EL-İTKÂN | GARİBU'L-KUR’ÂN


 

36 - GARİBU'L-KUR’ÂN

1490 Bu konuda, sayılamayacak kadar müstakil eser verenler vardır.

Ebû Ubeyde, Ebû Ömeri'z-Zahid ve İbn-i Dureyd, bunlardandır. Eserlerden en meşhur olanı, Uzeyzi'nin kitabıdır; telifini on beş senenede bitirmiştir. Eseri, şeyhi Ebû Bekr İbnu'l-Enbari ile birlikte kaleme almıştır.

Garibu'l-Kur’ân konusunda yazılmış eserlerin en güzeli, Râgıb'ın «M ü f r e d a t» adlı eseridir. Bu sahada Ebû Hayyân'ın iki ciltlik muhtasar bir telifi vardır.

İbnu's-Salah şöyle der: Tefsir kitablarında ***** Ehli meâni dedi ki.. ibaresini görürsen bundan; Zeccâc, Ferra, Ahfeş ve İbnu'l-Enbari gibi alimlerin Meâni'l-Kur’ân konusunda yazdıkları eserler anlaşılır.

Garibu'l-Kur’ân konusu, tefsirde büyük bir önem taşır. Beyhaki, Ebû Hureyre'dan merfu olarak şu hadisi rivâyet eder:

Kur’ân'ı iyice anlayınız, gariblerini öğrenmeye çalışınız.

Aynı hadisi Beyhaki; Hazret-i Ömer ve İbn-i Mesûd'dan mevkufen rivâyet etmiştir. Beyhaki, İbn-i Ömer'den merfûan şu hadisi rivâyet eder:

Kur’ân'ı okuyup mânasını anlayan kimseye, her harf için yirmi sevap yazılır. Anlamadan okuyana da, bir harfe karşılık on sevap yazılır.

Bu hadisteki ***** fiilinin mânası, Kur’ân kelimelerinde mevcut olan mânayı kavramaktır; yoksa, nahiv ıstılahında kullanılan İrab mânasına değildir, bunun zıddı, lahn'dır. Çünkü kıraati kavramadan okumak, kırâat değildir, üstelik böyle bir kıraatin sevabı da yoktur.

Bu konuda uğraşanlar, ilgili kitablara müracaat ederek, emin olmalıdırlar, zan ile hareket etmemelidirler. İşte Sahâbei Kirâmın tutumu... Onlar gerçek Arab, fasih lügat sahibi oldukları halde, Kur’ân kendilerine, kendi dilleriyle nâzil olmuş, buna rağmen onlar, mânasını bilmedikleri kelimeleri sorup araştırmadan bir şey söylemezlerdi.

Ebû Ubeyd, «F e d â i l u' l- K u r'a n»ında, İbrahim et-Teymi'den şöyle rivâyet eder: Hazret-i Ebubekr'e ***** «Meyveler ve çayırlar.» (Abese, 31.) âyetinin mânası sorulduğunda şöyle demiştir; eğer ben, Allah'ın Kitab'ında mânasını bilmediğim bir kelime hakkında konuşursam, hangi gök beni gölgelendirir, hangi yer beni üzerinde barındırır.

Ebû Ubeyde, Enes'ten yaptığı bir rivâyette şöyle der: Ömer b. Hattab minberde; ***** âyetini okumuş, ***** nin meyve olduğunu biliyoruz, ama ***** in. mânası nedir? diye sormuş, sonra hatırlayarak kendi kendine ey Ömer, bu yerden biten bir ot çeşididir, demiş.

Gene Ebû Ubeyd, Mucahid tarikiyle İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eder: ***** «gökleri yoktan vareden..» âyetinin mânasını bilmiyordum. Bir kuyuya sahip çıkmak isteyen iki bedevi, davacı olarak bana geldiklerinde biri ***** (kuyuyu ben kazdım) dedi. Bununla, kuyuyu başlatan benim, demek istedi. Bunun üzerine âyetin mânasını anladım.

İbn-i Cerîr, Said b. Cübeyr'den yaptığı bir rivâyette, kendisine ***** «Katımızdan bir rahmet, (bir acıma duygusu) ve temizlik de (verdik..)» (Meryem, 13.) âyetinin mânası sorulduğunda: Bunu İbn-i Abbâs'a sordum. Bu hususta bir şey söylemedi, cevabını verdi.

İbn-i Cerîr, İkrime tarikiyle İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eder: Yemin ederim *****kelimesinin ne mânaya geldiğini bilmiyorum.

Firyabi şöyle der: Bize israil, ona Simak b. Harb, ona İkrime, o da İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini nakleder: ***** «rahmet» (Meryem, 13.), ***** «çok içli» (Tevbe, 114.), ve ***** «Rakim sahibleri» (Kehf, 9.) âyetlerindeki bu kelimeler hariç, bütün Kur’ân'ın mânasını bilirim.

İbn-i Ebî Hâtim, Katâde'den İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eder: ***** «..Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasın(daki iş)i gerçekle açıklığa çıkar.» (Araf, 89.) âyetinin mânasını, Zi Yezen'in kızı ***** (gel, seninle hesaplaşalım.) sözünü söyleyinceye kadar, bilmiyordum. Yine İbn-i Ebî Hâtim, Mucahid tarikiyle İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eder: ***** kelimesinin mânasını bilmiyordum. Fakat, ***** mânasında olduğunu tahmin ediyorum.

1-Sûrelerdeki Garib Kelimelerin Mânaları

1505 Müfessirlerin Şartları bahsinde görüleceği gibi Garibu'l-Kur’ân konusu, her müfessirin bilmesi gereken bir konudur. Zerkeşî «e l - B u r h â n»ında şöyle der: Garibu'l-Kur’ân'da söz sahibi olmak isteyen; lügat ilmini, isimler, fiiller ve harfler yönüyle bilmesi lazımdır. Harflerin sayıca az olması bakımından nahivciler mânalarını, eserlerinde belirtmişlerdir. Bu konudaki bilgiler, kitablarından alınabilir. Fakat, isim ve fiiller hakkındaki bilgi, lügat kitablarından, özellikle İbnu's-Sîde'nin kitabından alınabilir.

Ezheri'nin «e t - T e h z i b»i , Cevheri'nin «e s - S a h a h»ı, Farabi'nin «e l - B â r i»i, Sagani'nin «M e c m e u' l - B a h r e y n»i bu konuda yazılmış eserlerdendir.

Fiiller hakkında yazılan başlıca eserler; İbn-i Kûtiye, İbn-i Zarif ve es-Serakusti'nin eserleridir. Bunların en derli toplusu, İbn-i Katta'ın bu konuda yazdığı eseridir.

İbn-i Ebî Talha Tarikına Göre Sûrelerdeki Garib Kelimeler.

Bu konuda müracaat edilebilcek en değerli kaynak, İbn-i Abbâs ve talebelerinden nakledilen rivâyetlerdir. Zira onlardan, sabit ve sahih senedlerle Kur’ân'ın garib kelimelerini tefsir eden rivâyetler varid olmuştur. Burada İbn-i Abbâs'dan, özellikle İbn-i Ebî Talha tariki ile gelen bazı rivâyetleri sıralamak isterim.

Bu tarik, İbn-i Abbâs'dan yapılan rivâyetlerin en sağlam olanıdır. Buhârî «e s - S a h i h»inde, sırası ile her sûrede, bu tariki seçmiştir.

Bakara Sûresi

(3. âyetteki) ***** «..inanıp..» kelimesini ***** tasdik ederler kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «bocalayıp dururlar» kelimesini ***** devam ederler kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «tertemiz eşler» kelimesini ***** pislik ve ezadan kelimesiyle,

(45. âyetteki) ***** «saygı gösterenler» kelimesini ***** Allah'ın indirdiğini tasdik edenler kelimesiyle,

(49. âyetteki) ***** «bunda sizin için imtihan..» kelimesini ***** nimet kelimesiyle,

(61. âyetteki) ***** «sarımsağından» kelimesini ***** buğday kelimesiyle,

(78. âyetteki) ***** «kuruntular» kelimesini ***** sözler kelimesiyle,

(88. âyetteki) ***** «kalplerimiz perdelidir» kelimesini ***** perdelenmiş kelimesiyle,

(106. âyetteki) ***** «yürürlükten kaldırmayız» kelimesini ***** değiştirmeyiz kelimesiyle,

(106. âyetteki) ***** «unutturmayız» kelimesini ***** onu terketmeyiz, değiştirmeyiz kelimesiyle,

(125. âyetteki) ***** «toplantı yeri» kelimesini ***** gidip geldikleri yer kelimesiyle,

(135. âyetteki) ***** «dosdoğru» kelimesini ***** muvahhid kelimesiyle,

(144. âyetteki) ***** «tarafına» kelimesini***** yönüne kelimesiyle,

(158. âyetteki) ***** «günah yoktur» kelimesini ***** sıkıntı yoktur kelimesiyle,

(208. âyetteki) ***** «şeytanın adımlarını» kelimesini ***** işleri kelimesiyle,

(173. âyetteki) ***** «Allah'dan başkası adına kesilen» kelimesini ***** ilahlık taslayanlar adına kesilmiş kelimesiyle,

(177. âyetteki) ***** «yolda kalmışlara» kelimesini ***** Müslümanlara gelen müsafir kelimesiyle,

(180. âyetteki) ***** «bir hayır bırakacaksa» kelimesini ***** mal kelimesiyle,

(182. âyetteki) ***** «günah» kelimesini ***** günah kelimesiyle,

(187. âyetteki) ***** «Allah'ın sınırları» kelimesini ***** Allah'a itaat kelimesiyle,

(193. âyetteki) ***** «şirkin kökü kesilinceye kadar» kelimesini ***** ortak koşmak kelimesiyle,

(197. âyetteki) ***** «kim (haccı) farzederse» kelimesini ***** ihrama girerse kelimesiyle,

(219. âyetteki) ***** «De ki: İhtiyacınızdan fazlasını» kelimesini ***** mallarınızdaki ihtiyaç fazlasını kelimesiyle,

(220. âyetteki) ***** «sizi zora sokardı» kelimesini ***** sizi sıkıntıya ve darlığa sokardı kelimesiyle,

(236. âyetteki) ***** «henüz dokunmadan yahut mehir kesmeden» kelimesini ***** cima ***** mehir kelimesiyle,

(248. âyetteki) ***** «içinde bir ferahlık» kelimesini ***** rahmet kelimesiyle,

(255. âyetteki) ***** «uyuklama» kelimesini ***** uyuklama kelimesiyle,

(255. âyetteki) ***** «kendine ağır gelmez» kelimesini ***** kendisine ağır gelmez kelimesiyle,

(264. âyetteki) ***** «kayaya benzer ki» kelimesini ***** yalçın kaya kelimesiyle,

Âli İmran Sûresi

(55. âyetteki)***** «seni öldüreceğim» kelimesini ***** canını alacağım kelimesiyle,

(146. âyetteki) ***** «erenler» kelimesini ***** topluluklar kelimesiyle

Nisâ Sûresi

(2. âyetteki) ***** «bu büyük bir günahtır» kelimesini ***** büyük günah kelimesiyle, (4. âyetteki) ***** «mehirlerini» kelimesini ***** mehir kelimesiyle,

(6. âyetteki) ***** «yetimleri deneyin» kelimesini ***** deneyin kelimesiyle,

(6. âyetteki) ***** «görürseniz» kelimesini ***** bilirseniz kelimesiyle,

(6. âyetteki) ***** «olgunluk» kelimesini ***** olgunluk kelimesiyle,

(12. âyetteki) ***** «evladı ve ebeveyni olmayan» kelimesini ***** babası ve oğlu olmayan kelimesiyle,

(19. âyetteki) ***** «onları sıkıştırmayın» kelimesini ***** onları üzmeyin kelimesiyle,

(24. âyetteki) ***** «evli kadınlar» kelimesini ***** evli kadınlar kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «bolluğa» kelimesini ***** genişlik kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «hür ve iffetli olup her türlü zinadan beri olanlar» kelimesini ***** iffetli, gizli ve açık zinada bulunmayan kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «gizli dost tutmamaları» kelimesini ***** dost edinmeyen kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «evlendikten sonra» kelimesini ***** evlendiklerinde kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «sıkıntıya» kelimesini ***** zina kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «akraba» kelimesini ***** yakın hısımlar kelimesiyle,

(34. âyetteki) ***** «yöneticidirler» kelimesini ***** durumunda olanlar kelimesiyle,

(34. âyetteki) ***** «itaatkârlar» kelimesini ***** itaatta bulunanlar kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «yakın komşuya» kelimesini ***** aranızda akrabalık bağı bulunan kimse kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «uzak komşuya» kelimesini ***** aranızda akrabalık bulunmayan kimse kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «yanında bulunan arkadaşa» kelimesini ***** arkadaş, dost kelimesiyle,

(49. âyetteki) ***** «kıl kadar» kelimesini ***** çekirdek içindeki ince zar kelimesiyle,

(51. âyetteki) *****«batıla» kelimesini ***** şirk kelimesiyle,

(53. âyetteki) ***** «çekirdek zarı» kelimesini ***** çekirdekteki öz kelimesiyle,

(59. âyetteki) ***** «emir sahihleri» kelimesini ***** fıkıh ve din âlimleri kelimesiyle,

(71.âyetteki) ***** «bölük bölük» kelimesini *****ayrı ayrı küçük küçük grublar halinde kelimesiyle,

(85. âyetteki) ***** «her şeyi gözetip karşılığını veren» kelimesini ***** koruyucu kelimesiyle,

(88. âyetteki) ***** «baş aşağı etmiştir» kelimesini ***** onları tepetaklak düşürdü kelimesiyle,

(90. âyetteki) ***** «yürekleri sıkılarak» kelimesini ***** zor geldi kelimesiyle,

(95. âyetteki) ***** «özürlüler» kelimesini ***** özür kelimesiyle,

(100. âyetteki) ***** «gidecek çok yer» kelimesini ***** bir yerden başka bir yere göçmek kelimesiyle,

(100. âyetteki) ***** «bolluk» kelimesini ***** rızık kelimesiyle,

(103. âyetteki) ***** «vakitleri belli» kelimesini ***** vakitleri belli farz kelimesiyle,

(104. âyetteki) ***** «acı duyuyorsanız» kelimesini ***** acı duyarsınız kelimesiyle,

(119. âyetteki) ***** «Allah'ın yarattığını» kelimesini ***** Allah'ın dini kelimesiyle,

(128. âyetteki) ***** «geçimsizlik» kelimesini ***** buğuz kelimesiyle,

(129. âyetteki) ***** «kocasızmış gibi» kelimesini ***** ne dul, ne de evli kelimesiyle,

(135. âyetteki) ***** «eğip bükersiniz» kelimesini ***** dilinizi eğip büküp şehadet etmeniz veya kaçınmanız kelimesiyle,

(156. âyetteki) ***** «Meryem'e büyük bir iftira attılar» kelimesini ***** zina ile itham ettiler kelimesiyle,

Mâide Sûresi

1. âyetteki) ***** «akidleri yerine getirin» kelimesini

***** Kur’ân'da, helal, haram, farz ve ceza kılınan şeyler kelimesiyle,

(2. âyetteki) ***** «kin» kelimesini *****düşmanlık kelimesiyle, (2. âyetteki) ***** «iyilik» kelimesini ***** emrolunduğun şey ***** yasaklandığın şey kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «boğulmuş» kelimesini ***** boğularak öldürülmüş kelimesiyle,

(3. âyetteki) *****«vurulmuş» kelimesini ***** sopayla vurularak öldürülmüş kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «yukarıdan düşmüş» kelimesini ***** «yüksekten atılarak öldürülmüş» kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «boynuzlanmış»kelimesini ***** boynuzlanarak öldürülmüş» kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «canavar parçalayarak ölmüş» kelimesini ***** yakaladığı kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «henüz canları çıkmadan kesmeniz hariç» kelimesini ***** canlı olarak kestiğiniz kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «fal oku» kelimesini ***** fal oku kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «günaha istekle yönelmeden» kelimesini ***** günah işlemeden kelimesiyle,

(4. âyetteki) ***** «avcı hayvanları» kelimesini ***** köpek, kaplan, yırtıcı kuşlar ve benzerleri kelimesiyle,

(4. âyetteki) ***** yetiştirdiğiniz kelimesini ***** terbiye edilmiş kelimesiyle,

(5. âyetteki) ***** «Ehli Kitab'ın yemeği kelimesini ***** kestikleri hayvanlar, kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «ayır» kelimesini ***** ayır kelimesiyle,

(41. âyetteki) ***** «Allah birini şaşırtmak isterse» kelimesini ***** dalâletini kelimesiyle,

(48. âyetteki) ***** «öncekileri doğrulayan» kelimesini ***** güvenilir, Kur’ân, kendinden önce inen bütün kitapları doğrular kelimesiyle,

(48. âyetteki) ***** «bir şeriat ve yol» kelimesini ***** yol ve sünnet kelimesiyle,

(54. âyetteki) ***** «Mü’minlere karşı alçak gönüllü» kelimesini ***** merhametli kelimesiyle,

(64. âyetteki) ***** «bağlı» kelimesini ***** şunu kasdediyorlar; cimridir, elindekini esirgedi şeklinde düşünür­ler. Halbuki Allah bundan münezzehtir, kelimesiyle,

(103. âyetteki) ***** kelimesi, deve demektir. Cahiliyye devrinde Arablar âdetleri üzere beş doğum yapan devenin beşinci yavrusu erkek olursa bunu keserler, etinden sadece erkekler yer, eğer doğan beşinci yavru dişi ise, kulaklarını kesip bırakırlardı.

***** es-Sâibe; Arabların ilahlarına ayırdıkları bazı hayvanlardır. Bu hayvanlara ne binerler, ne sütünü sağarlar, ne yününden istifade ederler, ne de yük taşımak için kullanılırdı.

***** el-Vesîle; koyundur Yedi doğum yapan koyunun yedinci kuzusu ölü olarak doğmuşsa kadın ve erkek müştereken etinden yerlerdi. Eğer bir batında dişi-erkek kuzu doğmuşsa, ikisini de kesmezler, dişi yavru erkek Kardeşine hayat verdi, etini bize haram etti derlerdi.

***** el-hâm ise; devenin erkeğidir. Kendi sulbünden doğan yavruya, bu babasının sulbünü korudu, derler, sırtına yük vurmazlar, tüyünü kesmezler, sahibine ait olmasa bile, istediği yerde otlamasına, istediği havuzdan su içmesine mani olmazlardı.

En'am Sûresi

(6. âyetteki) ***** «bol bol» kelimesini ***** şarıl şarıl, bol bol kelimesiyle,

(26. âyetteki) ***** «uzak dururlar» kelimesini ***** uzaklaşırlar kelimesiyle,

(44. âyetteki) ***** «unutunca» kelimesini ***** terkedince kelimesiyle, (44. âyetteki) ***** «umutlarını yitirdiler kelimesini ***** ümitsizliğe düştüler kelimesiyle,

(46. âyetteki) ***** «yüz çeviriyorlar» kelimesini ***** uzaklaştılar kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** yalvaranlar kelimesini ***** ibadet edenler kelimesiyle,

(60. âyetteki) ***** «ne iş yaptığınızı» kelimesiyle ***** günah işlediğinizi kelimesiyle,

(61. âyetteki) ***** geri kalmazlar kelimesini ***** kaybetmezler kelimesiyle,

(65. âyetteki) ***** «grup grup» kelimesiyle ***** çeşitli görüşler kelimesiyle,

(67. âyetteki) ***** «her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır, kelimesini *****hakikat kelimesiyle,

(70. âyetteki) ***** «teslim edilmeye görsün» kelimesini ***** kusurları açığa vurur kelimesiyle,

(93. âyetteki) ***** «melekler de ellerini uzatmış» kelimesini ***** yere vurmak kelimesiyle.

