İslam Tarihi | 4. Bi'set / Nübüvvet Yılı: Açık da'vet


 

Peygamberimiz aleyhisselâmın En Yakın Hısımları Uyarışı ve Kendisine Yardıma Davet Edişi

Hazret-i Ali der ki:

" Sen, ilkin, en yakın hısımlarını inzaret, âhiret azabıyla korkut! ' (Şuarâ: 214) âyeti nazil olunca, 734 Resûlullah aleyhisselâm beni çağırdı. 735

'Ey Ali! Yüce Allah'ın, en yakın hısımlarımı inzar etmemi emir buyurması bana çok ağır geldi, kaygı verdi. 736

Biliyorum ki, ben ne zaman kavmime bu işi açmaya kalksam, muhakkak, hoşuma gitmeyen birşeyle karşılaşacağımı göreceğim.

Bunun üzerine, bir müddet sustum.

Cebrail aleyhisselâm bana geldi de:

'Yâ Muhammedi Eğer sen Yüce Rabbinin sana emrettiği şeyi yapmayacak olursan, Rabbin sana azab edecektir! ' dedi.

Yâ Ali! Bize, bir sa' (dört kocaman avuç dolduracak kadar) yemek yap ve üzerine de koyun budundan et koy!

Bize bir kap da süt hazırla!

Sonra, Abdulmuttalib oğullarını benim için topla! 737

Onlarla bir konuşayım ve emrolunduğum şeyi kendilerine ulaştırayım' buyurdu.

Resûlullah'ın bana emrettiği şeyi 738 yaptım.

Abdulmuttalib oğulları Resûlullah'ın yanına toplandılar.

Onlar, o gün, kırk kişi idiler. 739

Yahut, kırk kişiden ya bir eksik, 740 ya da bir fazla idiler. 741

Resûlullah'ın bütün amcaları, Ebu Talib, Hamza, Abbas ve Ebu Leheb de gelenler içinde bulunuyordu.

Abdulmuttalib oğulları yanına toplandıklan zaman, Resûlullah aleyhisselâm beni çağırdı.

Onlar için yaptığım yemeği getirmemi emretti.

Getirip önüne koydum.

Eti parçalayarak çanağın çevresine birer parça koyduktan sonra:

'Haydi yiyiniz, Bismillah! ' buyurdu.

Hepsi, ondan yediler ve tamamıyla doydular. 742

Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki: Onların tümüne sunduğum yemeği, 743 onlardan bir tek adam bile yalnız başına yiyebilirdi!

Bundan sonra, Resûlullah aleyhisselâm:

'Yâ Ali! Onlara süt de iç ir! ' buyurdu.

Onlara süt kabını getirdim.

Ondan da hepsi kanasıya içtiler.

Vallahi, o kaptaki süt kadarını, onlardan bir tek adam bile yalnız başına içebilirdi ! 744

Yemeğin ve sütün kalanları, sanki hiç el dokunulmamış, yenilmemiş, içilmemiş gibi idi! 745

Resûlullah aleyhisselâm söze başlamak istediği sırada, Ebu Leheb:

'Şaşılacak şey! Arkadaşınız sizi büyük bir sihirle sihirledi! 746 Doğrusu, biz, bugünkü gibi bir sihir hiç görmedik! ' dedi. 747

Sonra da, Resûlullah'a hitaben:

'Bunlar senin amcaların ve amcalarının oğullarıdır. Sen, onlara istediğini söyledin! Sen, dinden sapkınlığı bırak!

İyi bil ki: Kavmin, senin için bütün Arap topluluklarına karşı koymayı göze alacak değildir.

Bütün Kureyş kabileleriyle Araplar üzerlerine çullanmadan, ata oğullarının senin üzerinde durup seni haps ve esir etmeleri gerekir.

Onların böyle yapmaları, kendilerine, ötekinden daha kolaydır.

Ey kardeşimin oğlu! Ben; atanın oğullarına, gelirken senin getirdiğin gibi şer ve kötülük getiren bir kimse daha görmedim! ' dedi. 748

Resûlullah'ın konuşmasına imkân vermedi.

Dağıldılar. 749

Ebu Leheb'in sözü, Resûlullah'ın çok ağırına gitti.

Resûlullah aleyhisselâm, o mecliste susup hiç konuşmadı. 750

Bunun üzerine, Cebrail aleyhisselâm gelip, Allah'ın buyruğunu hemen yerine getirmesini, Resûlullah aleyhisselâma emir ve tavsiye etti. 751

Kendisine bu hususta cesaret verdi. 752

Ertesi günü, sabahleyin Resûlullah aleyhisselâm:

'Yâ Ali! O adam işittiğin sözlerle tez davranıp önüme geçti de, ben kavmimle konuşmadan onlar dağılıverdiler.

Sen önceki akşam bizim için yapmış olduğun kadar, yine yiyecek içecek hazıria! 753 Sonra onları yanıma topla! ' buyurdu. 754

Yemeği yaptım. Sonra da, onlan Resûlullah için topladım. 755

Resûlullah aleyhisselâm, yemeği getirmem için bana seslendi. 756

Resûlullah aleyhisselâm, geçen akşam yaptığı gibi yaptı (Yani, eti parçalayıp yemek çanağının çevresine birer parça koyduktan sonra):

'Haydi yiyiniz, Bismillah! ' buyurdu.

Hepsi, ondan doyuncaya kadar yediler. 757

Resûlullah aleyhisselâm:

'Haydi, onlara süt de içir! ' buyurdu.

Kendilerine, içi süt dolu kabı getirdim. 753

O kaptan da, hepsi, kanasıya kadar süt içtiler. 759

Vallahi, onların tümü için hazırladığım o yemeği de, o sütü de, onlardan bir tek adam bile yalnız başına yiyebilir, içebilirdi! 760

Resûlullah aleyhisselâm, onlara:

'Borcumu benim yerime hanginiz öder?' diye sordu.

Ben sustum.

Cemaat da sustu.

Resûlullah aleyhisselâm sorusunu tekrarlayınca:

'Ben öderim yâ Rasûlallah! ' dedim. Resûlullah aleyhisselâm:

'Sen ödersin yâ Ali! Sen ödersin yâ Ali! ' buyurdu. 761

(Diğer bir rivayete göre; Resûlullah aleyhisselâm onlara:

" Benim borcumu benim yerime ödeyecek ve vaadlerimi yerine getirecek, Cennette benimle birlikte bulunacak, ev halkım içinde benim vekilim olacak kimdir?" diye sordu.

Onlardan birisi:

" Sen [kerem ve cömertlikte] denizsin! Sana bu hususta kim vekil olmaya güç yetirebilir?! " dedi.

Resûlullah aleyhisselâm sorusunu tekrarlayınca, Hazret-i Ali:

" Ben senin vekilin olurum! " dedi. 762

Bunun üzerine, Resûlullah aleyhisselâm, ona:

" Borcumu benim yerime sen ödeyecek ve vaadlerimi sen yerine getireceksin! " buyurdu. )763

Bundan sonra, Resûlullah aleyhisselâm konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Hamd, Allah'a mahsustur. Ben, O'na hamdederim.

Yardımı da, O'ndan dilerim. O'na inanır, O'na dayanırım.

Şüphesiz bilir ve bildiririm ki: Allah'tan başka ilâh yoktur.

O, birdir; O'nun eşi, ortağı yoktur! 764

Herhalde, otlak aramaya gönderilen kimse, gelip de ailesine yalan söylemez.

Vallahi, ben (faraza) bütün insanlara yalan söylemiş olsam, yine, size karşı yalan söylemem! (Faraza) ben bütün insanları aldatmış olsam, yine, sizi aldatmam!

Sizi Kendisine davet ettiğim Allah öyle bir Allah'tır ki, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur!

Vallahi, sizler, uyur gibi öleceksiniz! Uykudan uyanır gibi de, dirilecek ve bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz!

İyiliklerinizin mükâfatını görecek, kötülüklerinizin de cezasını çekeceksiniz!

Bunların sonucu ya temelli Cennette, ya da temelli Cehennemde kalmaktır! 765

İnsanlardan, ilk inzar ettiğim kimseler, sizlersiniz! 766

Ey Abdulmuttalib oğulları! Vallahi, Araplar içinde, benim size getirdiğim, dünya ve âhiretiniz için hayırlı olan şeyden daha üstününü ve hayırlısını kavmine getirmiş biryiğit bilmiyorum! 767

Ben, sizi, dile kolay gelen, Mîzan'da ağır basan iki kelimeye davet ediyorum ki, o da:

Allah'tan başka hiçbir ilâh olmadığına ve benim de Allah'ın kulu ve resûlü olduğuma şehadet etmeniz di r! 768

Yüce Allah, sizi buna davet etmemi bana emir buyurdu. 769

Ey Abdulmuttalib oğulları! Ben, özel olarak size, genel olarak da bütün insanlara peygamber gönderildim!

Siz, bu hususta, görmediğiniz mucizelerden bazısını da görmüş bulunuyorsunuz. 770 Üzerinde bulunduğum şeyde bana yardımcı ve kardeşim olmayı, Cennet kazanmayı hanginiz kabul eder?771

Hanginiz, bu yolda kardeşim ve sahibim olmak üzere, bana bey'at eder?' buyurdu.

Hiç kimse ayağa kalkmadı.

Hemen, ben ayağa kal küm.

Yaşça, oradakilerin en küçüğü idim. Resûlullah, bana:

'Sen, otur! ' buyurdu.

Sorusunu üç kere tekrarladı.

Her defasında, ben ayağa kalkıyordum. O da:

'Sen, otur! ' buyuruyordu. 772

'Yâ Rasûlallah! Bunların yaşça en küçükleri ve bacakça en inceleri olsam da, sana ben kardeş ve yardımcı olurum' dedim.

Hepsi sustular. 773

Resûlullah aleyhisselâm, sorularının üçüncüsünden sonra, elini elimin üzerine koydu774 da:

'İçinizde, bu, benim kardeşim, vasîm ve vekilimdir.

Onun sözlerini dinleyiniz ve kendisine itaat ediniz!

Bu işe, amcamsız, amcamın oğlu varis oldu! ' buyurdu. 775

Davetliler gülüşerek ayağa kalktılar ve Ebu Talib'e:

'Bak! Sana, oğlunu dinlemeni emrediyor! Ona itaat et! ' dediler. 776

Ebu Talib:

'Bırakınız onu! Amcasının oğlu, onun başını, hayırdan başka yana bükmez! ' dedi. 777 Resûlullah aleyhisselâma da:

'Bizim katımızda, sana yardım etmek kadar sevgili birşey yoktur.

Öğütlerini benimseyip kabullendik.

Sözlerini tamamıyla tasdik edip doğruladık!

Bu toplananlar, senin atalarının oğullarıdır.

Tabiî ki, ben de onlardan birisiyim!

Senin istediğin şeye onlardan koşacak olanların, andolsun ki, en çabuğu, en hayırlısı da benden başkası değildir!

Sen, emrolunduğun şeye devam et!

Andolsun ki, etrafını kuşatıp seni korumaktan bir an geri durmayacağım!

Nefsimi, Abdulmuttalib'in dininden ayrılmak hususunda bana boyun eğer bulmadım!

Artık, ben, onun üzerinde öldüğü dinde öleceğim! ' dedi. 778

Ebu Leheb'den başka, hepsi de, yumuşak ve olumlu sözler söylediler. 779 Ebu Leheb ise:

'Ey Abdulmuttalib oğulları! Bu, vallahi, bir serdir, kötülüktür! 780

Başkaları onun elini tutup bundan alıkoymadan önce, sizler onun ellerini tutup bundan alıkoyunuz!

Eğer siz bugün ona boyun eğecek olursanız, zillete, hakarete uğrarsınız!

Bunu korumaya kalkışacak olursanız, öldürülürsünüz! ' dedi. 781

Peygamberimiz aleyhisselâmın halası Safiyye binti Abdulmuttalib, Ebu Leheb'e:

'Ey kardeşim! Kardeşinin oğlunu ve onun dinini yardımsız, hor ve hakir bırakmak sana yakışır mı?!

Vallahi, bilginler, öteden beri, Abdulmuttalib'in soyundan bir peygamberin çıkacağını haber veregelm işlerdir.

İşte o peygamber budur! ' dedi. Ebu Leheb:

" Bu, andolsun ki, boşuna bir umuntudur!

Zaten, kadınların sözleri erkeklere ayakbağı ve köstek mesabesindedir!

Kureyş aileleri ve onlarla birlikte bütün Araplar ayaklandığı zaman, onlara karşı koyacak bizim ne gücümüz var?

Vallahi, biz onların yanında bir lokmayız! ' dedi. Ebu Talib ona:

'Ey korkak adam! Vallahi, biz, sağ oldukça, ona yardım edecek, onu savunacak ve koruyacağız! ' dedi ve Peygamber aleyhisselâma da:

'Ey kardeşimin oğlu! Rabbine davet etmek istediğin zamanı bilelim, silahlanıp seninle birlikte ortaya çıkarız! ' dedi." 782

--------------------------------------------

734. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-m eb'as, c. 3, s. 126, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Tefsir, c. 19, s. 121, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 425 426, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 179-180, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, TânTiu'l-İslâm, s. 144-145, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

735. Taberî, Târih, c. 2, s. 216-217, Tefsir, c. 19, s. 121, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 426, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 62.

736. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsir, c. 19, s. 121, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 425, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62.

737. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 126-127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsir, c. 19, s. 121-122, Ebu Nuaym , Delâil, c. 2, s. 425, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 179-180, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 144-145, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

738. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsir, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 425, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62.

739. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym , Delâil, c. 2, s. 425, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 44-145, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

740. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym , Delâil, c. 2, s. 425, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târih, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

741. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 227, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 425. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 180, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

742. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 425, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 184, İbn Esîr, c. , s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

743. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 425, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, 11, 3. 184, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

744. İbn İshak, c. 3, s. 127, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 187, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 184, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

745. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 159, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 221 , Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 350, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302.

746. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 425, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 185, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

747. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 460.

748. Belâzurî, Ensâbu’l -e şrâf, c. 1, s. 118, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 458.

749. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 425 426, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 185, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 145, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

750. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 118.

751. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 118, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 459.

752. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 118.

753. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 185, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

754. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 185, İbn Esîr, c. 2, s. 62.

755. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 185, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

756. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426.

757. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve , c. 2, s. 426, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 180, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 145, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

758. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 426.

759. İbn İshak, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu Nuaym, c. 2, s. 426, Beyhakî, c. 2, s. 180, İbn Esîr, c. 2, s. 62, Zehebî, s. 145, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

760. İbn İshak, c. 3, s. 127, Beyhakî, c. 2, s. 180, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 39.

761. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302-303.

762. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 111, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 221.

763. Ahmed b. Hanbel'in Menâkıb'ından naklen Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 221.

764. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 118, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61.

765. Belâzurî, Ensâbu’l -e şrâf, c. 1, s. 118, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 459.

766. Belâzurî, Ensâbu’l-e şrâf, c. 1, s. 119.

767. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 127, Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 180, Ebu’l -Ferec İbn Cevzî, el -Vefâ, c. 1, s. 185, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 62-63, Zehebî, Târihu’l-İslâm, s. 145, Ebu’l -Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 39.

768. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 460 461.

769. Taberî, Târih, c. 2, s. 217, Tefsîr, c. 19, s. 122, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 185, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63.

770. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 159, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, Taberî, Târih, c. 2, s. 217-218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63.

771. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 187.

772. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 159, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 221 , Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 350, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302.

773. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, 3. 187.

774. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 159, Taberî, c. 2, s. 218, Muhibbüt-Taberî, c. 2, s. 221, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 350, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302.

775. Taberî, Târih, c. 2, s. 217.

776. Taberî, Târih, c. 2, s. 217-218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63.

777. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, 3. 187.

778. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61.

779. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 459.

780. Belâzurî, Ensâbu’l -eşrâf, c. 1, s. 119, İbn Esîr, Kâmil, c. 1 , s. 61, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 459.

781. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 459.

782. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27-28, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 459.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Safâ Tepeciğinden Kureyşlilere Seslenişi

" Sen, ilkin, en yakın hısımlarını inzar et! " 783 Yani, " küfürleri yüzünden üzerlerine azap inebileceğini hatırlatarak onları korkut, uyar! " 784 mealli âyet nazil olduğu zaman; 785 Resûlullah aleyhisselâm, günlerden bir gün 786 Safa tepeciğine kadar gitti. 787 Orada, yüksekçe bir taşın üzerine çıktı. 788

Şehadet parmaklarını kulaklarına tıkadı. Yüksek sesle: 789

" Yâ Sabâhâh! *790 Ey Kureyş cemaatı! " diyerek bağırdı. 791

" Kim bu seslenen?" diye sordular. 792

" Muhammed, 793 Safa tepesinden sesleniyor! " dediler. 794

Kureyş kabileleri içinde Peygamber aleyhisselâma akraba olmayan bir kabile bulunmadığından, 795 Peygamber aleyhisselâm da kabile kabile bütün Kureyşlilere seslenmişti. 796

İşitenler, gelip Peygamberimizin karşısında toplandılar. 797

Gelemeyenler de, toplantının sebebini anlamak için, yerlerine adam gönderdiler. 798

Yanına gelen Kureyşliler Peygamber aleyhisselâma:

" Yâ Muhammedi Ne haber var?" diye sordular. 799

Peygamber aleyhisselâm:

" Benimle sizin haliniz, düşmanı görünce ailesini haberdar etmek için koşmaya başlayan ve düşmanın kendisinden önce ailesine yetişip zarar vermesinden korkarak 'Yâ Sabâhâh! ' diye bağıran bir adamın haline benzer. 800

Ne dersiniz? Ben, size şu dağın eteğinden801 veya şu vadiden, 802 sizi yağmalamak isteyen 803 birtakım atlıların çıkıvereceğini, yahut akşama, sabaha, düşman baskınına uğrayacağınızı804 haber verirsem, beni tasdik eder, doğrular mısınız?" diye sordu. 805

" Evet! Seni tasdik eder, doğrularız! 806

Çünkü, biz seni bütün tecrübelerimizde doğru sözlü bulduk! 807

Sen, bizim katımızda herhangi bir suçla suçlanmış bir kişi değilsin! 808

Hakkındaki tecrübelerimizde, sende hiçbir yalana rastlamış değiliz! " dediler. 809

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Öyle ise, ben sizi şiddetli bir azap önünde inzara, korkutup uyarmaya memurum: 810

Ey Abdulmuttalib oğulları!

Ey Abdi Menaf oğulları!

Ey Zühre oğulları!

Ey filanoğulları!

Ey filanoğulları! diyerek birer birer Kureyş kabilesinin bütün ailelerine seslenip:

" Yüce Allah; en yakın hısımlarımı azab ile korkutmamı bana emretti. Sizler 'Lâ ilahe illallah=Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur' demedikçe; ben size ne dünyada bir yarar, ne de âhirette bir nasip sağlayabilirim" buyurdu. 811

Peygamberimiz aleyhisselâma atmak için eline bir taş alan Ebu Leheb: 812

" Yuh sana! Sen, bugün, gelip de, bizi bunun için mi topladın?! " diyerek bağırdı. 813

Resûlullah aleyhisselâm, hitap ve uyarısına şöyle devam buyurdu:

" Ey Kureyş cemaatı! Kendinizi Cehennem ateşinden kurtarınız! 814

EyKa'b b. Lüey oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden kurtarınız!

Ey Mürre b. Ka'b oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden kurtarınız!

EyAbduşşems oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden kurtarınız!

Ey Abdi Menaf oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden kurtarınız!

Ey Hâşim oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden kurtarınız!

Ey Abdulmuttalib oğulları! Kendinizi Cehennem ateşinden kurtarınız! 815

Ey Kureyş cemaatı! Kendinizi Allah'tan satın alınız!

Ben, sizi Allah'ın azabından kurtarabilecek hiçbir şeye malik değilim. 816

Ey Abdi Menaf oğulları! Kendinizi Allahtan satın alınız ! 817

Ben, sizi Allah'ın azabından kurtarabilecek hiçbir şeye malik değilim ! 818

Ey Abdulmuttalib oğulları! Kendinizi Allah'tan satın alınız!

Ben, sizi Allah'ın azabından kurtarabilecek hiçbir şeye malik değilim. 819

Ey Abbas b. Abdulmuttalib! Ben, seni Allah'ın azabından kurtarabilecek hiçbir şeye malik değilim ! 820

Ey Zübeyr b. Avvam'ın annesi! Resûlullah'ın halası Safiyye!

Ey Muhammed'in kızı Fâtıma! Kendinizi Allahtan satın alınız!

Siz, benim malımdan, dilediğinizi benden isteyiniz!

Fakat, ben sizi Allah'ın azabından kurtarabilecek hiçbir şeye malik değilim. 821

Şu kadar ki, sizlerin bir hısımlığınız var!

Ben, hısımlık suyu ile sulayacağım! " buyurdu. 822

Bundan sonra, Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Fihr hanedanı! " diyerek seslendi.

Ebu Leheb:

" İşte, Fihr oğulları, yanındalar! " dedi.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Galib hanedanı! " diyerek seslenince, Muharib b. Fihr oğullarıyla Haris b. Fihr oğulları, dönüp geri gittiler.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Lüey b. Galib hanedanı! " diyerek seslenince, Teymü'l-Erdem b. Galib oğulları, dönüp geri gittiler.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Ka'b hanedanı! " diyerek seslenince, Âmir b. Lüey oğullarıyla Avf b. Lüey oğulları, dönüp geri gittiler.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Mürre b. Ka'b hanedanı! " diyerek seslenince, Adiyy b. Ka'b oğulları ile Husays b. Ka'b'ın iki oğlu olan Sehm ve Cumah oğulları dönüp geri gittiler.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Kilab hanedanı! " diyerek seslenince, Teym b. Mürre oğullarıyla Mahzum b. Yakaza b. Mürre oğulları, dönüp geri gittiler.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Kusayy hanedanı! " diyerek seslendiği zaman, Zühre oğulları, dönüp geri gittiler.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Abdi Menaf oğulları! " diyerek seslenince, Abduddar oğulları ve onlarla beraber Esed b. Abduluzzâ b. Kusayy oğulları, dönüp geri gittiler.

Ebu Leheb:

" İşte, Abdi Menaf oğulları! " dedi.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Ey Hâşim hanedanı! " diyerek seslenince, Abdüşşems oğullarıyla Nevfel oğulları, dönüp geri gittiler.

Orada, yalnız Abdulmuttalib oğulları kaldı.

Ebu Leheb:

" İşte, Hâşim oğulları toplanmış bulunuyorlar! ?" dedi.

Resûlullah aleyhisselâm, onlara:

" Ben, sizi 'Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh=Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! O, birdir! O'nun ortağı yoktur! ' diyerek şehadet getirmeye davet ediyorum!

Ben de, O'nun kulu ve resûlüyüm!

Bunu böylece kabul ve ikrar ettiğiniz takdirde, sizin Cennete gireceğinize kefil olurum! 823

Siz, Kıyamet günü iyi amellerinizle gelmez de dünyayı boyunlarınıza yüklenmiş olduğunuz halde gelirseniz, ben sizden yüz çeviririm (yüzünüze bakmam)!

O zaman siz bana:

'Yâ Muhammedi' dersiniz.

Ben ise, şöyle derim:

[Resûlullah Aleyhisselarn " Şöyle derim" buyururken, yüzünü onlardan başka tarafa çevirdi.

Siz, bana:

'Yâ Muhammedi' dersiniz. Ben ise, size şöyle derim.

[Resûlullah aleyhisselâm, " Şöyle derim" buyururken, yüzünü onlardan başka tarafa çevirdi. ]" 824

--------------------------------------------

783. Şuarâ: 214.

784. Taberî, Tefsîr, c. 19, s. 118.

785. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 307, Buhârî, Sahih, c. 3, s. 190, Müslim, Sahih, c. 1 , s. 192-193, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 338, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 120, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 248, Taberî, Târih, c. 2, s. 216.

786. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 307, Müslim, Sahih, c. 1, s. 194, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 121 , Taberî, Târih, c. 2, s. 216.

787. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 307, Müslim, Sahih, c. 1, s. 194, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 181, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 38.

788. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 16, Müslim, Sahih, c. 1, s. 193, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 178, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 183, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 460.

789. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 339, Taberî, Tefsîr, c. 19, s. 120.

* " Yâ Sabahâh, " " Düşman tarafından, kuşatıldık! Sarıldık! Sabah vakti gelip çattı! Hemen çarpışmaya hazırlanın! " gibi anlamlara gelir. (İbn Esîr, Nihâye, c. 1, s. 6-7).

790. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 307, Müslim, Sahih, c. 1, s. 194, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 339, Belâzurî, Ensâb, c. 1 , s. 121, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 183, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 60, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 144, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 38, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 7, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 288, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 460.

791. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 200, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 183.

792. Müslim, Sahih, c. 1 , s. 194, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Zehebî, s. 144, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 460.

793. İbn Sa'd. c. 1, s. 200, Müslim, c. 1, s. 194, Taberî, c. 2, s. 216, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 183, Zehebî, s. 144, Halebî, c. 1, s. 460.

794. İbn Sa'd, c. 1, s. 200, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 183.

795. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 24, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 154.

796. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 160.

797. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 307, Müslim, c. 1, s. 194, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 181, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 60, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 7.

798. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 307, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 16, Taberî, Tefsîr, c. 19, s. 121, Begavî, Mesâbıhu's-sünne, c. 2, s. 175, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 38, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 460.

799. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 281, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 121 , Taberî, Târîh, c. 2, s. 216, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 183.

800. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 476, Müslim, Sahih, c. 1. S. 193, Taberî, Tefsîr, c. 19, s. 120, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 183, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 350.

801. İbn Sa'd, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 307, Müslim, c. 1, s. 194, Belâzurî, c. 1, s. 120, Begavî, Mesâbihu’s-sünne, c. 2, s. 175, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 183, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 60, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 146, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 38.

802. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 17, Begavî, Mesâbihu's-sünne, c. 2, s. 175.

803. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 307, Buhârî, c. 6, s. 17, Begavî, c. 2, s. 175, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 183, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 38.

804. Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 307, Belâzurî, c. 1, s. 121, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 182, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 146, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 7.

805. İbn Sa'd, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 281, Buhârî, c. 6, s. 17, Müslim, c. 1, s. 194, Belâzurî, c. 1, s. 120, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Beyhakî, c. 2, s. 182, Begavî, c. 2, s. 175, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 183, İbn Esîr, c. 2, s. 60, Zehebî, s. 146, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 38.

806. İbn Sa'd, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 281, Buhârî, c. 6, s. 17, Belâzurî, c. 1, s. 183, İbn Esîr, c. 2, s. 60, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 38, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 7.

807. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 17, Begavî, Mesâbihu’s-sünne, c. 2, s. 175.

808. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 200, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 183.

809. İbn Sa'd, c. 1, s. 200, Müslim, Sahih, c. 1, s. 194, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 120, Taberî, Târîh, c. 2, s. 216, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 183, İbn Esîr, c. 2, s. 60, Zehebî, Târih, s. 146.

810. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 281, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 17, Müslim, Sahih, c. 1, s. 194, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 120, Taberî, Târîh, c. 2, s. 216, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 182, Begavî, Mesâbîhu’s-sünne, c. 2, s. 175, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 183, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 60, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 146, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 38.

811. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 200, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 120, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184.

812. Zemahşerî, Keşşâf, c. 4, s. 290, Fahru’r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 166, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 235, H âzin, Tefsîr, c. 4, s. 424, Beyzâvî, Tefsîr, c. 2, s. 580, Ebussuud, Tefsîr, c. 9, s. 210, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 288.

813. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 281, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 17, Müslim, Sahih, c. 1, s. 194, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 120-121, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 182, Begavî, M esâbfhu's-sünne, c. 2, s. 175, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el -Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 60-61, Zehebî, Târîhu'l -İslâm, s. 146, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 38.

814. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 338, Deylemf, Firdevs, c. 5, s. 285.

815. Müslim, Sahih, c. 1 , s. 192, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 248, Taberî, Tefsîr, c. 19, s. 120, Kurtubî, Tefsîr, c. 13, s. 143.

816. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 17, Müslim, Sahih, c. 1 , s. 193, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 249, Taberî, Tefsîr, c. 19, s. 119.

817. Nesâî, Sünen, c. 6, s. 248-249.

818. İbn İshak. Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 128, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 17. Nesâî, Sünen, c. 6, s. 248-249.

819. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 128, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 161, c. 6, s. 17, Müslim, Sahih, 11, s. 193, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 249-250, Taberî, Tefsîr, c. 19, s. 119.

820. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 17, Müslim, Sahih, c. 1 , s. 193, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 249-250.

821. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 128, Buhârî, Sahih, 4, s. 161, c. 6, s. 17, Müslim, Sahih, c. 1, s. 193, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 249.

822. Müslim, Sahih, c. 1 , s. 192, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 339, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 248, Taberî, Tefsîr, c. 19, s. 119.

823. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119-120, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 27.

824. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 3, s. 128.

İslâmiyeti Mekke'de Yaymaya Çalışanlar ve Müslümanlıklarını Hiç Çekinmeden Açıklayanlar

Peygamberimiz aleyhisselâmla yanında bulunan Müslümanlar İslâmiyeti açıkladıkları zaman, Mekke'de İslâmiyeti duymayan kalmadı. Hazret-i Ebu Bekir bir köşede, Saîd b. Zeyd bir köşede, Hazret-i Osman bir köşede,

Ebu Ubeyde b. Cerrah bir köşede. , halkı, İslâmiyete davet ve teşvik etmeye koyuldular. 825 Her tehlikeyi göze alarak, Müslümanlıklarını, herkesten önce şu yedi mücahit açıklamıştı:

1. Resûlullah aleyhisselâm,

2. Hazret-i Ebu Bekir,

3. Bilal-i Habeşî,

4. Mikdad b. Esved,

5. Suheyb b. Sinan,

6. Ammar b. Yâsir,

7. Sümeyye Hatun (Ammar b. Yâsir'in annesi). 826

--------------------------------------------

825. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 200, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 123.

826. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 233, İbn Ebî Şeybe, Musannef, c. 13. 4748, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 404, Belâzurî, c. 1, s. 158, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 349, Ebu Nuaym, Hilyetu'l-evliyâ. c. 1, s. 172, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1864, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 152, Zehebî, Siyeru a'lamu'n-nübelâ, c. 1 , s. 293, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 58.

İslâmiyetin Mekke'de Açıklanışından Sonra Müslüman Olanlardan Bazıları

1. Peygamberimiz aleyhisselâmin halası Hazret-i Safiyye, 827

2. Peygamberimiz aleyhisselâmın halası Hazret-i Âtike, 828

3. Peygamberimiz aleyhisselâmın amcası Hazret-i Abbas,

4. Hazret-i Abbas'ın zevcesi Ümmü Fadl Hatun,

5. Hazret-i Abbas'ın âzadlısı Ebu Râfi',

6. Amr b. Abese,

7. Ebu Zerri'l-Gıfârî. Ebu Râfi' der ki:

" Ben, Abbas b. Abdulmuttalib'in kölesi idim. İslâmiyet ev halkı içinde şayi olup, Abbas Müslüman oldu. Ümmü Fadl da Müslüman oldu. Ben de Müslüman oldum.

Abbas; kavminden korkar ve onlara aykırı davranır görünmek istemez, Müslümanlığını gizlerdi. Çünkü, kendisi servet sahibi olup, serveti de kavminin üzerinde (veresiyede) dağınık bir halde bulunuyordu." 829

--------------------------------------------

827. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 41.

828. İbn Sa'd, c. 8, s. 43, Zehebî, c. 2, s. 195, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 358.

829. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 10, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 477, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 323, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 106.

Amr b. Abese'nin Müslüman Oluşu

Amr b. Abese der ki:

" Ben, Cahiliye devrinde, kavmimin putlarına tapmaktan yüz çevirmiştim. Tapılan putların boş olduğunu830 görüyor, 831 insanların, puflara taptıkları için, dalâletten başka birşey üzerinde bulunmadıklarını anlıyordum. 832

Onlar birtakım taşlara tapıyorlardı ki, taş insana ne zarar, ne de yarar verebilirdi. 833

Putlara tapmanın boşluğu, içime doğmuştu. 834

Teymâ halkından, 835 Kitab Ehli olan bir zâta rastladım. 836 Ona:

'Ben; bir yere konup da yanlarında put bulunmayınca, içlerinden birisi giderek dört taş getiren, onlardan üçü ile tenceresine ocak çatan ve yakışıklı olan dördüncüsüne tapan, oradan göç edileceği zaman da onu orada bırakan, her konduğu yerde bulduğu daha yakışıklısına tapan kabile halkından bir kimseyim!

İnsana ne yarar, ne de zarar veremeyen birşeyi put edinmenin bâtıl ve boş olduğunu sanıyorum.

Sen, beni bundan daha hayırlısına kılavuzlasana! ' dedim. 837

O da:

'Mekke'den bir zât zuhur edecek, kavminin tapageldikleri putlardan yüz çevirip, halkı onlardan başkasına davet edecektir.

Sen onu gördüğün, duyduğun zaman, ona hemen tâbi ol!

Çünkü, o, dinin üstününü getirecektir! ' dedi.

Artık, o günden beri, Mekke'den her gelenin yanına vanp 'Mekke'de, olan biten birşey var mı?' diye sorardım.

'Birşey yok! ' denilince, 838 ev halkımın yanına dönerdim.

Ev halkım, yola uzak değil, yakındı.

Mekke'den, deve üzerinde gelen kimselerin önlerine gerilip:

'Mekke'de, hadiselerden bir hadise var mı?' diye sordukça:

'Yok! ' derlerdi.

Ben, yine, bir gün yola oturmuştum.

Deve üzerinde bir kimse çıkageldi. Ona:

'Nereden geliyorsun?' diye sordum.

'Mekke'den geliyorum' dedi. Ona:

'Orada, yeni bir haber var mı?' diye sordum.

'Evet, var! 839 Mekke'de birzâtzuhur etti. Kavminin putlarından yüz çevirip, halkı onlardan başkasına iman ve ibadete davet ediyor! ' dedi.

Hemen, ev halkımın yanına döndüm. &40 Devemin üzerine atlayıp Mekke'ye geldim. 841

Mekke'de, herzaman gelişimde indiğim yere indim.

Onun nerede olduğunu sordum. 842

Bir de ne göreyim? Resûlullah aleyhisselâm gizlenmiş!

Kavmi ise, ona karşı çok cüretli ve şiddetli davranmaktalar. 843

Bana:

'Geceleyin, tavaf ettiği sıradan başka bir zamanda, onunla görüşmeye kadir olamazsın! ' denildi.

Bunun üzerine, Kabe'nin önünde yatıp uyudum.

Kendisini, ancak tehlil sesiyle tanıyabildim. Hemen yanına vardım, kendisine selam verdim. 844

'Sen, nesin?' dedim.

'Ben, peygamberim' buyurdu.

'Peygamber, ne demek?' dedim.

'Resûlullah demektir' buyurdu.

'Seni kim gönderdi?' diye sordum.

'Yüce Allah gönderdi' buyurdu.

'Seni ne ile gönderdi?' diye sordum.

'Bir olan Allah'a eş, ortak koşmaksızın ibadet etmek,

Putları kırıp atmak,

Akrabaya yardım etmek, 845

Kan dökmemek,

Yol güvenliğini sağlamak. , vazifesiyle gönderdi' buyurdu.

'Sen ne güzel şeylerle gönderilmişsin!

Ben sana iman, ve senin getirdiklerini tasdik ediyorum ! 846

Uzat elini, bey'at edeyim sana! ' dedim.

Elini uzattı. Kendisine, İslâmiyet üzerine, bey'at ettim. 847

'Senin yanında, bu hususta sana yardımcı kimler var?' diye sordum.

'Bir hür ile bir köle' buyurdu. 848

O sırada, yanında, Ebu Bekir b. Ebi Kuhâfe ile Ebu Bekir'in azadlı kölesi Bilal bulunuyordu. 849

'Sana ben de tâbi oluyorum! ' dedim. 850

'Yanında kalayım mı? Yoksa, ev halkımın yanına döneyim mi? Ne buyurursun?' diye sordum. 851

'Sen, şu gününde, bunu yapamazsın. 852 Benim yanımda kalamazsın! 853

Benim durumumu, 854 Allahtan getirip tebliğ ettiğim şeylere karşı855 İnsanların856 tutumunu, 857 nasıl katı ve kötü858 davrandıklarını görmüyor musun?!

Sen şimdi ev halkının yanına dön! Onların yanında otur!

Benim gideceğim yere gittiğimi işittiğin zaman, yanıma gel! Bana tâbi ol! ' buyurdu.

Bunun üzerine, dönüp ev halkımın yanına gittim." 859

Allah ondan razı olsun!

--------------------------------------------

830. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 217, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 111, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 257, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1192.

831. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 257, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1192.

832. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 112, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 569, İbn Esîr, Camiu'l-usûl, c. 10, s. 76, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 6.

833. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 257, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1193.

834. İbn Abclilberr, c. 3, s. 1192, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 251.

835. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 217.

836. İbn Sa'd, c. 4, s. 217, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 257, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1193.

837. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 217.

838. İbn Sa'd, c. 4, s. 217-218, Ebu Nuaym, c. 1, s. 257, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1193.

839. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1 , s. 257, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1193-1194.

840. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1192-1194.

841. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, Müslim, Sahih, c. 1, s. 569, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 257, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1194.

842. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 111, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 257, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, 5. 1194.

843. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 112, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 257-258, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1194.

844. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 111, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 258, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1194.

845. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 569, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 258, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1194, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 617, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 168, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 251-252, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 6.

846. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 111, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 258, İbn Abdilberr, İstiâb c. 3 s. 1194.

847. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1193, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 252.

848. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, Müslim , Sahih, c. 1, s. 569, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 617, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 76, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 252.

849. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112.

850. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 569, İbn Esîr, Câmiu'l-usül, c. 10, s. 77.

851. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 111, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 258, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1194, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 6.

852. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 569, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 77.

853. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218.

854. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, Müslim, c. 1, s. 569, İbn Esîr, Câmiu'l-usül, c. 10, s. 77.

855. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 112, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 258, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1194.

856. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 111, Müslim, Sahih, c. 1, s. 569, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 258, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s 1194, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 77.

