İslam Tarihi | Nübüvvet Dönemi Öncesi


 

Hazret-i Peygamberin Doğumu, Çocukluğu ve Gençliği

Muhammed Aleyhisselâmın Soyu ve Pak Soyluluğu

Muhammed b. Abdullah, b. Abdulmuttalib, b. Hâşim, b. Abdi Menaf, b. Kusayy, b. Kilab, b. Mürre, b. Ka'b, b. Lüey, b. Galib, b. Fihr, b. Mâlik, b. Nadr, b. Kinane, b. Huzeyme, b. Müdrike, b. İlyas, b. Mudar, b. Nizar, b. Maadd, b. Adnan. 1

Bütün kaynaklar Muhammed aleyhisselâmın, Adnan'a kadar olan atalarının gerek isimlerinde, gerek sıralarında, ittifak halinde bulundukları gibi, 2 Adnan'ın da İsmail aleyhisselâm b. İbrahim aleyhisselâmın öz be öz soyundan geldiğinde de müttefiktirler. 3

Muhammed aleyhisselâmın ondokuzuncu kuşaktaki atası Maadd b. Adnan; İsa aleyhisselâmın muasırı idi. 4

İsa aleyhisselâm ile Muhammed aleyhisselâm arasındaki fetret devrinin 600 yıl oluşu da, 5 bunu ayrıca doğrular.

Maadd, babası Adnan'ın Vefâtından sonra, Kâbe hizmetini üzerine almış, ve Mekke Hareminden hiç ayrılmamıştır. 6

Adnan da; babası Üded'in Vefâtından sonra Kâbe hizmetini üzerine almış, Kâbe'ye meşinden örtü örttürmüş, 7 Mekke Hareminin yıkılan sınır taşlarını da dikmişti. 8

Mekke halkının Kureyş diye anılması, Muhammed aleyhisselâmın onikinci kuşakta yer alan ve ilk kez Kureyş lakabıyla anılan atası Nadr b. Kinane'den dolayıdır. 9 Ve Kur'ân-ı Kerîm'de açıklandığına göre, kendileri, İbrahim aleyhisselâmın soyundan gelme torunlarıdır. 10 Muhammed aleyhisselâm da, onların arasından seçilerek, onlara peygamber gönderilmiştir. 11

Muhammed aleyhisselâm; Kureyş kabilesi içinde, gerek baba ve gerek ana yönünden, en temiz ve en şerefli bir aileye mensuptur. Bunu, bizzat hadis-i şeriflerinde şöyle açıklamışlardır:

" Yüce Allah; İbrahim oğullarından, İsmail'i seçti. 12

İsmail oğullarından, Kinane oğullarını seçti.

Kinane oğullarından, Kureyş'i seçti.

Kureyş'ten, Hâşim oğullarını seçti.

Hâşim oğullarından da, beni seçti." 13

" Ben, Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalib'im!

Yüce Allah; mahlukatı yarattı, ve beni, onların en hayırlı fırkasının içinde bulundurdu!

Sonra, onları iki fırkaya ayırdı ve beni, en hayırlı olan fırkanın içinde bulundurdu.

Sonra, onları kabilelere ayırdı ve beni, en hayırlı olan kabilenin içinde bulundurdu.

Sonra, onları ailelere ayırdı ve beni, onların en hayırlısı içinde bulundurdu.

Ben, sizin aile yönünden de en hayırlınızım, nefis yönünden de en hayırlınızım! " 14

" Ben, Âdem oğulları soylarının en hayırlı, en temiz olanlarından, devirden devre, aileden aileye geçe geçe, nihayet, şu içinde bulunduğum aileden vücuda getirildim! " 15

" Ben, Muhammed b. Abdullah, b. Abdulmuttalib, b. Hâşim, b. Abdi Menaf, b. Kusayy, b. Kilab, b. Mürre, b. Ka'b, b. Lüey, b. Galib, b. Fihr, b. Malik, b. Nadr, b. Kinane, b. Huzeyme, b. Müdrike, b. İlyas, b. Mudar, b. Nizar'... ım! Halk, ne zaman iki kısma ayrılsa, muhakkak, Allah beni onların en hayırlı olanının içinde bulundurmuştur. Ben, Cahiliye devrinin kötülüklerinden hiçbir şey bulaşmaksızın, ana ve babamdan meydana geldim.

Ben, tâ Âdem'den babama ve anneme gelip ulaşıncaya kadar, hep nikâh mahsulü olarak meydana geldim, asla zinadan meydana gelmedim!

Ben, sizin nefis yönünden de en hayırlınızım, baba soyu yönünden de en hayırlınızım! " 16

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın annesi Âmine binti Vehb, b. Abdi Menaf, b. Zühre, b. Kilab, b. Mürre'dir. 17

Zühre; Hâşim oğullarının ataları olan Kilab oğlu Kusayy'ın kardeşi olduğuna göre, Hazret-i Âmine'nin soyu, kocası Hazret-i Abdullah b. Abdulmuttalib'in soyu ile Mürre b. Kilab'da birleşir.

İbn Sa'd; Ensar bilginlerinden Muhammed b. Sâib'e dayanarak, Peygamberimiz aleyhisselâmın anne ve anneannelerini, babaannelerini batınlarca kaydettikten sonra, bu bilginin:

" Peygamber aleyhisselâmın beşyüz annesini tesbit ve kayd etmeye muvaffak oldum. Hiçbirinde, ne zinaya, ne de Cahiliye çağında işlenegelen kötü işlerden hiçbir şeye rastlamadım! " dediğini de nakleder. 18

Bunun içindir ki, büyük bilgin İbn Haldun, " Muhammed aleyhisselâmdan başka, hiçbir kulun, ilahî ikram olarak ne soyunun bu derece mazbut olduğunun, ne de Âdem aleyhisselâmdan kendilerine gelinceye kadar soy şerefliliğinin kesintisiz devam ettiğinin görülmediği" ni bildirir. 19

-------------------------------------

1. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 1-4, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 55-56, Mus'abuz-Zübeyrî, Nesebi Kureyş, s. 3-17, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 238, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 51-52, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 12- 92, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 118, Taberî, Târîh, c. 2, s. 191; İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 4, s. 249, Mes'ûdî, Mürûcu'z-zeheb, c. 2, s. 272, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 179, İbn Hazm, Cevâmiu's-sîre, s. 2, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 25, İbn Asâkir, Târîh, c. 1, s. 279, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 76-77, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 20, Nevevî, Tehzîbul-esmâ, c. 1, s. 21, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 29, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 21-22, Zehebî, Târîhu'l- İslâm, s. 17, İbn Haldun, Târîh, c. 2, s. 2, s. 4; c. 2, ks. 1, s. 323-330, Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 16, s. 301-303, İbn Hacer, Fethu'l-bârî, c. 7, s. 123-125, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 18-19.

2. İbn Kuteybe, Maârif, s. 51, Taberî, Târîh, c. 2, s. 191, İbn Hazm, Cevâmiu's-sîre, s. 2, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 180, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 29, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 22, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 1, s. 298, Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 16, s. 303, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 19.

3. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 8, İbn Hazm, Cevâmiu's-sîre, s. 2, Cemhere, c. 1, s. 7 İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 29, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 22, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 17, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 1, s. 241, 298.

4. İbn Sa'd. Tabakât, c. 1, s. 57, İbn Asâkir, Târîh, c. 1, s. 280, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 17, İbn Hacer, Fethu'l-bârî, c. 1, s. 392.

5. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 270.

6. Yâkubî, Târîh, c. 1, s. 223.

7. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 15, Yâkubî, Târîh, c. 1, s. 223

8. Yâkubî, Târîh, c. 1, s. 223, Ebu't-Tayyib, Ikdu's-sâmîn, c. 1, s. 37.

9. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 96, İbn Sa'd. Tabakât, c. 1, s. 72, Yâkubî, Târîh, c. 1, s. 232, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 1, s. 324.

10. Hacc: 78.

11. Bakara: 129, 151.

12. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 20, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 107, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 583.

13. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 20, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 107, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1782, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 583, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 165, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 26, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 22, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 255-256.

14. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 210, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 584, İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 173, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 170, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 77-78, İbn Esîr, Câimiu'l-usûl, c. 9, s. 397, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 256.

15. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 25, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 373, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 166, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 175, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 77, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 256.

16. Hâkim, M. Ulûmi'I-hadîs, s. 170-171, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 174-175, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 255-256, Suyûtî, Câmiu's-sağîr, c. 1, s. 107, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 11, s. 401.

17. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 59.

18. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 59-60, İbn Asâkir, Târîh, c. 1, s. 288-291, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 11.

19. İbn Haldun. Târîh. c. 1. s. 115.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın İsimleri ve Künyesi

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Benim birtakım isimlerim varıdır:

Ben Muhammed'im!

Ben Ahmed'im!

Ben Mâhî'yim ki, Yüce Allah, küfrü benimle yok edecektir!

Ben Hâşır'ım ki, insanlar, Kıyamet günü benim izimce haşr olunacaklardır!

Ben Âkıb'ım ki, benden sonra peygamber yoktur! " 20

" Ben rahmet peygamberiyim! " 21

" Ben savaşlar peygamberiyim! " buyurmuşlardır. 22

Peygamberimiz aleyhisselâm, Kur'ân-ı Kerîm'de dört kere Muhammed ismi ile, 23 bir kere de Ahmed ismi ile anılır. 24

Muhammed: övülmeye layık hasletleri çok olan,

Ahmed ise: en çok övülen veya en çok hamd ve şükür eden, ya da, bu hasletlerle anılan zât mânâlarına gelir. 25

Peygamberimiz aleyhisselâm; en çok Muhammed ismi ile anılmış, Muhammed ismini kullanmıştır.

Medine'de bulunan Mekkeli ve Medineli Müslümanlarla Yahudileri ve her iki tarafın müttefiklerini ilgilendiren muameleler hakkında yazdırdığı yazıda Peygamberimiz aleyhisselâmın Muhammed ismi yer alır. 26

Ebu Süfyan b. Hâris'in Peygamberimiz aleyhisselâmı hicveden şiirine karşı, Hassân b. Sâbit, söylediği uzunca şiirde:

" Demek, sen Muhammed'i hicvettin ha?! " der. 27

Peygamberimiz aleyhisselâm; Hicretin altıncı yılında Hudeybiye'de Kureyş müşrikleriyle yaptığı muahedenin yazısını yazdırmak isteyip:

" Yâ Ali! Bu, Muhammed Resûlullah'ın, Süheyl b. Amr ile üzerinde anlaşıp sulh oldukları28 ve gereğinin yerine getirilmesini kararlaştırıp imzaladığı maddelerdir" buyurunca, 29 Süheyl b. Amr Hazret-i Ali'nin elini tuttu. 30

Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Vallahi, biz senin gerçekten peygamber olduğunu tanımış olsaydık, Beytullahı ziyaretten seni alıkoymaz ve seninle çarpışmaya kalkmazdık! 31 En iyisi, sen, muahedenameye bizim bildiğimiz şeyi yaz! " dedi. 32

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ya nasıl yazalım?" diye sordu. 33

Süheyl b. Amr:

" Muhammed b. Abdullah diye kendi ismini ve babanın ismini yaz! " dedi. 34

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Bu da güzeldir. Öyle yazınız! 35

Ben, hem Abdullah'ın oğluyum, hem de Allah'ın Resûlüyüm! 36

Vallahi, siz beni yalanlasanız da, ben yine, hiç şüphesiz, Allah'ın Resûlüyüm! 37

Kendi ismimi ve babamın ismini yazdırmak, benim peygamberliğimi gidermez! " buyurdu. 38

Hükümdarlara gönderilen İslâmiyete davet mektuplarında da, Muhammed ismi yazılı, Muhammed Resûlullah mührü basılı idi. 39

Peygamberimiz aleyhisselâmın, hadis-i şeriflerinde açıkladıkları isimlerinden başka, Kur'ân-ı Kerîm'de ve daha önceki peygamberlere indirilmiş olan ilahî kitablarda geçen daha birçok isimleri vardır.

İsimlerin çokluğu ise, isim sahibinin şerefinin üstünlüğünü gösterir. 40

Peygamberimiz aleyhisselâm; Hazret-i Hatice'den ilk doğan oğlu Hazret-i Kasım'dan dolayı (Ebu'l-Kasım=Kasım'ın Babası) diye künyelenmişti. 41

Medineli Ensardan bir zât, doğan oğluna Muhammed ismini koymak istemiş ve bunda bir sakınca olup olmadığını Peygamberimiz aleyhisselâmdan sormuştu. 42 Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Benim ismimi takınınız! Amma, künyemi takmayınız! " buyurmuştur. 43

Hazret-i Ali de:

" Yâ Rasûlallah! Senden sonra doğacak çocuğuma senin ismini ve künyeni takmamı uygun görür müsün?" diye sormuş; Peygamberimiz aleyhisselâm ona:

" Evet! " buyurmuştur. 44

-------------------------------------

20. Malik, Muvatta, c. 2, s. 1004, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 105, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 162, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1828, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 135, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 225.

21. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 105, Ahmed b. Hanbel, Müsned. c. 5, s. 405, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1821.

22. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 105, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 405.

23. Âl-i İmrân: 144, Ahzâb: 40, Muhammed: 2, Feth: 29.

24. Saf: 6.

25. Râgıb, Müfredâtü'l-Kur'ân, s. 131.

26. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 147-150, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 291 -292.

27. Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1936.

28. İbn İshak, İbn Hişam, Sıre, c. 3, s. 332, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 611, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 97, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 342, c. 4, s. 325.

29. Ebu Yûsuf, Kitâbu'l-harac, s. 210, Aüdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 337, 338, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 232, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1410, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 155.

30. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 87.

31. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 338, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 233, Buhârî, Sahih, c. 3, s. 181.

32. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 87, Taberî, Tefsîr, c. 26, s. 94.

33. Ebu Yûsuf, Kitâbu'l-harac, s. 210.

34. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 332, Ebu Yûsuf, Kitâbu'l-harac, s. 210, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 610, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 268, Müslim , Sahîh, c. 3, s. 1411.

35. Ebu Yûsuf, Kitâbu'l-harac, s. 210.

36. Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl , s. 232, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 155.

37. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 375, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181.

38. Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 54.

39. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 58, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 24, Müslim , Sahîh, c. 3, s. 1657, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 69-70.

40. Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 236, 239.

41. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 202, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 133, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 396, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 50, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 38, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 377, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 40, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 288, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294.

42. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 105.

43. Abdurrezzak, Musannef, c. 11, s. 44, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 106-107, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 248, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 163, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 136, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 123.

44. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 95, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 106.

Peygamberimiz Aleyhisselâmdan Önce Kimlere ve Ne İçin Muhammed İsmini Koydukları

Tabiîn bilginlerinin büyüklerinden Saîd b. Müseyyeb der ki:

" Araplar, kendilerinden, Muhammed isminde bir peygamber gönderileceğini, Kitab Ehli olan [Yahudi ve Hıristiyan]larla kâhinlerden işitmişlerdi. Bunu işiten Araplardan bazıları peygamber olması ümidiyle-oğullarına Muhammed ismini vermişlerdi:

1) Benî Temimlerden Süfyan b. Mücaşi', Şam'a gidip bir rahibin evine inmişti. Süfyan, kendisinin Mudarlardan olduğunu söyleyince, rahip:

" Araplar içinde bir peygamber gönderilecek, kendisine Muhammed denilecektir! " dedi. 45 Bunun üzerine, Süfyan, doğan oğluna Muhammed ismini verdi. 46 Muhammed b. Süfyan, büyüyünce, Hıristiyan papazı oldu. 47

2) Benî Süleymlerin Zekvan oğullarından48 Muhammed b. Huzâî'ye, 49 Muhammed ismi, peygamber olması ümidiyle verilmiştir.