(96. âyetteki) ***** «karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran» kelimesini ***** gündüz güneşin ışığı, gece ayın ziyası kelimesiyle,

(96. âyetteki) ***** «hesap (ölçüsü)» kelimesini ***** günlerin, ayların, senelerin sayısı kelimesiyle,

(99. âyetteki) ***** «sarkan salkım» kelimesini ***** köklere kadar uzanan hurma salkımları kelimesiyle, (100. âyetteki) ***** «uydurdular» kelimesini ***** uydurdular kelimesiyle,

(111. âyetteki) ***** «karşılarına» kelimesini, ***** tayin etmek kelimesiyle,

(122. âyetteki) ***** «ölü iken kendisini dirilttiğimiz» kelimesini. ***** sapıtmış iken doğru yola ilettik kelimesiyle,

(135. âyetteki) ***** «gücünüz yettiğince» kelimesini, ***** mevkiinizce kelimesiyle,

(138. âyetteki) ***** «dokunulmaz ekinler» kelimesini, ***** haram kelimesiyle,

(142. âyetteki) ***** «yük hayvanı» kelimesini, ***** üzerinde yük taşınılan deve, at, katır, merkep gibi hayvanlar kelimesiyle,

(142. âyetteki) ***** «kesim hayvanı» kelimesini, ***** koyun kelimesiyle,

(145. âyetteki) ***** «akıtılmış» kelimesini, ***** akıtılan kan kelimesiyle,

(146. âyetteki) ***** «sırtlarının taşıdığı» kelimesini, ***** ete yapışan iç yağı kelimesiyle,

(146. âyetteki) ***** «bağırsaklarının» kelimesini, ***** bağırsağa yapışan iç yağı kelimesiyle,

(151. âyetteki) ***** «fakirlik korkusuyla» kelimesini, ***** fakirlikten kelimesiyle,

(156. âyetteki) ***** «onların okunmasından» kelimesini, ***** onların tilâveti kelimesiyle,

(157. âyetteki) ***** «yüz çeviren» kelimesini, ***** uzaklaştı, yüz çevirdi kelimesiyle,

A'raf Sûresi

(18. âyetteki) ***** «yerilmiş» kelimesini, ***** kınanmış kelimesiyle, (26. âyetteki) ***** «süslenecek elbise» kelimesini, ***** mal kelimesiyle, (54. âyetteki) ***** «kovalayan» kelimesini, ***** süratle kelimesiyle, (71. âyetteki) ***** «azab» kelimesini, ***** öfke, kelimesiyle, (86. âyetteki) ***** «her yolun başına» kelimesini, ***** yol kelimesiyle,

(89. âyetteki) ***** «Rabbimiz aç(ığa çıkar) kelimesini, ***** hükmet kelimesiyle,

(93. âyetteki) ***** «acırım» kelimesini, ***** üzülürüm kelimesiyle, (95. âyetteki) ***** «çoğaldılar» kelimesini, ***** çoğaldılar kelimesiyle,

(127. âyetteki) ***** «seni ve tanrılarını terkedip» kelimesini, senin egemenliğinden çıkarlar kelimesiyle,

(133. âyetteki) ***** «tufan» kelimesini, ***** yağmur kelimesiyle,

(139. âyetteki) ***** «yıkılmıştır» kelimesiyle, ***** hüsran kelimesiyle,

(150. âyetteki) ***** «üzgün» kelimesini,***** üzüntülü kelimesiyle

(155. âyetteki) ***** «bu Senin imtihanından başka bir şey değildir, kelimesini, ***** o, azabından başka bir şey değildir, kelimesiyle,

(157. âyetteki) ***** «destekleyerek ona saygı gösteren» kelimesini ***** onu koruyup, saygı gösterdiler kelimesiyle,

(179. âyetteki) ***** «yarattık» kelimesini, ***** yarattık kelimesiyle,

(160. âyetteki) ***** «fışkırdı» kelimesini ***** fışkırdı kelimesiyle,

(171. âyetteki) ***** «dağı kaldırmıştık» kelimesini ***** yükselttik kelimesiyle,

(187. âyetteki) ***** «sanki sen, onu biliyormuşsun» kelimesini, ***** onu biliyormuşcasına kelimesiyle,

(201. âyetteki) ***** «bir vesvese dokunduğu zaman» kelimesini, ***** dokunma kelimesiyle,.

(203. âyetteki) ***** «bunu da toplasaydın ya» kelimesini, ***** kendin uyduruversen, kendin düşünüp kendin meyda­na getirseydin ya! kelimesiyle,

Enfâl Süresi

(12. âyetteki) ***** «her parmak» kelimesini, ***** parmak uçları kelimesiyle,

(19. âyetteki) ***** «size fetih geldi» kelimesini, ***** kurtuluş, imdat kelimesiyle,

(30. âyetteki) ***** «seni tutup bağlamaları» kelimesini, ***** seni hapsetmek için kelimesiyle,

(41. âyetteki) ***** «ayrılma gününde» kelimesini, ***** Bedir günü, Allah'ın hakla batılı ayırdığı gün kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «arkalarında bulunan kimseleri dağıt»; kelimesini, ***** arkalarında bulunanları cezalandır kelimesiyle,

(72. âyetteki) ***** «onların velayetinden» kelimesini, ***** mirasları kelimesiyle,

Tevbe Sûresi

(30. âyetteki) ***** «benzetiyorlar» kelimesini ***** benzetiyorlar kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «topyekûn» kelimesini, ***** hepsi kelimesiyle,

(37. âyetteki) ***** «çiğnemek için» kelimesini, ***** benzetmek için kelimesiyle,

(49. âyetteki) ***** «beni fitneye düşürme» kelimesini ***** beni zor duruma düşürme kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «iki güzellikten biri» kelimesini, fetih veya şehadet kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «mağaralar» kelimesini, ***** dağlarki kovuklar kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «gidilecek bir..» kelimesini ***** yol kelimesiyle,

(61. âyetteki) ***** «o, bir kulaktır» kelimesini, ***** herkesin sözünü dinleyen kelimesiyle,

(73. âyetteki) ***** «onlara sert davran» kelimesini, ***** onlara acıma kelimesiyle,

(99. âyetteki) ***** «Resûlün duası» kelimesini,***** Resûlüllah'ın istiğfarı kelimesiyle,

(110. âyetteki) ***** «yüreklerinde bir kuşku var» kelimesini, ***** şek kelimesiyle,

(110. âyetteki) ***** «ta kalbleri parçalanmcaya dek» kelimesini ***** ölüm kelimesiyle,

(114. âyetteki) ***** «içli» kelimesini, ***** tevbekar Mü’min kelimesiyle,

(122. âyetteki) ***** «her topluluktan bir grup» kelimesini, grup kelimesiyle,

Yûnus Sûresi

(2. âyetteki) ***** «kendileri için bir doğruluk kademesi olduğunu» kelimesini ***** önceden kendilerine mutluluk verilenler kelimesiyle,

(16. âyetteki) ***** «size hiç bildirmezdi» kelimesini, ***** size bildiremezdi kelimesiyle,

(27. âyetteki) ***** «onları kaplar» kelimesini, ***** onları kaplar kelimesiyle,

(27. âyetteki) ***** «hiçbir kurtarıcı» kelimesini, ***** engel kelimesiyle

(61. âyetteki) ***** «içine daldığınız an» kelimesini, ***** yaparken kelimesiyle,

(61. âyetteki) ***** «kaçmaz» kelimesini, ***** gözden kaçmaz kelimesiyle,

Hûd Sûresi

(5. âyetteki) ***** «bükerler» kelimesini, ***** gizlerler kelimesiyle,

(5. âyetteki) ***** «örtülerine büründükleri zaman» kelimesini, ***** başlarını kapattıklarında kelimesiyle,

(22. âyetteki) ***** «elbette» kelimesini, ***** evet kelimesiyle,

(23. âyetteki) ***** «gönülden boyun eğenler» kelimesini, ***** korktular kelimesiyle,

(40. âyetteki) ***** «tandır kaynayınca» kelimesini, ***** kaynadı, fışkırdı kelimesiyle,

(44. âyetteki) ***** «suyunu yut» kelimesini, ***** sakin ol kelimesiyle,

(68. âyetteki) ***** «sanki orada hiç şenlik kurmamışlardı» kelimesini ***** yaşaralar kelimesiyle,

(69. âyetteki) ***** «kızarmış» kelimesini ***** kebap olmuş kelimesiyle

(77. âyetteki) ***** «onlar yüzünden kaygılandı» kelimesini, ***** ***** okavminden kaygılandı kelimesiyle,

(77. âyetteki) ***** «onlar sebebi ile göğüsü daraldı» kelimesini, ***** misafirleri sebebiyle dadandı kelimesiyle,

(77. âyetteki) ***** «çetin» kelimesini, ***** şiddetli kelimesiyle,

(78. âyetteki) ***** «ona koşarak geldiler» kelimesini, ***** koşarak kelimesiyle,

(81. âyetteki) ***** «kısmı» kelimesini ***** gecenin bir kısmı kelimesiyle,

(83. âyetteki) ***** «işaretlenmiş» kelimesini, ***** işaretlenmiş kelimesiyle,

(93. âyetteki) ***** «olduğunuz yerde» kelimesini, ***** olduğunuz yerde kelimesiyle,

(102.âyetteki) ***** «çünkü Onun yakalaması can yakıcıdır» kelimesini ***** dayanılmaz kelimesiyle,

(106. âyetteki) ***** «soluk alması» kelimesini, ***** feryad kelimesiyle,

(106. âyetteki) ***** «soluk vermesi» kelimesini, ***** inilti kelimesiyle,

(108. âyetteki) ***** «kesintisiz» kelimesini, ***** kesintisiz kelimesiyle,

(113. âyetteki) ***** «sakın en ufak bir meyil duymayın» kelimesini, ***** onlara meyletmeyin kelimesiyle,

Yûsuf Sûresi

(30. âyetteki) ***** «bağrını yakmış» kelimesini, ***** ona galebe çaldı kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «dayanacak yastıklar» kelimesini, ***** dayanılacak yerler kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «onu büyülttüler» kelimesini, ***** ona hayran kaldılar kelimesiyle,

(32. âyetteki) ***** «o iffetinden ötürü (beni) reddetti kelimesini, ***** sakındı kelimesiyle,

(45. âyetteki) ***** «uzun bir müddet sonra» kelimesini, ***** bir müddet kelimesiyle,

(48. âyetteki) ***** «sakladığınız» kelimesiyle, ***** stok ettiğiniz kelimesiyle,

(49. âyetteki) ***** «sıkacaklar» kelimesini, ***** üzüm ve yağ kelimesiyle,

(51. âyetteki) ***** «hak yerini buldu» kelimesini, ***** ortaya çıktı kelimesiyle,

(72. âyetteki) ***** «kefil» kelimesini, ***** kefil kelimesiyle,

(95. âyetteki) ***** «hâlâ eski şaşkınlığın içindesin» kelimesini, ***** hatandasın kelimesiyle,

Ra'd Sûresi

(4. âyetteki) ***** «çatallı» kelimesini, ***** bir arada toplanmış kelimesiyle,

(7. âyetteki) *****«her kavmin bir yol göstericisi vardır» kelimesini ***** davetçisi kelimesiyle,

(11. âyetteki) ***** «izleyenler» kelimesini, ***** Allah'ın emriyle onu koruyan melekler kelimesiyle,

(17. âyetteki) ***** «kendi ölçüsünce» kelimesini, ***** gücü yettiğince kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «(dünya) yurdun(un) kötü sonucu onlaradır. kelimesini ***** kötü akibet kelimesiyle,

(29. âyetteki) ***** «mutluluk onların» kelimesini, ***** sevinç ve neşe kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «anlamadılar mı» kelimesini, ***** bilmediler mi kelimesiyle,

*****************

İbrahim Sûresi

(43. âyetteki) ***** «koşarlar» kelimesini, ***** bakarlar kelimesiyle,

(49. âyetteki) ***** «zincirlere» kelimesini, ***** zincirlere kelimesiyle,

(50. âyetteki) ***** «katrandan» kelimesini, ***** eritilmiş bakır kelimesiyle,

Hicr Sûresi

(2. âyetteki) ***** «bir zaman gelir ki kâfirler ...diye arzu ederler.» kelimesini, ***** temenni eder kelimesiyle,

(2. âyetteki) ***** «Müslümanlar» kelimesini, ***** muvahhitler kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «evvelkilerin kolları içinde» kelimesini, ***** milletler kelimesiyle,

(19. âyetteki) ***** Şeyler» kelimesini, ***** bilinen kelimesiyle,

(26. âyetteki) ***** «değişmiş cıvık balçıktan» kelimesini, ***** rutubetli toprak kelimesiyle,

(39. âyetteki) ***** «beni azdırmandan ötürü» kelimesini, ***** beni saptırmandan ötürü kelimesiyle,

(94. âyetteki) ***** «o halde emrolunduğun şeyi açıkça söyle» kelimesini, ***** onu yerine getir kelimesiyle,

Nahl Sûresi

(2. âyetteki) ***** «Ruh ile» kelimesini, ***** vahy ile kelimesiyle,

(5. âyetteki) ***** «ısınmanızı» kelimesini, ***** elbiseler kelimesiyle,

(9. âyetteki) ***** «ama ondan sapanlar da var» kelimesini,***** değişik görüşler kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «otlattığınız» kelimesini, ***** otlatırsınız kelimesiyle,

(14. âyetteki) ***** «yara yara» kelimesini, ***** dalgaları yararak kelimesiyle,

(27. âyetteki) *****«hakkımda düşmanlık ettiğiniz» kelimesini, ***** karşı korsunuz kelimesiyle,

(48. âyetteki) ***** «sürünerek» kelimesini ***** meylederek kelimesiyle,

(72. âyetteki) ***** «torunlar» kelimesini, ***** kadın tarafından akraba kelimesiyle,

(90. âyetteki) ***** «fahşadan» kelimesini, ***** zina kelimesiyle,

(90. âyetteki) ***** «öğüt verir» kelimesini, ***** size tavsiyede bulunur kelimesiyle,

(92. âyetteki) ***** «daha çok» kelimesini, ***** daha çok kelimesiyle,

İsrâ Sûresi

(4. âyetteki) ***** «hüküm verdik» kelimesini, ***** «bildirdik» kelimesiyle,

(5. âyetteki) ***** «girdiler» kelimesini, ***** yürüdüler kelimesiyle,

(8. âyetteki) ***** «kuşatıcı (bir zindan)» kelimesini, ***** zindan kelimesiyle,

(12. âyetteki) ***** «Biz onu açıkça anlattık» kelimesiyle, ***** biz onu açıkladık kelimesiyle,

(16. âyetteki) ***** «varlıklılarına emrederiz» kelimesini, ***** ***** en kötülerini musallat ettik kelimesiyle,

(16. âyetteki) ***** «darmadağın ederiz» kelimesini, ***** helak ederiz kelimesiyle,

(23. âyetteki) ***** «Rabbin emretti» kelimesini, ***** emretti kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «ardına düşme» kelimesini, ***** söyleme kelimesiyle,

(49. âyetteki) *****«ufalanıp toprak olduktan» kelimesini, ***** toz kelimesiyle,

(51. âyetteki) ***** «sana alaylı alaylı başlarını sallayacaklar» kelimesini, ***** sallarlar kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «hamdederek» kelimesini, ***** onun emriyle kelimesiyle,

(62. âyetteki) ***** «peşimden sürükleyeceğim» kelimesini,***** peşimden sürükleyeceğim kelimesiyle,

(66. âyetteki) ***** «yürütür» kelimesini, ***** sevkeder kelimesiyle,

(69. âyetteki) ***** «kırıp geçiren» kelimesini, ***** fırtına kelimesiyle,

(69. âyetteki) ***** «peşini takip eden» kelimesini, ***** yardımcı kelimesiyle,

(81. âyetteki) ***** «yok olmağa mahkumdurlar» kelimesini, ***** gidici kelimesiyle,

(83. âyetteki) ***** «umutsuzluğa düşer» kelimesini, ***** umut keserek kelimesiyle,

(84. âyetteki) ***** «haline uygun» kelimesini, ***** görüşüne uygun kelimesiyle,

(92. âyetteki) ***** «parçalar» kelimesini, ***** parçalar halinde kelime­siyle,

(102. âyetteki) ***** «mahvolmuş» kelimesini, ***** lanetlenmiş kelimesiyle,

(106. âyetteki) ***** «ayırdık» kelimesini, ***** Biz onu ayırdık kelimesiyle,

Kehf Sûresi

(1. âyetteki) ***** «hiçbir eğrilik» kelimesini ***** karışık kelimesiyle,

(2. âyetteki) ***** «dosdoğru» kelimesini, ***** dosdoğru kelimesiyle,

(9. âyetteki) ***** «Rakîm» kelimesini, ***** Kitap kelimesiyle,

(17. âyetteki) ***** «eğiliyor» kelimesini, ***** meyleder kelimesiyle,

(17. âyetteki) ***** «makaslayıp geçiyor» kelimesini, ***** (güneş) onları terkediyor, kelimesiyle,

(18. âyetteki) ***** «girişte» kelimesini, ***** mağaranın girişinde kelimesiyle,

(28. âyetteki) ***** «gözlerin başka tarafa sapmasın» kelimesini, ***** gözlerin onlardan ayrılmasın kelimesiyle,

(29. âyetteki) ***** «erimiş maden» kelimesini, ***** zeytin yağı tortusu kelimesiyle,

(46. âyetteki) ***** «baki kalacak olan güzel iştir, kelimesini ***** Allah'ı anmak kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «tehlikeli bir uçurum» kelimesini, ***** helak yeri kelimesiyle,

(58. âyetteki) ***** «sığınacak yer» kelimesini, ***** sığınacak yer kelimesiyle,

(60. âyetteki) ***** «uzun bir zaman» kelimesini, ***** uzun zaman kelimesiyle,

(84. âyetteki) ***** «her şeyden bir sebeb» kelimesini, ***** bilgi kelimesiyle,

(86. âyetteki) ***** «kara balçıklı bir gözede» kelimesini, ***** kaynar, sıcak kelimesiyle,

(96. âyetteki) ***** «demir kütleleri» kelimesini, ***** demir parçaları kelimesiyle,

(96. âyetteki) ***** «iki dağın arasını» kelimesini, ***** iki dağ kelimesiyle,

Meryem Sûresi

(10 ve 17. âyetteki) ***** eksiksiz kelimesini, ***** dili tutulmadan kelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «katımızdan bir rahmet» kelimesini, ***** tarafımızdan bir rahmet kelimesiyle,

(24. âyetteki) ***** «büyük bir lider» kelimesini, ***** İsa (a.s) kelimesiyle,

(32. âyetteki) ***** «baş kaldıran bir zorba» kelimesini, ***** isyankâr kelimesiyle,

(46. âyetteki) ***** «benden ayrıl» kelimesini, ***** benden uzak dur kelimesiyle,

(47. âyetteki) ***** bana çok lûtufkârdır» kelimesini ***** lütûfkârdır kelimesiyle,

(50. âyetteki) ***** «değerli bir doğruluk dili» kelimesini, ***** güzel övgü kelimesiyle,

(59. âyetteki) ***** «azgınlıklarının cezasına» kelimesini, ***** hüsran kelimesiyle,

(62. âyetteki) ***** «boş söz» kelimesini, ***** batıl kelimesiyle,

(74. âyetteki) ***** «eşyaca» kelimesini, ***** mal varlığı kelimesiyle,

(82. âyetteki) ***** «düşman» kelimesini, ***** düşman kelimesiyle,

(83. âyetteki) ***** «onları (günaha) sürüklüyorlar» kelimesini, ***** onları baştan çıkararırlar kelimesiyle,

(84. âyetteki) ***** «Biz onlar için saydıkça sayıyoruz» kelimesini, ***** dünyada alıp verdikleri nefesleri kelimesiyle,

(86. âyetteki) ***** «susuz olarak» kelimesini, ***** susuz olarak kelimesiyle,

(87. âyetteki) ***** «söz alarak» kelimesini, ***** Allah'tan başka (gerçek) ilâh olmadığına şehadet etmek kelimesiyle,

(89. âyetteki) ***** «pek kötü bir cüret» kelimesini,***** çirkin kelimesiyle,

(90. âyetteki) ***** «yıkılıp» kelimesini, ***** çökmüş kelimesiyle,

(98. âyetteki) ***** «gizli bir ses» kelimesini, ***** ses kelimesiyle,

Tâhâ Sûresi

(12. âyetteki) ***** «kutsal vadi» kelimesini, mübarek bir vadi; Tuvâ vadisi kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «nerede ise onu gizliyeceğim» kelimesini, ***** kendimden başkasına onu muttali kılmam kelimesiyle, (21. âyetteki) ***** «durumuna» kelimesini ***** durumuna kelimesiyle,

 (40. âyetteki) ***** «iyi bir imtihana çekmiştik» kelimesini, *****seni bir iyice denemiştik kelimesiyle,

(42. âyetteki) ***** «gevşeklik etmeyin» kelimesini, ***** gevşek davranmayın kelimesiyle,

(50. âyetteki) ***** «her şeye yaratılışını (varlığını) veren» kelimesini, ***** herşeye bir eş yarattı, sonra onu, çiftleşme, yeme-içme ve yaşama yoluna yöneltti kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «şaşmaz» kelimesini ***** yanılmaz kelimesiyle

(55. âyetteki) ***** «bir kez daha» kelimesini, ***** bir kere kelimesiyle,

(61. âyetteki) ***** «kökünüzü keser» kelimesini, ***** sizi mah­veder kelimesiyle,

(80. âyetteki) ***** «bıldırcın» kelimesini, ***** bıldırcına benzeyen bir kuş kelimesiyle,

(81. âyetteki) ***** «taşkınlık etmeyin» kelimesini, ***** zulmet­meyin kelimesiyle,

(81. âyetteki) ***** «artık o, (ateşe) düşmüştür» kelimesini, ***** bedbaht olmuştur kelimesiyle,

(87. âyetteki) ***** «kendi başımıza» kelimesini, ***** kendi başımıza kelimesiyle,

(97. âyetteki) ***** «durup taptığın» kelimesini, ***** üzerine devam ettiğin kelimesiyle,

(97. âyetteki) ***** «ufalayıp denize savuracağız» kelimesini, ***** biz onu denize savuracağız kelimesiyle,

(101. âyetteki) ***** «ne kötü» kelimesini, ***** ne kötü kelimesiyle,

(103. âyetteki) ***** «gizli gizli konuşurlar» kelimesini, ***** fısıldaşırlar kelimesiyle,

(106. âyetteki) ***** «dümdüz» kelimesini, ***** aynı seviyede, düzgün kelimesiyle,

(106. âyetteki) ***** «boş» kelimesini, ***** kıraç toprak kelimesiyle,

(107. âyetteki) ***** «tümsek» kelimesini, ***** çukur kelimesiyle,

(107.âyetteki) ***** «tümsek» kelimesini, ***** dağ kelimesiyle,

(108. âyetteki) ***** «sesler kısılmıştır» kelimesini, ***** ses seda yok kelimesiyle,

(108. âyetteki) ***** «fısıltı» kelimesini, ***** fısıltı kelimesiyle,

(111. âyetteki) ***** «bütün yüzler...boyun eğmiştir» kelimesini, ***** boyun eğmiştir kelimesiyle,

(112. âyetteki) ***** «zulme uğramaktan korkmaz» kelimesini, ***** zulme uğramaktan kelimesiyle,

Enbiya Sûresi

(33. âyetteki) ***** «bir yörünge» kelimesini ***** yörünge kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «yüzmektedirler» kelimesini, ***** yüzerler kelimesiyle,

(44. âyetteki) ***** «bizim, yeri uçlarından eksilttiğimizi» kelimesini, ***** çoluk çocuğundan eksiltiriz kelimesiyle,

(58. âyetteki) ***** «param parça» kelimesini***** un ufak kelimesiyle, .