857. Müslim, Sahîh, c. 1 , s. 569.

858. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 218, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 111, Müslim, Sahih, c. 1, s. 569, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 258, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1194.

859. İbn Esîr. Câmiu'l-usûl. c. 10. s. 77.

Ebu Zerri'l-Gıfârî'nin Müslüman Oluşu

Ebu Zerri'l-Gıfârî; Amr b. Abese ile, bir anadan doğma kardeş idiler. 860

Kendisi, Cahiliye devrinde, putlara tapmazdı. 861

" Ben kavmimin tapageldikleri putlardan yüz çevirmiştim! " dediği zaman, Abdullah b. Abbas:

" Senin taptığın ne idi?" diye sormuştu.

Ebu Zerri'l-Gıfârî:

" Hiçbir şey değildi! " demiştir. 862

Mekke halkından bir adam, bir gün Ebu Zerri'l-Gıfârîye:

" Mekke'de bir zât, senin dediğin gibi 'Lâ ilahe illallah=Allah'tan başka ilah yoktur' diyor ve kendisinin peygamber olduğunu söylüyor" diye haber vermişti. Ebu Zerri'l-Gıfârî:

" O, kimlerdendir?" diye sorunca, Mekkeli adam:

" Kureyş'tendir! " demişti. 863

Ebu Zerri'l-Gıfârî der ki:

" Ben Gıfâr kabilesinden bir adamdım.

'Mekke'de bir zât zuhur etmiş, kendisinin peygamber olduğunu söylüyormuş' diye, bize bir haber erişince. 864 Yüce Allah daha o zaman kalbime İslâmiyet sevgisini düşürdü. 865 Kardeşim Üneys'e:

'Hayvanına bin! Şu vadiye doğru git!

Kendisine gökten haber geldiğini söyleyen866 o zât ile konuş! 867

Kendisinin söyledikleri şeyleri dinle! 868

Kendisi hakkında benim için bilgi edin! 869 Haberi bana getir! ' dedim. 870

Kardeşim871 Üneys, Mekke'ye kadar872 gitti. 873

Onunla buluştu. 874

Kendisinin söylediklerini dinledikten sonra, dönüp875 yanıma geldi. 876 Ona:

'Ne yaptın?877 Ne haber var sende?' diye sordum. 878

'Mekke'de, senin dininde bir zâta rastladım ki, kendisini Allah'ın gönderdiğini söylüyor' dedi.

'Halk, onun hakkında ne söylüyor?' diye sordum.

'Şair, kâhin, sihirbaz diyorlar! ' dedi.

Üneys, şair kişilerdendi. O:

'Ben, doğrusu, kâhinlerin sözünü dinledim. Onun söylediği, kâhinlerin sözü değil!

Onun sözünü şiirin her çeşidine de tatbik ettim. 879 Vallahi, 880 benden sonra881 ona şiir demeye kimsenin dili varamaz!

Vallahi, o muhakkak sadıktır.

Onlar ise, muhakkak yalancıdırlar! 882

Vallahi, ben öyle bir zât gördüm ki; hayrı , 883 iyiliği, ahlâkîfaziletleri884 emrediyor, serden, kötülükten de sakındınyor. 885

Onu ahlâkî faziletleri emrederken ve öyle bir söz söylerken gördüm ki, o söz sihir değildir' dedi. 886

Vallahi, ben kardeşim Üneys'ten daha üstün bir şair duymadım! 887

Kardeşime:

'Sen bana bu hususta arzu ettiğim, gönlüme şifa verir, müşkillerimi giderir bir haber getimnedin! 888

Kendim gidip onu görürüm' dedim. Üneys:

'Olur! Fakat, sen Mekke halkından sakıma ol!

Çünkü, onlar ona karşı son derecede kin besliyorlar. Hep surat asıp duruyorlar' dedi. 889

Hemen, azık dağarcığımı, su tulumumu yüklendim. 890 Elime bir asâ alıp yola düştüm, Mekke'ye ulaştım.

Resûlullah'ı şahsen tanımıyor, başkasından sormayı da uygun bulmuyor, Mescid-i Haram'da bulunuyor ve Zemzem suyundan içip duruyordum. 891

O sırada, yanıma Ali b. Ebi Talib uğradı ve:

'Şu adam herhalde garîbdir, sanırım' dedi. Ona:

'Evet! Garibim' dedim. Bana:

'Öyle ise, kalk, benimle birlikte bizim eve git! ' dedi.

Onunla birlikte gittim.

Ne o bana birşey sordu, ne de ben ona birşey haber verdim.

Sabaha çıkınca, Resûlullah'ı sormak için, kuşluk vakti Mescid-i Haram'a gittim.

Fakat, hiç kimse onun hakkında bana bir haber vermedi.

Yine, Ali bana uğradı da:

'Bu adam için, daha yerini öğrenmek zamanı gelmedi mi?! ' dedi. Ben:

'Hayır! ' dedim. Ali:

'Öyle ise, gel, benimle birlikte bizim eve git! ' dedi.

Evlerine varınca, bana:

'Senin işin nedir? Sen bu şehre ne için geldin?' diye sordu.

Ona:

'Gizli tutacağına892 ve işim hakkında bana kılavuzluk edeceğine893 söz verirsen, sana haber veririm' dedim.

'Öyle yaparım' deyince:

'Bize erişen habere göre; burada bir zât çıkmış, kendisinin peygamber olduğunu söylüyormuş! 894 Onunla konuşması, 895 ondan işittiklerini ezberleyip bana haberini getirmesi için, 896 kardeşimi göndermiştim. 897 Kardeşim bana gönlüme şifa verecek bir haber getirmedi. 898 Kardeşimin getirdiği haber gönlüme şifa vermediği için, 899 onunla kendim buluşup konuşmak üzere900 geldim'901 dedim.

Bunun üzerine, Ali bana:

'Sen, geldiğine isabet ettin, akıllılık etfin! 902

Bu zât Allah'ın resûlüdür, hak peygamberdir! 903

Sabahladığın vakit, sen beni takip et!

Ben senin için korkulacak birşey görürsem, 904 ya ayakkabımı düzeltiyomnuşum gibi duvara doğru yönelir, dururum;905 ya da, döküyormuşum gibi yaparım. 906

Sen, durup beni bekleme, git! 907

Ben geçip gidersem, sen arkamdan gel ve benim girdiğim yere sen de gir! ' dedi. 908

O, gitti, ben de gittim.

Nihayet, o, Peygamber aleyhisselâmın huzuruna girdi.

Ben de kendisiyle birlikte girdim. 909

'Esselâmü aleyke yâ Rasûlallah! ' diyerek onu ilk kez İslâm selâmı ile ben selamladım. 910 Bana:

'Sen, kimsin?' diye sordu.

'Gıfâr oğullarından bir adamım' dedim. 911 Kendisine:

'Yâ Muhammedi Sen insanları nelere davet ediyorsun?' diye sordum.

Resûlullah:

'Bir olan ve hiçbir şerîki olmayan Allah'a imana ve putları gidermeye ve benim de Resûlullah olduğuma şehadet etmeye davet ediyorum' buyurdu. 912

'Bana İslâmiyeti (nasıl Müslüman olunacağını) bildir! ' dedim.

Bildirince, hemen oracıkta Müslüman oldum. 913

'Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlüh=Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki, Muhammed, Allah'ın kulu ve resûlüdür' diyerek şehadet getirdim. 914

Resûlullah aleyhisselâmın yüzünde sevinç belirdiğini gördüm. 915

Resûlullah aleyhisselâm:

'Ey Ebu Zer! Sen şimdi bu işi Mekkelilenden gizli tut, memleketine dön, git! ' buyurdu. 916

'Yâ Rasûlallah! Ben dinimi açıklamak istiyorum' dedim. 917

Resûlullah aleyhisselâm:

'Ben senin hakkında Mekkelilenden endişe ediyorum! 918 Öldürülürsün, diye korkuyorum' buyur-du. 919

'Yâ Rasûlallah! Ben öldürüleceğimi bilsem de, bunu muhakkak yapacağım' dedim. Resûlullah aleyhisselâm, sustu. 920

'Seni hak dinle peygamber gönderen, 921 varlığım Kudret Elinde bulunan Allah'a922 yemin ederim ki, 923 Mescid-i Haram'da, 924 onların arasında bunu925 İslâmiyeti926 bağıracağım! 927 İslâmiyeti haykırarak açıklamadıkça yurduma dönüp gitmeyeceğim' diyerek, 928 Kureyşlilerin Mescid-i Haram'da halkalandıkları, konuştukları sırada929 Mescid-i Haram'a varıp yüksek sesle: 930

'Ey Kureyş cemaatı! 931 Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlüh=Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve resûlüdür! ' diyerek bağırdım. 932 Müşrikler:

'Adam sapıttı! Adam sapıttı ! 933 Kalkınız yürüyünüz şu Sâbiî'nin üzerine! 'diyerek silkinip kalkıverdil-er, beni öldüresiye934 dövdüler, yere serdiler. 935

O sırada, Abbas b. Abdulmuttalib yetişip üzerime kapandı ve onlara:

'Yazıklara olsun size! Siz Gıfâr kabilesinden bir adamı öldürüyorsunuz da, 936 onun Gıfâr kabilesinden olduğunu ve tüccarlarınızın Şam'a giden yolunun bunların yurdundan geçtiğini bilmiyorsunuz! ?937 Ey Kuneyş cemaatı! Sizler tüccarsınız! Ticaret yolunuz da Gıfâr yurdunun üzerindedir! Yoksa, siz ticaret yolunuzun kesilmesini mi istiyorsunuz?'938 diyerek çıkışınca, üzerimden çekildiler, 939 başımdan dağıldılar. 940

Ertesi günü, sabahleyin, yine, Mescid-i Haram'a vardım.

Dünkü söylediğimin aynını tekrar söyledim.

Onlarda:

'Kalkınız, yürüyünüz şu Sabiı'nin üzerine! ' diyerek kalkıverdiler.

Dünkü gibi, yine, öldüresiye941 dövdüler ve yere serdiler.

O sırada, yine Abbas yetişip, onlara dün söyledikleri gibi söyleyince, bıraktılar. 942 Beni öldürdüklerini sandılar.

Kalkıp Resûlullah aleyhisselâmın yanına vardım.

Resûlullah aleyhisselâm, halimi görünce:

'Ben seni men etmemiş miydim?' buyurdu.

'Yâ Rasûlallah! Bu, kalbimde bir istekti. Ben de onu yerine getirdim' dedim.

Bir müddet, Resûlullah aleyhisselâmın yanında bulundum. 943

'Ey Allah'ın Peygamberi! Sen ne yapmamı bana emredersin?944 Yâ Rasûlallah! İstediğini bana emret! ' dedim. 945

Resûlullah aleyhisselâm:

'Emrim sana gelince, onu kavmine haber ver, tebliğ et! 946

Ortaya çıkışımızın haberi sana eriştiği zaman, yanıma gel! ' buyurdular." 947

Bunun üzerine, Ebu Zerri'l-Gıfârî:

" Yâ Rasûlallah! Şimdi ben ev halkımın yanına döneceğim!

Senin savaşla memur olacağın zamana kadar bekleyecek, o zaman, gelip yanına katılacağım! " dedi. Peygamberimiz aleyhisselâm, ona:

" İyi edersin, hemen dön, git! " buyurdu. 948

Allah ondan razı olsun!

--------------------------------------------

860. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1 , s. 252.

861. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 222, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1 , s. 156, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 38.

862. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 327.

863. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 223.

864. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 158, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 338, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38.

865. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 222.

866. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 241, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1923, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1653, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 34, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 62.

867. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 158, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 338, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

868. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 224, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 241, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1923, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1653, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 34.

869. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 241, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1923, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1653, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 34.

870. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 224, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 158, Müslim, c. 4, s. 1923, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 338, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1653, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 34.

871. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 241.

872. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 224, Müslim, c. 4, s. 1923, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38.

873. İbn Sa'd, c. 4, s. 224, Ahmed b. Hanbel. c. 5, s. 174, Buhârî, c. 4, s. 158, Müslim, c. 4, s. 1923, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1 , s. 254, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 209, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1653, Zehebî, Siyeru alâmu'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

874. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 158, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

875. İbn Sa'd, c. 4, s. 224, Buhârî, c. 4, s. 241, Müslim, c. 4, s. 1923, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1653, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 34.

876. Ahmed b. Hanbel. c. 5, s. 174, Beyhakî, c. 2, s. 209, Zehebî, Târihu’l-İslâm , s. 166.

877. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1923, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 35.

878. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 158, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 338, Zehebî, Siyer, c. 2, s. 37.

879. İbn Sa'd, c. 4, s. 220, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 174, Müslim, c. 4, s. 1923, Ebu Nuaym , c. 1, s. 254, Beyhakî, c. 2, s. 209, İbn Esîr, c. 10, s. 35, Zehebî, Târih, s. 166, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 35.

880. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 174.

881. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1923, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 209, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 36, Zehebî, Târihu’l-İslâm , s. 167.

882. İbn Sa'd, c. 4, s. 220, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 174, Müslim, c. 4, s. 1923, Ebu Nuaym , c. 1, s. 254, Beyhakî, c. 2, s. 209, Zehebî, Târihu’l-İsla m, s. 167, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 35.

883. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 158, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 338, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

884. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 224.

885. İbn Sa'd, c. 4, s. 224, Buhârî, c. 4, s. 158, Hâkim, c. 3, s. 338, Zehebî, c. 2, s. 37.

886. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 241. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1922-1923, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1653, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 34, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 62.

887. Kadı Iyaz, es-Şitâ, c. 1, s. 219.

888. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 158, 241 , Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1924, Hakim, Müstedrek, c. 3, s. 338, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1653, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, Zehebî, Târihu’l-İslâm , s. 167, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 34, İbn Hacer, c. 4, s. 62.

889. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 220, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 174, Müslim, c. 4, s. 1924, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 254, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 209, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, Zehebî, Târih, s. 167, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 35.

890. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 158, 241.

891. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 158-159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 338, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

892. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 338, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

893. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 241, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1924.

894. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 338, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

895. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159.

896. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 225.

897. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 159.

898. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225.

899. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159.

900. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 159.

901. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225.

902. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 338-339.

903. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 241, Müslim , Sahîh, c. 4, s. 1924, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100.

904. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 159, Müslim, c. 4, s. 1924, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 339, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 38, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100, Zehebî, Siyer, c. 2, s. 37.

905. Buhârî, c. 4, s. 159, Hâkim, c. 3, s. 339, Zehebî, c. 2, s. 37.

906. İbn Sa'd, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 241 , Müslim, c. 4, s. 1924, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Cami, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 100.

907. Buhârî, c. 4, s. 159, Hâkim, c. 3, s. 339, Zehebî, Siyer, c. 2, s. 37.

908. Buhârî, c. 4, s. 159, Müslim, c. 4, s. 1924, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39.

909. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 339, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

910. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 136, 159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 342, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1654, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 212, Zehebî, Târihu'l-İslâm , s. 168, 170.

911. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1654.

912. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225.

913. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159.

914. İbn Sa'd, c. 4, s. 222, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 342, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1654, Beyhakî, c. 2, s. 212, Zehebî, s. 170.

915. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 342, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 212, Zehebî, s. 170.

916. Buhârî, c. 4, s. 159, Hâkim, c. 3, s. 339, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Cami, c. 10, s. 40, Zehebî, s. 170, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 34.

917. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 158, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 328.

918. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1624.

919. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 328.

920. Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 158, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 328.

921. Buhârî, c. 4, s. 159, Hâkim, c. 3, s. 339, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 34.

922. İbn Sa'd, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 242, Müslim, c. 4, s. 1924, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn EaV, Usd, c. 6, s. 100, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 63.

923. İbn Sa'd, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 159, 242, Müslim, c. 4, s. 1924, Hâkim, c. 3, s. 339, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 100, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

924. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225.

925. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159, 242, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1924, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 339, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1954, İbn EaV, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

926. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 225, Ebu Nuaym , Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 158.

927. Buhârî, c. 4, s. 159, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1924, Hâkim, c. 3, s. 339, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usd, c, 6, s. 100, Zehebî, c. 2, s. 37.

928. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1 , s. 158.

929. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 328.

930. İbn Sa'd, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 159, Müslim , c. 4, s. 1924, Ebu Nuaym, c. 1, s. 158, Hâkim, c. 3, s. 339, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 34, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 328.

931. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 339, Zehebî, Târihu’l-İsla m, s. 170.

932. İbn Sa'd, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 159, Müslim , c. 4, s. 1924, Ebu Nuaym, c. 1, s. 158, Hâkim, c. 3, s. 339, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 100, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 170, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 34, Heysemî, c. 9, s. 328, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 68.

933. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 225, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 158-159.

934. Buhârî, c. 4, s. 159, Hâkim, c. 3, s. 339, Zehebî, Târihu’l-İsla m, s. 170.

935. İbn Sa'd, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 242, Müslim , c. 4, s. 1924, Ebu Nuaym, c. 1 , s. 159, Hâkim, c. 3, s. 339, İbn Abdilberr c. 4, s. 1954, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 34.

936. Buhârî, c. 4, s. 159, Hâkim, c. 3, s. 339, Zehebî, Târih, s. 170.

937. Buhârî, c. 4, s. 242, Müslim, c. 4, s. 1924-1925, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 3940, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 101, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 34.

938. İbn Sa'd, c. 4, s. 225, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1 , s. 159.

939. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 339.

940. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 159.

941. Buhârî, Sahih, c. 4, s. 159, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 339.

942. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 159, 242, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1924-1925, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 159, Hâkim , c. 3, s. 339, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1654, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 40, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 34.

943. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 328.

944. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 225.

945. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 158.

946. İbn Sa'd, c. 4, s. 225, Buhârî, c. 4, s. 241-242, Müslim, c. 4, s. 1924, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 39, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 100, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 34.

947. Buhârî, c. 4, s. 159, Hâkim, c. 3, s. 339, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 158, İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 10, s. 40, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 37.

948. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 222.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Tevhid Akidesini Yaymaya Koyuluşu

Peygamberimiz aleyhisselâmın amcası Ebu Talib; zengin olmamasına rağmen, Kureyşîlerin seyyi-di, ulu kişisi ve şereflisi idi.

Kendisinin sözü dinlenir, emirlerine karşı gelmekten çekinilirdi. 949

Ebu Talib Amca, babası Abdulmuttalib'in vasiyyeti üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâmı sekiz yaşında iken yanına alıp, onu kendi çocuklarından ziyade üzerine titreyerek büyütmüş;950 ve yirmibeş yaşında bulunduğu sırada da Hazret-i Hatice ile evlendirmek suretiyle, ona karşı babalık ve hâmilik vazifesini gereği gibi yerine getirmişti. 951

Yüce Allah'ın buyruğunu yerine getirmek için yardım istediği sırada da, 952 Abdulmuttalib oğulları arasında, yalnız o, Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Etrafını kuşatıp seni korumaktan bir an geri durmayacağım! " diyerek, İslâm dâvasında da kendisini destekleyeceğine kesin söz vermiş bulunuyordu. 953

Ebu Talib Amca Peygamberimiz aleyhisselâmın üzerine böyle olanca şefkatiyle eğildiği ve yanıbaşına dikilerek onu koruduğu zaman, Peygamberimiz aleyhisselâm, Yüce Allah'ın " Şimdi, sen, ne ile emrolunuyorsan apaçık bildir! Müşriklere aldırış etme! " buyruğuna uyarak, 954 vazifesini açıkça yerine getirmeye;955 gecede gündüzde, açıkta gizlide. , halkı tevhid akidesine davete koyuldu.

Kendisini bundan ne bir döndürücü döndürebildi, ne bir engelleyici engelleyebildi.

Hac mevsimlerinde; halkın toplu bulundukları yerleri durmadan dolaşarak, rastladığı herkesi, -hür köle, zayıf kavi, zengin fakir-ayırt etmeden, Allah'ın birliğine inanmaya davet ve teşvik etti. 956

Peygamberimiz aleyhisselâm müşriklerin tapmakta oldukları puflarını yermeye başladığı957 ve putlara taparak küfür ve dalâlet üzerinde ölüp gitmiş olan baba ve atalarının da958 Cehenneme atıldıklarını, 959 helak olduklarını960 açıkladığı zaman, Kureyş müşrikleri Peygamberimiz aleyhisselâma suratlarını astılar. 961

Peygamberimiz aleyhisselâmı ve söylediklerini, red ve inkâr ettiler.

Peygamberimiz aleyhisselâma karşı koymak ve düşmanlık beslemek hususunda birieştiler. 962

Fakat, Peygamberimiz aleyhisselâmın amcası Ebu Talib'in kendi dinlerine bağlılıkta devamı, 963 onun aralarındaki saygınlığı, 964 kendisini Peygamberimiz aleyhisselâm üzerindeki koruyucu ve kol-layıcılığı, onların Peygamberimiz aleyhisselâmın üzerine yürüyüvermelerini engellemekte idi. 965

--------------------------------------------

949. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 14.

950. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 119-120, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 166, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 130-131, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282-283.

951. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 198-201, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 132, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 99, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Taberî, Târih, c. 2, s. 196, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1818, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 50, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 65, Ebu’l-Fidâ, c. 2, s. 295, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 264.

952. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 159, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 221 , Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 350, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 302.

953. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 119, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 61.

954. Hİcr: 94.

955. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 282, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 99, Zehebî, Târihu'l-lslâm, s. 147.

956. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 40-41.

957. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 282, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 199, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 116, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 24, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 181, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 148, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 288, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 461.

958. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 199, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 116, Yâkubî, c. 2, s. 24, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 181 , Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 283.

959. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 116.

960. İbn Sa'd, c. 1, s. 199, Yâkubî, c. 2, s. 24, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 181.

961. İbn Sa’d, c. 1, s. 199, Belâzurî, c. 1, s. 116, Diyarbekrî, c. 1 , s. 288.

962. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 282, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 148, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 7, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 461.

963. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 284, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 99, Zehebî, s. 148, Halebî, c. 1 , s. 461.

964. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 284, İbn Sa'd, c. 1, s. 202, Taberî, c. 2, s. 218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, c. 1 , s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 148.

965. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 282, Taberî, c. 2, s. 218, İbn Esîr, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, c. 1, s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 148. Halebî. c. 1. s. 461.

Kureyş'in Düşmanlığı ve İşkence

Kureyş Müşriklerinin Ebu Talib'e Başvurmaları

Peygamberimiz aleyhisselâmın kendi dinlerinden ayrılmak ve putlarını yermek. , gibi davranışlarından şikâyetlerine Ebu Talib'in aldırış etmemekle kalmayıp yanına dikilerek onu koruduğunu, kolladığını gören Kureyş müşriklerinin eşrafından: 1

1. Utbe b. Rebia,

2. Şeybe b. Rebia,

3. Ebu Süfyan b. Harb,

4. Ebu'l-Bahterî b. Hişam,

5. Esved b. Muttalib,

6. Ebu Cehil Amr b. Hişam,

7. Velid b. Mugîre,

8. Nübeyh b. Haccac,

9. Münebbih b. Haccac,

10. Âs b. Vâil... 2 gibi birtakım kişiler, Ebu Talib'in yanına vardılar. 3 Ona: " Ey Ebu Talibi Kardeşinin oğlu bizim ilahlarımıza dil uzattı.

Dinimizi yerdi.

Akıllarımızı, hafif akıllılık ve akılsızlık saydı.

Baba ve atalarımızın da dalâlet ve sapkınlık içinde ölüp gitmiş olduklarını iddia etti. Sen ya onu bizimle uğraşmaktan alıkoyarsın, ya da aramızdan çekilir (bizi onunla başbaşa bırakır)sın!

Zaten, sen de ona karşısın; bizim gibi, muhalifsin! 4

(Sen aradan çekilirsen) biz onun hakkından geliriz! " dediler. 5

Ebu Talib onları güzellikle, güleryüzle, yumuşak ve tatlı sözlerle başından savdı. 6

--------------------------------------------

1. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 282, Taberî, c. 2, s. 218, İbn Esîr, c. 2, s. 663, İbn Seyyid, c. 1, s. 99, Zehebî, Târihu'l-İslâm , s. 148, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 7-8.

2. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1 , s. 282-284, Taberî, c. 2, s. 218, İbn Esîr, c. 2, s. 63, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 8.

3. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 283-284, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 99, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 148, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 8, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 461.

4. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 282-283, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 99, Zehebî, Târih, s. 148, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 461

5. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 284, Taberî, Târih, c. 2, s. 218.

6. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 284, Taberi, c. 2, s. 218, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, c. 1, s. 99, Zehebî, Târih, s. 148. İbn Haldun, c. 2. ks. 2. s. 8. Halebî. c. 1. s. 461.

Peygamberimiz aleyhisselâma ve İslâmiyete Düşman Olan Müşrik Uluları

İslâmiyet Mekke'de yayılmaya başlayınca, müşriklerin ulu kişileri kızdılar. Peygamberimiz aleyhisselâma karşı, kıskançlığa ve azgınlığa başladılar.

Aşağıda isimleri sıralanan müşriklerden bazıları, kıskançlık ve düşmanlıklarını açıkça, bazıları da kapalı ve sinsi bir biçimde sürdürdüler:

1. Ebu Cehil Amr b. Hişam,

2. Ebu Leheb b. Abdulmuttalib,

3. Esved b. Abdi Yağus,

4. İbn Gaytala Haris b. Gays,

5. Velid b. MugiYe,

6. Ümeyye b. Halef,

7. Übeyyb. Halef,

8. Ebu Kays b. Fâke,

9. Âs b. Vâil,

10. Nadrb. Haris,

11. Münebbih b. Haccac,

12. Züheyr b. Ebi Ü meyye,

13. sâib b. Ebi sâib,

14. Esved b. Abdulesed,

15. Âs b. Saîd,

16. Ebu'l-BahterîÂs b. Hişam,

17. Ukbe b. Ebi Muayt,

18. İbnü'l-Asda',

19. Hakem b. Ebi'l-Âs,

20. Adiyy b. Hamra', 7

21. Esved b. Muttalib. 8

22. Ebu Süfyan b. Haris,

23. Hanzale b. Ebi Süfyan,

24. Muaviye b. Mugîre,

25. Esed b. Abduluzzâ,

26. Ebu Zem'a Zem'a b. Esved,

27. Sayfiy b. Sâib,

28. Amr b. Âs,

29. Nübeyh b. Haccac,

30. Üneys b. Miyer, 9

31 Tuayme b. Adiyy, 10

32. Rükâne b. Abdi Yezid11

33. Mâlik b. Tulatıla. 12

34. Hübeyrab. Ebi Vehb, 13

35. Mutim b. Adiyy. 14

--------------------------------------------

7. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 200-201, Belâzurî, Ensabu’l-eşrâf, c. 1, s. 123-124.

8. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 124, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 115-116.

9. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 111.

10. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 148, İbn Hazm, Cemhere, c. 1, s. 115-116.

11. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 115, İbn Hazm, Cemhere, c. 1, s. 242.

12. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 154, İbn Hazm, Cemhere, c. 1, s. 141.

13. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 156, İbn Hazm, Cemhere, c. 1, s. 141.

14. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 153.

Bunlardan, Peygamberimiz aleyhisselâma Düşmanlıklarını Aşırı Derecede Sürdürenler

1. Ebu Cehil Amr b. Hişatm,

2. Ebu Leheb b. Abdulmuttalib,

3. Ukbe b. Ebi Muayt idi.

Peygamberimiz aleyhisselâma Düşmanlıkta Fazla İleri Gitmeyenler

1. Utbe b. Rebia,

2. Şeybe b. Rebia,

3. Ebu Süfyan b. Harb olup, bunlar Peygamberimiz aleyhisselâma düşman olmakla birlikte, öteki müşrikler kadar düşmanlıkta ileri gitmezlerdi. 15

Peygamberimiz aleyhisselâma düşman olan bu müşrik ulularından Ebu Süfyan b. Haris, 16 Ebu Süfyan b. Harb, Amr b. Âs, ve Hakem b. Ebi'l-Âs'tan başka, hiçbirisi Müslüman olmamıştır. 17

--------------------------------------------

15. İbn Sa’d, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 201, Belâzurı, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 124.

16. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 43, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 811, Taberî, Târih, c. 3, s. 114.

17. İbn Sa'd. Tabakât. c. 1. S. 201.

Peygamberimiz aleyhisselâmla Alay Eden Müşriklerden Başlıcaları

1. Esved b. Muttalib,

2. Esved b. Abdi Yağus,

3. Velid b. Mugîre,

4. Âs b. Vâil,

5. Haris b. Tulatıla (Gaytala) idi. 18 Buna mukabil:

1. Mut'im b. Adiyy,

2. Ebu'l-Bahterî Âs b. Hişam, Peygamberimiz aleyhisselâmı ve ashabını en az üzen müşriklerdendi. 19

--------------------------------------------

18. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 50-51, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 24, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 268, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 71, 72, 74, 75, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 113.

19. Belâzurî, Ensâbu’l -eşraf, c. 1, s. 153, 146.

Müşrik Ulularının Peygamberimiz aleyhisselâma ve İslâmiyete Düşman Olmalarının Başlıca Sebepleri

Kureyşî müşrik ulularının Peygamberi iniz aleyhisselâma ve İslâm iyete düşman olmalarının birtakım sebepleri vardı:

1. Kureyşîler yüzlerce yıldan beri putperest idiler. Ataları İbrahim ve İsmail aleyhisselâmların tevhid mabedi olan Kabe, çevresine dikilen üçyüz altmış putla, puthaneye çevrilmişti. 20

Kureyşlilerden, evlerinde putu bulunmayan, evlerine girerken de, evlerinden çıkarken de ona el yüz sürmeyen kimse yoktu. 21

Peygamberimiz aleyhisselâm ise, onların bu putperestliğini yeriyor, 22 hatıra gönüle bakmaksızın ve hiç kimseyi istisna etmeksizin, putlara taparak küfür ve dalâlet içinde ölüp gitmiş olan baba ve atalarının da23 Cehenneme atıldıklarını, 24 helak olduklarını söylemekten çekinmiyordu. 25

Kureyş müşriki erince ise, puflara tapmaktan daha üstün bir din yoktu ve olamazdı. 26

2. Mekke şehri, İlahî Mâbed olan Kabe'si ile, Arap ülkesinin biricik dinî merkezi olup, her yıl oraya hac mevsiminde hac için, diğer zamanlarda da umre için, her taraftan akın akın gelinirdi. 27

Bunun için, Kabe'yi açmak, kapamak, korumak demek olan hıcâbe;28

Hacıların su ihtiyacını karşılamak demek olan sıkâye;29

Hacılara yemek yedirmek demek olan rifâde30 gibi dinî hizmetlerin yanısıra,

Dârü'n-NecVe diye anılan idare meclisi ile;

Sancaktariık demek olan liva;31

Başkumandanlık demek olan kıyâde32 gibi askerî hizmetlerde ihdas, 33ve kabilelerin ulularına tevcih edilmiş bulunuyordu.

Babadan evlada geçen bu hizmetler, kendilerine hem büyük nüfuz, hem de büyük çıkarlar sağlamakta idi.

Bunun için, müşrik uluları, kendilerinin dinî ve ticarî durumlarını sarsabilecek her harekete karşı koymayı çıkarlarının bir gereği saymakta idiler.

3. Peygamberimiz aleyhisselâm, Kureyşîlerin azılı müşriklerinin kötülüklerini ortaya döken âyet-Ieri34 okuyup duruyordu.

Müşrik ulularından kimi, bu ve benzeri âyetlerde sıralanan kötülüklerin tümünü, kimisi de bir kısmını kendisinde bulup gocunmakta; bu kötülüklerle teşhir edile edile, bir gün gözden düşebileceklerinden kaygılanmakta ve tedirgin olmakta idiler.

4. Kureyş uluları; kendileri için üstün bir hak tanımayan, herkesi bir tarağın dişleri gibi eşittutan35 ve " Sizin, Allah katında en şerefli ve değerli olanınız, Allah'tan (Allah'ın emirlerini yerine getirmemekten) en çok sakınanınızdır" 36 diyen bir dini, nasıl benimseyebilirler, içlerine sindirebilirlerdi?

Nitekim, İslâm düşmanlarının en azılılarından olan Ebu Leheb:

" Ey Muhammedi Ben sana iman eder, Müslüman olursam, bana ne verilir?" diye sormuş, Peygamberimiz aleyhisselâm da:

" Müslümanlara ne verilirse, sana da o verilir! " buyurmuştu. Ebu Leheb:

" Onların üzerinde, benim için bir üstünlük olmayacak mıdır?" diye sormuş, Peygamberimiz aleyhisselâm da:

" Daha ne istersin?! " buyurunca, Ebu Leheb:

" Benim şu sıradan insanlarla birtutulacağım bu dine yuh olsun! " demekten kendisini alamam işti r. 37

Yine Ebu Leheb:

" Muhammed, bana, görmediğim birtakım şeyler vaad ediyor! Onların öldükten sonra olacağını söylüyor!

O, bu vaadlerden başka, acaba ellerime (avucuma) ne koydu?! " diyerek ellerine üfledikten sonra;

" Yuh sizlere! Ben sizde Muhammed'in söylediklerinden hiçbir şeyin mevcut olduğunu görmüyorum! " demiştir. 38

5. Kureyş aileleri arasında, öteden beri, birbirlerine karşı çekememezlikhuylan ve üstünlük dâvaları vardı.

Bunun için, Peygamberimiz aleyhisselâmın Hâşim oğulları arasından peygamber olarak ortaya çıkmasıyla Hâşim oğulları ailesinin öteki ailelere karşı ezici bir üstünlük sağlayacağını düşünerek bundan telaşlananlar olmuştu. Nitekim, Ebu Cehil bu yoldaki duygusunu açıklamaktan kendisini alamamış:

" Biz ve Abdi Menaf oğulları, şeref ve şan hususunda şimdiye kadar çekiştik durduk:

Onlar halka yemek yedirdiler, biz de yemek yedirdik.

Onlar arabuluculuk ederek diyet yüklendiler, biz de arabuluculuk ederek diyet yüklendik.

Onlar halka bağışta bulundular, biz de bağışta bulunduk.

Onlarla kulak kulağa giden iki yarış atı durumuna gelince, onlar:

'İşte, bizden, kendisine gökten vahiy gelen bir peygamber de var! ' dediler. Biz bunun dengini nereden bulup onların dengine ulaşacağız?

Vallahi, biz hiçbir zaman ona inanmayız, onu tasdik etin eyiz ! 39

Ona vahiy geldiği gibi, bize de vahiy gelinceye kadar! " demiştir. 40

Mugîre b. Şu'be derki:

" Ben ve Ebu Cehil b. Hişam Mekke sokaklarından birisinde yürüyüp giderken, Resûlullah aleyhisselâm bizimle karşılaştı. Ebu Cehil'e:

'Ey Hakem'in babası! Gel, Allah'a ve Allah'ın Resûlüne tâbi ol da, ben senin hakkında Allah'a dua edeyim?' dedi. Ebu Cehil:

'Yâ Muhammed! Sen ilahlarımıza dil uzatacak, onlara tapmaktan bizi men edeceksin, değil mi?

Sen ancak tebliğ ettiğin şeylere şehadet getirmemizi isteyeceksin, değil mi?

Vallahi, ben söylediğin şeylerin hak ve gerçek olduğunu bilseydim, sana tâbi olurdum' dedi.

Resûlullah aleyhisselâm ayrılıp gidince de, bana dönüp:

'Vallahi, ben iyi biliyorum ki; onun söyledikleri hak ve gerçektir.

Fakat, Kusayy oğulları 'Kabe'nin hıcâbe hizmeti bizdedir' dediler. Biz:

'Evet! ' dedik. Onlar:

'Nedve hizmeti bizdedir' dediler. Biz:

'Evet! ' dedik. Onlar:

'Liva hizmeti bizdedir' dediler. Biz:

'Evet! ' dedik. Onlar:

'Hac mevsiminde sıkâye hizmeti bizdedir' dediler. Biz:

'Evet! ' dedik.

Sonra, onlar halka yemek yedirdiler, biz de yedirdik.

Öyle ki, atbaşı beraber oluncaya kadar, onlarla yarıştık durduk.

Onlar, şimdi:

'Bizden, bir peygamber de var" dediler.

Hayır! Vallahi, işte buna 'Evet' diyemeyeceğim' dedi." 41

6. Kureyş ulularının telakkilerine göre; Kur'ân inecek idiyse, ne diye Kureyş ileri gelenlerinin yaşlı ve zengin olanlarından birisine inmiyordu?!

Nitekim, Velid b. Mugîre:

" Ben Kureyşlilerin seyyidi, ulu kişisi olduğum halde nasıl geri bırakılırım da, Muhammed'e vahiy iner?

Yahut, Sakîf kabilesinin seyyidi, ulu kişisi Ebu Mes'ud Amr b. Umeyru's-Sakafî de bu hususta nasıl geri bırakılır?

Biz, bu iki kentin ulu kişileriyiz! " diyordu. 42

Velid b. Mugîre, yine bir gün, aziz dostu Ebu Uhayha Saîd b. Âs ile de böyle konuşmuştu. Velid b. Mugîre:

" Ne olurdu, Muhammed'e gelen bu Kur'ân, Mekkelilerden yahut Tâiflilerden bir adama; meselâ Ümeyye b. Halef gibi birine inseydi ya?" deyince, Ebu Uhayha:

" Yahut, ey Abduşşems'in babası! Senin gibi birine, ya da Sakîf kabilesinden birisine ve meselâ:

Mes'ud b. Amr'a veya Kinane b. Abdi Yalil'e, yahud Mes'ud b. Muttalib'e veya onun oğlu Urve b. Mes'ud'a inseydi ya?! " demişti. 43

Münebbih ve Nübeyh b. Haccac da, bir gün Peygamberimiz aleyhisselâmla karşılaşınca:

" Allah, senden başka, peygamber gönderecek kimse bulamadı mı?

İşte, orada şu kişi var. O senden daha yaşlı, daha zengin! 44

Eğer sadık isen, yanında bulunacak, senin peygamberliğine şehadet edecek bir melek getir! " demişlerdir. 45

Ümeyye b. Ebi's-Salti's-Sakafî de, bir gün Ebu Süfyan'a:

" Ben, en son gelecek olan peygamberin sıfatını, kitablarda yazılı buldum ve sanırım ki, o bizim ülkemizde ba's olunacaktır.

