz orada kendi başımıza kuyular açıp ziraat yapalım, sizinle hiç konuşmayalım, sizlere uğramıyalım da!" dedi. Bunların her kabilede samimi yakınları vardı. İsteklerini kabul ettiler (ve öldürmediler). Cenab-ı Hakk (onların kalbine, şu ayette temas buyurduğu) ruhbaniyeti inzal buyurdu: "Üzerlerine bizim gerekli kılmadığımız fakat kendilerinin güya Allah`ın rızasını kazanmak için ortaya attıkları rahbaniyete bile gereği gibi riayet etmediler, içlerinde inanmış olan kimselere ecirlerini verdik. Ama çoğu yoldan çıkmışlardır" (Hadid, 27). Geri kalanlar da şöyle dediler: "Falancaların ibadet ettiği gibi biz de ibadet edelim. Falancaların yeryüzünde dolaştığı gibi biz de dolaşalım, falancaların edindiği gibi biz de evler edinelim." Bunlar şirkleri üzerine devam eden kimselerdi. Bunlar kendilerine uydukları (diğer) kimselerin imanlarını da bilmiyorlardı. Hz. Peygamber (sav)`a nübüvvet geldiği zaman, bu ruhbanlardan pek az kimse kalmıştı. Bu kişi, mabedinden indi, seyyah olup dolaşan bir kişi seyahatinden döndü, bir kişi de manastırından çıktı. Bunlar gelip iman ettiler ve tasdikte bulundular. (Bütün Ehl-i Kitap hakkında) Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu: "Ey iman edenler, Allah`tan korkun. Onun peygamberine de iman edin ki, (Allah) size rahmetinden iki kat nasib versin" (Hadid, 28). Burada zikri geçen iki kat nasibden biri: Hz. İsa (a.s.)`ya İncil`e ve Tevrat`a olan imanları sebebiyledir, diğeri de Hz. Muhammed (sav)`e olan imanları ve onu tasdikleri sebebiyledir. (Ayet şöyle devam ediyor): "Sizin için yardımıyla yürüyeceğiniz bir nur lutfetsin" (Hadid, 28). Bu nurdan maksad Kur`an ve Hz. Peygamber (sav)`e ittiba etmeleridir. Vahiy şöyle devam ediyor: "Ehl-i Kitap, hakikaten Allah`ın fazl (u kerem)inden hiçbir şeye nail olamayacaklarını, muhakkak bütün inayetin Allah`ın elinde bulunduğunu, onu (ancak) dileyeceği kimselere vereceğini bilmedikleri için mi (küfürde inad ediyorlar? Halbuki bunu pekala biliyorlar da). Allah büyük fazl-u kerem sahibidir" (Hadid, 29).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Hadid Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Nesai, Kada 12, (8,231)

HADİS:Hamd o Allah`a dır ki, bütün sesleri işitir. Israrcı (mücadeleci) kadın Havle, Hz.Peygamber (sav)`i evinin yanında buldu. Resulullah (sav)`a birşeyler söylüyordu. Ama ne söylediğini işitmiyordum. Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "(Habibim) Zevci hakkında seninle direşip duran (nihayet halinden) Allah`a şikayet etmekte olan (kadın)ın sözünü umulduğu veçhile Allah dinlemiştir. Allah sizin konuşmanızı zaten işitiyordu. Çünkü Allah hakkıyla işitici, kemaliyle görücüdür" (Mücadele 1).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Mücadele Suresi
RAVİ: Hz.Aişe
KAYNAK:Buhari, Tevhid 9; Nesai, Talak 33, (6, 168); İbnu Mace, Talak 25, (2063)
HADİS:Hamd o Allah`a dır ki, bütün sesleri işitir. Israrcı (mücadeleci) kadın Havle, Hz.Peygamber (sav)`i evinin yanında buldu. Resulullah (sav)`a birşeyler söylüyordu. Ama ne söylediğini işitmiyordum. Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "(Habibim) Zevci hakkında seninle direşip duran (nihayet halinden) Allah`a şikayet etmekte olan (kadın)ın sözünü umulduğu veçhile Allah dinlemiştir. Allah sizin konuşmanızı zaten işitiyordu. Çünkü Allah hakkıyla işitici, kemaliyle görücüdür" (Mücadele 1).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Mücadele Suresi
RAVİ: Hz.Aişe
KAYNAK:Buhari, Tevhid 9; Nesai, Talak 33, (6, 168); İbnu Mace, Talak 25, (2063)