(87. âyetteki) ***** «kendisini daraltmayacağımızı sanmıştı.» kelimesini, ***** kendisine bir azab ulaşmayacağını kelimesiyle,

(96. âyetteki) ***** «her tepeden» kelimesini,***** şeref kelimesiyle,

(96. âyetteki) ***** «saldırırlar» kelimesini, ***** akın ederler, kelimesiyle,

(98. âyetteki) ***** «cehennem odunu» kelimesini, ***** odun kelimesiyle,

(104. âyetteki) ***** «kitapların sahifesini dürer gibi düreriz kelimesini, ***** kitap sahifesini dürer gibi kelimesiyle,

Hac Sûresi

(5. âyetteki) ***** «güzel» kelimesini, ***** güzel kelimesiyle,

(9. âyetteki) ***** «yan çizer» kelimesini, ***** kendini beğenerek kelimesiyle,

(24. âyetteki) ***** «iletilmişlerdir» kelimesini, ***** ilham olundular kelimesiyle,

(29.. âyetteki) ***** «kirlerini» kelimesini, ***** başı tıraş etmek, elbiselerini giymek, tırnaklarını kesmek ve benzeri şeyleri yapmak suretiyle kelimesiyle,

(34. âyetteki) ***** «kurban kesmek» kelimesini *****. bayram kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «istemeyen fakir» kelimesini, ***** yüz suyu dökmeyen fakir kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «dilenci» kelimesini, ***** dilenci kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «arzu ettiğinde» kelimesini, ***** konuştuğunda kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «arzusu içine» kelimesini, ***** sözü arasına kelimesiyle,

(72. âyetteki) ***** «saldıracaklar» kelimesini, ***** saldıracaklar kelimesiyle,

Mü'minûn Sûresi

(2. âyetteki) ***** «saygılıdırlar» kelimesini, ***** korkarlar, çekinirler kelimesiyle,

(20. âyetteki) ***** «yağlı olarak biten» kelimesini, ***** sıvı yağ kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «heyhat.. ne kadar uzak» kelimesini, ***** ne kadar uzak... ne kadar kelimesiyle,

(44. âyetteki) ***** «birbiri ardına» kelimesini, ***** birbirini takip edeler kelimesiyle,

(60. âyetteki) ***** «kalbleri korku ile ürpererek» kelimesini, ***** endişe duyarak kelimesiyle,

{ 64. âyetteki) ***** «feryada başlarlar» kelimesini, ***** yardım beklerler kelimesiyle,

(66. âyetteki) ***** «sırt çevirirler» kelimesini, ***** sırt çevirirler kelimesiyle,

(67. âyetteki) ***** «geceleyin saçmalıyordunuz» kelimesini, ***** Beytin etrafında toplanıp konuşuyor, sonra da çekin gidin diyorsunuz kelimesiyle,

74. âyetteki) ***** «yoldan sapıyorlar» kelimesini, ***** hak yoldan uzaklaşırlar kelimesiyle,

(89. âyetteki) ***** «büyüleniyorsunuz» kelimesini, ***** aldanıyorsunuz kelimesiyle,

(104. âyetteki) ***** «dişleri sırıtır» kelimesini, ***** dişleri sırıtır kelimesiyle,

Nûr Sûresi

(4. âyetteki) ***** «namuslu ve hür kadınlara iftira edenler» kelimesini,***** hür kadınlar kelimesiyle,

 (21. âyetteki) ***** «asla temizlenemezdi» kelimesini, ***** hidayete eremezdi kelimesiyle,

(22. âyetteki) ***** «yemin etmesin» kelimesini, ***** yemin etmesin kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «cezalarını» kelimesini, ***** hesapları kelimesiyle,

(27. âyetteki ) ***** «izin alıp» kelimesini, ***** izin isteyip kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «süslerini kimseye göstermesinler yalnız kocalarına» kelimesini ***** kocası dışındakilere saçını, gerdanını açmasın, kısa kollu, elbise giymesin, kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «kadına ihtiyacı bulunmayan» kelimesini, ***** kadına ilgi duymayan kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «eğer kendilerinden bir iyilik görürseniz kelimesini, ***** onlara bir çare düşünürseniz kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «Allah'ın malından onlara verin kelimesini, ***** mükatebelik borcunu ödemede kolaylık gösterin kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** cariyeleriniz» kelimesini, ***** cariyeleriniz kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «fuhşa» kelimesini, ***** zina kelimesiyle,

(35. âyetteki) ***** «göklerin nuru» kelimesini, ***** gökleri aydınlatan kelimesiyle,

(35. âyetteki) ***** «O'nun nuru» kelimesini, ***** Mü’minin kalbindeki hidayeti kelimesiyle,

(35. âyetteki) ***** «penceresiz bir oyuğa benzer» kelimesini, ***** kandil kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «evlerdedir» kelimesiyle, ***** mescidler kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «onların yüce tanılmasına» kelimesini, ***** değer verilmesine kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «içlerinde adının anılmasına izin vermiştir» kelimesini, ***** içinde Allah'ın Kitab'ı okunur kelimesiyle,

(36. âyetteki) *****«O'nu tesbih eder» kelimesini, ***** namaz kılar kelimesiyle,

(36, âyetteki) ***** «sabah» kelimesini, ***** kuşluk namazı kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «akşam» kelimesini, ***** ikindi namazı kelimesiyle,

(39. âyetteki) ***** «düz arazi» kelimesini, ***** düz arazi kelimesiyle,

(61. âyetteki) ***** «kutlu» kelimesini, ***** selâm kelimesiyle,

Furkan Sûresi

(13. âyetteki) ***** «ölümü» kelimesini, ***** vay başımıza gelenlere kelimesiyle,

(18. âyetteki) ***** «helaki hakeden» kelimesini, ***** helak olmuş kelimesiyle,

(23. âyetteki) ***** «saçılmış toz zerreleri» kelimesini, ***** serpilmiş su kelimesiyle,

(45. âyetteki) ***** «durgun» kelimesini, ***** sürekli kelimesiyle,

(46. âyetteki) ***** «azar azar» kelimesini, ***** kolayca kelimesiyle,.

(62. âyetteki) ***** «gece ile gündüzü birbirini izler yaptı kelimesini, ***** kişinin geceden kalanı gündüz, gündüzden kalanı gece tamamlaması kelimesiyle,

(63. âyetteki) ***** «Rahmân'ın kulları» kelimesini, ***** Mü’minler kelimesiyle,

(63. âyetteki) ***** «mütevazi olarak» kelimesini, ***** taat, iffet ve tevazu kelimesiyle,

(77. âyetteki) ***** «duanız olmadıktan sonra» kelimesini, ***** imanınız kelimesiyle,

Şuarâ Sûresi

(63. âyetteki) ***** «dağ gibi» kelimesini, ***** dağ gibi kelimesiyle,

(94. âyetteki) ***** «tepetaklak atıldılar» kelimesini, ***** toplatıldılar kelimesiyle,

(128. âyetteki) ***** «yüksek yer» kelimesini, ***** şeref kelimesiyle,

(129. âyetteki) ***** «..belki siz..» kelimesini, ***** sanki siz kelimesiyle,

(137. âyetteki) ***** «evvelkilerin ahlâkı» kelimesini, ***** öncekilerin tutumu kelimesiyle,

(148. âyetteki) ***** «yumuşak» kelimesini, ***** etrafı yeşillik kelimesiyle,

(149. âyetteki) ***** «keyfi yerinde» kelimesini ***** usta kelimesiyle,

(176. âyetteki) ***** «Eyke» kelimesini, ***** sık ormanlık kelimesiyle,

(184. âyetteki) ***** «nesilleri» kelimesini, ***** insanları kelimesiyle,

(225. âyetteki) ***** «..onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşıyorlar kelimesini ***** her türlü boş söze dalarlar kelimesiyle,

Neml Sûresi

(8. âyetteki) ***** «..mübarek kılındı..» kelimesini, ***** kutsal kılındı kelimesiyle,

(19. âyetteki) ***** «gönlüme ilham eyle» kelimesini, ***** beni kıl kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «..gizleneni açığa çıkarır..» kelimesini, ***** yerde ve gökteki her gizli şeyi bilir kelimesiyle,

(47. âyetteki) ***** «uğursuzluğunuz» kelimesini, ***** musibetleriniz kelimesiyle,

(66. âyetteki) ***** «onların bilgileri erişmemiştir» kelimesini, ***** bilgileri kaybolmuştur kelimesiyle,

(72. âyetteki) ***** «ardınıza takılmıştır» kelimesini, ***** yaklaştı kelimesiyle,

(83. âyetteki) ***** «sevkedilirler» kelimesini, ***** sürülürler kelimesiyle,

(87. âyetteki) ***** «boyun bükerek» kelimesini, ***** boyun eğerek kelimesiyle,

(88: âyetteki) ***** «donmuş sanırsın» kelimesini, ***** yerinde sabit kelimesiyle,

(88. âyetteki) ***** «gayet iyi yaptı» kelimesini, ***** mükemmel yaptı kelimesiyle,

Kasas Sûresi

(29. âyetteki) ***** «ateş koru» kelimesini, ***** kor kelimesiyle,

(71. âyetteki) ***** «sürekli» kelimesini, ***** devamlı kelimesiyle,

(76. âyetteki) ***** «ağır geliyordu» kelimesini, ***** ağır geliyordu kelimesiyle,

Ankebût Sûresi

(17.âyetteki) ***** «uyduruyorsunuz» kelimesini, ***** yapıyorsunuz kelimesiyle,

(17. âyetteki) ***** «yalan» kelimesini. ***** yalan kelimesiyle,

Rum Sûresi

(3. âyetteki) ***** «en yakın bir yerde» kelimesini, ***** Şamın bir bucağı kelimesiyle,

(27. âyetteki) ***** «bu O'na daha kolaydır» kelimesini, ***** daha kolay kelimesiyle,

(43. âyetteki) ***** «bölük bölük ayrıldılar» kelimesini, ***** dağılırlar kelimesiyle,

Lokman Sûresi

(18. âyetteki) ***** «insanlardan (kibirlenip) yüz çevirme» kelimesini, ***** kendini beğenip Allahın kullarını küçümseme, seninle konuştukları vakit onlardan yüz çevirme

(33. âyetteki) ***** şeytan kelimesini,***** şeytan kelimesiyle,

Secde Sûresi

(14. âyetteki) ***** «Biz de sizi unuttuk» kelimesini, ***** sizi terkettik kelimesiyle,

(21. âyetteki) ***** «yakın azabı da» kelimesini, ***** dünya musibetleri, dertleri, belaları kelimesiyle,

Ahzâb Sûresi

(19. âyetteki) ***** «sizi incitirler» kelimesini,***** sizi karşılarlar kelimesiyle, ;

(51. âyetteki) ***** «dilediğini geri bırakırsın» kelimesini,***** geri bırakırsın kelimesiyle,

(60. âyetteki) ***** «seni onlara musallat ederiz» kelimesini ***** seni onlara musallat kılarız kelimesiyle,

(72. âyetteki) ***** «emaneti» kelimesini, ***** farzlar kelimesiyle,

(72. âyetteki) *****«çok cahil» kelimesini, ***** Allah'ın emirlerine önem vermeyen kelimesiyle,

Sebe Sûresi

(14. âyetteki) ***** «ağaç kurdu» kelimesini, ***** ağaç kurdu kelimesiyle,

(14. âyetteki) ***** «değneğini» kelimesini, ***** asasını kelimesiyle,

(16. âyetteki) ***** «Arim selini» kelimesini,***** şiddetli kelimesiyle,

(16. âyetteki) ***** «buruk yemişli» kelimesini, ***** ekşi erik kelimesiyle,

(23. âyetteki) ***** «korku giderilince» kelimesi, ***** giderilince kelimesiyle,

(26. âyetteki) ***** «en âdil hüküm veren, (her şeyi hakkıyle) bilen O'dur kelimesini, ***** hükmedici kelimesiyle,

(51. âyetteki) ***** «kaçamak yoktur» kelimesini, ***** kurtuluş yoktur kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «almak, nasıl mümkün olsun» kelimesini, ***** onların (dünyaya) döndürülmeleri mümkün mü kelimesiyle,

Fâtır Sûresi

(10. âyetteki) ***** «kelimei tevhid» kelimesi, ***** Allah'ı anmak kelimesiyle,

 (10. âyetteki) ***** «salih ameller» kelimesini, ***** farzlaları yerine getirme kelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «çekirdek kabuğu» kelimesini, ***** çekirdek zarı kelimesiyle,

(35. âyetteki) ***** «usanç» kelimesini, ***** usanç kelimesiyle,

Yâsin Sûresi

(31. âyetteki) ***** «yazıklar olsun» kelimesini, ***** yazıklar olsun kelimesiyle,

(39. âyetteki) ***** «eski urcun haline» kelimesini, ***** eski hurma dalı kelimesiyle,

(41. âyetteki) ***** «dolu» kelimesini ***** yüklü, dolu kelimesiyle,

(51. âyetteki) ***** «kabirlerinden» kelimesini, ***** kabirler kelimesiyle,

(55. âyetteki)***** «zevk ve eğlence içindeler» kelimesini ***** sevinçli kelimesiyle,

Sâffât Sûresi

(23. âyetteki)***** «götürün» kelimesini, ***** onlara yön göster kelimesiyle,

(47. âyetteki) ***** «sersemletme» kelimesini, ***** baş ağrısı kelimesiyle,

(49. âyetteki) ***** «saklı yumurta» kelimesini, ***** saklı inci kelimesiyle,

(55. âyetteki) ***** «cehennemin ortasında» kelimesini, ***** cehennemin ortası kelimesiyle,

(69. âyetteki) ***** «babalarını buldular> kelimesini, ***** buldular kelimesiyle,

(78. âyetteki) ***** «sonra gelenler arasında ona (iyi bir ün) bıraktık kelimesini, ***** bütün peygamlere hayırla yad edilmeyi bahşettik kelimesiyle,

(83. âyetteki) ***** «soyundan» kelimesini, ***** din kardeşi kelimesiyle,

(102. âyetteki) ***** «iş yapacak çağa erişince» kelimesini, ***** amel kelimesiyle,

(103. âyetteki) ***** «alnı üzere yıktı» kelimesini, ***** yere yatırdı kelimesiyle.

(145. âyetteki) ***** «onu attık» kelimesini, ***** onu attık kelimesiyle,

(145. âyetteki) ***** «ıssız yere» kelimesini, ***** sahile kelimesiyle,

(162. âyetteki) ***** «yoldan çıkaramazsınız» kelimesini, ***** saptıramazsınız kelimesiyle,

Sâd Sûresi

(3. âyetteki) ***** «artık kurtuluş zamanı değildi.» kelimesini, *****kurtuluş zamanı değildi kelimesiyle,

(7. âyetteki) ***** «uydurma» kelimesini, ***** bid'at kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «öyleyse sebebler içinde yükselsinler kelimesini, ***** gök kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «geri dönmesi yok (rahat ve huzur yok)» kelimesini, ***** dönüş yok kelimesiyle,

(16. âyetteki) ***** «bizim (azabdan) payımızı çabuk ver kelimesini ***** azab kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «okşamaya başladı» kelimesini, ***** silmeye, okşamaya başladı kelimesiyle,

(34. âyetteki) ***** «bir cesed» kelimesini, ***** şeytan kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «o'nun istediği yere yumuşak yumaşak..» kelimesini, ***** kendisine istediği gibi itaat eden kelimesiyle,

(44. âyetteki) ***** «demet» kelimesini, ***** demet kelimesiyle,

(45. âyetteki) ***** «kuvvetli» kelimesini, ***** kuvvet kelimesiyle,

(45. âyetteki) ***** «basiretli» kelimesini, ***** dinde derin bilgi kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «bakışlarım yalnız «kocalarına» diken» kelimesini, ***** kocalarının dışındakilere bakmazlar kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «yaşıt dilberler» kelimesini, ***** yaşıt kızlar kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «irin» kelimesini, ***** çok soğuk kelimesiyle,

(58. âyetteki) ***** «çeşit çeşit (azablar) var» kelimesini, ***** azab çeşitleri kelimesiyle,

Zümer Sûresi

(5. âyetteki) ***** «geceyi doluyor» kelimesini, ***** yükler kelimesiyle,

(56. âyetteki) ***** «hakikaten ben alay edenlerdendim» kelimesini ***** korkutan, alay edenlerden kelimesiyle,

(58. âyetteki) ***** «güzel hareket edenlerden» kelimesini, hidayete erenlerden kelimesiyle,

Gâfir Sûresi

(3. âyetteki) ***** «lütuf sahibi» kelimesini, ***** bolluk ve zenginlik kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «Nuh kavminin durumu gibi» kelimesini, ***** durum kelimesiyle,

(37. âyetteki) ***** «boşa çıkmak» kelimesini, ***** hüsran kelimesiyle,

(60. âyetteki) ***** «Bana dua edin» kelimesini, ***** Beni tevhid ediniz kelimesiyle,

Fussilet Sûresi

(17. âyetteki) ***** «onlara yol gösterdik» kelimesini, ***** onlara açıkladık kelimesiyle,

Şûra Sûresi

(33. âyetteki) ***** «durakalır» kelimesini, ***** durgun kelimesiyle,

(34. âyetteki) ***** «gemileri helak eder» kelimesini, ***** gemileri batırır kelimesiyle,

Zuhruf Sûresi

(13. âyetteki) ***** «yoksa Biz bunu (hizmetinize) yanaştırmazdık kelimesini, ***** istifadenize sunmazdık kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «merdivenler (asansörler)» kelimesini, ***** asansörler kelimesiyle,

(35. âyetteki) *****«ve nice süsler» kelimesini ***** altın kelimesiyle,

(44. âyetteki) ***** «o (yol) bir şereftir» kelimesini, ***** şeref kelimesiyle,

(70. âyetteki) ***** «sevindirileceksiniz» kelimesini, ***** izzet ü ikram göreceksiniz kelimesiyle,

Duhân Sûresi

(24. âyetteki) ***** «denizi açık bırak» kelimesini, ***** yol kelimesiyle,

Câsiye Sûresi.