Sonra, bana şu da zahir oldu ki; o, Abdi Menaf oğulları içinden çıkacaktır.

Bakıyorum: Onların içinde de, gelecek peygamberin ahlâkı ile muttasıf, Utbe b. Rebia'dan başka bir kimse bulamıyorum!

Fakat, ona da, kırk yaşını geçmiş bulunduğu halde, vahyolunduğu yok! " demişti.

Ebu Süfyan derki:

" Muhammed aleyhisselâmın peygamber olarak gönderildiğini Ümeyye b. Ebi's-Salt'a haber verdim. Ü m eyye:

'O gerçekten peygamberdir! Kendisine tâbi ol! ' dedi. Ümeyye'ye:

'Seni ona tâbi olmaktan alıkoyan nedir?' diye sordum. Ümeyye:

'Sakıf kadınlarının Abdi Menaf oğullarından bir gence tâbi olduğumu haber almalarından utanışım dır! ' dedi." 46

--------------------------------------------

20. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 832, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 136, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 377, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 121 -122, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 92, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1408, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 333.

21. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 870, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1 , s. 123.

22. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 282, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 199, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 116, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 24, Taberî, Târih, c. 2, s. 218, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Veti, c. 1, s. 181, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63, İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 1, s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 148, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 288, Halebî, İnsânu'l-uyün, c. 1, s. 461.

23. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 199, Belâzurî, Ensâbu'l-esrâf, c. 1, s. 116, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 24, Ebu'l-Ferec İbn Ceraf, el-Vefâ, c. 1, s. j81, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 228.

24. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 116.

25. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 199, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 24, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 181.

26. Ebu Nuaym, H i lyetü'l-evli yâ, c. 1 , s. 175-176, Tabe rânf'den na ki en Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 17.

27. Bakara: 158, Âl-i İmrân: 96, Hacc: 27.

28. İbn Esîr, Nihâye, c. 1. S. 340, c. 2, s. 242.

29. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 110.

30. İbn Esîr, Nihâye, c. 242.

31. İbn Esîr, Nihâye, c. 4, s. 279.

32. Firuzâbâdi, Kâmüsu'l-muhît, c. 1 , s. 343.

33. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 136-137, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 73. Taberî, Târih, c. 2, s. 184.

34. Kalem: 10-14, Alâk: 15-16.

35. Ahmed Ziyâüddin, Ramûzu'l-e hâdfs, s. 238.

36. Hucurat: 13.

37. Taberî, Tefsîr, c. 20, s. 336, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 235.

38. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 376, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 167, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 87, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 6, s. 408.

39. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 337-338, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 206-207, İbn Seyyid, UyÜnu'l-eser, c. 1 s. 111-112, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 161.

40. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 497.

41. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 5, s. 191, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 206-207, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 111-112, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 161, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 64-65, İbn Ebî Şeybe'den naklen Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 14, s. 3940.

42. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 387.

43. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 134.

44. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 144, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 73.

45. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 144.

46. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 301.

Velid b. Mugîre'nin Kur'ân-ı Kerîm Karşısında Hayranlığı

Velid b. Mugîre bir gün Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına gelmişti. Peygamberimiz aleyhisselâm, ona Kur'ân-ı Kerîm okudu. Velid b. Mugîre dinlediği Kur'ân-ı Kerîm'den rikkate gelir, duygulanır gibi oldu. 47

Başka rivayete göre; Velid b. Mugîre gelip, Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Bana Kur'ân oku! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm da;

" İyi biliniz ki, Allah, size adaleti, ihsanı, akrabaya vermeyi, emr, ve sizi fuhşiyattan, fenalıklardan ve zulüm yapmaktan nehy eder. Dinleyip futasınız diye, size öğüt verir" (Nahl: 90) mealli âyeti okudu.

Velid b. Mugîre:

" Bunu bana bir daha oku! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm âyeti tekrar okuyunca, Velid b. Mugîre:

" Vallahi, bu sözde öyle tatlılık, öyle güzellik ve parlaklık var ki, o, tepesi bol yemişli, dibi ve kökü sulak yemyeşil bir ağaç sanki! 48 Bunu beşer söyleyemez! 49 Bu, bir beşer sözü değildir! " 50 demekten kendisini alamadı. 51

Rivayete göre; Velid b. Mugîre, Hazret-i Ebu Bekir'in evine gitti. Kur'ân-ı Kerîm hakkında ona birtakım sorular sordu. O da, ona istediği bilgiyi verdi.

Bunun üzerine, Velid b. Mugîre Kureyşlilerin yanına vardı ve:

" Ebu Kebşe'nin oğlunun söylediği, doğrusu hayretlere şâyân şey!

Vallahi, o ne şiirdir, ne sihirdir, ne de delilik saçmalarındandır!

Onun söylediği, hiç kuşkusuz, Allah kelamındandır! " dedi.

Velid b. Mugîre'nin bu sözünü işiten Kureyşîlerden bazıları, biraraya gelerek:

" Vallahi, Velid dininden dönecek olursa, muhakkak, bütün Kureyşîler de dinlerinden dönerler! " dedil-er. 52

Ebu Cehil bunu işitince;

" Ben, vallahi, sizin için, onun hakkından gelirim! " diyerek Velid b. Mugîre'nin evine vardı.

" Ey amca! Kavminin, senin için sadaka mal toplamak istediklerini, topladıklarını53 gördün mü?" dedi. 54 Velid b. Mugîre:

" Ne için topluyorlar?" diye sordu. Ebu Cehil:

" Sana vermek için! Çünkü, sen kendisinden birşeyler elde etmek için Muhammed'in yanına gidiy-ormuşsun! " dedi. Velid b. Mugîre:

" Kureyşîler benim malca kendilerinin en zengini olduğumu bilirler. 55

Ben mal ve evlatça onlardan daha zengin değil miyim?" dedi. 56

Ebu Cehil:

" Öyle ise, sen Kur'ân hakkında bir söz söyle de, kavmin işitsinler ve senin ondan hoşlanmadığını, inkâr ettiğini anlasınlar! " dedi.

Velid b. Mugîre:

" Ne söyleyeyim bilmem ki! Vallahi, içinizde şiirlerin her çeşidini; recezini, kasidesini ve cin şiirlerini benden daha iyi bilen kimse yoktur.

Vallahi, onun söylediği bunların hiçbirine benzemiyor!

Vallahi, onun söylediği sözde öyle bir tatlılık, öyle bir parlaklık ve güzellik var ki, sanki tepesi bol yemişli, dibi sulakyemyeşil bir ağaç o!

Hiç kuşkusuz, o söz, herşeye üstün gelir.

Fakat, ona hiçbir şey üstün gelemez!

O, altındakini de kırar! " dedi. Ebu Cehil:

" Onun hakkında birşey söylemedikçe, kavmin senden hoşnut olmayacaktır" deyince, Velid b. Mugîre:

" Öyle ise, beni kendi halime bırak da, ben bir düşüneyim! " dedi. 57

--------------------------------------------

47. Taberî, Tefsir, c. 29, s. 156, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 506-507, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 295, Ebu’l -Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 203, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 154-155, Suyûtî, Esbâbü’n-nüzıûl, s. 230.

48. Beyhakî, Delâil. 2ı s. 198, Kurtubî, Tefsir, c. 10, s. 165, Hâzin, Tefsir, c. 3, s. 1322, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 297.

49. Beyhakî, Delâil. 2ı s. 198.

50. Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 165, Hâzin, Tefsir, c. 3, s. 132, Nesefî, Medârik. c. 2, s. 297.

51. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 198, Kurtubî, c. 10, s. 165, Hâzin, c. 3, s. 132, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 297.

52. Taberî, Tefsîr, c. 29, s. 156, Ebussuud, Tefsîr, c. 9, s. 57.

53. Taberî, Tefsîr, c. 29, s. 156, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 507, Beyhakî, c. 2, s. 198, Vâhidî, Esbâbü’n-nüzül, s. 295, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 203, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 443, Suyûtî, Esbâbü'n-nüzûI, s. 230.

54. Taberî, Tefsîr, c. 29, s. 156.

55. Taberî, Tefsîr, c. 29, s. 156, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 507, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 198, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 295, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 203, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 443, Suyûtî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 230.

56. Taberî, Tefsîr, c. 29, s. 156.

57. Taberî, Tefsîr, c. 29, s. 156, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 507, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 198, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 295, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 203, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 443, Suyûtî, E sbâbü 'n-n üzül, s. 230.

Kureyş Müşriklerinin İslâmiyetin Yayılmasını Önlemeye Çalışmaları

Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden:

1. Ebu Cehil, 58

2. Ebu Leheb,

3. Ebu Süfyan,

4. Nadr b. Haris,

5. Ümeyye b. Halef,

6. Âs b. Vâil. 59

7. Mut'im b. Adiyy... gibi60 kişilerin de içlerinde bulunduğu bir topluluk, Velid b. Mugîre'nin yanın-da, 61 Dârü'n-Nedv'e'de62 toplandılar.

Velid b. Mugîre, onların içinde oldukça yaşlı63 ve nüfuzlu bir kimse idi. 64

Kabe'ye biryıl onun dışındaki Kureyşîler topluca örtü örterlerdi. Bir yıl da, tek başına o örter, İdi diye anılır, yani Kabe'ye örtü örtmekte Kureyşîlerin tümüne denk sayılırdı. 65

Velid b. Mugîre, onlara:

" Ey Kureyş cemaatı! İşte, hac mevsimi de geldi!

Bu mevsimde Arap heyetleri yanınıza geleceklerdir.

Tabiî ki, onlar şu sahibinizin işini de işitmiş bulunuyoriardır. 66

Onlar hac günlerinde yanınıza gelince, Muhammed hakkında size birtakım sorular soracaklardır.

Kiminiz 'O bir sihirbazdır! ' diyecek.

Kiminiz 'O bir şairdir! ' diyecek.

Kiminiz de 'O bir kâhindir! ' diyecek.

Onun hakkında ihtilafa düşeceksiniz. 67

Halk da bu kadar şeylerin bir kimsede birleşemeyeceğini anlayacak, sözlerinize kulak asmayacaktı r. 68

Siz onun hakkında bir tek görüşte birleşin!

Birbirinizi yalanlayıp, birbirinizin sözünü reddedip de anlaşmazlığa düşmeyin! " dedi.

" Ey Abduşşems'in babası! Haydi, sen, bizim için birşey söyle, bir görüş ileri sür de, onun hakkında onu söyleyelim?" dediler.

Velid b. Mugîre:

" Hayır! Siz söyleyiniz de, ben dinleyeyim! " dedi.

Kureyşîler

" 'Kâhindir' deriz" dediler.

Velid:

" Hayır! Vallahi, o bir kâhin değildir! Biz kâhinleri görmüşüzdür.

Onun okuduğu şeyler, ne kâhin mırıldanışı, ne de kâhin düzmesi, koşmasıdır! 69

Kehanet sahibi olan, doğru da söyler, yalan da söyler.

Biz, şimdiye kadar, Muhammed'de hiçbir yalan görmedik ki! " dedi. 70

Kureyşîler

" 'O mecnundur, delidir' deriz" dediler.

Velid b. Mugîre:

" O mecnun da değildir! Biz delilikleri ve delilik alâmetlerini, belirtilerini çok iyi biliriz. Onun ne boğulması, ne çarpınıp titremesi, ne de evhamlanması var" dedi.

Kureyşîler

" 'Şairdir' deriz" dediler.

Velid b. Mugîre:

" O şair de değildir! Biz şiirin her çeşidini; recezini, hacezini, karizasını, makbuzasını ve mebsu-tasını.. çok iyi biliriz. Onun okudukları şiir değildir" dedi.

Kureyşîler

" Öyle ise 'O sihirbazdır' deriz" dediler.

Velid b. Mugîre:

" O sihirbaz da değildir. Biz sihirbazları ve onların yaptıkları sihirlerini görmüşüzdür. Onun okudukları ne sihirbazların okuyup üfledikleridir, ne de düğümleyip bağladıklarıdır" dedi.

Kureyşîler

" Ey Abduşşems'in babası! Haydi, sen söyle! Ne diyelim! " dediler.

Velid b. Mugîre:

" Siz, onun hakkında, söylediğiniz şeylerden hangisini söylerseniz, boş ve yersiz olduğu anlaşılır. Bence, yine onun hakkında 'Sihirbazdır' demeniz, herhalde, akla en yakın olanıdır!

Çünkü, onun getirdiği söz bir sihir gibidir: İnsanın babasıyla arasını açıyor. İnsanın kardeşiyle arasını açıyor. İnsanın karısıyla arasını açıyor. İnsanın kabilesiyle arasını açıyor! " dedi.

Velid'in yanından dağıldılar. 71

Bunun üzerine, Müddessir sûresinin 11-29. âyetleri, Velid b. Mugîre hakkında nazil oldu. 72

Kureyş müşrikleri, Mekke'de bağırıp başlarına topladıkları halka:

" Muhammed sihirbazdır" dediler.

Halk arasında bunu yaydılar. 73

Hac mevsiminde, halkın gelip geçeceği yollara dikildiler.

Kendilerine rastlayıp da Peygamberimiz Aleyhiselamı anmadıkları, Peygamberimiz aleyhisselâmla görüşmekten sakındırmadıkları bir kimse bırakmadılar. 74

Kureyş müşrikleri; Peygamberimiz aleyhisselâm hakkında uydurdukları şeyleri kendileriyle buluşan insanlara böylece söylemekle, Peygamberimiz aleyhisselâmın işini, yani İslâmiyeti de bütün Arap kabilelerine duyurmuş, yaymış oluyorlardı. 75

Ebu Talib Amca, Arap halkı topluluklarının da Kureyş müşriki eriyle birlikte kendisine karşı harekete geçebileceklerinden korkunca, söylediği uzunca bir kasidede;

Mekke'nin ve Mekke'deki Kutsal Makamların dokunulmazlığına sığındığını açıkladı. Kureyşîlerin ileri gelenlerinden birçoklarını Vefâsızlıklarından ve samimiyetsizliklerinden dolayı kınadı.

Peygamberimiz aleyhisselâm hakkında da:

" Beytullah'a andolsun ki; mızraklar ve oklarla savaşmadıkça, çoluk ve çocuklarımızı bize unutturacak derecede çevresinde çarpışarak yerlere serilmedikçe, Muhammed'i teslim etmeyiz! " dedi. 76

Peygamberimiz aleyhisselâm; kavminin hür veya köle her müşrikinin hiç sevmediği kötü tutum ve davranışlarıyla karşılaşarak üzüntüler içinde evine döndükçe, Yüce Allah onun üzüntüsünü Hazret-i Hatice'nin teselli ve teşvik edici sözleriyle hafifletiyor, gideriyor, vazifesini kolaylaştırıyordu. 77

--------------------------------------------

58. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 29, s. 189.

59. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 29, s. 189, Kurtubî, Tefsîr, c. 19, s. 60.

60. Kurtubî, Tefsîr, c. 19, s. 60.

61. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 288, Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 133, Ebu Nuaym, Delâil ü'n-nübüvve, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 198, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 202, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 101, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 155, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 61.

62. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 133.

63. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 288, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 198, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 155, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 61.

64. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 198.

65. Belâzurî, Ensâbu'l-eşraf, c. 1, s. 133, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 71.

66. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 288, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c, 2, s. 198, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 202, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 101, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 155, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 61.

67. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 133, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 71, Kurtubî, Tefsîr, c. 19, s. 60-61.

68. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 133, Kurtubî, Tefsîr, c. 19, s. 61.

69. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 288-289, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 198, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 202, İbn Seyyid, c. 1, s. 101, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 156, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 61.

70. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 133, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 29, s. 189, Kurtubî, Tefsîr, c. 19, s. 61.

71. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 289, Ebu Nuaym , Delâil ü'n-nübüvve, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâil ü'n-nübüvve, c. 2, s. 200, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el -Vefâ, c. 1 , s. 202-203, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1, s. 101, Zehebî, Târîhu’l-İslâm, s. 156, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 61.

72. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 289-290, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 133, Taberî, Tefsîr, c. 29, s. 156, Hâkim , Müstedrek, c. 2, s. 507, Beyhakî, Delâil ü'n-nübüvve, c. 2, s. 200-201, Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, s. 295.

73. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 29, s. 190, Kurtubî, Tefsîr, c. 19, s. 61.

74. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 289, Ebu Nuaym , Delâil ü'n-nübüvve, c. 1, s. 232, Beyhakî, Delâil ü'n-nübüvve, c. 2, s. 200, İbn Seyyid Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 101, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 156, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 61.

75. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 291, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 101.

76. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 291-299, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 162-163, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 53-57.

77. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 257, 300, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1820, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 82, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 91, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 24, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 432.

Üç Müşrikin Üç Gece Peygamberimiz aleyhisselâmın Evinde Okuduğu Kur'ân-ı Kerîm'i Dışarıdan Dinlemeleri

Bir gece; Ebu Süfyan Sahr b. Harb, Ebu Cehil Amr b. Hişam, ve Ahnes b. Şerik, birbirlerine duyurmadan, Peygamberimiz aleyhisselâmın geceleyin evinde namaz kılarken okuduğu Kur'ârvı Kerîm'i dinlemek için gidip, her biri bir yere sindi.

Hiçbirisi, arkadaşlarının orada sindikleri yerleri bilmiyordu.

Bunlar, Peygamberimiz aleyhisselâmın okuduğunu dinleyerek gecelediler.

Tan yeri ağarırken, yerlerinden ayrılıp dağıldılar.

Yolda birleştiler, birbirlerini kınadılar.

" Bir daha buraya dönüş yapmayınız!

Eğer sizi hafif akıllılarınızdan herhangi birisi görmüş olsa, muhakkak onun kalbine şüphe düşürmüş olursunuz! " dediler ve oradan ayrıldılar.

İkinci gece olunca, onlardan her biri, yine aynı yere, birbirlerinden habersiz olarak tekrar gidip sindiler.

Peygamberimiz aleyhisselâmın okuduğunu dinleyerek gecelediler.

Tan yeri ağarınca, yerlerinden ayrılıp dağıldılar ve yine, yolda birleştiler.

Önceki gece birbirlerine söyledikleri sözleri tekrarladıktan sonra oradan ayrıldılar.

Üçüncü gece olunca, yine, onlardan her biri eski yerlerini aldılar.

Peygamberimiz aleyhisselâmın okuduğunu dinleyerek gecelediler.

Tan yeri ağarınca dağıldılar.

Yine, yolda birleştiler. Birbirlerine:

" Bir daha buraya dönmeyeceğimize and içmedikçe buradan ayrılmayalım! " dediler. Andlaştıktan sonra, dağıldılar.

Ahnes b. Şerik, sabaha çıkınca, sopasını eline aldı.

Ebu Süfyan'ın evine kadar gidip, içeri daldı:

" Ey Hanzale'nin babası! Muhammed'den dinlemiş olduğun şey hakkındaki görüşünü bana bildir! " dedi. Ebu Süfyan:

" Ey Sa'lebe'nin babası! Vallahi, ben ondan mânâsını bildiğim ve anlatılmak istenileni anladığım şeyler de işittim; mânâsını bilmediğim ve anlatılmak istenileni anlayamadığım şeyler de işittim! " dedi.

Ahnes b. Şerik:

" Ben de öyle! " dedi. Ebu Süfyan'ın yanından ayrılıp Ebu Cehil'in evine vardı. Ona:

" Ey Hakem'in babası! Muhammed'den işitmiş olduğun şey hakkındaki görüşün nedir?" diye sordu.

Ebu Cehil:

" Ondan ne işitmişim de?!

Biz ve Abdi Menaf oğulları, şan ve şeref hususunda şimdiye kadar hep çekiştik durduk:

Onlar halka yemek yedirdiler, biz de yemek yedirdik.

Onlar arabuluculuk ederek diyet yüklendiler, biz de arabuluculuk ederek diyet yüklendik.

Onlar halka bağışta bulundular, biz de bağışta bulunduk.

Onlarla, kulak kulağa giden iki yarış atı durumuna gelince, onlar:

'İşte, bizden, kendisine gökten vahiy gelen bir peygamber de var! ' dediler.

Biz bunun dengini nereden bulup onlara ulaşacağız?!

Vallahi, biz hiçbir zaman ona inanmayız ve onu tasdik etmeyiz! " dedi.

Bunun üzerine Ahnes ayağa kalktı ve Ebu Cehil'i kendi haline bıraktı. 78

--------------------------------------------

78. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 337-338, Taberî, Târih, c. 2, s. 218-219, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63-64, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 160-161 , Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 47, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1. s. 462.

Kureyş Müşriklerinin Ebu Talib'e Ültimatomları

Peygamberimiz aleyhisselâm Allah'ın dini İslâmiyeti açıklayıp herkesi ona girmeye davet ve teşvik etmeye koyulunca, Peygamberimiz aleyhisselâmla Kureyş müşrikleri arasında, iş büyüdü.

Kureyşîler kendi aralarında hep Peygamberimiz aleyhisselâmı konuştular ve birbirlerini onunla savaşmaya kışkırttılar.

Bir kez daha, Ebu Talib'in yanına varıp:

" Ey Ebu Talibi Sen aramızda yaşça, şeref ve mevkice bizden ileridesin!

Biz senden kardeşinin oğlunu bizimle uğraşmaktan men etmeni istemiştik.

Sen onu bizimle uğraşmaktan men etmedin!

Biz, vallahi, artık onun atalarımıza dil uzatmasına, akıllarımızı akılsızlık saymasına, ilahlarımızı yermesine. , kazanamayacağız!

Sen ya onu bizimle uğraşmaktan vazgeçirirsin, ya da iki taraftan birisi yok oluncaya kadar, onunla da, seninle de çarpışırız! " dedikten sonra, dönüp gittiler.

Kavmi ile ilgisini kesmek ve onlara düşman kesilmek gibi bir durumla karşılaşmak, Ebu Talib'e çok ağır gelmişti.

Fakat, Peygamberimiz aleyhisselâmı yardımsız bırakmak da, müşriklere teslim etmek de, gönlünün asla razı olamayacağı bir keyfiyetti. 79

Ebu Talib Amca; adam gönderip Peygamberimiz aleyhisselâmı getirttiSO ve ona:

" Ey kardeşimin oğlu! Kavminin ileri gelenleri bana geldiler. 81 Şöyle şöyle söylediler. 82

Senden, bana şikâyetlendiler. Senden dolayı beni çok üzdüler.

Atalarına dil uzatmak, ilahlarını yermek. , gibi, onların hoşlanmayacakları şeylerden vazgeç! 83

Hem bana, hem kendine acı! 84 Güç yetiremeyeceğim, altından kalkamayacağım bir işi bana yükleme! " dedi. 85

Peygamberimiz aleyhisselâm; Ebu Talib Amcasının bu sözlerinden, fikir değiştirdiğini, artık yanında dikilip kendisine yardım etmekten âciz kaldığını, desteklemeyi bırakacağını, 86 kendisini müşriklere teslim edeceğini sandı87 ve:

" Ey amca! Vallahi, bu işi bırakmam için Güneşi sağ elime ve Ayı sol elime koysalar da, Allah onu üstün kılıncaya ya da ben bu yolda ölüp gidinceye kadar bırakmam! " dedi.

Gözleri yaşardı ve ağladı. 88

Ayağa kalkarak dönüp giderken, Ebu Talib:

" Gel ey kardeşimin oğlu! " diye seslendi.

Peygamberimiz aleyhisselâm dönüp gelince, Ebu Talib:

" Ey kardeşimin oğlu! Git, istediğini söyle! 89

İşine devam et! İstediğini yap! 90

Vallahi, ben seni hiçbirzaman onlara teslim edici değilim! " dedi. 91

Bu yoldaki azmini, söylediği beş beyittik şiirle de dile getirdi. 92

--------------------------------------------

79. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 284, Taberî, Târih, c. 2, s. 218-219, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 63-64, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1, s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 148, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 47, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 462.

80. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 284, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 64, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 148-149, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 47.

81. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1 , s. 284, Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 229, Taberî, Târih, 2, s. 220, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 191, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 64, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 99, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 149, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 462.

82. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 284, Taberî, Târih, c. 2, s. 220, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 191, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 64, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 99-100, Zehebî, Târih, s. 149, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 462.

83. Belâzurî, Ensâbu’l -eşraf, c. 1, s. 229.

84. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 284, Taberî, Târih, c. 2, s. 220, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 64, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 100, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 149, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 462.

85. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 284, Taberî, Târih, c. 2, s. 219, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 100, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 149, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 462.

86. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 284-285, Taberî, Târih, c. 2, s. 220, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 187, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 64, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 100, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 149, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 3, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 462.

87. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 284-285, Taberî, Târih, c. 2, s. 220, Beyhakî, c. 2, s. 187, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 100, Zehebî, s. 149, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 48, Halebî, c. 1, s. 462.

88. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 285, Belâzurî, c. 1 , s. 229-230, Taberî, c. 2, s. 220, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 191, İbn Seyyid, c. 1, s. 100, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 149, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 48, Halebî, c. 1, s. 462.

89. İbn İshak, İbn Hişam, c, 1, s. 285, Taberî, c. 2, s. 220, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 191, İbn Seyyid, c. 1, s. 100, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 149, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 48, Halebî, c. 1, s. 462.

90. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 230.

91. İbn İshak, c. 1 , s. 285, Belâzurî, c. 1, s. 230, Taberî, c. 2, s. 220, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 191, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 64, Zehebî, Târihu’l-İslâm, s. 149-150, Ebu’l -Fidâ, c. 3, s. Halebî, c. 1, s. 462.

92. İbn İshak, Kitâ bu'l-m übte dâ ve'l-m eb'as, c. 3, s. 136, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 187. Zehebî, Târîhu'I-İslâm, s. 150, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 42.

Kureyş Müşriklerinin Ebu Talib'e Gülünç Bir Teklifleri

Kureyş müşrikleri; Ebu Talib'in Peygamberimiz aleyhisselâmı yardımsız bırakmaktan ve kendilerine teslim etmekten kaçındığını ve bu uğurda kavminden ayrılmayı ve onlara düşman olmayı bile göze aldığını anladıkları zaman, Umâre b. Velid b. Mugîreyi Ebu Talib'e götürdüler93 ve:

" Sen, bizim içimizde, seyyidimiz ve üstünümüzsün! 94

Bu Umâre b. Velid b. Mugîre, Kureyş gençleri içinde en güçlü, en yakışıklı95 bir gençtir.

Sen, bunu al! Kendisinin aklından ve yardımından yararlan!

Kendine, onu oğul edin! Senin olsun!

Senin dinine, baba ve atalarının dinine karşı olan, kavminin topluluğunu bölen, akıllarını akılsızlık ve beyinsizlik sayan şu kardeşinin oğlunu bize teslim et, öldürelim! ?

İşte, sana adam yerine adam! " dediler. 96

Ebu Talib:

" Vallahi, siz bana ne kötü şey teklif ediyorsunuz?! 97

İnsaflı davranış bu mudur?!

Vallahi, siz bana hiç de insaflı davranmıyorsunuz. 98

Siz bana oğlunuzu vereceksiniz, ben onu sizin için besleyeceğim.

Ben oğlumu size vereceğim, siz ise onu öldüreceksiniz, öyle mi?99

Vallahi, bu hiçbir zaman olur şey değildir! 100

Eğer dişi devenin kendi yavrusundan başkasının üzerine titreyebileceği vâki olsaydı, oğlumu size verir, sizinkini alındım! 101

Siz önce bana kendi oğullarınızı verirsiniz, ben onları öldürürüm!

Ancak o zaman, ben de size onu verebilirim! " dedi.

Kureyş müşrikleri:

" İyi amma, bizim çocuklarımız onun yaptığını yapmıyorlar ki" dediler. Ebu Talib:

" Vallahi, o, sizin çocuklarınızdan daha hayırlıdır" dedi. 102

Mut'im b. Adiyy:

" Vallahi, ey Ebu Talib! Kavmin sana çok insaflı davrandı.

Onlar senin de hoşuna gitmeyen şeyden seni kurtarmak için çalışıyorlar, ama senin onlardan gelen hiçbir şeyi kabul etmediğini görüyorum! " dedi. Ebu Talib:

" Vallahi, onlar bana hiç de insaflı davranmadılar. 103

Bu mu iyi ve sağlam görüş, akrabalık gayreti güdüş?! Ne kadar uzak. 104

Anlaşılan, beni küçük düşürmek için sen de onlarla birleşmiş, bana karşı onlara yardıma karar vermişsin.

O halde, sen de dilediğini, elinden geleni yap! " dedi. 105

--------------------------------------------

93. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 285, Taberî, Târih, c. 2, s. 220, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 64, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 100, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 152, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 48.

94. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 202.

95. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 285, İbn Sa'd, c. 1, s. 202, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, 1, s. 100, Zehebî, s. 152, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 48.

96. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 285, Taberî, c. 2, s. 220, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 64-65, İbn Seyyid, c. 1, s. 100, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 152, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 463.

97. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 285, İbn Sa'd, c. 1, s. 202, Belâzurî, c. 1, s. 231 -232, Taberî, c. 2, s. 220, İbn Esîr, c. 2, s. 65, İbn Seyyid, c. 1, s. 100, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 152, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 48, Halebî, c. 1, s. 463.

98. İbn Sa’d, Tabakât, c. 1, s. 202, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 25.

99. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 285, İbn Sa'd, c. 1, s. 202, Belâzurî, c. 1, s. 232, Yâkubî, c. 2, s. 25, Taberî, c. 2, s. 220, İbn Esîr, c. 2, s. 65, Zehebî, s. 152, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 48, Halebî, c. 1 , s. 463.

100. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 285, Taberî, c. 2, s. 220, İbn Esîr, c. 2, s. 65, İbn Seyyid, c. 1, s. 100, Zehebî, s. 152, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 48, Halebî, c. 1, s. 463.

101. Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 60, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 463.

102. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 231-232.

103. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 285-286, Taberî, Târih, c. 2, s. 220, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 65, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 100, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 153, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 463.

104. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 232.

105. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1 , s. 286, Taberî, Târih, c. 2, s. 220, İbn Esîr, c. 2, s. 65, İbn Seyyid, c. 1 , s. 100, Zehebî, s. 153, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 48, Halebî, c. 1, s. 463.

Kureyş Müşriklerinin Tevhid Akidesini İkrara Davet Edilişi

Kureyş müşrikleri Ebu Talib'e:

" Ona [Hazret-i Muhammed aleyhisselâma] haber sal! Gelsin de ona insaflılık gösterelim?" dediler. 106

Ebu Talib haber salınca, Peygamberimiz aleyhisselâm hemen geldi. 107

Ebu Talib:

" Ey kardeşimin oğlu! Bunlar, senin amcaların ve kavminin eşrafıdırlar.

Sana karşı insaflı davranmak istiyorlar. Söyleyeceklerini dinle! " dedi. 108

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Söylesinler, dinliyorum! " buyurdu. 109

Kureyş müşriklerinden Ahnes b. Şerik söze başlayıp:

" Sen bizi ve ilahlarımızı yermeyi bırak!

Biz de seni ve ilahını bırakalım" dedi.

Ebu Talib Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Kavmin sana insaflı davrandı. Onların isteklerini kabul et! " dedi. 110

Peygamberimiz aleyhisselâm başını kaldırıp semaya baktı:

" Şu güneşi görüyor musunuz?" diye sordu.

" Evet! Görüyoruz" dediler. Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ben sizi bu güneşin ışıklarından aydınlanmanızdan alıkoymaya güç yetirebilir miyim?" buyurdu. Ebu Talib:

" Vallahi, kardeşimin oğlu bize hiçbir zaman yalan söylememiştir! " dedi. 111

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ben onlan öyle bir kelimeye davet ediyorum ki; kendilerinin onunla Cennete gireceklerine kefilim! " buyurdu. Ebu Cehil:

" Ne kadar sevindirici bir kelime imiş o! Haydi, söyle bakalım onu?" dedi. 112

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ne dersiniz, size öyle bir kelime vereyim mi ki, siz o kelimeyi söylediğinizde, onunla Araplara hakim olasınız, Arap olmayanlarda size karşı yumuşasın, uysallaşsın?" buyurdu.

Ebu Cehil:

" O kelime ne ise, biz onu on kat katlayarak söyleyelim! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" 'Lâ ilahe illallah=Allah’tan başka ilah yoktur' deyinizin 3

Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve benim de Resûlullah olduğuma şehadet getiriniz! " 114 buyu-runca, Kureyş müşrikleri öfkelendiler ve ürktüler. 115 Birbirlerine:

" O, bütün ilahları bir tek ilah mı yapmış?! Bu cidden acaip, şaşılacak birşey!

Yürüyünüz! Siz ilahlarınıza tapmakta sebat ediniz!

Şüphe yok ki, arzu edilecek olan budur!

Biz bunu başka bir dinde işitmedik.

Bu uydurmadan başka birşey değildir.

O Kuran, aramızdan, ona mı indirilmiş?! " 116 diyerek kalkıp gittiler. Giderken de:

" Onun yanına hiçbir zaman dönmeyeceğiz! Muhammed'in aldandığı şeylerde hayır yoktur! " dedil-er. 117

--------------------------------------------

106. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 202.

107. İbn Sa'd, c. 1, s. 202, Belâzurî, c. 1, s. 231.

108. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 231.

109. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 202.

110. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 202, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 231.

111. Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 7, s. 51, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 187, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 149, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 42.

112. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 231.

113. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 202, Taberî, Târih, c. 2, s. 219.

114. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 231.

115. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 202.

116. Şâd: 5-8.

117. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 202-203.

Hâşim Oğulları Yiğitlerinin Peygamberimiz aleyhisselâmı Öldüreceklere Kâbe'de Kılıçlarını Sıyırmaları

Kureyş müşrikleri Peygamberimiz aleyhisselâmın yanından kızarak ayrılıp gittikten sonra, o gün o gece, Peygamberimiz aleyhisselâm gaip olmuş, nerede olduğu bilinememişti.

Ebu Talib ile Peygamberimiz aleyhisselâmın öteki amcaları, Peygamberimiz aleyhisselâmin evine gittiler.

Peygamberimiz aleyhisselâmı orada da bulamadılar.

Ebu Talib Hâşim oğullarıyla Muttalib oğullarının gençlerini topladı. Onlara:

" Her biriniz, yanına keskin bir kılıç aldıktan sonra, Mescid-i Haram'a girdiğim zaman beni takip edecektir!

Sizlerden her genç, bakacak; Muhammed öldürülmüşse, Kureyş büyüklerinden meselâ İbn Hanzaliye [Ebu Cehil] gibi bir büyüğün yanına oturacaktır! " dedi. Gençler:

" Öyle yaparız" dediler.

O sırada Zeyd b. Harise geldi. Ebu Talib, ona:

" Ey Zeyd! Kardeşimin oğlundan bir sezgin var mı?" diye sordu. Zeyd:

" Evet! Az önce kendisinin yanında idim" dedi. Ebu Talib:

" Ben onu görmedikçe evime gitmeyeceğim! " dedi.

Zeyd, hemen Peygamberimiz aleyhisselâmı aramaya gitti.

Safa tepeciğinin yanındaki evde ashabıyla konuşurken buldu ve durumu kendisine haber verdi. Peygamberimiz aleyhisselâm hemen oradan kalkıp Ebu Talib'in yanına geldi.

Ebu Talib:

" Ey kardeşimin oğlu! Nerede idin? Hayırlı bir işte mi idin?" diye sordu. Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! " buyurdu.

Ebu Talib:

" Hemen gir evine! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm da evine girdi.

Rivayete göre; Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri Kabe'nin Hicr'inde toplanmış, Peygamberimiz aleyhisselâmı görür görmez hep birden üzerine yürüyüp öldürmedikçe oradan ayrılmayacaklarına and içmiş bulunuyorlardı. 118

Ebu Talib ertesi günü sabaha çıkınca, Peygamberimiz aleyhisselâmın elinden tutup Kureyş müşriklerinin toplantı yerine vardı.

Hâşim ve Muttalib oğullarının yiğitleri de yanında idi.

" Ey Kureyş cemaatı! Maksadımı biliyor musunuz?" diye sordu.

Müşrikler:

" Hayır! Bilmiyoruz" dediler.

Ebu Talib durumu onlara haber verdi ve yanındaki gençlere de:

" Çıkarınız yanlarınızdakini! " dedi.

Gençlerin hepsi birden yanlarındaki yağlı kılıçları çıkardılar.

Ebu Talib:

" Vallahi, onu [Muhammed aleyhisselâmı] öldürecek olursanız, sizden hiç kimse sağ kalmaz!

Nihayet, siz de, biz de yok olur gideriz! " dedi.

Orada bulunan Kureyş cemaat hayal kırıklığına uğradılar.

Hele Ebu Cehil 'in hayal kırıklığı, hepsinden daha ağır, daha beterdi. 119

--------------------------------------------

118. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 303, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 192-193, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 277-278, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 186, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 8, s. 228.

119. İbn Sa'd. Tabakât. c. 1. s. 203.

Kureyş Eşrafının Peygamberimiz aleyhisselâmı Türlü Tekliflerle Peygamberlikten Vazgeçirmeye ve Ölümle Tehdide Kalkışmaları

Kureyş müşriklerinin eşrafından:

1. Utbe b. Rebia,

2. Şeybe b. Rebia,

3. Ebu Süfyan Sahr b. Harb,

4. Nadrb. Haris (Abduddar oğullarının kardeşi),

5. Ebu'l-Bahterî b. Hişam,

6. Esved b. Muttalib,

7. Zem'a b. Esved,

8. Velid b. Mugîre,

9. Ebu Cehil Amr b. Hişam,

10. Abdullah b. Ebi Ümeyye,

11. Âs b. Vâil,

12. Nübeyh b. Haccac,

13. Münebbih b. Haccac,

14. Ümeyye b. Halef ve onlarla toplanabilen kimseler, bir gün, güneş battıktan sonra Kabe'nin arka yanında toplandılar. Birbirlerine:

" Muhammed'e haber salınız da, onunla konuşunuz, tartışınız; tâ ki mazur görülesiniz, kınan-mayasınız! " dediler ve Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Kavminin eşrafı seninle konuşmak üzere toplandılar, onların yanına gel! " diye haber saldılar.

