İslam Tarihi | 14. Bi'set Yılı


 

Nübüvvetin ondördüncü yılı

Nübüvvetin ondördüncü yılında 148 Rebiülevvel ayının dördünde, 149 Pazartesi günü 150 seher vakti, 151 Hazret-i Ebu Bekir iki devenin üstün olanını Peygamberimiz aleyhisselâma takdim ederek:

" Babam, anam sana feda olsun! Bin! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ben, benim olmayan deveye binmem! " buyurdu.

Hazret-i Ebu Bekir:

" Yâ Rasûlallah! O senindir! Babam, anam sana feda olsun! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Hayır! Binmem! Fakat, onu ne kadara satın aldınsa bana söylemelisin! " buyurdu.

Hazret-i Ebu Bekir:

" Şu kadara! Şu kadara! " dedi.

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ben de, onu o bedelle aldım! " buyurdu.

Hazret-i Ebu Bekir:

" Artık o senindir yâ Rasûlallah! " dedi. 152

Peygamberimiz aleyhisselâm; Ced'â, Adbâ diye de anılan Kasvâ'yı Hazret-i Ebu Bekir'den dört yüz dirheme satın alınca, 153 onun üzerine bindi.

Hazret-i Ebu Bekir de, diğer deveye binip, azadlısı Âmir b. Füheyre'yi - yolda kendilerine hizmet etmesi için - terkisine aldı. 154

Kılavuz Abdullah b. Uraykıt önlerine düştü. Sahiller yolunu tutup, Medine'ye gitmek üzere, Sevr'den aynldılar. 155

-------------------------------------

140. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 225, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 371 , Buhârî, Sahih, c. 4, s. 253, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1826, Taberî, Târih, c. 2, s. 250, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 511-512.

141. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 224, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 317.

142. Taberî, Târih, c. 2, s. 240.

143. Taberî, c. 2, s. 240, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 465.

144. İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 7, s. 184, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 79, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 325, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 325.

145. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 130, Zührî, Megâzî, s. 100, İbn Sa'd, c. 1, s. 229, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 261 , Taberî, c. 2, s. 247.

146. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 130, Taberî, c. 2, s. 247, İbn Esîr, c. 2, s. 104, Diyarbekrî, c. 1, s. 330.

147. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 391, Buhârî, c. 4, s. 256, İbn Hazm, s. 91 -92, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 475, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 236, İbn Seyyid, c. 1, s. 184.

148. Taberî, Târih, c. 2, s. 254, Mes’udî, Murûoj'z-zeheb, c. 2, s. 285.

149. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 232, Belâzurî, Ensâb. c. 1, s. 261, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 239.

150. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 110, İbn Sa'd, c. 1, s. 232, Belâzurî, c. 1, s. 261, Taberî, c. 2, s. 254, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 249, İbn Esîr, c. 2, 5. 107, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 177.

151. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 288, Belâzurî, c. 1, s. 261.

152. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 131, Taberî, Târîh, c. 2, s. 247, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 188, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 330.

153. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 492.

154. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 131, Taberî, c. 2, s. 247, Diyarbekrî, c. 1, s. 330-331.

155. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 392, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 256, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 475, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 239, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 184, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 320, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 184, Heysemî, Mecma, c. 6, s. 54, Diyarbekrî, c. 1, s. 331.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Yurt Sevgisi ve Hazret-i Ebu Bekir'in Kureyş Müşrikleri Hakkındaki Sözü

Peygamberimiz aleyhisselâm; Hazvere çarşısında durarak, 156 Beytullah'a baktı. 157 Mekke'ye:

" Vallahi, 158 biliyorum ki, 159 sen, hiç şüphesiz, Allah'ın yarattığı yerlerin hayırlısı ve Allah'a en sevgili olanısın! 160

Eğer senin halkınl 61 beni senden çıkarmamış olsalardı, çıkmazdım! " buyurdu. 162

Peygamberimiz aleyhisselâmın:

" Senden daha güzel ve bana senden daha sevgili bir belde yoktur!

Eğer kavmim beni senden çıkarmamış olsalardı, ben senden başkasında oturmazdım! " buyur-duğu163 ve:

" Ey Allah! Sen, beni beldelerin bana en sevgili olanına götür!

Beni, beldelerin sana sevgili olanında yerleştir! " diye dua ettiği de rivayet olunmuştur. 164

Peygamberimiz aleyhisselâma Yüce Allah tarafından hicret emri verildiği zaman, İsrâ sûresinin sekizinci âyeti de indirilmiş ve bu âyette:

" 'Rabbim! Beni (gireceğim yere) sıdk (ve selâmet) girdirişiyle girdir!

(Çıkacağım yerden de) sıdk (ve selâmet) çıkarışıyla çıkar!

Ve tarafından, bana hakkıyla yardım edici bir hüccet (ve kudret) de ver' de! " buyurulmustur. 165

Peygamberimiz aleyhisselâm Mekke'den çıkarken, Hazret-i Ebu Bekir: " İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn! Onlar Resûlullah aleyhisselâmı çıkardılar! Hiç şüphesiz, kendileri de helak olacaklar" dedi.

-------------------------------------

156. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 305, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 722, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 156, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 518, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1 , s. 80, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 328.

157. Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 80, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 328.

158. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 305, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 156, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 722, Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 80, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 328.

159. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 305, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 518.

160. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 305, Tirmizî, c. 5, s. 722, Dârimî, c. 2, s. 156, Beyhakî, c. 2, s. 518, Kastalânî, c. 1, s. 80, Zürkânî, c. 1 , s. 328.

161. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 518, Kastalânî, c. 1, s. 80, Zürkânî, c. 1, s. 328.

162. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 305, Tirmizî, c. 5, s. 722, Dârimî, c. 2, s. 256, Beyhakî, c. 2, s. 518, Kastalânî, c. 1, s. 81 , Zürkânî, c. 1 , s. 328.

163. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 723.

164. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 518, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 12, s. 259.

165. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 304, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 149, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 197, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 313, Hâzin, Tefsîr, c. 3, s. 177.

Medine'ye Gidilirken Takip Edilen Yollar ve Uğranılan Yerler

1. Kılavuz Abdullah b. Uraykıt; Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir'i Mekke'nin aşağı tarafından götürüp sahile geçirdi.

2. Usfan'ın aşağısında, yoldan ayrıldılar. 166

Usfan; Mekke ile Medine arasında, Mekke'ye iki günlük kadar uzaklıkta bir kariyye olup, kuyuları ve akarsuları sayılamayacak kadar çoktur. 167

Hazret-i Ebu Bekir, kâh önde gidiyor, kâh arkadan birisinin gelmesinden korkunca, geride kalıp arkada gidiyor ve böyle yapmaktan geri durmuyordu. 168

Hazret-i Ebu Bekir, ticaret maksadıyla zaman zaman Şam'a gidip geldiği için, herkesçe tanınırdı.

Mekke ile Medine arasındaki bu yolculukları sırasında da, 169 tanıdığı birisiyle karşılaştıkça, Peygamberimiz aleyhisselâmı: 170

" Ey Ebu Bekir! Kimdir şu önündeki zât?" diye ona soruyorlar, o da:

" Kılavuzdur! Bana yol gösteriyor! " diyor, 171 bu sözü ile de:

" O bana hayır yolu gösteriyor! " demek istiyordu. 172

3. Kılavuz Abdullah b. Uraykıt Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir'i Emec'in altından götürdü. 173 Emeç; Usfan ile Kudeyd arasında, Huzâalara ait ekinlik bir vadi olup, yirmi kadar su kuyusu vardır. 174 Emec'i geçtikten sonra, yol ayrıldı.

4. Kudeyd'e vardılar. 175

Kudeyd; Mekke ile Medine arasında, 176 Mekke'ye Medine'den daha yakın, 177 su kuyuları çok olan biryerdir. 178

Kudeyd çadırlarına ulaştıkları sırada Müdlic oğullarından bir adama rastladılar. 179

-------------------------------------

166. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 7.

167. Semhûdî, Vefâu’l-vefâ, c. 4, s. 1266.

168. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 54.

169. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 233, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 122, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 246, Heysemî, Meana, c. 6, s. 54.

170. Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 54.

171. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 235, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 211 , Buhârî, Sahih, c. 4, s. 259, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 246.

172. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 235, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 211, Buhârî, c. 4, s. 259.

173. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 136, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 8.

174. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1130.

175. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 136, Taberî, Târîh, c. 2, s. 246, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 8, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 92, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 323, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 189, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 321.

176. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1287.

177. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 4, s. 313.

178. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1287.

179. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 54.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Bir Kayanın Gölgesinde Dinlenişi

Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir, her tarafta aranıyor olmalarına rağmen, Mekke'den ayrıldıkları gün ve o günden sonraki gece, durmadan yollarına devam ettiler. 180

Ertesi gün de yanlanmış, 181 yol da boşalıp, yoldan hiç kimse geçmez olmuştu. 182

Hazret-i Ebu Bekir, gölgesine sığınılabilecek bir yer var mı diye göz gezdirirken, 183 gölgeli, uzun bir kaya gördü. Kayanın üzerine henüz güneş gelmemişti. Hemen varıp onun yanına indiler. 184 Hazret-i Ebu Bekir kayanın gölgesinde Peygamberimiz aleyhisselâmin uyuyacağı bir yeri düzelttikten ve üzerine bir post serdikten sonra:

" Yâ Rasûlallah! Sen yat, uyu! 185

Ben senin için etrafa göz kulak olurum" dedi. 186

Peygamberimiz aleyhisselâm yatıp uyudu. 187

Hazret-i Ebu Bekir kendilerini arayan kimse var mı diye etrafa bakınırken, bir davar çobanının davar-larıyla birlikte kayaya doğru gelmekte olduğunu ve onun da kayanın gölgesinden yararlanmak istediğini gördü.

Kendisini karşılayıp, ona:

" Sen kimin çobanısın ey oğul?" diye sordu. 188

Çoban:

" Şehir halkından. 189 Kureyşîlerdeni 90 bir adamın çobanıyım! " dedi. 191

Adamın ismini haber verince, Hazret-i Ebu Bekir onu tanıdı 192 ve çobana:

" Davarında süt var mı?" diye sordu.

Çoban, " Evet! Var! " dedi.

Hazret-i Ebu Bekir:

" Bizim için süt sağır mısın?" diye sordu.

Çoban " Evet! " deyince, Hazret-i Ebu Bekir bir koyun tutmasını ona emretti:

" Memeyi kıldan, topraktan, kirden silkip temizleyiver! " dedi.

Çoban Hazret-i Ebu Bekir'in dediğini yaptıktan sonra, yanındaki çanağa bir miktar süt sağdı. 193

Hazret-i Ebu Bekir'in yanında ufak bir tulum vardı.

Hazret-i Ebu Bekir; Peygamberimiz aleyhisselâm ondan su içsin, abdest alsın diye, o tulumla su taşırdı. 194

Peygamberimiz aleyhisselâm o sırada çok susamıştı. 195

Hazret-i Ebu Bekir sütün üzerine su döküp biraz soğuttu ve:

" Yâ Rasûlallah! İç sütten! " dedi. 196

Peygamberimiz aleyhisselâm içince, Hazret-i Ebu Bekir'in içi rahaflaştı. 197

" Yâ Rasûlallah! Yolculuk için vakit geldi! " dedi. 198

Güneş batıya doğru eğildikten sonra, kalkıp yollarına devam ettiler199 ki, o gün Salı günü olup, Kudeyd'e gelmiş bulunuyorlardı. 200

Müşriklerde, Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir'i her tarafta aramaktan geri durmuyorlardı. 201

-------------------------------------

180. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 365, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 2, Müslim , Sahih, c. 4, s. 2309, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 330, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 483, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 239-240, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 95, Zehebî, s. 324.

181. İbn Sa'd, c. 4, s. 365, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 2, Müslim, c. 4, s. 2309, Ebu Nuaym, c. 2, s. 330, Beyhakî, c. 2, s. 483, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 104, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 95, Zehebî, s. 324, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 187.

182. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2309.

183. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 365, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Müslim, c. 4, s. 2309-2310, Beyhakî, c. 2, s. 483, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 239, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 95, Zehebî, s. 324.

184. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 365, Müslim, c. 4, s. 2309.

185. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 365, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 2, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2309-2310, Ebu Nuaym, Delâilü’n-nübüvve, c. 2, s. 330, Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve, c. 2, s. 483, Ebu’l -Ferec İbn C evz\, el -Vefâ, c. 1, s. 239.

186. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2309.

187. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 2, Ebu Nuaym, c. 2, s. 330, Beyhakî, c. 2, s. 483, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 239, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 95, Zehebî, s. 324, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 187.

188. İbn Sa'd, c. 4, s. 365, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 2, Müslim, c. 4, s. 2310, Ebu Nuaym, c. 2, s. 330, Beyhakî, c. 2, s. 483.

189. Müslim, c. 4, s. 2310.

190. İbn Sa'd, c. 4, s. 365, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Ebu Nuaym, c. 2, s. 330, Beyhakî, c. 2, s. 483, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 239, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 95, Zehebî, s. 324, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 187.