Ebrehe bu Muhammed b. Huzâî'yi Yemen'e götürmüş, o da orada Ebreheyie birlikte bulunmuş ve Hıristiyanlık dininde ölmüş;50 Ebrehe'nin emriyle, Kabe yerine, San'a'daki Kulleys kilisesine haccetmeleri için propaganda yaparken, Huzeyl'lerden Urve b. Hıyad tarafından bir okla vurulup öldürülmüştür. 51

3) Benî Süleymlerden Muhammedü'l-Cüşemî'ye,

4) Muhammedü'l-Useydî'ye,

5) Muhammedü'l-Fukaymî'ye, 52

6) Muhammed b. Berrü'l-Kinanî'ye,

7) Muhammed b. Humran b. Malikü'l-Cu'fPye,

8) Benî Cahcabalardan Muhammed b. Ukbetü'I-CüIahu'l-Evsî'ye. 53

9) Muhammed b. Hırmazü't-Temim'e, 54

10) Evsîlerden Muhammed b. Meslemetü'l-Ensarî'ye... 55 hep, peygamber olması maksat ve ümidiyle Muhammed ismi konulmuştur. 56

-----------------------------------------------------

45. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 169.

46. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 130.

47. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 169, İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 130.

48. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 169.

49. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 130.

50. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 169.

51. Taberî, Tefsîr, c. 30, s. 300.

52. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 169.

53. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 130, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 538.

54. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 130.

55. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 130, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 538.

56. İbn Sa'd. Tabakât. c. 1. S. 169.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Babası Hazret-i Abdullah'ın Vefâtı

Peygamberimiz aleyhisselâmın babası Hazret-i Abdullah, Hazret-i Amine ile evlendikten kısa bir müddet sonra, 57 Kureyşlilerin ticaret malları yüklü kafilelerinden bir kafileye katılarak Şam'a, Gazze'ye gitmişti. Satacaklarını satıp alacaklarını aldıktan sonra, oradan geri dönüldüğü sırada, 58 yolda hastalandı. Medine'ye gelince, 59 arkadaşlarına:

" Ben, burada dayılarım Adiyy b. Neccar oğullarının yanında biraz kalayım" dedi ve hasta olarak onların yanında bir ay kaldı.

Kafile arkadaşları, yollarına devam edip Mekke'ye geldiler.

Abdulmuttalib, onlardan, oğlunun nerede kaldığını sordu. Onlar da, " Onu gerimizde, dayıları Adiyy b. Neccar oğullarının yanında bıraktık. Kendisi hastadır" dediler.

Bunun üzerine, Abdulmuttalib, büyük oğlu Hâris'i acele Medine'ye yolladı. Haris Medine'ye vardığı zaman, Hazret-i Abdullah'ı Vefât etmiş ve Adiyy b. Neccarlardan Nâbiga'nın evine gömülmüş buldu.

Hazret-i Abdullah'ın kabri Nâbiga'nın evinin içine girilince sol tarafa düşen küçük evindedir.

Dayıları; Abdullah'ın nasıl hastalandığını, olanca çabalarına rağmen kendisini kurtaramadıklarını ve Nâbiga'nın evine gömdüklerini Hâris'e anlattılar.

Haris, acele Mekke'ye dönüp babasına acı haberi verince, Abdulmuttalib de, Abdulmuttalib'in bütün oğulları ve kızları da son derece ağladılar. 60

Hazret-i Abdullah, Vefât ettiği zaman 25 yaşında idi. 61

Peygamberimiz aleyhisselâm da, daha annesinden doğmamıştı. 62

--------------------------------------------------------

57. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 167.

58. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 99, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 26.

59. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 99, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 92, Taberî, Târih, c. 2, s. 130-131, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 20, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 26, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 263.

60. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 99, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 26, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 263.

61. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 99, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 92, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 10, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 263, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 197.

62. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 167, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 100, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 92, Taberî, Târîh, c. 2, s. 130, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 605, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 10, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 25, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 263, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 187.

Hazret-i Âmine'nin Hazret-i Abdullah Hakkındaki Mersiyesi

Hazret-i Amine, kocası Hazret-i Abdullah için söylediği mersiyede şöyle dedi:

" Artık, Mekke'nin Batha tarafı, Hâşim oğullarından boşaldı.

O, ölümün davetine uyarak, evinden örtüler ve kefenler içinde çıkıp kabre gitti!

Fakat, ölüm insanlar arasında Hâşim oğlu gibi bir yiğit bulup onun boşluğunu dolduramaz. l

Bütün dostları ve arkadaşları, onun tabutunu taşımak için üşüşmekte ve elden ele almakta idiler.

Ne yazık ki, ecel hiç beklenmedik bir zamanda onu alıp götürdü!

Halbuki, o, cömert ve çok merhametli bir insandı." 63

-----------------------------------------------

63. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 100, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 92, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 27, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 187.

Hazret-i Abdullah'ın Terikesi

Hazret-i Abdullah'ın, miras olarak bıraktığı;

1. Ümmü Eymen (Bereke) adında bir köle kadın,

2. Beş adet deve,

3. Birkaç davar, 64

4. Bir adet kılıç,

5. Bir miktar gümüş paradan ibaretti. 65

--------------------------------------------

64. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 100, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 96, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 121, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 21, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 187.

65. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 96, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 21.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Doğumu, Doğum Tarihi ve Doğum Yeri

Peygamberimiz aleyhisselâm; Fil yılında, Rebiülevvel ayının 12. Pazartesi günü, 66 tanyeri ağarırken, 67 Şı'b'daki evlerinde doğdu. 68

Riyaziyecilere göre; doğum tarihi şemsî aylardan Nisan ayının yirmisine rastlamış, 69 Mısırlı Mahmud Felekî Paşa da, bunun Milâdî 571 yılı 20 Nisan Pazartesi gününe rastladığını hesapla doğru-lamıştır. 70

Peygamberimiz aleyhisselâmın doğduğu ev: Şı'b'da, Hâşim'den Abdulmuttalib'e kalan, ondan da Peygamberimiz aleyhisselâmın babası Hazret-i Abdullah'ın hissesine düşen ev olup, " Mevlid Sokağı" diye anılan Ebu Talib Şı'b'ı caddesinde, Leyi sokağında idi. 71

Peygamberimiz aleyhisselâmın doğumu gecesinde, Abdurrahman b. Avf'ın annesi Şifa Hatun da hazır bulunup ebelik etmiştir. 72

Peygamberimiz aleyhisselâmdan üç yaş büyük olan amcası Hazret-i Abbas da; Hazret-i Âmine'nin bir oğlan çocuğu doğurduğu haber verilince, annesinin sabahleyin kendisini elinden tutup oraya götürdüğünü, Peygamber aleyhisselâmın evlerinin ortasında yattığı yerde döşeğine ayağıyla vurduğunu hâlâ görür gibi olduğunu ve orada bulunan kadınların kendisini onun üzerine çekip " Öp kardeşini! " dediklerini bildirir. 73

-------------------------------------------------

66. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 167, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 101, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 215, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 589, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 92, Taberî, Târih, c. 2, s. 125, Hâkim, Müstedrek. c. 2, s. 603, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 30, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 90, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 26, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 23, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 261, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 4.

67. Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 25, 26, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 34.

68. Taberî, Târîh, c. 2, s. 125, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 90.

69. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 159, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 27, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 261, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 34.

70. Mahmud Felekî Paşa'dan naklen Şiblî, Sîretü'n-nebî, c. 1, s. 189-190.

71. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 2, s. 198.

72. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 103.

73. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 320.

Doğum Gecesinde Vuku Bulan Önemli Hadiselerden Bazıları

1. Hazret-i Aişe'den rivayet edildiğine göre;

Mekke'de, ticaretle uğraşan bir Yahudi Peygamberimiz aleyhisselâmın doğduğu gece, doğuşuna alâmet olan yıldızın doğduğunu görmüş, katıldığı Kureyş meclislerinden bir mecliste:

" Ey Kureyş cemaatı! İçinizden, bu gece çocuğu doğan oldu mu?" diye sormuştur.

" Vallahi, bilmiyoruz! " dediler.

Bunun üzerine, Yahudi:

" Ey Kureyş cemaatı! Size söylediğim şeyi ezberleyiniz! Bu gece, bu âhirzaman ümmetinin peygamberi doğmuştur! Onun iki küreği arasında, üzerinde tüyler bulunan kırmızımtırak bir ben de vardır! " dedi.

Meclistekiler, Yahudinin sözlerinden hayrette kalarak meclisten dağıldılar. Onlardan her biri, evlerine varınca, Yahudinin söyediklerini ailelerine haber verdiler.

Bazılarına, aileleri:

" Abdullah b. Abdulmuttalib'in bir oğlu doğdu. Kendisine, Muhammed ismini verdiler" dediler.

Onlar, o günden sonra, Yahudinin evine gidip:

" Bizim içimizde bir çocuk doğduğunu duydun mu, öğrendin mi?" dediler. 74

Yahudi: " Ben size onun doğduğunu haber verdi ktien sonra mı, yoksa önce mi doğdu?" diye sordu.

" Önce doğdu! " dediler. 75

Dileği üzerine, kendisini Hazret-i Âmine'nin evine götürdüler.

Yahudi, Hazret-i Âmine'den, oğlunu yanına çıkarmasını istedi; çıkarıldı.

Peygamberimiz aleyhisselâmın arkasındaki peygamberlik hâtemini görünce, Yahudi bayıldı. Ayıldığı zaman, kendisine " Yazıklar olsun sana! Ne oldu sana?" dediler.

Yahudi:

" Vallahi, artık İsrail oğullarından peygamberlik gitti! 76 Ellerinden Kitab da gitti! Bu, İsrail oğullarının öldürüleceklerine ve bilginlerinin de itibarlarının kalmayacağına verilmiş bir hükümdür! Araplar, peygamberlikle, büyük bir izzet ve şerefe erecekler! 77 Ey Kureyş cemaatı! Sevininiz! Vallahi, siz; haberi doğudan batıya kadar ulaşacak bir atilim ve yenme gücüyle güçleneceksiniz! " dedi. 78

2. Medineli Müslümanlardan şair Hassan b. Sabit der ki:

" Ben, yedi sekiz yaşlarında, duyduklarımı kavrayabilecek, boylu boslu bir çocuktum.

Bir gün, Yesrib'de (Medine'de) bir Yahudinin köşk üzerinden en yüksek sesle:

'Ey Yahudi cemaatı! ' diyerek bağırdığını işittim.

Yahudiler, etrafına toplanınca, ona:

'Allah cezanı versin! Ne oldu sana?' dediler.

O da:

'Ahmed'in doğumunda doğacak olan yıldızı, bu gece doğdu! ' dedi." 79

İbn İshak:

" Hassan b. Sâbit'in torunu Saîd b. Abdurrahman'a:

'Resûlullah aleyhisselâm Medine'ye geldiği zaman Hassan b. Sabit kaç yaşında idi?' diye sordum.

Saıd:

'Hassan, altmış yaşında idi. Resûlullah aleyhisselâm da, elli üç yaşında iken Medine'ye geldi' dedi.

Demek ki, Hassan, o Yahudinin söylediğini yedi yaşında iken işitmiş" demiştir. 80

3. Hazret-i Âmine'nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz aleyhisselâma, ne hamileliği sırasında, ne de onu dünyaya getirirken hiçbir zahmet çekmemiş ve o doğarken de, doğu ile batı arasını aydınlatan bir nurun kendisinden onunla birlikte çıktığını görmüştür. 81

4. Peygamberimiz aleyhisselâm, doğarken, çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini yere dayamış, başını semaya kaldırmış olarak doğmuştur. 82

5. Muhammed aleyhisselâm doğunca, geleneğe göre sabaha kadar üzerine kapatılan çanağın yarılarak, yarığından kendisinin gözlerini semaya diktiği görülmüştür. 83

" Doğrusu, biz bunun gibi bir çocuk görmedik! " denilmiştir. 84

6. Şeytan; hayatında koparacağı dört çığlıktan birisini, bu kutlu doğum gecesinde koparmıştır. 85

7. İran başkadısı ve din adamı Mubezan, rüyasında; birtakım serkeş develerin bir sürü yürük atları önlerine katarak Dicle ırmağını geçtiklerini, İran topraklarına yayıldıklarını görmüştür.

8. Save* gölünün suyu çekilmiştir.

9. Semave* vadisini su basmıştır.

10. Kisra'nın sarayından 14 şerefe yıkılmıştır.

11. İranlıların 1000 yıldan beri hiç sönmeden yanan ateşgedeleri sönüvermiştir! 86

--------------------------------------

74. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 162-163, Hâkim, Müstedrek, c. 22, s. 601-602, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 108, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 267.

75. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 163.

76. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 163, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 602, Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 108-109. Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1 , s. 34-35.

77. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 163.

78. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 163, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 602, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 109, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 267.

79. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 168, Ebu Nuaym. Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 75, Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 486, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1 , s. 110,

80. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 168, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 110.

81. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 102, Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 113, 136, Zehebî, Târîhu’l-İsiâm, s. 47. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, 5. 264.

82. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 102, Taberî, Târîh, c. 2, s. 128, Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 113, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 47, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 266.

83. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 102, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 138, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 113, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 266.

84. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 113.

85. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 149, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 27, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 266-267.

* Sâve, Hem dan ile Kum arasında, eni, boyu altı fersahlıktan fazla olup, " Gemi" diye anılırdı. Gölün suyu çekilince, yerine Sâve şehri kuruldu (Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 200).

* Semave, Küte ile Şam arasında, Kelb arazisinden, taşsız bir çöldür. (Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 3, s. 245, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 200).

86. Taberî, Târîh, c. 2, s. 131-132, İbn Atodi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 29-30. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 139- 140, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 126-127, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 97-100, Muhyiddin b. Arabî, Muhâdarâtu'l-ebrâr, c. 2, s. 66-68, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 28-29, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 35-39, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 268-269, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 200-201.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Kâbe'ye Götürülüp Dua Edilişi

Hazret-i Amine; Peygamberimiz aleyhisselâmı dünyaya getirdiği zaman, Peygamberimiz aleyhisselâmın dedesi Abdulmuttalib'e:

" Bir oğlan torunun doğdu. 87 Gel de, gör onu! " diye haber saldı. 88

Abdulmuttalib, o sırada Kabe'nin yanında, Hicr'de, oğlu, ve kavminden bazı kimselerle birlikte oturuyordu.

Müjdeci, ona:

" Âmine bir oğlan çocuğu doğurdu! " diye haber verince Abdulmuttalib çok sevindi ve hemen ayağa kalkıp yanındakilere birlikte Hazret-i Âmine'yi görmeye geldi. 89

Torununa baktı. 90

Hazret-i Âmine hamile iken düşünde gördüğü şeyleri; kendisine neler söylendiğini ve koyacağı isim hakkında ne emir verildiğini Abdulmuttalib'e anlattı. 91

Abdulmuttalib torununu bir kumaş parçasına sarılmış olduğu halde92 kucağına alıp Kabe'ye girdi.

Orada, Allah'a dua ve ihsanından dolayı şükranını arz ettikten sonra, onu annesine gönderdi. 93

Oğlu Ebu Talib'e de:

" Bu, benim sana, yanında bulundurup üzerine kanat gereceğin emanetimdir. Muhakkak, bu oğlumun hal ve sânı yüce olacaktır! " dedi. 94

----------------------------------------------

87. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 168, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 81, Taberî, Târih, c. 2, s. 125, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 459, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 29.

88. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 168, Taberî, Târîh, c. 2, s. 125, İbn Esîr Kâmil, c. 1, s. 459, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 29.