Resûlullah aleyhisselâm, acele, onların yanlarına geldi.

Onların iyiniyet taşıdıklarını sanıyor, doğru yola erişmelerini son derecede arzu ediyor, yüz çevirmekte direnip durmaları ise kendisinin çok ağırına gidiyordu. 120

Hemen vanp yanlarına oturdu. Kureyş müşrikleri:

" Ey Muhammedi Biz seninle konuşalım diye sana haber saldık.

Biz vallahi Araplardan, senin kavminin başını derde soktuğun gibi kavminin başını derde sokan bir adam daha bulunduğunu bilmiyoruz!

Sen babalara, atalara dil uzattın!

Dini ayıpladın!

İlahlara dil uzattın!

Akıllan akılsızlık, beyinsizlik saydın!

Birliği böldün, dağıttın!

Aramızda yapmadığın, başımıza getirmediğin kötü iş kalmadı!

Eğer sen getirip ortaya attığın o sözlerle mal, servet elde etmek istiyorsan; malca bizden daha zengin oluncaya kadar, senin için mallarımızdan mal toplayalım!

Eğersen onunla içimizde en büyük şan ve şerefi kazanmak istiyorsan; biz seni seyyidve ulu kişimiz tanıyalım!

Eğer sen onunla kral olmak istiyorsan; seni kendimize kral edinelim!

Şayet o sana gelen şey görüp de tesiri altında kaldığın cinlerden bir tâbi' işi ise-ki bu bazan olabilir-biz seni ondan kurtarıncaya veya senin hakkında mazur sayılıncaya kadar* tedavi çareleri araştıralım" dediler.

Resûlullah aleyhisselâm, onlara:

" Dediğiniz şeylerin hiçbirisi bende yoktur!

Ben size getirdiğim şeylerle ne mallarınızı istemek,

Ne içinizde büyük şeref ve şan kazanmak,

Ne de üzerinize hükümdar olmak için gelmiş değilim.

Fakat, beni Allah size bir peygamber olarak gönderdi ve bana bir de Kitab indirdi.

Sizin (kabul edenleriniz) için, (Cennetle) bir müjdeleyici ve (kabul etmeyenleriniz) için de (Cehennemle) bir korkutup uyarıcı olmamı bana emretti.

Ben Rabbimin bana yüklediği elçilik vazifelerini size tebliğ ettim ve sizi öğütiedim de!

Size getirdiğim şeyi kabul ederseniz, o, dünyada ve âhirette nasip ve azığınız olur!

Eğer onu kabul etmez, reddederseniz, Yüce Allah benimle sizin aranızda hükmünü verinceye kadar bana düşen, Allah'ın emrini yerine getirmek üzere, her güçlüğe göğüs gerip katlanmaktır" buyurdu.

Kureyş müşrikleri: **

" Ey Muhammedi Sen iyi bilirsin ki, geçimi bizden daha kıt, daha sı ki nü lı kimse yoktur.

O halde, seni gönderdiği şeylerle göndermiş olan Rabbinden dile de:

Bizi sıkan, daraltan şu dağları ortadan kaldırıp bizden uzaklaştırsın!

Yurdumuzu bizim için genişletsin!

Geçmiş baba ve atalarımızdan bazı kimseleri de bizim için diriltsin!

Bizim için diriltilecek olanlar arasında Kusayy b. Kilab da bulunsun!

Çünkü, o, doğru sözlü bir şeyh, bir ulu kişi idi.

Senin söylediğin şeyler hak ve gerçek mi, yoksa bâtıl mı? Ona soralım!

O seni tasdik ederse, sen de istediklerimizi yaparsan, seni tasdik eder, doğrularız!

Hem bunlarla senin Allah katındaki mevkiini ve dediğin gibi Allah'ın seni peygamber olarak gönderdiğini öğrenmiş oluruz! " dediler.

Resûlullah aleyhisselâm onlara:

" Ben size bunlarla gönderilmedim.

Allah beni ne ile gönderdi ise, ben ancak Allah tarafından size onu getirdim, size onu tebliğ ettim.

Eğer getirip tebliğ ettiğim şeyleri kabul ederseniz, o, dünyada ve âhirette sizin nasip ve azığınız olur.

Onu kabul etmez, reddederseniz, Yüce Allah benimle sizin aranızda hükmünü verinceye kadar bana düşen, Allah'ın emrini yerine getirmek üzere, her güçlüğe göğüs gerip katlanmaktır! " buyurdu. Kureyş müşrikleri:

" Sen bizim için bunları yapmazsan, kendin için Rabbinden birşeyler edin:

Söylediğin şeylerde seni tasdik edecek, doğrulayacak, bizi senin üzerinden geri çevirecek bir meleği seninle birlikte göndermesini Rabbinden iste!

Yine, Rabbinden iste de:

Sana bahçeler, köşkler, altın, gümüş hazineleri versin de, senin geçimini aradığını gördüğümüz çabalardan, bunlarla seni müstağni kılsın!

Çünkü, bizim gibi, sen de çarşılarda dolaşıp duruyor; bizim gibi, sen de geçimini arıyorsun!

Eğer sen dediğin gibi gerçekten bir peygambersen (kavuşacağın bu nimetlerle) Rabbinin katındaki mevkiini öğrenmiş oluruz! " dediler.

Resûlullah aleyhisselâm onlara:

" Ben bunlan yapmam!

Ben bunlan Rabbinden isteyecek bir insan da değilim!

Zaten ben size bunlarla gönderilmedim.

Fakat, Allah beni (getirdiklerimi kabul edenleriniz için Cennetle) bir müjdeleyici ve (kabul etmeyip reddedenleriniz için de Cehennemle) bir korkutup uyarıcı olarak gönderdi.

Eğer size getirdiğim şeyleri kabul ederseniz, o, dünyada ve âhirette sizin nasip ve azığınız olur.

Onu kabul etmez, reddederseniz, Yüce Allah benimle sizin aranızda hükmünü verinceye kadar bana düşen, Allah'ın emrini yerine getirmek üzere, her güçlüğe göğüs gerip katlanmaktır! " buyurdu. Kureyş müşrikleri:

" Öyle ise haydi, Rabbin 'isterse muhakkak yapar' dediğin gibi; göğü parçalar halinde üstümüze düşür bakalım?!

Sen bunu yapmadıkça, biz sana inanmayız! " dediler.

Resûlullah aleyhisselâm:

" Bu iş Allah'a aittir.

O size bunu yapmak isterse yapar! " buyurdu. Kureyş müşrikleri:

" Ey Muhammedi Bizim seninle oturacağımızı, kendisinden sormuş olduğumuz şeyleri senden soracağımızı ve kendisinden istediğimiz şeyleri senden isteyeceğimizi Rabbin bilmiyor muydu?

Ne diye, bize vereceğin cevaplan daha önceden sana öğretmedi? Getirip bize tebliğ ettiğin şeyleri kabul etmediğimiz takdirde kendisinin bize ne yapacağını sana ne diye habervermedi?!

İşittiğimize göre, bunları sana Yemâme'de Rahman diye anılan bir adam öğretiyomnuş! *

Biz vallahi hiçbir zaman Rahmân'a inanmayız!

Ey Muhammedi Artık sana karşı bir sorumluluğumuz ve kınanacağımız yoktur! Biz, vallahi, senin yakanı bırakmayacağız!

Ya biz seni yok edeceğiz, ya da sen bizi yok edeceksin! " dediler.

Müşriklerden birisi:

" Biz meleklere taparız! Melekler Allah'ın kızlandır! " dedi.

Başka birisi de:

" Allah'ı ve melekleri (sözlerinin doğruluğuna) kefil (tanık) olarak getirmedikçe, sana inanmayız" dedi.

Kureyş müşrikleri bunlan söyleyince, Resûlullah aleyhisselâm onların yanından ayrıldı.

Abdullah b. Ebi Ümeyye-ki, bu kişi, Peygamberimiz aleyhisselâmın halası Âtike Hatunun oğlu idi-Peygamberimiz aleyhisselâmla birlikte kalkıp giderlerken:

" Yâ Muhammedi Kavmin sana bazı tekliflerde bulundu.

Sen onların tekliflerinden hiçbirini kabul etmedin!

Sonra, Allah katındaki mevkiini, dediğin gibi, peygamberliğini öğrenmek, seni doğrulamak ve sana uymak üzere senden kendileri için birşeyler istediler.

Sen yine yapmadın!

Sonra, yine, kendilerini korkuttuğun azaplardan bir kısmının kendileri için acele getirilmesini senden istediler, yapmadın!

Artık vallahi sen gözümün önünde göğe merdiven kurarak çıkıp gitmedikçe ve oradan* dediğin gibi peygamber olduğuna şehadet edecek dört de melek yanında getirmedikçe, sana hiçbir zaman inanmam!

Vallahi, bunu yapacak olsan bile seni doğrulayacağımı sanmıyorum! " dedikten sonra, o Resûlullah aleyhisselâmdan, Resûlullah aleyhisselâm da ondan ayrıldı.

Resûlullah aleyhisselâm kavminin kendisine yaklaşacak yerde böyle büsbütün uzaklaştığını görünce, kendisini çağırdıkları sıradaki ümidini yitirmiş olmanın üzüntüsü içinde ailesinin yanına döndü. 121

--------------------------------------------

120. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 315, Taberî, Tefsir, c. 15, s. 164, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1 , s. 205, Kurtubî, Tefsir, c. 10, s. 328, Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 62, Hâzin, Tefsîr, c. 3, s. 180, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 4, s. 202.

* " Üzerimizden vebal kalkıncaya kadar" (Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 257).

** Nadr b. Haris, Ümeyye b. Halef ve Ebu Cehil (Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 142).

* Yemâmeli Müseylimetü'l-Kezzab " Rahmânü'l-Yemâme" diye anılırdı (Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 443, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 50).

* Yanında açıklanmış beyanatı hâvî sahifeler (Ebu’l -Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 180, Suyutî, Dürru'l-mensûr, c. 4, s. 203.

121. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 315-319, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 164-166, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 198-199, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 128-130, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 62-63, H âzi n, Tefsîr, c. 3, s. 180 -181 , Suyûtî, Dürru'l -mensür, c. 4, s. 202-203.

Müşriklerin İstek ve Sorularının Allah Tarafından Cevaplandırılışı

" Onlara, Rallilerinin âyetlerinden herhangi bir âyet gelmez ki, onlar muhakkak ondan yüz çevirmiş olmasınlar.

İşte, onlar, hak (Kur'ân) kendilerine gelince de onu yalanlamışlardır.

Fakat, yakında onlara ne ile alay etmekte olduklarının (dehşetli) haberi gelecektir!

Görmediler mi ki, Biz kendilerinden önce nice nesiller helak ettik?

Biz onlara, yeryüzünde, size vermediklerimizi vermiştik ve üzerlerine gökyüzünü (yağmuru) bol bol salmıştık.

Altlarından ırmaklar akıtmıştık.

Öyle iken, onları günahları yüzünden helak edip arkalarından yeni bir nesil olarak başkalarını var ettik.

Sana; kâğıt üzerinde yazılı bir kitap indirmiş olsaydık, kendileri de elleriyle onu tutmuş bulunsalardı, yine, o küfür edenler muhakkak:

'Bu, apaçık bir sihirden başka birşey değildir' derlerdi. Bir de:

'Onun üzerine, bir melek indirilseydi yal' dediler.

Eğer biz öyle bir melek indirseydik, muhakkak iş bitirilmiş olurdu: Kendilerine bir an bile göz açtırılın azdı!

Eğer Biz onu (peygamberi) bir melek yapsaydık, yine, o meleği de bir adam suretinde gösterir ve herhalde, onları yine düşmekte oldukları şüpheye düşürürdük.

Andolsun ki: Senden önceki peygamberlerle de alay edildi de, eğlenmekte oldukları şey, içlerinden o maskaralık edenleri çepeçevre kuşaüverdi!

De ki: Yeryüzünde gezip dolaşınız! Sonra da bakınız ki, peygamberleri yalanlayanların sonu nasıl olmuştur?" 122

" Bir Kur'ân ki, dağlar onunla yürütülseydi, veya yer onunla parçalansaydı, yahut ölüler onunla konuşturul s aydı, (o kâfirler yine iman etmezlerdi).

Ne var ki, bütün iş Allah'ındır!

İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, Allah dileseydi elbette hepsine birden hidayet ederdi.

O kâfirier(e gelince), Allah'ın va'di erişinceye kadar, kendi sun' ve taksirleri, küfürleri, kötü amelleri yüzünden, ya ansızın başlarına büyük bir belâ çatıp duracak, ya da (o belâ) yurtlarının yakınına konacaktır!

Şüphesiz ki, Allah va'dinden dönmez!

Andolsun ki, senden önceki peygamberlerle de alay edildi.

Ben, o küfür edenlere bir müddet için meydan verdim. Sonra da, tutup onları azaba uğrattım!

Uğratıldıkları azap nasıl da dehşetli idi! " 123

" Onlar: 'Bu peygambere ne oluyor? Yemek yiyor. Çarşılarda pazarlarda gezip yürüyor. Ona bir melek indirilse de, yanında azapla bir korkutucu; yahut, ona (gökten) bir hazine bırakılsa ya! Yahut onun güzel bir bahçesi olsa da ondan yese ya! ' dediler.

Hem o zalimler (mü'minlere de):

'Siz, ' dediler, 'büyülenmiş bir adamdan başkasına tâbi olmuyorsunuz. '

Bak! Onlar senin hakkında ne kötü misaller (kıyaslar) getirip saptılar. Artık onlar hidayete hiçbir yol bulamazlar.

(Allah) Öyle yüce bir Allahtır ki, dilerse sana bu (dediklerinden) daha hayırlısını (verir), altından ırmaklar akan Cennetler verir, saraylar da yapar! " 124

" Biz, senden önce de, peygamberleri bundan başka şekilde göndermedik.

Şüphe yok ki, onlar (o peygamberler) de, hem yemek yerler, hem çarşılarda pazarlarda yürür gezerlerdi.

Sizin bir kısmınızı diğer bir kısım için bir ibtilâ (veya imtihan konusu) yaptık ki, sabredecek misiniz (bilinsin) diye.

(Bununla birlikte) Senin Rabbin herşeyi hakkıyla Görendir!

Bize kavuşmayı ummayanlar: 'Bizim üzerimize de melekler indirilse ya? Yahut biz de Rabbimizi görsek ya?' dediler.

Andolsun ki, onlar nefislerinde kibirlendiler, büyük bir azgınlıkla haddi aştılar. '" ! 25

" Biz sana kat'iyyen inanmayız! Meğer ki, bizim için şu yerden bir pınar akıtasın!

Yahut senin hurmalıklardan, üzümlüklerden bir bahçen olsun da, aralarından şırıl şırıl ırmaklar akıtasın!

Yahut, dediğin gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşüresin!

Yahut Allah'ı ve melekleri kefil (tanık) getiresin!

Yahut senin altından bir evin olsun!

Yahut semaya çıkasın!

Bize oradan okuyacağımız bir Kitab indirmedikçe, göğe çıktığına da asla inanmayız! ' dediler.

De ki: 'Rabbimin şanı yücedir! Ben Allah'ın Resûlü bir beşerden başkası mıyım?'

Kendilerine hidayet (rehberi) geldiği zaman insanların iman etmelerine, ancak 'Allah bir beşeri mi peygamber gönderdi?' demeleri engel olmuştur.

(Tarafımdan) söyle onlara: 'Eğer yeryüzünde insanlar gibi sakin sakin yürüyen melekler olsaydı, elbette onlara gökten melek bir peygamber gönderirdik! '

De ki: 'Sizinle benim aramda, şahit olarak, Allah yeter! '

Çünkü, O, kullarının yaptıklarından hakkıyla haberdardır, her yaptıklarını hakkıyla Görendir!

Allah kime hidayet nasip ederse, işte o doğru yolu tutar.

Kimi de şaşkınlıkta bırakırsa, artık onlar için Allah'tan başka asla yardımcılar bulamazsın!

Biz onlan Kıyamet günü körler, dilsizler, sağırlar olarak, yüzükoyun hasrederiz!

Onların varacağı yer Cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça Biz onun alevini arttırırız! " 126

" Biz senden önce nasıl peygamberler gönderdikse, seni de öylece, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmete sana vahyettiğimiz Kur'ân'ı onlara okuman için gönderdik.

Onlar Rahmân'ı tanımazlar. Sen, de ki:

'O, benim Rabbimdir! O'ndan başka, hiçbir ilah yoktur!

Ben ancak O'na dayanırım!

Benim tevbem de, dönüşüm de yalnız O'nadır! '" 127

" ... Biz, eğer dilersek, onlan yere geçiririz!

Yahut gökten üstlerine parçalar düşürürüz! " 128

" Şimdi, onlar çarçabuk azabımızı mı istiyorlar?!

Fakat, bu onların bölgesine çökünce, (gelecektehlikelerle) korkutulan onların sabahı ne kötü olacaktır! " ! 29

" Birde, onlar Allah'a kızlar isnad ederler.

Hâşâ! O'nun sânı bundan tamamıyla münezzehtir! " 130

" Onlar, ondan (peygamberden) yüz çevirdiler de, ona kimi 'Bir öğretilmiş! ', kimisi de 'Bir mecnun! ' dediler." 131

" Sen, Rabbinin nimeti sayesinde, bir mecnun değilsin! " 132

" Sen, hemen öğütlemekte devam et!

Sen, Rabbinin nimeti sayesinde, ne kâhinsin, ne de mecnunsun! " 133

" Hiç şüphesiz, sen büyük bir ahlâk üzerindesin!

Sen yakında göreceksin, onlar da görecekler ki, delilik hanginizde imiş?" 134

Onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelmedi ki, onun hakkında da mutlaka böylece sihirbaz yahut mecnun demişlerdir.

Hepsi de, bunu birbirine tavsiye mi ettiler?!

Hayır! Onlar, umumiyetle, azgınlar güruhunun ta kendisidirler! " 135

" 'İnsanları, korkut! İman edenlere, Rableri katında, kendileri için muhakkak birkadem-i sıdk (şefaat ve ecir) olduğunu müjdele! ' diye içlerinden bir Erte yaptığımız vahiy insanlar için şaşılacak birşey mi oldu ki, o kâfirler 'Bu, seksiz şüphesiz, apaçık bir sihirbazdır! ' dediler." 136

" O kâfirler, içlerinden, başlarına gelecek tehlikeleri bildiren bir peygamber geldiğine şaştılar da 'Bu, bir büyücü, bir yalancıdır! ' dediler." 137

" Onlar seni dinlerken, nasıl dinlediklerini ve fısıldaştıklarını ve o zalimlerin (mü'minlere) 'Siz ancak büyülenmiş bir adama tâbi oluyorsunuz' dediklerini de Biz çok iyi biliyoruz! " 133

" Fakat, o kâfirler hâlâ Kur'ân'ı yalanlama içindeler. Halbuki, o şanlı bir Kur'ân'dır ve onun aslı Levh-ı Mahfuzdadır." 139

--------------------------------------------

122. En'âm: 4-11.

123. Ra'd: 31-32.

124. Furkan: 7-10.

125. Furkan: 20-21.

126. İsrâ: 90-97.

127. Ra'd: 30.

128. Sebe: 9.

129. Sanat: 176-177.

130. Nahl: 57.

131. Duhan: 14.

132. Kalem: 2.

133. Tûr: 29.

134. Kalem: 4-6.

135. Zâriyât: 52-53.

136. Yûnus 2.

137. Sâd: , 4.

138. İsrâ: 47.

139. Buruc: 19, 21, 22.

Kureyş Müşriklerinin Yahudilerden Öğrendikleri Sorularla Peygamberimiz aleyhisselâmı Susturmaya Kalkışmaları

Kureyş müşrikleri Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muaytı Medine Yahudilerinin bilginlerine gönderdiler ve:

" Onlara, Muhammed'in sıfatlarını ve sözlerini anlatınız, kendisini onlardan sorunuz! Çünkü, Yahudiler kendilerine ilk Kitab inen millettir. Peygamberlere ait bilgilerden, bizde bulunmayan bilgi, onlarda bulunur" dediler.

Bunun üzerine, Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muayt, Mekke'den yola çıkıp Medine'ye vardılar.

Medine Yahudilerinin bilginlerine, Peygamberimiz aleyhisselâmın işini anlattılar ve bazı sözlerini naklettiler ve:

" Sizler bu sahibimizin dinî durumunu bize haber veresiniz diye size geldik! " diyerek, Peygamberimiz aleyhisselâmı onlara sordular.

Yahudi bilginleri:

" Size emredeceğimiz üç şeyi ona sorunuz! Eğer onları size haber verirse, kendisi Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir. Eğer bunu yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, yalan uydurucu bir adam demektir. Artık, kendisi hakkında istediğinizi yapınız.

1. İlk zamanlarda gelmiş geçmiş bulunan gençlerin maceralarının ne olduğunu ona sorunuz. Çünkü, onların çok şaşılacak hadiseleri vardır.

2. Yeryüzünü, doğularına ve batılarına varıncaya kadar gezip dolaşan adamın haberinin de ne olduğunu sorunuz ona.

3. Bir de, kendisine, ruhtan, 'Nedir o?' diye sorunuz bakalım.

Size bunları haber verdiği zaman kendisine uyunuz; çünkü o bir peygamberdir!

Eğer yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, o yalan uydurucu bir adam demektir. Kendisine, istediğinizi yapınız! " dediler.

Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muayt, dönüp Mekke'ye, Kureyşlilerin yanına geldiler ve:

" Ey Kureyş cemaatı! " dediler, " sizin aranızla Muhammed'in arasını kesip aralayacak şeyi bulup getirdik size. Yahudi bilginleri; ona sormamızı emrettikleri şeyleri bize haber verdiler 'Eğer size onu haber verebilirse, kendisi bir peygamberdir. Eğer yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, kendisi yalan uydurucu, lafçı bir adamdır. Kendisine, istediğinizi yapınız! ' dediler." Bunun üzerine, Kureyş müşrikleri Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına gelip:

" Ey Muhammedi

1. İlk zamanlarda gelip geçmiş ve şaşılacak kıssaları bulunan gençlerden,

2. Yeryüzünü, doğularına ve batılarına varıncaya kadar dolaşan adamdan, bize haber ver bakalım. Birde:

3. Ruhtan haber ver ki, nedir o?" dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm, onlara:

" Sorduğunuz şeyleri yarın size haber vereyim" buyurup, bir istisnada bulunmamış, yani " İnşâal-lah=Allah dilerse" dememişti.

Vahyin gelmesi gecikince, müşrikler;

" Muhammed Yarın haber vereyim' diye bize söz verdiği halde, kendisine sorduğumuz şeylerden hiçbiri hakkında bize bir haber vermiyor! " diyerek yaygaraya başlamışlardı.

Peygamberimiz aleyhisselâmın vahyin gecikmesine ve müşriklerin yaygaralarına üzülüp durduğu sırada, Cebrail aleyhisselâm, Yüce Allah tarafından Kehf sûresini getirdi. 140

Bu sûrede, Peygamberimiz aleyhisselâma, hiçbir şey hakkında, " İnşâallah=Allah dilerse" demeksizin " Ben bunu her halde yarın yapıcıyım! " dememesi tavsiye buyuruldu. 141

Kureyş müşriklerinin Yahudi bilginlerinden öğrenip Peygamberimiz aleyhisselâma sordukları üç sorudan ikisi, Yüce Allah tarafından indirilen Kehf süresindeki Ashab-ı Kehf ve Zülkameyn kıssalarıy-la;142

Ruh hakkındaki üçüncü sorulan ise, " Sana Ruh hakkında soruyorlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. (Zaten, onun hakkında) size az bir ilimden başka (birşey) de verilmemiştir" mealli âyetle cevaplanmıştır. 143

Kureyş müşrikleri; Peygamberimiz aleyhisselâmın kendilerine tebliğ ettiği şeylerin hak ve gerçek, söylediklerinin doğru olduğunu Yahudi bilginlerinden öğrenip sorduklan-bilinmeyen şeylerin-cevaplarını vermesiyle onun peygamberlik makamını anladıkları halde, kıskançlıkları kendilerinin Peygamberimiz aleyhisselâma inanmalarına ve bağlanmalarına engel oldu. Allah'a isyan ve O'nun emrini terketmekte, küfürde direndiler durdular.

İçlerinden birisi de:

" Şu Kur'ân'ı dinlemeyiniz!

Onu birtakım boş ve asılsız sözler yerine koyunuz! Eğlenceye alınız!

Belki ona bununla galebe çalarsınız.

Eğer siz bir gün onunla münazaraya, tartışmaya kalkarsanız, o size galebe çalar" dedi. 144

Yüce Allah, bunu da, indirdiği âyette şöyle açıkladı:

" O küfredenler 'Bu Kur'ân'ı dinlemeyiniz. Onun hakkında yaygaralar koparınız. Belki (böylelikle) galebe çalarsınız' dediler." 145

--------------------------------------------

140. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 321-322, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 191, 192, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 21, s. 82, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 346-347, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 108-109, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 71-72, Suyutî Dürrü'l-mensûr, c. 4, s. 210.

141. Kehf 23-24.

142. Kehf 1-26, 83-98.

143. İsrâ: 85.

144. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre. d, s. 334-335.

145. Fussilet: 26.

Nadr b. Hâris ve Onun Peygamberimiz aleyhisselâma ve İslâmiyete Karşı Tutum ve Davranışı

Nadr b. Haris Kureyş müşriklerinin şeytanlarından, cin fikirlilerinden146 ve zındıklarındandı. 147

Kendisi bir ara Hîre'ye gitmiş, orada Acem şahlarının hikâyelerini, Rüstem ve İsfendiyar'a ait birtakım hikâye ve haberleri öğrenmişti. 148

Acem kitapları okur, Hıristiyanlar ve Yahudilerle düşer kalkardı.

Peygamberimiz aleyhisselâmı yalanlamakta ve incitmekte Kureyş müşriklerinin en aşırı gidenlerinden ve söz sahiplerindendi.

Hîre'de, bırbıt(ud, kopuz) çalmayı ve Hîrelilerin şarkılarını öğrenmiş; bunları Mekkelilerden birçok kimselere de öğretmişti.

Kendisi, şarkıcı iki köle kadın da satın almıştı.

Halkı, İslâmiyetten alıkoymak için, bunlarla oyalardı. 149

Peygamberimiz aleyhisselâm bir meclise oturup Allah'ı anar, 150 Allah'a inanmaya davet eder, Kur'ân-ı Kerîm okur, 151 kendilerinden önceki milletlerden hangilerinin ne gibi musibetlere uğradıklarını anlatarak kavmini uyarır; o meclisten kalkar kalkmaz, arkasından Nadr b. Haris gelir, Peygamberimiz aleyhisselâmın yerine geçer ve:

" Ey Kureyş cemaatı! Vallahi, ben ondan daha güzel söylerim. Siz benim yanıma geliniz! Ben size onun anlattıklarından daha güzelini anlatırım" dedikten sonra, Acem şahlarının, Rüstem ve İsfendiyahn hikâyelerini anlatır; 152

" Muhammed benden ne ile daha güzel konuşumnuş?153 Ben size anlattığım hikâyeleri nasıl başkalarından yazıp aldımsa, o da bunları başkalarından yazıp almıştır! " der; 154

" Hangimizin sözü daha güzel? Benimki mi, yoksa Muhammed'inki mi?" diye sorardı.

Peygamberimiz aleyhisselâm, bir ara, Ebu Uhayha Saîd b. Âs'ın yanına uğrar, ona İslâmiyeti anlatırdı.

Ebu Uhayha, Peygamberimiz aleyhisselâm hakkında " O, semadan konuşuyor! " demeye başlamıştı.

Nadr b. Haris, Ebu Uhayha'nın yanına gidip:

" İşittiğime göre; sen Muhammed'in sözlerini güzel buluyor, beğeniyormuşsun. Bu nasıl olur?! O, ilahlara dil uzatıyor! Baba ve atalarımızın Cehennemde olduklarını söylüyor! Kendisine tâbi olmayanları azapla tehdid ediyor! " dedi.

Bunun üzerine, Ebu Uhayha, Peygamberimiz aleyhisselâma düşman kesildi. Peygamberimiz aleyhisselâmı yermeye ve getirdiklerini ayıplamaya ve " Doğrusu, biz bunun getirdiklerinin bir benzerini daha işitmedik! Böylesi ne Yahudilikte, ne de Hıristiyanlıkta var! " demeye başladı.

Ebu Uhayha ilk sözünden döndüğü zaman, Nadr b. Haris ona teşekkür etmeye gitti. 155

Halbuki, Nadr b. Haris, bundan önce, Peygamberimiz aleyhisselâmın zikrini ve gönderileceği zamanın yaklaştığını işittiği zaman:

" Vallahi, bize bir uyarıcı gelecek olursa, biz milletlerden herhangi birisinden daha çok, doğru yolu tutarız" demişti.

Yüce Allah, bu münasebetle indirdiği âyette şöyle buyurdu:

" Onlar; kendilerine azapla korkutucu (bir peygamber) gelirse, herhalde, (diğer) ümmetlerden herhangi birisinden daha ziyade doğru yolu tutacaklarına, yeminlerinin bütün hızıyla Allah'a and etmişlerdi.

Fakat, onlara azapla korkutan (bir peygamber) gelince, bu onların (haktan) uzaklaşmalarından başka birşey artbrmadı. 156

Nadrb. Haris; Kur'ân-ı Kerîm okunduğu zaman:

" Bunlar, öncekilerin masallarıdır! Ben de size, Allah'ın indirdiği gibi, indireceğim! " derdi.

Kur'ârvı Kerîm'de içinde " esâtîr" kelimesi geçen sekiz âyet, Nadr b. Haris hakkında nazil olmuş-tur. 157

Nadr b. Haris:

" O, getirdiği kitap üzerinde, ancak, şu Esved b. Muttalib'in kölesi Cebr ile Şeybe veya Utbe b. Rebia'nın kölesi Addas'ın ve daha başkalarının yardımını görüyor! " diyordu.

Yüce Allah, indirdikleri âyetlerle bu isnad ve iftirayı da şöyle reddetti:

" Andolsun ki, biz onların 'Bunu ancak bir beşer öğretiyor! ' diyeceklerini biliyoruz.

Haktan sapmak suretiyle kendisine nisbet edecekleri o (sanığın) dili Acemî'dir, bu Kur'ân'ın dili ise apaçık Arapça bir dildir." 158

" O küfr edenler, 'Bu (Kur'ân) onun uydurduğu yalandan başka (birşey) değildir. Bu hususta diğer bir zümre de ona yardım etmiştir' dediler de, muhakkak bir haksızlık ve tevzir meydana getirdiler.

'Onun başkasına yazdırıp, kendisine sabah akşam okunmakta olan eskilere ait masallardır' dediler.

De ki: 'Onu göklerde ve yerdeki bütün gaybı bilen (Allah) indirdi. Şüphe yok ki, O çok yariıgayıcı, çokesirgeyicidir! '" 159

" De ki: 'Andolsun, bütün insanlar ve cinler şu Kur'ân'ın bir benzerini meydana getirmek üzere biraraya toplansalarve birbirlerine yardımcı da olsalar, yine, onun benzerini meydana getiremezler. '" 160

Nadr b. Haris bir gün Peygamberimiz aleyhisselâma rastlayıp:

" Sen Kureyşîlerin yakın bir zamanda vurulup yere düşeceklerini ve bunun sana Allah tarafından vahyedildiğini söylüyomnussun, öyle mi?" diye sordu.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet, ben söyledim! Sen de onlardansın! " buyurdu. 161

Yüce Allah, Rasülüne indirdiği ayette " Yakında o cemaat bozulacak, onlar arkalarını dönüp kaçacaklar" buyurmuş; 162 Peygamberimiz aleyhisselâm da, Bedir savaşında Kureyş müşriklerinin bozguna uğrayıp kaçıştıklarını görünce, bu âyeti okum ustu. 163

Nadr b. Haris Bedir savaşında esir edilen müşriklerden olup, Hazret-i Ali tarafından boynu vurulmuş-tur. 164

--------------------------------------------

146. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 321, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 202, Zehebî, Târîhu’l-İslâm, s. 157.

147. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 161.

148. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. d, s. 321, Taberî, Tefsir, c. 13, s. 182.

149. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 139-140.

150. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. l, s. 321, Taberî, Tefsir, c. 13, s. 182, Fahru'r-Râzî, Tefsir, c. 21, s. 82.

151. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. l, s. 383.

152. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. l, s. 383-384, Taberî, Tefsîr, c. 13, s. 182. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 21, s. 82.

153. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 321, Taberî, Tefsîr, c. 13, s. 182.

154. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 384, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 88.

155. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 140-141.

156. Fâtır: 42, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 139.

157. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 321, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 139-140, Taberî, Tefsîr, c. 13, s. 182.

158. Mahl: 103, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 140-141.

159. Furkan: 4-7, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 141.

160. İsrâ: 88.

161. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 140.

162. Kamer: 45.

163. Taberî, Târih, c. 2, s. 296.

164. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 367, Vâkıdî, Megâzî, c. 1 , s. 149.

Peygamberimizin Ümmîliği ve Bütün Hayatının Belliliği, Bildiklerini İlahî Vahiy İle Bildiği ve Bildirdiği

Kur'ân-ı Kerîm'de açıkça bildirildiği üzere, Peygamberimiz aleyhisselâm ümmî idi, okuma-yazma bilmezdi. 165

Arap kavmi de, genellikle ümmî idiler. 166

Bunu, Peygamberimiz aleyhisselâm da:

" Biz ümmî bir cemaatız. Ne yazı yazanz, ne de hesap biliriz! " buyurarak açıklamışlardır. 167

Peygamberimiz aleyhisselâm, peygamberliğe nail olduğu gece Cebrail aleyhisselâm tarafından " İkra'! =Oku! " diyerek okumaya tekrar tekrar zorlandığı zaman, hep " Mâ ene bi kâriîn=Ben okuma bilmem" cevabını vermişti. 168

Peygamberimiz aleyhisselâmın okuryazar olmadığı da, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle açıklanmaktadır:

" Sen, bundan önce, hiçbir kitap okur değildin. Hâlâ da, elinle yazı yazmazsın. Öyle olsaydı (okur yazar olsaydın) bâtıl söyleyenler, muhakkak, şüphelenebilirlerdi." 169

Peygamberimiz aleyhisselâmın doğumundan peygamberliğe erdiği tarihe, kırk yaşına kadar olan hayatı, Kureyş müşriklerinin gözleri önünde geçmişti. Kendisinin hayatından, onlara gizli, kapalı kalan bir taraf yoktu.

Müşriklerin arasında, Peygamberimiz aleyhisselâmın doğumunu, çocukluğunu, gençliğini, peygamberliğe erinceye kadar geçirdiği hayatını günü gününe bilenler bile vardı; ve onlar Peygamberimiz aleyhisselâma karşı olanların safında bulunuyorlardı.

Peygamberimiz aleyhisselâmın aralarında doğup büyümüş olduğu müşrik hemşehrilerine, akrabalarına karşı, Yüce Allah tarafından " De ki: 'Ben, ondan (Kur'ân'dan) önce, aranızda bir ömür durmuş, yaşamı sırrıdır! Siz hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız?'" 170 buyurularak inkâr ve itiraz damarlarına basıldığı halde, Mekkeli müşrikler susmuşlar, susmak zorunda kalmışlarsa, bu ancak Peygamberimiz Aleyhiselamın hayatından kendilerince bilinmeyen bir taraf bulunmadığını gösterir.

Peygamberimiz aleyhisselâmın, vahiy gelmeye başladığı tarihe kadarda, ne Kitabdan, ne de imandan haberi yoktu.

Bu gerçeği de, Yüce Allah, Peygamberimiz aleyhisselâm tarafından mü'min, münkir, müşrik herkese okunan şu âyetle açıklamıştır:

" İşte, Biz, sana da böylece Emrimizden bir Ruhu variyettik. Halbuki, (bundan önce) sen 'Kitab, nedir? İman, nedir?' bilmezdin. Fakat, Biz, onu (Kur’ân'ı) bir nur yaptık. Bununla, kullarımızdan kimi dilersek, ona hidayet veririz. Şüphesiz ki sen her halde doğru bir yolun rehberliğini yapıyorsun! " 171

Peygamberimiz aleyhisselâm, kendisine birşey sorulduğu zaman, o hususta vahiy nazil olmamışsa " Bilmiyorum! " buyurur veya vahiy gelinceye kadar susar, kendiliğinden birşey söylemezdi. 172

Bu gerçek de, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle açıklanır

" Sahibiniz (doğru yoldan) sapmadı, bâtıla da inanmadı. O, kendi (rey ve) nevasından söylemez! O (Kur" ân), kendisine (Allah tarafından) ilka edilegelen vahiyden başka (birşey) değildir." 173

" O, âlemlerin Rabbinden indirilmedir! Eğer (Peygamber) bazı sözleri Bize karşı kendiliğinden uydurmuş olsaydı, onun sağ elini (kudret ve kuvvetini) alıverirdik! Sonra da, hiç şüphesiz, kendisinin kalb damarını koparırdık. O vakit, sizden hiçbiriniz buna engel de olamazdınız! " 174

Peygamberimiz aleyhisselâma kendiliğinden bilemeyeceği birçok gerçeğin Allah tarafından vahiy ile bildirildiği de Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle açıklanır:

1. Nûh Tufanı 175 anlatıldıktan sonra:

" Bunlar gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz.

Onları bundan önce ne sen biliyordun, ne de kavmin biliyordu.

O halde, sen de (Nûh gibi) katlan!

Akıbet, hiç şüphesiz, takvaya erenlerindir! " 176

2. Hazret-i Meryem'le İsa ve Yahya aleyhisselâmların doğumları 177 anlatıldıktan sonra:

" Bunlar sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir.

Meryem'i onlardan hangisi himayesine alacak, diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Onlar bu hususta çekişirlerken de yine yanlarında değildin." 178

3. Yûsuf aleyhisselâmın kıssası 179 anlatıldıktan sonra:

" Bu (kıssa) sana vahiy ile bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir.