191. İbn Sa'd, c. 4, s. 365, Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 3, Müslim, c. 4, s. 2310, Ebu Nuaym, c. 2, s. 330, Beyhakî, c. 2, s. 483, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 95, Zehebî, s. 324, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 187.

192. İbn Sa'd, c. 4, s. 365, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Ebu Nuaym, c. 2, s. 330, Beyhakî, c. 2, s. 483, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 239, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 95, Zehebî, s. 324, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 187.

193. İbn Sa'd, c. 4, s. 365-366, Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 3, Müslim, c. 4, s. 2310, Beyhakî, c. 2, s. 483, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 239, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 95, Zehebî, s. 324, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 187.

194. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2310.

195. Buharî, Sahîh, c. 4, s. 259.

196. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 3, Müslim, c. 4, s. 2310, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 484, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 239-240, Muhibbüt-Taberî Rıyâdu’n-nadrâ, c. 1, s. 96, Zehebî, Târîhu' I-islâm, s. 324, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 187.

197. İbn Sa'd, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Buhârî, c. 4, s. 259, Müslim, c. 4, s. 2310, Beyhakî, c. 2, s. 484, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 240, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 96, Zehebî, s. 324, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 187.

198. İbn Sa'd, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Beyhakî, c. 2, s. 484, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 240, Zehebî, s. 324.

199. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2310.

200. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 222.

201. İbn Sa'd, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Beyhakî, c. 2, s. 484, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 240, Muhibbüt-Taberî, c. 1 , s. 96, Zehebî, s. 324, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 187.

Ümmü Ma'bed Hatunun Çadırına Uğranılması

Ümmü Ma'bed Hatun, Huzâaların atası Aımr b. Rebia'nın şovundan olup, akıllı, iffetli ve güçlü bir kadındı.

Kuraklık ve kıtlık yıllarında Kudeyd'deki* çadırının önüne oturur, gelen geçen yolcuların su ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdı.

Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir, Âmir b. Füheyre ve Abdullah b. Uraykıt da onun çadırına uğradılar. Ondan hurma* veya et satın almak istediler.

Fakat, Ümmü Ma'bed Hatunun yanında bunlardan hiçbir şey bulamadılar.

Çünkü, hazerde, seferde azığı tükenen veya kıtlığa uğrayan halk, onda bulduklarını, olanları satın alır, tüketirlerdi. 202

Ümmü Ma'bed Hatun:

" Vallahi, yanımızda birşey bulunsaydı, sizin ihtiyacınızı gidermek için ikram ederdim! " dedi. 203

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ey Ümmü Ma'bed! Yanında süt bulunur mu?" diye sordu.

Ümmü Ma'bed Hatun:

" Yoktur! Vallahi davarlar kısırdır! " dedi. 204

Peygamberimiz aleyhisselâm, çadırın bir tarafında duran arık koyunu gördü ve:

" Ey Ümmü Ma'bed! Nedir şu koyun?" diye sordu.

Ümmü Ma'bed Hatun:

" O, arık, davar sürüsünden geri kalmış, dermansız, güçsüz bir koyundur! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Onda süt var mı?" diye sordu.

Ümmü Ma'bed Hatun:

" O, bundan tamamıyla mahrumdur! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Benim onu sağmama izin verir misin?" diye sordu.

Ümmü Ma'bed Hatun:

" Evet! Anam, babam sana feda olsun! Eğer sen onda süt bulabileceğini sanıyorsan, sağ! " dedi.

-------------------------------------

* Ümmü Ma'bed Hatunun çadırı Kudeyd ile Müşellel arasında olup, bunların arası üç mil idi (Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 333). Müşellel de; Mekke ile Medine arasında, deniz kıyısında, Kudeyd'e kadar uzanan bir dağdır (Ebu'l-MünzirHişam, Kitâbu'l-esnâm, s. 13, Yâk ut M u' cem u' l-büldâ n, c. 5, s. 136). Müşellel'in Medine'ye uzaklığı yedi mildir. (Yakut, c. 5, s. 24).

* Hurma yerine, süt rivayeti de vardır (Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 226, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 192, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 84).

202. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ. c. 1, s. 230, Hâkim, Müstedrek. c. 3, s. 9, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 338, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 226, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1958-1959, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 101, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 437-438, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 192, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 55-56, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 497 498.

203. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 230, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 242, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 192, Diyarbekrî, c. 1, s. 333.

204. İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 1, s. 188.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Sütsüz Koyundan Süt Sağışı

Peygamberimiz aleyhisselâm, koyunu getirtti. Koyunun arkasına çömelcii. Bacaklarını ayırdı. Besmele çekti. Koyunun memesini eliyle sığadı205 ve:

" Ey Allah! Ona (Ümmü Ma'bed'e) koyununu bereketli kıl! " diyerek206 dua edince, koyunun memesi sütle dolup taştı!

Peygamberimiz aleyhisselâm beş-on kişinin kanasıya içeceği büyüklükte bir kap getirtti ve içine süt sağdı. Kabı ağzına kadar doldurdu.

Önce Ümmü Ma'bed Hatun ondan kanasıya içti.

Peygamberimiz aleyhisselâmın yoldaşları da ondan kanasıya içtiler. Onlardan sonra da, Peygamberimiz aleyhisselâm içti ve:

" Kavmin sulayıcısı, onlardan sonra içer! " buyurdu.

Hepsi de, susadıktan sonra, ondan tekrar içtiler ve kandılar.

Peygamberimiz aleyhisselâm, tekrar kabın içine süt sağıp doldurdu ve Ümmü Ma'bed Hatuna bıraktı. 207

Ümmü Ma'bed Hatun bir koyun getirip kesti. Etini pişirdi. Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşları ondan yediler.

Ümmü Ma'bed Hatun; pişirdiği etten, yolda yiyecekleri kadar da, onların sofralarına koydu.

Etin daha çok kısmı kendilerine kaldı. 208

-------------------------------------

205. İbn Sa'd, c. 1, s. 230, Hâkim, c. 3, s. 9, Ebu Nuaym, c. 2, s. 338, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 278, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1959, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 226-227, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 243, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 101-102, Zehebî, s. 437 438, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 192, Heysemî, c. 6, s. 56, Kastalânî, c. 1, s. 84, Diyarbekrî, c. 1. S. 333.

206. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 230, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 243.

207. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 230, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 9, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 338, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 278-279, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1959, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 226, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 243, Muhibbü't-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 102, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 188, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 437-438, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 192, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 56, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 84.

208. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 8, s. 289, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 262, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 245-246, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 334, Halebî, İnsânu'l-uyün, c. 2, s. 228.

Ümmü Ma'bed Hatunun Peygamberimiz aleyhisselâmda Gördüklerini ve Peygamberimiz aleyhisselâmı Kocasına Anlatması

Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşları ayrılıp gittikten biraz sonra, Ümmü Ma'bed'in kocası Ebu Ma'bec! geldi.

Kapta dolu sütü görünce, şaşırdı:

" Bu süt size nereden geldi?!

Koyunlar kısır ve uzaktalar! Çadırda da süt sağılır hayvan yok! ?" dedi.

Ümmü Ma'bed:

" Hayır! Vallahi, bize ancak mübarek bir zât uğradı. Şöyle şöyle söyledi. Şöyle şöyle yapti! " diyerek olan bitenleri birer birer anlatınca, Ebu Ma'bed:

" Vallahi, ben sanırım ki, o, Kureyşîlerin aramakta oldukları sahihleridir!

Ey Ümmü Ma'bed! Hele sen onu bana bir tarif et bakayım?" dedi.

Ümmü Ma'bed:

" Gördüğüm öyle birzât idi ki, güzelliği besbelli idi. Güzel huylu idi. Kendisinde ne karın büyüklüğü, ne de baş küçüklüğü vardı. Kendisi çok biçimli ve güzel çehreli idi. Kendisinin gözlerindeki siyahlıkta ve kirpiklerinde çokluk, sesinde naziklik vardı. Gözünün akı pek ak, siyahı da pek siyahtı. Gözü, Kudretten sürmeli idi. Kaşlarının ucu ince, saçları koyu siyahtı. Boynunda uzunluk ve yükseklik, sakalında sıklık vardı.

Sustuğu zaman kendisinde bir vakar ve ağırbaşlılık, konuştuğu zaman da güleryüzlülük, tatlı sözlülük görülmekte; sözleri, sanki dizilmiş birer inci gibi, ağzından tatlı tatlı akmakta idi.

Sözü açık, ve hak ile bâtıl arasını ayırıcı olup, ne acizlik sayılacak derecede az, ne de boş ve gereksiz sayılacak derecede çoktu.

Uzaktan bakılınca, kendisi insanların en heybetlisi idi. Yakınına gelince, herkesten daha tatlı ve çekici idi.

Kendisi orta boylu olup, boyu ne hoşa gitmeyecek derecede uzun, ne de göz hakir görecek, başkasına bakacak derecede kısa idi. Sanki o birfidan idi ki; iki fidan arasında bitmiş, parlaklığı ve yeşilliği onlara üstün gelmişti.

Onun yanında yoldaşları da vardı ki, o birşey söylediği zaman onlar dinlerler, onun verdiği emri yerine getirmeye koşuşurlardı.

Kendisi ekşi ve asık suratlı değil, güleçti.

Kimseyi kınamaz ve azarlamazdı" dedi.

Eb Mâbed:

" Vallahi, bu zât, Mekke'deki işi bize anlatılmış olan, Kureyşîlerin sahibidir.

Ey Ümmü Ma'bed! Eğer ben kendisine rastlamış olsaydım, arkadaşlığına kabul edilmemi dilerdim!

Yine de, bir yolunu bulursam, muhakkak bunu yapacağım! " dedi. 209

-------------------------------------

209. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 230-231, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 9-10, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 338, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 279, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1959-1960, Ebu’l Ferec İbn Cevzi, el-Vefâ, c. 1, s. 243-244, İbn Kayyım, Zâdü'l-mead, c. 2, s. 60, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 102, İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 1, s. 188, Zehebî, Târıİıu'l-islâm, s. 438-439, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 192-193, Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, c. 6, s. 56-57, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 86, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 333-334.

Ümmü Ma'bed Hatunun Mucize Sütlü Koyunu

Ümmü Ma'bed Hatunun bildirdiğine göre; Peygamberimiz aleyhisselâm tarafından memesi sığanan ve kesilmemesi emrolunan koyun, Hicretin 18. yılındaki kuraklığa kadar kalmış, kuraklıktan yeryüzünde az veya çok birşey kalmamışken, onlar bu koyundan sabah akşam süt sağmış durmuşlardır! 210

-------------------------------------

210. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 289, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 262, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 246, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 498, Kastalânî, c. 1, s. 86, Diyarbekrî, c. 1 , s. 333-334.

Ümmü Ma'bed Âtike Hatunla Kocası Eksem'in Müslüman Oluşu

Peygamberimiz aleyhisselâm Medine'ye gittikten sonra, Ümmü Ma'bed Atike Hatun, Yüce Allah'ın dilediği kadar bir müddet Kudeyd'de kalıp, küçük oğlunu yanına alarak Medine'ye gitti.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Mescidinde Müslümanlara hitapta bulunduğu sırada Ü mmü Ma'bed Hatunun Mescide uğrayan oğlu, koşarak annesinin yanına geldi ve:

" Anneciğim! Ben, bu gün, Mübarek Zâtı gördüm! " dedi.

Ümmü Ma'bed Hatun:

" Oğulcuğum! O, Resûlullah aleyhisselâmdır! " dedi. 211

Ümmü Ma'bed Hatun Medine'de Müslüman olup Peygamberimiz aleyhisselâma bey'at etti. 212

Ümmü Ma'bed'in kocası Ebu Ma'bed Eksem b. Cevn (Abduluzzâ) Huzâaların atası Amr b. Rebia'nın soyundan olup, Hicret sırasında Müslüman olmak için Peygamberimiz aleyhisselâmın arkasından giderek213 Ri'm vadisinde214 Peygamberimiz aleyhisselâma yetişmiş, Müslüman olmuş, bey'at edip yurduna dönmüştür. 215

Yüce Allah her ikisinden de razı olsun!

Peygamberimiz aleyhisselâm, Ebu Ma'bed'e:

" Ey Eksem! Amr b. Luhayy, b. Kaman, b. Hındif'i, Cehennemde barsaklarını sürürken gördüm! Onun kadar sana benzeyen, senin kadar da ona benzeyen bir kimse görmedim" buyurmuştu. Eksem:

" Yâ Rasûlallah! Onun bu benzeyişinin, bana zarar vermesinden korkuyorum! " dedi. Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Hayır! Korkma! Sen mü'minsin! O ise kâfirdir! O, İsmail aleyhisselâmın dinini ilk değiştiren, putlar diken, Bahire, Sâibe, Vasile ve Hami bid'atlarını ihdas eden kimsedir! " buyurdu. 216

-------------------------------------

211. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 227.

212. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 289, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 498.

213. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 334, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 228.

214. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 334.