HADİS:"...O, bunların yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle hem müminlerin elleriyle harap ediyorlardı, işte ey akıl ve basiret sahipleri bundan ibret alın" (Haşr, 2) mealindeki ayet, Hz. Peygamber (sav) tarafından Medine`den sürülen Yahudiler hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber (sav) mallarından (silah hariç), sadece develerinin taşıyabileceği kadarını götürmelerine izin vermişti. Onlar, evlerinin eşiklerinden, kapılarından ve diğer ahşap kısımlarından tutup yıkıyorlardı. Beni Nadir`in hurmalığı hassaten Resul-i Ekrem`in idi, O`na bunu Cenab-ı Hakk tahsis etmiştir. (Rezin`in ilavesidir. Bu rivayetin manasında uzunca bir rivayeti, Ebu Davud tahric etmiştir. [(Harac, 23, (3004).])
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.Ka`b
KAYNAK:Rezin
HADİS:"Allah`ın onların mallarından Peygamberine verdiği fey`e gelince, siz bunun üzerine ne ata ne deveye binip koşmadınız..." ayeti hakkında şunu söyledi; "Resulullah (s)a Fedek ahalisi ve ismen belirttiği ancak şu anda hatırlayamadığım köylerle sulh yaptı. Bu esnada (Hayber`in geri kalan köylerinde yaşayan) ahaliyi muhasara etmişti. Bu (muhasara altındaki)ler, Hz. Peygamber (sav)`e sulh için heyet gönderdiler. Ayette geçen"Siz bunun üzerine ne ata ne de deveye binip koşmadınız" demek, "Siz savaşmadınız" demektir. Zühri der ki: Benu`n Nadir münhasıran Resulullah (sav)`a ait idi. Çünkü orayı zorla fethetmediler, anlaşarak fethettiler. Bu sebeple Hz. Peygamber (sav) buradan elde edilen ganimeti sadece Muhacirler arasında taksim etti. Ondan Ensar`dan olanlara, ihtiyaç sahibi iki kişi hariç, kimseye bir şey vermedi."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Ömer
KAYNAK:Ebu Davud, Haraç 19, (2971)
HADİS:Beni Nadir`in emvali, Cenab-ı Hakk`ın Resulüne (sav) fey` kıldığı, üzerine at ve deve koşulmayan (yani savaşsız elde edilen) mallardandı. Ureyne köyleri, Fedek, tıpkı (Kureyza ve Nadir`in emvali gibi) sırf Resulullah (sav)`a ait yerlerdi. Resulullah (sav) buralardan elde edilen gelirlerden ailesinin bir yıllık nafakasını ayırırdı. Geri kalanı da Allah yolunda hazırlık olmak üzere silah ve binek için sarfederdi. (Nitekim ayette şöyle buyrulmuştur): "Allah`ın (fethedilen diğer küffar) memleketleri ahalisinden Peygamberine verdiği fey`i, Allah`a, Peygamberine, hısımlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara aittir. Ta ki bu mallar içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın..." (Haşr, 7). (Hz. Peygamber (sav)`e intikal eden) bu pay, bu sayılanlara ve ayrıca "evlerinden ve mallarından çıkarılmış olan fakirlere, onlardan önce (Medine`yi) yurt ve iman evi edinmiş olan kimselere, kendilerinden sonra gelenlere aittir. Bu ayet, (kıyamete kadar gelecek) mü`minlerin tamamına şamildir. Tek istisnayı köle olarak sahih olduklarınız teşkil ediyor. Köleleriniz dışındaki her Müslüman bu payda hisse ve hak sahibidir.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.Ömer
KAYNAK:Ebu Davud, Haraç 19, (2965, 2966)
HADİS:"Kendilerinde fakirlik ve ihtiyaç olsa bile (onları, Muhacirleri) öz canlarından daha üstün tutarlar.." (Haşr, 9) mealindeki ayetle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: "Ensar`dan birinin evine misafir geldi ve geceyi yanında geçirdi. Ev sahibinin evinde kendisinin ve çocuklarının yiyeceğinden başka yiyecek bir şey yoklu. Hanımına: "Çocukları uyut, ışığı söndur ve mevcut yiyeceği misafire yaklaştır" diye emretti. Bunun üzerine ayet indi.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Haşr, (3301)
HADİS:"Ehl-i Kitaptan o kafir kardeşlerine: "Andolsun, eğer siz yurtlarınızdan çıkarılırsanız biz de muhakkak sizinle beraber çıkarız, sizin aleyhinizde hiçbir kimseye ebedi taat etmeyiniz. Eğer sizinle harp ederlerse muhakkak ve muhakkak biz, size yardım ederiz" diyen o münafıkları görmedin mi? Halbuki Allah şahidlik eder ki, onlar hakikaten ve katiyyen yalancıdırlar" (Haşr, 11), mealindeki ayette zikri geçen kimsenin münafıkların başı Abdullah İbnu Übey olduğunu, bu sözü Beni Nadir Yahudilerini Hz. Peygamber (sav)``in Medine`den çıkarmak istediği zaman, onları Hz. Peygamber (sav)`e karşı tahrik etmek için söylediğini belirtir. (Rezin`in ilavesidir.)
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Rezin
HADİS:"...O, bunların yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle hem müminlerin elleriyle harap ediyorlardı, işte ey akıl ve basiret sahipleri bundan ibret alın" (Haşr, 2) mealindeki ayet, Hz. Peygamber (sav) tarafından Medine`den sürülen Yahudiler hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber (sav) mallarından (silah hariç), sadece develerinin taşıyabileceği kadarını götürmelerine izin vermişti. Onlar, evlerinin eşiklerinden, kapılarından ve diğer ahşap kısımlarından tutup yıkıyorlardı. Beni Nadir`in hurmalığı hassaten Resul-i Ekrem`in idi, O`na bunu Cenab-ı Hakk tahsis etmiştir. (Rezin`in ilavesidir. Bu rivayetin manasında uzunca bir rivayeti, Ebu Davud tahric etmiştir. [(Harac, 23, (3004).])
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.Ka`b
KAYNAK:Rezin
HADİS:"Allah`ın onların mallarından Peygamberine verdiği fey`e gelince, siz bunun üzerine ne ata ne deveye binip koşmadınız..." ayeti hakkında şunu söyledi; "Resulullah (s)a Fedek ahalisi ve ismen belirttiği ancak şu anda hatırlayamadığım köylerle sulh yaptı. Bu esnada (Hayber`in geri kalan köylerinde yaşayan) ahaliyi muhasara etmişti. Bu (muhasara altındaki)ler, Hz. Peygamber (sav)`e sulh için heyet gönderdiler. Ayette geçen"Siz bunun üzerine ne ata ne de deveye binip koşmadınız" demek, "Siz savaşmadınız" demektir. Zühri der ki: Benu`n Nadir münhasıran Resulullah (sav)`a ait idi. Çünkü orayı zorla fethetmediler, anlaşarak fethettiler. Bu sebeple Hz. Peygamber (sav) buradan elde edilen ganimeti sadece Muhacirler arasında taksim etti. Ondan Ensar`dan olanlara, ihtiyaç sahibi iki kişi hariç, kimseye bir şey vermedi."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Ömer
KAYNAK:Ebu Davud, Haraç 19, (2971)
HADİS:Beni Nadir`in emvali, Cenab-ı Hakk`ın Resulüne (sav) fey` kıldığı, üzerine at ve deve koşulmayan (yani savaşsız elde edilen) mallardandı. Ureyne köyleri, Fedek, tıpkı (Kureyza ve Nadir`in emvali gibi) sırf Resulullah (sav)`a ait yerlerdi. Resulullah (sav) buralardan elde edilen gelirlerden ailesinin bir yıllık nafakasını ayırırdı. Geri kalanı da Allah yolunda hazırlık olmak üzere silah ve binek için sarfederdi. (Nitekim ayette şöyle buyrulmuştur): "Allah`ın (fethedilen diğer küffar) memleketleri ahalisinden Peygamberine verdiği fey`i, Allah`a, Peygamberine, hısımlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara aittir. Ta ki bu mallar içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın..." (Haşr, 7). (Hz. Peygamber (sav)`e intikal eden) bu pay, bu sayılanlara ve ayrıca "evlerinden ve mallarından çıkarılmış olan fakirlere, onlardan önce (Medine`yi) yurt ve iman evi edinmiş olan kimselere, kendilerinden sonra gelenlere aittir. Bu ayet, (kıyamete kadar gelecek) mü`minlerin tamamına şamildir. Tek istisnayı köle olarak sahih olduklarınız teşkil ediyor. Köleleriniz dışındaki her Müslüman bu payda hisse ve hak sahibidir.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.Ömer
KAYNAK:Ebu Davud, Haraç 19, (2965, 2966)
HADİS:"Kendilerinde fakirlik ve ihtiyaç olsa bile (onları, Muhacirleri) öz canlarından daha üstün tutarlar.." (Haşr, 9) mealindeki ayetle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: "Ensar`dan birinin evine misafir geldi ve geceyi yanında geçirdi. Ev sahibinin evinde kendisinin ve çocuklarının yiyeceğinden başka yiyecek bir şey yoklu. Hanımına: "Çocukları uyut, ışığı söndur ve mevcut yiyeceği misafire yaklaştır" diye emretti. Bunun üzerine ayet indi.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Haşr, (3301)
HADİS:"Ehl-i Kitaptan o kafir kardeşlerine: "Andolsun, eğer siz yurtlarınızdan çıkarılırsanız biz de muhakkak sizinle beraber çıkarız, sizin aleyhinizde hiçbir kimseye ebedi taat etmeyiniz. Eğer sizinle harp ederlerse muhakkak ve muhakkak biz, size yardım ederiz" diyen o münafıkları görmedin mi? Halbuki Allah şahidlik eder ki, onlar hakikaten ve katiyyen yalancıdırlar" (Haşr, 11), mealindeki ayette zikri geçen kimsenin münafıkların başı Abdullah İbnu Übey olduğunu, bu sözü Beni Nadir Yahudilerini Hz. Peygamber (sav)``in Medine`den çıkarmak istediği zaman, onları Hz. Peygamber (sav)`e karşı tahrik etmek için söylediğini belirtir. (Rezin`in ilavesidir.)
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Haşr Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Rezin