89. İbn Sa’d, Tabakât, c. 1, s. 103, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1. S. 99.

90. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 168, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 81, Taberî, Târîh, c. 2, s. 125, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 459, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 29.

91. İbn S a'd, Tabakât, c. 1, s. 103, Taberî, Târîh, c. 2, s. 125, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 95, 96, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 459, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 29.

92. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 81.

93. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 168, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 103, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 81 , Taberî, Târîh, c. 2, s. 126, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 96, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 29-30, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 264.

94. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 138.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Hazret-i Âmine ve Süveybe Hatun Tarafından Kısa Bir Müddet Emzirilişi

Peygamberimiz aleyhisselâmı; önce annesi Hazret-i Amine, 95 üç gün veya yedi gün emzirdi. 96

Bundan sonra, Süveybe Hatun, oğlu Mesruh ile birlikte, günlerce emzirdi. 97

Süveybe Hatun, daha önce Hazret-i Hamzayı, sonra da, Peygamberimiz aleyhisselâmla birlikte, Ebu Seleme b. Abdulesed'i de emzirmişti.

Bunun için, Hazret-i Hamza ile Ebu Seleme, Peygamberimiz aleyhisselâmın süt kardeşi idiler. 98

Peygamberimiz aleyhisselâm; Mekke'de iken, Süveybe Hatuna harçlık verir, Hazret-i Hatice de ona ikramda bulunurdu.

Süveybe Hatun; Ebu Leheb'in cariyesi idi.

Hazret-i Hatice onu azad etmek, kölelikten kurtarmak için Ebu Leheb'den satın almak istemişse de, Ebu Leheb yanaşmamıştı.

Peygamberimiz aleyhisselâm Medine'ye hicret ettiği zaman, Ebu Leheb onu kendiliğinden azad etmişti.

Peygamberimiz aleyhisselâm, Süveybe Hatuna Medine'den de harçlık ve elbise gönderirdi.

Hicretin yedinci yılında, Hayber seferinden dönerken, onun Vefât etmiş olduğunu haber alınca " Oğlu Mesruh ne yapıyor?" diye sormuş; " Annesinden önce, o da Vefât etti! " denilmişti.

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm " Onların akrabalarından sağ kalan kim var?" diye sormuş; " Hiçbir kimse yok! " demişlerdir. 99

-----------------------------------------------

95. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 9.

96. Diyarbekri, Hamîs, c. 1, s. 222, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 143,

97. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 108, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 94, Yâkubî, c. 2, s. 9, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 113, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 25, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c, 1, s. 107, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 459.

98. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 108-110, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 291. Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 125, Müslim , Sahîh, c. 2, s. 1072, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 222, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 624, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 9, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 7, s. 453, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 28, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 459.

99. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 108-109, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 95-96, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 28, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 459.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Doğumundan Dolayı Halka Ziyafet Çekilişi

Peygamberimiz aleyhisselâmın doğumunun yedinci günü, dedesi Abdulmuttalib. 100 develer, davarlar kestirerek Mekke halkına üç kez yemek yedirmesini, oğlu Ebu Talib'e emretti.

Ayrıca, Mekke mahallelerinden her mahallede develer kesilerek bırakıldı.

Onlardan insanların, kurtarın, kuşların yararlanmalarına engel olunmadı. 101

Kureyşliler, ziyafetten sonra:

" Ey Abdulmuttalib! Doğumu sebebiyle bize ikramda bulunduğun bu oğluna ne isim taktın?" diye sordular.

Abdulmuttalib:

" Muhammed ismini taktım! " dedi.

Kureyşliler:

" Ne için, aile halkının, atalarının isimlerinden birini takmaya özen göstermedin de, Muhammed ismini taktın?" diye sordular.

Abdulmuttalib:

" Gökte Allah'ın, yerde de halkın onu övmelerini istedim! " dedi. 102

---------------------------------------------

100. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 113, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 266, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 204, Halebî, İnsânu'l-uyûn c. 1, s. 128.

101. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 138.

102. Beyhakî, Delâil. c. 1, s. 113, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 266, Diyarbekrî, c. 1, s. 204, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1. S. 128.

Yeni Doğan Çocukların Sütannelere Verilmesi Âdeti

Yeni doğan çocuklarını sütannelerine vermek, Kureyş ve diğer Arap eşrafının âdetleri idi.

Bu da; kadınların kocalarıyla daha rahat meşgul olmalarını ve çocukların da103 kırda yaşayan Araplar içinde, 104 özellikle havasının güzelliği, rutubetinin azlığı ve suyunun tatlılığı ile tanınan yerlerde yaşayan şerefli kabileler arasında105 sağlam vücutlu, sıkı etli, cesaretli yetişmelerini ve düzgün ve pürüzsüz konuşmayı öğrenmelerini sağlamak içindi.

Emevî halifelerinden Abdulmelik b. Mervan:

" Velid'i sevmek, bize zarar verdi! " derdi.

Velid; annesinin yanından ayrılmadığı için, konuşurken hep gramer hatası yapardı.

Kardeşi Süleyman ise, çok düzgün ve pürüzsüz konuşurdu. Çünkü, Süleyman ve öteki kardeşleri, kırda otururlardı.

Arapça'yı açık, pürüzsüz ve düzgün konuşmayı orada öğrenmişlerdi. 106

Umumiyetle Araplar için tek lügat vardı. Benî Sa'd b. Bekri erin ise, lügatlan yedi idi.

Benî Sa'd b. Bekr b. Hevazin'ler; Arap kabileleri içinde, dil bakımından en fesahatli olanı, en açık, en düzgün ve en pürüzsüz konuşanı idi. 107

Benî Sa'd b. Bekr kabilesi; Arap kabileleri arasında cömertlikleri ve şereflilikleri ile de tanınmış bir kabile idi. 108

Mekke çevresinde ve Harem içinde oturan kabilelerden sütannesi olanlar, her yıl, iki kez, yaz ve güz mevsimlerinde Mekke'ye gelerek, yeni doğan çocukları-ücretle emzirmek üzere-alıp yurtlarına götürürlerdi. 109

------------------------------------------------

103. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 167, Diyarbekrî, Hamîs, s. 1, s. 223.

104. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 167.

105. Diyarbekrî, Hamîs, c. 2, s. 167.

106. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 167-168.

107. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 4, s. 251.

108. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 223.

109. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 223, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 141-142.

Sütannesi Halime Hatunun Peygamberimiz Aleyhisselâmı Emzirişi ve Büyütüşü

Peygamberimiz aleyhisselâmı; Süveybe Hatundan sonra, Benî Sa'd b. Bekrkabilesinden sütannesi Halime Hatun götürüp emzindi. 110

Halime Hatun; Kays b. Aylan'lardan Ebu Züeyb Abdullah b. Hâris'in kızı 111 ve Sa'd b. Bekr b. Hevazin'lerden Haris b. Abduluzza'nın da zevcesi idi.

Peygamberimiz aleyhisselâmın bu sütanne ve babadan kardeşleri de, Abdullah b. Haris, Üneyse binti Haris ve Şeyma binti Haris idi.

Halime Hatun; yanında, kocası ve memedeki küçük oğlu ve Benî Sa'd b. Bekr kadınlarından dal 12 on kadın olduğu halde, 113 emdirilecek oğlan çocuğu arayıp bulmak üzere, yurtlarından yola çıktılar. 114 Mekke'ye geldiler. 115

Halime Hatun der ki:

" İçinde bulunduğumuz kuraklık ve kıtlık yılında, hiçbir şeyimiz kalmamıştı.

Ben, kır merkebimin üzerinde idim.

Yanımızda yaşlı bir devemiz de bulunuyordu.

Vallahi, o bize bir damla bile süt vermiyordu.

Fakat, biz, bir yağmura kavuşmayı, darlıktan kurtulmayı umup duruyorduk.

Üzerinde bulunduğum ank ve zayıf merkebimin yürüyüşünün ağırlığı, arkadaşların canını sıkacak dereceye varmıştı.

Nihayet, Mekke'ye vanp, emzirilecek oğlan çocukları aramaya başladık.

İçimizde hiçbir kadın yoktu ki, o ona arz ve teklif edilsin de, 'Yetimdir! ' denilince onu almaktan kaçınmış olmasın!

Çünkü, bizler, emzireceğimiz çocuğun babasından bahşişe kavuşmayı umuyor, ve onun [Peygamber aleyhisselâmın] hakkında da:

'Yetimdir. Annesi ve dedesi, bize ne ihsan yapabilecek?' diyorduk.

Bunun için, hepimiz, onu emzirmek üzere almak istememiştik.

Benimle gelmiş olan kadınlardan, emzirilecek çocuk almayan, benden başka, kalmamıştı." 116

O sırada, Abdulmuttalib, Peygamberimiz aleyhisselâm için sütannesi arayıp duruyordu. 117

Halime Hatun der ki:

" Abdulmuttalib, benimle karşılaşınca:

'Sen, kimsin?' diye sordu.

'Ben, BenîSa'd'lardan bir kadınım! ' dedim.

'İsmin nedir?' diye sordu.

'Halime' dedim.

Abdulmuttalib gülümsedi:

'Ne güzel! Ne güzel! Sa'd ve hilm iki güzel haslettir ki, dünyanın hayrı da, ebediyetin izzet ve şerefi de bunlardadır.

Ey Halime! Benim yanımda yetim bir çocuk vardır ki, onu Benî Sa'd kadınlarına teklif ettim.

'Biz, götüreceğimiz çocuklardan yararlanmayı, onların babalarından ikram görmeyi umuyoruz' diyerek, almaya yanaşmadılar.

Onu emzirmeyi, sen üzerine alır mısın?

Belki onun yüzünden saadete, mutluluğa erersin' dedi.

Ben de:

'Bana biraz müsaade et de, kocama bir danışayım' dedim.

Hemen, kocamın yanına dönüp durumu ona haber verdim 118 ve:

'Mekke'de, bu yetim çocuktan başka, emzirilecek çocuk yoktur! O çocuğu almamızı uygun görür müsün?

Ben yurdumuza eli boş dönmemizi hoş bulmuyorum. 119

Vallahi, ben, arkadaşlarım arasında, emzirilecek bir çocuk almadan geri dönmeyi istemiyorum.

Vallahi, o yetime gideceğim. Ben de onu alacağım! ' dedim.

Kocam:

'Bunu yapmanda bir sakınca yok. Belki, Allah onun yüzünden bereket ve bolluk ihsan eder. 120

Ey Halime! 121 Git, al onu! 'dedi. 122

Döndüğüm zaman, Abdulmuttalib'i oturmuş, beni bekliyor bir halde buldum.

Kendisine: 'Haydi, çocuğu getir! ' deyince, yüzünde sevinç belirdi ve beni hemen Âmine'nin evine götürdü.

Âmine, bana 'Hoşgeldin! Safa geldin! ' dedi. Beni Muhammed aleyhisselâmın bulunduğu odaya koydu. 123

Odaya girdiğim zaman, o, sütten daha ak bir yün kumaşa sarılmış, kendisinin altına da yeşil ipekten bir sergi serilmişti.

Sırtüstü yatırılmış, mışıl mışıl uyuyor, kendisinden misk kokusu geliyordu!

Sevimliliğine ve yüzünün güzelliğine hayran oldum.

Kendisini uykudan uyandırmaya kıyamadım.

Ellerimi göğsünün üstüne yavaşça koyduğum zaman, gülümsedi ve bana bakmak için gözlerini açtı.

Hemen, iki gözünün arasından öptüm ve kucağıma aldım. '" 124

Hazret-i Âmine:

" Bana, üç gece: 'Oğlunu, Benî Sa'd b. Bekr'lerde Ebu'z-Züeyb ailesi içinde emzireceksin! ' denildi" dedi.

Halime Hatun:

" İşte, bu kucağımdaki çocuğun sütbabası Ebu'z-Züeyb'dir. O benim babamdır" dedi.

Hazret-i Âmine gerek hamilelik, gerek doğum sırasında gördüklerini haber verip " Oğlumu iyi koru! " diyerek Halime Hatuna sıkı sıkı tenbihatta bulundu.

Halime Hatunun içi son derecede ferahladı, işittiği şeyler kendisini sevindirdi. 125

------------------------------------------------------

110. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 108, Taberî, Târih, c. 2, s. 126, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 459, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1, s. 32, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 272.

111. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 169-170, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 110, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 91, Taberî, Târih, c. 1, s. 22, İbn Esir, Kâmil, c. 1, s. 459 460, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 273.

112. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 171, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 93, Taberî, Târih, c. 2, s. 126, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 33.

113. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 110, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 155, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 273.

114. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 111, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 93, Taberî, Târih, c. 2, s. 126, İbn Esîr, Kâmil, c. 1 , s. 460.

115. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 110, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 155, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 133, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 33, Zehebî, Târihu'l-İslâm , s. 46, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 273.

116. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 171-172, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 93, Taberî, Târih, c. 2, s. 126-127, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 155-156, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 133, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 108, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 460, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 33, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 46, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 273-274.

117. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 169, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 92, Taberî, Târih, c. 2, s. 126.

118. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 147.

119. İbn Sa'd Tabakât, c. 1, s. 111.

120. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 172, Taberî, Târih, c. 2, s. 127, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 133-134, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 108, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 460, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 32, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 274.

121. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 147.

122. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 111, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 147.

123. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 147.

124. Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 36, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 223, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 147, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 143.

125. İbn Sa'd. Tabakât. c. 1. s. 111. 113.

Halime Hatun'un Ailesinin Peygamberimiz Aleyhisselâm Yüzünden Hayra ve Geçim Bolluğuna Kavuşması

Halime Hatun, hatıralarını anlatmaya devamla derki:

" Ben onu, ancak başkasını bulamadığım için almıştım.

Binitimin ve yolculuk eşyalarımın yanına döndüğüm ve kucağıma alıp emzirmek istediğim zaman, ona, memelerimden, dilediği kadar süt geldi!

O da, onunla birlikte sütkardeşi de, kanasıya emdiler ve uyudular*

Halbuki, bundan önce, bizim çocuk, kendisiyle birlikte bizi de hiç uyutmam işti.

Kocam, kalkıp o yaşlı ve sütsüz devemizin yanına vardığı zaman, onun da memelerinin sütle dolu olduğunu gördü.

Kendisi, ondan, içeceği kadar süt sağıp içti.

Kendisiyle birlikte, ben de içtim.

Her ikimiz de süte kandık ve doyduk!

Bambaşka ve hayırlı bir gece geçirdik.

Sabaha çıktığımız zaman, kocam, bana: Vallahi, ey Halime! İyi bil ki, sen mübarek bir çocuk almış bulunuyorsun' dedi.

'Vallahi, ben de böyle olmasını umuyor ve diliyordum' dedim.

Sonra, hayvanıma bindim. Çocuğu da kucağıma aldım." 126

Haris ise yaşlı devesinin üzerine bindi; Sirer vadisinde yol arkadaşlarına yetiştiler.

" Kadınlar

'Ey Halime! Ne yaptın' diye sordular.

'Vallahi, hayn ve bereketi en büyük olan bir çocuğu görüp aldım. '

'Yoksa, o kucağındaki, Abdulmuttalib'in oğlu [torunu] mu?' dediler.

'Evet! ' dedim.

Kadınlarımızdan bazılarının kıskandıklarını gördüm. 127

Vallahi, benim merkebim öyle hızlı gidiyordu ki, hepsinin önüne geçti.

Kafiledekilerin merkeplerinden hiçbirisi ona yetişemediler.

Nihayet, kadın arkadaşlarım, bana:

'Ey Ebu Züeyb'in kızı! Yazıklar olsun sana! Biraz durup bizi beklesen a? Gelirken üzerine binmiş olduğun merkep bu değil miydi?' diyerek sesleniyorlar; ben de onlara:

'Evet! Vallahi, işte o merkeptir' diyordum.