(23. âyetteki) ***** «Allah'ın bir bilgiye göre saptırdığı kelimesini, ***** ezeli ilminde kelimesiyle,

Ahkâf Sûresi

(26. âyetteki) ***** «size vermediğimiz nimeti» kelimesini, ***** size vermediğimiz nimeti kelimesiyle,

Muhammed Sûresi

(15. âyetteki) ***** «tadı değişmeyen» kelimesini, ***** değişmeyen kelimesiyle,

Hucurât Sûresi

(1. âyetteki) ***** «Allah ve Resulünün huzurunda öne geçmeyin kelimesini, ***** Kitap ve sünnetin hilafına söz söylemeyin kelimesiyle,

(12. âyetteki) ***** «birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın kelimesini, ***** Müslümanların ayıplarını araştırmak kelimesiyle,

Kâf Sûresi

(1. âyetteki) ***** «şerefli» kelimesini, ***** değerli kelimesiyle, (5. âyetteki) ***** «çalkantılı» kelimesini, ***** değişik kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «birbirine girmiş kelimesini, ***** salkım saçak kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «kuşku içinde» kelimesini, ***** şek, şübhe kelimesiyle,

(16. âyetteki) ***** «şah damarından» kelimesini, ***** şah damarı kelimesiyle,

Zariyat Sûresi

(10. âyetteki) ***** (çeşitli sözleri) atan yalancılar kahrolsun kelimesini, ***** şüpheciler kelimesiyle,

(11. âyetteki) ***** «onlar, aptallık içinde (ne dediklerini) bilmezler kelimesini, ***** sapıklıklarını sürdürdüler kelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «yakılacaklardır» kelimesini, ***** azab görürler kelimesiyle,

(17. âyetteki) ***** «pek az uyurlar» kelimesini, ***** uyurlar kelimesiyle,

(29. âyetteki) ***** «çığlık» kelimesini ***** çığlık kelimesiyle, (29. âyetteki) ***** «yüzüne vurarak» kelimesini, ***** yüzüne vurarak kelimesiyle,

(39. âyetteki) ***** «erkaniyle birlikte» kelimesini, ***** adamlarıyla kelimesiyle,

(47. âyetteki) ***** «göğü kendi elimizle (gücümüzle) yaptık» ke­limesini, ***** kudretle kelimesiyle,

(58. âyetteki) ***** «sağlam kuvvet sahibi» kelimesini, ***** çok güçlü kelimesiyle,

(59. âyetteki) ***** «payı» kelimesini, *****nasibi kelimesiyle,

Tûr Sûresi

(6. âyetteki) ***** «kaynatılmış denize» kelimesini, ***** kabarmış kelimesiyle,

(9. âyetteki) ***** «o gün çalkalanır» kelimesini, ***** çalkalanır kelimesiyle,

(13. âyetteki) **** «o gün ..kakılırlar» kelimesini, ***** kakılırlar kelimesiyle,

(18. âyetteki) ***** «sefa sürerler» kelimesini, ***** hoşlarına gider kelimesiyle,

(21. âyetteki) ***** «onlardan eksiltmemişizdir» kelimesini, onlardan eksiltmemişizdir kelimesiyle,

(23. âyetteki) ***** «günaha sokma» kelimesini ***** yalan kelimesiyle,

(30. âyetteki) ***** «zamanın felâketlerine» kelimesini, ***** ölüm kelimesiyle,

(37. âyetteki) ***** «saldırganlar» kelimesini, ***** saldırganlar kelimesiyle,

Necm Sûresi

(6. âyetteki) ***** «üstün akıl sahibi» kelimesini, ***** güzel görünüşlü kelimesiyle,

(48. âyetteki) ***** «zengin eden O'dur, sermaye verip memnun eden O» kelimesini, ***** verip memnun etti kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «yaklaşıcı» kelimesini, ***** kıyametin isimlerinden biri kelimesiyle,

(61. âyetteki) ***** «baş kaldırıyorsunuz» kelimesini, ***** oralı olmuyorsunuz kelimesiyle,

Rahmân Sûresi

(6. âyetteki) ***** «bitkiler ve ağaçlar» kelimesini, ***** Necm: Yeryüzüne yayılan ot, şecer:

gövdesi olan ağaç kelimesiyle

(10. âyetteki) ***** «halk için» kelimesini, ***** halk kelimesiyle,

(12. âyetteki) ***** «yapraklı» kelimesini, ***** saman kelimesiyle,

(12. âyetteki) ***** «hoş kokulu» kelimesini, ***** ekinin yeşilliği kelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «Rabbinizin hangi nimetini» kelimesini,***** Allah'ın hangi nimetini kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «yalın ateşten» kelimesini, ***** saf ateşten kelimesiyle,

(19. âyetteki) ***** «salıverdi» kelimesini, ***** gönderdi kelimesiyle,

(20. âyetteki) ***** «bir engel vardı» kelimesini, ***** bir engel kelimesiyle,

(27. âyetteki) ***** «Celâl sahibi» kelimesini, ***** büyüklük ve ululuk sahibi kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «sizin için de boş vaktimiz olacak (hesabınızı göreceğiz!) kelimesini, ***** bu, Allah'ın kullarına bir tehdidir. Yoksa Allah için bir meşguliyet düşünülemez kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «geçebilirsiniz» kelimesini, ***** denetimimden çıkamazsınız kelimesiyle,

(35. âyetteki) ***** «yatın ateş» kelimesini, ***** yalın ateş kelimesiyle,

(35. âyetteki) ***** «kıpkızıl bir duman» kelimesini, ***** ateş dumanı kelimesiyle,

(54. âyetteki) ***** «iki cennetin devşirmesi» kelimesini, ***** meyve kelimesiyle,

(56. âyetteki) ***** «onlara dokunmamış» kelimesini, ***** onlara yaklaşılmadı kelimesiyle,

(66. âyetteki) ***** «fışkıran iki kaynak» kelimesiyle, ***** feveran eden kelimesiyle,

(76. âyetteki) ***** «yeşil koltuklar» kelimesini, ***** oturma yerleri kelimesiyle,

Vâkıa Sûresi

(45. âyetteki) ***** «varlık içinde şımarmış» kelimesini, ***** nimet içinde yüzenler kelimesiyle,

(73. âyetteki) ***** «gelip geçenlere» kelimesini, ***** yolculara kelimesiyle,

(86. âyetteki) ***** «ceza görmeyecekseniz» kelimesini ***** hesaba çekilmeyecekseniz kelimesiyle,

(89. âyetteki) ***** «rahatlık» kelimesini, ***** rahatlık kelimesiyle,

Hadîd Sûresi

âyetteki) ***** «biz onu yaratmadan» kelimesini, ***** onu yaratırız kelimesiyle,

Mümtehine Sûresi

(5. âyetteki) ***** «bizi o küfredenlere fitne (mevzu) yapma» kelimesini, ***** onların bize saldırmasına fırsat verme; yoksa bizi işkencelere uğratırlar kelimesiyle,

(12. âyetteki) ***** «bir iftira uydurup getirmemeleri» kelimesini, ***** başkalarının çocuklarını, kocalarınkine katmazlar kelimesine,

Münafikûn Sûresi

(4. âyetteki) ***** «Allah onların belâlarını versin» kelimesini, ***** Kur'an'daki her ***** Allah lanet etsin manasınadır kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «(Allah için) harcayın» kelimesini, ***** tasadduk ediniz kelimesiyle,

Talâk Sûresi

(2. âyetteki) ***** «kim Allah'tan korkarsa (Allah) ona işinde bir kolaylık verir» kelimesini, ***** dünya ve ahirette her türlü belâlardan korur kelimesiyle,

(8. âyetteki) ***** «baş kaldırdı» kelimesini, ***** baş kaldırdı kelimesiyle,

Mülk Sûresi

(8. âyetteki) *****«öfkeden çatlayacak» kelimesini, ***** öfkeden çıl­dıracak kelimesiyle,

(11. âyetteki) ***** «uzak olsunlar» kelimesini, *****uzak olsun kelime­siyle,

Kalem Sûresi

(9. âyetteki) ***** «sen yumuşak davransan da onlar da sana yumuşak davransınlar» kelimesini, *****sen onlara kolaylık göstersen de onlar da bu ruhsatı kullansalarkelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «kötülükle damgalı» kelimesini, *****çok zalim keli­mesiyle,

(28. âyetteki) ***** «aklı başında olanları dedi» kelimesini, ***** onların en adili kelimesiyle,

(42. âyetteki) ***** «bacaktan açıldığı (işlerin güçleştiği) gün» kelimesini, ***** kıyametin dehşetinden can boğaza gelmek kelimesiyle,

(48. âyetteki) ***** «o, sıkıntıdan yutkunarak» kelimesini ***** kederli kelimesiyle,

(49. âyetteki)***** «yerilerek» kelimesini, ***** kınanmış kelimesiyle,

(51. âyetteki) ***** «seni gözleriyle devireceklerdi» kelimesini, ***** seni gözleriyle devireceklerdi kelimesiyle,

Hâkka Sûresi

(11. âyetteki) ***** «sular kabarınca» kelimesini, ***** taştı, ço­ğaldı kelimesiyle,

(12. âyetteki) ***** «belleyen kulak» kelimesini, ***** anlayışlı kelimesiyle,

(20. âyetteki) ***** «ben sezmiştim» kelimesini, ***** yakinen inanmıştım kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «irinden» kelimesini, ***** irin kelimesiyle,

(37. âyetteki) ***** «suçlular» kelimesini, ***** cehennemlikler kelimesiyle,

Meâric Sûresi

(3. âyetteki) ***** «yükselme derecelerinin sahibi» kelimesini, ***** yücelik ve faziletler

Nûh Sûresi

(20. âyetteki) ***** «yollarda» kelimesini, ***** yollar kelimesiyle,

(20. âyetteki) ***** «geniş geniş» kelimesini, ***** muhtelif kelimesiyle

Cin Sûresi

(3. âyetteki) ***** «Rabbimizin şanı yücedir» kelimesini, ***** işi, emri, gücü kelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «hakkının eksik verilmesinden korkmaz» kelimesini, ***** sevabından herhangi bir eksiklik kelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «ne de zillete düşmekten» kelimesini ***** günahlarında ziyadelik kelimesiyle,

Müzzemmil Sûresi

(14. âyetteki) ***** «dağılan kum yığınları» kelimesini, ***** akıp giden kum yığınları kelimesiyle,

(16. âyetteki) ***** «ağır» kelimesini, ***** şiddetli kelimesiyle,

Müddessir Sûresi

(9. âyetteki) ***** «o gün çetin bir gündür» kelimesini, ***** şiddetli kelimesiyle,

(29. âyetteki) ***** «durmadan derileri kavurur» kelimesini, ***** değiştiren kelimesiyle,

İnsan Sûresi

(2. âyetteki) ***** «karışık bir nutfe» kelimesini, ***** değişik renkler kelimesiyle,

(7. âyetteki) ***** «şerri yaygın» kelimesini, ***** yaygın kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «suratsız» kelimesini, ***** çok dar kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «katı» kelimesini, ***** çok uzun kelimesiyle,

Mürselât Sûresi

(25. âyetteki) ***** «toplanma yeri» kelimesiyle, ***** kifat: Toplanma yeri kelimesiyle,

(27. âyetteki) ***** «dağlar» kelimesini, ***** dağlar kelimesiyle,

(27. âyetteki) ***** «yüksek» kelimesini, ***** yüce kelimesiyle,

(27. âyetteki) ***** «tatlı su» kelimesini, ***** tatlı kelimesiyle,

Nebe' Sûresi

(13. âyetteki) ***** «parıl parıl parlayan bir lamba» kelimesini, ***** parlayan kelimesiyle,


 

(14. âyetteki) ***** «sıkışan bulutlardan» kelimesini, ***** bu­lutlar kelimesiyle,

(14. âyetteki) *****«şarıl şarıl» kelimesini, ***** dökülen kelimesiyle,

(16. âyetteki) *****«sarmaş dolaş» kelimesini, ***** toplu olarak keli­mesiyle,

(26. âyetteki) ***** «denk bir ceza» kelimesini, ***** amellerine uygun kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «kurtuluş yeri» kelimesini, ***** gezinti yeri kelime­siyle,

(33. âyetteki) ***** «göğüsleri tomurcuklanmış kızlar» kelimesini, ***** kabarmış göğüs kelimesiyle,

(38. âyetteki) ***** «Ruh durur» kelimesini, ***** yaratılış bakımından meleklerin en büyüğü kelimesiyle,

(38. âyetteki) ***** «doğru söyler» kelimesini, ***** Allah'tan başka (gerçek) ilâh yoktur kelimesiyle,

Nâziât Sûresi

(7. âyetteki) *****«başka bir sarsıntı» kelimesini, *****ikinci nefha kelimesiyle,

(8. âyetteki) *****«(korkudan) oynar kelimesini, ***** korkar kelime­siyle,

(10. âyetteki) *****«tekrar hayata» kelimesini, ***** hayat kelime­siyle,

(28. âyetteki) ***** «boyunu yükseltti» kelimesini, ***** onu bina etti ke­limesiyle,

(28. âyetteki) *****«kararttı» kelimesini, ***** siyaha büründürdü keli­mesiyle,

Abese Sûresi

(15. âyetteki) ***** «elçiler» kelimesini, ***** kâtipler kelimesiyle,

(28. âyetteki) ***** «yoncalar» kelimesini, ***** yonca kelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «meyve» kelimesini, ***** taze meyve kelimesiyle,

(38. âyetteki) ***** «yüzler var ki parıl parıl» kelimesini, ***** aydınlık kelimesiyle,

Tekvîr Sûresi

(1. âyetteki) ***** «güneş durulduğu» kelimesini, ***** karartıldığı kelimesiyle,


 

 (2. âyetteki) *****«yıldızlar kararıp döküldüğü» kelimesini, ***** işi bittiği zaman kelimesiyle,

(17. âyetteki) ***** «kararmaya yüz tutan» kelimesini, ***** geri ge­len kelimesiyle,

İnfitar Sûresi

(3. âyetteki) ***** «denizler akıtıldığı» kelimesini, ***** karala­rı kapladığı kelimesiyle,

(4. âyetteki) *****«kabirlerin içi dışına getirildiği» kelimesini, *****kabirdekiler kalktığı kelimesiyle,

Mutaffifîn Sûresi

(18. âyetteki) ***** «illiyyindedir» kelimesini, ***** cennettedir keli­mesiyle,

İnşikak Sûresi

(14. âyetteki) ***** dönmeyeceğini» kelimesini, *****tek­rar dirilmeyeceğini kelimesiyle,

(23. âyetteki) ***** «içlerinde gizlediklerini» kelimesini, ***** giz­lediklerini kelimesiyle,

Burûc Sûresi

(14. âyetteki) *****«seven» kelimesini, ***** dost kelimesiyle,

Târik Sûresi

(13. âyetteki) ***** «ayırdedici bir sözdür» kelimesini, ***** gerçek kelimesiyle,

(14. âyetteki) ***** «boş söz» kelimesini, ***** batıl kelimesiyle,

A'lâ Sûresi

(5. âyetteki) ***** «kupkuru» kelimesini, ***** kuruyup dağılmış kelime­siyle,

(5. âyetteki) ***** «simsiyah» kelimesini, ***** kapkara kelimesiyle,

(14. âyetteki) ***** «Şirkten arınan» kelimesini, ***** şirkten arı­nan kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «Rabbinin adını anan» kelimesini, ***** Allahı birleyen kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «namaz kılan» kelimesini, ***** beş vakit namaz kelimesiyle,

Gâşiye Sûresi

(1. âyetteki) ***** «sarıp kaplayacak olan» kelimesini, ***** büyük felâket, çarpınca kulakları sağir eden o gürültü, gerçekleşen, yürekleri hoplatan hadise; bunlar kıyamet gününün adlarındandır kelimesiyle,

(6. âyetteki) ***** «kuru diken» kelimesini, ***** dikenli ağaç kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «yastıklar» kelimesini, ***** yastıklar kelimesiyle,

(22. âyetteki) ***** «saldırgan» kelimesini, ***** zorba kelimesiyle,

Fecr Sûresi

(14. âyetteki) ***** «elbette gözetleme yerindedir» kelimesini, ***** işitir ve görür kelimesiyle,

(20. âyetteki)***** «pek çok» kelimesini, ***** şiddetli kelimesiyle,

(23. âyetteki) ***** «ama artık anlamanın kendisine ne faydası var» kelimesini, ***** ona ne faydası var kelimesiyle,

Beled Sûresi

(10. âyetteki) ***** «hayır ve şer yolunu» kelimesini, ***** dalelet ve hidayet kelimesiyle,

Şems Sûresi

(6. âyetteki) ***** «onu yuvarlayıp döşeyene» kelimesini, ***** şekillendirene kelimesiyle,

(8. âyetteki) ***** isyanını ve itaatini kelimesini, ***** hayır ve şerri gösterdi kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «Allah verdiği cezanın sonucundan çekinmez (korkmaz)» kelimesini, ***** neticede kimseden korkusu olmayan kelimesiyle,

Duhâ Sûresi

(2. âyetteki) ***** «örttüğü zaman» kelimesini, ***** gittiği zaman kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı» kelimesini, ***** seni ne terketti, ne de darıldı kelimesiyle,

İnşirah Sûresi

(7. âyetteki) ***** «uğraş» kelimesini, ***** Rabbine ibadette kelimesiyle,

Kureyş Sûresi

(2. âyetteki) ***** «Kureyş'in (güvenini sağlayıp) onları alıştırdığı için» kelimesini, ***** yapageldikleri kelimesiyle,

Kevser Sûresi

(3. âyetteki) ***** «sana buğzeden kişi» kelimesini, ***** düşmanın kelimesiyle,

ihlâs Sûresi

(2. âyetteki) ***** «Allah Sameddir» kelimesini, ***** hiç kimseye muhtaç olmayan kelimesiyle, et etmiştir.