(Yoksa) onlar hile yaparak işleyecekleri işi kararlaştırdıkları zaman sen onların yanlarında değildin." 180

4. Musa aleyhisselâmın kıssası 181 anlatıldıktan sonra:

" Musa'ya o emri vahyettiğimiz vakit, sen batı tarafında (bulunuyor) değildin, görenlerden de değildin.

Fakat, Biz daha birçok nesiller yarattık da, onların (ömürleri) uzadıkça uzadı.

Sen, Medyen ahalisi içinde ikamet edici olup da, âyetlerimizi onlardan okuyarak öğrenmiş de değilsin!

Ancak (geçmişlerin haberlerini sana) gönderenler, Biziz!

Musa'ya nida ettiğimiz vakit de, sen Tûr'un yanında değildin!

Fakat, sen Rabbinden bir rahmet olarak (gönderildin). Tâ ki, senden önce kendilerine inzar edici (bir peygamber) gelmemiş olan bir kavmi sen inzar edesin!

Olur ki, onlar iyice düşünüp öğüt kabul ederier." 182

Meallerini yazdığımız bu âyetler; Peygamberimiz aleyhisselâmın hiçbir kimseden hiçbir şey öğrenmediğini, bütün bilgilerinin İlahî Vahye dayandığını açıklamakta ve buna aykırı görüşleri topyekün reddetmektedir.

Peygamberimiz aleyhisselâm kendisinden asırlarca sonra keşfedilecek veya keşfine çalışılacak birtakım ilmî, fennî gerçekleri de vahiy ile bildirmiştir. Meselâ:

5. Güneş, Ay gibi semavî ecramdan her birinin birer yörüngede yüzdükleri, döndükleri, 183

6. Güneşin kendi karargâhına doğru seyrve cereyan ettiği, 1&4

7. Göklere muvazene kanununun konulduğu, 185

8. Semanın ilk halinin gaz olduğu, 186

9. Dünyanın döndüğü, 187

10. Her canlı şeyin sudan yaratıldığı, su ile canlı kılındığı, 188

11. Âdem oğullarının zürriyetilerine zerreler halinde iken Yüce Allah tarafından idrak ve şuur verilerek ilahî rububiyetin ikrar ettirilmiş olduğu, 189

12. Bazı ürünlerin ilkah edici, aşılayıcı rüzgârlar gönderilerek meydana gelmelerinin sağlandığı, 190

13. Salanlarında görülen harikulade işlerin kendilerine Allah tarafından ilham yoluyla yaptırılmakta olduğu, 191

14. Yerde yürüyen, havada uçan hayvanların da, insanlar gibi, birer topluluk oldukları, 192

15. Ruhun mahiyetini kavramaya insan ilminin yetmeyeceği, 193

16. İnsanların bütün tutum ve davranışlarının istinsah edilmekte (filme alınmakta) olduğu, 194

17. Cansız, dilsiz sanılan şeylerin de insanların kolay kolay anlayamayacakları özel dillerle Allah'ı teşbih ettikleri, 195

18. İki denizin, aralarına konulan perde ile, sularının birbirlerine karışmamalarının sağlandığı, 196

19. Üç bin küsur yıl önce denizde boğulan Firavunun cansız cesedinin (karada yüksekçe bir yere) atılıp arkasından geleceklere ibret olmak üzere korunacağı, 197

20. Bir sultan'la (aşıp bastırıcı bir araçla) göklerin sınırlarının (uzayın) aşılabileceği, 198

21. Göklerde de, yerdekiler gibi yaratıklar bulunduğu ve Allah dilediği zaman onların yerdekilerle biraraya getirileceği, 199

22. İlim ve fen dünyasınca ancak son zamanlarda farkına varılabilen; semanın genişletilmekte olduğu (Zâriyât: 47) gerçeği ve daha birçok gerçekler Yüce Allah tarafından vahiy ile bildirilmemiş olsaydı, Peygamberimiz aleyhisselâmın onları ondört asır önce bilmesi, bildirmesi mümkün mü idi?

--------------------------------------------

165. A'râf 157-158.

166. Cum'a: 2.

167. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 52, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 220, Müslim , Sahih, c. 2, s. 761, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 296, Nesâî, Sünen, c. 4, s. 139.

168. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 322, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 232-233, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 88, Müslim, Sahih, c. 1, s. 140-141, Taberî, Târih, c. 2, s. 205, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 213-214, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 6. Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, s. 5-6, Begavî, Mesâbihu's-sünne, c. 2, s. 174, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 162, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 48, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 85-86, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 117, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 3.

169. Ankebût: 48.

170. Yûnus 16.

171. Şûra: 52.

172. Buhârî, Sahih, c. 8, s. 148.

173. Mecm: 2-4.

174. el-Hâkka: 43-47.

175. Hûd: 36-48.

176. Hûd: 49.

177. Al-i İmrân: 33-43.

178. Âl-i İmrân: 44.

179. Yûsuf 4-101.

180. Yûsuf 102.

181. Kasas: 3-43.

182. Kasas: 44-46.

183. Yasin: 40.

184. Yasin: 38.

185. Enbiyâ: 30.

186. er-Rahmân: 7.

187. Fussilet: 11.

188. Nemi: 88.

189. A'râf 172-173.

190. Hicr: 22.

191. Mahl: 68-69.

192. En'âm: 38.

193. İsrâ: 85.

194. Câsiye: 29.

195. İsrâ: 44.

196. Nemi: 61.

197. Yûnus: 92.

198. er-Rahmân: 33.

199. Şûra: 29.

Puta Tapanların Peygamberimiz aleyhisselâmla Tartışmaları

Peygamberimiz aleyhisselâm bir gün Mescid-i Haram'a girdiği sırada, Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden200 Velid b. Mugîre ve daha birçok kimseler201 Kabe'nin Hatîm'inde oturuyorlardı. 202

Peygamberimiz aleyhisselâm da, varıp onların yanına oturmuştu. 203

Kabe'nin çevresinde, tapılmak üzere dikilmiş, kurşunla berkitilmiş204 üçyüz altmış put bulunuyor-du. 205

O sırada, Nadr b. Haris de gelip yanlarına oturdu.

Peygamberimiz aleyhisselâm konuşmaya başlayınca, Nadrb. Haris itiraz etti.

Peygamberimiz aleyhisselâm, verdiği cevapla onu susturdu. Sonra da, ona ve oradakilere Enbiyâ sûresinin:

" Siz de, ve Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınız da, hiç şüphesiz, Cehennem odunusunuz! Siz oraya gireceksiniz! Onlar (tapmakta olduğunuz yalancı tanrılar) eğermabud olsalardı, oraya girmeyeceklerdi. Onların hepsi orada temelli olarak kalıcıdırlar! Onların orada (halkları) inim inim inlemektir! Onlar orada da (sağır olup hiçbir şey) işitmeyeceklerdir! " 206 mealli âyetlerini okudu. 207 Sonra da kalkıp gitti. 208

Putları aleyhinde okunan âyetler Kureyş müşriklerinin çok ağırına gitti. 209

O sırada oraya Abdullah b. Zibârâ geldi. 210

Cemaatin susup durduğunu görünce:

" Neye daldınız?! 211 Sizin neyiniz var?" 212 diye sordu.

Velid b. Mugîre:

" Biraz önce, Abdulmuttalib'in oğluna karşı Nadr b. Haris ne kalkabildi, ne oturabildi: Muhammed, bizim taptığımız şu ilahların Cehennem odunu olacağını söyledi! " deyip213 Peygamberimiz aleyhisselâmın söylediklerini nakledince, 214 Abdullah b. Zibârâ:

" Vallahi, onu bulsaydım, kendisiyle tartışmaya tutuşur ve muhakkak dâvayı ben kazanırdım! 215 Sorunuz Muhammed'e" dedi, " Allah'tan başka, tapılan herşeyle, onlara tapan herkes Cehennemde midir? Öyle ise, biz meleklere tapıyoruz. Yahudiler Üzeyr'e tapıyorlar. Hıristiyanlar Meryem oğlu İsa'ya tapıyorlar. Bunlara ne diyeceksin bakalım?" Velid b. Mugîre ile yanında bulunanlar, Abdullah b. Zibârâ'nın sözünü, dayanılacak ve dâvayı kazandıracak en sağlam bir delil saydılar. 216

Abdullah b. Zibârâ:

" Çağırın onu bana! " dedi. 217

Peygamberimiz aleyhisselâmı hemen çağırdılar.

Abdullah b. Zibârâ:

" Ey Muhammed! Bunu sen mi söyledin?" diye sordu.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! " buyurdu. 218

Abdullah b. Zibârâ:

" Ey Muhammed! Bu söylediğin şey, yalnız bizim ilahlarımıza mı mahsus, yoksa Allah'tan başkasına tapan herkese mi şâmildir?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhiselam:

" Evet! Allah'tan başkasına tapan herkese şâmildir! " buyurunca, 219

Abdullah b. Zibârâ:

" Şu Beyt'in (Kabe'nin) Rabbine andolsun ki: dâvayı ben kazandım. 220

Meryem oğlu İsa'nın bir peygamber olduğunu söyleyen, onu da, anasını da hayırla anan, öven sen değil misin? Pekâlâ bilirsin ki: Hıristiyanlar bu ikisine tapıyorlar!

Üzeyr'e de, meleklere de tapılıyor! 221

Meleklerin salih kullar olduğunu, İsa'nın salih bir kul olduğunu söyleyen sensin, değil mi?

Halbuki, şu Benî Müleyhler meleklere tapıyorlar!

Şu Hıristiyanlar İsa'ya tapıyorlar!

Şu Yahudiler de Üzeyr'e tapıyorlar! 222

Yahudiler Üzeyr'e, Hıristiyanlar Mesih'e, Benî Müleyhler meleklere tapıyor değiller mi?223

Eğer bütün bunlar Cehennemde iseler, biz de, ilahlarımız da, onlarla birlikte bulunmaya razıyız! " deyince, müşrikler sevindiler. 224 Güldüler, 225 bağrıştılar. 226

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Her kim, Allah'tan başka, kendisine tapılmasını isterse, o, kendisine tapanlarla birliktedir! 227 Çünkü, bunu (onlara tapmayı) onlara şeytanlar emretmişlerdir! " buyurdu. 228

Bunun üzerine, inen âyetlerde şöyle buyuruldu:

" Şüphe yok ki, kendileri için Bizden en güzel (bir saadet) sebketmiş (takdir olunmuş) olanlar, işte bunlardır ki, oradan (Cehennemden) uzaklaştırılmışlarıdır. Bunlar, gönüllerinin dilediği (nimetler) içinde temelli yaşar(larken), onun (Cehennemin) gizli sesini bile duymazlar." 229

Gerek İsa b. Meryem ve genek Üzeyr aleyhisselâmlar ile Yahudi ve Hıristiyan din adamlarından kendilerine tapılmış olanlar, Allah'a boyun eğen ve O'nun emri üzere yürüyen mübarek kişiler olup, birtakım sapkınlar sonradan sonraya onları Allah'tan gayrı mâbud edinmişlerdi.

Kureyş müşriklerinin meleklere taptıklarını söylemeleri ve meleklerin de Allah'ın kızları olduğunu iddia etmeleri üzerine, 230 Yüce Allah, indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:

" 'O çok Esirgeyici (Allah), bir evlat edindi' dediler.

O'nun sânı (böyle şeylerden) münezzehtir, uzaktır.

Hayır! Onlar ('evlat edinildi' denilenler) ikrama mazhar kılınmış kullardır.

Bunlar (melekler) sözleri ile asla O'nun (Allah'ın) önüne geçmezler (Allah emretme dikçe, hiçbir şey söylemezler).

Bunlar O'nun (Allah'ın) emriyle hareket ederler.

Önlerindekini de, arkalarındakini de hep O bilir.

Bunlar O'nun rızasına ermiş olanlardan başkasına şefaat edemezler.

Bunlar O'nun (Allah'ın) korkusundan titreyenlerdir.

Bunlardan kim (şeytanın dediği gibi) 'İlah O değil, benim! ' derse, onu derhal Cehennemle cezalandı racağız! " 231

Abdullah b. Zibârâ'nın Allah yerine İsa b. Meryem'e de tapı İdi gı nı söylemesi Velid b. Mugîre ile yanında bulunanların çok hoşlarına gitmiş, bunu, Peygamberimiz aleyhisselâmla tartşmalarmda kendilerini kazandırıcı bir delil saymışlardı. 232

Yüce Allah, bu hususta indirdiği âyetlerde de, şöyle buyurdu:

" Meryem'in oğlu bir misal olarak (ileri) sürülünce, kavmin bundan (şımanp kahkahalarla) gülüyorlardı. Dediler ki:

'Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?'

Bunu sana karşı (bâtıl) bir mücadeleden başka (bir maksatla ortaya) atmadılar.

Doğrusu, onlar çok düşman bir kavimdir.

O (İsa) Bizim kendisine nimet (peygamberlik) verdiğimiz, İsrail oğullarına (ibret verici, babasız yaratmak gibi) bir misal yaptığımız bir kuldan başkası değildi.

Eğer Biz dileseydik, size bedel, yeryüzünde ardınızda kalacak melekler yaratırdık.

Şüphe yok ki, o Saat'in (Kıyametin) ilmi, kendisiyle bilinenlerdendir.

Artık buna karşı sakın şüpheye düşmeyiniz!

Onlara de ki:

'Bana tâbi olunuz! (Sizi davet ettiğim) bu yol, doğru bir yoldur!

Sakın sizi şeytan çevirmesin! Çünkü, o sizin açık bir düşmanınızdır'

İsa, o apaçık delilleri getirdiği zaman, İsrail oğullarına şöyle demişti:

'Ben size gerçek Hikmeti getirdim.

Bir de, hakkında ihtilafa düştüğünüz şeylerden bazısını da size açıklayayım diye (geldim).

Artık, Allah'tan korkun, bana tâbi olun!

Şüphe yok ki, Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. Haydi, hepiniz O'na kulluk edin! Doğru yol, budur! '

Sonra, aralarından partiler (çıktı da) ihtilafa düştüler.

Artık, pek acıklı bir günün azabından vay o zulmedenlere!

Onlar kendileri farkında olmayarak başlarına gelecek Saatten başkasını mı gözlüyorlar?! Dostlar o gün birbirlerine düşmandır-takvâ sahipleri müstesna! " 233

--------------------------------------------

200. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsir, c. 22, s. 223.

201. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. d , s. 384, Taberî, Tefsir, c. 17, s. 96, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 198.

202. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 223.

203. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. d, s. 384, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 96, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 198.

204. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 4, s. 59, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 266, Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 92.

205. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 136, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 92, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 120-121.

206. Enbiyâ: 98-100.

207. İbn İ sha k, İbn H işam, c. 1 , s. 384-385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 96-97, Zemahşerî, Ke ssâf, c. 2, s. 284, Farı ru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 223, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 198-199.

208. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 199.

209. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.

210. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206, Zemahşerî, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 222, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 199.

211. Zem ahserf, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 222.

212. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.

213. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 199.

214. Zemahserf, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 223.

215. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, c. 17, s. 97, Zemahşen, c. 2, s. 584. Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 223, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 199.

216. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 199.

217. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.

218. Zemahşerî, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 223.

219. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.

220. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206, Zemahşerî, c. 2 , s. 584, Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 225.

221. Meseff, Medârik, c. 4, s. 121 -122.

222. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.

223. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 584, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 22, s. 223.

224. Nesefî, Medârik, c. , s. 122.

225. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 2 , s. 223, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 122.

226. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 206.

227. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 385, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 584.

228. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385, Taberî, c. 17, s. 97, Zemahşerî, c. 2, s. 584. Fahru'r-Râzî, c. 22, s. 223, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 584.

229. Enbiyâ: 101-102.

230. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 385-386, Taberî, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 199.

231. Enbiyâ: 26-29.

232. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 386, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 97, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 199.

233. Zuhruf 57-67.

Übeyy b. Halef'in Öldükten Sonra Dirilmeyi İnkâr Ederek Peygamberimiz aleyhisselâmla Tartışması

Kureyş müşriklerinden, içlerinde Übeyy b. Halef, Âs b. Vâil ve Velid b. Mugîre'nin de bulunduğu bir cemaat, öldükten sonra dirilmenin imkânsızlığını aralarında konuştular.

Übeyy b. Halef onlara:

" Muhammed'in 'Hiç şüphesiz, Allah ölüleri diri İte çektir' dediğini görmüyor musunuz?" dedi ve sonra da:

" Lâtve Uzzâ'ya andolsun ki, onun yanına vanp tartışacak, kendisine galebe çalacağım! " dedi. 234

Gerek Übeyy b. Halef ve gerek kardeşi Ümeyye b. Halef, Peygamberimiz aleyhisselâmı yalanla-malarıyla en çok üzen azılı müşriklerdendi. 235

Übeyy b. Halef eline aldığı236 çürümüş bir kemikle Peygamberimiz aleyhisselâmin yanına geldi. 237

" Ey Muhammedi Demek sen, çürüdükten sonra, 238 şu kemiği239 İlahının, 240 Allah'ın dirilteceğini söylüyorsun ha! ?" dedi. 241

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! Bunu ben söylüyorum! " buyurdu.

Übeyy b. Halef:

" Demek sen bunu çürüdükten sonra Allah'ın dirilteceğini sanıyor, mümkün görüyorsun ha! ?" dedi. 242 Onu elinde ufaladı, 243 tozunu da Peygamberimiz aleyhisselâma doğru244 havaya245 üfürdü! 246

" Ey Muhammedi Bunu, çürüdükten sonra, kim diriltecek?247

Biz, öldüğümüz ve şu çürümüş kemik olduğumuz zaman, iade mi olunacakmışız?!

Biz bunun gibi olunca, kimmiş diriltecek bizi?! " dedi. 248

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! 249 Allah seni de öldürecek! 250 Onu da, 251 böyle olduktan sonra252 seni de Allah diriltecek; 253 sonra da, seni Cehenneme sokacaktır! " buyurdu. 254

Bunun üzerine Yüce Allah tarafından indirilen âyetlerde şöyle buyuruldu:

" İnsan, kendini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi ki; o açıktan açığa aşırı bir mücadeleci, kavgacı kesilmektedir!

O, kendi yaratılışını unutarak, bize bir misal getirdi:

'Bu çürümüş kemiklere kim can verebilir?! ' dedi.

De ki: 'Onları, ilk defa yaratan, diriltecek!

O, her yaratmayı hakkıyla bilendir.

O, yemyeşil ağaçtan sizin için bir ateş çıkarandır.

İşte bakınız: Ateşi ondan çakıp alıyorsunuz.

Gökleri ve yeri yaratan, kendileri gibisini yaratmaya kadir değil midir?

Elbette kadirdir!

O, bütün kâinatı yaratandır.

Herşeyi hakkıyla bilendir.

Onun emri, birşeyi dilediği zaman, ona ancak 'Ol! ' demesinden ibarettir.

O da, oluverir!

Demek, herşeyin mülk ve tasarrufu kendi Elinde bulunan Allah'ın şanı ne kadar yücedir, münezze-htir! " 255

Aynı konuda indirilmiş olan âyetlerden bazılarında da, şöyle buyurulmaktadır

" Dediler ki: 'Biz bir sürü kemik, kırıntı ve döküntü (halinde bir toprak) olduğumuz vakit mi hakikaten yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?! '

De ki: 'Gerek bir taş, gerek demir olunuz! Yahut, göğüslerinizde büyüyen herhangi bir halk olunuz! Muhakkak, diriltileceksiniz! '

'Öyle ise, bizi kim (dirilterek) geri çevirebilecek?! ' diyeceklerdir.

Sen onlara de ki: 'Sizi ilk defa yaratmış olan! '

O vakit sana başlarını sallayacaklar da (alay ederek):

'Ne vakit o?! ' diyecekler.

De ki: Yakın olması umulur! '

(Allah'ın) sizi çağıracağı gün, hemen (kabirlerinizden kalkıp) O'nun emrine icabet edeceksiniz ve sanacaksınız ki (kabirlerinizde) pek az bir müddet kalmışsınız." 256

" Kaf! O çok şerefli Kur'ân'a andolsun ki: (İmandan nasibi olmayanlar, peygambere, peygamberin bildirdiklerine inanamazlar! )

Doğrusu, o kâfirler, kendilerine içlerinden âhiretazabıyla korkutucu (peygamber) geldi diye, şaştılar da: 'Bu çoktuhaf birşeylBiz öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit mi (tekrar hayata dönecekmişiz?! Bu (ihtimalden) uzak bir dönüştür! ' dediler.

Toprak onlardan neleri (yiyip) eksiltir, bizce malûmdur!

Nezdimizde (herşeyi) hıfz (ve tesbit) eden bir Kitab vardır." 257

--------------------------------------------

234. Zemahşerî, Keşşaf, c. 3, s. 331, Ebussuud, Tefsir, c. 7, s. 180.

235. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 1, s. 137.

236. Zemahşerî, c. 3, s. 331, Fahru'r-Râzî, c. 26, s. 107, Meseff, Medârik, c. 3, s. 14, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 581, Ebussuud, c. 7, s. 180.

237. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 387, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 137, Taberî, Tefsîr, c. 23, s. 30, Fahru'r-Râzî, c. 26, s. 107, Kurtubî, Tefsîr, c. 15, s. 58, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 581, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 13, Beyzâvî, Tefsîr, 2, s. 286, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 5, s. 270.

238. İbn İshak, İbn Hişam , c. 1 , s. 387, Belâzurî, c. 1 , s. 137, Zemahşerî, c. 3, s. 331, Fahru'r-Râzî, c. 26, s. 107, Nesefî, c. 3, s. 14, Kurtubî, c. 15, s. 58, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 581, Beyzâvî, c. 2, s. 286, Ebussuud, c. 7, s. 180, Suyûtî, c. 5, s. 270.

239. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Belâzurî, c. 1, s. 137, Zemahşerî, c. 3, s. 331, s. 581, Beyzâvî, c. 2, s. 286, Ebussuud, c. 7, s. 180, Suyûtî, c. 5, s. 270.

240. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Belâzurî, c. 1, s. 137, Fahru'r-Râzî, c. 26, s. 107, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 581.

241. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Fahru'r-Râzî, c. 26, s. 107, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 581.

242. Zemahşerî, c. 3, s. 331, Nesefî, c. 3, s. 14, Kurtubî, c. 15, s. 58, Hâzin, c. 4, s. 13. Beyzâvî, c. 2, s. 286 Ebussuud, c. 7, s. 180.

243. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Belâzurî, c. 1, s. 137, Taberî, Tefsîr, c. 23, s. 30, Zemahşerî, c. 3, s. 331, Nesefî, c. 3, s. 14, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 581, Hâzin, c. 4, s. 13, Beyzâvî, c. 2, s. 286, Ebussuud, c. 7, s. 180, Suyûtî, c. 5, s. 270.

244. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 387.

245. Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 581.

246. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 137, Taberî, Tefsîr, c. 23, s. 30, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 581 , Suyûtî, Dürru'l-mensur, c. 5, s. 270.

247. Taberî, Tefsîr, c. 23, s. 30, Suyûtî, c. 5, s. 270.

248. Suyûtî, D ürru'l-m ensûr, c. 5, s. 270.

249. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Taberî, c. 23, s. 31, Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, s. 246, Zemahşerî, Keşşaf, c. 3, s. 331 , Kurtubî, Tefsîr, c. 15, s. 58, Nesefî, Medârik, c. 3, s. 14, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 581.

250. Taberî, c. 23, s. 31, Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, s. 248, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 581.

251. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Taberî, c. 23, s. 31.

252. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 387.

253. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Taberî, c. 23, s. 31 , Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, s. 246, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 581.

254. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 387, Taberî, c. 23, s. 31, Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, s. 246, Zemahşerî, c. 3, s. 331, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 26, s. 107, Kurtubî, c. 15, s. 58, Nesefî, c. 4, s. 14, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 13, Beyzâvî, Tefsîr, c. 2, s. 286, Ebussuud, Tefsîr, c. 7, s. 180.

255. Yasin: 77-83.

256. İsrâ: 49-52.

257. Kaf 1-4.

Müşriklerin Peygamberimiz aleyhisselâma Acayip Teklifleri

1. Mekkeli müşriklerin258 inkarcı ve itirazcılarından259 olan ve Peygamberimiz aleyhisselâmla, Kur'ân-ı Kerîm'le alay eden, öldükten sonra dirilmeye, Kıyamet gününe inanmayan beş kişi-ki, bu beş kişi:

1. Velid b. Mugîre,

2. Âs b. Vâil,

3. Esved b. Muttalib,

4. Esved b. Abdi Yağus,

5. Haris b. Hanzale260 idi-birgün, Peygamberimiz aleyhisselâma Kur'ân-ı Kerîm hakkında birtakım acayip tekliflerde bulundular.

Bu adamlar; Peygamberimiz aleyhisselâmın ümmî olduğunu. 261 hiçbir kitap okumadığını262 çok iyi bilmekte, soy ve ahlâkî faziletleri bakımından herkese üstünlüğünü bütün Kureyşîlerle birlikte itiraf etmekte ve kendisini el-Emîn diye anmakta idiler. 263

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm, böylece kırk yaşına bastıktan sonra, onlara264 öyle fesatlı265 bir Kitab266 getirip267 okumuştu ki, o herfesahatli kelamı susturuyor, her manzum ve mensur kelama üstün bulunuyordu.

Onun içi, usul ve füru' ilimleriyle dolu idi. 268

İlmin en nefislerini, ahkâm ve ahlâk ilminin en incelerini, geçmiş ümmet ve peygamberlere ait kıssaların en gizli noktalarını, 269 Allahtan başkasının bilemeyeceği gayb haberlerini bildiriyordu. 270

Edebleri ve ahlâkî faziletleri271 öğreti yordu. 272

Bütün belagat ve fesahat sahipleri ve ilim adamları, 273 Kur'ân-ı Kerîm'in fesahat ve belagatı, derinliği, genişliği karşısında acizlik ve hayranlık içinde kalıyorlardı. 274

Bu mübarek Kitabda yer alan ve putperestliği yeren, putperestlerin Cehenneme atılacaklarını bildiren âyetler, Kureyş müşriklerini kızdırmaktaydı. 275

Bunun için, yukarıda adlarını andığımız kişiler, Peygamberimiz aleyhisselâma şu tekliflerde bulundular:

" Eğer bizim sana iman etmemizi istiyorsan, bize; içinde Lâfa, Uzzâya, Menât'a tapmayı bırak-mak276 ve ilahlarımızı yermek. , gibi, hoşumuza gitmeyen, 277 bizi kızdırıyor olan;278 öldükten sonra dirilmek, âhiret mükâfat ve cezası. , gibi imkânsız saydığımız279 şeyler bul unmayan230 başka bir Kurbân getir! 281

Eğer Allah sana öyle bir Kur'ân indirmezse, sen kendinden uydur! 282

Yahut, şu elinde bulunandakinin tehdit âyetlerini tebşir âyetine, tebşir âyetini tehdit âyetine, haramı helale, helali harama çevir! 283

Azab âyeti yerine rahmet âyetini koy!

İlahları ve onlara tapmayı yeren âyetleri onun içinden çıkar! 284 (Öylece) sana inanalım, 285 sana tâbi olalım! " dediler. 286

Onların bundan maksatlan, alay etmek, 287 Peygamberimiz aleyhisselâmı susturmaktı. 288

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:

" Âyetlerimiz onlara apaçık deliller olarak okunduğu zaman, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayan onlar:

'Sen ya bize bundan başka bir Kur'ân getir! Ya da onu değiştir! ' dediler.

Sen, de ki:

'Onu kendiliğimden değiştirmek, benim için, hiç olmayacak şeydir. Ben, bana vahyolunandan başkasına tâbi olamam!

Rabbime isyan edecek olursam, şüphesiz, büyük bir günün azabından korkarım. '

De ki:

'Allah dileseydi bana bu Kur’ân'ı indirmezdi. Ben de onu size okumazdım. Allah onu benim dilimle size bildirmezdi de! Ben ondan (o Kur'ân'dan) önce, aranızda bir ömür durmuşum (yaşamışım)dır. Siz hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız?! '" 289

2. Bir gün; Peygamberimiz aleyhisselâm Kabe'yi tavaf ederken, 290 Kureyş müşriklerinden birtakım kimseler, 291-Esved b. Muttalib, Velid b. Mugîre, Ümeyye b. Halef, Âs b. Vâil 292 ki, bunlar kavimleri içinde en yaşlı kişilerdi-293 Peygamberimiz aleyhisselâmla karşılaştılar 294 ve:

" Biz sana bir haslet teklif edeceğiz ki, onda hem senin için, hem bizim için iyilik vardır! " dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ne imiş o?" diye sordu. 295 Bu müşrikler

" Ey Muhammed! Gel, sen bizim dinimize tâbi ol; biz de senin dinine tâbi olalım ! 296

Sen bizim ilahlarımız olan Lâtve Uzzâ'ya bir yıl tap; biz de senin İlahına bir yıl tapalım ! 297

Sen bizim ilahlarımıza bir ay tap; biz de senin İlahına bir ay tapalım ! 298

Sen bizim ilahlarımıza bir gün veya bir ay veya bir yıl tap; biz de senin İlahına bir gün veya bir ay veya bir yıl tapalım ! 299

Böylece bizimle senin aramızda barış meydana gelsin ve aramızdaki düşmanlık gitsin! 300

Ey Muhammed! Eğer senin taptığın bizim taptığımızdan daha hayırlı, 301 senin işin bizimkinden daha doğru ise, 302 biz ondan nasibimizi almış oluruz. 303

Eğer bizim işimiz daha doğru ise, 304 sen de ondan nasibini almış olursun! " dediler. 305

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ben Allah'a ibadet ederken başkasını O'na şerik koşmaktan Allah'a sığınırım! " buyurdu. 306

Zaten, Peygamberimiz aleyhisselâm bu hususta Yüce Allah'tan şöyle talimat almış bulunuyordu:

" De ki: 'Gökleri ve yeri yoktan var eden ki, O yedirip besliyor, Kendisi ise yedirilip beslenmiyor (böyle şeyden münezzeh bulunuyor)! Ben Allah'tan başkasını mı tanrı edinecekmişim?! '

De ki: 'Bana, hakikaten, Müslüman olanların birincisi olmaklığım emredildi! 'Sakın Allah'a eş tutanlardan olma! ' (buyuruldu). '" 307

Müşrikler:

" Öyle ise, bazı ilahlarımıza elini sür! Biz de seni tasdik edelim. Senin İlahına tapalım" dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm, ertesi günü, Mescid-i Harama vardı. Orada, Kureyş müşriklerinden bir topluluk bulunuyordu. 308

Peygamberimiz aleyhisselâm, onların başucuna dikilerek Kâfirûn sûresini okudu. 309

Yüce Allah, onlar hakkında indirdiği âyetlerde310 ve sûrede311 şöyle buyurdu:

" De ki: 'Siz, ey câhiller! Bana Allahtan başkasını mı tapmamı emrediyorsunuz?! '

Andolsun ki: Sana da, senden önceki (peygamber)lere de şu vahyolunmustur:

'Eğer (Allah'a) şerik tanırsan (bütün) amel(ler)in boşa gider ve sen, muhakkak, hüsrana düşenlerden olursun! '

Hayır! Sen ancak Allah'a kulluk et! Şükredenlerden ol! " 312

" De ki: 'Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam!

Benim (Kendisine) ibadet(te devam) ettiğime de siz ibadet ediciler değilsiniz.

Ben (zaten) sizin taptıklarınıza (hiçbirzaman)tapmış değilim!

Siz de benim ibadet etmekte olduğuma (hiçbir vakit) ibadet ediciler değilsiniz!

Sizin dininiz size, benim dinim de bana! '" 313

Peygamberimiz aleyhisselâm sûreyi okuyunca, Kureyş müşrikleri314 Peygamberimiz aleyhisselâma sövüp saydılar315 ve ümitlerini kestiler. 316

Peygamberimiz aleyhisselâma ve ashabına işkence yapmaya başladılar. 317

-------------------------------------

258. Taberî, Tefsir, c. 11, s. 96, Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 228, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 17, s. 75, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 156, Hâzin, Tefsîr, c. 2, s. 289, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 410, Beyiâvf, Tefsîr, c. 1, s. 442.

259. Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 410.

260. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 17, s. 55.

261. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 229, Hâzin, Tefsîr, c. 2, s. 289.

262. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 17, s. 57, Hâzin, Tefsîr, c. 2, s. 289.

263. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 194, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 121, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 170, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 30, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s 286-287.

264. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 229, Fahru'r-Râzî, c. 17, s. 57, Hâzin, c. 2, s. 289.

265. Zemahşerî, c. 2, s. 229, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 156, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 442.

266. Zemahşerî, c. 2, s. 229, Fahru'r-Râzî, c. 17, s. 57, Nesefî, c. 2, s. 156, Beyzâvî, c. 1 , s. 442.

267. Fahru'r-Râzî, c. 17, s. 57, Hâzin, c. 2, s. 289.

268. Zemahşerî, c. 2, s. 229, Nesefî, c. 2, s. 156-157, Beyzâvî, c. 1, s. 442.

269. Fahru'r-Râzî, c. 17, s. 57, Hâzin, c. 2, s. 289.

270. Zemahşerî, c. 2, s. 229, Nesefî, c. 2, s. 157, Beyzâvî, c. 1, s. 442.

271. Hâzin, Tefsîr, c. 2, s. 289.

272. Zemahşerî, c. 2, s. 229, Nesefî, c. 2, s. 157, Beyzâvî, c. 1, s. 442.

273. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 17, s. 57.

274. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 229, Fahru'r-Râzî, c. 17, s. 57, Hâzin, Tefsîr, c. 2, s. 289.

275. Zemahşerî, c. 2, s. 229, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 156.

276. Hâzin, Tefsîr, c. 2, s. 288.

277. Hâzin, c. 2, s. 288, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 442.

278. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 228.

279. Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 442.

280. Zemahşerî, c. 2, s. 228, Beyzâvî, c. 1, s. 442.

281. Zemahşerî, c. 2, s. 228, Fahru'r-Râzî, c. 17, s. 57.

282. Hâzin, Tefsîr, c. 2, s. 288.

283. Taberî, Tefsîr, c. 11, s. 95, Kurtubî, Tefsîr, c. 8, s. 319.

284. Zemahşerî, c. 2, s. 228, Kurtubî, c. 8, s. 319, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 156.

285. Fahru'r-Râzî, c. 17, s. 56, Hâzin, c. 2, s. 288.

286. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 228.

287. Fahru'r-Râzî, c. 17, s. 56, Hâzin, c. 2, s. 288.

288. Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 442.

289. Yûnus: 15-16.

290. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 388.

291. Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 330, Zemahşerî, Keşşaf, c. 4, s. 292, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 380, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 417, Beyzâvî, Tefsîr, c. 2, s. 579.

292. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 388, Taberî, c. 30, s. 331, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 144, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 225, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 417, S uyut f, Dürru'l-mensûr, c. 6, s. 404.

293. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 388.

294. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 388, Taberî, c. 30, s. 331, Kurtubî, c. 20, s. 225, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 6, s. 404.

295. Taberî, c. 30, s. 331, Kurtubî, c. 20, s. 227, Suyûtî, Dürr, c. 6, s. 404.

296. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 307, Zemahşerî, c. 4, s. 292, Nesefî, c. 4, s. 380, Hâzin, c. 4, s. 417.

297. Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 331, Taberânî, Mu'cemu's-sağîr, c. 1, s. 265, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 307, Zemahşerî, Keşşaf, c. 4, s. 292, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 227-228, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 380, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 417, Beyzâvî, Tefsîr, c. 2, s. 579, Suyûtî, Dürru'l-mensur, c. 6, s. 404.

298. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 146.

299. İbn Kuteybe, Te'vflu Müşkili'l-Kur'ân, s. 185.

300. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 144.

301. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 388, Taberî, c. 30, 331, Kurtubî, c. 20, s. 225, Suyûtî, Dürr, c. 6, s. 404.

302. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 144.

303. İbn İshak, İbn Hişam , c. 1, s. 388, Taberî, c. 30, s. 331, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 144, Kurtubî, c. 20, s. 225, Suyûtî, Dürr, c. 6, 5. 404.

304. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 144.

305. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 388, Taberî, c. 30, s. 331, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 144, Kurtubî, c. 20, s. 225, Suyûtî, c. 6, s. 404.

306. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 307, Zemahşerî, c. 4, s. 292, Nesefî, c. 4, s. 385, Hâzin, c. 4, s. 417.

307. En'âm: 14.

308. Zemahşerî, c. 4, s. 292, Nesefî, c. 4, s. 380, Hâzin, c. 4, s. 417, Suyûtî, c. 6, s. 404.

309. Zemahşerî, c. 4, s. 292, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 144, Nesefî, c. 4, s. 380, Hâzin, c. 4, s. 417, Suyûtî, c. 6, s. 404.

310. Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 331, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 144, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 6, s. 404.

311. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 388, Taberî, c. 30, s. 331, Zemahşerî, Keşşaf, c. 4, s. 292, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 144, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 380, Hâzin, 64-66.

312. Zümer: 64, 66.

313. Kâfirûn: 1-6.

314. Zemahşerî, c. 4, s. 292, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 144, Nesefî, c. 4, s. 380, Hâzin, c. 4, s. 417, Suyûtî, c. 6, s. 404.

315. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 144.

316. Zemahşerî, c. 4, s. 292, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 144, Nesefî, c. 4, s. 380, Hâzin, c. 4, s. 417.

317. Hâzin. Tefsîr. c. 4. s. 417.

Peygamberimiz aleyhisselâmın İbn Ümmi Mektum Yüzünden Uyarılması

Bir gün Peygamberimiz aleyhisselâm Kuneyş müşriklerinin ulularından, yanında bulunan318 Velid b. Mugîre'yi319 İslâmiyete davet ettiği320 ve " Söylediklerimde bir sakınca görüyor musun?" diye sorduğu, onun da " Hayır! " dediği321 ve Peygamberimiz aleyhisselâmın onun Müslüman olmasını umduğu322 bir sırada, âmâ İbn Ü mmi Mektum* geldi323 ve:

" Yâ Rasûlallah! Beni irşad et! 324 Allah'ın sana öğrettiği şeylerden, bana da öğret! " demeye, 325 kendisine Kur'ân okumasını Peygamberimiz aleyhisselâmdan isteyip durmaya başladı. 326

İbn Ümmi Mektum'un böyle araya girip Peygamberimiz aleyhisselâmın sözünü kesmesi, 327 Peygamberimiz aleyhisselâmı sıktı, bunalttı. 328

Kendisini meşgul ettiği, 329 Velid b. Mugîre'nin Müslüman olması hakkındaki ümidini boşa giderdiği için, 330 ona yüzünü ekşitti, ondan yüzünü çevirip ötekine yöneldi. 331

İbn Ümmi Mektum isteğini çoğaltınca da, Peygamberimiz aleyhisselâm yüzünü ekşiterek bırakıp evine gitti. 332

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği Abese sûresinde Peygamberimiz aleyhisselâmı şöyle uyardı:

" Yüzünü ekşitip çevirdi, kendisine o âmâ geldi diye! (Onun halini) sana hangi şey bildirdi?