Şaşırıyorlar ve:

'Vallahi, buna şaşılacak birşey olmuş! ' diyorlardı.

Nihayet, Benî Sa'd yurtlarındaki evlerimize geldik.

Ben; Allah'ın yarattığı yerlerden, Benî Sa'd yurdundan daha kurak bir yer bulunduğunu bilmiyorum.

Fakat, çocuğu yanımıza getirdiğimizden beri, davarlarımız akşamları karınları tok ve memeleri sütlü olarak dönüyor ve biz de onlardan süt sağıp içiyorduk.

Halbuki, hiç kimse, davarlarından sağıp içecek bir damla süt bulamıyordu.

Hatta, kavmimizden, çevremizde bulunanlar, çobanlarına:

'Yazıklar olsun size! Ebu Züeyb'in kızının çobanı nerede yayıyor, otlatıyorsa, siz de onunla birlikte yaysanız ya' diyerek çıkışmakta idiler.

Fakat, onların davarları akşamlan karınlan aç, memelerinde bir damla bile süt sızmaz bir halde dönerlerken, bizim davarların karınları tok, memeleri sufle dolu olarak dönerlerdi!

Yüce Allah, bize, onun [Peygamberimiz aleyhisselâmın] yüzünden hayırve bereketi arttırdı durdu.

Onun büyüyüp yetişmesi de başka çocuklara benzemiyordu." 128

-----------------------------------------------------

* Peygamberimiz aleyhisselâm, daima, sütannesinin memesinden birisini emmekle yetinip diğerini emmekten kaçınır; onu, süt ortağı, sütkardeşi Abdullah'a bırakırdı. (Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 196, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 34.

126. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 172-173, Taberî, Târih, c. 2, s. 127, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 134, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 108-109, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 461 , İbn Seyyid, Uyünu'l -eser, c. 1 , s. 33, Zehebî, Târîhu'l -İslâm, s. 46, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 274.

127. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 111, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 156.

128. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 173, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 134, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 109, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 461 , İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 34, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 46-47, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 274.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Büyümesindeki Başkalık

Başka çocukların bir aydaki büyümelerini o bir günde büyüyor, başka çocukların bir yıldaki büyümelerini o bir ayda büyüyordu! 129

Peygamberimiz aleyhisselâm; daha iki aylık iken, her tarafa yuvarlanmaya çalışıyordu.

Üç aylık olunca, ayağa kalkıp day duruyordu!

Dört aylık olunca, duvara tutunup yürüyordu!

Beş aylık olunca, bir yere tutunmadan yürüyebiliyordu!

Altı ayı tamamlayınca, yürümeyi hızlandırmıştı.

Yedi aylık iken, konuşuyor, her tarafa gidip geliyordu.

Sekiz aylık iken, konuşuyor, konuşulanı anlıyordu.

Dokuz aylık iken, açık ve düzgün konuşmaya başlamıştı.

On aylık iken, çocuklarla ok atıyordun 130

------------------------------------------

129. İbn Asâkir, Târîh, c. 1, s. 287, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 109, Zehebî, Târîhu'l -İslâm, s. 47.

130. Maâricü'n-nübüvve'den naklen Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 225, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 148

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Sütten Kesilişi ve Annesine Götürülüşü

Halime Hatun der ki: " İki yıl geçince, onu sütten kestim. 131

Kendisi, iki yılı doldurduğu zaman, oldukça iri ve gösterişli bir çocuk olmuştu. Onu annesine götürdük, ama biz, onun yüzünden gördüğümüz hayır ve bereketten dolayı, kendisini yanımızda bir müddet daha tutmaya çok istekli bulunuyorduk." 132

--------------------------------------------

131. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 173, Taberî, Târîh, c. 2, s. 127, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 461, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 34.

132. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 173, Taberî, Târîh, c. 2, s. 127, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 109, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 461, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 34, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 274.

Habeş Hıristiyanlarının Peygamberimiz Aleyhisselâmı Halime Hatunun Elinden Almaya Kalkışmaları

Sütannesi Halime Hatun, Peygamberimiz aleyhisselâmı Medine'ye, annesine götürürken, 133 Siner vadisinde134 Habeş Hıristiyanlarından bazı kimselere rastlamıştı. 135

Hıristiyanlar, Halime Hatuna nereye gittiğini sordular. 136 Sonra da, Peygamberimiz aleyhisselâma dikkatli dikkatli baktılar. 137 Arkasını döndürüp138 onun iki kürek kemiği arasındaki peygamberlik hâtemine ve gözlerinin beyazındaki kırmızılığa baktılar.

Kırmızılık hakkında:

" Gözlerinden bir şikâyeti, hastalığı var mı?" diye sordular.

Halime Hatun:

" Hayır! Bu kırmızılık gözlerinden hiç ayrılmaz" dedi. 139

Hıristiyanlar

" Biz, bunu kralımıza, ülkemize götüreceğiz. Çünkü, bunun bizimle ilgili hali, şanı vardır. Biz, onun işini biliyoruz" dediler. 140

Hıristiyanlar, Peygamberimiz aleyhisselâm hakkında o kadar baskı yaptılar ki, Halime Hatun onu zorla elinden alacaklarından korkmaya başladı. Fakat, Yüce Allah onu onlardan korudu. 141

Halime Hatun, Peygamberimiz aleyhisselâmı onların ellerinden güçlükle kurtarıp142 Hazret-i Âmine'nin yanına götürebildi. 143

Hazret-i Âmine'ye, Peygamberimiz aleyhisselâm hakkında bilgi verdi. Onun uğurluluğu yüzünden gördükleri hayır ve bereketi anlattı. Habeş Hıristiyanlarının yaptıklarını da haber verdi. 144

-------------------------------------------

133. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 173, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 277, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 144, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 157.

134. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160.

135. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 177, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 277, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 144, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 157.

136. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 144.

137. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 177, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 144, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. s. 157.

138. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 177, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 277, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 144, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. s. 157.

139. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 144, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 157.

140. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 177, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 277, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 157.

141. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160.

142. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 177, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 177, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 157.

143. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 157.

144. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Benî Sa'd Yurduna Tekrar Götürülüşü

Halime Hatun der ki:

" Âmine'ye:

'Oğulcuğumu, iyice büyüyünceye kadar benim yanımda bıraksan iyi olur. Çünkü, ben onun Mekke vebasına yakalanmasından korkuyorum! ' dedim.

Bu hususta o kadar ısrar ettim ki, nihayet, Âmine onu yanımızda bırakmaya razı oldu, 145 ve:

'Oğlumla birlikte yurduna dön! Ben de onun Mekke vebasına tutulmasından korkuyorum. Vallahi, onun hali, şanı büyük olacak! ' dedi." 146

------------------------------------------

145. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 173, Taberî, Târih, c. 2, s. 127, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s 135, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 109, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 461, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 34, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 47, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 274.

146. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 112, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 160.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Atlattığı İkinci Tehlike

Halime Hatun; yurtlarına uğrayan bir Yahudi cemaatına:

" Siz, bu oğlum hakkında bana birşey söylemeyecek misiniz?" deyip, Hazret-i Âmine'nin kendisine anlattığı gibi:

" Ben ona hamile iken şöyle şöyle, onu doğurduğumda şöyle, rüyada da şöyle gördüm" diyerek görülenleri anlatınca, Yahudiler birbirlerine:

" Onu öldürünüz" dediler.

Halime Hatuna da:

" O, yetim midir?" diye sordular.

Halime Hatun:

" Hayır! Şu, onun babasıdır. Ben de annesiyim" dedi.

Yahudiler

" Eğer yetim olsaydı, onu muhakkak öldürürdük" dediler. 147

Halime Hatun, Peygamberimiz aleyhisselâmı hemen oradan götürüp kendi kendine:

" Az kalsın emanetimi harap edecektim! " dedi. 148

------------------------------------------------------

147. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 112, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 155-156.

148. İbn Sa'd Tabakât. c. 1. s. 113.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Göğsünün Melekler Tarafından Yarılışı ve Tartılışı

Sütannesi Halime Hatun yemin ederek der ki:

" ... [Muhammed aleyhisselâm], sütkardeşi [Abdullah] ile birlikte evlerimizin arkasında küçük kuzularımızın yanında bulundukları sırada, sütkardeşi telaş ve heyecanla koşarak bize geldi. Bana ve babasına:

'Üzerlerinde ak elbise bulunan iki adam, o Kureyşî kardeşimi tutup yere yatırdılar, kendisinin kamını yardılar! Şimdi, onun içini karıştırıyorlar' dedi.

Ben ve babası, hemen ona doğru vardık.

Kendisini, ayakta ve yüzü sararmış bir halde bulduk.

Ben, hemen tutup onu bağrıma bastım. Babası da bağrına bastı.

'Sana ne oldu yavrucuğum?' diye sorduk.

'Üzerlerinde ak elbise bulunan iki adam gelip beni yatırdılar, kamımı yardılar. Karnımda, bilemediğim birşey aradılar' dedi.

Birlikte, çadırımıza döndük.

Sütbabası Haris:

'Ey Halime! Ben, bu çocuğun başına bir felaket gelmesinden korkuyorum!

Sen, başına bir felaket gelmeden önce, onu hemen ailesine götürüp teslim et! ' dedi." 149

Bu hadise, bazı kaynaklara göre, Peygamberimiz aleyhisselâmın dört-beş yaşlarında bulunduğu sırada vuku bulmuştur. 150

Peygamberimiz aleyhisselâm da bu hususta şu açıklamada bulunmuşlardır

" Ben, Sa'd b. Bekrlerde emzirilip büyütüldüm. O sıralarda, sütkardeşimle birlikte evlerimizin arkasında kendimize ait küçük kuzuları yayıyor, otlatıyorduk. Üzerlerinde ak elbise bulunan iki adam, içi kar dolu, altından bir leğen ile yanıma geldi.

Beni tutup karnımı yardılar.

Kalbimi çıkardılar. Onu da yardılar.

Kalbimin içinden, kara, pıhtılaşmış bir kan parçası çıkarıp attılar.

Sonra, kalbimi, karnımı, o karla iyice yıkayıp temizlediler.

Sonra da, onlardan birisi, arkadaşına:

'Onu, ümmetinden on kişi ile tart! ' dedi.

Beni onlarla tarttı.

Ben onlardan ağır geldim.

'Onu ümmetinden yüz kişi ile tart! ' dedi.

Beni onlarla tarttı.

Ben yine onlardan ağır geldim.

'Onu ümmetinden bin kişi ile tart! ' dedi.

Beni onlarla tarttı.

Ben onlardan da ağır geldim.

Bunun üzerine:

'Artık onu tartmayı bırak! Vallahi, onu bütün ümmeti ile tartacak olsan, yine de o ağır gelir' dedi." 151

---------------------------------------

149. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 173-174, Taberî, Târih, c. 2, s. 127, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 135, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 109-112, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 461 462, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 34, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 47, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 274-275.

150. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 112, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 281, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 161, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 110, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 462, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 36, Zehebî, Târîh, s. 47.

151. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 175-176, Taberî, Târîh, c. 2, s. 130, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 135, 145-146, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 111 -112, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 132-133, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 35, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 275.

Halime Hatunun Peygamberimiz Aleyhisselâmı Mekke'de Kaybedişi

Sütannesi Halime Hatun; Peygamberimiz aleyhisselâmı152 beş yaşında iken, 153 annesine teslim etmek üzere Mekke'ye getirdiği sırada. 154 Mekke'nin yukarı tarafında155 kalabalık arasında kaybetti. 156

Halime Hatun, bunu şöyle anlatır:

" Hayvanıma bindim. Sütoğlumu da önüme aldım.

Mekke'ye giriş kapılarından büyük kapıya kadar vardım.

Orada toplanmış bir cemaat bulunuyordu.

İhtiyacımı gidermek ve üstümü başımı düzeltmek için, sütoğlumu orada bırakıp ayrıldım.

Şiddetli bir gürültü işitip döndüğüm zaman, kendisini orada göremedim.

'Ey insanlar cemaatı! Çocuk nerede?' diye sordum.

'Hangi çocuk?' dediler.

'Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalib! ' dedim.

'Allah'ın, onu büyütmek sebebiyle yüzümü güldüreceği, ev halkımı zengin kılacağı, açlığımı gidereceği ve onu annesine götürüp teslim ederek emanetimden çıkaracağım, sevincime ve umduğuma kavuşacağım sırada, önümden kaptılar kaçtılar!

Lât ve Uzzaya andolsun ki, onu göremeyecek olursam, kendimi şu dağın tepesinden atacağım, parçalanacağım! ' dedim.

'Biz, birşey görmedik' dediler.

Beni ye'se düşürdükleri zaman, elimi başıma koyup:

'Vah Muhammed'ciğim! Vah oğulcuğum! ' diyerek ağlamaya başladım.

Kadınları ve erkekleri, ağıtımla ağlattım.

Orada bulunan halk da, benimle birlikte feryad ederek ağlaştılar, yanıp yakıldılar. 157 Kaybolma haberinin Abdulmuttalib'e benden önce erişmesinden korktum. Hemen gidip Abdulmuttalib'in yanına vardım. Bana bakınca:

'Başına mutluluk mu, yoksa yaramazlık mı geldi?' diye sordu.

'Belki de, yaramazlığın en büyüğü! ' dedim.

Maksadımı hemen anladı.

'Belki de, oğlum senin yanından kaybolmuştur' dedi.

'Evet! 158 Bu gece, Muhammed'i getirmiştim. Mekke'nin yukarı tarafında bulunduğum sırada, kaybettim. Vallahi, şimdi o nerededir, bilmiyorum. 159 Belki de, Kureyşîler hainlik, düşmanlık edip onu öldürmüşlerdir' dedim.

Abdulmuttalib kızdı ve hemen kılıcını sıyırdı.

Kızdığı zaman, hiç kimse onun kızgınlığını durduramazdı. 160

Bana:

'Ey Halime! Sen otur! ' dedikten sonra, Safa tepeciğine çıktı. 161

'Yâ Âl-i Galib! '* diyerek seslendi. 162

Bütün Kureyşlilertoplanıp geldiler:

'Ey Hâris'in babası! Ne haber var?163 Söyle, sana icabet edelim?' dediler. 164

Abdulmuttalib:

'Oğlum Muhammed kayboldu! ' dedi.

Kureyşliler:

'Sen hayvanına atla! Biz de seninle birlikte hayvanlarımıza atlayalım. 165 Sen bizi harekete geçir! Sen denize dalarsan, biz de seninle birlikte dalarız' dediler. 166

Abdulmuttalib hemen hayvanına bindi.

Öteki Kureyşîler de hayvanlarına bindiler.

Mekke'nin yukarı tarafına vardılar. Oradan da, Mekke'nin aşağısına indiler. Birşey göremeyince, Abdulmuttalib, halkı kendi haline bırakıp Beyt-i Harama geldi. İhrama girip, Kabe'yi yedi kere tavaf etti. 167

'Yâ Rab! Kavmimin hepsi toplandı ise de, Muhammed bulunamadı! ' diyerek Allah'tan yardım diledi. 168

Havadan, bir seslenicinin:

'Ey cemaat! Feryad etmeyiniz! Hiç şüphesiz, Muhammed'in Rabbi vardır. Onu yardımsız bırakmaz ve zayi etmez! ' diyerek seslendiğini işittik.

Abdulmuttalib:

'Ey seslenici! Bize, onun nerede bulunduğunu da haber ver! ' dedi.

'O, Tihame vadisinde, sağdaki ağacın yanındadır' diye haber verdi.