2- İbn-i Ebî Hâtim Tarikine Göre Sûrelerdeki Garib Kelimeler

Fatiha Sûresi

(2. âyetteki) ***** «Allah'a hamdolsun» kelimesini, ***** Allah'a şükürler olsun kelimesiyle,

(2. âyetteki) ***** «âlemlerin Rabbi» kelimesini, ***** bütün mahlûkat kelimesiyle,

Bakara Sûresi

(2. âyetteki) ***** «muttekîlere» kelimesini, ***** şirkten sakınıp Allah'a itaat eden Mü’minler kelimesiyle,

(3. âyetteki) ***** «namazlarını kılarlar» kelimesini, *****

***** Namazı; rüku, sucud, tilâvet ve huşu ile tamamlamak kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «hastalık» kelimesini, ***** nifak kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «acı bir azab» kelimesini, ***** can yakıcı bir azab kelimesiyle,

(10. âyetteki) ***** «yalan söylemelerinden»kelimesini, ***** tebdil ve tahrif etmelerinden kelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «beyinsizler» kelimesini, ***** cahiller kelimesiyle,

(15. âyetteki) ***** «taşkınlıkları içinde» kelimesini, ***** inkârları kelimelesiyle,

(19. âyetteki) ***** «yağmur» kelimesini, ***** yağmur kelimesiyle,

(22. âyetteki) ***** «eşler» kelimesini, ***** benzerler kelimesiyle,

(30. âyetteki) ***** «Seni takdis ediyoruz» kelimesini, ; ***** temizleme kelimesiyle,

(35. âyetteki) ***** «bol bol» kelimesini, ***** bolluk, müreffeh ke­limesiyle,

(42. âyetteki) ***** «karıştırmayın» kelimesini, ***** karıştırmayın kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «kendi kendilerine zulmediyorlardı» keli­mesini ***** zarar verirler kelimesiyle,

(58. âyetteki) ***** «hitta (ya Rabbi , bizi affet) deyin kelimesini, ***** size denildiği gibi bu gerçektir, deyiniz kelimesiyle,

(63. âyetteki) ***** «Tur dağı» kelimesini, ***** bitki ve ağaç örtüsüyle kaplı dağ kelimesiyle,

(65. âyetteki) ***** «aşağılık» kelimesini, ***** zillete düşenler keli­mesiyle,

(66. âyetteki) ***** «ibret» kelimesini, ***** ceza olarak kelimesiyle,

(66. âyetteki) ***** «öndekilere» kelimesini, ***** kendilerinden öncekilere kelimesiyle,

(66. âyetteki) ***** «ardından geleceklere» kelimesini, ***** kendileriyle beraber kalanlar kelimesiyle,

(66. âyetteki) ***** «bir öğüt» kelimesini, ***** bir öğüt kelimesiyle,

(76. âyetteki) ***** «Allah'ın size açtığı» kelimesini, ***** Allahın size ikram ettikleriyle kelimesiyle,

('87. âyetteki) ***** «Ruhu'l-Kudüs ile» kelimesini, ***** Hazret-i isa'nın ölüleri dirilttiği işim kelimesiyle,

(116. âyetteki) ***** «boyun eğmiştir» kelimesini, ***** «taat edenler kelimesiyle,

(127. âyetteki) ***** «temellerini» kelimesini, ***** binanın temeli kelimesiyle,

(138. âyetteki) ***** «Allah'ın boyası» kelimesini, ***** Allah'ın dini kelimesiyle,

(139. âyetteki) ***** «bizimle tartışıyor musunuz» kelimesini ***** bize hasım mı kesiliyorsunuz kelimesiyle,

(162. âyetteki) ***** «ne onlar (ın yüzlerin)e bakılır» kelimesini, ***** bekletilirler kelimesiyle,

(204. âyetteki) ***** «hasımların en yamanıdır» kelimesini, ***** düşmanlığı şiddetli kelimesiyle,

(208. âyetteki) ***** «İslama» kelimesini ***** itaatta kelimesiyle,

(208. âyetteki) ***** «hepiniz» kelimesini, ***** toptan kelimesiyle,

Âli İmrân Sûresi

(11. âyetteki) ***** «durumu gibi» kelimesini, ***** yapması gibi kelimesiyle,

(18. âyetteki) ***** «adaletle» kelimesini, ***** adaletle kelimesiyle,

(49. âyetteki) ***** «körü» kelimesini, ***** ama olarak dünyaya gelen kelimesiyle,

(79. âyetteki) ***** «Rabbin samimi kulları» kelimesini, ***** ulema ve fukaha kelimesiyle,

(139. âyetteki) ***** «gevşemeyin» kelimesini, ***** gücünüzü yitirmeyin kelimesiyle,

Nisâ Sûresi

(46. âyetteki) ***** «işit, işitmez olası» kelimesini, : ***** dinle, iyi haber işitmez olasıca kelimesiyle,

(46. âyetteki) ***** «dillerini eğip bükerek» kelimesini ***** yalan söylemek suretiyle kelimesiyle,

(117. âyetteki) ***** «birtakım dişiler» kelimesini, ***** zayıflar, güçsüzler kelimesiyle,

Mâide Sûresi

(12. âyetteki) ***** «onlara yardım ederseniz» kelimesini, ***** onlara destek olursanız kelimesiyle,

(80. âyetteki) ***** «gerçekten nefislerinin kendileri için yapıp gönderdiği ne kötüdür» kelimesini, ***** nefislerinin kendilerine emrettikleri kelimesiyle,

En'am Sûresi

(23. âyetteki) ***** «çarelerinin kalmadığı (gün)» kelimesini, ***** çareleri kelimesiyle

(134. âyetteki) ***** «siz onun önüne geçemezsiniz» kelimesini ***** önüne geçemezsiniz kelimesiyle,

A'raf Sûresi

(64. âyetteki) ***** «basireti körleşmiş bir millet» kelimesini, ***** kâfir kelimesiyle,

(69. âyetteki) ***** «üstün» kelimesini, ***** şiddet kelimesiyle,

(85. âyetteki) ***** «eksik vermeyin» kelimesini, ***** haksızlık etmeyin kelimesiyle,

(133. âyetteki) ***** «haşerat» kelimesini, ***** kanadsız çekirge kelimesiyle,

(137. âyetteki) *****«yükseltmekte oldukları sarayları» kelimesini, ***** yaptıkları binalar kelimesiyle,

(139. âyetteki) ***** «yıkılmıştır» kelimesini, ***** helak olan kelimesiyle,

(145. âyetteki) ***** «bunları kuvvetle tut» kelimesini, ***** samimiyet ve ciddiyetle kelimesiyle,

(157. âyetteki) ***** «ağırlıkları» kelimesini, *****verdikleri söz kelimesiyle,

(187. âyetteki) ***** «gelip çatması» kelimesini, ***** sonun gelmesi kelimesiyle,

(199. âyetteki) ***** «affı (kolaylık yolunu) tut» kelimesini, ***** bağışlayıcı ol kelimesiyle,

(199: âyetteki) ***** «iyiliği emret» kelimesini, ***** doğruyu kelimesiyle,

Enfâl Sûresi

(2. âyetteki) ***** «yürekleri ürperir» kelimesini, ***** korkar kelimesiyle,

(22. âyetteki) ***** «dilsizler» kelimesini, ***** dilsizler kelimesiyle,

(29. âyetteki) ***** «iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış (basiret)» kelimesini, ***** yardımcı olarak kelimesiyle,

(42. âyetteki) ***** «vadinin yakın kenarı» kelimesini, ***** vadinin kenarı kelimesiyle,

Tevbe Sûresi

(8. âyetteki) ***** «and ve andlaşma» kelimesini, ***** kelimesini, ***** ahd ***** emân kelimesiyle,

(30. âyetteki) ***** «nasıl da çevriliyorlar» kelimesini, ***** nasıl yalan söylüyorlar kelimesiyle,

(36. âyetteki) ***** «işte doğru din budur» kelimesini, ***** hüküm kelimesiyle,

(42. âyetteki) ***** «geçici dünya malı» kelimesini, ***** ganimet kelimesiyle,

(42. âyetteki) ***** «güç aşılacak mesafe» kelimesini, ***** mesafe kelimesiyle,

(46. âyetteki) ***** «onları durdurdu» kelimesini, ***** onları alıkoydu kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «sığınılacak yer» kelimesini, ***** dağdaki sığınak kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «yahut mağaralar» kelimesini, ***** uçurumlardaki mağara barınakları kelimesiyle,

(57. âyetteki) ***** «ya da sokulacak bir delik» kelimesini, sığınak kelimesiyle,

(60. âyetteki) ***** «zekat toplayan memurlar» kelimesini, ***** zekat memurları kelimesiyle,.

(67. âyetteki) ***** «Allah'ı unuttular» kelimesini, ***** Allah'a itaati terkettiler kelimesiyle,

(67. âyetteki) ***** «O da onları unuttu» kelimesini ***** sevap ve kereminden onları mahrum etti kelimesiyle,

(69. âyetteki) ***** «kendi paylarına düşenle» kelimesini, ***** dinleriyle kelimesiyle,

(90. âyetteki) ***** «özür bahane edenler» kelimesini, ***** özür bahane edenler kelimesiyle,

(120. âyetteki)***** «bir açlık» kelimesini, ***** açlık kelimesiyle,

(123. âyetteki) ***** «sertlik» kelimesini,***** sertlik kelimesiyle,

(126. âyetteki) ***** «sınanıyorlar» kelimesini, ***** imtihan edilirler kelimesiyle,

(128. âyetteki) ***** «ağır gelir» kelimesini, ***** şiddetli kelimesiyle,

(128. âyetteki) ***** «sıkıntıya uğramanız» kelimesini, ***** sıkıntıya uğramanız kelimesiyle,

Yûnus Sûresi

(71. âyetteki) ***** «hükmünüzü bana uygulayın» kelimesini, ***** bana elinizden geleni yapın kelimesiyle,

(71. âyetteki) ***** «bana hiç mühlet de vermeyin» kelimesini, ***** elinizden geleni ardınıza koymayın kelimesiyle,

(33. âyetteki) ***** «gerçekleşmiş oldu» kelimesini ***** gerçekleş­miş oldu kelimesiyle,

Hûd Sûresi

(6. âyetteki) ***** «Allah onun durduğu yeri bilir» kelimesini, ***** nerede olursa olsun rızkı ona gelir kelimesiyle,

(75. âyetteki) ***** «Allah'a yönelen» kelimesini, ***** Allah­ın itaatına yönelen kelimesiyle,

(81. âyetteki) ***** «geri kalmasın» kelimesini ***** geri kalmasın kelimesiyle,

(85. âyetteki) ***** «fenalık etmeyin» kelimesini ***** ifsada koşmayın kelimesiyle,

Yûsuf Sûresi

(23. âyetteki) ***** «haydi gelsene» kelimesini, ***** ***** sana hazırlandım (İbn-i Abbâs bunu hemzeli okumuştur) kekelimesiyle,

(31. âyetteki) ***** «hazırladı» kelimesini, ***** hazırladı kelimesiyle,

(100. âyetteki) ***** «tahtına» kelimesini, ***** makamına kelimesiyle,

(108. âyetteki) ***** «işte benim ilkem budur» kelimesini, ***** davetimin özü kelimesiyle,

Ra'd Sûresi

(6. âyetteki) ***** «benzerleri» kelimesini, ***** evvelki ümmetlerin başlarına gelen azab kelimesiyle,

(9. âyetteki) ***** «gizliyi ve aşikarı» kelimesini,***** gizli ve açık kelimesiyle,

(13. âyetteki) ***** «pek kuvvetli» kelimesini, ***** düşmanlarını ve hilecileri yakalaması pek yaman kelimesiyle,

Nahl Sûresi

(47. âyetteki) ***** «bir korku üzerinde» kelimesini, ***** amellerindeki eksiklik kelimesiyle,

(68. âyetteki) ***** «Rabbin bal arısına (şöyle) vahyetti kelimesini, ***** ona ilham etti kelimesiyle,

İsrâ Sûresi

(72. âyetteki) ***** «yolu daha sapıktır» kelimesini, ***** hiç delili olmayan kelimesiyle,

(92. âyetteki) ***** «karşımıza» kelimesini, ***** apaçık kelimesiyle, (110. âyetteki) ***** «bu ikisinin arasında bir yol tut» kelimesini, ***** namazda ne herkesin duyacağı şekilde, ne de kulağın işitmeyecek kadar sessiz okuma, bu ikisinin arasında bir yol takip et kelimesiyle,

Meryem Sûresi

(25. âyetteki) ***** «olmuş taze hurma» kelimesini, ***** taze kelimesiyle,

Tâhâ Sûresi

(45. âyetteki) ***** «taşkınlık etmesinden» kelimesini, ***** acele davranmasından kelimesiyle,

(45. âyetteki) ***** «iyice azmasından» kelimesini, ***** haddi aşmasından kelimesiyle,

(119. âyetteki) ***** «susamıyacaksın» kelimesini, ***** susamıyacaksın kelimesiyle,

(119. âyetteki) ***** «kuşluk vakti güneşi(nin ısısı)ndan etkilenmiyeceksin kelimesini,***** güneş altında kalmaycaksın kelimesiyle,

Mü’minûn Sûresi

(50. âyetteki) ***** «tepeye» kelimesini, ***** yüksekçe yer kelimesiyle,

(50. âyetteki) ***** «oturmaya elverişli» kelimesini, ***** münbit kelimesiyle,

(50. âyetteki) ***** «çeşmeli» kelimesini, ***** temiz su kelimesiyle,

(52. âyetteki) ***** «ümmetiniz» kelimesini, ***** dininiz kelimesiyle,

Furkân Sûresi

(1. âyetteki) ***** «hayır ve bereketi çoktur» kelimesini, ***** bereketi bol kelimesiyle,

Şuarâ Sûresi

(102. âyetteki) ***** «bir kere daha» kelimesini, *****bir kere daha kelimesiyle,

Neml Sûresi

(52. âyetteki) ***** «çökmüş» kelimesini, ***** tepe taklak düştü kelimesiyle,

(89. âyetteki) ***** «ona daha hayırlısı var» kelimesini, ***** sevap kelimesiyle,

Rûm Sûresi

(12. âyetteki) ***** «umutsuzluk içinde susarlar» kelimesini, ***** üzüntü içindedirler kelimesiyle,

Fâtır Sûresi

(27. âyetteki) ***** «yollar» kelimesini, ***** yollar kelimesiyle,

Sâffât Sûresi

(23. âyetteki) ***** «cehennemin yoluna kelimesini, ***** cehennemin yolu kelimesiyle,

(24. âyetteki) ***** «durdurun onları» kelimesini, ***** bekletin onları kelimesiyle,

(24. âyetteki) ***** «çünkü onlar sorguya çekilecekler» kelimesini ***** hesap verecekler kelimesiyle,

(25. âyetteki) ***** «size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz» kelimesini, ***** birbirinizi kurtarmıyorsunuz kelimesiyle,

(26. âyetteki) ***** «teslim olmuşlardır» kelimesini, ***** kıstırılmışlardır kelimesiyle,

(142. âyetteki) ***** «(kendisini) kınayarak» kelimesini,***** hataya düşmüş kelimesiyle,

Fussilet Sûresi

(3. âyetteki) ***** «açıklanmış» kelimesini, ***** beyan olunmuş kelimesiyle,

(26. âyetteki) ***** «onun hakkında gürültü edin» kelimesini, onu hafife alın kelimesiyle,

Kamer Sûresi

(8. âyetteki) ***** «boyunlarını çağırana doğru uzatmış koşarlarken kelimesini, ***** yönelenler kelimesiyle,

Vâkı'a Sûresi

(5. âyetteki) *****«serpildiği» kelimesini ***** parçalandığı kelimesiyle, (19. âyetteki) ***** «ne de akılları giderilir» kelimesini, ***** dünyada içki içenlerde olduğu gibi bunlarda kusma ol­maz kelimesiyle,

(46. âyetteki) ***** «en büyük günah» kelimesini, ***** şirk kelimesiyle,

Haşr Sûresi

(23. âyetteki) ***** «gözetip koruyan» kelimesini, ***** her an gözeten kelimesiyle,

(23. âyetteki) ***** «üstün, galip» kelimesini, .***** istediğini yapabilen kelimesiyle,

(24. âyetteki) ***** «herşeyi hikmeti uyarınca yapandır» kelimesini, ***** herşeyi yerli yerince yapan kelimesiyle,

Münâfikûn Sûresi

(4. âyetteki) ***** «bostan korkuluğu» kelimesini, ***** hurma kütüğü kelimesiyle,

Mülk Sûresi

(3. âyetteki) ***** «bozukluk» kelimesini, ***** yarılma kelimesiyle,

(4. âyetteki) ***** «ümidini kesmiş bir halde» kelimesini, ***** narin, zayıf kelimesiyle,

Nûh Sûresi

(13. âyetteki) ***** «Allah için saygı (göstermek) istemiyorsunuz kelimesini, ***** büyüklük taslayarak Ondan korkmuyorsunuz kelimesiyle,

Cin Sûresi

(3. âyetteki) ***** «Rabbimizin şânı» kelimesini, ***** Rabbimizin büyüklüğü kelimesiyle,

Müddessir Sûresi

(47. âyetteki) ***** «ölüm bize gelip çattı» kelimesini, ***** ölüm kelimesiyle,

Kıyame Sûresi

(33. âyetteki) ***** «çalım satarak» kelimesini, ***** kasıla kasıla kelimesiyle,

Nebe' Sûresi

(33. âyetteki) ***** «yaşıt kızlar» kelimesini, ***** hepsi otuzunda kelimesiyle,

Nâziât Sûresi

(42. âyetteki) ***** «gelip çatması» kelimesini, ***** son noktası kelimesiyle,

Abese Sûresi

(32. âyetteki) ***** «sizin geçiminiz için» kelimesini, ***** menfaatınız için kelimesiyle,

İnşikak Sûresi

(25. âyetteki) ***** «bitmez tükenmez» kelimesini, ***** tükenmez kelimesiyle,

3- Garip ve Müşkil Kelimelerin Tefsirinde Arab Şiirinin Önemi

Ebû Bekri'l-Enbâri şöyle der: Sahâbe ve tâbiûn, Kur'an'ın garip ve müşkil kelimelerini tefsir ederken, genellikle Arab şiirinden istifade ederlerdi. Bu gerçeği bilmeyen bir grub ulema, nahivcilerin bu konudaki tutumuna karşı çıkarak: 'Bunu uyguladığınız takdirde şiiri, Kur'an'ın bir aslı yapmış olursunuz. Şiir, âyet ve hadisle zemmedildiği halde, Kur'andaki garip kelimelerin tefsirinde şahid olarak bunu kullanmak nasıl caiz olur?

Onların, şiiri Kur'an'a asıl ittihaz ettiğimiz şeklindeki iddiaları doğru değildir. Bilakis gayemiz, Kur'an'da mevcut olan garip kelimeleri şiirle açıklamaktır. Zira Cenabı Hak: ***** «Biz, onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik..» (Yusuf, 2.) âyeti ile, ***** «...apaçık Arapça bir dildir.» (Nahl, 103.) âyetini inzal buyurmuştur.

İbn-i Abbâs şöyle der: Şiir, Arab'ın divanıdır. Allah'ın Arabça indirdiği Kur'an'dan bir kelimenin mânasını anlayamazsak, divanına müracaat eder, bu kelimenin mânasını öğreniriz.

Ebû Bekri'l-Enbâri, İkrime tarikiyle, İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eder: Bana Kur'an'ın gariblerinden soracak olursanız, şiire müracaat edin derim. Çünkü şiir, Arab'ın divanıdır.

Ebû Ubeyd, «F e d â i l» adlı eserinde şöyle der: Bize Huşeym, o Husayn b. AbdurRahmân'dan, o Abdullah b. AbdurRahmân b. Utbe'den, o da İbn-i Abbâs'dan şu rivâyette bulunur: Kur'an'dan bir kelime sorulduğunda İbn-i Abbâs, şiirden örnek getirirdi. Yani, kelimenin mânasını şiirle şahit getirerek açıklardı.

Burada şunu belirtmek isterim: Biz, bu konuda İbn-i Abbâs'dan çokça rivâyette bulunduk. Kendisinden en çok nakilde bulunduğumuz eser, Nâfi' b. Ezrak'ın «M e s â i l» adlı eseridir. İbnu'l-Enbari, bunlann bir kısmını «K i t â b u'l V a k f»da, Taberânî de «M u' c e m u' l - K e b î r»inde zikretmişlerdir. Faydalı olur ümidiyle tamamını burada serdetmeyi uygun buldum.

Bana, Ebû Abdillah Muhammed b. Ali es-Sâlihi kendisinden okurken, o Ebû İshak et-Tenûhi, o Kasım b. Asâkir, ona Ebû Nasr Muhammed b. Abdillah eş-Şirazi, ona Ebû'l-Muzaffer Muhammed b. Es'ad el-lraki, ona Ebû Ali Muhammed b. Saîd b. Nebhâhi'l-Kâtip, ona Ebû Ali b. Şâzan, ona İbnu'l-Tastî adıyla tanınan Ebû'l-Huseyn Abdussamed b. Ali b. Muhammed b. Mukerrem, ona Ebû Sehl es-Sırri b. Sehl el-Cundyesabûrî, ona Yahya b. Ebî Ubeyde Bahr b. Ferrûh el-Mekkî, ona Sa'd b. Ebî Saîd, ona İsa b. De'b, ona Humeydu'l-Arac ve Abdullah b. Ebî Bekr b. Muhammed, o da babasından yaptığı rivâyette, babası şöyle demiştir.

Abdullah b. Abbâs, Kabe'nin avlusunda otururken, bazı kimseler etrafını çevirmiş, kendisinden bazı âyetlerin tefsirini soruyorlardı.

Bunun üzerine Nâfi' b. Ezrak, Necdet b. Uveymir'e dönerek: Haydi kalk, bilgisi olmadan âyetleri tefsire cüret eden şu kimsenin yanına gidelim, der. Beraberce yanına giderler ve kendisine şöyle derler:

Sana, Allah'ın Kitab'ından bazı âyetlerin mânalarını sormak istiyoruz. Bize bunların tefsirini yap ve Arap şiirinden uygun düşenleri şahid olarak getir. Çünkü Allahü teâlâ Kur'an'ı açık bir Arapça ile indirmiştir, dediler.

Bunun üzerine İbn-i Abbâs; aklınıza geleni sorun, karşılığında bulundu.

Nâfi' İbn-i Abbâs'a ***** «sağdan, soldan ayrı ayrı gruplar halinde» Meâric, 37.) âyetini bana tefsir edermisin, diye sorar.