Belki o (senden öğrenecekleriyle günahlarından) temizlenecekti. Yahut, öğüt alacaktı da, (senin) bu öğüt(ün) kendisine fayda verecekti.

(Amma, zengin olduğu için) kendisini müstağni gören (adam yok mu?) İşte, sen onu karşına alıyor (ona yöneliyor)sun!

Halbuki, temizlenmemesinden (imana gelmemesinden) sana ne? Amma, sana koşarak gelen kişi, o (Allah'tan) korkar olduğu halde, sen onu bırakıp da (öteki ile) oyalanırsın.

Sakın (bir daha böyle yapayım deme! ) Çünkü, o (Kur'ân) bir öğüttür! Binaenaleyh, onu dinleyen beller.

O (Allah katında) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz kılınmış sahifelerdedir.

Kıymetli, sevgili, takva sahibi katiplerin elleriyle (yazı İm ıştır)." 333

Bundan sonra, Peygamberimiz aleyhisselâm İbn Ümmi Mektum'a ikram eder, 334 kendisiyle konuşur; " Bir hacetin var mı?" 335 " Birşey ister misin?" diye sorar;336 " Merhaba, 337 Rabbimin bana kendisi yüzünden itab buyurduğu kişi! " diye iltifatta bulunurdu. 338

-------------------------------------

318. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 432, Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 50, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 514, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 3, s. 328-329, Kurtubî, Tefsir, c. 19, s. 212, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 6, s. 314.

319. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre. d, s. 389, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, 11, s. 151, Kurtubî, Tefsir, c. 19, s. 212.

320. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 209, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 332, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 6, s. 315.

321. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 432, Taberî, Tefen-, c. 30, s. 50, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 514, Kurtubî, Tefen-, c. 11 , s. 211-212, Suyûtî, Dürr, c. 6, s. 314.

322. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 389.

* İbn Ümmi Mektum, Hazret-i Hatice'nin dayısı Kays'ın oğlu idi. (İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 514. )

323. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 209, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 432.

324. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 432, Taberî, Tefsir, c. 30, s. 50, Kurtubî, c. 19, s. 211 -212, Ebu’l-Fidâ, Tefsir, c. 4, s. 470, S uyut f, Dürr, c, 6. s. 314.

325. Belâzurî, Ensâb, c. 1 , s. 152, Taberî, c. 30, s. 51, Fahru'r-Râzî, c. 31, s. 54, Kurtubî, c. 19, s. 212, Nesefî, c. 19, s. 212.

326. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 389, Taberî, c. 30, s. 51 , Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 470.

327. Fahru'r-Râzî, c. 31, s. 54, Kurtubî, c. 19, s. 212, Nesefî, c. 4, s. 332.

328. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 389-390.

329. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 390, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 3, s. 328, Kurtubî, c. 19, s. 212, Nesefî, c. 4, s. 332.

330. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 390.

331. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 209, Tirmizî, c. 5, s. 432, Taberî, c. 30, s. 51.

332. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 390.

333. Abese: 1-16.

334. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 209, Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 51, Fahru'r-Râzî, Tefsir, c. 31, s. 54, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 332, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 470 471.

335. Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 51 , Fahru'r-Râzî, c. 31, s. 54, Kurtubî, Tefsîr, c. 19, s. 212, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 471.

336. Taberî, c. 30, s. 51, Ebu’l-Fidâ, c. 4, s. 471.

337. Fahru'r-Râzî, c. 31, s. 54, Kurtubî, c. 19, s. 212, Nesefî, c. 4, s. 332, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 490.

338. Taberî, c. 30, s. 51, Fahru'r-Râzî, c. 31, s. 54, Kurtubî, c. 19, s. 213, Nesefî, c. 4, s. 332, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 490.

Müşriklerin Peygamberimiz aleyhisselâma ve Müslüman Olanlara İşkenceler Yapmaya Başlamaları

Kureyş müşrikleri; Peygamberimiz aleyhisselâmave Kureyşîlerden Müslüman olup Peygamberimiz aleyhisselâmla birlikte bulunanlara karşı düşmanlıkta daha şiddetli, daha kat davranmaya başladılar.

Aşağılık adamlarını kışkırttılar, Peygamberimiz aleyhisselâma saldırttılar.

Peygamberimiz aleyhisselâmı yalanladılar.

Ona şairlik, sihirbazlık, kâhinlik ve mecnunluk.. gibi, kendilerinin de inanmadıkları türlü isnadve iftiralarda bulunarak eziyet ettiler.

Peygamberimiz aleyhisselâm ise; Allah'ın emrini açıklamaktan; müşrikleri putlarından ayırmak, küfürlerinden uzaklaştırmak için, dinlerini yermek gibi, hiç hoşlanmadıkları şeyleri söylemekten geri durmadı. 339

Yüce Allah; müşriklere karşı Peygamberimiz aleyhisselâmı amcası Ebu Talib ile, Hazret-i Ebu Bekir'i de kavim ve kabilesi ile korudu.

Diğer Müslümanlara gelince;

Müşrikler onları yakalıyorlar, çıplak vücutlarına demir gömlekler giydiriyorlar, kızgın güneşin altına yatırıp vücutlarının yağlarını eritiyorlardı!

Müşriklerden hiçbiri yoktu ki, yaptıkları dayanılmaz işkencelerle istediklerini onlara söyletmesin! 340

Ancak, Bilal-i Habeşî'ye söyletemediler. 341

Kureyşîlerden her kabile; içlerinden Müslüman olanları, 342 Peygamberimiz aleyhisselâma sahabi olanları;

Hapsetmek,

Dövmek,

Aç ve susuz bırakmak,

Mekke'nin en sıcak saatlerinde, en sıcakyerlerinde güneş altında tutmak.. gibi343 türlü işkencelerle yıldırıp dinlerinden döndürmeye kalkıştı I ar. 344

Kimisi karşılaştığı ağır işkencelere dayanamayıp dininden dönüyor; kimisi de direniyor, dönmüyor, Allah da onu dininden dönmekten koruyordu. 345

Ammar b. Yâsir'in babası, annesi ve kardeşi gibi, dinlerinden dönmeyip işkenceler altında can verenlerde vardı. 346 Kureyş müşrikleri, adamına ve yerine göre, her hakareti ve işkenceyi yapıyorlardı.

Ebu Cehil şerefli ve arkalı bir kimsenin Müslüman olduğunu işitince varıp ona çatıyor, hakaret ediyor

" Sen babanın dinini bıraktın ha! Halbuki, o senden daha hayırlı idi. Demek sen onun fikrini hiçe saydın, şerefini düşürdün, öyle mi? Andolsun ki; biz de senin aklını akılsızlık ve ahmaklık sayacağız! Senin görüşünün yanlışlığını ortaya koyacağız! Şerefini kaybettireceğiz! " diyerek tehditlerde bulunurdu.

Eğer Müslüman olan zât ticaretle uğraşan bir kimse ise, ona:

" Vallahi, senin ticaretini durgunluğa uğratacağız, servetini yok ettireceğiz! " derdi.

Müslüman olan zayıf ve fakir bir kimse ise, onu döver, aldatıcı sözlerle kandırmaya347 ve Müslümanlıktan döndürmeye çalışırdı. 348

Abdullah b. Abbas'a:

" Resûlullah aleyhisselâmın ashabı, dinlerini bırakmak için mazur sayılacak kadar, müşriklerden işkence görürler miydi?" diye sorulmuştu.

Abdullah b. Abbas:

" Evet! " dedi." Vallahi, müşrikler onlardan yakaladıkları herhangi birisini o kadar döverler, 349 o kadar aç ve susuz bırakarak döverlerdi ki, 350 atlan dayağın şiddetinden351 oturamaz hale gelir, dininden döndürmek için söylemesini istedikleri herşeyi söylerdi. 352

Hatta kendisine 'Allah'tan başka, Lât ve Uzzâ da tanrı mıdır?' diye sorarlar, o da 'Evet! ' derdi.

Yanlarından geçmekte olan cual (yellengen) böceğini gösterip, 'Şu cual de, Allahtan başka, tanrın mıdır?' diye sorarlar; o da, kendisine yaptıkları ağır işkenceden kurtulabilmek için 'Evet! ' derdi." 353

Ayılıp aklı başına geldiği zaman ise, tevhide dönerdi. 354 İşte " Kalbi iman üzere sabit ve bununla mutmain ve müsterih olduğu halde cebr ve ikraha uğratılanlar müstesna olmak üzere, kim imanından sonra Allah'a inanmaz, küfre göğüs açarsa, işte Allah'ın gazabı o gibilerin başındadır! Onların hakkı, en büyük birazabdır! " 355 mealli âyetteki istisna, böyleleri hakkında inmiştir. 356

-------------------------------------

339. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 308-309.

340. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 404, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 53, Belâzurî, Ensâbu'l-eşraf, c. 1, s. 158, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 284, Ebu Nuaym , Hilyetu'l-evliya, c. 1, s. 149, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 282. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 179, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 74, Zehebî, Târîhu'l-İsiâm, s. 217, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c. 3, s. 28.

341. İbn Sa'd, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, c. 1. S. 404, İbn Mâce, c. 1, s. 53, Hâkim, c. 3, s. 284, Ebu Nuaym, c. 1 , s. 149, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 281, İbn Abdilberr, c. 1, s. 179, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 74, Zehebî, s. 217, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 28.

342. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 339, Taberî, Târih, c. 2, s. 220, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 66, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 100, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 57, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 478.

343. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 339, Taberî, c. 2, s. 220, İbn Esir, c. 2, s. 66, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 57, Halebî, c. 1. S. 478.

344. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 339, Taberî, Târîh, c. 2, s. 220, İbn Esîr Kâmil, c. 2, s. 66, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 100, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 57, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 475.

345. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 339, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 66, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 57.

346. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 8, s. 261-265, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 112, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 160, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 281-282, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1865, Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 3, s. 220, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 180, Zehebî, Târîhu'l -İslâm, s. 217-218, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 59, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 648, Halebî, İnşân, c. 1, s. 483.

347. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 342, Belâzurî, c. 1, s. 198, İbn Esîr, c. 2, s. 70, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 59, Halebî, c. 1, s. 478.

348. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 478.

349. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 342-343, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 197, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 219, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 59.

350. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 197, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 219, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 59.

351. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 343, Zehebî, s. 219, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 59.

352. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 343, Belâzurî, c. 1, s. 197, Zehebî, s. 219.

353. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 343, Belâzurî, Ensâbu'l-eşraf, c. 1, s. 197, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 49, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 219.

354. Belâzurî, Ensâbu'l-eşraf, c. 1, s. 197.

355. Mahl: 106.

356. Taberî, Tefsîr, c. 14, s. 181, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 190, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 59.

Peygamberimiz aleyhisselâmı Korumak Üzere Hâşim ve Muttalib Oğullarının Ebu Talib'in Çevresinde Toplanmaları

Kureyş müşrikleri birbirlerini Peygamberimiz aleyhisselâmin ashabına işkence yapmaya kışkırttıkları zaman, her kabile kendi aralarında bulunan Müslümanlara işkence etmeye ve onları dinlerinden döndürmek için zorlamaya başladılar.

Ebu Talib Kureyş müşriklerinin yaptıklarını görünce, Hâşim ve Muttalib oğullarını toplayıp, onları, kendisinin yaptığı gibi, Peygamberimiz aleyhisselâmı korumaya davet etti.

Bu iki kabile Ebu Talib'in teklifini hemen kabul ettiler ve onunla birlikte oldular.

Ancak, Allah düşmanı Ebu Leheb, Ebu Talib'in teklifini, davetini kabul etmedi. 357

Ebu Talib, bu münasebetle söylediği yedi beyitlik bir manzumesinde:

Kureyşîler içinde Abdi Menaf oğullarının,

Abdi Menaf oğulları içinde Hâşim oğullarının,

Hâşim oğulları içinde de Muhammed aleyhisselâmın üstünlüğünü dile getirdi. 358

-------------------------------------

357. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 282, Taberî, TârıTı, c. 2, s. 220, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 65, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1, s. 100.

358. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 287-288, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 49.

Müşriklerin Tavaf Sırasında Peygamberimiz aleyhisselâma Laf Atmaları ve Saldırmaları

1. Bir gün Kureyş eşrafı Kâbe'nin Hicr diye anılan yerinde toplanarak Peygamberimiz aleyhisselâmı konuşmaya başladılar:

" Bizim, bu adamın işinde sabrettiğimiz kadar, hiçbir şeye sabrettiğimizi görmedik!

O, akıllarımızı akılsızlık saydı. Baba ve atalarımıza dil uzattı. Dinimizi yerdi. Topluluğumuzu bölüp dağıttı. İlahlarımıza hakaret etti.

Biz onun yapmış olduğu bu kadar ağır şeylere hep katlandık durduk" dediler.

Onlar böyle konuştukları sırada idi ki, Peygamberimiz aleyhisselâm göründü, yürüyerek geldi.

Hacerü'l-Esved'i istilam ettikten sonra, Kabe'yi tavaf ederken, yanlarından geçti.

Yanlarından geçerken, Peygamberimiz aleyhisselâma laf attılar.

Müşriklerin bu hareketine Peygamberimiz aleyhisselâmın kızdığı, yüzünden belli olmakta idi.

Peygamberimiz aleyhisselâm Kabe'yi tavafa devam etti.

İkinci kere, yanlarından geçtiği sırada, onlar yine aynı şekilde laf attılar.

Onların bu hareketine Peygamberimiz aleyhisselâmın kızdığı, yüzünden belli olmakta idi.

Peygamberimiz aleyhisselâmın üçüncü geçişinde, onlar yine önceki gibi laf attılar.

Bunun üzerine Peygamberimiz aleyhisselâm durdu, sonra da:

" Ey Kureyş cemaatı! İşitiyor musunuz? Varlığım Kudret Elinde bulunan (Allah)'a yemin ederim ki, hakkınızda telakki eylediğim helak haberiyle geldim! " buyurunca, onlartutulakaldılar, başlarına kuş konmuş gibi başlarını önlerine eğip, kımıldamadılar.

Hatta, bundan önce Peygamberimiz aleyhisselâma karşı onların en şiddetli davrananı (Ebu Cehil) bile, bulabildiği en güzel, en yumuşak sözleri kullandı da:

" Ey Kasım'ın babası! Geç git, doğru yolda olduğun halde git! Vallahi, sen cahil bir kişi değilsin! " dedi.

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm onların yanından ayrıldı.

Ertesi günü, Kureyş müşrikleri yine Hicr'de toplandılar. Birbirlerine:

" Onun size yaptıklarını ve hakkında size anlatılanları anıp duruyorsunuz. Fakat, o karşınıza dikilerek hoşlanmadığınız şeyleri size tekrarladığı zaman kendisini serbest bırakıyorsunuz! " dediler.

Onların böyle konuştukları sırada, Peygamberimiz aleyhisselâm çıkageldi.

Hemen, oldukları yerden sıçrayıp Peygamberimiz aleyhisselâmın çevresi sardılar. İlahları ve dinleri hakkındaki sözlerini anarak, Peygamberimiz aleyhisselâm a:

" Şöyle şöyle söyleyen sen misin?" dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! Bunları söyleyen benim" buyurunca, içlerinden birisi Peygamberimiz aleyhisselâmın yakasına yapıştı.

Hazret-i Ebu Bekir hemen kalkıp Peygamberimiz aleyhisselâmın önünde durdu ve ağlayarak, 359 " Yazıklar olsun size! 360 Siz bir adamı 'Rabbim Allah' diyor diye öldürecek misiniz?" deyince, Peygamberimizin üzerinden ayrıldılar. 361

Müşrikler, Hazret-i Ebu Bekir'i de, o gün başının sık ve uzun saçından ve sakalından çekerek yaral-adılar. 362

-------------------------------------

359. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 309-310, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 218, Taberî, Târih, c. 2, s. 223, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 275-276, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 187-188, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 164-165, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 46, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 15-16, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 423.

360. Taberî, Târih, c. 2, s. 223, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 276.

361. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1 , s. 310, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 218, Taberî, c. 2, s. 223, Beyhakî, c. 2, s. 276, Ebu'l-Ferec, d , s. 188, Zehebî, s. 165, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 46, Halebî, c. 1, s. 473.

362. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 310, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 165,

Peygamberimiz aleyhisselâmın İki Kötü Komşusundan Çektikleri

2. Peygamberimiz aleyhisselâmın evi; iki kötü komşusu Ebu Leheb ile Ukbe b. Ebi Muayt'ın evleri arasında idi.

Bunlar; hayvan işkembesini* getirip Peygamberimiz aleyhisselâmın kapısının önüne atarlardı.

Peygamberimiz aleyhisselâm bu iki komşusunun yaptıklarına üzülür:

" Ey Abdi Menaf oğulları! Bu ne biçim komşuluk?! " diye sitemlenerek pislikleri kapısının önünden yayı ile ilerilere doğru iterdi. 363

Ebu Leheb bir gün getirdiği pisliği Peygamberimiz aleyhisselâmın kapısının önüne dökmek isterken, Hazret-i Hamza gördü. Pisliği onun elinden alıp onun başına döktü!

Ebu Leheb pislikleri başından yere silkerken, Hazret-i Hamza'ya:

" Ahmak! " diyerek hakaret etti. 364

Ebu Leheb, yaptığı bu kötülükle de kalmaz, kendi evinden ve komşusu Adiyy b. Hamrau's-SakafT'nin evinden, Peygamberimiz aleyhisselâma taş atar dururdu. 365

* Hatta insan terslerini ve kokmuş şeyleri (İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 70).

-------------------------------------

363. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 201, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 131, Taberî, Târîh, c. 2, s. 229, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 182, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 21.

364. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 70.

365. Ezrakî. Ahbâru Mekke. c. 2. s. 200. Taberî. Târih. c. 2. s. 197.

Ebu Leheb'in Karısı Ümmü Cemil'in Peygamberimiz aleyhisselâma Düşmanlığı ve İşkenceleri

Ebu Leheb'in karısı Ümmü Cemil366-ki, Ebu Süfyan'ın kızkardeşi ve Muaviye b. Ebi Süfyan'ın da halası idi-Peygamberimiz aleyhisselâma düşmanlıkta aşırı gider;367 küfründe, inkârında ve inadında kocasına yardımcı olurdu. 368

Ümmü Cemil her gece369 pıtrakları , 370 dikenleri, 371 dikenli ağaç dallarını372 toplayıp373 büyük demet yapar, boynuna bağlar, 374 geceleyin375 ayağına batsın. 376 yaralar açsın diye Peygamberimiz aleyhisselâmın geçeceği yollara atar, saçardı! 377

Peygamberimiz aleyhisselâm ise, onlara kum yığınına, 378 ipek üzerine379 basar gibi basar, geçerdi. 380

Yüce Allah, gerek Ebu Leheb, gerek karısı Ümmü Cemil hakkında indirdiği sûrede:

" Yuh oldu iki eli Ebu Leheb'in, kendisi de yuh oldu!

Ona ne malı yarar verdi, ne de kazandığı!

O da, boğazında kıskıvrak bükülmüş bir urgan bulunduğu halde odun hammalı olarak karısı da, yaslanacak bir alevli ateşe! " 381 buyurdu; onların âhiretteki durumlarını duyurdu. 382

Ümmü Cemil kendisi ve kocası hakkında Tebbet sûresinin indiğini işitince. 383 Peygamberimiz aleyhisselâmın Hazret-i Ebu Bekir ile biriikte384 Kabe Mescidinde385* oturduğu sırada oraya vardı. Kendisinin elinde bir taş bulunuyordu. 386

Hazret-i Ebu Bekir, onu görünce, 387 Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Yâ Rasûlallah! Bu Ümmü Cemil'dir. 388 Eziyet edici bir kadındır. 389 Sana doğru390 geliyor! Onun seni görmesinden korkuyorum! 391 Keşke bu kadın sana bir zarar vermeden, 392 eziyet etmeden393 kalkıp gitmiş olsaydın, 394 bir köşeye çekilseydin! " dedi. 395

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" O beni göremez! " buyurdu. 396

Gerçekten de, Ümmü Cemil Peygamberimiz aleyhisselâmı göremedi! Yüce Allah ona göstermedi.

O ancak Hazret-i Ebu Bekir'i görebildi. Gelip, Hazret-i Ebu Bekir'in başına dikildi. 397 Ona:

" Ey Ebu Bekir! Arkadaşın nerede?" diye sordu. 398

Hazret-i Ebu Bekir:

" Ne yapacaksın onu?399 Sen benim yanımda hiç kimse görmüyor musun?" dedi.

Ümmü Cemil:

" Benimle alay etme! Ben senin yanında senden başkasını göremiyorum. 400 Bana haber verildi ki, arkadaşın beni hicvetmiş. 401

O şairse, 402 vallahi, ben de şair bir kadınım. 403 Kocam da şairdir. 404

İşte, ben de onu hicvediyorum: 405

'Biz o verilmişe isyan ediyoruz.

Onun peygamberlik işinden yüz çeviriyoruz.

Onun dininden hiç hoşlanmıyoruz. '406

Vallahi, onu bulsaydım, sutaşı kendisinin ağzına vuracaktım! " dedi. 407

Hazret-i Ebu Bekir:

" Hayır! 408 Vallahi, arkadaşım şair değildir. 409 O şiir söylemez de. 410

Şu Beyt'in (Kabe'nin) Rabbine andolsun ki, o seni hicvetmiş değildir" dedi. 411 Ümmü Cemil:

" Muhakkak ki, sen benim katımda doğru sözlüsündür.

Kureyşîler iyi bilir ki, ben onların ulu kişilerinin 412 kızıyımdır! " diyerek dönüp gidince, 413 Hazret-i Ebu Bekir:

" Yâ Rasûlallah! O seni görmedi mi?" diye sordu.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Beni görmedi! Allah onun gözünü alıp beni göremez hale getirdi! " buyurdu. 414

Peygamberimiz aleyhisselâm dan hoşlanmayan Kureyş müşrikleri, Peygamberimiz aleyhisselâmın 'Övülmüş' mânâsına gelen Muhammed ismini zıddına çevirerek, Müzemmem (Yerilmiş) derierdi. 415

Peygamberimiz aleyhisselâm, bunu şu hadis-i şerifleriyle açıklamışlardır:

" Yüce Allah'ın Kureyş müşriklerinin sövmelerini, lanetlemelerini benden nasıl uzaklaştırdığına şaşmaz mısınız?

Onlar 'Müzeminem =Yerilmiş' diye söver ve 'Müzemmem' diye lanetlerlerdi.

Halbuki ben Muhammed'im ('Övülmüş'üm)." 416

-------------------------------------

366. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 380, Belânın, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 120.

367. Fahru’r-R âzı, Tefsîr, c. 32, s. 171, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 425, Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 4, s. 564.

368. Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 4, s. 564.

369. Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 240.

370. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 171, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 240, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 382, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 425, Beyzâvî, Tefsîr, c. 2, s. 581, Ebussuud, Tefsîr, c. 9, s. 211.

371. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 380, Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 338, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 171.

372. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 122, Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 339, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 425.

373. Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 338-339.

374. Zemahşerî, Ke ssâf, c. 4, s. 297, Fahru’r-R â zf, Tefsîr, c. 32, s. 171, 173, Nesefî, Medârik, c. 4, s. 382, 383.

375. Taberî, c. 30, s. 339, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 171 , Kurtubî, c. 20, s. 240, Nesefî, c. 4, s. 382, Hâzin, c. 4, s. 425, Beyzâvî, c. 2, s. 581, Ebussuud, c. 9, s. 211.

376. Taberî, Tefsir, c. 30, s. 338.

377. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 380, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 122, Taberî, c. 30, s. 339, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 171, Kurtubî, c. 20, s. 240, Nesefî, c. 4, s. 382, Beyzâvî, c. 2, s. 581, Ebussuud, c. 9, s. 211.

378. Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 339, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 291.

379. Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 240, Ebussuud, c. 9, s. 211.

380. Taberî, c. 30, s. 339, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 291, Kurtubî, c. 20, s. 240. Ebussuud, c. 9, s. 211.

381. Tebbet: 1-5.

382. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 380, İbn Sa’d, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 200, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 281, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 17, Müslim , Sahih, c. 1, s. 194, Belâzurî, Ensâb, c. 1. S. 120, 121, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 183, Begavî, Mesâbihu’s-sünne, c. 2, s. 175, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 184, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 60-61.

383. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 381, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 291.

384. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 381, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 123, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 195, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 291 , Fahru’r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 173, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu’n-nadrâ, c. 1, s. 81, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 234, İbn Seyyid, Uyunu’l-eser, c. 1, s. 102, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 147, Ebu’l -Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 565, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 288.

385. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1 , s. 381, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 123, Beyhakî, c. 2, s. 195, Kadı Iyaz, c. 1, s. 291 , Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 172, Muhibbü't-Taberî, c. 1, s. 81, Kurtubî, c. 20, s. 234, Zehebî, s. 147, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 565.

* Hicr'de (Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316).

386. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 381-382, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316, Beyhakî, c. 2, s. 195, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 17, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 81, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 234, Zehebî, Târih, s. 147, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 288.

387. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316, Beyhakî, c. 2, s. 195, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 80, 81, İbn Seyyid, Uyun, c. 1 , s. 103, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565.

388. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316.

389. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 193, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 103, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62.

390. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 172.

391. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 195, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 172, Muhibbü't-Taberî, c. 1, s. 81, Zehebî, s. 147, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565.

392. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316.

393. Ebu Nuaym, c. 1, s. 193, İbn Seyyid, c. 1 , s. 103, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565.

394. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 103.

395. Ebu Nuaym. Delâil ü'n-nübüvve, c. 1, s. 193, Ebu’l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 565, Kastalânî, Mevâhibu’l-ledünniye, c. 1, s. 62.

396. Ezrakî, c. 1 , s. 316, Ebu Nuaym, c. 1, s. 193, Beyhakî, c. 2, s. 195, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 172, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 81, İbn Seyyid, c. 1, s. 103, 147, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565.

397. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 381, Ezrakî, c. 1, s. 316, Belâzurî, c. 1, s. 81, Kurtubî, c. 20, s. 234, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565.

398. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 381, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 123, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 291.

399. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 123.

400. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 288.

401. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 381, Ezrakî, c. 1, s. 316, Belâzurî, c. 1, s. 123, Beyhakî, c. 2, s. 195, Kadı Iyaz, c. 1, s. 291 , Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 172, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu’n-nadrâ, c. 1, s. 81, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 234, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 103, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 147, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 288.

402. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 123.

403. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 381, Ezrakî, c. 1, s. 316, Kurtubî, c. 20, s. 234.

404. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 316.

405. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 122, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 147.

406. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 381-382, Belâzurî, c. 1, s. 122, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 172, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 80, Kurtubî, c. 20, s. 234, Zehebî, s. 147, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565, Kastalânî, İrşâdü's-sârf, c. 6, s. 25, Diyarbekrî, c. 1, s. 288.

407. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 381, Belâzurî, c. 1, s. 123, Kadı Iyaz c. 1, s. 291, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 81, Kurtubî, c. 20, s. 234.

408. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 195, Fahru'r-Râzî, c. 32, s. 172, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 81, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 103, Zehebî, s. 147, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565.

409. Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 81, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62.

410. Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 194, İbn Seyyid, c. 1, s. 103, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 565, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62.

411. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 195, Fahru’r-Râ zf, c. 32, s. 172, M u hibbü't-Taberî, c. 1, s. 81, Zehebî, Târîhu'l -İslâm, s. 147.

412. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 193, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 103, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 565.

413. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 382, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 195, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 172, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 81, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 234-235, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 147.

414. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 234-235, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 147.

415. Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 16, s. 97.

416. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 382, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 244, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 162, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 194, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 81, Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 16, s. 97, Kastalânî, İrşâdü's-sârf, c. 25.

Ebu Leheb ile Karısının, Oğullarını Peygamberimiz aleyhisselâmın Kızlarından Ayırmaları

Peygamberimiz aleyhisselâma peygamberlik gelmeden önce, Peygamberimiz aleyhisselâmın kızı Hazret-i Ümmü Külsûm Ebu Leheb'in oğlu Uteybe ile, Hazret-i Rukayye de Ebu Leheb'in diğer oğlu Utbe ile nişanlanmış olup, henüz evlenmemiş bulunuyorlardı.

Tebbet sûresi nazil olunca, Ebu Leheb'in kansı Ümmü Cemil oğullarına:

" Rukayye ve Ümmü Külsûm dinden çıkmışlardır. Onları boşayın, ayrılın onlardan! " dedi. 417

Ebu Leheb de, oğullarının her ikisine:

" Muhammed'in kızını boşamazsan, başım başına haram olsun! " diyerekyemin etti. 418

Bunun üzerine, Uteybe Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına gelerek:

" Ben senin dinini tanımıyorum. Kızından da ayrı idim. 419 Artık ne sen beni sev, ne de ben seni severim. 420 Ne sen bana gel, ne de ben sana gelirim ! " 421 dedikten sonra, Peygamberimiz aleyhisselâmın gömleğini yırttı! 422

Uteybe o sırada ticaret maksadıyla423 Şam tarafına424 gitmek üzere idi. 425

Ebu Leheb, Uteybe'nin satması için, Şam'a elbise yüklem işti. 426

Peygamberimiz aleyhisselâm Uteybe'nin yapmış olduğu çılgınlığa karşı:

" Dilerim ki, 427 Allah köpeklerinden birköpeği428 senin üzerine salar! " 429

" Allah köpeklerinden bir köpeği senin üzerine salsın! " 430

" Allah'ım! Köpeklerinden birköpeği431 onun üzerine sal! " diyerek aleyhinde dua etti. 432

Buna binaen, Ebu Leheb:

" Muhammed'in oğlum aleyhindeki duasından korkuyorum! " dedi. 433

-------------------------------------

417. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 384, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 18, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 490.

418. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kü brâ, c. 8, s. 36-37, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 338-339, İbn Esîr, U sdu " l-gâbe, c. 7, s. 384, H ey sem f, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 18.

419. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 339, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 18.

420. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 339.

421. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 18.

422. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 339, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 18.

423. Belâzurî, Ensâbu'l-esrâf, c. 1, s. 131, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 19.

424. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 339, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 19.

425. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 131, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 19.

426. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 339.

427. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 339, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 19.

428. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 131, Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 339.

429. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 19.

430. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 131.

431. Heysemî Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 19.

432. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 339.

433. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 339.

Uteybe'nin Bir Arslan Tarafından Isırılıp Öldürülüşü

Uteybe Kureyşîlerden bir ticaret kafilesiyle yola çıktı.

Zerka'* diye anılan bir yerde geceleyin konakladılar.

O gece bir arslan gelip çevrelerinde dolaşmaya başlayınca, Uteybe:

" Vay anam! Vallahi, Muhammed'in dediği gibi, bu beni yiyecek! Benim katilim İbn Ebi Kebşe'dir. Kendisi Mekke'de, ben Şam'da olsam da! " dedi.

Arslan o gece çevrelerinde dolaştıktan sonra dönüp gitti!

Arkadaşları Uteybeyi ortalarına alıp uyudular. 434

Arslan geri geldi. Aralarından geçti. 435 Yavaş yavaş ve koklaya koklaya, Uteybe'nin yanına kadar vardı, 436 başını yakalayıp öyle bir ısırışla ısırdı ki, işini bitiriverdi! 437

Uteybe, can çekişirken:

" Ben size 'Muhammed insanların en doğru sözlüsüdür' demedim mi?" diyerek ölüp gitti. 438

Oğlunun arslan tarafından öldürüldüğünü işitince, Ebu Leheb de:

" Ben size 'Muhammed'in oğlum hakkındaki duasından korkuyorum' dememiş miydim?" demiştir. 439

4. Ukbeb. Ebi Muaytda, Peygamberimiz aleyhisselâma düşmanlıkta ve işkence yapmakta müşriklerin en aşırılarındandı.

Peygamberimiz aleyhisselâm, ona:

" Ey Eban'ın babası! Senden gördüğümüz şeyleri sen daha kısmayacak, azaltmayacak mısın?" diye sorduğu zaman, Ukbe:

" Hayır! Sen üzerinde durduğun şeyi [peygamberliği] bırakıncaya kadar, kısmayacağım! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Vallahi, sen ya bu davranışlarından vazgeçersin, ya da başına ansızın bir belâ gelip çatar! " buyurdu.

Ukbe b. Ebi Muayt bir gün bir zenbile doldurduğu insan pisliğini Peygamberimiz aleyhisselâmın kapısının önüne dökmek isterken, Peygamberimiz aleyhisselâmın halası Ervâ Hatunun oğlu Tuleyb b. Umeyr gördü. Hemenzenbilini elinden alarak, Ukbe'nin başına döktü!

Ukbe, Tuleyb'e yapışıp, onu çeke çeke annesi Ervâ Hatunun yanına götürdü. Ona:

" Oğlunun Muhammed yüzünden bana şu yaptığını görmüyor musun?" dedi.

Ervâ Hatun:

" Sen, ondan, bundan daha lâyık bir davranış mı beklerdin? O, onun dayısının oğlu olur. Mallarımız ve canlarımız Muhammed'in uğruna feda olsun! " dedi. 440

-------------------------------------

* Zerka', Havran'dadır. (Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 131)

434. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 339, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 19.

435. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 19.

436. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 131.

437. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 131, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 339, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 19.

438. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 131.

439. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 338.

440. İbn Sa'd'dan naklen Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 147.

Peygamberimiz aleyhisselâmın Kureyş Müşriklerinden Yedi Kişi Aleyhinde Dua Edişi

5. Abdullah b. Mes'ud der ki:

" Peygamber aleyhisselâm, Beytullah'ın yanında durup441 namaz kılıyordu. 442

Kureyşîl erden birtakım kimseler;443 Ebu Cehil ve arkadaşları, 444 ki onlar

1. Ebu Cehil b. Hişam,

2. Şeybe b. Rebia,

3. Utbe b. Rebia,

4. Ukbe b. Ebi Muayt,

5. Ümeyye b. Halef445 ve daha başka iki kişiden oluşan446 yedi kişilik bir topluluk. 447 Hicr'de, 448 Peygamber aleyhisselâmın çevresinde449 oturuyorlardı. 450

Bir gün önce bir dişi deve boğazlanmıştı;451 onun dölyatağı452 ve işkencesinin pisliği, tersi, 453 yakın bir yerde bul un uy ordu. 454

Peygamber aleyhisselâm secdesini uzattı. 455

Müşriklerin içlerinden birisi, 456 Ebu Cehil: 457

'Görmüyor musunuz şu müraiyi (gösterişçiyi)?458 Hanginiz varıp filan oğullarının459 boğazlanan devesinin dölyatağını, 460 işkembe içindeki tersini, 461 kanını462 getirir ve secdeye vardığı zaman463 Muhammed'in sırtına. 464 iki om uzunun arasına koyar?' diye sordu. 465

Oradakilerin en şakîsi, en bedbahtı olan466 Ukbe b. Ebi Muayt467 'Benyapanm' dedi. 468 Hemen kalkıp469 gitti. 470 Dölyatağını , 471 işkembe içindeki tersini472 alıp473 getirdi. 474

Peygamber aleyhisselâmın secdeye gitmesini bekledi. 475

Secdeye vardığı zaman, 476 onları Peygamber aleyhisselâmın477 iki omuzunun arasına478 koyunca, gülmeye başladılar. 479

Katıla katıla gülmekten, 480 (yere yıkılmamak için) birbirlerinin üzerine eğildiler, dayandılar! 481

Peygamber aleyhisselâm secdeden aynlmıyor. 482 başını kaldırmıyordu, 483

Ben ise, hiçbir işe yaramıyor, 484 ayakta dikilip duruyor, 485 sadece ona bakıyordum. 486

Konuşmaya bile gücüm yetmiyordu.

Beni koruyacak kavim ve kabilem yoktu. 487

Ne olurdu, o zaman, koruyacak bir gücüm ve koruyucum olaydı da, Resûlullah aleyhisselâmın sırtından onları hemen kaldırıp ataydım! 488

Nihayet, bir insan gidip Fâtıma'ya haber verdi. 489

Fâtıma o zaman küçük bir kızdı. 490 Koşarak491 geldi

Resûlullah aleyhisselâmın üzerinden, onlan alıp attı. 492

Bunu yapanlara ilendi. 493 Ağır sözler söyledi. 494

Onlar Fâtıma'ya hiçbir karşılık vermediler. 495

Peygamber aleyhisselâm, her zaman olduğu gibi, secdesini tamamlayıp başını kaldırdığı496 ve namazını bitirdiği zaman, 497 Beytullah'a, 498 Kâbe'ye499 yöneldi. 500 Sesini yükseltti. 501 Kureysilerden, içlerinde:

Ebu Cehil,

Ümeyye b. Halef,

Utbe b. Rebia,

Şeybe b. Rebia,

Ukbe b. Ebi Muayt'ın da bulunduğu502 yedi kişi aleyhinde dua etti. 503

Resûlullah aleyhisselâmın üç kere:

'Ey Allah! Kureyş'i Sana havale ediyorum ! 504

Ey Allah! Kureyş'i Sana havale ediyorum ! 505

Ey Allah! Kureyş'i Sana havale ediyorum ! 506

Ey Allah! Kureyş'ten şu topluluğu Sana havale ediyorum ! 507

Ey Allah! Ebu Cehl Amrb. Hişam'ı Sana havale ediyorum!

Ey Allah! Utbe b. Rebiayı Sana havale ediyorum!

Ey Allah! Şeybe b. Rebiayı Sana havale ediyorum!