HADİS:Bir sefer esnasında Hz. Peygamber (sav)`le beraber çıkmıştık. Bir ara bütün askerler sıkıntıya düştü. Übey İbnu Selül (fırsattan istifade) şöyle dedi: "Resulullah`ın yanındakilere infak etmeyin de etrafından dağılsınlar." Ayrıca şunu da ilave etti: "Hele Medine`ye bir dönelim, aziz olanlar, zelil olanları oradan sürüp çıkaracaktır." Ben hemen gelip bu sözleri Hz. Peygamber`e haber verdim. Resulullah (sav) Übey İbnu Selül`e adam göndererek yanına çağırdı ve "Böyle mi söyledin?" diye sordu, İbnu Selül, böyle bir davranışa yer vermediğine dair yemin etti. (Orada bulunanlar bu söze inanarak): "Zeyd, Resulullah (sav)`a yalan söyledi" dediler. Bu sözlerine çok üzüldüm. Öyle ki, Cenab-ı Hakk beni tasdiken şu vahyi indirdi: "(Ey Muhammed) münafıklar sana gelince, "Senin, şüphesiz Allah`ın peygamberi olduğuna şehadet ederiz" derler. Allah, senin kendisinin peygamberi olduğunu bilir, bunun yanında münafıkların yalancı olduklarını da bilir..." (Münafikün, 1). (Zeyd) der ki: "Sonra Hz. Peygamber (sav), (onlara: "özür dileyin de) sizin için Allah`tan mağfiret taleb edeyim" dedi ise de başlarını çevirip gittiler." Zeyd İbnu Erkam (ra), "..Onlar tıpkı sıralanmış kof kütük gibidirler..." (Münafikun, 4) mealindeki ayetle ilgili olarak da şu açıklamayı yaptı: "Münafıklar yakışıklı kimselerdi."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Münafikun Suresi
RAVİ: Hz.Zeyd İbnu Erkam
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Münafikun 1, 2; Müslim, Sıfatu`l-Münafikun 1, (2772); Tirmizi, Tefsir, Münafikun, (3309, 3310)
HADİS:Bir keresinde, "kimin haccedecek kadar veya zekat farz olacak kadar malı olur da bu farzları ifa etmezse, ölüm sırasında geri dönüş (rec`a) taleb eder" buyurmuş da, bir adam kendisine: "Ey İbnu Abbas, Allah`tan kork, geri dönüşü küffar taleb edecektir" dedi. İbnu Abbas (ra): "Ben size bu hususta ayet okuyayım" dedi ve şu ayeti okudu: "Ey iman edenler, sizi ne mallarınız, ne evlatlarınız Allah`ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de: "Ey Rabbim, beni yakın bir müddete kadar geciktirseydin de sadaka verip dursaydım, iyi adamlardan olsaydım" diyeceğinden evvel size rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayın. Halbuki Allah hiçbir kimseyi eceli gelince, asla geri bırakmaz. Allah ne yaparsanız, hakkıyla haberdardır" (Münafikun 9-11) Adam tekrar: "Zekat vermeyi gerekli kılan miktar nedir?" diye sordu. İbnu Abbas (ra): "Mal iki yüz (dirheme) ulaşır ve geçerse." Adam: "Pekala, haccı gerekli kılan şey nedir?" diye sordu, İbnu Abbas: "Azık ve binek!" cevabını verdi.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Münafikun Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Münafikun, (3313)
HADİS:Bir sefer esnasında Hz. Peygamber (sav)`le beraber çıkmıştık. Bir ara bütün askerler sıkıntıya düştü. Übey İbnu Selül (fırsattan istifade) şöyle dedi: "Resulullah`ın yanındakilere infak etmeyin de etrafından dağılsınlar." Ayrıca şunu da ilave etti: "Hele Medine`ye bir dönelim, aziz olanlar, zelil olanları oradan sürüp çıkaracaktır." Ben hemen gelip bu sözleri Hz. Peygamber`e haber verdim. Resulullah (sav) Übey İbnu Selül`e adam göndererek yanına çağırdı ve "Böyle mi söyledin?" diye sordu, İbnu Selül, böyle bir davranışa yer vermediğine dair yemin etti. (Orada bulunanlar bu söze inanarak): "Zeyd, Resulullah (sav)`a yalan söyledi" dediler. Bu sözlerine çok üzüldüm. Öyle ki, Cenab-ı Hakk beni tasdiken şu vahyi indirdi: "(Ey Muhammed) münafıklar sana gelince, "Senin, şüphesiz Allah`ın peygamberi olduğuna şehadet ederiz" derler. Allah, senin kendisinin peygamberi olduğunu bilir, bunun yanında münafıkların yalancı olduklarını da bilir..." (Münafikün, 1). (Zeyd) der ki: "Sonra Hz. Peygamber (sav), (onlara: "özür dileyin de) sizin için Allah`tan mağfiret taleb edeyim" dedi ise de başlarını çevirip gittiler." Zeyd İbnu Erkam (ra), "..Onlar tıpkı sıralanmış kof kütük gibidirler..." (Münafikun, 4) mealindeki ayetle ilgili olarak da şu açıklamayı yaptı: "Münafıklar yakışıklı kimselerdi."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Münafikun Suresi
RAVİ: Hz.Zeyd İbnu Erkam
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Münafikun 1, 2; Müslim, Sıfatu`l-Münafikun 1, (2772); Tirmizi, Tefsir, Münafikun, (3309, 3310)
HADİS:Bir keresinde, "kimin haccedecek kadar veya zekat farz olacak kadar malı olur da bu farzları ifa etmezse, ölüm sırasında geri dönüş (rec`a) taleb eder" buyurmuş da, bir adam kendisine: "Ey İbnu Abbas, Allah`tan kork, geri dönüşü küffar taleb edecektir" dedi. İbnu Abbas (ra): "Ben size bu hususta ayet okuyayım" dedi ve şu ayeti okudu: "Ey iman edenler, sizi ne mallarınız, ne evlatlarınız Allah`ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Herhangi birinize ölüm gelip de: "Ey Rabbim, beni yakın bir müddete kadar geciktirseydin de sadaka verip dursaydım, iyi adamlardan olsaydım" diyeceğinden evvel size rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayın. Halbuki Allah hiçbir kimseyi eceli gelince, asla geri bırakmaz. Allah ne yaparsanız, hakkıyla haberdardır" (Münafikun 9-11) Adam tekrar: "Zekat vermeyi gerekli kılan miktar nedir?" diye sordu. İbnu Abbas (ra): "Mal iki yüz (dirheme) ulaşır ve geçerse." Adam: "Pekala, haccı gerekli kılan şey nedir?" diye sordu, İbnu Abbas: "Azık ve binek!" cevabını verdi.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Münafikun Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Münafikun, (3313)

HADİS:Alkame hazretlerinin İbnu Mes`ud (ra)`dan naklettiğine göre, İbnu Mes`ud, "...Kim Allah`a iman ederse (Allah) onun kalbini doğruya götürür.." (Teğabün, 11) mealindeki ayetle ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır: "Bunlar kişinin maruz kaldığı musibetlerdir. İnanan kişi, (Allah`ın lütfü ve keremi ile) bu musibetlerin Allah`tan olduğunu bilir, Allah`ın takdirine teslimiyet gösterip, razı olur (ve sabreder)."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Tegabün Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Tegabün 1
HADİS:"Ey iman edenler, eşlerinizin evlatlarınızın içinde hakikaten size düşman olanlar da vardır. O halde onlardan sakının." (Teğabün 14) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Bu hitaba maruz kalan kimseler bir kısım Mekkeli erkeklerdir. Bunlar, hicret ederek Hz. Peygamber (sav)`e gelmek isterler, fakat kadın ve çocukları kendilerini terketmelerini istemeyerek hicretlerine mümanaat etmişlerdir. Bu kimseler bilahare hicret edip gelince, halkın, din hususunda çok şey öğrenmiş olduğunu görürler. Bunun üzerine (kendilerinin önceden hicret etmelerine mani olan) zevce ye evlatlarını cezalandırmak istediler. Bu hal karşısında Cenab-ı Hakk mezkur ayeti inzal buyurdu."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Tegabün Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Teğabün, (3314)
HADİS:Alkame hazretlerinin İbnu Mes`ud (ra)`dan naklettiğine göre, İbnu Mes`ud, "...Kim Allah`a iman ederse (Allah) onun kalbini doğruya götürür.." (Teğabün, 11) mealindeki ayetle ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır: "Bunlar kişinin maruz kaldığı musibetlerdir. İnanan kişi, (Allah`ın lütfü ve keremi ile) bu musibetlerin Allah`tan olduğunu bilir, Allah`ın takdirine teslimiyet gösterip, razı olur (ve sabreder)."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Tegabün Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Tegabün 1
HADİS:"Ey iman edenler, eşlerinizin evlatlarınızın içinde hakikaten size düşman olanlar da vardır. O halde onlardan sakının." (Teğabün 14) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Bu hitaba maruz kalan kimseler bir kısım Mekkeli erkeklerdir. Bunlar, hicret ederek Hz. Peygamber (sav)`e gelmek isterler, fakat kadın ve çocukları kendilerini terketmelerini istemeyerek hicretlerine mümanaat etmişlerdir. Bu kimseler bilahare hicret edip gelince, halkın, din hususunda çok şey öğrenmiş olduğunu görürler. Bunun üzerine (kendilerinin önceden hicret etmelerine mani olan) zevce ye evlatlarını cezalandırmak istediler. Bu hal karşısında Cenab-ı Hakk mezkur ayeti inzal buyurdu."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Tegabün Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Teğabün, (3314)

HADİS:"Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları, iddetlerini gözeterek boşayın.." (Talak 1) mealindeki ayeti, "...iddetlerinin önünde boşayın" diyerek kıraat etmiştir (okumuştur). (İmam Malik der ki: "Bununla, her temizlik devresinde bir kere boşaması gerektiğini kastedmiştir.")
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Talak Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Muvatta, Talak 79, (2, 687); Müslim, Talak 14, (1471)
HADİS:"Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları, iddetlerini gözeterek boşayın.." (Talak 1) mealindeki ayeti, "...iddetlerinin önünde boşayın" diyerek kıraat etmiştir (okumuştur). (İmam Malik der ki: "Bununla, her temizlik devresinde bir kere boşaması gerektiğini kastedmiştir.")
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Talak Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Muvatta, Talak 79, (2, 687); Müslim, Talak 14, (1471)