215. Diyarbekrî, c. 1, s. 334, Halebî, c. 2, s. 228.

216. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 78-79, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 141-142, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, d, s. 133, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 61.

Mekkelilerin Bir Cinden Beyitler İşitmeleri ve Ümmü Ma'bed'den Peygamberimiz aleyhisselâmı Sormaları

Üç gece bekledikleri halde, Hazret-i Ebu Bekir'in ev halkı da, 217 Kureyş müşrikleri de, Peygamberimiz aleyhisselâmın nereye doğru gittiğini ve halen nerede olduğunu bilmiyorlardı.

Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir ve arkadaşları, Salı günü Kudeyd'de bulundukları sırada idi ki, 218 cinlerden bir adam, 219 Arapça bazı beyitler okuyarak Mekke'nin aşağı tarafından yukarı taraflna doğru gitti.

Halk da, kendisini görmedikleri halde, onun sesini takip ederek Mekke'nin yukarısına doğru gittiler.

Okunan beyitlerde, özetle, Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşının Ümmü Ma'bed Hatunun çadırında dinlendikleri anlatılıyor, Ümmü Ma'bed'in iyiliği övülüyordu. 220

Kureyş müşrikleri cinden Ümmü Ma'bed'in adını işitince, Ümmü Ma'bed'in çadırına vardılar.

Ona:

" Sen Muhammed'i gördün mü? Kendisinin şekil ve şemaili şöyle şöyledir! " diyerek Peygamberimiz aleyhisselâmı tarif ettiler ve sordular.

Ümmü Ma'bed:

" Ben sizin söylediğiniz şeyleri bilmiyorum.

Ancak, bana bir konuk uğrayıp, kısır koyundan bol süt sağdı! " dedi.

Kureyş müşrikleri:

" İşte, biz de onu soruyor ve bulmak istiyoruz! " dediler ve hemen aramaya gittiler. 221

-------------------------------------

217. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 132, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 229, Taberî, Târih, c. 2, s. 247, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 106, İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 1, s. 189, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 329, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 189, İbn Kayyım, Zâdü'l-mead, c. 2, s. 60.

218. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 8, s. 288.

219. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 133, Taberî, c. 2, s. 248, İbn Esîr, c. 2, s. 106, İbn Seyyid, c. 1, s. 189, Zehebî, s. 329, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 189, İbn Kayyım, c. 2, s. 60. Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 85.

220. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 132, İbn Sa'd, c. 8, s. 288-289, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 262, Taberî, c. 2, s. 247-248, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 10, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 220, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 244, İbn Esîr, c. 2, s. 106, İbn Kayyım , c. 2, s. 60, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 102, İbn Seyyid, c. 1, s. 189, Zehebî, s. 329, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 189, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 57, Kastalânî, c. 1, s. 84-85, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 334.

221. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 493, Süheylî, Ravıdu'l-ünüf, c. 4, s. 225, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 191, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 2, s. 225.

Sürâka b. Malik b. Cu'şum'un Peygamberimiz aleyhisselâmı Takip Edişi ve Eman Dilemek Zorunda Kalışı

Kureyş müşriklerinin saldıkları elçi Müdlic oğulları yurduna vanp, Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir'den her birini öldüren veya esir eden kimseye mükâfat olarak birer diyet (yüzer deve) verileceğini duyurmuştu. 222 Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir de, o gün, Salı günü, Müdlic oğullarının yurdu olan Kudeyd'e ulaşmış bulunuyorlardı. 223 Sürâka b. Malik'in Müdlic oğullarının meclislerinden birisinde oturduğu sırada, Müdlic oğullarından bir adam gelip üzerine dikildi224 ve ona:

" Ey Sürâka! Ben biraz önce sahile doğru giden birkaç yolcu gördüm. 225 Sanırım ki, onlar Muhammed ile ashabıdır! " dedi. 226

Sürâka, adamın gördüklerinin Peygamberimiz aleyhisselâmla ashabı olduğunu anladı. 227 Ona, gözüyle " Sus! " diye işaret ettikten sonra: 228

" Senin gördüğün yolcular onlar değildir. Herhalde, sen filan filan kişileri görmüşsündür ki, biraz önce, yitiklerini aramak için, gözümüzün önünden geçip gitmişlerdi. 229

Onlar ancak filan oğullarıdır. Yitiklerini anyorlardır! " dedi.

Adam da:

" Olabilir! " diyerek karşılık verdi. 230

Sürâka, mecliste biraz eğleştikten, oyalandıktan sonra, kalkıp evine girdi. Hemen atını alıp çıkmasını ve yüksek tepenin arkasında kendisini beklemesini cariyesine emretti. 231

Zırhını giyindi, silahını kuşandı, fal okunu çıkardı.

Onlara zarar verip veremeyeceğini anlamak için, fal okunu çekti.

Hoşlanmadığı şey, zarar veremeyeceği oku çıktı!

Buna rağmen, Sürâka, Peygamberimiz aleyhisselâmı tutup Ku rey şile re teslim edince yüz deveye kavuşacağı umudunu yitirmedi. 232

Hemen kargısını alıp, evin arka tarafından dışarı çıktı.

Kargısının parıltısı göze çarpmasın diye alt tarafını yerde sürükleyerek, üst tarafını da aşağıya doğru tutarak atının yanına vardı, üzerine ati adı. Kendisini gayesine bir an önce yaklaştırması için, onu dörtnala kaldırdı. 233

Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir'i gördü. 234 Seslerini işitecek kadar, kendilerine yaklaştı, yetişti. 235

Hazret-i Ebu Bekir dönüp bakınca, bir süvarinin kendilerine gelip yetiştiğini gördü236 ve:

" Yâ Rasûlallah! Bu, bizi anyor! ?237 Bu süvari bize yetişmiş bulunuyor! ?" dedi. 238

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Mahzun olma! Allah bizimledir! " buyurdu. 239

Hazret-i Ebu Bekir:

" Yâ Rasûlallah! Bu, bizi anyorve bize de gelip yetişmiş bulunuyor! ?" dedi ve ağladı.

Peygamberimiz aleyhisselâm, Hazret-i Ebu Bekir'e:

" Sen ne için ağlıyorsun?" diye sordu.

Hazret-i Ebu Bekir:

" Vallahi ben kendim hakkında ağlamıyorum! Fakat, senin hakkında ağlıyorum! " dedi. 240

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm, arkasına dönüp baktı241 ve:

" Ey Allah! Şuna karşı, dilediğin şeyle bize kâfi ol! Onun şerrini üzerimizden defet! 242 Düşür onu atından! " diyerek dua etti. 243

At birden tökezleyip yere kapandı! Sürâka da atın üzerinden yere yuvarlandı! Hemen kalktı.

Elini fal oku torbasına uzatıp, ondan fal kalemlerini çıkardı ve:

" Şunlara zarar verir miyim, yoksa veremez miyim?" diye, onlarla fal çekti. Yine, hoşlanmadığı şey, zarar veremeyeceği oku çıktı.

Fakat, Sürâka çıkan oka uymadı. Yine, atının üzerine atladı. Kendisini gayesine ulaştırması için onu dörtnala kaldırdı.

Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşlarına daha çok yaklaştığı zaman, at yine yere kapandı!

Sürâka da, atın üzerinden yere yuvarlandı!

Kalktı. Tekrar elini ok torbasına uzatıp, ondan fal kalemlerini çıkardı ve:

" Şunlara zarar verir miyim, yoksa veremez miyim?" diye, onlarla fal çekti.

Yine, hoşlanmadığı şey, zarar veremeyeceği oku çıktı.

Sürâka oka isyan etti. Yine, atına ati adı.

Kendisini gayesine ulaştırması için onu dörtnala kaldırdı.

Peygamberimiz aleyhisselâmın okuduğu Kur'ân-ı Kerîm'i işitecek kadar yaklaştı. 244

Aralarındaki mesafe iki-üç mızrak boyuna kadar indi. 245

Peygamberimiz aleyhisselâm arkasına hiç dönüp bakmıyor, Hazret-i Ebu Bekir ise, arkasına sık sık, çok çok dönüp dönüp bakıyordu!

Peygamberimiz aleyhisselâmın okuduğu Kur'ân-ı Kerîm'i işittiği sırada, Sürâka'nın atının iki ön ayağı birden yere, kuma battı, gömüldü! Bu batış, atın dizlerine kadar erişti!

Sürâka da, atin üzerinden yere yuvarlandı!

Sürâka atı kalkmaya zorladı ve at da kalkmaya çabaladı ise de, ayaklarını gömüldüğü yerden çıkaramadı!

Sürâka Peygamberimiz aleyhisselâmın böyle Allah tarafından korunduğunu görünce, İslâmiyetin her tarafa yayılıp hakim olacağına kanaat getirdi. 246

" El-emân! " diyerek247 seslendi248 ve: " Ben, Sürâka b. Malik b. Cu'şum'um! Bana bakınız! Sizinle konuşacağım. Vallahi, ben artık size ne eziyet edeceğim, ne de benden size hoşlanmayacağınız birşey gelecektir! 249

Ey Muhammed! Anladım ki, bu başıma gelen şey, senin işindir! Dua et de, Allah beni şu içinde bulunduğum durumdan kurtarsın! 250 Üzerime borç olsun ki;251 vallahi252 ben arkamdan gelenlere halinizi gizleyeceğim!

İşte ok torbam! Bu oklardan bir ok al! Sen filan ve filan yerde benim develerimin ve davarlanmın yanına uğra! Onlardan neye ihtiyacın varsa al! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Benim senin develerine ve davarlarına ihtiyacım yok! " buyurdu253 ve Allah'a dua etti. 254

At hemen silkinip ayağa kalktı!

Atın yere gömülen ayaklarının izinden, göğe doğru, ateş dumanı gibi bir duman yükselip dağıldı. 255

Sürâka:

" Kavmin, senin öldürülmen veya esir edilmen için diyet (yüz deve) vaad etti! " dedi.

Kureyşlilerin Peygamberimiz aleyhisselâma ve ashabına neler yapmak istediklerini haber verdi.

Sürâka Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşlarına yol azığı ve levazımı vermek istedi ise de, ondan birşey almadılar. 256

Peygamberimiz aleyhisselâm, Hazret-i Ebu Bekir'e:

" Söyle ona! Kendisinin de bizden bir isteği var mı?" buyurdu.

Hazret-i Ebu Bekir bunu ona söyledi. 257

Sürâka:

" Seninle benim aramda bir alâmet olmak üzere, bir yazı , 258 benim için bir emannâme259 yaz! " dedi. 260

Peygamberimiz aleyhisselâm, Hazret-i Ebu Bekir'e:

" Onun için bir yazı yaz! " buyurdu. 261

Âmir b. Füheyre emir buyurulan yazıyı bir deri parçasına yazdı. 262

Sürâka da, o yazıyı alıp ok torbasının içine koydu263 ve:

" Ey Allah'ın Peygamberi! Sen ne dilersen bana emret! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Sen yerinde dur! Arkamızdan gelecek hiçbir kimseyi bırakma! " buyurdu.

Günün başında Peygamberimiz aleyhisselâma harp açan Sürâka, günün sonunda onun silahlı bir koruyucusu olmuştu! 264

Sürâka, oradan geri dönüp, rastladığı herkese:

" Ben, sizin adınıza, burada olanlara yeterim! " diyor ve onları geri çeviriyordu. 265

O, vermiş olduğu sözünde böylece durdu. 266

-------------------------------------

222. İmam Zührî, Megâzî, s. 101, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 392, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 176, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 256, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 6-7, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 332, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 486, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 240, İbn Seyj'id, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 184, Zehebî, Târîhu'l-islâm , s. 328, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 185.

223. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 232.

224. İmam Zührî, Megâzî, s. 101 -102, İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 134, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 392, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 256, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 6-7, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 240, İbn Seyyid, c. 1, s. 184, Zehebî, s. 328, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 185.

225. İmam Zührî, Megâzî, s. 102, Abdurrezzak, c. 5, s. 392, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 256, Ebu Nuaym , c. 2, s. 332, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 240-241, İbn Seyyid, c. 1, s. 184-185, Zehebî, s. 328, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 185.

226. İmam Zührî, Megâzî, s. 102, İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 134, Abdurrezzak, c. 5, s. 392, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 256, Hâkim, c. 3, s. 7, Ebu Nuaym, c. 2, s. 332, Beyhakî, c. 2, s. 486.

227. İmam Zührî, s. 102, Abdurrezzak, c. 5, s. 392, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 256, Hâkim, c. 3, s. 7, Beyhakî, c. 2, s. 486, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 241, İbn Seyyid, c. 1, s. 185, Zehebî, s. 328, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 185.

228. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 134, Ebu Nuaym, c. 2, s. 332, Beyhakî, c. 2, s. 486, Zehebî, s. 328, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 185.

229. İmam Zührî, s. 102, Abdurrezzak, c. 5, s. 392, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 256, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 241, İbn Seyyid, c. 1, s. 185, Zehebî, s. 325, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 185.

230. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 134, Ebu Nuaym , c. 2, s. 332, Beyhakî, c. 2, s. 486, Zehebî, s. 328.