Ey Allah! Ukbe b. Ebi Muayt'ı Sana havale ediyorum!

Ey Allah! Ümeyye b. Halefi Sana havale ediyorum!

Ey Allah! Velid b. Utbe'yi Sana havale ediyorum!

Ey Allah! Umâre b. Velid'i Sana havale ediyorum! ' diyerek aleyhlerinde dua ettiğini işittikleri zaman, onların gülmeleri, gülüşmeleri birden kesilip gidiverdi. 508

Peygamber aleyhisselâmın onların aleyhlerinde dua etmesi çok ağırlarına gitti.

Çünkü, kendileri de, bu beldede yapılacak duanın muhakkak kabul olunacağı inancında idiler. 509

Bunun için, Peygamber aleyhisselâmın aleyhlerindeki duasından korktular. 510

Muhammed aleyhisselâma Kitabı indiren, 511 Muhammed aleyhisselâmı hak dinle Peygamber gönderen, 512 canım Kudret Elinde bulunan513 Allah'a yemin ederim ki: 514 Resûlullah'ın adlarını saymış olduğu515 bu kişilerin hemen hepsinin516 Bedir Günü öldürüldüklerini, 517 yerlere serildiklerini, 518 kuyuya atıldıklarını gördüm. 519 Çok sıcak bir gündü. Güneş onlan değiştirmiş (kokutmuş) idi. 520 Sonra onlar çukura, Bedir kuyusuna sürüklendiler, 521 atıldılar! " 522

Bundan sonra, Resûlullah aleyhisselâm Mescid-i Haram'dan523 çıktı.

Ebu'l-Bahterî'ye rastladı. 524

Ebu'l-Bahterî'nin elinde bir sopa vardı. 525 Ona dayanıyordu. 526

Ebu'l-Bahterî, Peygamber aleyhisselâmı görünce, 527 onun benzi hiç de boşuna gitmedi. 528

Kendisini tutup:

" Gel! 529 Bana söyle bakayım, sana ne oldu?" dedi.

Peygamber aleyhisselâm:

" Bırak beni gideyim! " buyurdu.

Ebu'l-Bahterî:

" Sen bana ya halini bildireceksin, ya da, Allah bilir ki, seni bırakmayacağım! Muhakkak senin başına birşeyler gelmiş! " diyerek, 530 halini sordu. 531

Peygamber aleyhisselâm, Ebu'l-Bahterî'nin söyletmedikçe kendisini bırakmayacağını anlayınca:

" Ebu Cehil benim üzerime pislik atılmasını emretti" 532 diyerek, kendisine yapılanı ona haber verdi. 533

Bunun üzerine, Ebu'l-Bahterî:

" Haydi, gel benimle birlikte Mescid'e! " dedi. 534

Peygamber aleyhisselâm gelmek istemeyince, Ebu'l-Bahterî tutup onu zorla Mescid'e koydu. 535 Mescid'e girince, Ebu Cehil'e yönelerek:

" Ey Hakem'in babası! Muhammed'in üzerine pislik atılmasını sen mi emrettin?" diye sordu. Ebu Cehil:

" Evet! " der demez, 536 elindeki sopayı kaldırıp Ebu Cehil'in başına vurdu!

Orada bulunan adamlar; Ebu Cehil'in mensup bulunduğu Mahzum oğullarıyla, Ebu'l-Bahterî'nin mensup bulunduğu Esed b. Abduluzzâ oğulları, yerlerinden sıçrayıp birbirlerinin üzerine atıldılar. Ebu Cehil:

" Yazıklar olsun sizlere! Sizin şu davranışınız kimin için olmuş (kimin işine yaramış) oluyor? Muhammed ancak aranıza düşmanlık sokup kendisinin ve ashabının kurtulmasını istiyor" diyerek bağırdı. 537

-------------------------------------

441. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 65, 131, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1418, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 162. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 279, Zehebî, Târihu'l-İslâm , s. 216, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62.

442. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 417, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 65, 131, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1418, Belâiurî, Ensâb, c. 1, s. 125, Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 279, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 190, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 103, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 216, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 44, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 17, Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 62.

443. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1, s. 131, Müslim, c. 3, s. 1419, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 162, Beyhakî, c. 2, s. 279, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 190, Zehebî, s. 216, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 292.

444. Buhârî, c. 1, s. 65, Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, c. 2, s. 279.

445. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 397, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 266-267, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 1, s. 17.

446. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 267, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 17.

447. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 397, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 17.

448. Belâzurî, Ensâbu'l-esrâf, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 17.

449. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 397, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1419, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 279, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 216.

450. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Buhârî, Sahih, c. 1 . 65, 131, Müslim, c. 3, s. 1418, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 162, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 17, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 292.

451. Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, c. 2, s. 279, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 103, Zehebî, s. 216.

452. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 286.

453. Nesâî, Sünen, c. 1 , s. 162, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 103.

454. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 190, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44, Diyarbekrî, c. 1, s. 292.

455. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 125, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 17.

456. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 131, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 469.

457. Müslim, c. 3, 5. 1418, Belâzurî, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, İbn Seyyid, c. 1, s. 104, Zehebî, s. 216, Halebî, c. 1, s. 469.

458. Buhârî, c. 1, s. 131, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 7, Kastalânî, c. 1 , s. 62, Halebî, c. 1, s. 469.

459. Buhârî, c. 1 , s. 131, Müslim, c. 3, s. 1418, Belâzurî, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 7, Heysemî, c. 6, s. 17, Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1, s. 469.

460. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1, s. 65, Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 1 , s. 190, Zehebî, s. 216, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44, Kastalânî, c. 1 , s. 62.

461. Buhârî, c. 1, s. 131 , Belâzurî, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Nesâî, Sünen, c. 1 , s. 162, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 7, Heysemî, c. 6, s. 18, Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1, s. 469.

462. Buhârî, c. 1, s. 131, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 7, Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1. S. 469.

463. Buhârî, c. 1, s. 131. Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216. Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1, s. 469.

464. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1, s. 65, Ebu Nuaym, c. 1 , s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 190, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44, Diyarbekrî, c. 1, s. 292.

465. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 131 , Müslim , Sahih, c. 3, s. 1418, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 279, Zehebî, Târihu'l-İslâm , s. 216, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 469.

466. Buhârî, c. 1, s. 65, 131, Müslim, c. 3, s. 1418, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1 , s. 267, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 162, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 279, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 103, Zehebî, s. 216, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 18, Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, s. 469.

467. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1, s. 65, 131, Müslim , c. 3, s. 1418 Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 162, Beyhakî, c. 2, s. 279, Ebu’l-Ferec, c. 1, s. 190, İbn Seyyid, c. 1, s. 103, Zehebî, s. 216, Heysemî, c. 6, s. 18, Kastalânî, s. 62, Halebî, s. 469.

468. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 190, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 44, Diyarbekrî, c. 1 , s. 292.

469. Buhârî, c. 1, s. 65, Müslim, c. 3, s. 1418, İbn Seyyid, c. 1 , s. 103, Zehebî, s. 216.

470. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 125, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 162, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, Heysemî, c. 6, s. 18.

471. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1, s. 65, Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, c. 2, s. 279, Ebu'l-Ferec, c. 1. S. 190, Zehebî, s. 216, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 44.

472. Buhârî, c. 1, 3. 131, Belâzurî, c. 1, s. 125, Nesâî, c. 1, s. 62, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 6, s. 18, Halebî, c. 1, s. 469.

473. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Müslim, c. 3, s. 1418, Nesâî, c. 1, s. 162, Beyhakî, c. 2, s. 279, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 190, Zehebî, s. 216, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 44, Kastalânî, c. 1, s. 62, D i yarbek ıî, c. 1, s. 292.

474. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 393, Belâzurî, c. 1, s. 125, Nesâî, c. 1, s. 162, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, Heysemî, c. 6, s. 18, Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1, s. 469.

475. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 65, 132.

476. Buhârî, c. 1, s. 65, 132, Müslim, c. 3, s. 1418, Belâzurî, c. 1, s. 125, Nesâî, c. 1, s. 162, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279.

477. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1, s. 65, Nesâî, c. 1, s. 162, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 190, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44.

478. Buhârî, c. 1, s. 132, Müslim, c. 3, s. 1418, Belâzurî, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216, Heysemî, c. 6, s. 18, Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 469.

479. Buhârî, c. 1, s. 132, Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216.

480. Buhârî, c. 1, s. 132, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 7, Halebî, c. 1, s. 469.

481. Buhârî, c. 1, s. 132, Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 7, Delâil, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216, Kastalânî, c. 1 , s. 62, Halebî, c. 1, 5. 469.

482. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1, s. 65, Müslim , c. 3, s. 1418, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 7, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 190, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44, Kastalânî, c. 1, s. 62, Diyarbekrî, c. 1, s. 292.

483. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 393, Buhârî, c. 1, s. 65, Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216.

484. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 65.

485. Müslim, Sahih, c. 3, s. 1418, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 18.

486. Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216, Halebî, c. 1 , s. 469.

487. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 267, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 18.

488. Müslim, Sahih, c. 3, s. 1418, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve. c. 2, s. 279, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 217, Heysemî, Mecmau’z-levâid, c. 6, s. 18, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 469.

489. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 132, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1418, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 279, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1, s. 469.

490. Buhârî, c. 1 , s. 132, Müslim, c. 3, s. 1418, Nesâî, Sünen, c. 1, s. 162, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 7, Delâil, c. 2, s. 279, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 216, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1 , s. 62.

491. Buhârî, c. 1, s. 132, Nesâî, c. 1, s. 162, Kastalânî, c. 1, s. 62.

492. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1 , s. 132, Müslim, c. 3, s. 1418, Belâzurî, c. 1, s. 125, Nesâî, c. 1 , s. 162, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 190, Zehebî, s. 216, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44, Heysemî, c. 6, s. 18, Kastalânî, c. 1, s. 62, Diyarbekrî, Hamîs, s. 1, s. 293, Halebî, c. 1, s. 469.

493. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 393, Müslim, c. 3, s. 1419, Beyhakî, c. 2, s. 279.

494. Buhârî, c. 1 , s. 132, Müslim, c. 3, s. 1419, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216, Heysemî, c. 6, s. 18, Kastalânî, c. 1, s. 62.

495. Belâzurî, Ensâbu'l-esrâf, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

496. Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6. s. 18.

497. Buhârî, c. 1, s. 132, Müslim, c. 3, s. 1418, Nesâî c. 1, s. 162, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 217, Heysemî, c. 6, s. 18, Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1, s. 470.

498. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 23, Müslim , c. 3, s. 1420, Beyhakî, c. 2, s. 279.

499. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 397.

500. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 23, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 397, Müslim, c. 3, s. 1420.

501. Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, c. 2, s. 279, Zehebî, s. 216.

502. Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 217.

503. İbn Sa'd, c. 2, s. 23, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 397, Nesâî, c. 1, s. 162, Beyhakî, c. 2, s. 280, Zehebî, s. 216, Heysemî, c 6, s. 18, Halebî, c. 1, s. 470.

504. Buhârî, c. 1, s. 65, Müslim, c. 3, s. 1418, Nesâî, c. 1, s. 162, Beyhakî, c. 2, s. 280, Zehebî, s. 216, Heysemî, c. 6, s. 18, Halebî, c. 1, s. 470.

505. Buhârî, c. 1 , s. 132, Müslim, c. 3, s. 1418, Belâzurî, c. 1, s. 125, Nesâî, c. 1, s. 162, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Beyhakî, c. 2, s. 280, Zehebî, s. 217, Heysemî, c. 6, s. 18, Kastalânî, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1, s. 470.

506. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 132, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1418-1419, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 267, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 217, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 18, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 470.

507. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 393, 417, Müslim , c. 3, s. 1419, Zehebî, s. 217, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 44, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 293.

508. Müslim, c. 3, s. 1418, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 280, Zehebî, s. 217, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 44, 45, Halebî, c. 1, s. 470.

509. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 65.

510. Müslim, c. 3, s. 1419, Beyhakî, c. 2, s. 280, Zehebî, s. 217, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 44, 45, Halebî, c. 1, s. 470.

511. Nesâî, Sünen, c. 1. S. 162.

512. Müslim, c. 3, s. 1419, Beyhakî, c. 2, s. 280.

513. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 65.

514. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 23, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 397.

515. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 280.

516. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Buhârî, c. 1, s. 65, Diyarbekrî, c. 1, s. 293.

517. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, Müslim, c. 3, s. 1419, Diyarbekrî, c. 1, s. 293.

518. İbn Sa'd, c. 2, s. 23, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 397, Buhârî, c. 1, s. 132, Müslim , c. 3, s. 1419, Nesâî, c. 1, s. 162, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 191, Zehebî, s. 216, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 62, Halebî, c. 1, s. 470.

519. Müslim, Sahih, c. 3, s. 1419, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 280.

520. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 23, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 397, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1420, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 280.

521. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 417, puhârî, Sahih, c. 1, s. 132, Müslim, c. 3, s. 1419. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 191, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 217, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1 , s. 62, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 470.

522. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 393, Müslim, c. 3, s. 1419.

523. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 267, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 18.

524. Belâiurî, Ensâbu'l-esrâf, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

525. Belâiurî, Ensâb, c. 1 , s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267.

526. Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

527. Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 18.

528. Belâiurî, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

529. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 267.

530. Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

531. Belâiurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 125.

532. Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

533. Belâiurî, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

534. Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

535. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 267.

536. Ebu Nuaym, c. 1, s. 267, Heysemî, c. 6, s. 18.

537. Belâiurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 125, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 267, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 6, s. 18.

Ukbe b. Ebi Muayt'la Ebu Cehil'in Peygamberimiz aleyhisselâmı Öldürmeye Kalkışmaları

6. Abdullah b. Amr b. Âs'ın bizzat görüp anlattığına göre; bir gün Peygamberimiz aleyhisselâm Kâbe'nin Hicr mevkiinde namaz kılarken, Ukbe b. Ebi Muayt gelmiş, Peygamber aleyhisselâmı boğmak için ridasını boynuna dolayarak şiddetle çekmeye başlamış, Hazret-i Ebu Bekir yetişerek onu omzundan tutup Peygamber aleyhisselâmın üzerinden def etmiştir. 538

7. Peygamberimiz aleyhisselâm Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden birtakım kişilerin güneş battıktan sonra Kabe'nin arkasında toplanarak konuşmak bahanesiyle kendisini çağırıp, peygamberlikten vazgeçirtmek için kendisine türlü hakaret ve yersiz tekliflerde ve ölümle tehditlerde bulunmaları üzerine, meclislerinden kalkıp derin bir üzüntü içinde evine gittikten sonra, 539 Ebu Cehil:

" Ey Kureyş cemaatı! Görüyorsunuz ki, Muhammed dininizi ayıplamaktan, baba ve atalarınıza dil uzatmaktan, akıllarınızı akılsızlık saymaktan, ilahlarınıza dil uzatmaktan başka birşey kabul etmedi! 540

Ben Allah'a söz veriyorum ki, yarın kolay kolay taşıyamayacağım bir taş alıp oturacak, namazda secdeye kapandığı zaman, o taşla Muhammed'in başını ezeceğim! 541

Bunun üzerine, siz beni ister koruyunuz, ister Abdi Menaf oğullarına teslim ediniz. Bundan sonra, Abdi Menaf oğulları bana istediklerini yapsınlar (razıyım)" dedi. Kureyş müşrikleri:

" Vallahi, biz seni hiçbir zaman onlara teslim etmeyiz! Git, istediğini yap! " dediler.

Ebu Cehil, sabaha çıkınca, vasıfladığı gibi, güçlükle taşıyabileceği iri bir taş aldı. Oturup Peygamber aleyhisselâmın gelmesini bekledi.

Peygamberimiz aleyhisselâm; her zaman olduğu gibi, sabahleyin Kabe'ye geldi. Kendisinin, Mekke'de kıblesi, Şam'a doğru idi.

Bunun için, namaz kılacağı zaman, Yemen köşesiyle Hacerü'l-Esved arasında kılar, Kabe'yi Şam ile kendi durduğu yer arasına alırdı.

Peygamberimiz aleyhisselâm durup namaz kılmaya başladı.

Kureyş müşrikleri toplantı yerlerine gelip oturmuşlar, Ebu Cehil'in ne yapacağını bekliyorlardı.

Ebu Cehil taşı yüklendikten sonra Peygamberimiz aleyhisselâma doğru ilerledi.

Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına yaklaşır yaklaşmaz, yenilgiye uğramış, benzi sararmış, büyük bir korkuya tutulmuş, elleri taşı tutamaz olmuş, hatta taş elinden yere düşmüş olarak hemen geri döndü.

Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri ona doğru vardılar.

" Ey Hakem'in babası! Sana ne oldu?! " dediler. Ebu Cehil:

" Dün size söylediğim şeyi ona yapmak üzere kalkıp ona doğru vardım. Kendisinin yanına yaklaştığım zaman, önüme develerden bir puğur çıkıverdi! Hayır! Vallahi, o puğurun ne tepesi ve boyun kökü, ne de dişleri gibisini hiçbir puğurda görmem isimdir. O beni hemen yemek istemişti! " dedi. 542

-------------------------------------

538. İbnEbi Şeybe, Musannef, c. 14, s. 297, Ahmed b. Hanbel. Müsned. c. 2, s. 204. Buhârî, Sahîh. c. 6, s. 34-35, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 209, Beyhakî, Delâil, c. 2 , s. 274, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 190, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 215, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 46, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 6, s. 16.

539. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 315, 319, Taberî, Tefsir, c. 15, s. 164-166, Vahidi, Esbâbü'n-nüzûl, s. 198-199, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 128 -130, Ebu’l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 62-63, H âlin, Tefsir, c. 3, s. 180-181, Suy utf, D ürru'l-m ensûr, c. 4, s. 202, 203.

540. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 319, Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 166, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 205, 206, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 190, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 153-154.

541. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 319, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 205-206, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 190, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 153-154.

542. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 319-320, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 206, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 190, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 108, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 153-154, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 4243.

Hazret-i Ebu Bekir'le Talha b. Ubeydullah'a Yapılan İşkence

8-9. Hazret-i Ebu Bekir ile Talha b. Ubeydullah'ı543 İslâm dininden döndürmek544 ve kendilerinin namaz kılmalarına mani olmak için;545 " Kureyşîlerin Arslanı" diye anılan Nevfel b. Huveylidü'l-Adevî546 ile Talha b. Ubeydullah'ın ağabeyi Osman b. Ubeydullah, 547 tutup ikisini bir ipe bağlarlardı. Bundan dolayı, Hazret-i Ebu Bekir'le Talha b. Ubeydullah'a " Karman, " " Karîneyn" denilmiştir. 548

Hazret-i Ebu Bekir ile Talha b. Ubeydullah, kendilerine yapılan bu işkenceye rağmen, yaptırılmak istenileni yapmazlardı. 549

Hazret-i Ebu Bekir'in mensup olduğu Teym oğulları, bunlara işkence yapıldığını gördükleri halde pek aldırış etmezler, onları pek korum azlardı. 550

Osman b. Ubeydullah, her ikisinin bağlarından kurtulmuş oldukları halde namaz kıldıklarını görüp korkuya düşmedikçe, onlara bu işkenceyi yapmaktan vazgeçmedi. 551

Mes'ud b. Hıraş der ki:

" Safa ile Merve arasında sa'y ettiğimiz sırada, birçok insanların elleri boynuna bağlı bir gencin ardına düştüklerini gördüm.

'Kimdir bu genç? Nedir kendisinin suçu?' diye sordum.

'Talha b. Ubeydullahtır! Dininden çıkmış, başka bir dine girmiş' dediler.

'Ya şu kadın da kim?' diye sordum.

'Onun annesidir' dediler." 552

-------------------------------------

543. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 166-167, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 86, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 410

544. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 167, İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 86.

545. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 167, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 86, İbn Hacer, c. 3, s. 410.

546. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 215, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 369, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 166-167, İbn Esîr, Usd, c. 3, s. 86, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 336, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 140, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 29.

547. İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, c. 101, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 167, İbn Esîr, Usd, c. 3, s. 86, İbn Hacer, c. 3, s. 410.

548. İbn Sa'd, c. 3, s. 215, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 369, Beyhakî, c. 2, s. 167, İbn Esîr, c. 3, s. 86, Muhibbüt-Taberî, c. 2, s. 336, Zehebî, s. 140, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 29, İbn Hacer, c. 3, s. 410.

549. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 86.

550. İbn Sa'd, c. 3, s. 215, Hâkim, c. 3, s. 369, Beyhakî, c. 2, s. 167, İbn Esîr, c. 3, s. 86, Muhibbüt-Taberî, c. 2, s. 336, Zehebî, s. 140, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 29.

551. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 167, İbn Esîr, Usd. c. 3, s. 86.

552. Buhârî'nin Târîh'inden naklen İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 410.

Zübeyr b. Avvam'a Yapılan İşkence

10. Zübeyr b. Avvatm'ı amcası bir hasıra bağlar, yaktığı ateşin dumanını ona doğru tüttürür: " Eski dinine dön! " diye zorlar, Zübeyr b. Avvam da: " Ben hiçbir zaman küfre dönmem! " derdi. 553

-------------------------------------

553. Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 360. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 89, Muhibbül-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 353, İbn Hacer, c. 1, s. 545, Taberânî’den naklen Heysemî, Mecmua’i-zevâid, c. 9, s. 151.

Hazret-i Osman'a Yapılan İşkence

11. Hazret-i Osman'ı, amcası Hakem b. Ebi'l-Âs bir ipe bağlayıp:

" Sen atalarının dinini bıraktın da, 554 sonradan sonraya ortaya çıkarılmış bir dine, 555 Muhammed'in dinine556 girdin hal? Vallahi, sen üzerinde bulunduğun bu dini bırakıncaya kadar seni çözmeyeceğim! " derdi. Hazret-i Osman da:

" Vallahi, ben onu hiçbirzaman bırakmam! Ondan hiçbir zaman ayrılmam" derdi.

Hakem b. Ebi'l-Âs, Hazret-i Osman'ın dinine son derece bağlı olduğunu görünce, onu kendi haline bıraktı. 557

-------------------------------------

554. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 55, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 446.

555. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 55.

556. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 446.

557. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 55, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 446.

Mus'ab b. Umeyr'e Yapılan İşkence

12. Mus'ab b. Umeyr, annesinden ve kavminden korkarak, Müslümanlığını gizli tutar, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına gizlice giderdi. 558

Osman b. Talha, Mus'ab b. Umeyrln namaz kıldığını görüp onu annesine ve kavmine haber verdi.

Onlar da Mus'ab'ı tutup hapsettiler. 559

Allah yolunda Habeş ülkesine yapılan ilk hicrete katılıp Mekke'den ayrılıncaya kadar, kendisini serbest bırakmadılar. 560

-------------------------------------

558. İbn Sa'd, c. 3, s. 116, İbn. Abdilberr, lstiâb. c. 4, s. 1474, İbn Esîr, Usd, c. 5, s. 181, İbn Hacer, el-lsâbe, c. 3, s. 421.

559. İbn Sa'd, c. 3, s. 116, İbn Esir, c. 5, s. 181, İbn Hacer, c. 3, s. 421.

560. İbn Sa'd, c. 3, s. 116-117, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1473, İbn Esîr, Usd, c. 5, s. 181.

Zinnîre Hatuna Yapılan İşkence

13. Zinnîre Hatun; müşrikler tarafından kendi dinlerine döndürülmek için561 en ağır işkencelere uğratılan kadın köleler arasında idi. 562

Hazret-i Ömer'in de Müslüman olmadan önce yaptığı gibi, kendisinin üzerine yürünüp boğazı sıkılır, elleri yanlarına düşer, öldü sanılırdı. 563

Ebu Cehil'in yaptığı işkenceler yüzünden564 Zinnîre Hatunun gözleri görmez olmuştu. 565

Ebu Cehil:

" Gördün mü? Lât ve Uzzâ senin gözünü de kör etti! " dedi. 566

Zinnîre Hatun:

" Hayır! Vallahi, bu öyle değildir!

Benim gözümü böyle eden onlar değillerdir! 567

Lât ve Uzzâ, ne yarar, ne de zarar vermeye asla kadir olamazlar. 568

Lât ve Uzzâ, hiçbir şeyi göremezler!

Onlar kendilerine tapanları da, tapmayanlan da bilemezler! 569

Fakat, bu, semavî bir iştir.

Benim Rabbim gözümü geri vermeye, beni gördürmeye de kadirdir! " dedi. 570

Diğer Kureyş müşrikleri de:

" Onun gözlerini ancak Lât ve Uzzâ kör etmiştir! " dediler. 571

Zinnîre Hatun, bunu işitince:

" Allah'ın Beyt'ine (Kabe'sine) yemin ederim ki, onlar yalan söylüyorlar!

Lât ve Uzzâ ne zarar verebil ir, ne de yarar" dedi. 572

O gece geçip sabaha çıkınca, 573 Yüce Allah, Zinnîre Hatunun gözünü geri çevirdi, gördürdü. 574 Kureyş müşrikleri:

" Bu da Muhammed'in sihirlerindendir! " dediler. 575

Ebu Cehil, Zinnîre Hatun ve benzeri Müslümanlar hakkında:

" Muhammed'in izinden giden şu akılsızlara şaşmaz mısınız?! Eğer Muhammed'in getirdiği şey hayırlı ve gerçek olsaydı, biz ona uymakta bunlardan daha önce davranır ve kendilerini geçerdik! Zinnîre'nin doğruyu bulmakta bizi geçeceğini mi sanırsınız?" demişti. 576

Bunun üzerine inen âyette577 şöyle buyuruldu:

" O kâfirler, iman edenler için 'Eğer onda bir hayır olsaydı, bu hususta onlar bizim önümüze geçemezlerdi, bizden önce ona kusamazlardı' dediler.

Halbuki, onlar onunla (Kur'ân'la) hidayeti kabul etmedikleri için de 'Bu, eski bir yalandır' diyecek-lerdir." 578

-------------------------------------

561. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 156.

562. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 339-340, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 196-197, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1849.

563. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 195.

564. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 196, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69.

565. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 340, Belâzurî, c. 1, s. 196, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 218, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 385.

566. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 196, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69, Usd, c. 7, s. 123, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 482.

567. Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 128, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 66.

568. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 482.

569. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 196, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69, Usd, c. 7, s. 123.

570. Belâzurî, c. 1, s. 196; İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69, Usd, c. 7, s. 123, Halebî, c. 1, s. 482.

571. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 340, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 283, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 849, İbn Esîr, Usd, c. 7, s. 123, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 117, Zehebî, s. 218, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 385, Kastalânî, c. 1, s. 66.

572. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 340, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 117, Hâzin, c. 4, s. 385, İbn Hacer, c. 4, s. 312.

573. Belâzurî, Ensâb, c. 1 , s. 196, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69, Usd, c. 7, s. 123, Halebî, c. l. s. 482.

574. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 340, Belâzurî, c. 1, s. 196, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 283, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69, Usd, c. 7, s. 123, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 117, Zehebî, s. 218, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 59, İbn Hacer, c. 4, s. 312, Hâzin, c. 4, s. 385, Kastalânî, c. 1, s. 66. Halebî, c. 1, s. 482.

575. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 196, İbn Esîr, c. 2, s. 69, Usd, c. 7, s. 123, Halebî, c. 1, s. 482.

576. Belâzurî, c. 1, s. 196 Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 269-270.

577. Kurtubî, Tefsîr, c. 16, s. 189, Suyûtî, Esbâbü'n-nüzül, s. 196.

578. Ahkâf 11.

Ümmü Ubeys Hatuna Yapılan İşkence

14. Ümmü Ubeys; Zinnîre Hatunun kızı olup, 579 Allah yolunda işkenceye uğrayanlar arasında idi. 580

Müslümanlıktan döndürülmek için, ona, müşriklerden Abdi Yağus işkence yapardı. 581

-------------------------------------

579. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 482.

580. Mus'abu'z-Zübeyyrf, Nesebi Kureyş. s. 147, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 77, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1946, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 3, s. 222.

581. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 196, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 70, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 475.

Nehdiye Hatun ile Kızına Yapılan İşkence

15-16. Nehdiye Hatun ile kızı da, Allah yolunda işkenceye uğratılan Müslüman köle kadınlardandı. 582

-------------------------------------

582. İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 77.

Lübeyne Hatuna Yapılan İşkence

17. Lübeyne Hatun Müetmtmel oğullarının kölesi olup;583 Hazret-i Ömer, Müslüman olmadan önce, onu Müslümanlıktan döndürmek için en ağır işkencelere uğratırdı. 584

Hassan b. Sabit der ki:

" Ben umre hacısı olarak Mekke'ye varmıştım.

Peygamber aleyhisselâm halkı İslâmiyete davetle uğraşıyor, ashabı da işkencelere uğratılıyorlardı.

Ömer b. Hattab'ın başucuna dikildim.

Kendisi beline izar (fota) tutunmuştu.

Müemmel oğullarının kölesi olan kadının boğazını, elleri gevşeyip yanlarına düşünceye kadar sıktı durdu! Ben, kendi kendime:

'Öldü artık kadıncağız! ' dedim.

Ömer b. Hattab onu bırakıp Zinnîre'nin üzerine yürüdü, ona da bunun gibi yapti." 585

Hazret-i Ömer, Müslüman olmadan önce, yine bir gün, Müslümanlıktan döndürmek için Lübeyne Hatuna işkence yapıyor, vurup duruyordu. Dövmekten bıkınca, yorulunca, ona:

" Senden özür dilerim! Ben seni yorulduğum için bıraktım! " dedi. 586 Lübeyne Hatun da ona:

" Eğer Müslüman olmazsan, 587 Allah da sana böyle yapacaktır! " dedi. 588

-------------------------------------

583. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 195, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 399.

584. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 341, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 195, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 55, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 117, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c. 3, s. 58.

585. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 195.

586. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 341, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 195, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 117-118, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 482.

587. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 195, İbn Esîr, c. 2, s. 69, Halebî, c. 1. S. 482.

588. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 341, Belâzurî, c. 1, s. 195, İbn Esîr, c. 2, s. 69, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 118, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 58, Halebî, c. 1 , s. 482.

Âmir b. Füheyre'ye Yapılan İşkence

18. Amir b. Füheyne; Müslümanlıktan döndürülmek için müşrikler tarafından işkenceye uğratılan kölelerdendi. 589

Kendisinin bazan Bilal-i H abeşî ile birlikte bir urgana bağlanarak çocuklar tarafından çekilip işkence yerlerine götürüldüğü görülür. 590 bazan da ne söylediğini bilemeyecek kadar işkenceye tutulduğu olur-du. 591

-------------------------------------

589. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 230, 231, Belâzurî, c. 1 , s. 194, İbn Esîr, c. 2, s. 68, Usd, c. 3, s. 136, 137, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 256.

590. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 185, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 54.

591. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 481.

Ebu Fükeyhe'ye Yapılan İşkence

19. Ebu Fükeyhe, Müslümanlıktan döndürülmek için en ağır işkencelere uğratılan kölelerdendi. 592

Ebu Fükeyhe'ye, Abduddar oğulları işkence yaparlardı. 593

Kendisini elbisesiz olarak594 ayağından595zincirle596 bağlarlar, 597 öğlenin en şiddetli sıcağında Remda'ya çıkarırlar, göğsünün üzerine kocaman bir taş, kaya parçası koyarlar, 598 aklı başından gider, 599 ne söylediğini bilmez olur, 600 dili ağzından dışarı çıkardı. 601

" Öldü artık! " denilip bırakılırdı.

Sonra, ayı lir, kendine gelirdi. 602

Bir gün, Ümeyye b. Halef de Ebu Fükeyhe'nin ayağını iplerle bağlattı. Sürükleyip Remda'ya götürmelerini emretti. Kendisini oraya bıraktırdı. 603

Ümeyye b. Halef, o sırada yanlarından yürüyüp geçmekte olan cual (yellengen) böceğini göstererek, Ebu Fükeyhe'ye:

" Senin Rabbin bu değil mi?" dedi.

Ebu Fükeyhe:

" Benim Rabbim Allah'tır!

Beni de, seni de yaratan O'dur!

Şu cual böceğini de O yarattı! " deyince, Ümeyye b. Halef kızdı. 604

Ebu Fükeyhe'nin boğazını boğarcasına sıktı.

Ümeyye b. Halefin kardeşi Übeyy b. Halef de:

" Arttır onun azabını, Muhammed gelip onu kurtarıncaya kadar! " dedi.

O gün, öldüğünü sanıncaya kadar Ebu Fükeyhe'ye bu şekilde işkence yapıp durdular. 605

Ebu Fükeyhe Habeş ülkesine yapılan ikinci hicrete katılıp Mekke'den ayrılıncaya kadar, müşrikler ona işkence yapmaktan geri durmadılar. 606

-------------------------------------

592. İbn Sa'd, c. 4, s. 123, Belâzurî, c. 1, s. 195, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1730, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 248, İbn Hacer, c. 4, s. 156, Halebî, c. 1 , s. 481.

593. İbn Sa'd, c. 4, s. 123, Belâzurî, c. 1, s. 195, İbn Abdilberr, c. 4, s. İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 248.

594. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1730.

595. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 248.

596. İbn Sa'd, c. 4, s. 123, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1730.

597. İbn Sa'd, c. 4, s. 123, Belâzurî, c. 1 , s. 195, İbn Abdilberr, c. 1, s. 1730.

598. İbn Sa'd, c. 4, s. 123, Belâzurî, c. 1 , s. 195, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1730, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 248.

599. İbn Sa'd, c. 4, s. 123, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1730, İbn Esîr, Usd, c. 6, s. 248.

600. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 4, s. 123, Belâzurî, Ensâbu'l-eş râf , c. 1, s. 158, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 4, s. 132.

601. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 134.

602. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 195.

603. Belâzurî, c. 1, s. 195, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 248, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 156, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 481-482.

604. Belâzurî, c. 1, s. 195, İbn Esir, Usd, c. 6, s. 248, Halebî, c, 1. s. 482.

605. Belâzurî, c. 1, s. 195, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 69, Usd, c. 6, s. 248, Halebî, c. 1, s. 482.

606. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 123, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1730, Halebî, c. 1, s. 482.

Bilal-i Habeşî ile Annesine Yapılan İşkence

20-21. Bilal-i Habeşî Müslümanlığını gizleımeyip açıklayan ilkyedi mücahidden birisi olup, 607 Allah yolunda en ağır işkencelere uğratılan kölelerden, 608 Müslümanların zayıf ve fakir tabakasındandı.

Dininden döndürülmek için yapılan en ağır işkencelere katlanırdı.

İşkencelere tutulup:

" Haydi, sen de bizim gibi söyle! " diye zorlandıkça;

" Dilim onu iyi söyleyemiyor! Ona dilim dönmüyor! Ehad! Ehad! [Birdir! Birdir! ]" demekten geri durmaz, müşrikler söyletmek istedikleri hiçbir şeyi ona söyletemezlerdi. 609

Kendisine, Allah yolunda canını feda etmek, küfür sözünü söylemekten daha kolay gelirdi! 610

Kureyş müşriklerinden Ümeyye b. Halef; Bilal-i Habeşî'nin ellerini, ayaklarını sıkıca bağlattırır, 611 öğle vakti kızgın güneşin altında Mekke vadisinde sırtüstü yatırtır, sonra büyük bir kaya parçasının onun göğsünün üzerine konulmasını emredip koydurur, Bilal-i Habeşî'ye de:

" Vallahi, ya ölünceye kadar böyle kalırsın, ya da Muhammedi inkâr eder, Lât ve Uzzâya taparsın! " derdi.

Bilal-i Habeşî ise, bu bela içinde:

" Ehad! Ehad! [Birdir! Birdir! ]" derdi. 612 Kendisinin:

" Vallahi, onları kızdırdığım, bundan daha ağır bir kelime bilseydim, muhakkak onu söylerdim! " dediği de rivayet edilir. 613

Bilâl-i Habeşî'yi bir gün bir gece susuz bıraktktan sonra, 614 kendisine demir gömlek giydirip Remda'nın şiddetli sıcağı altında da tutar, vücudunun yağını eritirlerdi! 615

Bilal-i Habeşî'nin bu ağır işkenceler altında bayılıp ayıldığı da olurdu. 616

Hassan b. Sabit der ki:

" Ben, hacc veya umre yaptığım sırada görmüştüm:

Bilal ile birlikte Âmir b. Füheyre bir urgana bağlanmış, çocuklar onları çekip götürüyorlar, Bilal ise 'Ehad! Ehad! [Birdir! Birdir! ] Ben Lâfı, Uzzâyı, Hübel'i, İsafı, Nâile'yi ve Büvâneyi tanımıyorum' diyordu."

Ümeyye b. Halef onu Remda'da yere yatırdı.

İstediği kadar işkence yaptıktan sonra, boynuna ip taktırdı. 617

Çocuklara teslim etti. Onlar da Mekke sokaklarında dolaştırdılar.

Bilal-i Habeşî, o halde, yine;

'Ehad! Ehad! [Birdir! Birdir! ]" demekte idi." 618

Bilal-i HabeşPnin annesi Hamâme Hatun da, Allah yolunda işkenceye uğrayan köle kadınlardandı. 619

-------------------------------------

607. İbn Sa'd, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 404, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 53, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliya, c. 1, s. 149, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 281 , İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 178-179, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 245, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 74, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1, s. 251.

608. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 48.

609. İbn Sa'd, c. 3, s. 232, Belâzurî, c. 1, s. 185-186.

610. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 404, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 53, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 284, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 179, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 74, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 49, Zehebî, TânTiu'l-İslâm, s. 141-142, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 3, s. 28.

611. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 186.

612. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 339-340, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 186, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 148, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 66, Muhibbüt-Taberî, Rıyâd, c, 1 , s. 117, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 57-58.

613. Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588.

614. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 186.

615. İbn Sa’d, Tabakât, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 404, İbn Mâce c. 1 , s. 53, Hâkim, c. 3, 284, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1 , s. 149, İbn Abdilberr, c. 1, s. 179, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 74, Zehebî, Târih, s. 217. Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 58.

616. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 185.

617. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 185, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 54.

618. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 404, İbn Mâce, c, 1. s, 53, Hâkim , c. 3, s. 284, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-e'vliyâ, c. 1, s. 149, İbn Abdilberr, c. 1, s. 179, İbn Hazm, s. 54, Muhibbüt-Taberî, c. 1, s. 74, Zehebî, Târih, s. 217-218, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 58.