HADİS:"Pek kaba, bir de kulağı kesik" (Kalem 13) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yapmıştır: "Burada zikredilen kimse Kureyş`ten bir adamdır, onun kulağında, koyun kulağındaki kesiklik gibi bir kesiklik vardı."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nun (Kalem) Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Nun vel-Kalem 1
HADİS:Resulullah (sav)`ı dinledim, "Baldırların açılacağı, kendilerinin secdeye davet edileceği gün..." (Kalem 42) mealindeki ayetle ilgili olarak şöyle diyordu: "Rabbimiz baldırını açar, her mü`min erkek ve her mü`min kadın O`na secde eder. Dünyada iken kendisine riya ve gösteriş olarak secde edenler geri kalırlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sırtları bükülmeyen yekpare bir tabakaya dönüşür (ve secde edemezler)."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nun (Kalem) Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Said
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Nun vel-Kalem 2, Tefsir, Nisa 8, Tevhid 24; Müslim, İman 302, (183)
HADİS:"Pek kaba, bir de kulağı kesik" (Kalem 13) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yapmıştır: "Burada zikredilen kimse Kureyş`ten bir adamdır, onun kulağında, koyun kulağındaki kesiklik gibi bir kesiklik vardı."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nun (Kalem) Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Nun vel-Kalem 1
HADİS:Resulullah (sav)`ı dinledim, "Baldırların açılacağı, kendilerinin secdeye davet edileceği gün..." (Kalem 42) mealindeki ayetle ilgili olarak şöyle diyordu: "Rabbimiz baldırını açar, her mü`min erkek ve her mü`min kadın O`na secde eder. Dünyada iken kendisine riya ve gösteriş olarak secde edenler geri kalırlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sırtları bükülmeyen yekpare bir tabakaya dönüşür (ve secde edemezler)."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nun (Kalem) Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Said
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Nun vel-Kalem 2, Tefsir, Nisa 8, Tevhid 24; Müslim, İman 302, (183)

HADİS:Nuh (a.s.) kavminde mevcut olan putlar sonradan Araplara intikal etmiştir. Şöyle ki: Vedd adındaki put Devmetu`l-Cendel`de idi ve Kelb kabilesine aitti. Süva` adındaki put Hüzeyl`in idi. Yeğüs adındaki put Murad kabilesine aitti. Sonra Benu Gutayf`ın oldu, Sebe`ye yakın Curf nam mevkideydi. Yeuk, Hamedan`a aitti. Nesr, Himyer`in, Al-i Zi`l-Kela`ın idi. Bu put isimleri aslında Nuh kavmindeki salih kimselere aitti. Şeytan bu salihler ölünce kavimlerine şu telkini yaptı: "Salih kişilerinizin oturmuş oldukları yerlere (onların hatırasına dikitler dikin ve bunlara onların isimlerini verin". Halk bu telkine uyup, söyleneni yaptı. Bidayette tapınma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helak olup gittiler ve haklarındaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapınmaya başladılar."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nuh Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Nuh 1
HADİS:Nuh (a.s.) kavminde mevcut olan putlar sonradan Araplara intikal etmiştir. Şöyle ki: Vedd adındaki put Devmetu`l-Cendel`de idi ve Kelb kabilesine aitti. Süva` adındaki put Hüzeyl`in idi. Yeğüs adındaki put Murad kabilesine aitti. Sonra Benu Gutayf`ın oldu, Sebe`ye yakın Curf nam mevkideydi. Yeuk, Hamedan`a aitti. Nesr, Himyer`in, Al-i Zi`l-Kela`ın idi. Bu put isimleri aslında Nuh kavmindeki salih kimselere aitti. Şeytan bu salihler ölünce kavimlerine şu telkini yaptı: "Salih kişilerinizin oturmuş oldukları yerlere (onların hatırasına dikitler dikin ve bunlara onların isimlerini verin". Halk bu telkine uyup, söyleneni yaptı. Bidayette tapınma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helak olup gittiler ve haklarındaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapınmaya başladılar."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nuh Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Nuh 1

HADİS:Hz. Peygamber (sav), cinlere Kur`an okumadığı gibi, onları görmedi de. Resulullah (sav) bir grup ashabıyla Ukaz panayırına gitmek niyetiyle yola çıktı. Bu esnada, şeytanlarla, semadan gelen haber arasına engel konmuş idi. (Bundan dolayı, mutad olarak semadan haber getiren) şeytanlar üzerine şahablar gönderildi. Böylece şeytanlar kavimlerine (eli boş ve habersiz) döndüler. Kavmi: "Ne var, niye (boş) döndünüz?" diye sordular. Onlar: "Bizimle semavi haber arasına mania kondu, üzerimize şahablar gönderildi. (Biz de kaçıp geri geldik)" dediler. "Bu, dediler, yeni zuhur eden bir şey sebebiyle olmalı, arzın doğusunu ve batısını dolaşın, (bu engel hakkında bir haber getirin)." (Yeryüzünü taramak üzere gruplar halinde yola çıktılar. Bunlardan Tihame tarafına giden bir grup, (Ukaz panayırına giderken yolda ashabıyla sabah namazı kılmakta olan Hz. Peygamber (sav)`e (Nehle denen yerde) rastladı. Kur`an-ı Kerim`in tilavetini duyunca durup kulak kabarttılar. "Bizimle semavi haber arasına engel olan şey işte bu!" deyip kavimlerine döndüler. Onlara şöyle dediler: "Biz hakiki hayranlık veren bir Kur`an dinledik ki o, Hakk`a ve doğruya götürüyor. Bundan dolayı biz de ona iman ettik. Rabbimize (bundan sonra) hiçbir şeyi asla ortak tutmayacağız.." (Cin 1-2) Bunun üzerine Cenab-ı Hakk Peygamberine (sav) vahyederek durumu bildirdi: "(Habibim) de ki: Bana şu hakikatler vahyolunmuştur: "Cinden bir zümre (benim Kur`an okuyuşumu) dinlemiş de (şöyle) söylemişler: "Bize, hakiki hayranlık veren bir Kur`an dinledik ki o, Hakk`a ve doğruya götürüyor..." (Cin 1... Cin`in Sözü 15. ayette biter).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Cin Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Cinn 1, Ezan 105; Müslim, Salat 149, (449); Tirmizi, Tefsir, Cinn, (3320)
HADİS:Hz. Peygamber (sav), cinlere Kur`an okumadığı gibi, onları görmedi de. Resulullah (sav) bir grup ashabıyla Ukaz panayırına gitmek niyetiyle yola çıktı. Bu esnada, şeytanlarla, semadan gelen haber arasına engel konmuş idi. (Bundan dolayı, mutad olarak semadan haber getiren) şeytanlar üzerine şahablar gönderildi. Böylece şeytanlar kavimlerine (eli boş ve habersiz) döndüler. Kavmi: "Ne var, niye (boş) döndünüz?" diye sordular. Onlar: "Bizimle semavi haber arasına mania kondu, üzerimize şahablar gönderildi. (Biz de kaçıp geri geldik)" dediler. "Bu, dediler, yeni zuhur eden bir şey sebebiyle olmalı, arzın doğusunu ve batısını dolaşın, (bu engel hakkında bir haber getirin)." (Yeryüzünü taramak üzere gruplar halinde yola çıktılar. Bunlardan Tihame tarafına giden bir grup, (Ukaz panayırına giderken yolda ashabıyla sabah namazı kılmakta olan Hz. Peygamber (sav)`e (Nehle denen yerde) rastladı. Kur`an-ı Kerim`in tilavetini duyunca durup kulak kabarttılar. "Bizimle semavi haber arasına engel olan şey işte bu!" deyip kavimlerine döndüler. Onlara şöyle dediler: "Biz hakiki hayranlık veren bir Kur`an dinledik ki o, Hakk`a ve doğruya götürüyor. Bundan dolayı biz de ona iman ettik. Rabbimize (bundan sonra) hiçbir şeyi asla ortak tutmayacağız.." (Cin 1-2) Bunun üzerine Cenab-ı Hakk Peygamberine (sav) vahyederek durumu bildirdi: "(Habibim) de ki: Bana şu hakikatler vahyolunmuştur: "Cinden bir zümre (benim Kur`an okuyuşumu) dinlemiş de (şöyle) söylemişler: "Bize, hakiki hayranlık veren bir Kur`an dinledik ki o, Hakk`a ve doğruya götürüyor..." (Cin 1... Cin`in Sözü 15. ayette biter).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Cin Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Cinn 1, Ezan 105; Müslim, Salat 149, (449); Tirmizi, Tefsir, Cinn, (3320)