İbn-i Abbâs, ***** arkadaş grupları, cevabını verince, Arablar bunu bu mânada kullanır mı? diye sorar. İbn-i Abbâs; evet kullanır, Ubeyd b. el-Abras'ın şu beytini duymadın mı? der.

***** Koşarak ona gelip minberinin etrafında bir grup oluşturdular.

Nâfi, aşağıdaki âyetlerde geçen kelimeler hakkında İbn-i Abbâs'a şu soruları yöneltir:

Nâfi: ***** «ona (yaklaşmağa) yol arayın» (Mâide, 35.) âyetindeki ***** ne demektir?

İbn-i Abbâs: ***** ihtiyaç, sebeb, çare demektir.

Nâfi : Araplar kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Antere'nin şu şiirini duymadın mı?

Nâfi : ***** «...şeriat ve yol..» (Mâide, 48.) âyetindeki kelimeleri açıklar mısın?

İbn-i Abbâs: ***** din, ***** da yol demektir.

Nâfi : Araplar kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Ebû Süfyan b. Haris b. Abdulmuttalib'in şu beytini duymadın mı? *****

Yemin olsun ki Muhammed (s.a.) doğruluk ve adalet üzere konuşup, İslamın kanun ve yolunu (ilkesini) açıkladı.

Nâfi : ***** «..Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman» (Enam, 99.) âyetindeki ***** kelimesini açıklar mısın?

İbn-i Abbâs: ***** ; meyvenin olgunlaşması ve ermesidir.

Nâfi : Arablar kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

Sevgili, kadınlar arasında yürürken olgun meyveli ağaç dallarının hareketi gibi, ağır ağır, salınarak yürür.

Nâfi : ***** «...süs elbisesi...» (A'raf, 26.) âyetindeki bu kelimeyi açıklar mısın?

İbn-i Abbâs: ***** mal demektir.

Nâfi : Arablar kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

Bana hayırlı mallar vermekle ihsanda bulun, benden ihsanını kesmen çok uzadı. Dostların en hayırlısı ihsanı sürekli olandır; esirgeyen değil.

Nâfi : ***** «Biz insanı zorluklara dayanıklı yarattık.»

(Beled, 4.) âyetindeki ***** kelimesini açıklar mısınız? İbn-i Abbâs: ***** itidal ve istikamet demektir.

Nâfi : Araplar kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Lebid b. Rabia'nın şu beytini duymadın mı?

Ey gözüm (sevgilim), biz itidalimizi muhafaza ederek, düşmanlarımızla karşılaştığımızda, sen İrbed'e ağlamalı değil miydin?.

Nâfi :***** «..şimşeğin parıltısı neredeyse..» (Nur, 43.) âyetindeki ***** ne demektir?

İbn-i Abbâs:. *****, ışık demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Ebû Süfyan b. Hâris'in şu beytini duymadın mı?

Peygamber, karşılık beklemeksizin (insanları) İslam'a çağırıyor. Getirdiği ışığın (dinin) nuruyla, karanlıkları aydınlatıyor.

Nâfi : ***** «..torunlar..» (Nahl, 72.) âyetindeki kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** oğlunun oğlu demektir. Bu da yardımcılar manasınadır.

Nâfi : Arablar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

Torunlar, ninelerinin etrafında koşuşarak develerin yularını onların ellerine verdiler.

Nâfi : ***** «Katımızdan bir şefkat...» (Meryem, 13.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, tarafımızdan bir şefkat demektir.

Nâfi : Arablar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Tarfetu'bnu'l-Abd'ın şu beytini duymadın mı?

Ey Ebâ Münzir, bizi mahvettin, acı bize; senin bir kısım serleri bağışlaman, diğerlerinden daha kolaydır.

Nâfi : ***** «...inanlar hâla anlamadılar mı?...» (Ra'd, 31.) âyetindeki ***** ne demektir?

İbn-i Abbâs: Beni Mâlik dilinde bilmiyor mu? demektir.

Nâfi : Arablar, bunu bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Mâlik b. Avf ın şu beytini duymadın mı?

Yemin olsun ki, kendilerinden uzakta bulunsam da, kavmim benim kendi çocukları olduğumu biliyorlar.

Nâfi : ***** «..mahvolmuş..» (İsrâ, 102.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, lanete uğramış, hayırdan mahrum olmuş, demektir.

Nâfi : Arablar, bunu bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Abdullah b. Zeb'arî'nin şu beytini duymadın mı?

***** Şeytan bana uyku halinde geldi. Kim şeytanın, yolunu izlerse hayırdan mahrum olur.

Nâfi : ***** «..doğum sancısı onu getirdi..» (Meryem, 23.) âyetindeki ***** ne demektir?

İbn-i Abbâs: ***** nin mânası sığınmaya zorladı, demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Hassan b. Sâbit'in şu beytini duymadın mı?

***** Biz şiddetli bir saldırı düzenlersek, sizi mağara kovuklarına sığınmaya mecbur bırakırız.

Nâfi : ***** «..meclisi..» (Meryem, 73.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, toplantı yeri demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Günler iki türlüdür; biri iyş ü işret günü ise, öbürü düşmana haddini bildirme günüdür.

Nâfi : ***** «...eşyaca ve gösterişce» (Meryem, 74.) âyetindeki kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesi eşya, ***** ise içecek maddesi demektir.

Nâfi : Arablar, bunu bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Bineklerinin üzerinde eşyanın değerlisi olan su ve ev eşyasıyle döndüler.

Nâfi : ***** «Yerlerini boş, dümdüz bırakacaktır» (Tâhâ, 106.) âyetindeki kelimelerin mânası ne demektir?

İbn-i Abbâs: ***** düz ve kaygan yer, ***** ise tesviye edilmiş yer demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** O beyazımsı yalçın kara kayaları, Radva tepesine indirirlerse orası dümdüz olur.

Nâfi : ***** «..ne susarsın, ne de güneşin sıcağından etkilenirsin..» (Tâhâ, 119.) âyetindeki ***** kelimeleri hangi mânadadır?

İbn-i Abbâs: ***** güneşin sıcağından etkilenmezsin, demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Kadın, güneşin karşısında çalışıp ter döken, akşam olunca da yatıp istirahat eden bir adam buldu.

Nâfi : ***** «..böğürmesi olan..» (A'raf, 148.) âyetindeki kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** onun böğürmesi de vardır, demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Bekr oğlu Muâviye oğulları Müslümanlara karşı homurdanmaya başladılar.

Nâfi : ***** «..beni anmakta gevşeklik etmeyin.» (Tâhâ, 42.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** , ikiniz de emirlerimde gevşek davranmayın demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** O seni nerede buldu, ben hiç gevşeklik göstermeden onu kurtarmanın yollarını aradım

Nâfi : ***** «..isteyene de, istemeyene de verin..» (Hac, 36.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kendisine verilenle yetinen, ***** ise, kapı kapı dolaşıp dilenendir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Onların zenginleri üzerinde kapılarını çalanlarının hakları vardır, fakirleri ise tok gözlü ve cömerttir.

Nâfi : ***** «..sağlam köşk_» (Hac, 45.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** in mânası, kerpiç ve harçla sağlamlaştırmış demektir.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Adiyyu'bnu Zeyd'in şu beytini duymadın mı?

Binayı mermerle sağlamlaştırıp tuğlayla ile çatısını kapattı. Damında da kuşların yuvası var.

Nâfi : ***** «..yalın ateş..» (Rahmân, 35.) kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** , kor halindeki ateş parçası demektir.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Lebidu'bnu Rabia'nın şu beytini duymadın mı?

***** Körüğü çektikçe çekiyor, böylece körük sürekli yalın ateş saçıyordu.

Nâfi : ***** «Mü’minler felah ve saadete erdiler. (Mü’minûn, 1.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, kurtuldular, mesut oldular demektir.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Lebidu'bnu Rabia'nın şu beytini duymadın mı?

***** Eğer hâlâ aklını başına almamışsan, aklını başına al; yemin olsun ki aklını başına alan Mesûd olmuş, kurtulmuştur.

Nâfi : ***** «..Allah dilediğini yardımıyla destekler..» (Âl-i imrân, 13.) âyetindeki ***** nün mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** destek olur, destekler demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Hassan b. Sâbit'in şu beytini duymadın mı?

***** Bir takım kahraman insanlar ki, siz asla onların dengi olamazsınız; onlar Cibril-i Emin'in inmesiyle desteklendiler.

Nâfi : ***** «...kıpkızıl bir duman..» (Rahmân, 35.) kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** ın mânası, alevsiz duman demektir.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şairin şu beytini duymadın mı?

***** Allah, içine kıpkızıl bir duman koymadığı halde, o petrol lambası gibi ışık saçıyordu.

 Nâfi : ***** «..karışık..» (İnsan, 2.) kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** rahimde kadın ve erkek menisinin karışmasıdır.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

***** Nâfi : ***** «..sarmısağından..» (Bakara, 61.) kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Kelimenin mânası, buğday demektir.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Ebû Mihceni's-Sekafi'nin şu beytini duymadın mı?

***** Ben kendimi buğday ziraatıyle meşgul olmamdan dolayı Mendine'ye yerleşmiş çok zengin birisi gibi sanıyordum.

Nâfi : ***** «..Siz boş şeylerle oyalanıp duruyorsunuz..» (Necm, 61.) âyetindeki ***** nun mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** eğlence ve boş şeyler demektir.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Huzeylete bintu Bekr'in şu beytini duymadın mı?

***** Ne olurdu! Ad kavmi hakkı kabul etselerdi; inkâr yoluna sapmasalardı.

Dendi ki kalk onların akibetlerine bak; sonra da bu oyalanmayı bırak.

Nâfi : ***** «Onda ne sersemletme var..» (Sâffât, 47.) âyetindeki ***** un mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** un mânası, dünyadaki içki gibi kötü ve çirkin olmayan içki demektir.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, İmru'l-Kays'ın şu beytini duymadın mı?

***** Aklı başdan götürmeyen nice kadehler içtim ve ondan yoldaşlarıma da sundum.

Nâfi : ***** «Dolunay şeklini alan aya ki.» (İnşikak, 18.) âyetteki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** demek, bir arada toplanmak demektir.

Nâfi : Araplar bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Tarafatu'bnu-Abd'in şu beytini duymadın mı?

***** Bizim, sürücüleri olmasa da bir araya toplanan deve kuşlarımız var.

Nâfi : ***** «..onlar orada ebedi kalacaklardır.» (Bakara, 39.) âyetindeki kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Oradan asla çıkamayacaklar, ebedi kalacaklar, demektir.

Nâfi : Araplar bunu, bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Adiyyu'bnu Zeyd'in şu beytini duymadın mı?

Eğer biz ölürsek, (başkaları) ölümsüz mü kalacak, ölüm isanlara ar mı olur!

Nâfi : ***** «havuzlar kadar (geniş) leğenler» (Sebe, 13.) âyetindeki kelimenin mânası ne dedir?

İbn-i Abbâs: ***** , havuzlar kadar demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Tarafatu'bnu'l-Abd'ın şu beytini duymadın mı?

***** Havuzlar kadar büyük olan kazanlar misafirler ve köylerden gelen için dolup taşmaktadır.

Nâfi : ***** «...kalbinde hastalık bulunan kimse tamah etmesin..» (Ahzâb, 32.) âyetindeki ***** ın mânası nedir? İbn-i Abbâs:*****, kötü huylar ve zina demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

***** Namusunu koru, takvaya yönel; bütün bunlar kalbinde hastalık olmayanların işidir.

Nâfi : ***** «..yapışkan bir çamurdan...» (Sâffât, 11.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** in mânası, yapışkan demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı? .

İbn-i Abbâs: Evet, Nâbiga'nın şu beytini duymadın mı?

Onlara bir iyilik gelirse şımarmazlar; kötülük de dokunursa, onu yapışkan (sürekli) kabul edip ümitsizliğe düşmezler; (yani hep itidal üzere bulunurlar.)

Nâfi : ***** «..eşler..» (Bakara, 22.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, denk ve benzeri demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Lebid b. Rabia'nın şu beytini duymadın mı?

***** Eşi benzeri olmayan Allah'a hamdederim Bütün hayırlar elindedir, ancak O'nun dediği olur.

Nâfi : ***** «..kaynar su karıştırılmış bir içkileri var.» (Sâffât, 67.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, sıcak su ve irin karıştırılmış, demektir.

Nâfi : Araplar, bunu bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Ebû's-Salt'ın şu beytini duymadın mı?

***** Bu iyilikler, şereflerdin yoksa su karıştırıldıktan sonra sidiğe dönüşen iki kadeh süt gibi değildir. (Yani bu iyilikler sahte değildir.)

Nâfi : ***** «..bizim (azabdan) payımızı çabuk ver..» (Sâd, 16.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** nun mânası, ceza demektir.

Nâfi : Araplar, bu kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

Kral Numan, kendisiyle karşılaştığım gün ne kimseyi cezalandırıyor, ne de kimseye ihsanda bulunuyordu.

Nâfi : ***** «..işlenebilen kuru balçıktan..» (Hicr, 26.) âyetindeki ***** ün mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** balçık, ***** şekil verilmiş demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Hamzetu'bnu Abdulmuttalib'in şu beytini duymadın mı?

***** Peygamberin yüzünün şekli, sanki bulutları ışığıyla dağıtıp parçalayan ay parçası!

Nâfi : ***** «..sıkıntı içinde bulunan fakirlere...» (Hac, 28.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** maddi sıkıntı içinde bulunan kimse demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Yoksullar, misafirler, kapı komşuları evlerinden hiç eksik olmaz.

Nâfi : ***** «..bol su..» (Cin, 16.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** bol su demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Suyu bol nehirlerin suladığı bitki gibi, sarmaş dolaş olan dallarını sarkıtmış

Nâfi : ***** «...ateş koru..» (Neml, 7.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesi, parlak bir ateş koru, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Tarafatu'bnu'l-Abd'in şu beytini duymadın mı?

Kor parçası gibi beni rahatsız eden uykusuzluğuma rağmen, artan hastalığımı yenmeye çalıştım.

Nâfi : ***** «..can yakıcı bir azab» (Bakara, 10.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** in mânası acıklı demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Derdi tasası olmayan uyudu; ben ise bütün gece boyunca kıvranıp durdum.

Nâfi : ***** «Onların ardından ...gönderdik..» (Mâide,

46.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** nin mânası, enbiyanın izince gönderdik, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Adiyyu'bnu Zeyd'in şu beytini duymadın mı?

***** Sabah aydınlığında kabile yüklerini yükleyip, onların kafilesi de bizim kafilenin izince yürüdüğü gün..

Nâfi : ***** «..(çukura) düştüğü zaman..» (Leyl, 11.) âyetindeki kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, öldüğü zaman ateşe atılmak, demektir.

Nâfi : Arablar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Adiyyu'bnu Zeyd'in şu beytini duymadın mı?

***** Ölüm onu kapıp ateşe atmak üzere o ise hâla mal mülk peşinde koşuyor.

Nâfi : ***** «..cennetlerde, ırmaklar(ın kenarların)da...» (Kamer, 54.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir? İbn-i Abbâs: ***** , bolluk demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Lebidu'bnu Rabi'nın şu beytini duymadın mı?

***** Nâfi : ***** «Allah yeri halk için yarattı.» (Rahmân, 10.) âyetindeki ***** ın mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, insanlar, halk demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Lebidu'bnu Rabia'nın şu beytini duymadın mı?

***** Sen bizim kim olduğumuzu soracak olursan, (bilki) biz bu gelişip güçlenmekte olan milletin önderleriyiz.

Nâfi : ***** «O, hiç (Rabbine) dönmeyeceğini..» (İnşikak, 14.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Habeş lügatında mânası, hiç dönmeyecek demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâir Lebid'in şu beytini duymadın mı?

***** insanoğlu, parladıktan sonra küle dönüşen ateşe ve ışığına benzer; ölümlüdür.

Nâfi : ***** «..adaletten ayrılmamanız için en uygun olanı budur.» (Nisâ, 3.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** adaletten sapmamanız için en uygun olanıdır, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Biz Allah'ın elçisinin peşinden gittik; onlar ise peygamberin sözünü atıp çeşitli yollara saptılar.

Nâfi : ***** «..kınayarak...» (Sâffât, 142.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** hata işleyen demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Umeyyetu'bnu's-Salt'ın şu beytini duymadın mı?

***** O kötülüklerden uzaktır, dengi yoktur; rezil olan ise, o alçağın kendisidir.

Nâfi : ***** «Kendi izniyle onları öldürdüğünüz sürece..» (Âl-i İmran, 152.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir? İbn-i Abbâs: ***** , onları ödürürsünüz demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Bizden kimimiz Muhammed'in kılıcı ile karşılaştı da; O askerin karşısında kılıcı ile düşmanlarını öldürdü.

Nâfi : ***** «..bulduğumuz..» (Bakara, 170.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** bulduk demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Nâbiga beni Zübyan'ın şu beytini duymadın mı?

Senin söylediğin gibi ne bir eksik, ne de bir fazla tamı tamına doksan . dokuz olarak hesab ettiler; hesap ettikleri gibi de buldular.

Nâfi : ***** «..hata..» (Bakara, 182.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, vasiyyette haksızlık yapmaktır, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Adiyyu'bnu Zeyd'in şu beytini duymadın mı?

***** Ey Numan, senin anan kız kardeşleri gibi haksızlık eden bir kadındır.

Nâfi : ***** «..darlık ve sıkıntı ile..» (En'am, 42.) âyetindeki kelimelerin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, darlık *****, sıkıntı demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeleri bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet,.Zeydu'bnu Amr'ın şu beytini duymadın mı?

***** Şüphesiz ki (gerçek) ilâh güçlü ve hükmü herşeyi kaplamıştır, iyilikler de kötülükler de kendi elindedir. (Yani dilediğini yapar.)

Nâfi : ***** «..alâmet..» (Âli İmran, 41.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs:***** kelimesi elle, başla işaret demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Göklerdeki herşey Rahmân'ın varlığına işaret eder; yeryüzünde de Ondan başka sığınılacak hiçbir şey yoktur.

Nâfi : ***** «..işte o kurtuluşa ermiştir..» (Âl-i İmran, 185.) âyetindeki kelimenin mânası nedir? .

İbn-i Abbâs: *****, mesut oldu ve kurtuldu demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Abdullah b. Ravaha'nın şu beytini duymadın mı?

***** Fitnecilere delillerle karşı koyup, oradan kurtulacağımı umarım.

Nâfi : ***** «..hem bizce, hem sizce makbul olan..» (Âl-i İmran, 64.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, makbul olan demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Kendisiyle karşılaşıp, eşit olarak mahkemeleştik; ancak o halden hale geçti (bu duruma razı olmadı.)

Nâfi : ***** «..dolu gemi..» (Şuarâ, 119;) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, dolu, yüklü gemiler demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Abîdu'bnu'l-Abras'ın şu beytini duymadın mı?

 ***** Onların memleketlerine atlarımızı doldurup çiğnedik, öyleki yurtlarını yoldan daha aşağı bir duruma düşürdük. (Yani onları egemenliğimiz altına aldık.)

Nâfi : ***** «..soysuz..» (Kalem, 13.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası zina çocuğu, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Hatimu't-Temimî'nin şu beytini duymadın mı?

Nâfi : ***** «..o çeşitli yollara..» (Cin, 11.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası; değişik yollar, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Yemin olsun ki, Zeyd'in süvarileri perişan bir vaziyette yollara dökülüp dağıldıkları gün, kendisi üzgün bir halde iken ona şöyle dedim..

Nâfi ***** «..sabahın Rabbına..» (Felak, 1.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesinin mânası, şafağın sökmesidir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Zuheyru'bnu Ebî Sülma'nın şu beytini duymadın mı?

***** Bu zat, ordusu her tarafa yayılmış (istila etmiş) olan gam ve kederi dağıtan bir kimsedir. Tıpkı sabahın, karanlığın kederim dağıttığı gibi.

Nâfi : ***** «..nasibleri..» (Bakara, 102.) âyetindeki kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** , nasîb demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Umeyyetu'bnu Ebî's-Salt'ın şu beytini duymadın mı?

***** Onlar orada veyli (ölümü) çağırırlar; halbuki onlara bukau ve katrandan yapılmış elbiselerden başka bir nasip yoktur.

Nâfi ***** «..hepsi Ona boyun eğerler..» (Bakara, 116.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimenin mânası, içtenlikle kabul edenler demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Adiyyu'bnu Zeyd'in şu beytini duymadın mı?