231. İmam Zührî, s. 102, Abdurrezzak, c. 5, s. 392, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 256, Hâkim, c. 3, s. 7, Ebu Nuaym, c. 2, s. 332. Ebu’l-Ferec, c. 1, s. 241, İbn Seyyid, c. 1, s. 185, Zehebî, s. 325-326, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 185.

232. İmam Zührî, s. 102, İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 134, Ebu Nuaym, c. 2, s. 332-333, Beyhakî, c. 2, s. 486.

233. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 392, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 176, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 256-257, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 241, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 185, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 325-326, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 185.

234. Abdurrezzak, c. 5, s. 393, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 7.

235. Abdurrezzak, c. 5, s. 393, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 257, Hâkim, c. 3, s. 7.

236. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 257.

237. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Ebu’l-Ferec, c. 1 , s. 240, Zehebî, s. 324-325, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 188.

238. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Buhârî, c. 4, s. 259, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 240, Zehebî, s. 324, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 188.

239. İbn Sa'd, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 240, Zehebî, s. 324-325, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 187.

240. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Ebu’l-Ferec, c. 1, s. 240, Zehebî, s. 325, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 188.

241. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 259.

242. İbn Sa'd, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 240, Zehebî, s. 325, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 188.

243. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 259.

244. İmam Zührî, Megâzî, s. 102-103, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 393, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 176, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 257.

245. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 3, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 484, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 381, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 324.

246. İmam Zührî, s. 103, İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 134, Ab durrezzak, c. 5, s. 393-394, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 257, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 7, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 487, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 241, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 185, Zehebî, Târîhu'l-islâm , s. 326, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 185.

247. İmam Zührî, s. 103, Abdurrezzak, c. 5, s. 394, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 263, Hâkim , c. 3, s. 7, Beyhakî, c. 2, s. 487, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 241, İbn Seyyid, c. 1, s. 185, Zehebî, s. 326, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 185.

248. İmam Zührî, s. 103, İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 134, Abdurrezzak, c. 5, s. 394, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 257, Beyhakî, c. 2, s. 487, Ebu’l-Ferec, c. 1, s. 241, İbn Seyyid, c. 1, s. 185, Zehebî, s. 326, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 185.

249. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 134, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 333, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 488, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 332.

250. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 3, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2311, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 325, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 188.

251. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2311.

252. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Zehebî, s. 325.

253. İbn Sa'd, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Müslim, c. 4, s. 2311, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 240, Zehebî, s. 325.

254. İbn Sa'd, c. 4, s. 366, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 3, Müslim, c. 4, s. 2311, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 240, İbn Seyyid, c. 1 , s. 185, Zehebî, s. 325, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 188.

255. İmam Zührî, Megâzî, s. 102, İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 134 Abdurrezzak, c. 5, s. 393-394, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 257, Ebu Nuaym, c. 2, s. 333, Beyhakî, c. 2, s. 488, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 241.

256. Zührî, s. 103, Abdurrezzak, c. 5, s. 394, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 257, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 7, Beyhakî, c. 2, s. 487, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 241-242, İbn Seyyid, c. 1, s. 185, Zehebî, s. 326, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 185.

257. İmam Zührî, s. 103, İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 135, Abdurrezzak, c. 5, s. 394, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Ebu Nuaym, c. 2, s. 333, Beyhakî, c. 2, s. 478,

258. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 135, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 333, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 488.

259. İmam Zührî, Megâzî, s. 103, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 394, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 176. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 257, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 7, Beyhakî, c. 2, s. 487, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 242, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 185, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 326, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 185.

260. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 135, Ebu Nuaym , c. 2, s. 333, Beyhakî, c. 2, s. 488, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 332.

261. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 135, Ebu Nuaym , c. 2, s. 333, Beyhakî, c. 2, s. 488, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 332.

262. İmam Zührî, s. 103, Abdurrezzak, c. 5, s. 394, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 176, Buhârî, c. 4, s. 257, Hâkim , c. 3, s. 7, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 242, İbn Seyyid, c. 1, s. 185, Zehebî, s. 326, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 185.

263. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 135, Ebu Nuaym , c. 2, s. 333, Diyarbekrî, s. 332.

264. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 266, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 211, Buhârî, c. 4, s. 260, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1 , s. 104, Zehebî, s. 338, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 220, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye, Şerhi, c. 1, s. 347.

265. İbn Sa'd, c. 1, s. 232, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 2310, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 185, Diyarbekrî, c. 1, s. 332.

266. Müslim, Sahîh, c. 1 , s. 332.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Sürâka'ya Bir Müjdesi

Sürâka dönüp gitmek istediği zaman, 267 Peygamberimiz aleyhisselâm ona:

" Ey Sürâka! Sen Kisrâ'nın* bileziklerini koluna takınacağın, kemerini kuşanacağın ve tacını giyeceğin zaman nasılsın?! " buyurdu. 268

Sürâka:

" Krallar kralı269 Kisrâ b. Hürmüz'ün mü?! " diye hayretle sorunca, Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! " buyurdu270 ve Fars beldelerinin fetholunup ve Kisrâ'nın servetinin ashabına ganimet kılınacağını Yüce Allah'ın kendisine müjdelediğini Sürâkaya haber verdi. 271

İran fütuhatında, Kisrâ'nın bilezikleri, kemeri ve tacı Medine'ye getirildiği zaman, Hazret-i Ömer Sürâka'yı çağırıp bunlan ona taktı!

Sürâka kollan kıllı bir zât idi. Hazret-i Ömer, ona:

" Ey Sürâka! Ellerini kaldırıp 'Allahuekber! Hamdolsun o Allah'a ki, bunları 'Ben insanların Rabbiyim! ' diyen Kisrâ b. Hürmüz'den soyup, Müdlic oğullarından Sürâka b. Mâlik b. Cu'şum bedevisine takındırdı! ' de" dedi. 272

-------------------------------------

267. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 105, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 221.

* Rum beldelerinden Cezfre ile birlikte, Şam krallarından her birine Kayser, Fars krallarından her birine Kisrâ, Mısır krallarından her birine Firavun, İskenderiye krallarından her birine Mukavkıs, \femen ve Şıhhfr krallarından her birine Tübba, Habeş krallarından her birine Necaşf, Yunan ve Hind krallarından her birine Batlım us, Türk krallarından her birine de Hakan denilir (Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 78).

268. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 332.

269. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 218.

270. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 105, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 221.

271. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 218.

272. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 6, s. 325-326, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 581, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 218, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 332, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 19, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 333, Halebî, c. 2, s. 221.

Ebu Cehil'in Sürâka'yı Yermeye Kalkışı ve Sürâka'nın da Ona Ders ve Öğüt Verişi

Ebu Cehil Sürâka'nın eli boş olarak döndüğünü görünce, 273 Müslüman olmasından korktu, 274 söylediği beyitlerle onu kötülemeye, halkın gözünden düşürmeye kalkıştı.

Sürâka da, Ebu Cehil'e verdiği manzum cevabında:

" Ey Hakem'in babası! Sen benim atımın ayakları yere battığı zamanki halini bir görmüş olsaydın, anlar ve hiç şüphe etmezdin ki, Muhammed delilli ve bürhanlı peygamberdir!

Artık ona kim dayanabilir ki?

Sana yaraşan, Kureyş kavmini ona saldırmaya kışkırtmak değil, onlara engel olmaktır!

Ben iyice kanaat getirdim ki; onun duyurmak ve yaymak istediği şey, muhakkak, bir gün yerleşecek ve gelişecektir!

Öyle ki, bütün halk ona karşı koymayı değil, uymayı ve kendisiyle barışıklık içinde bulunmayı isteyecektir! " dedi. 275

-------------------------------------

273. Süheyiî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 217.

274. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 336, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 205.

275. Ebu Nuaym, c. 2, s. 336-337, Beyhakî, c. 2, s. 489, İbn Abdilberr, c. 2, s. 583, Süheylî, Ravd, c. 4, s. 217, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 332, İbn Hacer, Metâlib, c. 4, s. 205-206.

Medine'ye Doğru Yola Devam Edilişi

Kılavuz Abdullah b. Uraykıt Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşlarını yollarına devam ettirip,

5. Harrar'a getirdi.

6. Harrar'dan sonra, Seniyetü'l-Mere'ye vardılar. 276 Harrar; Cuhfe yakınında bir yer, bir sudur. 277

Seniyetü'l-Mere de; Râbiğ vadisinde Ecya diye anılan suyun yakınındadır. 278 Peygamberimiz aleyhisselâm Sevr mağarasından ayrılınca, müşrikler tarafından yakalanmak korkusuyla, başka ve sapa bir yol tutularak gidilmeye devam edilmiş, düşmanın takibatından emin kalındığı zaman Mekke'ye gidiş yolu olan ve Mekke ile Medine arasında bulunan Cuhfeye inilmiş, 279 ulaşılmıştı ki; Peygamberimiz aleyhisselâmın kalbine, kendisinin, baba ve atalarının yurdu ve İbrahim aleyhisselâmın Hareminin özlemi düşmüştü. 280

Cebrail aleyhisselâm inip Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Mekke'yi özlüyor musun?" diye sordu.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! " buyurdu. 281

-------------------------------------

276. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 136, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 233, Taberî, Târih, c. 2, s. 246, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 92, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 323, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 189, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 331.

277. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 350, Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1200.

278. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 10, İbn Sa'd, c. 2, s. 7.

279. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 25, s. 21, Kurtubî, Tefsîr, c. 13, s. 321 , Hâzin, Tefsîr, c. 3, s. 414.

280. Zemahşerî, Keşşaf, c. 3, s. 194, Fahru’r-Râzî, c. 25, s. 21, Kurtubî, c. 13, s. 321, Hâzin, c. 3, s. 414.

281. İbn Kuteybe, Garîbu'l-Kur'ân, s. 336, Zemahşerî, c. 3, s. 194, Fahru'r-Râzî, c. 25, s. 21, Kurtubî, c. 13, s. 321, Hâzin, c. 3. s. 414 415.

Büreyde b. Husayb'la Cemaatının Peygamberimiz aleyhisselâmla Buluşup Müslüman Olmaları

Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşları; Seniyetü'l-Mere'den ayrıldıktan sonra, Râbiğ ile Cuhfe arasında bulunan282 Gamîm mevkiine ulaştıkları , 283 Büreyde b. Husayb da konmak üzere kavminden bazı süvarilerle birlikte bulutlu (yağışlı) biryer aradıkları sırada, 284 onlar Peygamberimiz aleyhisselâmla karşılaştılar ve buluştular.

Peygamberimiz aleyhisselâm İslâmiyete davet edince, onlar hemen Müslüman oldular. 285 Kendileri seksen ev halkı idiler. 286

Büreyde b. Husayb ve yanındakiler:

" Sağmal hayvanlarımız çok az süt veriyorlar! " diyerek, yanlarında az süt bulunduğu için özür dilediler, Peygamberimiz aleyhisselâma biraz süt getirdiler.

Peygamberimiz aleyhisselâm onlar için bereket duası yaptı. 287

Peygamberimiz aleyhisselâm orada akşam namazını kılarken, onlar da Peygamberimiz aleyhisselâmın arkasına durup kıldılar. 288

Peygamberimiz aleyhisselâm, Büreyde b. Husayb ile buluştukları gece, ona Meryem sûresinin baş tarafını öğretti. 289

-------------------------------------

282. Semhûdî, Vefâu'l-Vefâ, c. 4, s. 1278.

283. İbn Sa'd, c. 4, s. 242, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 185, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 146.

284. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 262

285. İbn Sa'd, c. 4, s. 242, Belâzurî, c. 1, s. 262, İbn Abdilberr, c. 1, s. 185, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 209.

286. İbn Sa'd, c. 4, s. 242, İbn Abdilberr, c. 1 , s. 185, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe. c. 1, s. 209.

287. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 262.

288. İbn Sa'd, Tabakâtü 'l-kübrâ, c. 4, s. 242, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 185, İbn Esîr, Usdu’l-gâbe, c. 1, s. 209.

289. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 242.

Talha b. Ubeydullah ile Zübeyr b. Avvam'ın Peygamberimiz aleyhisselâmla Buluşmaları ve Peygamberimiz aleyhisselâmın Medine'ye Doğru Yol Almaya Devam Edişi

Peygamberimiz aleyhisselâm; Harrar'dan Medine'ye hareketlerinin ertesi günü, ticaret ketvanı içinde Şam'dan gelen Talha b. Ubeydullah ile karşılaştı. Talha b. Ubeydullah, Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir'e birer Şam elbisesi hediye etti.

Medine'deki Müslümanlardan bir zâtın:

" Resûlullah aleyhisselâm geciktiler! " dediğini haberverince, Peygamberimiz aleyhisselâm hareketini hızlandırdı.

