EL-İTKÂN | BAZl PEYGAMBERLERE İNEN ÂYETLERLE SADECE RESÛLÜLLAH'A İNDİRİLEN ÂYETLER


 

15 - BAZl PEYGAMBERLERE İNEN ÂYETLERLE SADECE RESÛLÜLLAH'A İNDİRİLEN ÂYETLER

Önceki bahiste geçen hadislerde görüldüğü gibi, Fâtiha sûresi Âyete'l-Kürsî ve Bakara sûresinin son âyetleri daha önce hiçbir peygambere inmemiş, sadece Peygamberimize inmiştir.

Müslim İbn-i Abbâs'dan şu rivâyette bulunur. Cebrâil (a.s) Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek: Seni daha önce hiçbir peygambere verilmeyen iki nûr ile müjdelerim. Bunlar; Fâtiha sûresi ile Bakara sûresinin son âyetleridir, demiştir.

Taberânî Ukbetu'bnu Âmir'in şöyle dediğini rivâyet eder. Bakara sûresinin son iki âyeti olan ***** yü devamlı okuyunuz. Çünkü Allah, bu iki âyeti sadece Hazret-i Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) verdi.

Ebû Ubeyd, «F e d â i l» adlı eserinde Ubeyy b. Ka'b'ın şöyle dediğini nakleder: Hazret-i Muhammed'e Hazret-i Mûsa'ya verilmeyen dört âyet verilmiştir. Hazret-i Mûsa'ya verilen bir âyet de Hazret-i Muhammed'e verilmemiştir. Hazret-i Muhammed'e verilen âyetler: ***** «Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır...» ile başlayan Bakara sûresinin son üç âyeti ile Âyete'l-Kürsi'dir. Hazret-i Musa'ya gönderilen âyetler ise:

***** «İlahî; şeytanın kalblerimize yol bulmasına fırsat verme, bizi onun şerrinden koru; çünkü evren, ebedilik, otorite, güç, hamd, yer, gök, herşeyi ezip geçen zaman sonsuza değin senindir. Amin, amin...» âyetleridir.

Beyhakî «Ş u a b»ında İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eder Yedi uzun sûreden Hazret-i Musa'ya verilen ikisi dışında hiçbiri, Hazret-i Muhammed'den başkasına verilmemiştir.

Taberânî, İbn-i Abbâs'dan merfû olarak şu rivâyette bulunur Ümmetime musibet anında hiçbir ümmete verilmeyen: ***** «...Muhakkak biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz...» (Bakara, 156.) âyeti verilmiştir.

Daha önce bazı peygamberlere de inen âyetlere misal, Hâkim'in İbn-i Abbâs'dan yaptığı şu rivâyettir. İbn-i Abbâs şöyle demiştir A'lâ sûresi nâzil olduğunda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: A'lâ sûresinin tamamı, Hazret-i ibrahim ve Musa'nın Suhuf'unda mevcuttu. Necm sûresinin 1-56. âyetleri de aynı şekilde Hazret-i ibrahim'in Suhuf'unda mevcuttu.

Saîd b. Mansûr, Hâlid b. Abdullah tarikiyle Atâ b. Sâib, İkrime ve İbn-i Abbâs'dan rivâyet ederek, İbn-i Abbâs'ın şu sözünü nakleder: Bu sûre (Necm) Hazret-i İbrahim ve Musa'nın Suhuf'unda mevcuttu. İbn-i Ebî Hâtim bunu Hazret-i İbrahim ve Musa'nın Suhuf'undan neshedilmiştir, lâfzıyla rivâyet eder.

Suddî'nin şöyle dediği rivâyet edilir: Bu sûre, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) indiği şekliyle Hazret-i İbrahim ve Hazret-i Musa'nın Suhuf'unda da mevcuttu. Firyâbî: Süfyan babasından, o da İkrime'den rivâyetle şöyle der: ***** «Bu elbette ilk sahifelerde de vardır.» (A'la, 18.) âyetinden, Necm sûresinin 1-56._ âyetleri kasdedilmektedir.

Hâkim, Kasım tarikiyle Ebû Umâme'nin şöyle dediğini rivâyet eder; Allahü teâlâ, Resûlüne (sallallahü aleyhi ve sellem) indirdiği: ***** «Tevbe edenler, ibadet edenler...» (Tevbe, 112.), ***** «Mü'minler felaha ulaştı.» dan ***** «Orada ebedî kalacaklardır...» na kadar (Mu'minûn, 1-11.). ***** «Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar...» (Ahzab,35.), ***** «Onlar namazlarına müdavimdirler.» den ***** na kadarki (Meâric, 23-33.) âyetlerini, daha önce Hazret-i İbrahim'e de indirmişti. Bu âyetlerde ifade edilen hususları ancak, Hazret-i İbrahim (a.s) ve Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) yerine getirmişlerdir.