Allah'ın affını umarak, O'na boyun eğdi. Kıyamet günü kulun bu yaptıkları zayi edilmeyecektir.

Nâfi : ***** «..Rabbimizin şanı yücedir.» (Cin, 3.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, Rabbimizin büyüklüğü, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Umeyyetu'bnu Ebî's-Salt'ın şu beytini duymadın mı?

***** İlâhi, hamd yalnız Sana'dır, nimetler ve otorite (yönetim) senindir. Senden daha yüce ve üstün bir şey düşünülemez.

Nâfi : ***** «..kaynar su..» (Rahmân, 44.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesinin mânası, pişen ve sıcaklığı kalmayan demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Nâbiga'nın şu beytini duymadın mı?

Gadir ve hiyanette bulunan bir sakalı insanın midesinden gelen kandan daha kırmızı bir kına boyamıştır.

Nâfi : ***** «..sizi sivri dilleriyle incitirler..» (Ahzâb, 19.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** sizi dilleriyle incitirler, demektir.

Nâfi : Arablar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

***** Bolluk, bereket, yiğitlik onlardadır; ateşli hatipler de gene onlardan çıkar.

Nâfi : ***** «..elinde sıkı sıkı tuttu.» (Necm, 34.) âyetindeki bu kelimenin manâsı nedir?

İbn-i Abbâs: Kelimenin mânası; yaptığı iyiliği kesmek, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Azıcık verdi, sonra ihsanını kesdi; vermedi. Kim insanlar arasında iyiliği yayarsa o övülmeye layık bir kimsedir.

Nâfi : ***** «sığınacak yer» (Kıyame, 11.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesinin mânası, sığınak yok, demektir.

Nâfi : Arablar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Amru'bnu Kelsûm'un şu beytini duymadın mı?

***** Yemin olsun ki onun yeryüzünde dikili bir taşı bile yok. Emin ol ki onun sığınacak bir barınağı da yok.

Nâfi : ***** «..verdiği sözü yerine getirdi..» (Ahzâb, 23.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, takdir edilen ecel, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Lebudı'bnu Rabia'nın şu beytini duymadın mı?

***** Kişiye sormaz mısınız, kesinleşmiş bir ölüme mi, yoksa boş hayeller peşinde mi koşmaya çalışıyor.

Nâfi : ***** «üstün akla sahib» (Necm, 6.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, Allah'ın emrini yerine getirmede şiddet gösteren, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Nâbiga'nın şu beytini duymadın mı?

***** Burada güçlü kuvvetli, acımasız, kararlı biri var.

Nâfi : ***** «..sıkışan bulutlardan..» (Nebe, 14.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bu kelimenin mânası, iki bulutun temasıyla meydana gelen yağmur, demektir.

Nâfi : Arablar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Nâbiga'nın şu beytini duymadın mı?

***** Rûzgarlar, yağmur yüklü bulutlan doğu ile kuzey arasında dolaştırıyorlar

Nâfi : ***** «..seni destekleyeceğiz..» (Kasas, 35.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesi, yardımcı, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Nâbiga'nın şu beytini duymadın mı?

***** O, yardımcısı olmayanları ve korkuya düşenleri kurtaran Ebû Kabus'un himayesindedir.

Nâfi : ***** «..geride kalanlar arasında..» (Şuarâ, 171.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** geride kalanlar, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Abîdu'bnu'l-Ebras'ın şu beytini duymadın mı?

***** Onlar gittiler, aralarından biri beni geri bıraktı. Ben sanki geri kalanlar arasında bir yabancı gibiydim.

Nâfi : ***** «..üzülme..» (Mâide, 26.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** , kelimesinin mânası, üzülme, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, İmru'l-Kays'ın şu beytini duymadın mı?

***** Arkadaşlarım orada binek hayvanlarını başımın ucunda durdurarak şöyle diyorlardı: Yahu üzülüp kederlenerek kendini yiyip bitirme; sabırlı olmaya çalış.

Nâfi : ***** «..yüz çevirirler..» (En'am, 46.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** haktan yüz çevirmek, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Ebû Süfyan'ın şu beytini duymadın mı? İlahi gerçeklerden yüz çevirmemiz kendisine açık olmasına rağmen, Allahın bize hilmiyle muamele etmesine şaştım!

Nâfi : ***** «..helake uğramasın diye..»(En'am, 70.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** mahvolmak, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Zuheyr'in şu beytini duymadın mı?

***** Vedâ gününde kendisinden ayrılık mümkün olmayan bir rehin mukabili senden ayrıldım. Kalbim ise hıçkırığa boğulmuş (hapsolmuş)tu.

Nâfi : ***** «..o da batınca..» (Enam, 78.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****güneş battı demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Ka'bu'bnu Mâlik'in şu beytini duymadın mı?

***** Onun yokluğundan dolayı nur saçan ay değişti; güneş de tutuldu, neredeyse batıp kaybolacak!

Nâfi : ***** «..simsiyah.» âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****mahvolan, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Sabahleyin yanına uğradığımda hasımları etrafını çevirmiş, kendisini mahvetmek isterlerken buldum.

Nâfi : ***** «..devam ede ede..» (Yûsuf, 85.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** devam ediyorsun, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Emin ol ki, sen durmadan Halid'i hatırlayıp anmaktasın; halbuki bundan önce Tubba'i helak eden sebeb onu da helak etmiştir.

Nâfi : ***** «..fakirlik korkusuyla..» (İsrâ, 31.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** fakirlik korkusu, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadınız mı?

***** Ey kavmim, ben açlığa uğrayanlara karşı lutufkarım; müsafirlerime kızarmış kebab ikram ederim.

Nâfi : ***** «..bahçeler..» (Neml, 60.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** bahçeler, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şairin şu beytini duymadınız mı?

Burası, Allah'ın bereketli kıldığı bir ülkedir; buranın ovaları ağaçlı, (hayvanları) bol sütlü, bahçeleri ise yemyeşildir.

Nâfi : ***** «..gözetip karşılığını verir..» (Nisâ, 85.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** , güçlü, kuvvetli, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, Uhayhatu'l-Ensâri'nin şu beytini duymadın mı?

***** Ben şerir kişinin yaptıklarına karşılık vermedim; ama isteseydim ona haddini bildirmek elimden gelirdi.

Nâfi : ***** «Bakara, 255.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** , O'na ağır gelmez, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanır mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadınız mı?

***** O iki yüzlükleri verir (ihsanı boldur), bu ona pek ağır gelmez; çünkü o, seciyesi temiz, ahlâkı düzgün bir kimsedir.

Nâfi : ***** «..lider, önder..» (Meryem, 24.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, küçük nehir, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu beytini duymadınız mı?

***** O, yumuşak huylu, erdemli, emeline ulaşmış bir kimsedir; tıpkı büyük nehirlerin beslediği ırmak gibidir.

Nâfi : ***** «dolu kadehler» (Nebe, 34.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, dopdolu, demektir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânada kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet, şâirin şu sözünü duymadın mı?

***** Amr ziyafetimizi umarak bize geldi. Biz den kendisine dolu kadehler sunduk.

Nâfi : ***** «..çok nankör..» (Âdiyât, 6.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** , Allah'ın verdiği nimetleri tek başına yiyip, başkalarına ikram etmeyen, kölesini aç bırakan kişinin, kendine verilen nimete karşı nankörlük etmesidir.

Nâfi : Araplar, kelimeyi bu mânalarda kullanırlar mı?

İbn-i Abbâs: Evet; şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Ukaz gününde yaptığı ihsana karşı kendisine teşekkür ettim; orada bana yapılan iyiliği karşı nankörlük etmedim.

Nâfi : ***** «..sana alaylı alaylı başlarını sallayacaklar..» (İsrâ, 51.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesinin mânası, alaylı alaylı baş sallarlar demektir. Şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Övünç gününde peşlerinde siyah av köpekleri olan süvarileri görmene rağmen, hâla benimle eğleniyor musun!

Nâfi : ***** «Kavmi koşarak ona geldiler..» (Hûd, 78.) âyetindeki bu fiilin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** öfke ile üzerine giderler, demektir. Şâirin şu sözünü duymadın mı?

***** Esirler bize öfkeli öfkeli gelince, kendilerini burunlarının üzerine sürte sürte sevkettik.

Nâfi : ***** «..verilen bu vergi ne kötü bir vergidir.»

(Hûd, 99.) âyetinin mânası nedir.

İbn-i Abbâs: Bunun mânası; ardarda lanette bulunmak ne kötü oldu demektir. Şâirin şu beytini duymadın mı?

***** Beni böyle eşi benzeri bulunmayan bir iftira ile yıpratma; düşmanlar seni büyük bir kalabalıkla buna zorlasalar da.

Nâfi : ***** «..ziyanlarını artırmaktan başka..» (Hûd, 101.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** ; zarar, hasar demektir. Bişr b. Ebî Hâziminin şu beytini duymadınız mı?

***** Onlar, çok burunları koparıp kestiler; onlar, Sa'doğullarına zarar verip ocaklarını söndürdüler.

Nâfi : ***** «..geceleyin birara, ailenle beraber yola çık..» (Hûd, 81.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** ; seher vakti, gecenin son kısmı, demektir. Mâlik b. Kinâne, kelimeyi bir beytinde şöyle kullanır

***** Ağlayıcı kadın, ölen adamın başı ucunda seher vakti ona ağıt yakıyordu

Nâfi : ***** «..hadi gelsene..» (Yûsuf, 23.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesi, senin için herşeye hazırım, demektir. Uhayhatu'l-Ensâri'nin şu beytini duymadın mı?

***** Ziyafet vermeye çağrıldığım zaman hiç teredüd etmeden koşarım; tıpkı yiğitlere haydin er meydanına denildiği gibi..

Nâfi : ***** «..çetin bir gün..» (Hûd, 77.) âyetindeki ***** kemesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** ; şiddetli, demektir. Şâirin şu beytini duymadın mı?

Amansız günde kargılarının uçlarıyla kısrakların başlarına vuruyorlardı.

Nâfi : ***** «..kapatılıp kilitlenecektir..» (Hümeze, 8.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kapatılmış, demektir. Şâirin şu beytini duymadınız mı?

***** Devem, Mekke dağlarına doğru inleyerek yol alırken Sana şehrinin kapalı kapıları aşağılarımızda kalmıştı.

Nâfi : ***** «..hiç usanmazlar..» (Fussilet, 38.) âyetindeki bu fiilin mânası nedir?

İbn-i Abbâs:***** bıkmazlar, usanmazlar demektir. Şairin şu beytini duymadın mi?

***** Rabbisinden korktuğundan dolayı, ibadetten usandığından değil; o uzun boylu ibadet etmekten usanmaz.

Nâfi : ***** «..sürü sürü kuşlar.» (Fil, 3.) âyetinin mânası nedir.

İbn-i Abbâs: Bunun mânası; taşı gagalarıyla ve ayaklarıyla taşıyıp, durmadan başları üzerine bırakan kuşlar demektir. Şairin bu mânada kullandığı şu beyti duymadın mı?

***** . Gri elbiseli süvariler anladılar ki, atlarının palanları, Ebabil kuşları tarafından gagalanmış.

Nâfi : ***** «..onları yakalarsanız..» (Bakara, 191.) âyetindeki bu fiilin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** «onları bulduğunuzda» demektir. Hassanın şu beytini duymadın mı?

***** Lueyoğullan, Cuzeyme'ye yetişip işlerini bitirdiler; çünkü onların ölümü şifadır.

Nâfi : ***** «Ayaklarıyla toz koparanlara..» (Âdiyât, 4.) âyetindeki ***** nın mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, atın ayağından yükselen taş-toprak demektir. Hassan b. Sâbit'in şu beytini duymadın mı?

***** Keda tepesindeki yerlerinde kıvılcımlar saçan atlarımızı siz görmeseniz de biz feda etmişizdir.

Nâfi : ***** «cehennemin ortasında.» (Sâffât, 55.) âyetindeki ***** mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, cehennemin ortasında demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Adam kadının kalbinin ortasına isabet eden bir ok fırlattı; okun kalbe isabet etmesi, bir takım musibetleri beraberinde getiren aşkın kabulü mânasına geliyordu.

Nâfi : ***** «Dikensiz kirazlar.» (Vâkıa, 28.) âyetindeki kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, dikensiz demektir. Umeyyetu'bnu Ebî's-Salt'ın şu beytini duymadın mı?

***** Cennetin gölgeleri uzun, kızları nazenin, ağaçları dikensizdir.

Nâfi : ***** «güzel tomurcukla.» (Şuarâ, 148.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****, dopdolu demektir. İmru'l-Kays'ın şu beytini duymadın mı?

***** Bu ev, bilekleri dolgun, beli ince, ön dişleri beyaz genç bir kızın evidir.

Nâfi : ***** «..doğru söz..» (Ahzâb, 70.) âyetindeki kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; doğru, gerçek söz demektir. Hamze'nin şu beytini duymadın mı?

***** Muhammed (as.) Allah'ın kendine tevdi ettiği emanete karşı emindir. Konuştuğunda hep doğru konuşur.

Nâfi : ***** «..ne and ne de andlaşma..» (Tevbe, 8.) âyetindeki kelimelerin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** yakınlık, ***** de verilen söz demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Allah, aramızdaki yakınlık sebebiyle, tezinden zalimlere verdiği ceza ile onları cazalandırsın.

Nâfi : ***** «..sönüp gittiler..» (Enbiyâ, 15.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****ölüler demektir. Lebid'in şu beytini duymadın mı?

***** Elbiseleriyle üstleri örtülmüş; onlar evlerinin bahçelerindeki ölülerdir.

Nâfi : ***** «..demir kütleleri..» (Kehf, 96.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; demir parçaları demektir. Ka'b b. Mâlik'in şu beytini duymadın mı?

***** Ateşi tutuşturan, onların üzerine ateşin hararetini artırdıkça demir parçaları ve taşlar kor haline geldi.

Nâfi : *****«..uzak olsunlar..» (Mülk, 11.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; uzaklık, derinlik demektir. Hassan'ın şu beytini duymadın mı?

***** Benim tarafımdan Ubey'ye, sen cehennemin derinliklerini (dibini) boylamış bir adamsın diye kim söyleyecek.

Nâfi : ***** «..aldanma içindedirler.» (Mülk, 20.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****batıl demektir. Hassan'ın şu beytini duymadın mı?

***** Kuruntular seni uzaklara sürükledi, inkârcılığın sonu hüsrana uğramaktır.

Nâfi : ***** «..nefsine hakim..» (Âli imrân, 39.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kelimesi, kadına yaklaşmayan demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** O fuhşiyattan uzaktır; insanlara iyiliği, iyi işlerde yarışmayı emr ve tavsiye eder.

Nâfi : ***** «..suratsız, çok katı..» (insan, 10.) âyetinin mânası ne demektir?

İbn-i Abbâs: Âyetin mânası; şiddetli acıdan dolayı rengi değişen demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Yüzlerin suratsızlaştığı, acı içinde kıvrandığı hesap günü de değil.

Nâfi : ***** «..işlerin güçleştiği gün..» (Kalem, 42.) âyetindeki ***** ın mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****ahiretin şiddetinden demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Başımıza dehşetli bir harp koptu.

Nâfi : ***** «..dönüşleri..» (Gâşiye, 25.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** dönüş demektir. Ubeydu'bnu'l-Ebras'ın şu beytini duymadın mı?

***** Her kaybolan bir gün dönebilir; ancak ölümle kaybolan bir daha geri dönmez.

Nâfi : ***** «günah» (Nisa, 2.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** Habeş lügatında günah demektir. A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

***** Nâfi : ***** «..günah..» (Nisâ, 25.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; günah demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

Görüyorum ki sen şuursuzca, aleyhimde fesatçılık yapanlarla beraber işbirliği yaparak bana günah isnad etmeye çalışıyorsun.

Nâfi : ***** «..kıl kadar..» (Nisâ, 49.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; çekirdek zarı kadar, demektir. Nâbiga'nın şu beytini duymadın mı?

***** Ordu savaşıp milyarları yığıyor, sonra da düşmanlarına çekirdek zan kadar bile bir şey bırakmıyor.

 ***** «..çekirdek kabuğu..» (Fâtır, 13.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** çekirdeğin üzerinde bulunan beyaz zar, demektir. Şair Umeyyetu'bnu's-Salt'ın şu beytini duymadın mı?

***** Onlardan ne kıl kadar; ne çekirdek zan kadar, ne bundan az ne de bundan çok bir iyilik görmedim.

Nâfi : ***** «..Allah onları baş aşağı etmiştir..» (Nisâ, 88.) âyetindeki bu fiilin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****onları hapsetti demektir. Umeyye'nin şu beytini duymadın mı?

***** Onlar yalan ve iftirayı âdet hâline getirmiş zorba insanlar olmaları sebebiyle cehenneme hapsolunacaklardır.

Nâfi : ***** «..onun varlıklılarına yola gelmelerini emrederiz..» (İsrâ, 16.) âyetindeki fiilin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; musallat ettik demektir. Lebid'in şu beytini duymadın mı?

***** İyi davranırlarsa işleri kolaylaşır, (şayet azarlarsa başlanna bela) musallat olur da helake uğrayıp yokolur giderler.

Nâfi : ***** «..inkâr edenlerin size bir kötülük yapmalarından..» (Nisâ, 101.) âyetindeki ***** fiilinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****Hevazin lügatında, sizi zoria işkence ve dalalete sürükler demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Mekke bölgesinde oturan herkes eziyetlere, işkence ve musibetlere uğramışlar...

Nâfi : ***** «..sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi..» (Araf, 92.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, güya hiç yaşamamışlar demektir. Lebid'in şu beytini duymadın mı?.

***** Dâhis adlı atın koşusundan önce (Dâhis harbinden önce) nice yıllar yaşadım; keski sonsuza dek yaşama arzusunda olan nefis için ölümsüzlük olaydı.

Nâfi : ***** «alçaklık azabıyla..» (Enâm, 93.) âyetindeki ***** nun mânası ne demektir?

İbn-i Abbâs: *****utanç verici azab demektir. Şairin şu beytini duymadın

***** Biz yeryüzünü, insanı utanç verici, kederlendirici şeylerden uzak tutacak kadar geniş bulduk.

Nâfi : ***** «..zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar..» (Nisâ, 124.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; çekirdeğin özü kadar, demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Senden sonra halk çekirdek zarına bile (hiçbir şeye) sahip olamadılar, onlar senden sonra üzüntü ve kederden başka bir şeyle karşılaşmadılar.

Nâfi : ***** «..ne yaşlı..» (Bakara, 68.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****ne çok yaşlı demektir. Alkame'nin şu beytini duymadın mı?

***** Emin ol ki müsafirine verdiğin inek yaşlı, ayakta durmağa mecali yok ki adamın peşi sıra gidebilsin.

Nâfi : ***** «..beyaz iplik siyah iplikten ayırdedilinceye kadar..» (Bakara, 187.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, gecenin karanlığından gündüzün aydınlığı, tan yerinin ağarması demektir. Umeyye'nin şu beytini duymadın mı?

***** Beyaz iplik; sabah aydınlığı demektir ki o da ağarmaktadır, siyah iplik ise; gecenin karanlığıdır ki o da kararmaktadır.

Nâfi : ***** «..vicdanlarını sattıkları şey ne kötüdür..» (Bakara, 102.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası; basit bir dünya menfeatı için ahiretteki nasiplerini sattılar demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Ona aldığı şeyin bedelini verip sonra verdiğini geri alıp sahibine onu yok fiyatına satmaz mısın, diyor.

Nâfi : ***** «..gökten yıldırımlar..» (Kehf, 40.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****;' gökten inen ateş demektir. Hassan'ın şu beytini duymadın mı?

***** Topluluğun geride kalanları üzerine gökten ateş parçalan yağdı.

Nâfi : ***** «Bütün yüzler...boyun eğmiştir..» (Tâhâ, 111.) âyetindeki ***** fiilinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; teslim oldu, boyun eğdi demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Her zorluğa boyun eğenle (duçar olanla), Kusay ailesinden her fakir ve zengin sana ağlasınlar.

Nâfi : ***** «..dar bir geçim..» (Tâhâ, 124.) âyetindeki***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; şiddetli darlık, sıkıntı demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Süvarilere dar bir boğazda yetiştim. (Bakdım ki) oranın çevresini pek yaman savaşçılar sarmış.