Talha b. Ubeydullah da, Mekke'deki işini görüp geri dönmek üzere, yoluna devam etti. 290

Şam'dan gelirken buluşup Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir'e beyaz birer Şam elbisesi hediye eden sahabinin Zübeyr b. Avvam olduğu açıklandığı gibi, 291 her iki sahabinin buluşmuş olması da mümkün ve muhtemel görülmüştür. 292

Peygamberimiz aleyhisselâm; Abdullah b. Uraykıt'ın kılavuzluğuyla, Seniyetü'l-Mere'den sonra:

7. Lakf'a vardılar. Kılavuz, Lakf'tan sonra,

8. Medlice Lakf'a götürdü. Medlice Lakftan sonra,

9. Medlice Mehac veya Medlice Micac vadisine indirdi. Medlice'den sonra,

10. Mercıh Mehac'a götürdü. 293

Lakf; tatlı su kuyuları bulunan bir yer ise de, üzerinde ekinlikler ve hurmalıklar yoktur. 294 Medlice Mehac; Mekke nahiyelerindendir. 295 Mercıh Mehac; Mekke yolundadır. 296 Kılavuz, Mercıh Mehac'dan sonra,

11. Zülgadaveyn'in Mercıh vadisine indirdi. Mercıh vadisinden sonra,

12. Zûkeşr vadisine götürdü. Zûkeşr vadisinden sonra,

13. Cedâcid üzerini tutturdu. 297 Cedâcid üzerinden sonra,

14. Ecred üzerini tutturdu. Ecred'den sonra,

15. Âdâ-i Medlice Tihn vadilerinden olan Zû Selem'e götürdü. 298

Ecred; Medlice Tihn'den önce biryerdir. 299

Cedâcid; içinde eski kuyuları bulunan düzlük ve sert biryerdir. 300

Tihn; Mekke ile Medine arasında, Sukyâya üç mil uzaklıkta bir suyun ismi olup, bir kadın orada oturur, hiç kimseye su içirmezdi. 301 Zû Seleme'den sonra,

16. Abâbid veya Abâbib'in üzerine erişildi. Kılavuz, buradan sonra,

17. Elfacce veya Elkahhaya geçirdi. Elfacce veya Elkahha'dan sonra,

18. Arc'a indirdi. 302

Abâbid veya Abâbib; Tihn'in yakınında bir yerdir. 303

Elkahha; Kudeyd ile Cuhfe arasında, 304 Medine'ye üç merhalelik (konaklık) birvadi olup, 305 Gıfâr oğullarına aittir. 306

Arc; Mekke ile Medine arasında, hacıların yolu üzerinde ve Sukyâ yakınındadır. 307

Arc'a indirildikleri zaman, yüklü develerin yürüyüşleri ağırlaşmıştı.

Eşlemlerden Evs b. Hucr, kendisine ait bir deveye Peygamberimiz aleyhisselâmı bindirip, uşağı Mes'ud b. Hüneyde'yi de Peygamberimiz Aleyhiselamın yanına kattı. 308

Peygamberimiz aleyhisselâm Medine'ye kısa yoldan gitmek istiyordu. 309

Kerbûbe'de namaz vakti olunca, Peygamberimiz aleyhisselâm namaza durdu.

Hazret-i Ebu Bekir de, Peygamberimiz aleyhisselâmın sağına durdu.

Mes'ud b. Hüneyde'nin kalbine İslâm sevgisi düştü ve hemen Müslüman oldu, birlikte namaz kıldılar. 310

Kılavuz; Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşlarını Arc'dan çıkardıktan sonra, Rekûbe'nin sağından

19. Seniyetü'l-Gair (veya Seniyetü'l-Âri)'e götürdü. Seniyetü'l-Gair'den sonra,

20. Ri'm vadisine indirdi. 311 Ri'm vadisinden sonra,

21. Akîk vadisine indiler.

Cescâseye kadar ilerlediler. Orada, Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Medine'ye yaklaştırmadan, Amr b. Avf oğullarının yurduna giden yolu bize kim gösterecek?" diye sordu.

23. Tabiy (ceylan) yolunu tutup, Usbeye kadar gittiler. 312

Cescâse; Akîk vadisi tarafından, Bakiyy'e doğru biryerdir. 313

Usbe; Cehceba (Cahcaba) oğullarının yurdu olup, Küba mescidinin batısındadır. 314

-------------------------------------

290. İbn Sa'd, c. 3, s. 215, Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 17, s. 49.

291. İmam Zührî, Megâzî, s. 103, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 395, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 257, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 11, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 498, Ebu'l-Ferec İbn Cevzi, el-Vefâ, c. 1, s. 242.

292. Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 17, s. 49, İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 7, s. 189, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 325.

293. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 136, İbn Sa'd, c. 1, s. 232, İbn Hazm , Cevâmiu's-Sîre, s. 92, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 323, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 189, Diyarbekrî, c. 1, s. 331.

294. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 5, s. 21, Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1297.

295. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 5, s. 55.

296. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1304.

297. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 136, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 232, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, c. 92, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 323, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 189.

298. aynı kaynaklar.

299. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1121.

300. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 250, Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 112.

301. Süheylî, Ravd. c. 4, s. 249-250, Yakut, Mu'cem, c. 2, s. 3, Semhûdî, c. 4, s. 1262.

302. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 136, İbn Sa'd, c. 1, s. 233, İbn Hazm, s. 92, Zehebî, s. 323, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 189.

303. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1262.

304. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 4, s. 290.

305. Yakut, c. 4, s. 290, Semhûdî, c. 4, s. 1284.

306. Semhûdî, c. 4, s. 1284.

307. Yakut, c. 4, s. 98.

308. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 136.

309. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 59.

310. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 311.

311. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 136, Taberî, Târîh, c. 2, s. 246, İbn Hazm , Cevâmiu's-Sîre, s. 93, Zehebî, Târîhu'l-islâm , s. 323, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 189.

312. İbn Sa'd, Tabakât, c. l. s. 233.

313. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 880.

314. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 1267.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Medine'de Gözlenişi, Özlenişi

Medineli Müslümanlar, Peygamberimiz aleyhisselâmın Medine'ye gelmek üzere Mekke'den yola çıktığını işittikleri zaman, her gün, sabah namazını kıldıktan sonra Harre mevkiine çıkarak öğle sıcağı basıncaya, zeval vaktine kadar Peygamberimiz aleyhisselâmı gözlerlerdi.

Yine, bir gün, uzun uzun gözledikten sonra dönüp evlerine girdikleri sırada idi ki, Yahudilerden birisi kendisine ait bir iş için kalelerden bir kalenin üzerine çıkıp uzakları gözetlerken, Peygamberimiz aleyhisselâmla arkadaşlarının beyazlara bürünmüş olarak serap ve sisleri yara yara gelmekte olduklarını gördü.

Yahudi, kendisini tutamayarak, yüksek sesle:

" Ey Arap cemaatı! Ey Kayle oğulları! İşte, nasibiniz, devletliniz, gelmesini bekleyip durduğunuz ulu kişiniz geliyor! " diyerek haykırdı. 315

Yahudinin sesini işiten Medineli Müslümanlar, Peygamberimiz aleyhisselâmı karşılamak için, silahlanarak evlerinden dışarı Tırladılar. 316

Amr b. Avf oğullarının yurdu Küba, tekbir sesleriyle sarsıldı. 317

Karşılamaya çıkan Müslümanların çoğu, Peygamberimiz aleyhisselâmı, daha önce görmedikleri için, tanımıyorlardı.

Onlarla Hazret-i Ebu Bekir konuşuyordu. Onlarda, onu Peygamberimiz aleyhisselâm sanıyorlardı.

Peygamberimiz aleyhisselâm ise hiç konuşmuyor, susuyordu.

Peygamberimiz aleyhisselâmın üzerine güneş gelip de, Hazret-i Ebu Bekir'in onu ridasıyla gölgelemesi üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâmı tanıdılar318 ve selamladılar. 319

-------------------------------------

315. İmam Zührî, Megâzî, s. 103-104, İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 137, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 395, İbn Sa'd, c. 1 , s. 233, Buhârî, c. 4, s. 257.

316. İbn Sa'd, c. 1, s. 233, Buhârî, c. 4, s. 257, Zehebî, s. 333.

317. İbn Sa'd, c. 1, s. 233, Belâzurî, c. 1, s. 263.

318. İmam Zührî, Megâzî, s. 104, İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 137, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 396, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 257-258, Taberî, Târîh, c. 2, s. 248-249, Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 333-334.

319. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 4, s. 245.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Kuba'ya Varışı ve Külsûm b. Hidm'e Konuk Oluşu

Peygamberimiz aleyhisselâm; nübüvvetin ondordüncü, 320 Hicretin birinci yılı, 321 Rebiülevvel ayının322 onikisinde, 323 Pazartesi günü, kaba kuşlukta, güneşin en kızgın sırasında, Küba'da Amr b. Avf oğullarından324 Külsûm b. Hidm'in evine indi. 325

Rebiülevvel ayının o yıl Rumî aylardan Eylül ayına rastladığı bildirildiği gibi, 326 bunun Miladî 622. yılın Eylül'üne rastladığı da hesapla isbatlanmıştır. 327

-------------------------------------

320. Taberî, Târih, c. 2, s. 254, Zehebî, el-İber, c. 1, s. 3.

321. Zehebî, el-İber, c. 1, s. 3.

322. İmam Zührî, s. 104, İbn İshak. İbn Hişam, c. 2, s. 137, Abdurrezzak, c. 5, s. 395, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 233, Buhârî, c. 4, s. 258, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 66, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 263, TaberT, c. 2, s. 248, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 93, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 106, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 186, Zehebî, s. 333.

323. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 137, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 233, Belâzurî, c. 1, s. 263, İbn Kuteybe, s. 66, Taberî, c. 2, s. 248, İbn Hazm, s. 92, İbn Seyyid, c. 1, s. 192.

324. İmam Zührî, s. 104, İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 138, Abdurrezzak, c. 5, s. 395, Taberî, c. 2, s. 249, İbn Esîr, c. 2, s. 106, İbn Seyyid, c. 1, s. 192, Ebu'l-Fidâ, 197.

325. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 138, İbn Sa'd, c. 1, s. 233, Belâzurî, c. 1 , s. 263, İbn Kuteybe, s. 66, Taberî, c. 2, s. 249, İbn Hazm, s. 93, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 250, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 253, İbn Esîr, c. 2, s. 106, İbn Seyyid, c. 1 , s. 192, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 197.

326. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 253.

327. Ahmed Muhtar Paşa, Rıyâdu'l-m uhtar, s. 358.

Peygamberimiz aleyhisselâma Kuba'da Ümmü Cirzan Hurmasının İkram Edilişi

Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir ve Amir b. Füheyre Külsûm b. Hidm'in evine inince, Külsûm b. Hidm, azadlı kölesine:

" Yâ Necîh! " diye seslendi ve:

" Bize yaş hurma yedir! " dedi.

Necîh de, Ümmü Cirzan diye anılan hurma cinsinden, üzerinde yaş ve olgun hurmaları bulunan, taze yapraklı bir hurma salkımı getirdi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Nedir bu?" diye sordu.

" Ümmü Cirzan hurması! " dediler.

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ey Allah! Ümmü Cirzan'ı bereketlendir! " diyerek dua etti. 328

Külsûm b. Hidm, Medinelilerin eşrafından ve yaşlılarından, salih ve hanedan bir zât idi. Peygamberimiz aleyhisselâmın Medine'ye hicretinden önce Müslüman olmuştu Ashabdan:

1. Ebu Ubeyde b. Cerrah,

2. Mikdad b. Amr,

3. Süheyl b. Beyzâ,

4. Safvan b. Beyzâ,

5. Iyaz b. Züheyr,

6. Abdullah b. Mahreme,

7. Vehb b. Sa'd,

8. Ma'mer b. Ebi Şerh,

9. Amr b. Ebi Amr,

10. Umeyr b. Avf ve daha başkaları, Küba'ya geldikleri zaman, Külsûm b. Hidm'in evine inmişlerdi. 329

-------------------------------------

328. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 1, s. 245, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 337.

329. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 623-624.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Kuba Günleri

Kuba'da Sa'd b. Hayseme'nin Evinin Sohbet Evi Olarak Kullanışı

Peygamberimiz aleyhisselâm, Kuba'da bulunduğu sırada, Külsûm b. Hidm'in evinden çıktıkça Sa'd b. Hayseme'nin evine gider, orada Müslümanlarla oturur, konuşurdu. Sa'd b. Hayseme bekârdı.

Muhacir Müslümanların bekârları, onun evinde kalırlardı. Bunun için, Sa'd b. Hayseme'nin evine " Bekârlar Evi" denirdi. 1

-------------------------------------

1. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 138, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1. S. 233.

Es'ad b. Zürâre'nin Korunuşu

Peygamberimiz aleyhisselâm Kuba'ya geldiği zaman, Evs ile Hazrec kabileleri arasında düşmanlık vardı.

Hazrecîler Evsîlerin evine, Evsîler de Hazrecîlerin evine girmekten korkarlardı. Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Es'ad b. Zürâre nerededir?" diye sordu.

Sa'd b. Hayseme ile Mübeşşir b. Abdulmünzir ve Rifâa b. Abdulmünzir:

" Yâ Rasûlallah! O, Buas günü bizden bir zâtı öldürmüştü! " dediler.