Abdulmuttalib, hemen o tarafa doğru gitti." 169

Yolun bir kısmında Varaka b. Nevfel'e rastladı. Birlikte yollarına devam ettiler. 170

O sırada, Peygamberimiz aleyhisselâm bir ağacın altında ayakta duruyor, ağacın dallarını çekip yaprağı ile oynuyordu. 171

Abdulmuttalib, ona:

'Ey çocuk! Sen kimsin?' diye sordu.

'Ben, Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalib'im' cevabını alınca, Abdulmuttalib:

'Canım sana feda olsun! Ben, senin deden Abdulmuttalib'im' dedi. Onu öptü, kucakladı, bağrına basti.

Hemen, hayvanının önüne bindirip Mekke'ye getirdi. 172

Boynuna bindirip Kabe'yi yedi kere tavaf ve onu her türlü tehlike ve kötülükten koruması için Allah'a dua etti. 173 Sonra da, Peygamberimiz aleyhisselâmı, Hazret-i Âmine'ye gönderdi. 174

Duhâ sûresinin:

" Seni (çocukluğunda) kaybolmuş bulup da yolunu doğrultmadı mı?" mealli 7. âyetinin bu hadiseye işaret ettiği rivayet edilir. 175

---------------------------------------

152. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. d, s. 176, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 112, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 94.

153. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 112, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 94, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1 , s. 29, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 179, İbn Esir, Kâmil, c. 1, s. 462.

154. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 176, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 112, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 95.

155. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 176, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 95, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 154.

156. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 176, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 112.

157. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 142-143, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 115-116, İbn Asâkir, Târih, c. 1, s. 377-378.

158. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 144.

159. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 176, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 154.

160. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 144.

161. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 227.

* Cahiliye devrinde davet parolası böyle idi. (Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 116).

162. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 116, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 227.

163. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 144, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 227.

164. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 227.

165. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 144, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. s. 116. İbn Asâkir, Târih, c. 1 , s. 378-379, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 227.

166. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 144, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 166,

167. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 144, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 116, İbn Asâkir, Târîh, c. 1, s. 379, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 228.

168. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 144, İbn Asâkir Târih, c. 1, s. 379.

169. Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 144, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 116, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 98, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 228, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 154, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 149.

170. Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 144, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 228, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 149.

171. Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 144, Ebu’l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 116, Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 98.

172. Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 144, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 154.

173. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 176, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 95, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 277.

174. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 176, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 277.

175. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 95, Zemahşerî, Keşşaf, c. 4, s. 264-265. Kurtubî, Tefsîr, c. 20, s. 97-98, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 277.

Bir Kâhinin Peygamberimiz Üzerindeki Teşhisi ve Korkunç Teklifi

Peygamberimiz aleyhisselâm, beş yaşında bulunduğu ve dedesi Abdulmuttalib'e teslim edildiği sırada, Mekke'ye bir kâhin gelmişti. Kâhin Abdulmuttalib'in yanında Peygamberimiz aleyhisselâmı görünce, ona dikkatli dikkatli bakıp:

" Ey Kureyş cemaatı! Şu çocuğu öldürünüz! Çünkü, o sizi bölecek, öldürecek! " dedi.

Abdulmuttalib, Peygamberimiz aleyhisselâmı hemen oradan kaçırdı. 176

---------------------------------------

176. İbn Sa'd, Tabakât, 11, s. 166.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Annesine Teslim Edilişi

Halime Hatun der ki:

" Sütoğlumu annesine götürdüğümüz zaman:

'Onu ne diye getirdin ey sütannesi? Halbuki, yanında kalması için ne kadar ısrar etmiş durmuştun?' dedi.

'Allah oğlumu büyüttü. Ben artık üzerime düşen vazifeyi yerine getirmiş bulunuyorum. Doğrusu, kendisinin başına birşeyler gelmesinden de korktum. Şimdi, onu, istediğin gibi, sana teslim ediyorum' dedim.

'Sen bu halde değildin. Bana doğrusunu haber ver?' dedi.

Kendisine herşeyi haber vermedikçe beni bırakmadı, ve:

'Yoksa, sen ona şeytanın musallat olduğundan mı korktun?' dedi.

'Evet' dedim.

'Hayır! Vallahi, şeytan için, ona musallat olmaya, sataşmaya asla yol yoktur. Hiç şüphesiz, benim oğlum için büyük bir hal ve şan vardır. Ben sana onun haberini bildireyim mi?' dedi.

'Evet! Bildir' dedim.

'Ben ona hamile olduğum zaman, Şam topraklarından Busra'nın köşklerini* bana aydınlatıp gösteren bir nurun benden çıktığını gördüm.

Ona hamileliğimde de, vallahi, bana hamilelikten daha hafif, daha kolay gelen birşey görmedim.

Doğurduğum zaman, o, başka çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip, ellerini yere dayamış, başını semaya kaldırmış olarak doğmuştur.

Şimdi, sen onu bana bırakıp doğruca yurduna gidebilirsin artık' dedi." 177

------------------------------------------

* " Busra'nın köşkleri" yerine " Busra'daki develerin boyunlarını" rivayeti de vardır. (İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 102, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 47, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 266).

177. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 175, Taberî, Târih, c. 2, s. 127-128, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 135, 136, İbn Asâkir, Târih, c. 1, s. 287-288, İbn Esir, Kâmil, c. 1, s. 462, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 34, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 47, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 275, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 39, Diyarbekrî, c. 1 , s. 266.

Mekkelilere Ziyafet Çekilişi ve Halime Hatunun İkramlara Gark Edilişi

Halime Hatun der ki:

" Kureyşliler ve sair halk sakinleştikleri zaman, Abdulmuttalib, yirmi deve178 ve ayrıca, davar ve sığır da kestirip Mekke halkına yemek yedirdi. 179

Fakirlere sadaka olarak da, 50 ratl** altın dağıttı. 180

Sonra da, benim için hazırlanacak herşeyi en güzel bir şekilde hazırlatıp beni yurduma döndürdü.

Ben, yurduma, tarif edemeyeceğim her dünyalık hayırla döndüm!

Muhammed, dedesinin yanında kaldı.

Abdulmuttalib'e, onun bütün haberlerini anlattım.

Abdulmuttalib onu bağrına basıp ağladı.

'Ey Halime! Hiç şüphesiz, bu oğlum için büyük bir hal ve şan vardır. Ben, o zamana erişmeyi ne kadar arzu ederdim! ' dedi." 181

-----------------------------------------

178. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 145.

179. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 145, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 154.

** Ratl veya rıtl, 12 ukıyye'dir, 1 ukıyye de 40 dirhemdir, (Firuzâbâdi, Kâmûsu'l-muhît, c. 3, s. 396).

180. Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 228, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 149.

181. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 145.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Halime Hatuna Sevgi ve Saygısı

Peygamberimiz aleyhisselâm, Halime Hatunu gördükçe:

" Benim annem, annem! Benim annem! " der, kendisine candan sevgi ve saygı gösterir, omuz atkısını yere serip onu oturtur, 182 bir dileği varsa hemen yerine getirirdi. 183

Halime Hatun, bir gün, Peygamberimiz aleyhisselâmı görmek için Mekke'ye gelmişti.

Peygamberimiz aleyhisselâm, o zaman, Hazret-i Hatice ile evli bulunuyordu. 184

Halime Hatunu konukladılarve ağırladılar. 185

Halime Hatun; yurtlarında hüküm süren kuraklık ve kıtlıktan, hayvanlarının kırıldığından dert yandı.

Peygamberimiz aleyhisselâm, bu hususta Hazret-i Hatice ile konuştu.

Hazret-i Hatice, ona kırk koyun ile, binmek ve yüklerini taşımak üzere, bir de deve verdi. 186

Peygamberimiz aleyhisselâm; Mekke'nin fethinde Ebtah mevkiinde bulunduğu sırada, Halime Hatunun kızkardeşi, görümcesi (kocasının kızkardeşi) ile birlikte, Peygamberimiz aleyhisselâmı ziyaret ve bir dağarcık içinde keş peyniri (çökelek) ve yoğurt kurusu ile eritilmiş yağ hediye etmişti.

Peygamberimiz aleyhisselâm, ona hemen Halime Hatunu sordu. Vefât etmiş olduğu söylenince, Peygamberimiz aleyhisselâmın gözleri yaşla doldu.

Onun, geride kimlerinin kaldığını da sorup bilgi aldı.

Bu sütannenin kardeşine elbise giydirilmesini, bir deveye bindirilmesini, kendisine ayrıca 200 dirhem gümüş para da verilmesini emretti.

Kadıncağız sevinerek yurduna dönerken:

" Sen, küçük iken de, büyüdükten sonra da ne güzel kefil olunansın, bakılansın! " demekte idi. 187

Hevazin temsilcileri içinde Medine'ye gelen ve Peygamberimiz aleyhisselâma sütannesi dolayısıyla amca düşen Ebu Servan da:

" Yâ Rasûlallah! Biz seni süt emer olarak gördük. Fakat senden daha hayırlı süt emenini görmedik!

Biz seni sütten kesilmiş olarak gördük. Fakat senden daha hayırlı sütten kesilenini görmedik!

Biz seni genç iken de gördük. Fakat senden daha hayırlı genç görmedik! " demiştir. 188

----------------------------------------

182. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 114, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 114. Diyarbekrî. Hamîs, c. l, s. 228.

183. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 114.

184. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 95, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 114.

185. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 95.

186. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 114, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 95, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 114. Diyarbekrî, Hamîs. d, s. 228.

187. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 95.

188. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 114, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 28, Suyutî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1. S. 149.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Annesiyle Birlikte Medine'ye Gidişi

Peygamberimiz aleyhisselâm; Mekke'de, annesi Hazret-i Amine ile dedesi Abdulmuttalib b. Hâşim'in yanında, Yüce Allah'ın himayesinde yaşıyor; Yüce Allah, onu, peygamberlikle şereflendireceği için, bir nebat, bir gül gibi güzelce büyütüyordu. 189

Peygamberimiz aleyhisselâm, altı yaşında iken; annesi Hazret-i Âmine, kocası Hazret-i Abdullah'ın Medine'deki Benî Adiyy b. Neccarlardan olan dayılarını ziyaret ettirmek üzere. 190 Peygamberimiz aleyhisselâmı dadısı Ümmü Eymen ile birlikte iki deve üzerinde Medine'ye götürdü ve Nâbiga'nın evine indi. 191

Rivayete göre; Hazret-i Âmine'nin Medine'ye gidişi, özellikle, kocası Hazret-i Abdullah'ın kabrini ziyaret içindi. 192

Zaten, Hazret-i Âmine her yıl Medine'ye gidip kocasının kabrini ziyaret ederdi. 193

Kendisinin aynı maksatla, kayınpederi Abdulmuttalib ve dadı Ümmü Eymen'le birlikte Medine'ye gittiği de rivayet edilir. 194

Neccar oğullarının dayılıkları, Abdulmuttalib'in dayısı olmalarından dolayı idi. 195

Hâşim b. Abdi Menaf, Medine'de Benî Neccarlardan Amr'ın kızı Selma Hatunla evlenmiş; Abdulmuttalib, Selma Hatundan doğmuştu. 196

-----------------------------------------------------

189. İbn İstıak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 177, İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 1, s. 37, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 279.

190. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 177, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Taberî, Târîh, c. 2, s. 131, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 188, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 30, İbn Esîr, Kâmil, c. 1 , s. 467, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 37, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 50.

191. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 163, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 117, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 47.

192. İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 467, Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 1, s. 79.

193. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 1, s. 79, Semhûdî, Vefâü'l-Vefâ, c. 3, s. 1119.

194. Belâzurî, Ensâbu’l -e şrâf, c. 1, s. 94, Yakut, Mu’cemu’l -büldân, c. 1, s. 79.

195. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. d, s. 177-178.

196. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, 1, s. 145, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 39, Taberî, Târîh, c. 2, s. 176, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 1. s. 337.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Medine Ziyaretine Ait Bazı Hatıraları ve Yahudilerin Onun Üzerindeki Teşhisleri

Konuklar; Medine'deki dayılarının evinde bir ay oturdular. 197

Peygamberimiz aleyhisselâm; Medine'de geçen bir aylık ikametleri sırasında olanlardan birçok şeyler hatırlıyordu.

Nitekim, Medine'ye hicret edip geldiği zaman, Adiyy b. Neccar oğullarının köşklerini görür görmez tanımışı98 ve:

" Çocukluğumda, bu köşkün damında Ensar kızlarından Enise ile oynardım. Dayılarımın oğullarından bazıları da yanımda bulunurlardı" demiştir.

Nâbiga'nın evine bakınca da:

" Oraya da, beni annem konuk olarak indirmişti.

Babam Abdullah b. Abdulmuttalib'in kabri de bu evin içindedir.

Suda yüzmeyi de, Adiyy b. Neccarların kuyusunda öğrenmişti m. 199

Yahudilerden birtakım kimseler, yanıma gelirler, bana bakar dururlardı. 200

Bir gün, Yahudilerden bir adam da, bana dikkatli dikkatli bakıp durduktan sonra, dönüp gitti. Yalnız bulunduğum bir günde, tekrar yanıma gelip:

'Ey çocuk! Senin ismin nedir?' diye sordu.

'Ahmed! ' dedim.

Sırtıma bakınca:

'Bu, bu ümmetin peygamberidir! ' dedi.

Dayılarım da durumu anneme anlatınca, annem benim hayatım hakkında korkmaya başladı.

Mekke'ye dönmek üzere, Medine'den acele yola çıktık." 201

Peygamberimiz aleyhisselâmın dadısı Ümmü Eymen de, bu husustaki hatırasını şöyle anlatır:

" Bir gün, gündüzün ortalandığı sırada, Medine Yahudilerinden iki kişi gelip:

'Ahmed'i yanımıza çıkar da, bir bakalım?' dediler.

Kendisini onların yanına çıkardım. Uzun uzun süzdüler, evirdiler, çevirdiler. 202 Hatta, onun edeb yerine bile baktılar! 203

Onlardan birisi diğerine:

'Bu, bu ümmetin peygamberidir. Burası da, onun hicret yurdudur. Bu şehirde de, öldürme ve sürgün etme gibi birtakım büyük hadiseler vuku bulacaktır' dedi. 204

Ben, ondan bu hususta işittiğim sözlerin hepsini ezberlemişimdir." 205

--------------------------------------------------

197. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 163, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 117, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 42.

198. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 163, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 117, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 42, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1 , s. 195, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 163-164, Diyarb ekrf, Hamîs, c. 1, s. 229.

199. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 117, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 42, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 229, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 164.

200. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 42, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 229, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 164.

201. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 163-164, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 190, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 164.

202. Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 164, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 279, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1 , s. 196.

203. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 164.

204. Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 164, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 279, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1 , s. 196.

205. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 164, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 196.

Hazret-i Âmine'nin Ebva'da Vefât Edişi ve Peygamberimiz aleyhisselâmın Ümmü Eymen Tarafından Mekke'ye Götürülüp Dedesine Teslim Edilişi

Hazret-i Amine, Medine'deki Neccar oğullarından olan dayılarını ziyaret ettirdikten sonra Peygamberimiz aleyhisselâmı Mekke'ye getirirken, 206 yolda hastalanıp Ebva köyünde durakladı. 207

Başucunda duran ciğerparesinin yüzüne baktı.

Sonra da, ona şöyle hitap etti:

" Ey çekilen dehşetli ölüm okundan, Allah'ın lutfu ve yardımı ile yüz deve karşılığında kurtulan zâtın oğlu!

Allah, seni mübarekve devamlı kılsın!

Eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa, sen celâl ve ikram Sahibi tarafından Âdem oğullarına helâl ve haramı bildirmek üzere gönderileceksin!

Allah, seni, milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan, putperestlikten de esirgeyecek, alıkoyacaktır!