Buhârî, Abdullah b. Amr b. Âs'ın şöyle dediğini rivâyet eder: Resûlün (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur’ân-ı Kerimde mevcut bazı sıfatlarını belirten: ***** «Ey nebi, seni elbette, şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik...» (Ahzâb, 45.) âyeti, Tevrat'ta:***** «Ümmileri koruyan» ilâvesiyle mevcuttur.

İbn-i Durays ve diğerleri, Ubeyy'ubnu Ka'b'ın şöyle dediğini naklederler Tevrat; ***** «Hamdolsun o Allah'a ki gökleri ve yeri yarattı, karanlığı ve aydınlığı varetti. Yine de Kâfirler, Rabblerine (başkalarını) denk tutuyorlar.» (En'âm, 1.) âyetiyle başlamış, ***** «Çocuk edinmeyen.. Allah'a hamdolsun..» (İsrâ, 111.) âyetiyle bitmiştir.

Ubeyy'ubnu Ka'b'dan rivâyet edildiğine göre: Tevrat'ın ilk âyetleri En'âm sûresinin ilk âyeti ile başlar, Hûd sûresinin: ***** «O'na kulluk et ve O'na dayan. Rabb 'in sizin yaptıklarınızdan gafil değildir.»(123) âyetiyle biter.

Ubeyy'ubnu Ka'b'dan yapılan bir başka rivâyette şöyle dediği nakledilir. Tevrat'ta ilk inen âyetler, En'âm sûresinin ***** «De ki 'Gelin, Rabbinizin size (neleri) haram kıldığını okuyayım...» (151.) âyetinden itibaren on âyetidir.

Ebû Ubeyd, Ka'b'ın şu sözünü nakleder: Tevrat'tan inen ilk on âyet, Enâm sûresinin: ***** «De ki: 'Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım...» (151.) âyetinden itibaren gelen âyetlerdir. Bazıları, bu âyetler Allahü teâlâ'nın Tevrat'ta Hazret-i Mûsa'ya indirdiği on âyeti ihtiva etmektedir. İlk farz kılınan hükümler; Allah'ı tevhid etmek olmuş, şirk, yalan yere yemin, ana-babaya isyan, adam öldürmek, zina, hırsızlık, yalan yere şahitlik, başkasının elindekine göz dikmek, cumartesi gününü kutsallaştırmak gibi hususlar da yasaklanmıştır.

Darekutni, Büreyde'den şu rivâyette bulunur Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); sana Hazret-i Süleyman hariç, benden başka hiçbir peygambere inmeyen bir âyeti bildireyim. O: ***** «Rahmân ve Rahim olan Allahın adıyla.»dir.

Beyhakî, İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eder İnsanlar, Hazret-i Süleyman'dan başka, Hazret-i Peygamberden önce hiçbir peygambere indirilmeyen bir âyetten habersizdirler. O âyet, ***** dir.

Hâkim, İbn-i Meysere'den yaptığı rivâyette: Cumua sûresinin ilk âyeti olan; ***** «Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, aziz, hakim olan Allah'ı tesbih etmektedir.» âyeti yedi yüz kere Tevratta geçmektedir.

Bu konuya İbn-i Ebî Hâtim'in Muhammed b. Ka'bi'l-Kurazi'den rivâyet ettiği şu söz de delil olur. Kurazi şöyle demiştir: Yusuf aleyhisselama gösterilen delil, Kur’ân'ın üç âyetinde mevcuttur. Bunlar; ***** «Oysa üzerinizde koruyucu (yaptıklarınızı zaptedici melek)ler vardır; şerefli kâtipler, her yaptığınızı bilirler.» (infitar, 10-12.) âyetleri, ***** «..Ne işte bulunsan, Kur’ândan ne okusan..» (Yûnus, 61.) âyeti, ***** «Her nefsin kazandığını görüp gözetene (ortak koşulur) mu?..» (Ra'd, 33.) âyetidir. Bazıları buna: ***** «..zinaya yaklaşmayın..» (İsrâ, 32.) âyetini de ilâve ederler.

İbn-i Ebî Hâtim ayrıca İbn-i Abbâs'dan: ***** «..eğer Rabbinin doğruyu gösteren delilini görmeseydi..» (Yûsuf, 24.) âyetiyle ilgili şu sözünü rivâyet eder Hazret-i Yusuf, odanın duvarında kendisine gösterilen, kendisini ondan meneden bir delili, Allah'ın kitabında gördü.