Çarşamba günü gece olunca, Es'ad b. Zürâre, başını örtmüş ve sarmış olduğu halde, akşamla yatsı arasında Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına geldi.

Peygamberimiz aleyhisselâm, onu görünce:

" Ey Ebu Ümâme! Evinden, şuracığa hemen nasıl gelebildin?!

Seninle şu kavim arasında geçmiş ne var?" buyurdu.

Ebu Ümâme:

" Seni hak din ve kitabla gönderen Allah'a yemin ederim ki, birşey yok" dedi.

O gece, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanında kaldı.

Ertesi günü, sabaha çıkınca, Peygamberimiz aleyhisselâm Sa'd b. Hayseme ile Rifâa b. Abdulmünzir ve Mübeşşir b. Abdulmünzir'e, Es'ad b. Zürâre hakkında:

" Onu himayenize alınız, koruyunuz! " buyurdu.

" Yâ Rasûlallah! Onu sen himayene al! Senin himayendeki, bizim himayemizde demektir! " dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Bazınız onu himaye ediyordur" buyurdu.

Bunun üzerine, Sa'd b. Hayseme; " O, benim himayemdedir" dedikten sonra, Es'ad b. Zürâre'nin evine gitti.

Birbirlerinin koruyucusu ve yardımcısı olduklarını anlatmak için, onunla elele tutuşup, Amr b. Avf oğullarının mahallelerine kadar yürüdüler.

Bunun üzerine, Evsîler:

" Yâ Rasûlallah! Hepimiz onun himayecisiyiz! " dediler.

Bundan sonra, Es'ad b. Zürâre, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına sabah akşam gitmeye başladı. 2

Peygamberimiz aleyhisselâm; Küba'da, Amr b. Avf oğulları nezdinde bulunduğu sırada, cenazelerde bulunur, hastalan ziyaret eder, davetlere giderdi. 3

2. SemhûdT, Vefâu'l-vefâ, c. 1, s. 249, 250.

3. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 99. Peygamberimiz aleyhisselâm Küba'ya geldiği zaman, Evs ile Hazrec kabileleri arasında düşmanlık vardı.

Hazrecîler Evsîlerin evine, Evsîler de Hazrecîlerin evine girmekten korkarlardı. Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Es'ad b. Zürâre nerededir?" diye sordu.

Sa'd b. Hayseme ile Mübeşşir b. Abdulmünzir ve Rifâa b. Abdulmünzir:

" Yâ Rasûlallah! O, Buas günü bizden bir zâtı öldürmüştü! " dediler.

Çarşamba günü gece olunca, Es'ad b. Zürâre, başını örtmüş ve sarmış olduğu halde, akşamla yatsı arasında Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına geldi.

Peygamberimiz aleyhisselâm, onu görünce:

" Ey Ebu Ümâme! Evinden, şuracığa hemen nasıl gelebildin?!

Seninle şu kavim arasında geçmiş ne var?" buyurdu.

Ebu Ümâme:

" Seni hak din ve kitabla gönderen Allah'a yemin ederim ki, birşey yok" dedi.

O gece, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanında kaldı.

Ertesi günü, sabaha çıkınca, Peygamberimiz aleyhisselâm Sa'd b. Hayseme ile Rifâa b. Abdulmünzir ve Mübeşşir b. Abdulmünzir'e, Es'ad b. Zürâre hakkında:

" Onu himayenize alınız, koruyunuz! " buyurdu.

" Yâ Rasûlallah! Onu sen himayene al! Senin himayendeki, bizim himayemizde demektir! " dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Bazınız onu himaye ediyordur" buyurdu.

Bunun üzerine, Sa'd b. Hayseme; " O, benim himayemdedir" dedikten sonra, Es'ad b. Zürâre'nin evine gitti.

Birbirlerinin koruyucusu ve yardımcısı olduklarını anlatmak için, onunla elele tutuşup, Amr b. Avf oğullarının mahallelerine kadar yürüdüler.

Bunun üzerine, Evsîler:

" Yâ Rasûlallah! Hepimiz onun himayecisiyiz! " dediler.

Bundan sonra, Es'ad b. Zürâre, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına sabah akşam gitmeye başladı. 2

Peygamberimiz aleyhisselâm; Küba'da, Amr b. Avf oğulları nezdinde bulunduğu sırada, cenazelerde bulunur, hastalan ziyaret eder, davetlere giderdi. 3

-------------------------------------

2. Semhûdî, Vefâu'l-Vefâ, c. 1, s. 249, 250.

3. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 99.

Kuba'da İlk Mescidlerin Yapılışı ve İlk Cuma Namazının Kılınışı

Başta Ebu Seleme b. Abdulesed olmak üzere, Medine'ye hicret edenler, Küba'ya indikleri zaman, orada içinde namaz kılacakları bir mescid yapmışlardı.

Peygamberimiz aleyhisselâm da, Küba'ya geldiği zaman, bu mescidde namaz kılmıştır.

Peygamberimiz aleyhisselâm gelinceye kadar, Ebu Huzeyfe'nin azadlısı Salim, içlerinde Hazret-i Ömer de bulunduğu halde, bu mescidde bütün Muhacirlere imam olup namazlarını kıldırmıştı. 4

Ammar b. Yâsir'in de " Resûlullah için, istediği zaman gölgesinde yatıp dinleneceği, gölgeleneceği ve içinde namaz kılacağı bir yer yapsak olmaz mı?" dediği ve taş toplayarak Küba'da bir mescid yaptığı rivayet edilir. 5

Peygamberimiz aleyhisselâm Küba'da daha önce hiç görmediği birşeyi, 6 Ensarın mallarını, 7 hurma bahçeleriniS sakladıklarını ve esirgediklerini görünce: 9

" Keşke bayramınız [Cuma gününüz] gelseydi! Durup, söyleyeceklerimi dinlerdiniz. 10 Sizinle konuşurdum! " 11 buyurdu.

Ensar:

" Olur yâ Rasûlallah! Babalarımız, analarımız sana feda olsun! " dediler.

Cuma günü gelince, Peygamberimiz aleyhisselâm, onlara Cuma namazını kıldırdı. 12

Ensar, gözlerini minbere diktiler.

Peygamberimiz aleyhisselâm, irad buyurduğu hutbesinde; Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra, 13 onlara:

" Ey Ensar cemaatı! " diyerek hitap etti. 14 Ensar:

" l_ebbeyk=Buyur, emrine amadeyiz yâ Rasûlallah! " dediler. 15

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Sizler, Allah'a ibadet etmediğiniz Cahiliye devrinizde bile. 16 en ağır yükleri taşır. 17 yetimlere bakar, 18 mallarınızı 19 meşru olan yerlere harcar. 20 yolda beride kalanlara iyilik ve yardım eder dururdunuz!

Yüce Allah size İslâmiyetle ve gönderdiği peygamberi ile ihsanda bulununca, 21 size İslâmiyeti getirip nasip edince, 22 mallarınızı, 23 hurma vs. türlü bahçelerinizi duvarlarla çevirip; muhtaçların, açların onlardan yemelerini engelliyor, 24 esirgiyor ve saklıyorsunuz! ?

Halbuki, onlardan Âdemoğulları yer, size ecir ve sevap yazılır.

Kurtlar kuşlaryer, size ecir ve sevap yazılır! " buyurdu. 25

Bunun üzerine, Ensardan hemen gidip de bahçelerinin duvarlarından yıkarak26 birer veya ikişer gedik açmayan, 27 birçok kapılar bırakmayan23 kimse kalmadı. 29

-------------------------------------

4. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 264.

5. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 385, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 133.

6. Hâkim, Müstedrek, c. 4, s. 133, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 99.

7. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 99.

8. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s: . 133.

9. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s: . 133, İbn Esifr, Us: du'l-gâbe, c. 2, s: . 99.

10. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s: . 133.

11. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 99.

12. Hâkim, Müstedrek, c. 4, s. 133.

13. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 99.

14. Hâkim, c. 3, s. 133, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 99, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s: . 387.

15. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s: . 133.

16. Hâkim, c. 3, s. 133, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s. 387.

17. Hâkim, c. 3, s. 133, İbn Esîr, c. 2, s. 99, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s. 387.

18. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe. , c. 2, s. 99-100.

19. Hâkim, c. 4, s: . 133, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s: . 387.

20. Hâkim, c. 4, s: . 133, İbn Esîr, c. 2, s. 100, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s. 387.

21. Hâkim, c. 4, s. 133, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s. 387

22. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 100.

23. Hâkim, c. 4, s. 133, İbn Esîr, c. 2, s. 100, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s. 387.

24. Hâkim, c. 4, s. 133-134.

25. Hâkim, c. 4, s. 134, İbn Esîr, c. 2, s. 100, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s. 387.

26. Hâkim, c. 4, s. 134, İbn Esîr, c. 2, s. 100.

27. İbn Esîr, c. 2, s. 100.

28. Hâkim, c. 4, s. 134.

29. Hâkim, c. 4, s. 134, İbn Esîr, c. 2, s. 100.

İslâm'da İlk Olarak Kılınan Cuma Namazları

Peygamberimiz aleyhisselâmın Mekke'de Müslümanları Kabe mescidinde biraraya toplayıp Cuma namazı kılması, kıldırması mümkün olmamıştı. 30

Mus'ab b. Umeyr, Medine'ye gönderildiği zaman, Cuma namazı kılmak için Peygamberimiz aleyhisselâmdan izin istemiş; Peygamberimiz aleyhisselâm da, ona gönderdiği yazıda, Cuma günü zeval vakti çıktıktan sonra cemaatle kılacakları iki rekat namazla Allah'a yakınlaşmaya çalışmalarını ve bu vesile ile Müslümanlara hitapta bulunmasını emir buyurmuştu.

Bunun üzerine Mus'ab b. Umeyr Küba'da Sa'd b. Hayseme'nin evinde on iki kişi toplayarak bir koyun kesilip yenilmiş ve İslâm tarihinde Cuma namazı için Müslümanları ilk toplayan kişi o olmuştur. 31 Es'ad b. Zürâre de; Medine'de, Nakîu'l-H adım âtta (Beyaza oğullarının kara taşlığı) kırk kişi toplayıp Cuma namazı kılmışlardı. 32 Peygamberimiz aleyhisselâm da, Küba'da kaldığı evde, ilk defa olarak iki rekat namazı kıldırmış ve hutbe irad buyurmuştu. 33

Medine'nin içine girerken, Salim b. Avf oğullarının oturdukları Rânuna vadisindeki mescidde de, ilk defa olarak Cuma namazı kılmış ve hutbe irad buyurmuştur. 34

-------------------------------------

30. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 101-102.

31. İbn Sa'd, Tabakâtü'l -kübrâ, c. 3, s. 118, Süheyli, Ravdu'l-ünüf, c. 4, s. 101 -102.

32. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 77, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 343-344.

33. Hâkim, Müstedrek, c. 4, s. 133, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 99, Alâüddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 6, s. 387.

34. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 146-147, Taberî, Târih, c. 2, s. 255-256, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 524-525, Kurtubî, Tefsîr, c. 18, s. 98-99, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 213-214.

Cuma Gününün Fazileti ve Cuma Namazına Ait Bazı Bilgiler

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı Cuma günüdür!

Âdem (aleyhisselâm) o gün yaratıldı ve o gün Cennete konuldu. O, yine o gün Cennetten çıkarıldı. 35

Kıyamet de, Cuma'dan başka bir günde kopmayacaktır! 36

İnsanlardan ve cinlerden başka hiçbir yaratık yoktur ki, Cuma günü, tanyeri ağardıktan güneş doğuncaya kadar:

Kıyamet belki bugün kopar! ' korkusuyla kulak kabartmasın!

Bir de, o günün içinde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul namaz kılar ve Allah'tan bir dilekte bulunurken o saate rastlarsa, Allah istediğini ona muhakkak verir! " 37

" Bizler, (Ehl-i Kitaba nazaran) en sonra gelmiş bulunduğumuz halde, Kıyamet gününde faziletçe en başa geçecek olanlarız!

Çünkü, bizden önce onlara, daha sonra bizlere Kitab verildi de; Allah'ın onlara farz kıldığı gün bu Cuma günü iken, onlar ihtilaf çıkarıp başka günlere saygı gösterdiler.

Fakat, o günü ibadet günü edinmek hususunda, Allah bize hidayet verdi. Artık, bu yolda o halk bizden geri kalmış oldular.