Her canlı varlık ölür.

Her yeni eskir.

Her yaşlanan, kocayan, zeval bulur, yok olur.

Ben de öleceğim.

Fakat, temelli anılacağım.

Çünkü temiz bir oğul doğurmuş, arkamda hayırlı bir andaç bırakmış bulunuyorum." 208

Hazret-i Âmine, Ebva'da Vefât etti. 209 Oraya da gömüldü. 210

Hazret-i Âmine Vefât ettiği zaman otuz yaşında idi. 211

Ebv'a; Mekke ile Medine arasında bir köy olup212 Medine'ye Mekke'den daha yakındır. 213

Medine'ye 23 mil, 214 yani beş günlük uzaklıktadır. 215

Hazret-i Âmine'nin Ebva'da Vefâtı üzerine, Peyamberimiz aleyhisselâmı, dadısı Ümmü Eymen (Bereke) bağrına bastı.

Mekke'den binip gelmiş oldukları iki deveden216 birisine bindi. Ötekini yedeği ne alarak, beş günde, Peygamberimiz aleyhisselâmı Mekke'ye getirip dedesine kavuşturdu. 217

Dünyada böylece babasız ve annesiz kalan Peygamberimiz aleyhisselâmı, Yüce Allah hamisiz bırakmadı. Önce dedesinin, sonra da amcası Ebu Talib'in bağrına bastırdı. 218

Duhâ sûresinin 6. âyetinde:

" Rabbin, seni yetim bulup da barındırmadı mı?" buyurularak bu gerçek hatırlatılır. 219

-------------------------------------------------

206. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 177, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116-119, Belâzurî, c. 1, Taberî, Târih, c. 2, s. 131, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 467, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 37, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 50, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 279.

207. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 172.

208. Ebu Nuaym'dan naklen Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 196, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 4243, Diyarbekri, Hamıs, c. 1, s. 229-230, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 164-165.

209. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 177, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 94, Taberî, TârTh, c. 2, s. 131, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 164-165.

210. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 117, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 94, Süheylî, Ravtiu'l-ünüf, c. 2, s. 185, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 117, Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 1, s. 79, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 50, Semhûdî, Vefâü'l-vefâ, c. 3, s. 1119.

211. Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 10.

212. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 117, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 10, Taberî, Târîh, c. 2, s. 131, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 184, 185.

213. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 185, Halebî, İnsânu'l-uyÜn, c. 1, s. 172.

214. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 1, s. 79, Semhûdî, Vefâü'l-vefâ, c. 3, s. 1118.

215. Semhûdî, Vefâü'l-vefâ, c. 3, s. 1118.

216. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 165.

217. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 30, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 172.

218. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 178, 179, 190, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 118-119, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 10, 14, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 119, 120, Zehebî, Târîhu'l-İslâm s. 50, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 281 -282.

219. Zemahserf, Keşşaf, c. 4, s. 264, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 32, s. 215, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 386, Ebu’l-Fidâ, Tefsir, c. 4, s. 523.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Dadısı Ümmü Eymen'e Sevgi ve Saygısı

Peygamberimiz aleyhisselâmın dadısı Ümmü Eymen'in asıl adı Beneke'dir.

Peygamberimiz aleyhisselâm Hazret-i Hatice ile evlendiği zaman, Bereke de Hazreclilerin Haris oğullarından Ubeyd b. Zeyd ile evlenmiş, kendisinden Eymen doğmuştu.

Eymen, Huneyn gazasında şehit olmuştur.

Ümmü Eymen; Ubeyd'den sonra, Zeyd b. Harise ile evlenmiş, Üsâme adındaki oğlu dünyaya gelmiştir. 220

Peygamberimiz aleyhisselâm bu dadısını sık sık ziyaret221 ve kendisine " Ey anne! " diye hitap eder;222 " Annemden sonra, annem! " diyerek sevgi ve saygı gösterir, 223 ona baktıkça:

" Bu, benim ev halkımdan sağ kalanıdır! " buyururdu. 224

-------------------------------------------------------

220. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 223.

221. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1794, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 304.

222. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 223.

223. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1794, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 303, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 47, Diyarbekrî, Hamîs, c. 2, s. 180..

224. İbn Sa'd, Tabakât, c. 223.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Hazret-i Âmine'nin Kabrini Ziyaret Edişi

Peygamberimiz aleyhisselâm; Hudeybiye umresine giderken, Ebva köyüne uğramıştı. 225 Annesi Hazret-i Âmine'nin kabrini ziyaret için Yüce Allah'tan izin istemiş, izin verilince de226 gidip kabrin üzerini eliyle düzlemiş, 227 ağlamış, yanındakileri de ağlatmıştı. 228 Ne için ağladığı sorulunca: " Rahmet duygusu beni rikkate getirdi de ağladım! " buyurmuştur. 229

------------------------------------------------------

225. İbn Sa'd Tabakât, c. 1, s. 116, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 185, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 117.

226. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Müslim , Sahih, c. 2, s. 671, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 218, Nesâî, Sünen, c. 4, s. 90, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 501, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 189-190.

227. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 116, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 118.

228. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 116, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 671, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 218, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 501 , Nesâî, Sünen, c. 4, s. 90, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 190.

229. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 117, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 189-190, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 117-118, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 279.

Abdulmuttalib Dedenin Peygamberimiz Aleyhisselâmın Üzerine Kol-Kanat Gerişi

Abdulmuttalib Dede; babasız ve anasız kalan torununu yanına alıp şefkatle bağrına bastı.

Oğullarından hiçbirine göstermediği şefkati ona gösterdi. Onun üzerine kanat gerdi, titredi durdu. 230

Abdulmuttalib Dedenin; uyurken veya odasında yalnız iken, yanına hiç kimse giremez, 231 Kabe'nin Hicr'inde serili minderine de, kendisinden başkası oturamazdı. 232

Fakat, Peygamberimiz aleyhisselâm dedesinin yanından hiç ayrılmaz; odasında yalnız olduğu, uyuduğu sırada bile, dedesinin yanına serbestçe girer çıkardı. 233

Kabe'nin gölgesinde serili minderin üzerine-babalarına tazim ve saygılarından dolayı-oğullarından hiçbiri oturmaz, çevresinde dururlarken; Peygamberimiz aleyhisselâm gelip dedesinin minderine serbestçe otururdu.

Amcalarının, kendisini minderden çekmek için tuttuklarını gördüğü zaman, Abdulmuttalib:

" Bırakınız oğlumu! 234 Vallahi, onun büyük bir hal ve şanı vardır! " der, minderinin üzerinde yanına oturtup sırtını eliyle sıvazlar, o ne yapsa hoşuna giderdi. 235

Peygamberimiz aleyhisselâm, yine bir gün, dedesinin Hicr'de serili minderinin üzerine oturmuş, bir adam çekip kendisini minderden kaldırınca, ağlamaya başlamıştır.

Abdulmuttalib:

" Oğlum ne için ağlıyor?" diye sordu.

" Mindere oturma isteğine engel olundu! " dediler. 236

Abdulmuttalib:

" Bırakınız oğlumu! Minderin üzerine otursun! Herhalde o, kendisinde bir şeref duyuyor. Onun ne kendisinden önce geçmiş, ne de sonradan gelecek hiçbir Arabın erişemeyeceği bir şerefe ereceğini umuyorum! " dedi. 237

Abdulmuttalib Dede bu sevgili torununu yanına almadıkça yemek yemez;

" Oğlumu yanıma getiriniz! " der, yanına getirtirdi. 238

Yemeği getirildiği zaman da onu yanına alır, bazan da dizine oturtup yemeğin en nefisini hep ona yedirir, 239 o gelmedikçe yemeklere el sürmez, onun gelmesini bekler, sırtını sıvazlar, başını ve ağzını öper, sözleri ve hareketleri hep hoşuna giderdi.

Edep ve terbiyesine de çok dikkat ederdi. 240

Peygamberimiz aleyhisselâm, sekiz yaşına kadar, yani Abdulmuttalib dedesinin Vefâtına kadar, onun yanında kaldı. 241

--------------------------------------------------

230. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 118, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 164, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 119, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 239, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 188.

231. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 164.

232. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 164, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 54.

233. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 118, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 164, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 119, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 239, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1 , s. 188.

234. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 178, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 81, Yâkubî, Târîh. c. 2, s. 12, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 164, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 37, 38, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 281, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 239, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 177.

235. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 178, Belâzurî, Ensâbu'l-eş/âf, c. 1, s. 81, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 12, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 22, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 22, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 281, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 201, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 239, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 177, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 188-189.

236. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 315, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 120, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 54, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 178.

237. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1 , s. 315, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 120, Zehebî, Târîhu’l-İslâm, s. 54, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 201 , Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 178.

238. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 118, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 239, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

239. Belâzurî, Ensâbu'l-esrâf, c. 1, s. 81, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

240. Belâzurî, Ensâbu'l-esrâf, c. 1, s. 81.

241. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 178, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 13, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 22, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 34, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 54.

Yemen Hükümdarı Seyf b. Zî Yezen'in Yanında Sakladığı Bir Kitapta Peygamberimiz aleyhisselâm Hakkında Yazılı Haberleri Abdulmuttalib'e Açıklayışı

Seyf b. Zî Yezen; Kisrâ tarafından Yemen hükümdarlığına tayin edilip242 tahta oturduktan sonra her taraftan Arap heyetleri gelip kendisini tebrik ettikleri sırada, 243 Mekke'den gelen on kişilik tebrik heyetinin başında Abdulmuttalib b. Hâşim bulunuyordu. 244

Abdulmuttalib ve arkadaşları, hükümdarı, hükümdar selâmıyla* selamladılar.

Abdulmuttalib, temsilci olarak hükümdarın önünde, ayakta durdu. 245

Konuşmak için, hükümdardan izin istedi. 246

Seyf b. Zî Yezen:

" Eğer krallar önünde konuşabilir kişilerden isen, sana izin verilmiştir. 247 Konuş bakalım! " dedi. 248

Abdulmuttalib; Seyf b. Zî Yezen'in bulunduğu makama liyakatini, asaletini, babasının çok hayırlı bir hükümdar, kendisinin de onun hayırlı bir halefi olduğunu. , belirttikten sonra:

" Ey hükümdar! Bizler, Allah'ın dokunulmaz kıldığı Harem'inin halkı ve Beyt'inin (Kabe'sinin) hadimleri olup, zaferini tebrik heyetiyiz; ziyaretçi heyet değiliz! " dedi.

Hükümdar Seyf:

" Ey konuşan kişi! Sen kimsin?" diye sordu.

Abdulmuttalib:

" Ben, Abdulmuttalib b. Hâşim'im" dedi.

Hükümdar:

" Demek, sen kızkardeşimizin oğlusun ha! " dedi*

Abdulmuttalib:

" Evet! " deyince, hükümdar:

" Yakınıma gel! " dedi.

Yaklaşınca, hem ona, hem arkadaşlarına: 249

" Demek, sizler, Kureyşü'l-Ebâtıh'sınız?" dedi.

" Evet! " diye cevap verdiler. 250

Hükümdar:

" Hoşgeldiniz, safa geldiniz! Sizler, yanında emniyet ve huzur bulacağınız, bol bol ihsanlar veren bir kralın yanına geldiniz! Kral ilk konuşmanızdaki sözlerinizi dinledi ve akraba olduğunuzu anladı, ziyaret vesilenizi kabul etti. Sizler burada oturduğunuz müddetçe, gece ve gündüz sohbet edilmeye, oturulup konuşulmaya, 251 övülmeye, 252 ağırlanmaya, ayrılıp giderken de ihsan olunmaya layık, 253 şerefli, 254 şanlı255 kişilersiniz! " dedikten sonra, maiyetine onların konuk ve elçiler konağına götürülüp misafir edilmelerini emretti. Emri yerine getirildi.

Orada bir ay oturdular.

Hükümdar, bir gün, Abdulmuttalib'e haber salıp: 256

" Arkadaşlarının arasından bir tek sen benim yanıma gel! " dedi.

Abdulmuttalib, hükümdarın huzuruna vardığı zaman, onu yalnız bir halde buldu. Yanında hiç kimse yoktu.

Hükümdar Abdulmuttalib'i yanına yaklaştırdı, tahtında onunla birlikte oturdu. 257

" Merhaba! Hoşgeldin, safa geldin! " dedikten sonra;258

" Ey Abdulmuttalib! Ben sana bildiğim bir işin sırrını emanet edeceğim ki, o sırrı, senin yerinde başkası olsaydı, açmazdım!

Fakat, ben, onun madenini sende gördüm.

Bunun için, onu sana açıklayacağım!

Yüce Allah bu hususta izin verinceye kadar, bu sır senin yanında masun ve mahfuz kalsın!

Şüphesiz ki, Allah emrini yerine getirir.

Ben, gizli Kitab'da, kendimize tahsis edip başkasına kapalı tuttuğumuz ilimde; yaşamanın şerefi, ölmenin fazileti bulunan, genellikle bütün insanları ve heyet arkadaşlarını, özellikle de seni ilgilendiren çok büyük, çok şanlı bir haber buldum! " dedi. 259

Abdulmuttalib:

" Ey hükümdar! Bütün göçebe halkı ardarda sana feda olsun! Nedir o büyük ve şanlı haber?" diye sordu.

Hükümdar:

" Tihâme bölgesinde bir çocuk doğacak. Alâmet olarak, onun iki küreği arasında bir ben bulu-nacak! 260 Kıyamet gününe kadar, kendisinde imamlık, sizde de seyyidlik olacak! " dedi. 261

Abdulmuttalib:

" Zât-ı Devletinden, lanet ve nefreti mucib haller sâdır olmasın! " diyerek onu hükümdar selam ve duasıyla selamlayıp:

" Eğer hükümdarlık makamının heybetini, ululuğunu gözönünde tutmak zorunluluğu olmasaydı, sevincimi arttıracak beşareti biraz daha açıklamak Iutfunda da bulunmalarını kendilerinden dilerdim! " dedi.

Bunun üzerine, hükümdar

" Bu zaman, onun doğacağı zamandır.

Hatta, belki de doğmuştur!

Onun ismi Muhammed; babası ve annesi ölmüş olacak!

Kendisinin bakımını, dedesi ve amcası üzerlerine alacak!

Allah, onu apaçık tebligat yapan peygamber gönderecek!

Bizden, ona Ensar (yardımcılar) yapacak!

Dostlarını onlarla aziz, düşmanlarını da onlarla zelil kılacak!

O, arzın en kıymetli yerlerini fethedecek!

Onun doğumu ile, ateşgede sönecek!

Bir olan Rahmân'a ibadet edilecek!

Küfür ve taşkınlıklar yasaklanacak!

Putlar kırılacak!

Şeytan recmolunacak, taşlanacak!

Onun sözü hak ile bâtıl arasını ayırıcı, hükmü sırf adalet, tam ve dosdoğru hüküm olacak!

O daima iyiliği buyuracak ve işleyecek, kötülükten de sakındıracak ve onları ortadan kaldıracaktır! " dedi.

Abdulmuttalib:

" Ömrün uzun, saltanatın sürekli, şan ve şerefin yüce olsun!

Acaba hükümdar bu hususta beni sevindirecek bazı açıklamalar daha yapmak lutfunda bulunurlar mı?" dedi.

Hükümdar Seyf:

" Örtülerle örtülü Beytullah'a, mucizelere ve semavî kitablara andolsun ki, ey Abdulmuttalib! Hiç hilaf yok, muhakkak ki sen onun atasısın! " deyince, Abdulmuttalib sevincinden yere kapandı.

Hükümdar:

" Başını yerden kaldır! Kalbin ferahladı. Ömrün uzadı. İşin yükseldi!