HADİS:Müzzemmil suresinde geçen: "Ey (esvabına) bürünen (habibim), gecenin birazı hariç olmak üzere kalk, yarısı miktarınca, yahud ondan birazını eksilt. Yahut (o yarının) üzerine (ilave edip) artır. Kur`an`ı da açık açık tane tane oku..." (Müzzemmil 1-4) ayetleri hakkında şu açıklamayı yaptı: Bu ayeti, aynı surede yer alan: "...O, buna sizin takat getiremiyeceğinizi bildiği için size karşı (ruhsat canibine) döndü. Artık Kur`an`dan kolay geleni okuyun..." (Müzzemmil 20) müteakip bir ayet neshetti." İbnu Abbas (ra) devamla, surede geçen: "Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir" (6. ayet) mealindeki ayette geçen, "gece kalkışı"ndan murad, gecenin evvelidir. Böylece mana şu oluyor: "Gecenin evvelinde kalkmak, gece namazı olarak Allah`ın size farz kıldığı ibadeti yerine getirmenize daha elverişlidir." Bunun sebebi şudur: İnsan bir kere uyudu mu, ne zaman uyanacağını bilemez. "Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir" ayetinde geçen "okumak daha elverişlidir`den maksada gelince, "Kur`an`ı anlamak, Kur`an`da fıkıh sahibi olmak" demektir. İbnu Abbas, "Gündüzleyin seni uzun uzun alıkoyacak işler var" (7. ayet) mealindeki ayeti de, "Kur`an okumaktan çokça uzak kalmak" şeklinde anlamıştır.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Müzemmil Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Ebu Davud, Salat 306, (1304)
HADİS:Müzzemmil suresinde geçen: "Ey (esvabına) bürünen (habibim), gecenin birazı hariç olmak üzere kalk, yarısı miktarınca, yahud ondan birazını eksilt. Yahut (o yarının) üzerine (ilave edip) artır. Kur`an`ı da açık açık tane tane oku..." (Müzzemmil 1-4) ayetleri hakkında şu açıklamayı yaptı: Bu ayeti, aynı surede yer alan: "...O, buna sizin takat getiremiyeceğinizi bildiği için size karşı (ruhsat canibine) döndü. Artık Kur`an`dan kolay geleni okuyun..." (Müzzemmil 20) müteakip bir ayet neshetti." İbnu Abbas (ra) devamla, surede geçen: "Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir" (6. ayet) mealindeki ayette geçen, "gece kalkışı"ndan murad, gecenin evvelidir. Böylece mana şu oluyor: "Gecenin evvelinde kalkmak, gece namazı olarak Allah`ın size farz kıldığı ibadeti yerine getirmenize daha elverişlidir." Bunun sebebi şudur: İnsan bir kere uyudu mu, ne zaman uyanacağını bilemez. "Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir" ayetinde geçen "okumak daha elverişlidir`den maksada gelince, "Kur`an`ı anlamak, Kur`an`da fıkıh sahibi olmak" demektir. İbnu Abbas, "Gündüzleyin seni uzun uzun alıkoyacak işler var" (7. ayet) mealindeki ayeti de, "Kur`an okumaktan çokça uzak kalmak" şeklinde anlamıştır.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Müzemmil Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Ebu Davud, Salat 306, (1304)

HADİS:Mürselat suresinde geçen: "O (ateş), her biri sanki bir kasr (büyüklüğünde) kıvılcım atar" (32. ayet) mealindeki ayet hakkında şunu söyledi: "Biz kış için üç zira` boyunda veya daha küçük odun toplar, bunlara: "kasr" derdik. İbnu Abbas: Müteakiben gelen ... ayetinde geçen ... kelimesini de "Gemi halatlarıdır, (kuvvetli olmaları için) insanların belleri kalınlığına ulaşacak kadar kat kat edilmiş kalın halatlar" diye açıklamıştır.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Mürselat Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Mürselat 2
HADİS:Mürselat suresinde geçen: "O (ateş), her biri sanki bir kasr (büyüklüğünde) kıvılcım atar" (32. ayet) mealindeki ayet hakkında şunu söyledi: "Biz kış için üç zira` boyunda veya daha küçük odun toplar, bunlara: "kasr" derdik. İbnu Abbas: Müteakiben gelen ... ayetinde geçen ... kelimesini de "Gemi halatlarıdır, (kuvvetli olmaları için) insanların belleri kalınlığına ulaşacak kadar kat kat edilmiş kalın halatlar" diye açıklamıştır.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Mürselat Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Mürselat 2

HADİS:Amme suresinde geçen "(Müttakiler için)... dolu kadehler (vardır)" (34. ayet) ayetini "mütemadiyen dolu kalan" diye açıklamıştır.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Amme Suresi
RAVİ: Hz.İkrime
KAYNAK:Buhari, Menakıbu`l-Ensar, 26
HADİS:Amme suresinde geçen "(Müttakiler için)... dolu kadehler (vardır)" (34. ayet) ayetini "mütemadiyen dolu kalan" diye açıklamıştır.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Amme Suresi
RAVİ: Hz.İkrime
KAYNAK:Buhari, Menakıbu`l-Ensar, 26

HADİS:Hz. Aişe (ra) buyurdu ki; Abese ve Tevella suresi ama olan İbnu Ümm-i Mektum hakkında nazil oldu. Şöyle ki: Bir gün Hz. Peygamber (sav)`in yanına geldi ve: "Ey Allah`ın Resulü beni irşad et" diye talebde bulunmaya başladı. O sıra Resulullah (sav)`ın yanında müşriklerin büyüklerinden biri vardı, İbnu Ümm-i Mektum`a cevap vermedi, o ısrar edince ondan yüzünü çeviriyor, öbürüne yöneliyor ve: "(Tevhid üzerine) söylediklerimde bir beis görüyor musun?" diye soruyordu. Müşrik: "Hayır!" diye cevap vermişti. İşte sure bunun üzerine indi."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Abese Suresi
RAVİ: Hz.Urve
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Abese, (3328); Muvatta, Kur`an 4, (1, 203)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizler kıyamet günü ayakkabısız, çıplak ve sünnetsiz olarak haşir meydanında toplanacaksınız." Bu açıklama üzerine bir kadın sordu: "(Bu durumda) birbirimizin avret yerlerini görmez miyiz?" Resulullah (sav) (Abese suresinde geçen bir ayetle cevap verdi): "Ey kadın! "O gün herkesin kendine yeter derdi vardır" (37. Ayet).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Abese Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Abese, (3329)
HADİS:Hz. Aişe (ra) buyurdu ki; Abese ve Tevella suresi ama olan İbnu Ümm-i Mektum hakkında nazil oldu. Şöyle ki: Bir gün Hz. Peygamber (sav)`in yanına geldi ve: "Ey Allah`ın Resulü beni irşad et" diye talebde bulunmaya başladı. O sıra Resulullah (sav)`ın yanında müşriklerin büyüklerinden biri vardı, İbnu Ümm-i Mektum`a cevap vermedi, o ısrar edince ondan yüzünü çeviriyor, öbürüne yöneliyor ve: "(Tevhid üzerine) söylediklerimde bir beis görüyor musun?" diye soruyordu. Müşrik: "Hayır!" diye cevap vermişti. İşte sure bunun üzerine indi."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Abese Suresi
RAVİ: Hz.Urve
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Abese, (3328); Muvatta, Kur`an 4, (1, 203)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizler kıyamet günü ayakkabısız, çıplak ve sünnetsiz olarak haşir meydanında toplanacaksınız." Bu açıklama üzerine bir kadın sordu: "(Bu durumda) birbirimizin avret yerlerini görmez miyiz?" Resulullah (sav) (Abese suresinde geçen bir ayetle cevap verdi): "Ey kadın! "O gün herkesin kendine yeter derdi vardır" (37. Ayet).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Abese Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Abese, (3329)

HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyameti gözüyle görür gibi olmaktan hoşlanan kimse (şu sureleri okusun): "İze`ş-Şemsü Küvviret", "İze`s`Semau`n-fetarat", "İze`s-Semau`n-Şakkat"
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Tekvir Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Tekvir, (859)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyameti gözüyle görür gibi olmaktan hoşlanan kimse (şu sureleri okusun): "İze`ş-Şemsü Küvviret", "İze`s`Semau`n-fetarat", "İze`s-Semau`n-Şakkat"
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Tekvir Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Tekvir, (859)

HADİS:Resulullah (sav)`a (Fecr suresinin baş tarafında geçen) "tek" ve "çift" tabiriyle ne kastedildiği sorulmuştu, şu cevabı verdi; "Bunlar namazlardır. (Bildiğiniz gibi) bazısı çifttir, bazısı da tektir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fecr Suresi
RAVİ: Hz.İmran İbnu Husayn
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Fecr, (3339)
HADİS:Resulullah (sav)`a (Fecr suresinin baş tarafında geçen) "tek" ve "çift" tabiriyle ne kastedildiği sorulmuştu, şu cevabı verdi; "Bunlar namazlardır. (Bildiğiniz gibi) bazısı çifttir, bazısı da tektir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Fecr Suresi
RAVİ: Hz.İmran İbnu Husayn
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, Fecr, (3339)