Yahudilerin ibadet günü yarın [Cumartesi günü], Nasranîlerinki de öbür gün [Pazar günü]'dür." 38

" Cuma günü, Allah katında, günlerin en ulusudur! " buyurmuşlardır. 39

1. Cuma günü, ezan okununca, alışverişlerin bırakılarak namaz kılmak üzere camiye gidilmesi farzdır, Allah'ın kesin emridir. 40

2. Cuma namazı; köleler, kadınlar, çocuklar, hastalar, 41 misafirler42 dışında, her Müslümana farzdır. 43

3. Cuma namazı, farz olarak iki rekattır44 ve öğle namazı vakti girer girmez, öğle namazı yerine kılınır. 45

4. Cuma günü, Cuma namazı için gusledilir. 46

5. Cuma namazına gidileceği zaman-varsa-güzel elbise giyinilir, dişler misvaklanır, güzel kokular sürünülür. 47

6. Cuma günü, Peygamberimiz aleyhisselâma çokça salât ve selam getirilir. 48

7. Cuma namazına erkence gitmek çok sevaplıdır:

Namaza en erken gelen bir deve, ondan sonra gelen bir sığır, ondan sonra gelen bir koç. , kurban etmiş gibi sevaba nail olur. 49

8. İmam minbere çıktıktan sonra camiye gelen, sadece namaz sevabını almak için gelmiş olur. 50

9. Cuma günü, camide imam minbere çıkmadan önce, dört rekat sünnet kılınır. 51

10. İmam minbere çıkıp oturunca, cami içinde Cuma ezanı okunur. Cami dışında okunan ezan, Medine halkına namaz vaktini bildirmek için ihdas edilmiştir. 52

11. İmam, cemaata karşı, ayakta iki hutbe okur ve hutbenin arasını hafif bir oturuşla ayırır. 53

12. Hutbede Allah'a hamd u sena ve şehadette ve Peygamberimiz aleyhisselâma şehadet ve salavatta bulunulduktan sonra, 54 Kur'ân-ı Kerîm'den bazı âyetler okunur, cemaata va'z u nasihatlerde bulunulur. 55

13. Hutbe okunurken susulup dinlenir.

O sırada, konuşana " Sus! " bile denmez. 56

14. Hutbeden sonra, kamet getirilip, cemaatla iki rekat Cuma namazı kılınır. 57

15. Bundan sonra, imam ve cemaat, kendi kendilerine dört rekat, sonra da iki rekat sünnet kılarlar. Önce iki, sonra dört de kılınabilir. 58

16. Cuma namazının herhangi bir sebeple kabul olunmamış bulunması ihtimali gözönünde tutularak, öteden beri, Zuhr-u ahır (en son öğle namazı) niyetiyle dört rekat bir namaz daha kılınagelmiş ve bunda bir sakınca görülmemiştir.

17. Meşru bir mazeret veya hastalık yokken, üç Cuma namazını kılmayan kimsenin kalbinin Yüce Allah tarafından mühürleneceği bildirilmiştir. 59

18. Böylelerinin, kılmadıkları Cuma namazlarının her birisi için, fakirlere birer altin, bulamazlarsa yarımşar altın keffaret vermeleri gerekir. 60

-------------------------------------

35. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 401, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 585, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 359, Nesâî, Sünen, c. 3, s. 90, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 278.

36. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 504, Müslim, c. 1, s. 585, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1 , s. 274, Tirmizî, c. 2, s. 359, Hâkim , c. 1, 5. 277.

37. Mâlik, Muvatta, c. 1, s. 108-109, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 486, Ebu Dâvud, c. 1 s. 274-275.

38. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 243, 249-250, Buharî, Sahih, c. 1, s. 211-212, Müslim , Sahîh, c. 1, s. 585-586, Nesâî, Sünen, c. 3, s. 114-115.

39. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 30, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 430, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 344.

40. Cum'a: 9.

41. Buhârî, Târîhu’l-kebîr, c. 1, ks. 2, s. 335, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 280, Tahâvî, Muhtasar, s. 34, Serahsî, Mebsût, c. 2, s. 22, Kâşânî, Bedâyiu's-sanâyi, c. 1 , s. 259.

42. Tahâvî, Muhtasar, s. 36, Serahsî, Mebsût, c. 2, s. 22, Kâşânî, Bedâyiu's-sanâyi, c. 1, s. 25.

43. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 37, Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 1, ks. 2, s. 335, Ebu Dâvud, c. 1, s. 280, Tahâvî, Muhtasar, s. 36, Serahsî, c. 2, s. 22, Kâşânî, c. 1, s. 259.

44. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 37, Nesâî, c. 3, s. 116, Tahâvî, s. 36, Serahsî, c. 2, s. 22.

45. Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 217, Ebu Dâvud, c. 1, s. 284.

46. Ebu Hanife, Müsned, s. 18, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 212, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 581.

47. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 30, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 213-216, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 581, İbn Mâce, c. 1, s. 349.

48. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 8, Nesâî, c. 3, s. 91-92.

49. Mâlik, Muvatta, c. 1, s. 101, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 239, Buhârî, c. 1, s. 213-223, Müslim, c. 1 , s. 587, İbn Mâce. c. 1 , s. 347.

50. İbn Mâce. c. 1, s. 347.

51. Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 401.

52. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 219-220.

53. Ebu Hanife, Müsned, s. 17, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 87, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 221-223, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 286, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 351, Nesâî, Sünen, c. 3, s. 109.

54. Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 287, Nesâî, Sünen, c. 3, s. 105.

55. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 87, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 589, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1 , s. 286.

56. Mâlik, Muvatta, c. 1, s. 103, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 272, Buhârî, c. 1, s. 224, Müslim, c. 2, s. 583.

57. Tahâvî, Muhtasar, s. 34.

58. Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 499, Müslim, c. 2, s. 600, Ebu Dâvud, c. 1, s. 295, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 400-401, Nesâî, c. 3, s. 113, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 307.

59. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 8, Ebu Dâvud, c. 1, s. 277, İbn Mâce. c. 1, s. 358, Nesâî, c. 3, s. 89.

60. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 8, Ebu Dâvud, c. 1, s. 277, İbn Mâce. c. 1, s. 358, Nesâî, c. 3, s. 89.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Kuba'da Kalış Süresi ve Kuba Mescidinin Yapılışı

Peygamberimiz aleyhisselâm Küba'da ondört gece kaldı. 61

Külsûm b. Hidm'den, mirbed'ini (hurma serme ve kurutma yerini) alıp Küba Mescidini yaptı ve içinde namaz kıldı, kıldırdı. 62

Ensar kadınlarından Şemus binti Numan'ın bizzat görüp anlattığına göre; Küba Mescidi yapılırken, Peygamberimiz aleyhisselâm güçlükle kaldırabildiği ağır bir taşı veya kaya parçasını alır. 63 Kureyşlilerden veya Ensardan64 gelip, 65 " Babam, anam sana feda olsun66 yâ Rasûlallah! Onu bana ver! Senin yerine ben yeteyim, taşıyayım" diyenlere " Hayır! Sen de git, bunun gibisini al, taşı! " buyururdu.

Peygamberimiz aleyhisselâm, mescid yapılıncaya kadar, böylece çalışmaktan geri durmamıştır. 67

-------------------------------------

61. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 235-236, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 212, Buhâıî, Sahîh, c. 1, s. 111, Müslim, Sahih, c. 1, s. 373, Ebu Dâvud, Sünen, c. 1, s. 123, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 198, Semhüdî, Vefâu'l-Vefâ, c. 1, s. 247-248.

62. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 1, s. 250, c. 3, s. 809.

63. İbn Esîr, c. 7, s. 166, İbn Hacer, c. 4, s. 343, Semhüdî, c. 1 , s. 252-253.

64. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 343.

65. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 343, Semhüdî, c. 1, s. 253.

66. Semhüdî, c. 1, s. 253.

67. İbn Hacer. c. 4. s. 343. Semhüdî. c. 1. s. 253.

Kuba Mescidinin Fazileti

Küba Mescidinin fazileti ve orayı ziyaretin gerekliliği hakkında birçok hadis-i şerifler ve haberler vardır.

Küba Mescidinde namaz kılmanın umre yapmak gibi sevaplı olduğu ve kılınacak namazın bir umre sevabı kazandıracağı, Peygamberimiz aleyhisselâm tarafından haber verilmiştir.

Peygamberimiz aleyhisselâm; her Cumartesi günü yaya veya binitli olarak gidip Küba mescidini ziyaret ederdi.

Pazartesi günü gittiği de olurdu.

Hazret-i Ömer, Pazartesi ve Perşembe günleri Küba Mescidini ziyareti âdet edinmiş, " Eğer bu mescid etraf memleketlerden birisinde olsaydı, develere binip türlü zahmet ve meşakkatlere katlanarak onu ziyarete giderdik! " demiştir. 68

Emevî halifelerinden Ömer b. Abdulaziz (ö. 101 Hicrî); Peygamberimiz aleyhisselâmın Mescidi yenilenirken, Küba Mescidini de genişletti, taşla ve kireç harçla yaptırdı.

Mescidin içine taştan direkler diktirdi ve onları demirle berkiştirtti, nakışlattı ve ona bir minare de yaptırdı.

Mescidi sac ağacı ile tavanl attı ve ona kemerler yaptırdı.

Mescidin ortasındaki meydanlığın üzerini açık bıraktırdı.

Küba Mescidi; daha sonra, Hicretin 555, 671, 733, 840, 877 ve 881. yıllarında da vezirler, hükümdarlar tarafından tamir ve tecdit ettirildi. 69

Hicretin 950. yılında Kanunî Sultan Süleyman, Küba Mescidinin hem minaresini, hem tavanını yıktırıp yeniden yaptırdı. Ona hatipler, imamlar ve müezzinler tayin ettirdi. Mescidin içine ve dışına İstanbul'dan kandiller gönderdi.

Hicretin 1111. yılında Sultan Mustafa tarafından Küba Mescidinin hem duvarları, hem de minaresi yıktırılarak yeniden yaptırıldı.

Küba Mescidi Hicretin 1244. yılında Sultan Mahmud tarafından da yıktırılıp yeniden yaptırıldı.

Mihrab, kubbe, tak ve kuyu üzerindeki yazılar da o zaman yazdırıldı. 70

-------------------------------------

68. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 244-246.

69. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 3, s. 809-810.

70. Eyyub Sabri Paşa, Mir'at-ı Medine, s. 911-924.

Hazret-i Ali'nin Kuba'ya Gelişi

Peygamberimiz aleyhisselâm; Kureyş müşriklerini n-saklamak üzere-kendisine bırakmış oldukları emanetleri sahiplerine iade edinceye kadar Mekke'de kalmasını, Hazret-i Ali'ye emretmişti.

O da, bu iş için Mekke'de üç gün üç gece oturdu. 71

Mekke vadisinde dikilerek:

" Resûlullah'ın yanında kimin bir emaneti varsa gelsin, ona emanetini teslim edeceğim! " diye seslendikten ve emanetleri sahiplerine dağıttıktan sonra. 72 Medine yolunu tuttu. 73

Geceleri yürüdü, gündüzleri gizlendi. 74 Rebiülevvel'in ortalarına doğru Küba'ya geldi. 75

Küba'ya geldiği zaman, ayaklarının altı kabarmış, şişmiş, yarılmıştı; kanıyordu.

Peygamberimiz aleyhisselâm Hazret-i Ali'nin geldiğini işitince:

" Ali'yi bana çağırınız! " buyurdu.

" Yâ Rasûlallah! Yürümeye takati yok! " dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm hemen kalkıp onun yanına vardı.

Halini görünce rahmet ve şefkatinden ağladı, kucakladı.

Ayaklarının altını eliyle sığadı, iyileşmesi için Allah'a dua etti. Böylece, Hazret-i Ali'nin hiçbir ıztırabı kalmadı. 76

-------------------------------------

71. İbn İshak, İbn Hişam, Sıre, c. 2, s. 138, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 22, Mestfıdı, Murûcu'z-Zeheb, c. 2, 285, Muhibbul-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 211 Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 197.

72. Ahmed Zeyni Dahlan, Sîre, c. 1, s. 169.

73. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 22.

74. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 96.

75. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 22.

76. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 96, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 233.

Hazret-i Ali'nin Halinden Şüphelendiği Bir Kadını Sorguya Çekişi

Hazret-i Ali derki:

" Küba'da gece yansında bir adamın gelip kocasız Müslüman bir kadının kapısını çaldığını, dışarı çıktığı zaman ona birşeyler verdiğini sezince, bu işten şüphelenerek:

'Ey Allah'ın kulu kadın! Kimdir bu adam ki, her gece gelip senin kapını çalıyor?! Sen onun yanına çıkınca o sana-ne olduğunu anlayamadığım-birşeyler veriyor. Halbuki sen kocasız Müslüman bir kadınsın' dedim.

Kadın, bana:

'O, Sehl b. Huneyftir. Benim kimsesiz bir kadın olduğumu bildiği için; gece olunca kavmine ait putlara musallat olur, onlardan birisini kırar da, yakayım diye odununu bana getirir! ' dedi." 77

-------------------------------------

77. İbn İshak, İbn HişamıSîre, c. 2, s. 138-139, Taberî, Târih, c. 2, s. 249, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 192-193, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 197-198, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 233.

Kabilelerinin Putlarını Kıranlardan Bazıları

Müslüman oldukları zaman:

1. Es'ad b. Zürâre,

2. Umâre b. Hazm,

3. Avf b. Afra

Malik b. Neccar oğullarının putlarını kırdılar.

4. Salit b. Kays,

5. Ebu Sırma

Adiyy b. Neccar oğullarının putlarını kırdılar.