Sana, anlattıklarımdan, idrak ettiğin, kavuştuğun birşey var mı?" dedi.

Abdulmuttalib:

" Evet ey hükümdar! Benim çok sevgili, üzerine titrediğim bir oğlum vardı. Onu senin kavminin şereflilerinden birinin kızı olan Âmine birli Vehb b. Abdi Menaf ile evlendirin iştim. Âmine, dünyaya bir çocuk getirdi. 262 Onun ismini Muhammed koydum. 263 İki küreğinin arasında da bir ben vardır! Anlattığın alâmetlerin hepsi de kendisinde mevcuttur. 264 Onun babası ve annesi de Vefât etmiştir. Kendisinin bakımını, ben ve amcası, üzerimize almış bulunuyoruz" dedi.

Bunun üzerine, hükümdar Seyf:

" Onun hakkında sana söylediklerim, senin söylediğin gibidir.

Oğlunu iyi koru!

Onun hakkında Yahudilerden sakın!

Çünkü, Yahudiler ona düşmandırlar!

Fakat, Allah onlara bu hususta yol ve fırsat vermeyecektir.

Yanındaki heyet arkadaşlarından, yalnız sana açmış olduğum şeyleri, onlara da dürülü tut! Sakın açayım deme!

Sizde bulunacak reisliği, onların ve oğullarının da kıskanıp onun başına gaileler çıkarmayacaklarından emin değilim.

Eğer onun peygamber olarak gönderileceğinden önce ölmeyeceğimi bilseydim, süvarilerim ve piyadelerimle birlikte gider, 265 Yesrib'i (Medine'yi) hicret yurdu, 266 devletime başkent yapardım ! 267

Ben, Nâtık Kitab'da ve Sabık İlimde buldum ki: Yesrib onun hicret ve nusret yurdu, 268 işinin muhkemleşeceği, kabrinin ve yardımcılarının bulunacağı yer olacaktır! 269

Ne olurdu, onu âfet ve belalardan ben koruya idim! " dedi.

Hükümdar; Kureyş heyetinden her bir delegeye onar köle, onar cariye, 270 yüzer deve, 271 beşer ratl (ntl) altın, onar ratl gümüş, 272 Yemen elbiselerinden ikişer kat elbise, içi anberle doldurulmuş birer kutu;

Abdulmuttalib'e ise, bunlardan onar kat verilmesini emretti ve ona:

" Bir yıl geçince, onun (Peygamberimiz aleyhisselam in) işinden neler vukua geldiğinin haberini bana getir! " dedi. 273

Abdulmuttalib, heyet arkadaşlarına, sık sık: 274

" Ey Kureyş cemaatı! İçinizden hiç kimse hükümdarın bana olan bol ihsanına gıpta da, kıskançlık da etmesin!

Hükümdarın bütün bu ihsanı, bana ve benden sonra soyumdan geleceklere olacak şeref ve izzetin yanında, çok az kalacaktır! " derdi.

Kendisine:

" Bu, ne zaman olacak?" dediklerinde de: 275

" Bir zaman sonra zuhur edecek, açığa çıkacak;276 dediğim şey277 bilinecektir! " derdi. 278

Seyf b. Zî Yezen, ne yazık ki, yıl geçmeden öldü. 279 Daha doğrusu, öldürüldü. Yemen'den tardet-tiği Habeşlilerden edindiği hizmetçiler bir gün hükümdarı kendisine mahsus avlanma yerinde yalnız başına bulunduğu sırada harbeleriyle mızraklayıp öldürerek dağ başlarına kaçmışlar, hükümdarın adamları da onların hepsini yakalayıp öldürmüşlerdir. 280

--------------------------------------------------

242. İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 278.

243. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 23, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 82-83, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 9, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 122, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 328, 329, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

244. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 9, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329.

* Hükümdar Selamı: " En'im sabâhan= Sabahlar hayrolsun! Ebeytellânet=Zât-ı Devletinden, lanet ve nefreti mucib haller sâdır olmasın! " demekten ibaretti. (İbn Kuteybe, Maârif, s. 13, 271, Mes’ûdî, Murûc, c. 1, s. 4243. )

245. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 122, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

246. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 24, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 95, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 9-10, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 122, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

247. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 96, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 122, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 240.

248. İbn Abdi Rabbih, Ikdul-ferîd, c. 2, s. 24, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. s. 12.

* Abdulmuttalib' in annesi Selma Hatun, Hazrecîlerdendi. Hazrecîler ise, Yemen Sebe soyundan idiler. Seyf b. Zî Yezen de, Himyer b. Şebe soyundandı. (Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 88. )

249. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 25, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 84, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 96, Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 11, Ebu'l-Ferec İbn Cevzi, el-Vefâ, c. 1, s. 122-123, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 187.

250. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123.

251. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 25, Mes’ûdî, Murûc, c. 2, s. 84, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 329, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

252. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123.

253. Ebu Nuaym, Delâil. c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 10, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 122-123, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 329, Diyarbekrî c. 1 , s. 240, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 187.

254. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 97, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329.

255. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123.

256. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 25, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 95, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 123, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Diyarbekrî, Hamîs, c. 2, s. 240, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186-187.

257. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123.

258. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 95.

259. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 25-26, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 97, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 11-12, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 123, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 204, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 187.

260. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 26, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 97, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 10-12, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 203, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 187.

261. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 26, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 97, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 12, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-n ihâye, c. 2, s. 329, S uyutf, H asâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 203, D iyarbek rî, Hamîs, c. 1, s. 240, Halebî, İnsânu’l -uyûn, c. 1, s. 186.

262. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 26-27, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 97, 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 11-13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 126-127, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 329-330, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 203, Diyarbekrî, Hamîs, c 1, s. 240-241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 187-188.

263 Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 97-98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 12-13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 127, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 203, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241.

264. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 98.

265. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 98-99, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 128, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve 'n-n ihâye, c. 2, s. 330, Suyûtî, H asâi sü'l -kübrâ, c. 1, s. 203, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

266. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27-28.

267. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 98-99, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 1, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 203-204, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

268. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 28.

269. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Suyûtî, Hasâis, c, 1, s. 204, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

270. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 28, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 1, s. 64, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 241, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 188.

271. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, İbn Haldun Târîh, c. 2, ks, 1, s. 64, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, c. 1 , s. 188.

272. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241, Halebî, c. 1 , s. 188.

273. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 28, Ebu Nuaym , Delâil, c, 1, s. 99, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 13, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 1, s. 64, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 341, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 188.

274. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 14, Ebu'l-Ferec, İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 330, Halebî, c. 1, s. 188.

275. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 14, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 330, Halebî, c. 1, s. 188.

276. İbn Abd Rabbih, Ikd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym, c. 1, s. 98, Halebî, c, 1 , s. 188.

277. Beyhakî, Delâil. c. 2, s. 14, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

278. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 14, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 330, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 188.

279. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 27, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 98, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 14, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 330, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 241.

280. İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 278.

Müdlic Oğullarının Peygamberimiz Aleyhisselâm Hakkındaki Teşhisleri

Peygamberimiz aleyhisselâm bir gün çocuklarla oyuna dalarak Redm'e* kadar varıp dayanmışlardı.

Orada, Müdlic oğullarından bir cemaat, Peygamberimiz aleyhisselâmı yanlarına çağırdılar.

Kendisinin iki ayağına baktılar ve izini izlediler.

O sırada, Abdulmuttalib'le karşılaşıp kucaklaştılar.

Abdulmuttalib'e:

" Bu çocuk senin neslinden midir?" diye sordular.

Abdulmuttalib:

" Oğlumdur" dedi. 281

Müdlic oğulları:

" Onu iyi koru! Çünkü, biz, Makam'daki ayak izine bununkinden daha çok benzeyenini görmedik" dediler.

Abdulmuttalib, oğlu Ebu Talib'e:

" Bak! Bunlar ne söylüyorlar? İşit! " dedi.

Bunun için, Ebu Talib, Peygamberimiz aleyhisselâmı titizlikle korur dururdu. 282

Müdlic oğulları; kıyafet, alâmet ve ayak izlerinden anlamaktaki maharetleriyle tanınırlardı. 283

Makam-ı İbrahim, üzerinde İbrahim aleyhisselâmın iki ayağının izi bulunan mübarek bir taş olup, 284 Kur'ân-ı Kerîm'de de " Makam-ı İbrahim" diye anılır. 285

-------------------------------------------

* Redm: Mekke'de Bent Cumahlara ait mahalledir (Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 3, s. 40. )

281. Ebu Nuaym, Delâil , c. 1, s. 165.

282. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 118, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 165, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 120, İbn Asâkir, Târih, c. 1 s. 284, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 201, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 239.

283. Diyarbekrî, Hamiş, c. 1, s. 239, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 178.

284. Ezrakî, Nıbâru Mekke, c. 2, s. 30, Halebî, İnsanu'l-uyûn, c. 1, s. 178.

285. Al-i İmrân: 97.

Necran Uskufunun Peygamberimiz Aleyhisselâm Hakkındaki Teşhisi

Abdulmuttalib, bir gün, Kabe'nin yanında, Hicr'de oturuyor, kendisinin dostu olan Necran uskufu da yanında bulunuyordu.

Uskuf, söz arasında:

" İsmail oğullarından gelecek olan son peygamberin sıfatını kitablarda bulduk. Kendisinin doğum yeri burasıdır. Sıfatları da şöyledir, şöyledir" diyerek onları birer birer saydığı sırada, Peygamberimiz aleyhisselâm oraya geliverdi. Uskuf ona baktı. Onun gözlerine baktı, arkasına baktı, ayaklarına baktı da:

" İşte o, budur! Bu çocuk senin neslinden midir?" dedi.

Abdulmuttalib:

" Oğlumdur" dedi.

Uskuf:

" Biz onun babasını kitablarda sağ bulmadık! ?" dedi.

Abdulmuttalib:

" O, benim oğlumun oğludur! Bu daha doğmadan, annesi buna hamile iken, babası Vefât etmişti" deyince, uskuf:

" Şimdi doğrusunu söyledin! " dedi.

Abdulmuttalib, oğullarına:

" Kardeşinizin oğlunu iyi koruyunuz! Onun hakkında söylenilen şeyi işitmiyor musunuz?" dedi. 286

-------------------------------------------

* Uskuf. Hıristiyanların diyanet reisi, papazı, kıssîsten yukarı, matran'dan aşağı kişileri demektir. (Fîruzâbâdî, Kâmûsu'l-muhît, c. 3, s. 158).

286. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 165, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 202, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

Abdulmuttalib Dedenin Peygamberimiz Aleyhisselâm Hakkında Ümmü Eymen'i Uyarışı

Peygamberimiz aleyhisselâmın dadısı Ümmü Eymen Bereke derki:

" Resûlullah aleyhisselâma bakarken, bir gün, dalmışım, onun yanımdan uzaklaşıp gittiğini bilememişim.

Abdulmuttalib birdenbire başucuma dikildi. 287

'Ey Bereke! ' dedi. 288

'Buyur! ' dedim.

'Oğlumu nerede buldum, biliyor musun?' dedi.

'Bilmiyorum! ' dedim. 289

'Oğlumdan gaflet etme! 290 Onu sidre ağacının yakınında, çocukların yanında buldum. 291 Kitab Ehli olanlar [Yahudiler ve Hıristiyanlar], bu oğlumun bu ümmetin peygamberi olacağını söylüyorlar. 292 Ben oğluma onların zarar vermeyeceklerinden emin değilim' dedi." 293

-------------------------------------------------

287. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

288. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 118, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 120, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 201, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

289. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

290. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 118, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 120, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 201, Halebî, İnşân, c. 1, s. 180.

291. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 118, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 38, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c, 1, s. 180.

292. İbn Sa'd, Tabakât, d , s. 118, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 120, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 201, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

293. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Kaybolan Develerini Bulup Getirişi

Kindir b. Saîd, babası Saîd'den; Betiz b. Hakîm'in babasının da, dedesi Muaviye b. Hayda'dan görgüye dayanan rivayetine göne, demişlerdir ki: 294

" Cahiliye devrinde yaptığım hacda, 295 Beytullah'ı tavaf ettiğim sırada, bir adam gördüm ki, 296 hem Beytullah'ı tavaf ediyor, 297 hem de:

'Ey Rabbim! Muhammed'i bana geri çevir! ' diyerekyalvanyordu.

'Kim bu?' diye sordum.

'Abdulmuttalib b. Hâşim'dir. 298 Bu, Kureyşîlerin seyyidi ve seyyidinin oğlu Abdulmuttalib b. Hâşim b. Abdi Menaf'tır' dediler.

'Muhammed, bunun neslinden midir?' diye sordum.

'Oğlunun oğludur ve o, kendisine insanların en sevgilisidir.

Kendisinin pek çok develeri vardır. İçlerinden birisi kaybolunca, onu aramaya oğullarını göndermişti. Oğullarının dönüşleri gecikince, 299 kaybolan deveyi aramaya oğlunun oğlunu da göndermişti. Onu hiçbir işe göndermezdi ki, o onu300 başarmam iş, 301 getirmemiş olsun. 302 Fakat, bu sefer o da gecikti, eğlendi kaldı' dediler. 303

Aradan çok geçmeden, 304 daha bulunduğum yerden ayrılmadan, 305 torunu306 peygamber307 Muhammed aleyhisselâm deve ile308 çıkageldi. 309

Abdulmuttalib onu kucaklayıp bağrına bastı. 310

'Yavrucuğum 1311 Ben sana öyle üzüldüm ki, ben hiçbir şeye bunun kadar üzülmem isimdir. Vallahi, 312 ben bir daha seni hiçbir hacete göndermeyeceğim. 313 Bundan sonra, seni hiçbir zaman yanımdan ayırmayacağım' dedi." 314

-------------------------------------------

294. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 112, Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 2, ks. 1 , s. 415, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 20-21 , İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 51, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 200.

295. Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 2, ks. 1, s. 415, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 82, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 20, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 385, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 200.

296. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 112, Buhârî, Târîhu’l-kebîr, c. 2, ks. 1, s. 415, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 20, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 385, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 51, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 180.

297. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 51, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

298. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113, Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 2, ks. 1, s. 415. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 82, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 51, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

299. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 21, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

300. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113, Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 2, ks. 1, s. 415, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 51, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

301. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 20, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 180.

302. Beyhakî, Delâil, c. 2, s, 20, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 38, Zehebî, Târihu'l-İslâm , s. 51.

303. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 614, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 51. Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200, Halebî, İnşân, c. 1, s. 180

304. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 20-21, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200.

305. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 38, Suyûtî, Hasâis, c. 1 , s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 181.

306. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113, İbn Seyyid, Uyun, c. 2, s. 38, Halebî, İnşân, c. 1, s. 181.

307. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21.

308. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 51, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 181.

309. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 38, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 51, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 200, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 181.

310. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113.

311. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 614, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 51, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 181.

312. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 614, Beyhakî, Delâil, c. 2 , s. 21.

313. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 113, Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 2, ks. 1, s. 415, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 614, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21.

314. Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 2, ks. 1, s. 415, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 614, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 21, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 51, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 181.