HADİS:Ben birgün Resulullah (sav)`ı bir hutbe sırasında dinledim. (Şems suresinde zikri geçen) deveden ve onu boğazlayandan bahsediyordu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz şöyle demişlerdir: "(Ayette geçen) "En azgını ileri atıldı" yani: "Deveyi öldürmek üzere kaba, güçlü ve kavmi içinde Ebu Zem`a gibi desteği olan bir adam fırlayıp (deveyi öldürdü). Sonra Hz. Peygamber (sav)`in (bu meseleyi bırakarak) kadınlarla ilgili şeylerden bahsetmeye başladığını işitim. Buyurdular ki: "Sizden biri hangi düşünceyle hanımını köle dövercesine dövmeye tevessül eder? Akşam olunca aynı yatakta beraber yatmayacaklar mı?" Ravi devamla der ki: "Sonra Resulullah (sav) cemaate yönelerek seslice yellenen kimseye gülenlere nasihatte bulundu ve; "Onun bu yaptığına niye gülüyorsunuz!" diyerek (gülmeyi yasakladı).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Şems Suresi
RAVİ: Hz.Abdullah İbnu Zem`a
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Şems 1, Enbiya 17, Nikah 93, Edeb 43; Müslim, Cennet, (2855); Tirmizi, Tefsir, (3340)
HADİS:Ben birgün Resulullah (sav)`ı bir hutbe sırasında dinledim. (Şems suresinde zikri geçen) deveden ve onu boğazlayandan bahsediyordu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz şöyle demişlerdir: "(Ayette geçen) "En azgını ileri atıldı" yani: "Deveyi öldürmek üzere kaba, güçlü ve kavmi içinde Ebu Zem`a gibi desteği olan bir adam fırlayıp (deveyi öldürdü). Sonra Hz. Peygamber (sav)`in (bu meseleyi bırakarak) kadınlarla ilgili şeylerden bahsetmeye başladığını işitim. Buyurdular ki: "Sizden biri hangi düşünceyle hanımını köle dövercesine dövmeye tevessül eder? Akşam olunca aynı yatakta beraber yatmayacaklar mı?" Ravi devamla der ki: "Sonra Resulullah (sav) cemaate yönelerek seslice yellenen kimseye gülenlere nasihatte bulundu ve; "Onun bu yaptığına niye gülüyorsunuz!" diyerek (gülmeyi yasakladı).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Şems Suresi
RAVİ: Hz.Abdullah İbnu Zem`a
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Şems 1, Enbiya 17, Nikah 93, Edeb 43; Müslim, Cennet, (2855); Tirmizi, Tefsir, (3340)

HADİS:Resulullah (sav) hastalanmıştı, bir veya iki gece kalkamadı. Bir kadın gelerek: "Ey Muhammed, ümid ederim ki, şeytanın seni terketmiştir, zira iki veya üç gecedir sana geldiğini görmedim" dedi. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu. (mealen): "Andolsun kuşluk vaktine, (insanların) süküna vardığı dem geceye ki, (Habibim) Rabbin seni terketmedi, sana darılmadı da" (Duha 1-3).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Duha Suresi
RAVİ: Hz.Cündeb İbnu Süfyan el-Beceli
HADİS:Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Cibril (a.s.) Resulullah (sav)`a vahiy getirmede gecikmişti. Müşrikler: "Muhammed`e artık veda edildi (ebediyyen terkedildi)" dediler. Bunun Üzerine (Duha suresi) nazil oldu."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Duha Suresi
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Duha 2, Teheccüd 4, Fedailu`l-Kur`an 1; Müslim, Cihad 114, (1797); Tirmizi, Tefsir, Duha, (3342)
HADİS:Resulullah (sav) hastalanmıştı, bir veya iki gece kalkamadı. Bir kadın gelerek: "Ey Muhammed, ümid ederim ki, şeytanın seni terketmiştir, zira iki veya üç gecedir sana geldiğini görmedim" dedi. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu. (mealen): "Andolsun kuşluk vaktine, (insanların) süküna vardığı dem geceye ki, (Habibim) Rabbin seni terketmedi, sana darılmadı da" (Duha 1-3).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Duha Suresi
RAVİ: Hz.Cündeb İbnu Süfyan el-Beceli
HADİS:Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Cibril (a.s.) Resulullah (sav)`a vahiy getirmede gecikmişti. Müşrikler: "Muhammed`e artık veda edildi (ebediyyen terkedildi)" dediler. Bunun Üzerine (Duha suresi) nazil oldu."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Duha Suresi
KAYNAK:Buhari, Tefsir, Duha 2, Teheccüd 4, Fedailu`l-Kur`an 1; Müslim, Cihad 114, (1797); Tirmizi, Tefsir, Duha, (3342)

HADİS:Resulullah (sav) namaz kılarken Ebu Cehil gelip, hiddetle: "Ben seni bundan yasaklamadım mı? Ben seni bundan yasaklamadım mı? Ben seni bundan yasaklamadım mı?" dedi. Hz. Peygamber (sav) namazdan çıkıp, Ebu Cehil`i (davranışı sebebiyle) sertçe azarladı. Bunun üzerine Ebu Cehil: "Biliyorsun ki Mekke`de adamı en çok olan benim (bana baskın çıkmaya gücün yetmez)" dedi. Onun bu sözüne mukabil Cenab-ı Hakk şu ayeti inzal buyurdu: "Haydi meclisini çağırsın, biz de zebanileri çağırırız" (Alak 17-18.) İbnu Abbas (ra) der ki: "Allah`a kasem olsun adamlarını çağırsaydı, herifi, Allah`ın zebanileri anında yakalayacaklardı."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:İkra` (Alak) Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, İkra (Alak), (3346); Müslim, Sıfatu`l-Münafikun 38 (2797)
HADİS:Resulullah (sav) namaz kılarken Ebu Cehil gelip, hiddetle: "Ben seni bundan yasaklamadım mı? Ben seni bundan yasaklamadım mı? Ben seni bundan yasaklamadım mı?" dedi. Hz. Peygamber (sav) namazdan çıkıp, Ebu Cehil`i (davranışı sebebiyle) sertçe azarladı. Bunun üzerine Ebu Cehil: "Biliyorsun ki Mekke`de adamı en çok olan benim (bana baskın çıkmaya gücün yetmez)" dedi. Onun bu sözüne mukabil Cenab-ı Hakk şu ayeti inzal buyurdu: "Haydi meclisini çağırsın, biz de zebanileri çağırırız" (Alak 17-18.) İbnu Abbas (ra) der ki: "Allah`a kasem olsun adamlarını çağırsaydı, herifi, Allah`ın zebanileri anında yakalayacaklardı."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:İkra` (Alak) Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir, İkra (Alak), (3346); Müslim, Sıfatu`l-Münafikun 38 (2797)