619. İbn Abdilberr, c. 4, s. 1813, İbn Hazm, s. 55, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 69, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 111, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 274, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 481.

Habbab b. Eret'e Yapılan İşkence

22. Müşrik kadınlardan Ü m mü Enmar'ın azadlı kölesi olan Habbab b. Eret, 620 Müslümanlığını açıklamaktan çekinmeyen, 621 dininden döndürülmek için Mekke'de en ağır işkencelere uğratılan koruyu-cusuz Müslümanlardandı. 622

Müşrikler onun çıplak vücudunu dikenler içinde sürürlerdi. 623

Kendisinin, çıplak vücuduna demir gömlek giydirilip, en sıcak günde Remda'da güneş altında vücudunun yağı eritilircesine tutulduğu da olurdu. 624

Güneşten kızgın hale gelmiş ya da ateşle kızdırılmış olan taşa çıplak sırtı bastırıldığı halde, söyletmek istedikleri şeyi, küfür sözünü ona söyletemezlerdi. 625

Nitekim, müşrikler bir gün onu yakalayıp soydular. Düz bir yerde yaktıkları ateşin içine, sırtının üzerine yatırdılar.

İçlerinden birisi onun göğsünün üzerine ayaklarıyla bastı.

Ateş sönünceye ve yer soğuyuncaya kadar, kendisini öylece tuttular!

Yıllar geçtiği halde bile, Habbab'ın sırtındaki yanıkların yerleri, alacaları kaybolmadı! 626

Hazret-i Ömer, halifeliği sırasında, Habbab'a müşriklerden çektiği işkenceyi sormuştu. Habbab:

" Ey mü'minler emîri! Bak sırtıma! " dedi.

Hazret-i Ömer onun sırtına bakınca: 627

" Doğrusu ben insan sırtının628 bugünkü gibisini hiç görmemiştim! " dedi. Habbab:

" Benim için bir ateş yakmışlardı da, 629 ben onun üzerine sürüklenip atılmıştım. 630 O ateşi benim sırt etimin yağı söndürmüştü! " dedi. 631

Habbab demirci idi. 632 Kılıç yapardı. 633 Habbab'ın hanımefendisi Ümmü Enmar da, Habbab'ın başını ateşte kızdırdığı demirle dağlardı!

Habbab, Peygamberimiz aleyhisselâma vanp, Ümmü Enmar'dan şikâyetlendi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ey Allah! Habbab'a yardım et! " diyerek dua edince, Ümmü Enmar başından bir derde tutulup, köpeklerle birlikte ulur oldu! Kendisine:

" Başını dağlat! " diye tavsiye edildi.

Bunun üzerine, Habbab demiri alır, ateşte kızdırır, Ümmü Enmar'ın başını onunla dağlardı! 634

Habbab'a, müşriklerden Abdi Yağus da işkence yapardı. 635

Habbab b. Eret der ki:

" Bizler, müşriklerin en ağır işkencelerine uğramış bulunuyorduk. 636

Resûlullah aleyhisselâm, Kabe'nin gölgesinde, bürdesini, kaftanını yastık edinerek ona dayanmış olduğu bir sırada idi ki, yanına vardık, halimizi (müşriklerden çektiklerimizi) kendisine arz ve şikâyet edip: 637

'Yâ Rasûlallah! Yüce Allah'a bizim için dua et! 638 Bizim için Yüce Allah'tan yardım dile! 639

Yâ Rasûlallah! 640 Bizi dinimizden döndürmelerinden korktuğumuz şu kavme karşı 641 bizim için Yüce Allah'tan yardım dilemez misin?642 Bizim için, Allah'a dua etmez misin?' dedik. 643

Resûlullah aleyhisselâmın hemen yüzünün rengi değişti. 644 Yüzü al al olduğu halde, 645 doğrulup oturdu: 646

'Vallahi, 647 sizden öncekiler içindeki643 mü'minlerden649 bir kimse yakalanır, 650 kendisi için yerde bir çukur kazılır, 651 o kimse o çukura dizlerine kadar gömülür. 652 sonra bir testere getirilir, 653 başının üzerine konulup biçilerek ikiye bölünürdü de, bu işkence kendisini dininden döndüremezdi! 654

Yahut, 655 onun kemiğinin üzerinden eti ve siniri demir taraklarla taranır, kazınırdı da, yine, bu işkence kendisini dininden döndüremezdi! 656

Allah'tan korkunuz!

Hiç şüphesiz, Allah sizin için fetih ihsan edecektir! 657

Vallahi, 658 Yüce Allah bu işi muhakkak tamamlayacaktır! 659

Bu iş muhakkak tamamlanacaktır! 660

Bu işin hükmü muhakkak yerine getirilecektir! 661

O kadar ki, hayvanına binmiş bir kimse, San'a ile Hadramevt arasında, 662 San'a'dan çıkıp Hadramevte kadar663 gidecek de, Yüce Allah'tan başka, hiçbir şeyden korkmayacak; ancak (varsa) koyunu hakkında kurt saldırmasından kaygı duyacaktır!

Fakat, siz acele ediyorsunuz! ' buyurdu." 664

-------------------------------------

620. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 175.

621. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 3, s. 233, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 156, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliya, c. 1 , s. 140, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121 , İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 114, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 181 , Hâzin, Tefsir, c. 3, s. 136.

622. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 165.

623. Suyûtî, Düıru'l-m ensûr, c. 4, s. 132.

624. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 233, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 158, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 140, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 114.

625. Taberî, Tefsîr, c. 14, s. 182, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 68. l, c. 2,

626. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 165, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 178, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 13, s. 375.

627. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 144, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 439, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 115.

628. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 115.

629. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 144, İbn Abdilberr, c. 2, s. 439, Fahru'r-Râzî, c. 20, s. 121, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 115, Hâzin, c. 3, s. 136.

630. İbn Abdilberr, c. 2, s. 439, İbn Esîr, Usd, c, 2, s. 115.

631. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 144, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 439, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 115, Hâzin, Tefsîr, c. 3, s. 136.

632. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 383, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 164, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 237, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 176, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 438, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 115, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 235.

633. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 383, İbn Abdilberr, c. 2, s. 438, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 115, İbn Hacer, el-İsâbe, 11, s. 416, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 511.

634. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 178-179, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 115.

635. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 179.

636. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 238-239, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 283, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 218-219, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 59.

637. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 110, Buhârî, Sahîh, c. 8, s. 56, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 47, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1 , s. 144, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 283, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 115.

638. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 109, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 28.

639. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 109.

640. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 110, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 383, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 283.

641. Hâkim, Müstedrek, , c. 3, s. 383.

642. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 110, Buhârî, c. 8, s. 56, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Ebu Nuaym , Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 1, s. 144, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 115.

643. Buhârî, c. 8, s. 56, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Hâkim, c. 3, s. 383, Ebu Nuaym, c. 1, s. 144, Beyhakî, c. 2, s. 283.

644. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 109.

645. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 110, Buhârî, c. 4, s. 239, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Ebu Nuaym, c. 1, s. 144 Beyhakî, c. 2, s. 283, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 115, Zehebî, s. 219, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 59.

646. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 110, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Ebu Nuaym, c. 1, s. 144, İbn Esîr, c. 2, s. 115, Zehebî, s. 219.

647. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 110, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 383, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 144.

648. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 111, Buhârî, Sahîh, c. 8, s. 56, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 47, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 176, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 383, Ebu Nuaym , Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 144, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 283, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 115, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 219, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 59.

649. Hakim, Müstedrek, c. 3, s. 383.

650. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 111, Buhârî, c. 8, s. 56, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 144, İbn Esîr, c. 2, s. 115.

651. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 11, Buhârî, c. 8, s. 56, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, İbn Esîr, c. 2, s. 115.

652. Buhârî, Sahîh, c. 8, s. 56.

653. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 11, Buhârî, c. 8, s. 56.

654. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 11, Buhârî, c. 8, s. 56, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Hâkim, c. 3, s. 383, Beyhakî, c. 2, s. 283, İbn Esîr, c. 2, s. 115, Zehebî, s. 219, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 59-60.

655. Ebu Nuaym, c. 1, s. 144.

656. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 11, Buhârî, c. 8, s. 56, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Belâzurî, c. 1, s. 176, Ebu Nuaym, c. 1, s. 144, Beyhakî, c. 2, s. 283, İbn Esîr, c. 2, s. 115, Zehebî, s. 219, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 57.

657. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 383.

658. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 11, Buhârî, c. 8, s. Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Belâzurî, c. 1 , s. 176, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 28.

659. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 109, Buhârî, c. 4, s. 239, Ebu Dâvud, c. 3, s. 47, Yâkubî, c. 2, s. 28, Ebu Nuaym , c. 1, s. 144, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 283, İbn Esîr, c. 2, s. 115, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 60.

660. Buhârî, Sahîh, c. 8, s. 56, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 219.

661. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 176.

662. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 109, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 47.

663. Buhârî, c. 8, s. 56, Belâzurî, c. 1, s. 176, Ebu Nuaym, c. 1, s. 144, Beyhakî, c. 2, s. 283, İbn Esîr, c. 2, s. 115, Zehebî, s. 219, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 60.

664. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 109, Buhârî, c. 8, s. 56, Belâzurî, c. 1, s. 176, Yâkubî, c. 2, s. 28, Ebu Nuaym, c. 1, s. 144, Beyhakî, c. 2, s. 283, İbn Esîr, c. 2, s. 115, Zehebî, s. 219, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 60.

Mikdad b. Amr'a Yapılan İşkence

23. Mikdad b. Aımr (Esved); Müslümanlığını açıklamaktan çekinmeyen665 ve dininden döndürülmek için müşrikler tarafından demir gömlek giydirilip Remda'nın şiddetli sıcağı altında tutularak vücudunun yağı eritilecek derecede ağır işkencelere uğratılan Müslümanlardandı. 666

-------------------------------------

665. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 404, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 58, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 349, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-e'vliyâ, c. 1 , s. 172, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1481 , Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 281, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 253, Zehebî, Siyeru a'lami'n-nübelâ, c. 1, s. 293, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 58, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 454.

666. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 404, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 53, Ebu Nuaym, c. 1, s. 172, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 293, Ebu'l-Fidâ. c. 3. s. 58.

Suheyb b. Sinan'a Yapılan İşkence

24. Kureyş müşriklerinden Abdullah b. Cüd'an'ın azadlı kölesi olan Suheyb b. Sinan, 667 Müslümanlığını açıklamaktan çekinmeyen yedi mücahidden birisi idi. 668

Müslümanlıktan döndürülmek için, en ağır işkencelere uğratılirdi. 669

Yapılan işkencenin ağırlığından, ne söylediğini bilmez hale gelirdi. 670

Kendisine demir gömlek giydirilip en sıcak günde Remda'da güneşin altında tutulur, vücudunun yağı eritilirdi 1671

Suheyb b. Sinan, bir gün, yanında Habbab b. Eretve Ammar b. Yâsir olduğu halde Kureyş müşriklerinin yanlarından geçerken, müşrikler:

" İşte, Muhammed'in meclisinde bulundurduğu kişiler şunlar! ?" diyerek alay etmeye başlayınca, Suheyb:

" Evet! Biz Allah'ın Peygamberinin meclisinde bulundurduğu kişileriz!

Ona biz iman ettik; siz ise küfrettiniz!

Onu biz tasdik ettik; siz ise tekzip ettiniz!

Müslümanlıkla zelillik ve hakirlik, müşriklik ile de azizlik birarada bulunmaz! " deyince, müşrikler ona saldırdılar. 672

" Demek Allah aramızdan (bula bula) bunlara lutfunu lâyık görmüş ha! ?" 673 diyerek onu dövdüler. 674

Müşrikler Mekke'de, böyle kavim ve kabilesi ve kendilerinin koruyucuları bulunmayanları, dinlerinden döndürmek için, öğlenin en sıcak saatlerinde Remda'da işkenceye uğratmaktan geri dur-madılar. 675

-------------------------------------

667. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 226, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 181, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 114, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 397, İbn Abdilberr, c. 2, s. 727, İbn Esîr, Usd, c, 3, s. 36, Zehebî, Siyer, c. 2, s. 10, 12, İbnHacer, c. 2, s. 195.

668. İbn Sa'd, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 404, İbn Mâce, c. 1, s. 53. Belâzurî, c. 1, s. 158, Ebu Nuaym, c. 1, s. 172, Hâkim, c. 3, s. 349, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 281, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1481, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 38, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1 , s. 74, Kurtubî, Tefsir, c. 10, s. 182, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 12, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 58.

669. İbn Sa'd, c. 3, s. 227, Belâzurî, c. 1, s. 181, İbn Esîr, Usd, c. 3, s. 37, Zehebî, Siyer, c. 2, s. 12, 13, İbn Hacer, c. 2, s. 195.

670. İbn Sa'd, c. 3, s. 248, Suyûtî, Dürru'l-mensur, c. 4, s. 132.

671. İbn Sa'd, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 404, İbn Mâce, c. 1, s. 53, Belâzurî, c. 1, s. 158, Ebu Nuaym, c. 1, s. 140, İbn Esîr, Usd, c. 3, s. 38, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 217.

672. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 184.

673. En'âm: 53.

674. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 184.

675. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 248, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 156.

Yâsir ve Aile Efradına Yapılan İşkenceler

25-28. Yâsir b. Amir, Yemen'den gelip Mekke'de yerleşmiş ve Ebu Huzeyfie'nin kölesi Sümeyye Hatunla da evlenerek ondan Ammar ve Abdullah adlarında iki oğulları dünyaya gelmişti. 676

Bu ev halkı topluca Müslüman olmuşlar, 677 dinlerinden döndürülmek için, Mahzum oğulları tarafından toplu olarak işkenceden işkenceye uğratılmışiardır. 678 Mahzum oğulları;

Ammar'! ,

Ammar'ın babası Yâsirl,

Yâsirln zevcesi ve Ammar'ın annesi Sümeyye Hatunu öğlenin en sıcak saatinde güneşin kızdırdığı Mekke kayalığına götürüp işkence yaparlardı. 679

Bathâ'da Yâsir'e ve Ammar ile Sümeyye Hatuna işkence yapıldığı sırada, Peygamberimiz aleyhisselâm onlara rastlamıştı. 680 Yâsir:

" Yâ Rasûlallah! 681 Zaman hep böyle, işkenceli mi olacak?" diye sordu. Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Sabrediniz! " buyurduktan sonra:

" Ey Allah! Yâsir ailesini (ev halkını) yarlığa! " diyerek dua etti. 682

Peygamberimiz aleyhisselâm, yine, bir gün, işkenceye uğratıldıkları sırada onlara rastlamıştı:

" Sabrediniz ey Yâsir ailesi (ev halkı)" 683

" Sevininiz ey Yâsir ailesi (ev halkı)! " 684

" Sevininiz ey Ammar ailesi (ev halkı)! " 685

" Hiç şüphesiz, sizin mükâfat yeriniz Cennettir! " buyurdu. 686

Yâsir; müşriklerin söyletmek istedikleri şeyi söylemedi. İslâm'ın şerefi için ölmeyi göze aldı! 687 Müşriklerin işkenceleri altında can verdi. 688

İslâm'da ilk erkek şehit o oldu. 689

Abdullah b. Yâsir de okla vurulup yere düşürüldü! 690

Yüce Allah onlardan razı olsun!

Yâsir b. Âmirin zevcesi ve Ammar ile Abdullah'ın anneleri olan Sümeyye Hatun ise, 691 Müslümanlığını açıklamaktan çekinmeyen ilk yedi Müslümandan birisi olup, 692 dininden döndürülmek için yapılan en ağır işkencelere çok zayıf ve yaşlı olmasına rağmen katlanır, müşriklerin yaptırmak istediklerini yapmaz, 693 İslâm'ın şerefi için ölmeyi göze alır, müşriklerin söyletmek istediklerini söylemezdi. 694

Kocası Yâsir işkenceler altında can verdikten sonra, Sümeyye Hatun, işkence için Ebu Cehil'e teslim edilmişti. 695

Ebu Cehil; akşamleyin, harbesini yanına alıp, Müslümanlara işkence yapılan yere uğrar, 696 onlara697 ve Sümeyye Hatuna söver sayardı. 698

Sümeyye Hatun da, Ebu Cehil'e ağır karşılık verirdi. 699

Nihayet, Sümeyye Hatunun bir bacağını bir deveye, öteki bacağını da başka bir deveye bağladılar. 700

Ebu Cehil, harbesini Sümeyye Hatunun önüne sapladı ve onu şehit etti. 701

İslâm'da ilk kadın şehit de Sümeyye Hatun oldu. 702

Yüce Allah ondan razı olsun!

Ammar b. Yâsir de, Müslümanlığını açıklamaktan çekinmeyen yedi mücahidden birisi olup, 703 dinlerinden döndürülmek için en ağır işkencelere uğratılan Müslümanlardandı. 704

Kendisi öğlenin en sıcak saatinde Mahzum oğulları tarafından Remda'ya, Mekke kayalığına götürülür, 705 demir gömlek giydirilip yakıcı güneş altında tutulur, vücudunun yağı eritilir, 706 yapılan işkencenin ağırlığından, ne söylediğini bilmez hale gelirdi! 707

Ammar b. Yâsir'e-sırtı ateşle yakılarak da-işkence yapıldığı olurdu.

Sırtındaki yanıkların izleri, yıllar geçtiği halde bile kaybolmamış:

" Nedir bunlar?" diye sorulduğu zaman:

" Bunlar Kureyşîlerin Mekke'de, Remda'da bana ateşle yaptıkları işkencelerin izleri! " demiştir. 708

Ammar b. Yâsir, bir gün, Peygamberimiz aleyhisselâma gelip:

" Yâ Rasûlallah! Bize yapılan işkenceler son derecelerine vardırıldı! " dedi. Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Sabrediniz ey Yakzan'ın babası! " buyurduktan sonra:

" Ey Allah! Ammar ailesinden hiç kimseye Cehennem azabını tattırma! " diyerek dua etti. 709

Müşrikler; Ammar b. Yâsir'e gâh güneşin en yakıcı sıcaklığı altında göğsüne ağır kaya parçası koyarak, gâh boğarcasına başını suya batırarak da işkence yaparlardı. 710

Mugîre oğulları onu Meymun kuyusuna batırırlardı. 711

Müşriklerin suya batırarak işkence yapmış olduklan bir sırada Peygamberimiz aleyhisselâm Ammar b. Yâsir'e rastlamıştı.

Ammar ağlıyordu!

Peygamberimiz aleyhisselâm elini onun gözlerinin üzerine sürdü ve:

" Bir daha kâfirler seni yakalayıp suya batırırlar ve sana 'Şöyle şöyle söyle! ' derler ve bu işkenceyi tekrarlarlarsa, onların söyletmek istediklerini söyleyiver, işkenceden kurtul! " buyurdu. 712

Kureyş müşriklerinden713 Mugîre oğulları714 Ammar b. Yâsir'i bir gün yakaladılar, 715 Meymun kuyusunun içine hatırdılar716

" Sen Muhammed'e sövünceye ve 'Lâtve Uzzâ717 Muhammed'in dininden718 daha iyidir' deyinceye kadar seni bırakmayacağız! " dediler. 719

Peygamberimiz aleyhisselâma dil uzattırmadıkça ve putlarının daha hayırlı olduğunu söyletmedikçe de, onu bırakmadılar. 720

Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Yâ Rasûlallah! Ammar kâfir olmuş! " diye haber verildi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Hayır! 721 Ammar, tepesine kadar, 722 tepesinden tımağına kadar723 imanla doludur! 724 İman onun etine ve kanına karışmış, işlemiştir! " buyurdu. 725

O sırada, Ammar b. Yâsir, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına geldi. 726 Ağlıyordu.

Peygamberimiz aleyhisselâm, onun gözlerini eliyle silerken:

" Sana ne oldu?727 Arkanda ne haber var?" diye sordu.

Ammar b. Yâsir:

" Şer var728 yâ Rasûlallah! 729 Beni sana sövdürmedikçe, 730 beni senden vazgeçirtmedikçe, 731 Lât ve Uzzâ732 putlarının da733 senin dininden734 daha iyi olduğu bana söylettirilmedikçe bırakılmadım! " dedi. 735

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Sana bunlar söylettirildiğizaman, kalbini nasıl bulmuştun? Söylemiş olduğun sözlerden, kalbin fer-ahlı mı idi; değil mi idi?" 736 diye sordu.

Ammar b. Yâsir:

" Hayır! Ferahlı değildi! 737

Kalbimi Allah'a ve Resûlüne imanın ferahlığı ve rahatlığı içinde738 ve dinime bağlılığımı da demirden daha sağlam bulmuşumdur! " dedi.

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Öyle ise, sana bir vebal yok! 739

Ey Ammar! 740 Eğer onlar bir daha bu söylediğini tekrarlatmak için seni zoriarlarsa, tekrarlayıver! " buy urdu. 741

" Kalbi iman üzere (sabit ve müsterih) olduğu halde ikraha (cebre) uğratılanlar müstesna olmak üzere, kim imandan sonra Allah'ı tanımaz, fakat küfre göğsünü açarsa, işte Allah'ın gazabı o gibilerin başındadır. Onların hakkı en büyük azabdır! " 742 mealli âyetteki istisnanın Ammar b. Yâsir hakkında nazil olduğu rivayet edilir. 743

-----------------------------------------------

676. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 136, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 157, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 111, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1863, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1, s. 292.

677. İbn Sa'd, c. 3, s. 246, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 467.

678. İbn Sa'd, c. 3, s. 248, 249, Belâzurî, c. 1, s. 160, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1589, İbn Esîr, Usd, c, 4, s. 131, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 293.

679. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 32, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 58.

680. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 342, İbn Sa'd, c. 3, s. 249, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 62, Belâzurî, c. 1, s. 161, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1589, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 294, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 293.

681. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 293.

682. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 62, Belâzurî, c. 1, s. 161, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1589, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 294, Heysemî, c. 9, s. 293, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 13, s. 528.

683. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 342, Belâzurî, c. 1 , s. 160, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 383, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliya, c. 1, s. 140, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 393, Heysemî, c. 9, s. 293, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 648.

684. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 342, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 282, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 388-389, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 218, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 59, Heysemî, c. 9, s. 293.

685. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Beyhakî, c. 2, s. 282, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1589, Heysemî, c. 9, s. 293.

686. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 342, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 249, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 383, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-eviiyâ, c. 1, s. 140, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 3, s. 282, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1589, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 468, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 218, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 59, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 293, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 648, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 11, s. 728.

687. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 301.

688. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 160, Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 180, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 648, Halebî, İnsânu’l-uyün, c. 1, s. 483.

689. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 180, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 571, Ebussuud, Tefsîr, c. 5, s. 143.

690. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 160, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 148.

691. İbn Sa'd, Tabakât, c. 4, s. 136, Belâzurî, c. 1, s. 157, İbn Kuteybe, Maârif, s. 111, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1863, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1, s. 292.

692. İbn Sa'd, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 404, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 53, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 349, Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, Beyhakî, c. 2, s. 281, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1864, İbn Esîr, Usd, c. 7, s. 152, Zehebî, Târîh, s. 218, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 58.

693. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 264, Zürkânî, Mevâhibu’l-ledünn iye Şerhi, c. 1, s. 266.

694. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 301.

695. Halebî, İnsânu’l-uyün, c. 1, s. 483, Zürkânî, Mevâhibu’l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 266.

696. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 140, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1865, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 181.

697. Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 181.

698. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1865, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 181.

699. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 160, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67.

700. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 180, Hâzin, Tefsîr, c. 3, s. 136, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 571.

701. İbn Sa " d, Tabakâtü' l-kübrâ, c. 8, s. 264-265, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 160, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 82, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 54, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1965, Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 218, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 59, Halebî, İnsânu'l-uyün, c. 1, s. 483.

702. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 264-265, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 160, İbn Kuteybe, M aârif, s. 112, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 282, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1865, Zemahşerî, c. 2, s. 430, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 3, s. 220, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Fahru’r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 180, Zehebî, s. 218, Ebu’l-Fidâ, c. 3, s. 59, Halebî, c. 1, s. 483.

703. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 404, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 53, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 349, Ebu Nuaym, c. 1, s. 140, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 282, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1864, İbn Esîr, Usd, c. 4, s. 130, Zehebî, Târîh, s. 217, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 58.

704. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 248.

705. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 342, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 58.

706. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 233, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 404, İbn Mâce. c. 1, s. 53, Belâzurî, c. 1, s. 158, Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, Zehebî, Târîh, s. 53, Belâzurî, c. 1, s. 158, Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, Zehebî, Târîh, s. 217.

707. İbn Sa'd, c. 3, s. 248, Belâzurî, c. 1, s. 158, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1, s. 293, Suyûtî, Dürru'l-m ensür, c. 4, s. 132.

708. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 248, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 158.

709. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1864, Süheylî, Ravtiu'l-ünüf, c. 3, s. 220, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 483-484.

710. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67.

711. Taberî, Tefsîr, c. 14, s. 181, Hâzin, Tefsîr, c. 3, s. 136, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 4, s. 132.

712. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 249, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 159, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1 , s. 294.

713. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Belâzurî, c. 1, s. 159, Taberî, Tefsîr, c. 14, s. 182.

714. Taberî, Tefsîr, c. 14, s. 181, Hâzin, Tefsîr, c. 3, s. 136, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 4, s. 132.

715. İbn Sa'd, c. 3, s. 249, Belâzurî, c. 1, s. 159, Taberî, c. 14, s. 181-182, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 140, Zehebî, c. 1, s. 294, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 587, Suyûtî, Dürr, c. 4, s. 132.

716. Taberî, c. 14, s. 181, Hâzin, c. 3, s. 136.

717. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 159, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67.

718. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 159.

719. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 159, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67.

720. İbn Sa'd, c. 3, s. 249, Belâzurî, c. 1, s. 159, Ebu Nuaym, c. 1, s. 140, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 130-131.

721. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 301, Hâzin, c. 3, s. 136, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 571, Ebussuud, Tefsîr, c. 5, s. 143.

722. Tirmizî, Sünen, c. 1, s. 52, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 392, Ebu Nuaym, c. 1, s. 139, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 296, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 295.

723. Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 139-140, Zemahşerî, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, c. 20, s. 121, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 301 , Hâzin, c. 2, s. 136, Beyzâvî, c. 1, s. 571, Ebussuud, c. 5, s. 143, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 11, s. 724.

724. Tirmizî, c. 1, s. 52, Zemahşerî, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, c. 20, s. 121, Hâzin, c. 3, s. 136, Beyzâvî, c. 1 , s. 571, Ebussuud, c. 5, s. 143, Heysemî, c. 9, s. 295.

725. Zemahşerî, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, c. 20, s. 121, Nesefî, c. 2, s. 301, Hâzin, c. 3, s. 136, Beyzâvî, c. 1, s. 571 , Ebussuud, c. 5, s. 143.

726. İbn Sa'd, c. 3, s. 249, Belâzurî, c. 1, s. 159, Taberî, c. 14, s. 182, Ebu Nuaym, c. 1 , s. 140, Zemahşerî, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, c. 20, s. 121, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Nesefî, c. 2, s. 301, Hâzin, c. 3, s. 136, Beyzâvî, c. 1, s. 571. Ebussuud, c. 5, s. 143.

727. Zemahşerî, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, c. 20, s. 121, Nesefî, c. 2, s. 301, Hâzin, c. 3, s. 136, Beyzâvî, c. 1, s. 571 , Ebussuud, c. 5, s. 143.

728. İbn Sa'd, c. 3, s. 249, Belâzurî, c. 1, s. 159, Ebu Nuaym, c. 1, s. 140, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1, s. 294.

729. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 249, Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 1, s. 140, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1, s. 294.

730. Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588.

731. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 159, Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, Zehebî, Siyer, c. 1 , s. 294.

732. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 159.

733. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 159, Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 294, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588.

734. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 159.

735. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 159, Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 294, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588.

736. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Belâzurî, Ensâb, c, 1, s. 159, Taberî, Tefsîr, c. 14, s. 182, Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Zehebî, Siyer, c. 1 , s. 294, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588.

737. Suyûtî, Dürru'l-m ensûr, c. 4, s. 132.

738. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 159, Taberî, Tefsîr, c. 14, s. 182, Ebu Nuaym, Hilye, c. 1, s. 140, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Zehebî, Siyer, c. 1 , s. 294, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588.

739. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 160.

740. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67.

741. İbn Sa’d, c. 3, s. 249, Belâzurî, c. 1, s. 160, Taberî, c. 14, s. 182, Ebu Nuaym, c. 1, s. 140, Zemahşerî, c. 2, s. 430, Fahru'r-Râzî, c. 2, s. 121 , İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Kurtubî, Tefsîr, c. 10, s. 180, Nesefî, c. 2, s. 301, Hâzin, c. 3, s. 136, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 294, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 571, Ebussuud, c. 5, s. 143.

742. Nahl: 106.

743. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Belâzurî, c. 1, s. 159-160, Taberî, c. 14, s. 182, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 190, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 67, Kurtubî, c. 10, s. 180, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 295, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588.

İslâm'da Ruhsat ve Azimetin Mahiyeti ve Hükümleri

Ruhsat; Yüce Allah tarafından kullara teklif olunan hüküm I erde, 744 kendilerinin özürleri sebe-biyle745 gösterilen kolaylık ve genişliktir. 746

Azimet de; özürlerle ilişkisi bulunmayan asıl hüküm I erdir. 747

Meselâ, misafirin Ramazan orucunu tutması azimet, tutmaması ise ruhsattır.

Misafir azimeti tercih ederek oruç tuttuğu zaman, ruhsatı terketmiş olur. 748

Misafirin oruçta böyle yapması, kendisi için daha hayırlıdır. 749

Kalbi Allah'a iman ile mutmain bulunan bir kimseye dayanılmaz işkencelerle söylettirilen küfür sözünden dolayı birvebal terettüp etmez. 750

Çünkü, mecbur, mâzurdur. 751

Mecbura küfür sözünü tecvizde, âlimler ittifak etmiştir. 752

Ancak, yapılan işkencenin, ölümle tehdit olunmak, şiddetle dövülmek, 753 ateşte yakılmak754 gibi dayanılmaz derecelerde bulunması gerekir. 755

O takdirde mecbur, ya ruhsatla amel eder, kurtulur; ya da azimeti tercih eder, ölür. 756

Ammar'ın babası Yâsir ile annesi Sümeyye Hatun, dinlerinin izzet ve şerefi uğruna, azimet ile hareket edip ölmeyi tercih etmişler; müşriklerin söyletmek istedikleri küfür sözünü söylememişlerdir. 757

Ammar b. Yâsir ise ruhsat ile amel etmiş;758 kalbi Allah'a ve Resûlüne imanla dopdolu olduğu halde, müşriklerin söylemeye zorladıkları küfür sözünü dil ucu ile söyleyip işkenceden kurtulmuştur. 759

Zemahşerî'ye göre:

" 'Bu iki işten hangisi, Ammar'ın yaptığı mı, yoksa baba ve annesinin yaptıkları mı efdaldir?' diye sorulacak olursa, 'Ammar'ın ebeveyninin fiili efdaldir' denilir. Çünkü, bunlarınkinde, İslâmiyeti izaz için, öldürülmeye katlanma vardır." 760

-------------------------------------

744. Firuzâbâdi, Kâmüsu'l-muhît, c. 2, s. 316.

745. Seyyid Şerif, Ta'rifât, s. 74-75.

746. Kâmûsu’l-muhît, c. 2, s. 316, Seyyid Şerif, Ta'rifât, s. 74-75.

747. Seyyid Şerif, Ta'rifât, s. 100.

748. Kâşânî, Bedâyiu's-sanâyi, c. 2, s. 84.

749. Bakara: 184.

750. Taberî, Tefsir, c. 14, s. 182, Kurtubî, TefsiY, c. 10, s. 181 -182.

751. Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 2, s. 587, Ebussuud, Tefsîr, c. 5, s. 143.

752. Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 588.

753. Fahru’r-R âif, Tefsîr, c. 20, s. 121, H âzin, Tefsîr, c. 3, s. 136.

754. Hâzin, Tefsîr, c. 3, s. 136.

755. Fahru’r-Râzî, Tefsîr, c. 20, s. 121, H âzin, Tefsîr, c. 3, s. 136.

756. Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 2, s. 587, Ebussuud, Tefsîr, c. 5, s. 143.

757. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430, Nesefî, Medârik, c. 2, s. 301.

758. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 232, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 404, İbn Mâce, Sünen, c. 1 , s. 53, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 185-186, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 284, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 179, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 74, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 49, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 217, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 28.

759. İbn Sa'd, Tabakât, c. 3, s. 249, Belâzurî, c. 1 , s. 159, Ebu Nuaym, c. 1, s. 140, Zehebî, Siyer, c. 1 , s. 294, Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 2, s. 588.

760. Zemahşerî, Keşşaf, c. 2, s. 430.

Abdullah b. Mes'ud'un Kâbe'de Açıktan Kur'ân Okuyuşu ve Dövülüşü

İbn İshak'ın Urve b. Zübeyr'den rivayetine göre; Mekke'de Resûlullah aleyhisselâmdan sonra Kur'ân-ı Kerîm'i yüksek sesle ilk okuyan kişi Abdullah b. Mes'ud idi:

Bir gün, Resûlullah aleyhisselâmın ashabı toplanıp:

" Kureyşîler şu Kur'ân'ın yüksek sesle okunduğunu hiç dinlemediler. Kur'ân'ı onlara yüksek sesle okuyup dinletecek kim var?" dediler.

Abdullah b. Mes'ud:

" Ben varım! " dedi.

Arkadaşları:

" Biz, senin hakkında, Kureyşilerden korkanı!

Biz öyle bir adam istiyoruz ki, kendisinin kavim ve kabilesi bulunsun da, Kureyşîler birşey yapmak istedikleri zaman, onlara karşı onu korusunlar! " dediler.

Abdullah b. Mes'ud:

" Siz beni bırakın, ben gideyim. Yüce Allah beni korur! " dedi.

Ertesi günü, kuşluk vakti, Kabe'nin Makam'ına kadar ilerledi.

Kureyşîlerin toplantı yerinde bulundukları sırada, Makam'da, ayak üzerinde yüksek sesle Besmele çekerek er-Rahmân sûresini okumaya başladı.

Kureyş müşrikleri ona yönelip:

" Şu Ümmü Abd'in oğlu ne diyor?! " diyerek mırıldandılar ve sonra da:

" O herhalde Muhammed'in getirdiği bazı şeyleri okuyor! " dediler, hemen kalkıp üzerine yürüdüler, yüzüne gözüne vurmaya başladılar.

Abdullah b. Mes'ud ise, okumaya devam ederek, Yüce Allah'ın sûreyi onun okuyup erişmesini dilediği yere kadar okuyup erişti!

Fakat dövülmekten yüzü gözü ezik ve bere içinde olarak arkadaşlarının yanına döndü.

Arkadaşları:

" Zaten, biz senin bu akıbete uğrayacağından korkmuştuk! " dediler.

Abdullah b. Mes'ud:

" Benim nazarımda şu anda onlardan daha hafif, zayıf durumda Allah düşmanları yoktur!

İsterseniz ben yarın da gider, onlara bir o kadar daha Kur'ân dinletebilirim! " dedi.

Arkadaşları:

" Hayır! Onlara, hoşlanmadıkları şeyi dinletmiş bulunuyorsun. Sana bu kadarı yeter! " dediler. 761

-------------------------------------

761. İbn İshak, İbn Hişam , Sı re, c. 1, s. 336, Taberî, Târih, c. 224-225, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 385-386, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 476.

Ebu Dübb Vadisinde Namaz Kılan Müslümanların Takipçi Müşriklerle Çarpışmaları

Peygamberimiz aleyhisselâmın ashabından bazıları, namaz kılacakları zaman Mekke vadilerine gider, namaz kıldıklarını kavim ve kabilelerinden gizli tutmak isterlerdi. 762

Nitekim, Sa'd b. Ebi Vakkas'la763 bazı sahabiler, Ebu Dübb vadisine kadar gitmişlerdi.

Orada abdest alıp764 namaz kılıyorlar, 765 namaz kıldıklarını kavim ve kabilelerinden hiç kimsenin işitmesini istemiyorlardı.

Fakat, kendilerini gözetleyen ve izleyen766 müşriklerden bazı kimseler;767 Ebu Süfyan Sahr b. Harb, Ahnes b. Şerik ve daha başkaları , 768 üzerlerine çıkageldiler.

Sahabilerin yaptıkları ibadetlerini ayıplamaya, kötülemeye kalkışınca, dövüştüler.

Sa'd b. EbiVakkas eline geçirdiği bir deve çene kemiği ile vurup onlardan birinin başını yardı, kanattı. 769

Bunun üzerine, müşrikler bozguna uğradılar.

Müslümanlarda, cesaretlenerek onları vadiden sürüp dışarı çıkardılar. 770

Bu, İslâm'da bu konuda akıtılan ilk kan oldu. 771

-------------------------------------

762. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 281, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 367, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 147-148, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 456.

763. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 281-282, Belâzurî, Ensâbu'l-eşraf, c. 1 , s. 116, Usd, c. 2, s. 367, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 33, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 456.

764. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 116, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 60.

765. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 282, Belâzurî, c. 1, s. 116, Taberî, Târih, c. 2, s. 216, İbn Hazm, s. 51, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 367, İbn Hacer, c. 2, s. 33, Halebî, c. 1, s. 456.

766. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 116.

767. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 282, Belâzurî, c. 1, s. 116, Taberî, c. 2, s. 216, İbnHazm, s. 51 , İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 367, İbn Hacer, c. 2, s. 33, Halebî, c. 1, s. 456.

768. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 116, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 68.

769. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 282, Belâzurî, c. 1, s. 116, Taberî, c. 2, s. 216, İbnHazm, s. 51 , İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 367, İbn Hacer, c. 2, s. 33, Halebî, c. 1, s. 456.

770. Belâzurî, Ensâbu’l-eşraf, c. 1, s. 116.

771. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 282, Belâzurî, c. 1, s. 116, Taberî, c. 2, s. 216, İbn Esîr, Usd, c. 2, s. 367, İbn Hacer, c. 2, s. 33, Halebî, c. 1, 5. 456.