Nâfi : ***** «..uzak yollardan..» (Hac, 27.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; yol demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Çoluk çocuklarını korudular, geçitleri yardımcıları dönen cesetlerle doldurdular.

Nâfi : ***** «..yolları bulunan..» (Zariyat, 7.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası; hareli yollar, güzel huy ve ahlâk demektir. Zuheyr b. Ebî Sülame'nin şu beytini duymadın mı?

***** Sevdiğine yetişdikleri yerde parlak kılıçlarıyla vuruyorlar; onlar, düşmanı kuşatıp saldırdıklarında geri dünüp kaçmazlar.

Nâfi : ***** «..hasta..» (Yûsuf, 85.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, şiddetli ağrılarla öldürücü hastalık demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Leyla'yı hatırladığından mı, biz ondan uzaklaşınca onulmaz bir hastalığa yakalanmışcasına doktorluk bir hasta olup çıkıyorsun.

Nâfi : ***** «..öksüzü iter kakar..» (Mâûn, 2.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, yetimin hakkını vermez, demektir. Ebû Talibin şu beytini duymadın mı?

*****

Nâfi : ***** «Gök (bile) onun dehşetinden yarılır..» (Müzzemmil, 18.) âyetindeki ***** un mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** kıyamet gününün korkusundan ürken demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

Karanlık basıncaya kadar develeri sürüp götürdü. Develerin yanında yağmurun suladığı, çiçekleri parlak yeşillikler vardı.

Nâfi ***** «..hepsi bir arada düzenli olarak sevkediliyordu..» (Neml, 17.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, kuşlar yuvalarına dönene kadar hep birden bekletilirler, demektir. Şarin şu beytini duymadın mı?

***** Beşte birden sonra halk sertlik gösterince; doru atlar üzerindeki öncüler bekletildi.

Nâfi : ***** «..ateş her dindikçe..» (İsrâ, 97.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****yanıp sönen demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Ateşten onların kulakları (vücutlan) sükunet buluyor. Ateşin en kızgın hali, ona doğru koştuklan tutuşma zamanıdır.

Nâfi : ***** «..erimiş maden gibi..» (Kehf, 29.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, zeytin yağı tortusu gibi demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Süratli deve onunla yarıştı; yarışma sonunda sanki kapları zeytinyağı tortusu gibi terle doldurmuş gibi oldu. (Yani deve kan ter icindfi kalmıştı.)

Nâfi : ***** «..ağır bir yakalayışı..» (Müzzemmil, 16.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, kurtuluşu mümkün olmayan şiddet demektir Şarin şu beytini duymuş muydun?

***** Dünya ve âhiret bahtsızlığı; bunların her ikisini de kurtuluş çaresi olmayan şeyler olarak görüyorum.

Nâfii : ***** «..korkmalarından ötürü kaçtılar..» (Kâf, 36.) âyetindeki fiilin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; Yemen lügatında kaçtılar demektir. Adiyyu'bnu Zeyd'in şu beytini duymadın mı?

***** Ölüm korkusundan ülkelere kaçışıp, yeryüzünde serseriyane dolaştılar

Nâfi : ***** «..fısıltıdan başka..» (Tâhâ, 108.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****hafifçe adım atmak, gizli konuşmak demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Gece gittiler, o da gece gitti; bilir ki gece yolcuğu sakindir.

Nâfi : ***** «..burunları havadadır, hakkı göremezler..» (Yâsin, 8.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** boyunu ve başını yukarıda tutmak demektir. Şairin (Bişr b. Ebî Hâzim) şu beytini duymuş muydun ?

***** Biz onun etrafında, suyu içmeyen deve gibi, hiçbir şeye iltifat etmeden oturmaktayız.

Nâfi : ***** «..kararsızlık içindedir.» (Kaf, 5.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****boş demektir. Şairin şu beytini duymuş muydun?

***** Korktu; onunla karnını doldurdu; derken içi boş bir kütük gibi yıkılıp gitti.

Nâfi : ***** «..kesinleşmiş bir hükümdür.» (Meryem, 71.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; vacip demektir. Umeyye'nin şu beytini duymuş muydun?

***** Sen kullarının Rabbi iken, onlar hata üstüne hata işliyorlar. Halbuki ölüm ve hüküm Senin elinde. (Onlara istediğini yapabilirsin.)

Nâfi : ***** «..kadehler..» (Zuhruf, 71.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

 İbn-i Abbâs: *****; kulpu olmayan testiler demektir. Huzeli'nin şu beytini duymuş muydun?

***** Küpler dolup taşıncaya kadar horoz ötemedi.

Nâfi : ***** «..ne de sarhoş olurlar.» (Sâffât, 47.) âyetteki ***** nun mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****başları da dönmez, demektir. Abdullah b. Ravaha'nın şu beytini duymadın mı?

Orada içkiden dolayı sarhoş olmazlar, içki onların sadece üzüntülerini, kederlerini ve susuzluklarını giderir.

Nâfi : ***** «..azabı süreklidir..» (Furkân, 65.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; alacaklının borçluyu takip ettiği gibi sürekli takip, demektir. Bişr b. Ebî Hazm'in şu beytini duymuş muydun?

***** Bir gün kartallar günü, bir gün kuzular günüdür. O gün ise azab ve takip edilme günüdür. (Yani, ne üzüntü devamlıdır, ne de sevinç..)

Nâfi : ***** «..kaburga kemikleri..» (Târik, 7.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; kadının gerdanlık taktığı yer, sine demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Sevgilinin göğüsündeki mücevherler, sinesini parıldatıp aydınlatmaktadır.

Nâfi : ***** «..helaki hak etmiş bir topluluk oldunuz..» (Feth, 12.) âyetindeki ***** un mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** Yemenli Uman kabilesinin lügatında, helak olmuş demektir. Şarin şu beytini duymadın mı?

***** Size yeterli derecede yaptığımız ihsana karşı nankörlük etmeyin; çünkü nankörlük sahibini helak eder.

Nâfi : ***** «..davarlarının yayıldığı..» (Enbiyâ, 78.) âyetindeki bu fiilin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** geceleyin hayvan gütmek demektir. Lebidin şu beytini duymuş muydun?

***** Develer bir süre otladıktan sonra yürüyüşlerini değiştirdiler; epey yol aldıktan sonra da dişlerinin seslerini değiştirdiler (geviş getirmelerini değiştirdiler.) .

Nâfi : ***** «..hasımların en yamanıdır.» (Bakara, 204) âyetindeki mâna nedir?

İbn-i Abbâs: *****; batılda ısrar etmek demektir. Muhalhal'in şu beytini duymuş muydun?

***** Hiç şüphesiz, akıllarda (kalplerde) kinler, cömertlikler ve saklı yaman düşmanlıklar gizlenmiştir.

Nâfi : ***** «..kızarmış buzağı..» (Hûd, 69.) âyetindeki ***** in mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; taş üzerinde kızartılmış, demektir. Şairin şu beytini duymuş muydun?

***** Onların içkileri var, ateşleri hazır; diledikleri zaman kızarmış buzağı, kebablarıdır.

Nâfi : ***** «..kabirlerinden..» (Yâsin, 51.) âyetindeki kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****kabirler demektir. İbn-i Ravaha'nın şu beytini duymuş muydun?

Bir zaman gelir ki kabrimin başına uğradıklarında şöyle derlen Ya Rabbi, onu rahata kavuştur. Kim yardımda bulunursa, o doğru yolu bulmuştur.

Nâfi : ***** «..hırslı..» (Meâric, 19.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; sıkıntılı ve sabrı kıt demektir. Bişr b. Ebî Hazim'in şu beytini duymadın mı?

***** Yetimin hakkını yemez, Allahın kullarına karşı sabırsızlık gösterip onları küçümsemez.

Nâfi : ***** «»artık kurtuluş zamanı değildi..» (Sâd, 3.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, kaçma zamanı değildir, demektir. A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

***** Leyla'dan ayrılmana rağmen hep onu hatırlıyorsun; ayrılık zamanı epey uzadı.

Nâfi : ***** «..çiviler..» (Kamer, 13.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; gemiye çakılan çivi demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Bize verilen gemi gayet sağlam yapılmış; malzemesi kereste, dokuması (birbirine tutturulması) ise çivi iledir.

Nâfi : ***** «..gizli bir sesini..» (Meryem, 98.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****duygu demektir. Şairin şu beytini biliyor muşuydun?

***** işitmesinde yalan olmayan, ses dinleme konusunda da mahir bir avcı gizli bir sesin farkına varmıştır.

Nâfi : ***** «..asık..» (Kıyâme, 24.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; yüzdeki burukluk, aşıklık demektir. Ubeydetu'bnu Ebras'ın şu beytini duymadın mı?

Yalçın kayalar üzerindeki asık suratlı kartallar gibi sabahladık.

Nâfi : ***** «..insafsızca..» (Necm, 22.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; insafsızca, haksız olarak demektir. İmru'l-Kays'ın şu beytini duymadın mı?

Esedoğulları, eşraf tabakasıyla düşük seviyedekileri denk tutmak suretiyle haksızlığa düştüler.

Nâfi : ***** «..bozulmamış..» (Bakara, 259.) âyetindeki bu fiilin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, yıllar onu değiştirmedi, demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Onun hem tadı, hem kokusu güzeldir. Sen yılların geçmesiyle onda bir değişme, bozulma göremezsin.

Nâfi : ***** «..hain nankörler..» (Lokmân, 32.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası; gaddar, zalim demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Kendisi kesinlikle bildi ve anladı ki, zaman benim hile ve zulmümden korkmaz.

Nâfi : ***** «..erimiş bakırı kaynağından..» (Sebe, 12.) âyetindeki ***** ın mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası; bakır demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Demir kazanlara konuldu, bakır kazanlar meydanda yok.

Nâfi : ***** «..buruk yemişli..» (Sebe, 16.) âyetindeki ***** ın mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** ekşi, kekre demektir. Şairin şu beytini biliyor muydun?

***** Nâfi : ***** «..kaçınır..» (Zümer, 45.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası kaçındı, döndü demektir. Amru'bnu Kelsum'un şu beytini duymuş muydun?

***** Kargı doğrultanın, vınlayarak fırlattığı kargılar, geri tepip atanı yaraladığında...

Nâfi : ***** «..yollar..» (Fâtır, 27.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir ?

İbn-i Abbâs: *****yollar demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Sevgililer tarafından terkedilen yurtlardaki belli belirsiz izler (yollar), tıpkı kollardaki bozulmuş dövmelerdir.

Nâfi : ***** «Zengin eden ve sermaye veren O'dur.» (Necm,48.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, fakirken zengin olmak, zenginken kanaat etmek, demektir. Antere'nin şu beytini duymadın mı?

***** Allah senin diriliğini artırsın, iyiliğini versin, şunu bil ki, ben öldürülmesem bile, nihayet ölüm döşeğinde can vereceğim.

Nâfi : ***** «..sizden hiçbir şey eksiltmez..» (Hucurât, 14.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Beni Abbâs lügatında bunun mânası, sizden bir şey eksiltmez, demektir. Hatletu'l-Besi'nin şu beytini duymadın mı?

***** Sa'doğullarının büyükleri, elçilik görevini samimiyetle, eksiksiz, yalansız yerine getirdiler.

Nâfi : ***** «..çayırlar..» (Abese, 31.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; mera demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Orada meraları ve bahçeleri (hayvanlar ile insanların yiyeceklerini) suya giden yol üzerinde karışık olarak görmektesin.

Nâfi : ***** «..gizli (buluşmaya) sözleşmeyin..» (Bakara, 235.) âyetindeki ***** ne demektir?

İbn-i Abbâs: *****; cima demektir. İmriu'l-Kays'ın şu beytini duymadın mı?

***** Nâfi : ***** «..otlattığınız..» (Nahl, 10.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası otlatır, güdersiniz demektir. A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

***** Halk, önderleriyle işlerine gittiler. Yorgun çoban gelip nereye diye seslendi

Nâfi : ***** «..Allah için saygı (göstermek) istemiyorsunuz.» (Nûh, 13.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, büyüklenmenizden dolayı Allah'dan korkmazsınız demektir. Ebû Zeyb'in şu beytini duymuş muydun?

***** Kendisini arı soktuğunda arının sokmasından korkmaz; işçi arıların kovanlarında onunla anlaşma yapar.

Nâfi : ***** «..hiçbir şeyi olmayan yetimi..» (Beled, 16.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** muhtaç, yoksul demektir. Şairin şu beytini duymadın mı.

***** Gök sana yağmurunu göndermediğinden, onun nevalesi azaldı; Allah sana yardım etsin.

Nâfi : ***** «(O gün) başlarını dikerek koşarlar..» (ibrahim, 43.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****bilerek boyun eğenler demektir. Tubba'ın şu beytini duymuş muydun?

Sa'doğlu Nemr, bana itaat etmesini bilmiştir. Nemr, bana borçlu ve boynu büküktür.

Nâfi : ***** «Hiç O'nun adıyla anılan birini biliyor musun?» (Meryem, 65.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, çocuk demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Çok evlada sahipsin, mal bakımından da müreffeh bir hayat yaşıyorsun (çok zenginsin).

Nâfi : *****«..eritiyor..» (Hac, 20.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** eritilir, demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** Madenin dolup boşalan potasında sürekli olarak eriyikleri kaynamaktadır.

Nâfi . : ***** «..güçlü bir topluluğa ağır geliyordu..» (Kasas, 76.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****ağır gelir demektir. İmriu'l-Kays'ın şu beytini duymadın mı?

***** Yükü ağır gelen zayıf kimsenin yürüyüşü gibi, kadın iki büklüm olarak yürüyor.

Nâfi : ***** «..boyunların(ın)..» (Enfâl, 12.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; parmak uçları demektir. Antere'nin şu beytini duymadın mı?

***** Eller (parmaklar) kılıçlara sarıldığında harbin çetin süvarileri olan kavmim ne yamandır!

Nâfi : ***** «..kasırga..» (Bakara, 266.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, şiddetli rüzgar demektir. Şairin şu beyitini duymadın mı?

***** Kadınların onun hakkındaki hile ve düzenleri (tuzakları) kasırga gibidir.

Nâfi : ***** «..gidecek yer..» (Nisâ, 100.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Huzeyl lügatında bunun m Sayfa : 351

İbn-i Abbâs: ***** noksan olmayan, eksiksiz demektir. Züheyr'in şu beytini duymadın mı?

Hafif olmayan, eksiksiz (süratli) koşamayan hantal atlardan, koşu atları üstündür.

Nâfi : ***** «..kayaları oyan Semûd..» (Fecr, 9.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, dağdaki kayaları oyarak kendilerine ev edindiler demektir. Umeyye'nin şu beytini duymadın mı?

***** Allahü teâlâ, geçimimizi sağlayabilmemiz için gözlerimizi yaratmış, kulak yolumuzu oymuş, dış çevresini şekillendirmiş.

Nâfi : ***** «..pek çok sevmek..» (Fecr, 20.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, aşırı, çok demektir. Umeyye'nin şu beytini duymadın mı?

***** Ya Rabbi, affettiğin zaman toptan affet, hangi kulun hata etmemiştir ki..

Nâfi : ***** «..karanlık..» (Felak, 3.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; karanlık: demektir. Züheyr'in şu beytini duymadın mı?

***** Karanlıklar basıncaya kadar.....

Nâfi : ***** «Onların kalplerinde hastalık vardır..» (Bakara, 10.) âyetindeki ***** nun mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** nifak demektir. Şairin şu beytini duymadın mı?

***** insanlara güzel davranmaya çalışıyorum; fakat esefle görüyorum ki onlar bana karşı kalblerinde nifak ve kin besliyorlar.

Nâfi : ***** «..bocalayıp duruyorlar..» (Bakara, 15.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** gülüp oynayıp başıboş dolaşırlar, demektir. A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

***** Saçlarımın ağarmasına rağmen gülüp oynayıp, günümü gün etmekte olduğumu görmekteyim; bu tür davranışlar yaşlı insanlara yakışır mı?

Nâfi : ***** «..yaratıcınız..» (Bakara, 54.) âyetindeki ***** nün mânası nedir?

İbn-i Abbâs: *****; yaratanınız demektir. Tubba'ın şu beytini duymadın mı?

***** Ben şehadet ederim ki Ahmed, mahlûkatı yaratan Allah'ın elçisidir.

Nâfi : ***** «..kendisinde hiç şüphe yoktur..» (Bakara, 2.) âyetinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, içinde hiçbir şüphe yoktur, demektir. İbn-i Zehra'nın şu beytini duymadın mı?

***** Ey Umame, Hakda şüphe olmaz; şüphe ancak yalancıların sözlerinde olur.

Nâfi : ***** «..Allah onların kalblerini mühürlemiştir.» (Bakara, 7.) âyetindeki ***** nin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, Allah kalplerini mühürledi demektir. A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

***** Bir Yahudi şarap fıçısının etrafında döndü, sonra üzerinde mührü olan bu fıçıyı meydana çıkardı.

Nâfi . : ***** «..yalçın kaya..» (Bakara, 264.) âyetindeki ***** kelimesinin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bu kelimenin mânası, düzgün, kaypak taş demektir. Eves b. Hacer'in şu beytini duymadın mı?

***** Düz (yalçın) kayalar üzerinde; sanki bu kayaların sırtı yağlanarak kaygan hâle gelmiş.

Nâfi : ***** «..onda dondurucu..» (Âli İmrân, 117.) âyetindeki ***** un mânası nedir?

İbn-i Abbâs:*****soğuk demektir. Nâbiga'nın şu beytini duymadın mı?

***** Yemeğin katığı olduğu gibi, kışın katığı olan soğuk, yeryüzünü tamamen kapladığı zaman ümitlerini kesmezler.

Nâfi : ***** «..Mü’minleri savaş üslerine yerleştiriyordun.» (Âli imrân, 121.) âyetindeki ***** nün mânası nedir?

İbn-i Abbâs: Bunun mânası, Mü’minleri yerleştirirsin demektir. A'şa'nın şu beytini biliyor muydun?

***** Rahmân Taâlâ, senin evini safa ile haremin batısının en güzel yerine yerleştirmiş

Nâfi : ***** «..erenler..» (Âl-i İmrân, 146.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** büyük topluluk demektir. Hassan'ın şu beytini duymadın mı?

***** Şayet bir toplum doğru yoldan saparsa, üzerlerine büyük bir cemaat sevkederiz.

Nâfi : ***** «..açlıktan..» (Mâide, 3.) âyetindeki bu kelimenin mânası nedir?

İbn-i Abbâs: ***** ; açlık demektir. A'şa'nın şu beytini duymadın mı?

***** Siz, kışın karnınız tok keyifli keyifli gecelerken, komşularınız açlıktan ızdırap içinde gecelerler.

Nâfi : ***** «..işledikleri suçu işlemeye devam etsinler..» (Enam, 113.) âyetindeki ***** ne demektir?

İbn-i Abbâs: ***** : kazanacaklarını kazansınlar, demektir. Lebid'in şu beytini duymadın mı?

***** Ben elde ettiğimle geliyorum; ben nefsimin bana kazandırmaya çalıştığı şeylerden uzağım.

Nâfi b. Ezrak'ın soruları bunlardır. Bunlar arasından on küsur meşhur soruyu almadım. Bazı âlimler, muhtelif senetlerle ayrı ayrı İbn-i Abbâs'dan rivâyet etmişlerdir.

Ebû Bekri'l-Enbâri «K i t a b u' l - V a k f v e' l - İ b t i d a» adlı eserinde bunlardan bir kısmını rivâyet etmiştir: Bunlar «kef» harfiyle işaretlenmiştir. İbnul Enbari şöyle rivâyet etmiştir: Bize Bişr b. Enes, o da bize Muhammed b. Ali b. Hasen b. Şekik, o da bize Ebû Salih Hudye b. Mucahid, o da bize Mücahid b. Şuca, bize Muhammed b. Ziyad Yeşkuri, o da Meymûn b. Mihrân'dan rivâyet. etmiştir. Meymûn b. Mihrân şöyle demiştir Nâfi b. Ezrak Mescide girdi ve bunları sordu.

Taberânî «M u c m u' l - K e b î r»inde bunlardan bir kısmını nakletmiştir. Bunlar «tı» harfiyle işaretlenmiştir. Bu rivâyeti, Cuveybir tariki ile Dahhak b. Muzahim'den yapmış, Dahhak şöyle demiştir: Nâfi b. Ezrak çıktı... ve şunları sordu, şeklinde nakletmiştir.