HADİS:Hz. Bilal-i Habeşi (ra)`den nakledilen şu hadisi rivayet eder: Hz. Bilal, Resulullah (sav)`ın Kadir gecesi hakkında şöyle söylediğini işitmiştir: "O, son ondan yedinin ilkidir: Yani yirmi üçüncü gece." (Buhari`de bulunamamıştır).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kadr Suresi
RAVİ: Hz.Abdurrahman İbnu Ubeyd es-Sundbihi
HADİS:"Kadir gecesini (Ramazanın) yirmi dördünde arayınız" buyurdu. (Müslim`de bulunamadı)
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kadr Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Leyletü`l-Kadr 3
HADİS:Ubey İbnu Ka`b (ra)`a dedim ki, "İbnu Mes`ud (ra): "Bütün sene geceleri kalkan kimse Kadir gecesine tesadüf edebilir diyormuş (ne dersiniz?)." Bana şu cevabı verdi: "Kendisinden başka ilah olmayan Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun, Kadir gecesi Ramazan ayındadır. Ve o gece, Resulullah (sav)`ın bize kalkmamızı emrettiği gecedir, o da yirmi yedinci gecedir. Bunun emaresi, o gecenin sabahında güneşin beyaz ve ışınsız olarak doğmasıdır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kadr Suresi
RAVİ: Hz.Zirr İbnu Hubeyş
KAYNAK:Müslim, Müsafirin 179, (762)
HADİS:Hasan İbnu Ali (ra), Hz. Muaviye`ye biat ettikten sonra, bir adam yanına gelip: "Mü`minlerin yüzünü kara ettin (veya: Ey mü`minlerin yüzünü karartan adam) (diye öfkesini) dile getirdi. Hz. Hüseyin (ra) adama (tatlılıkla mukabele etti): "Allah`ın rahmetine banasıca, niye böyle şiddetli çıkışıyorsun. Nitekim Resulullah (sav) Beni Ümeyye`yi (sağken rüyasında, tek tek halife olup) minbere çıkmış gördü. Bu onu üzmüştü ki şu ayetler indi: "Biz sana Kevser`i verdik" (Kevser 1). "Biz onu sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazilet ve şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır (Bu gece senden sonra Beni Ümeyye`nin saltanat süreceği) bin aydan hayırlıdır." Kasım İbnu`l-Fadl (merhum der ki: "Beni Ümeyye`nin iktidar müddetlerini ay olarak saydık, tam bin aydı, ne fazla ne eksik."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kadr Suresi
RAVİ: Hz.Yusuf İbnu Sa`d
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir,Kadr, (3347)
HADİS:Hz. Bilal-i Habeşi (ra)`den nakledilen şu hadisi rivayet eder: Hz. Bilal, Resulullah (sav)`ın Kadir gecesi hakkında şöyle söylediğini işitmiştir: "O, son ondan yedinin ilkidir: Yani yirmi üçüncü gece." (Buhari`de bulunamamıştır).
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kadr Suresi
RAVİ: Hz.Abdurrahman İbnu Ubeyd es-Sundbihi
HADİS:"Kadir gecesini (Ramazanın) yirmi dördünde arayınız" buyurdu. (Müslim`de bulunamadı)
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kadr Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Leyletü`l-Kadr 3
HADİS:Ubey İbnu Ka`b (ra)`a dedim ki, "İbnu Mes`ud (ra): "Bütün sene geceleri kalkan kimse Kadir gecesine tesadüf edebilir diyormuş (ne dersiniz?)." Bana şu cevabı verdi: "Kendisinden başka ilah olmayan Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun, Kadir gecesi Ramazan ayındadır. Ve o gece, Resulullah (sav)`ın bize kalkmamızı emrettiği gecedir, o da yirmi yedinci gecedir. Bunun emaresi, o gecenin sabahında güneşin beyaz ve ışınsız olarak doğmasıdır."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kadr Suresi
RAVİ: Hz.Zirr İbnu Hubeyş
KAYNAK:Müslim, Müsafirin 179, (762)
HADİS:Hasan İbnu Ali (ra), Hz. Muaviye`ye biat ettikten sonra, bir adam yanına gelip: "Mü`minlerin yüzünü kara ettin (veya: Ey mü`minlerin yüzünü karartan adam) (diye öfkesini) dile getirdi. Hz. Hüseyin (ra) adama (tatlılıkla mukabele etti): "Allah`ın rahmetine banasıca, niye böyle şiddetli çıkışıyorsun. Nitekim Resulullah (sav) Beni Ümeyye`yi (sağken rüyasında, tek tek halife olup) minbere çıkmış gördü. Bu onu üzmüştü ki şu ayetler indi: "Biz sana Kevser`i verdik" (Kevser 1). "Biz onu sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazilet ve şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır (Bu gece senden sonra Beni Ümeyye`nin saltanat süreceği) bin aydan hayırlıdır." Kasım İbnu`l-Fadl (merhum der ki: "Beni Ümeyye`nin iktidar müddetlerini ay olarak saydık, tam bin aydı, ne fazla ne eksik."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kadr Suresi
RAVİ: Hz.Yusuf İbnu Sa`d
KAYNAK:Tirmizi, Tefsir,Kadr, (3347)

HADİS:Bir adam Resulullah (sav)`a gelerek, "Bana cami (özlü) bir sure Öğret" talebinde bulundu. Peygamberimiz (sav) de ona İza Zülzilet suresini öğretti. (Ta`lim işi bitince) adam şunu söyledi: "Seni hakla gönderen Zat`a yemin olsun (buradaki ameller bana yeter), buna asla başka bir (amel) ilave etmeyeceğim." Adam ayrılır ayrılmaz Resulullah (sav): "Adamcağız kurtuldu!" dedi ve bu sözü iki kere tekrar etti.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Zilzal Suresi
RAVİ: Hz.Abdullah İbnu Amr İbni`l-As
KAYNAK:Ebu Davud, Ramazan 9, Salat 326, (1399)
HADİS:Bir adam Resulullah (sav)`a gelerek, "Bana cami (özlü) bir sure Öğret" talebinde bulundu. Peygamberimiz (sav) de ona İza Zülzilet suresini öğretti. (Ta`lim işi bitince) adam şunu söyledi: "Seni hakla gönderen Zat`a yemin olsun (buradaki ameller bana yeter), buna asla başka bir (amel) ilave etmeyeceğim." Adam ayrılır ayrılmaz Resulullah (sav): "Adamcağız kurtuldu!" dedi ve bu sözü iki kere tekrar etti.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Zilzal Suresi
RAVİ: Hz.Abdullah İbnu Amr İbni`l-As
KAYNAK:Ebu Davud, Ramazan 9, Salat 326, (1399)

HADİS:Biz, Resulullah (sav) zamanında tencere, kova gibi eşyaları ariyeten vermeyi (Maun suresinde zikri geçen) yardım (maun) addederdik."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Maun Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Ebu Davud, Zekat 32, (1657)
HADİS:Biz, Resulullah (sav) zamanında tencere, kova gibi eşyaları ariyeten vermeyi (Maun suresinde zikri geçen) yardım (maun) addederdik."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Maun Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Mesud
KAYNAK:Ebu Davud, Zekat 32, (1657)

HADİS:Resulullah (sav) bir gün mecsidde iken hafif bir uyku kestirmesi yaptı, sonra gülerek başını kaldırdı. Kendisine: "Ey Allah`ın Resulü, niçin gülüyorsunuz?" diye sorulunca: "Bana az önce şu süre nazil oldu" deyip besmele çekti, sonuna kadar Kevser süresini okudu: "Bismillahirrahmanirrahim! Ey Muhammed! Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir" (Kevser 1-3) Resulullah kıraati tamamlayınca sordu: "Kevser`in ne olduğunu biliyor musunuz?" Biz: "Allah ve Resulü bilir" dedik. Resulullah (sav) açıkladı: "Bu bir nehirdir, Rabbim onu bana vaadetmiştir, O nehir üzerinde pek çok hayırlar var. Bu bir havuzdur da. Kıyamet günü ümmetim onun başında (su içmek üzere) toplanacak. Bu havuzdaki maşrapalar gökteki yıldızlar kadar çoktur. Derken içlerinden bir kul çıkarılıp atılacak. Ben müdahale edip: "Ey Rabbim (onu niye atıyorsun) o benim ümmetimdendir?" diyeceğim. Ancak Cenab-ı Hakk: "Bunlar senden sonra ne bid`atler işlediler senin haberin yok" diyecek."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kevser Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Buhari, Tefsir, İnna a`taynakel-kevser 1, Rikak 53; Müslim, Salat 53, (400); Tirmizi,Tefsir, Kevser (3357); Ebu Davud, Sünnet 26, (4747, 4748); Nesai, Salat 21, (2, 133, 134)
HADİS:Kureyş şöyle dedikodu yapmıştı: "Muhammed`in erkek evladı yok. Bir öldü mü arkası kesildi demektir." Bunun üzerine Cenab-ı Hakk, Kevser süresini (sonuncu ayet olan): "Asıl arkası kesik olan sana kin tutandır" a kadar inzal buyurdu." (Rezin`in ilavesidir)
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kevser Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Rezin
HADİS:Resulullah (sav) bir gün mecsidde iken hafif bir uyku kestirmesi yaptı, sonra gülerek başını kaldırdı. Kendisine: "Ey Allah`ın Resulü, niçin gülüyorsunuz?" diye sorulunca: "Bana az önce şu süre nazil oldu" deyip besmele çekti, sonuna kadar Kevser süresini okudu: "Bismillahirrahmanirrahim! Ey Muhammed! Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir" (Kevser 1-3) Resulullah kıraati tamamlayınca sordu: "Kevser`in ne olduğunu biliyor musunuz?" Biz: "Allah ve Resulü bilir" dedik. Resulullah (sav) açıkladı: "Bu bir nehirdir, Rabbim onu bana vaadetmiştir, O nehir üzerinde pek çok hayırlar var. Bu bir havuzdur da. Kıyamet günü ümmetim onun başında (su içmek üzere) toplanacak. Bu havuzdaki maşrapalar gökteki yıldızlar kadar çoktur. Derken içlerinden bir kul çıkarılıp atılacak. Ben müdahale edip: "Ey Rabbim (onu niye atıyorsun) o benim ümmetimdendir?" diyeceğim. Ancak Cenab-ı Hakk: "Bunlar senden sonra ne bid`atler işlediler senin haberin yok" diyecek."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kevser Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Buhari, Tefsir, İnna a`taynakel-kevser 1, Rikak 53; Müslim, Salat 53, (400); Tirmizi,Tefsir, Kevser (3357); Ebu Davud, Sünnet 26, (4747, 4748); Nesai, Salat 21, (2, 133, 134)
HADİS:Kureyş şöyle dedikodu yapmıştı: "Muhammed`in erkek evladı yok. Bir öldü mü arkası kesildi demektir." Bunun üzerine Cenab-ı Hakk, Kevser süresini (sonuncu ayet olan): "Asıl arkası kesik olan sana kin tutandır" a kadar inzal buyurdu." (Rezin`in ilavesidir)
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Kevser Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Rezin

HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "İza cae nasrullahi ve`l-feth" süresi Kur`an-ı Kerim`in dörtte birine denktir"
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nasr Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Tirmizi, Sevabu`l-Kur`an 10, (2897)
HADİS:Hz. Ömer (ra) beni Bedir şeyhleri ile birlikte (sohbet ve istişare meclislerine) alıyordu. Bu hal, sanki, birilerinin ağırına gitmişti: "Bunu niye bizimle birlikte cemaate alıyorsun, bizim onun kadar oğlanlarımız var?" diye Hz. Ömer`e tarizde bulundu. Hz. Ömer kendilerine: "Onun kimlerden olduğunu biliyorsunuz" diye cevap ver(ip geçiştir)di. Bir gün beni çağırıp yine onlarla birlikte meclise aldı. Bu sefer, sırf beni(m liyakatımı) onlara göstermek için beni çağırdığını anlamıştım. Hz. Ömer (ra): "Cenab-ı Hakk`ın İza cae nasrullah ve`l-feth (Nasr 1) kavl-i şerifi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Cemaatten bazıları: "Yardıma ve fethe mazhar olduğumuz zaman Allah`a hamdetmek ve istiğfarda bulunmakla emrolunduk" diye cevap verdi. Bazıları hiçbir şey söylemedi. Hz. Ömer (ra) bana yönelerek: "Ey İbnu Abbas, sen de mi böyle söylüyorsun?" dedi. Ben: "Hayır" dedim ve sustum. Hz. Ömer: "Öyleyse söyle, sen ne diyorsun?" diye bana söz verdi. Ben şu açıklamayı yaptım: "Bu sure Resulullah (sav)`ın ecelidir, kendisine bu sure ile haber verilmiştir. Bu surede Cenab-ı Hakk (Resulüne şöyle demiştir): "Allah`ın nusreti ve fethi geldiği zaman, bil ki bu senin ecelinin artık yakınlığına alamettir. öyle ise hamdederek Rabbini tesbih et ve ona istiğfarda bulun. O tövbeleri kabul edicidir." Bu yorumun üzerine Hz. Ömer: "Bundan ben de senin söylediğini anlıyorum" dedi.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nasr Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tesfir 4, Menakıb 25, Meğazi 50, 85; Tirmizi, Tefsir, Feth (Nasr) 3359)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "İza cae nasrullahi ve`l-feth" süresi Kur`an-ı Kerim`in dörtte birine denktir"
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nasr Suresi
RAVİ: Hz.Enes
KAYNAK:Tirmizi, Sevabu`l-Kur`an 10, (2897)
HADİS:Hz. Ömer (ra) beni Bedir şeyhleri ile birlikte (sohbet ve istişare meclislerine) alıyordu. Bu hal, sanki, birilerinin ağırına gitmişti: "Bunu niye bizimle birlikte cemaate alıyorsun, bizim onun kadar oğlanlarımız var?" diye Hz. Ömer`e tarizde bulundu. Hz. Ömer kendilerine: "Onun kimlerden olduğunu biliyorsunuz" diye cevap ver(ip geçiştir)di. Bir gün beni çağırıp yine onlarla birlikte meclise aldı. Bu sefer, sırf beni(m liyakatımı) onlara göstermek için beni çağırdığını anlamıştım. Hz. Ömer (ra): "Cenab-ı Hakk`ın İza cae nasrullah ve`l-feth (Nasr 1) kavl-i şerifi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Cemaatten bazıları: "Yardıma ve fethe mazhar olduğumuz zaman Allah`a hamdetmek ve istiğfarda bulunmakla emrolunduk" diye cevap verdi. Bazıları hiçbir şey söylemedi. Hz. Ömer (ra) bana yönelerek: "Ey İbnu Abbas, sen de mi böyle söylüyorsun?" dedi. Ben: "Hayır" dedim ve sustum. Hz. Ömer: "Öyleyse söyle, sen ne diyorsun?" diye bana söz verdi. Ben şu açıklamayı yaptım: "Bu sure Resulullah (sav)`ın ecelidir, kendisine bu sure ile haber verilmiştir. Bu surede Cenab-ı Hakk (Resulüne şöyle demiştir): "Allah`ın nusreti ve fethi geldiği zaman, bil ki bu senin ecelinin artık yakınlığına alamettir. öyle ise hamdederek Rabbini tesbih et ve ona istiğfarda bulun. O tövbeleri kabul edicidir." Bu yorumun üzerine Hz. Ömer: "Bundan ben de senin söylediğini anlıyorum" dedi.
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Nasr Suresi
RAVİ: Hz.İbnu Abbas
KAYNAK:Buhari, Tesfir 4, Menakıb 25, Meğazi 50, 85; Tirmizi, Tefsir, Feth (Nasr) 3359)

HADİS:Samed, efendilikte son mertebeye ulaşan efendidir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:İhlas Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Vail
KAYNAK:Buhari, Tefsir, İhlas 2
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri diyor ki: "Ademoğlu bana şetmediyor (hakkımda münasib olmayan söz sarfediyor). Ancak bu ona yakışmaz. Ademoğlu beni tekzib ediyor, ancak beni tekzib etmek ona yakışmaz. Bana ettiği şetme gelince: "Bu, onun, bana evlad nisbet etmesidir. Tekzibine gelince, bu onun `Allah, yarattığı gibi beni tekrar diriltmeyecek` demesidir. Halbuki, ikinci sefer tekrar diriltmek, bana, yoktan var etmeye nazaran zor gelecek bir iş değildir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:İhlas Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Buhari, Tefsir 1, Bed`u`l-Halk 1; Nesai, Cenaiz 117, (4, 112)
HADİS:Yine Buhari ve Nesai`de kaydedilen bir diğer rivayette; "Bana olan şetmi: "Allah kendisine çocuk edindi" demesidir. Halbuki ben bir tekim, samedim, doğurmayan, doğurulmayan, hiçbir misli bulunmayanım."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:İhlas Suresi
HADİS:Samed, efendilikte son mertebeye ulaşan efendidir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:İhlas Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Vail
KAYNAK:Buhari, Tefsir, İhlas 2
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri diyor ki: "Ademoğlu bana şetmediyor (hakkımda münasib olmayan söz sarfediyor). Ancak bu ona yakışmaz. Ademoğlu beni tekzib ediyor, ancak beni tekzib etmek ona yakışmaz. Bana ettiği şetme gelince: "Bu, onun, bana evlad nisbet etmesidir. Tekzibine gelince, bu onun `Allah, yarattığı gibi beni tekrar diriltmeyecek` demesidir. Halbuki, ikinci sefer tekrar diriltmek, bana, yoktan var etmeye nazaran zor gelecek bir iş değildir."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:İhlas Suresi
RAVİ: Hz.Ebu Hüreyre
KAYNAK:Buhari, Tefsir 1, Bed`u`l-Halk 1; Nesai, Cenaiz 117, (4, 112)
HADİS:Yine Buhari ve Nesai`de kaydedilen bir diğer rivayette; "Bana olan şetmi: "Allah kendisine çocuk edindi" demesidir. Halbuki ben bir tekim, samedim, doğurmayan, doğurulmayan, hiçbir misli bulunmayanım."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:İhlas Suresi

HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hiç görülmemiştir: Kul euzu bi`rabbi`l-felak ve Kul euzu bi-rabbi`n-nas sureleri".
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri
RAVİ: Hz.Ukbe İbnu Amir
KAYNAK:Müslim, Misafirin 264, (814); Tirmizi, Sevabu`l-Kur`an 12, (2904), Tefsir, Muavvizateyn, (3364); Ebu Davud, Salat 354, (1462, 1463); Nesai, İstiaze 1, (8, 251-254)
HADİS:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hiç görülmemiştir: Kul euzu bi`rabbi`l-felak ve Kul euzu bi-rabbi`n-nas sureleri".
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri
RAVİ: Hz.Ukbe İbnu Amir
KAYNAK:Müslim, Misafirin 264, (814); Tirmizi, Sevabu`l-Kur`an 12, (2904), Tefsir, Muavvizateyn, (3364); Ebu Davud, Salat 354, (1462, 1463); Nesai, İstiaze 1, (8, 251-254)
HADİS:Tirmizi`de gelen bir rivayette der ki: "Resulullah (sav), bana, her namazın arkasından Muavvizeteyn`i okumamı emretti."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri
RAVİ: Hz.Ukbe İbnu Amir
KAYNAK:Tirmizi, Sevabu`l-Kur`an 12, (2905)
HADİS:Tirmizi`de gelen bir rivayette der ki: "Resulullah (sav), bana, her namazın arkasından Muavvizeteyn`i okumamı emretti."
FASIL:TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
KONU:Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri
RAVİ: Hz.Ukbe İbnu Amir
KAYNAK:Tirmizi, Sevabu`l-Kur`an 12, (2905)