6. Salebe b. Ganeme,

7. Muaz b. Cebel, S. Abdullah b. Üneys

Seleme oğullarının putlarını kırdılar.

9. Ziyad b. Lebid,

10. Ferve b. Amr

Beyaza oğullarının putlarını kırdılar.

11. Sa'd b. Muaz,

12. Useyd b. Hudayr

Abduleşhel oğullarının putlarını kırdılar. 78

-------------------------------------

78. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 486, 512, 580, 583, 598, 421

Suheyb b. Sinan'ın Kuba'ya Gelişi

Allah yolunda işkencelere uğratılan kimsesiz Müslümanlardan Suheyb b. Sinan, Hazret-i Ali'den sonra, Medine'ye hicret etmek maksadı ile Mekke'den yola çıkınca, Mekkelilerden bazıları arkasından yetiştiler ve:

" Sen buraya fakir, hakîr olarak geldin.

Yanımızda erişemeyeceğin kadar bol servete eriştin!

Sonunda da kendinle birlikte servetini de alıp gitmek istiyorsun ha?

Vallahi işte bu olmaz! " dediler.

Suheyb hemen hayvanından yere indi. Ok çantasındaki okları çıkardı ve:

" Ey Kureyş cemaatı! İyi bilirsiniz ki; ben sizin en iyi ok atanlarınızdan birisiyim.

Vallahi, yanımda bulunan ok çantamdaki okların hepsini size atar, sonra da kılıcımı çalarım. Bunlardan birisi elimde bulundukça bana yaklaşamazsınız. Ancak onlar elimden çıktıktan sonra bana istediğinizi yapabilirsiniz.

Size şimdi servetimin yerini gösterir, onu size bırakırsam; yolumu açar, beni serbest bırakır mısınız?" dedi.

Müşrikler:

" Evet! " dediler.

Suheyb servetini onlara bırakarak yoluna devam etti. Rebiülevvel ayının ortalarında Küba'ya gelip Peygamberimiz aleyhisselâma kavuştu.

O sırada, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanında Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer bulunuyordu.

Önlerinde de Külsûm b. Hidm'in getirdiği, Ü mmü Cirzan diye anılan hurma cinsinden, üzerinde yaş ve olgun hurmaları bulunan taze yapraklı salkım halinde hurma vardı.

Suheyb b. Sinan'ın yolda gözleri ağrımış, kamı da son derecede acıkmıştı. Hemen kendini hur-m al ara attı.

Hazret-i Ömer:

" Yâ Rasûlallah! Suheyb'i görmüyor musun? Hem gözü ağrıyor, hem yaş hurma yiyor! ?" dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm Suheyb'e:

" Hem gözün ağrıyor, hem de yaş hurma yiyorsun ha?! " buyurunca, Suheyb:

" Ben, onu gözümün ağrımayan tarafıyla yiyorum! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm gülümsedi.

Suheyb, Hazret-i Ebu Bekir'e:

" Sen bana yoldaş olacağını vaad etmiştin. Beni bırakıp yola çıktın, değil mi?

Yâ Rasûlallah! Sen beni Mekke'de bırakıp yola çıktığın zaman, Kureyş müşrikleri beni yakaladılar, hapsettiler.

Ben de servetimi vererek kendimi ve ailemi satın aldım! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Suheyb kazandı!

Suheyb kazandı!

Ebu Yahya! Satış kârlı çıktı!

Satış kârlı çıktı! " buyurdu. 79

Suheyb b. Sinan der ki:

" Resûlullah aleyhisselâm, beni görünce:

'Ebu Yahya! Satış kârlı çıktı!

Ebu Yahya! Satış kârlı çıktı!

Ebu Yahya! Satış kârlı çıktı! ' buyurdu.

'Yâ Rasûlallah! Senin yanına gelmekte beni kimse geçmemişti.

Herhalde, bunu sana Cebrail aleyhisselâmdan başkası haber vermemiştir! ' dedim." 80

-------------------------------------

79. lbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 227-229, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 182-183, Zehebî, S iyem a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 13-14.

80. Hâkim. Müstedrek. c. 3. s. 400.

Benî Nadîr Yahudilerinin Başkanı Huyey İle Kardeşinin Peygamberimiz aleyhisselâmı Görmek İçin Kuba'ya Gitmeleri

Benî Nadîr Yahudilerinin başkanı Huyey b. Ahtab'ın kızı ve Peygamberimiz aleyhisselâmın zevcesi Hazret-i Safiyye der ki:

" Ben, babama, çocuklarının en sevgilisi idim. Amcam Ebu Yâsir de beni çok severdi.

Resûlullah Medine'ye gelip Küba'da Amr b. Avf oğullarının evine inince, babam Huyey b. Ahtab ile amcam Ebu Yâsir b. Ahtab, ertesi günü, sabahleyin erkenden Resûlullah'ı görmeye gittiler. Güneş batın-caya kadar oradan dönmediler. Kendilerinin yorgun argın, isteksiz, düşkün ve perişan bir halde yürüyerek geldiklerini görünce-her zaman yaptığım gibi-onları sevinç ve neşe ile karşıladım. Vallahi, hiçbiri bana iltifat etmedi. Kendilerini derin bir gam ve keder bürümüştü.

Onlar konuşurlarken işittim.

Ebu Yâsir, babam Huyey b. Ahtab'a:

'O, o mudur?' diye sordu.

Babam:

'Evet! Vallahi odur! ' dedi.

Amcam:

'Onu iyice tanıdın mı? Aranan vasıflar kendisinde iyice gözüküyor mu?' diye sordu.

Babam:

'Evet! Vallahi! 'dedi.

Bunun üzerine, amcam:

'Peki! Ona karşı kalbinde ne var?' diye sordu.

Babam:

'Vallahi, sağ olduğum müddetçe ona düşmanlık edeceğim! ' dedi." 81

Peygamberimiz aleyhisselâm Medine'ye gelince, Ebu Yâsir gidip Peygamberimiz aleyhisselâmin huzurunda oturup onu dinleyerek kavminin yanına döndüğü zaman:

" Ey kavmim! Bana itaat ediniz! Hiç şüphesiz, sizin gelmesini beklediğiniz peygamber gelmiştir. Ona tâbi olunuz ve sakın muhalefet etmeyiniz" demişti.

Kardeşi Huyey b. Ahtab da gitmiş, oturup Peygamberimiz aleyhisselâmı dinledikten sonra kavminin yanına dönünce, onlara:

" Ben öyle bir adamın yanından geliyorum ki, vallahi hiçbirzaman ona düşmanlıktan geri durmayacağım! " demişti.

Kardeşi Ebu Yâsir " Ey anamın oğlu! Şu işte beni dinle, kendini helak etme de, sonradan, istediğin şeyde bana karşı koy! " diyerek öğüt vermiş ise de, Huyey b. Ahtab:

" Hayır! Vallahi seni hiçbirzaman dinlemeyeceğim! " demiş, kavmi de ona uymuştur. 82

Nihayet Huyey b. Ahtab da, kardeşi Ebu Yâsir de, Yahudilerin Araplara karşı kıskançlıkta en katısı kesilip; halkın İslâmiyete girmelerini önlemek için olanca gayretlerini sarfetmekten geri durmam ıslardı r. 83

-------------------------------------

81. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 165-166, Musa b. Ukbe'den naklen Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 212.

82. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 212.

83. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 197.

Kuba Münafıkları ve Ebu Âmir'in Peygamberimiz aleyhisselâmla Tartışması ve Âkıbeti

Küba'da oturan oniki münafık vardı. 84

Onlar Ebu Âmir Fâsık ile gizli gizli görüşür, konuşur, Peygamberimiz aleyhisselâm ile ashabını Medine'den çıkarmayı tasarlarlardı. 85

Ebu Âmir; Dubay'a oğullarından olup, Rahip diye anılırdı. 86

Allah adamlığına, ruhbanlığa özenir, kıldan ruhbanlık elbisesini giyerdi.

Kendisi; baş münafık Abdullah b. Übeyy b. Selûl'ün de halasının oğlu idi.

Peygamber aleyhisselâm peygamber olarak gönderil ince, Ebu Âmirin kıskançlığı tuttu. 87

Peygamberimiz aleyhisselâma gelerek:

" Senin şu getirmiş olduğun din nedir?" diye sordu.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" İbrahim (aleyhisselâm)ın dini olan hanîfliği getirdim" buyurdu.

Ebu Âmir

" Onun üzerinde olan, benim! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Sen onun üzerinde değilsin! " buyurdu.

Ebu Âmir

" Hayır, ey Muhammedi Sen, hanîfliğe, ondan olmayan şeyleri soktun! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ben öyle birşey yapmadım. Fakat, onu saf ve tertemiz olarak getirdim" buyurdu.

Ebu Âmir

" Yalancıyı Allah kovulmuş, garip ve yapayalnız bir halde öldürsün! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! Yalancı kimseyi Yüce Allah böyle yapsın! [Kovulmuş, garip ve yapayalnız bir halde öldürsün! ]" buyurdu. 88

Ebu Âmir; kendisine tâbi olan 50 genci yanına alarak Mekke'ye gitti. 89

Bedir savaşında müşriklerin yanında yer alıp çarpıştı. 90

Müşrikleri Uhud91 ve Hendek savaşı için de ayaklandıranlar ve Peygamberimiz aleyhisselâmla çarpışanlar arasında idi. 92

Peygamberimiz aleyhisselâm Mekke'yi fethedince Ebu Âmir Taife, Taifliler Müslüman olunca da Şam'a kaçtı. 93 Orada, Hıristiyanlığı kabul etti. 94

Şam'da kovulmuş, garip, yapayalnız olarak ölüp gitti! 95

Küba'da, Amr b. Avf oğullarının bazı akılsızları ile münafıkları, geceleyin Peygamberimiz aleyhisselâmın yatıp kalktığı evi taşlamaya başladılar. Peygamberimiz aleyhisselâm, bunu görünce: " Himaye ve komşuluk bu mu?! " diye yakınarak Küba'dan ayrıldı. 96

-------------------------------------

84. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 174, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1017, Taberî, Târih, c. 3, s. 147-148.

85. Taberî, Tefsir, c. 11, s. 24, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 12.

86. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 71.

87. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 540-541.

88. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 235.

89. İbn İshak, İbn Hişam, c. 3, s. 71, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 37, 40.

90. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 541.

91. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 71.

92. Vâkıdı, Megâzî, c. 2, s. 441.

93. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 235, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 80-81, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 12.

94. Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 3, s. 815.

95. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 235.

96. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 41.

Neccar Oğullarının Peygamberimiz aleyhisselâmı Kuba'dan Medine'ye Götürmeleri

Peygamberimiz Aleyhisselatn, Küba'dan Medine'ye hareket edeceği zaman, (dedesi Abdulmuttalib'in dayıları olan) Neccar oğullarının eşrafına haber saldı.

Onlarda, silahlanıp geldiler. 97

Peygamberimiz aleyhisselâmla Hazret-i Ebu Bekir'e selam verdiler ve:

" Güvenliğiniz sağlanmış ve sizlere boyun eğilmiş olarak develerinize bininiz! " dediler.

Cuma günü güneş yükselince Peygamberimiz aleyhisselâm devesi Kasvâya bindi.

Hazret-i Ebu Bekir arkasında, Neccaroğullarının eşrafı Müslümanlarda sağında, solunda ve çevresinde oldukları halde Medine'ye hareket etti. 98

Amr b. Avf oğulları toplanarak:

" Yâ Rasûlallah! Bizden usandığın için mi, yoksa bizim evimizden daha hayırlı bir yere gitmek için mi buradan çıkıp gidiyorsun?" dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Te'külü'l-Kurâ karyesine [Medine'ye] gitmekliğim bana emir buyuruldu.

Devenin yolunu açınız! Nereye gideceği, ona emrolunmuştur! " buyurdu. 99

-------------------------------------

97. İbn Sa'd. Tabakâtü'l-kübrâ. d, s. 235, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 266, İbn Esir, Câmiu'l-usûl, c. 11, s. 157, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 334, Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 1, s. 254.

98. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 236, Semhûdî, Vefâu'l-Vefâ, c. 1, s. 256.

99. Semhûdî, Vefâu'l-vetâ, c. 1, s. 256, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 339, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 2, s. 240.

Ensarın Vaad ve Dilekleri

Peygamberimiz aleyhisselâm Kuba'dan çıkıp Ensar evlerinin önlerinden geçerken, onlar devenin önüne geriliyorlar ve

" Yâ Nebiyyallah! Yâ Rasûlallah! Bizde kuvvet, cemaat ve servet var! Bize buyur, bize! " diyerek yardım ve himaye vaadinde bulunuyorlar; Peygamberimiz aleyhisselâm da gülümsüyor, " Allah onları size hayırlı ve mübarek kılsın! " diyerek dua ediyor ve:

" Devenin yolunu açınız! Nereye çökeceği, ona em rolunm ustur! " buyur uy ordu. 100

-------------------------------------

100. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 236, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 266, Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 1, s. 256.