Abdulmuttalib Dedenin Yağmur Duası İçin Peygamberimiz Aleyhisselâmı Ebu Kubeys Dağına Omuzunda Çıkarışı

Mahreme b. Nevfel'in. 315 Abdulmuttalib'le yaşıt olan316 annesi Rukayka'dan (Rukayye'den) işitip rivayet ettiğine göre; annesi, şöyle demiştir:

" Ardarda gelen kuraklık ve kıtlık yılları , 317 Kureyşîlerin bütün malvarlıklarını alıp götürmüş;318 yerleri, 319 süt veren memeleri, 320 vücudun derilerini kurutmuş, 321 zayıflatmış, kemikleri inceltmişti. 322

Ben, uyurken323 veya uyuklarken, 324 birisinin:

'Ey Kureyş cemaatı! İçinizden gönderilecek olan o peygamberin zuhuru zamanı bu zamandır! 325

Zuhur zamanının gölgesi üzerinize düşmüştür! 326

Size, o, hayırlı yağmurlar, bolluk ve ucuzluklar getirecektir. 327

Bakınız: İçinizde, soyca en üstününüz ve şerefliniz; uzun boylu, iri kemikli, ak tenli, iki kaşının arası birbirine yakın, kirpikleri ve saçı uzun, yanakları düz, bumu ince ve yüksekçe olan zât ve oğulları çıksın.

İçinizden, her kabileden de birer adam çıksın.

Onlar, yıkansınlar, güzel koku sürünsünler. Sonra, Hacerü'l-Esved'i istilam etsinler.

Sonra, Ebu Kubeys dağının tepesine çıksınlar.

Vasıfları anlatılan zât ileri geçip dua etsin.

Oradaki cemaat da, 'Âmin! ' desinler.

Yağmura kavuşursunuz! ' diyerek bağırdığını işittim.

Sabaha çıkınca, rüyamı anlattım. 328

Baktılar da, bu sıfatlan Abdulmuttalib'in sıfatına uygun buldular. 329 Haremin hürmetine andolsun ki, Mekke vadisinde bulunan herkes: 330

'Bu, ancak ve ancak, Şeybetü'l-hamd'dir! Bu, Şeybetü'l-hamd [Abdulmuttalib]'dir! ' dediler. 331

Mekke'de böyle demeyen hiç kimse kalmadı. 332

Hep Abdulmuttalib'in üzerinde ve başında toplandılar.

Her kabileden birer adam çıkıp emrolunanları yaptılar. 333

Sonra da, Peygamberimiz aleyhisselâm yanlarında olduğu halde, Ebu Kubeys dağının üzerine çıktı lar. 334

Abdulmuttalib Dede, o zaman yedi yaşında bulunan Peygamberimiz aleyhisselâmı dağın üzerine, omuzunda çıkardı. 335

Abdulmuttalib Dede, yanında Peygamberimiz aleyhisselâm olduğu halde, ayağa kalktı.

Cemaat da Abdulmuttalib'in iki yanında sıralandılar. 336

Abdulmuttalib, cemaatın önüne geçti. 337

Ellerini kaldırdı. 338

'Ey ihtiyaçları karşılayan, sıkıntıları kaldırıp ferahlatan Allah'ım! Herşeyi öğretilmeden bilen, her nimeti istenilmeden, esirgemeden veren Sensin! 339

Bunlar, Senin erkek kulların340 ve erkek kullarının oğullarıdır. 341

Şunlar da, Senin kadın kulların342 ve kadın kullarının kızları343 ve onların oğulları di r. 344

Senin Harem'inin yanında barınıyorlar. 345

Ardarda gelen kuraklık yıllarının davarlan, develeri yok ettiğinden, Sana şikâyetleniyoriar! 346

Bizler, bildiğin şeye, musibete uğramış bulunuyoruz.

Ardarda gelen şu kuraklık yılları develeri, davarları alıp götürdü, yok etti. 347

Allah'ım! Duamızı kabul buyur! 348

Üzerimizdeki kıtlığı gider! Bize, bolluk ve ucuzluk getirecek yağmuru acele yağdır! ' diyerek dua etti. 349

Kâbe'ye, 350 Kabe'nin Rabbine351 andolsun ki; daha bulunduklan yerden ayrılmamışlardı ki, 352 gökyanlıp suyunu boşaltmaya başlamış, 353 Mekke vadisi sel sulanyla dolmuştu. 354

Kureyş'in yaşlılarından ve ulularından Abdullah b. Cüd'an ile Harb b. Ümeyye ve Hişam b. Mugîre'nin, Abdulmuttalib'e:

'Henîen leke Ebe'l-Bathâ=Ey Mekke halkının atası! Senin içindir, senin sayendedir bu ihsan! 355 Sen, Mekkelilere hayat bahşettin! ' dediklerini işittim ve kendisini böyle kutladıklarını gördüm." 356

Rukayka (Rukayye) Hatunun da, söylediği dört beyitlik manzumesinde, Yüce Allah'ın kendilerine Abdulmuttalib sayesinde yağmur ihsan ettiğini açıkladığı görülürse de;357

Gerek Ebu Talib'in Kureyş müşriklerine karşı Peygamberimiz aleyhisselâmı savunan uzun şiirinde-ki " O'nun yüzü suyu hürmetine, Allah'tan yağmur istenir! " mealli 38. beyti; gerek Medinelilerin kuraklık ve kıtlığa uğramaları üzerine Peygamberimiz aleyhisselâm in duasıyla sağanak halinde yağmaya başlayıp Medine'yi seller içinde bırakan yağmurun Medine çevresine kaydırılması duasıyla dindiği görülünce, Peygamberimiz aleyhisselâmın " Ebu Talib bu güne erişmiş olsaydı, buna sevinirdi! " buyurup, " Yâ Rasulallah! Herhalde, sen bununla Ebu Talib'in şu sözüne işaret etmek istiyorsun?" denilerek sözü geçen beyit okununca Peyamberim iz aleyhisselâmın " Evet! " buyurdukları; 358 Hazret-i Âişe'nin de aynı beyti okuduğu zaman, Hazret-i Ebu Bekir'in " İşte, vallahi, bu, Resûlullah aleyhisselâmdır! " dediği (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 7) gözönünde tutulmak, bu husustaki ihsanın Peygamberimiz aleyhisselâm için olduğu unutulmamak gerekir.

--------------------------------------------------

315. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 89, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 82, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 15, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 1014, Ebu' I-Ferec İbn Cevzî, el -Vefâ, c. 1, s. 120, İbn Esîr, Usdu’l-gâbe, c. 7, s. 111, İbn S eyyid, Uyûnü 'l-eser, c. 1, s. 38, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 303, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 198, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 239, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 181.

316. İbn Sa'd, c. 1, s. 89, Belâzurî, c. 1, s. 82, Beyhakî, c. 2, s. 15, İbn Esîr, c. 7, s. 112, İbn Seyyid. c. 1, s. 39, İbn Hacer, c. 4, s. 303.

317. İbn Sa'd, c. 1, s. 89, Belâzurî, c. 1, s. 82, Beyhakî, c. 2, s. 15, Süheylî, c. 3, s. 104, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 120, İbn Esîr, c. 7, s. 112, İbn Seyyid, c. 1 , s. 38, İbn Hacer, c. 1, s. 303, Suyûtî, c. 1, s. 198, Diyarbekrî, c. 1, s. 239, Halebî, c. 1, s. 181.

318. İbn Sa'd, c. 1, s. 89-90, Belâzurî, c. 1 , s. 82, İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Halebî, c. 1, s. 181.

319. Süheylî, c. 3, s. 104.

320. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, c. 1 , s. 120, İbn Esîr, c. 7, s. 112, Diyarbekrî, c. 1, s. 239.

321. Beyhakî, c. 2, s. 15, Suyûtî, c. 1. S. 198.

322. Beyhakî, c. 2, s. 15, Süheylî, c. 3, s. 104, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 120, İbn Esîr, c. 7, s. 112, İbn Hacer, c. 4, s. 303, Suyûtî, c. 1, s. 198, Diyarbekrî, c. 1, s. s. 239.

323. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 92, İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Halebî, c. 1, s. 181.

324. Beyhakî, c. 2, s. 15, Süheylî, c. 3, s. 104, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121 , İbn Esîr, c. 1, 7, s. 112, Suyûtî, c. 1 , s. 198.

325. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 82, Beyhakî, c. 2, s. 15-16, Süheylî, c. 3, s. 104-105.

326. Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, Suyûtî, c. 1 s. 198.

327. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 82.

328. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Belâzurî, c. 1 , s. 82-83, Beyhakî, c. 2, s. 15-16, Süheylî, c. 3, s. 104-105, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121 , İbn Esîr, c. 7, s. 112, İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Suyûtî, c. 1, s. 198, Diyarbekrî, c. 1, s. 239, Halebî, c. 1, s. 101

329. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 90, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 83, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 339, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 181.

330. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 16, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 3, s. 105, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 121 , İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 112.

331. Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 12, Beyhakî, c. 2, s. 16, Süheylî, c. 3, s. 105, İbn Cevzî, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 198.

332. Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 12, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121.

333. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Beyhakî, c. 2, s. 16, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Suyûtî, c. 1, s. 198, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 239, Halebî, c. 1, s. 181.

334. İbn Sa'd, c. 1 , s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 83, Yâkubî, c. 2, s. 12, Beyhakî, c. 2, s. 16, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 121, İbn Esîr, c, 7, s. 112. İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Suyûtî, c. 1, s. 198-199, Diyarbekrî, c. 1, s. 239, Halebî, c. 1, s. 182.

335. Süheylî, c. 3, s. 105, Diyarbekrî, c. 1, s. 239.

336. Yâkubî, c. 2, s. 12-13, Beyhakî, c. , s. 16, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121 , İbn Esîr, c. 7, s. 112, Suyûtî, c. 1, s. 198-199.

337. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 83, İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Halebî, c. 1, s. 182.

338. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 112.

339. Yâkubî, c. 2, s. 13, Beyhakî, c. 2, s. 16, Süheylî, c, 3, s. 105, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, Suyûtî, c. 1 , s. 199, Halebî, c. 1, s. 182.

340. İbn Sa'd, c. 1 , s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 83, Yâkubî, c. 2, s. 13, Beyhakî, c. 2, s. 16, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu'l-Ferec, c. 1 , s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Suyûtî, c. 1, 5. 199, Halebî, c. 1, s. 182.

341. İbn Sa'd, c. 1, s. 90.

342. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 90, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 13, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 16, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 105, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 121, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 112, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 39, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 199, Halebî, İnsânu'l-uyün, c. 1, s. 182.

343. İbn Sa'd, c. 1, s. 90,

344. Belâzurî, Ensâbu'l-eşfâf, c. 1, s. 83.

345. Yâkubî, c. 2, s. 13, Beyhakî, c. 2, s. 16, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, Suyûtî, c. 1 , s. 199, Halebî, c. 1, s. 182.

346. Beyhakî, c. 2, s. 15, 16, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, Suyûtî, c. 1, s. 199, Halebî, c. 1. S. 182.

347. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 83.

348. Yâkubî, c. 2, s. 13, Beyhakî, c. 2, s. 17, Süheylî, c. 3, s. 105.

349. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Belâzurî, c. , s. 83, İbn Seyyid, c. , s. 39,

350. Beyhakî, c. 2, s. 18, Ebu’l-Ferec, c. 1, s. 121.

351. İbn Esîr, c. 1, s. 112.

352. İbn Sa'd, c. 1 , s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 83, Yâkubî, c. 2, s. 13, Beyhakî, c. 2, s. 18, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu’l-Ferec, c. 1 , s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Suyûtî, c. 1, s. 199 Halebî, c. 1, s. 182.

353. Yâkubî, c. 2, s. 13, Beyhakî, c. 2, s. 17, 18, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, Suyûtî, c. 1, s. 199, Halebî, c. 1, 5. 182.

354. İbn Sa'd, c. 1, s. 90, Belâzurî, c. 1, s. 83, Yâkubî, c. 2, s. 13, Beyhakî, c. 2, s. 17, 18, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, İbn Seyyid, c. 1 , s. 39, Suyûtî, c. 1, s. 199, Halebî, c. 1 , s. 182.

355. Beyhakî, c. 2, s. 16, 17, Süheylî, c. 3, s. 105, Ebu’l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c. 7, s. 112, Suyûtî, c. 1, s. 199, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 239, Halebî, c. 1 , s. 182.

356. Beyhakî, c. 2, s. 16, 17, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 121, İbn Esîr, c, 7, s. 112.

357. İbn Sa'd, c. 1 , s. 90, Belâzurî, c. 1 , s. 83, Beyhakî, c. 2, s. 17, 18, Ebu'l-Ferec, c. 1, s 121, İbn Esîr, C. 7, S. 112, İbn Seyyid, c. 1, s. 39, Suyûtî, c. 1, s. 199.

358. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 300.

Abdulmuttalib Dedenin Vefâtı

Peygamberimiz aleyhisselâmın dedesi Abdulmuttalib; Fil Vak'asından sekiz yıl sonra ölüm döşeğine düştü, 359 ki o zaman kendisi seksen iki yaşında, 360 Peygamberimiz aleyhisselâm da sekiz yaşında bulunuyordu. 361

Abdulmuttalib Dede, öleceğini anlayınca, kızlarını başına topladı. Onlara:

" Vefâtımdan sonra, hakkımda söyleyeceğiniz mersiyeleri, ölmeden, bir dinleyeyim bakayım! " dedi. 362

Bunun üzerine, kızları, söyledikleri birer şiirle babalarına ağıt yaktılar. 363

Yakıp dinlettikleri ağıtlarda onun üstün soylu, güçlü, boylu boslu, açık alınlı, güzel yüzlü, doğru sözlü, iyi huylu, cesaretli, adaletli, cömert, iyiliksever, saygıya ve boyun eğilmeye değer, şerefli, şanlı, her fazilet kendisinde toplanan, boşluğu doldurulamayacak olan, temelli kalmak şeref ve şanla olacak olsa kendisi dünyada temelli kalabilecek olan bir zât olduğunu dile getirdiler. 364

Abdulmuttalib Dede Vefât edince, Kureyşliler onun cesedini, hürmeten su ile ve sidr ağacının yaprağı ile yıkadılar ki, o zamana kadar Kureyşlilerden hiçbir kimsenin ölüsü sidrle yıkanmış değildi.

Kendisi; kefen olarak, Yemen hüllesinden, bin miskal altın değerinde iki kat hülleye sarıldı. Kefenine de, misk sürüldü.

Kureyşîler, besledikleri derin sevgi ve saygılarından dolayı, onun cenazesini günlerce eller üzerinde taşıdılar. 365

Abdulmuttalib Dede; Hacun kabristanına, 366 dedelerinden Kusayy'ın yanına gömüldü. 367

Peygamberimiz aleyhisselâm; dedesinin cenazesini, Hacun kabristanına kadar, ağlayarak takip etti. 368

Peygamberimiz aleyhisselâmın dadısı Ümmü Eymen Bereke:

" O gün, Resûlullah aleyhisselâmı gördüm. Abdulmuttalib'in tabutunun arkasından ağlıyordu! " demiştir. 369

" Abdulmuttalib'in ölümünü hatırlayabiliyor musunuz?" diye sorulduğu zaman, Peygamberimiz aleyhisselâm da:

" Evet! O zaman ben sekiz yaşlarında idim! " buyurmuştur. 370

Abdulmuttalib Dedenin arkasından ağlandığı kadar, hiç kimseye ağlanmam ıştır.

Mekke çarşısı onun ölümünden dolayı günlerce açılmamış, kapalı tutulmuştur. 371

Kureyşîler; Ka'bb. Lüeyy'etazimlerinden dolayı, onun ölüm tarihini, Fil yılına kadar, tarih başlangıcı edinmişlerdi. 372

Sonra da, Abdulmuttalib'in ölümünü tarih edindiler. 373

Kureyşîler, Abdulmuttalib'e " İkinci İbrahim" derlerdi. 374

Kendisi ahirete, ahiret ceza ve mükâfatına inanır; " Vallahi, şu dünyanın arkasında bir dünya daha vardır ki, iyilik edenler orada iyiliklerinin mükâfatını görecekler, kötülük edenler de orada kötülüklerinin cezasını çekeceklerdir! " derdi. 375

Beytullah'ı çok çok tavaf eder, 376 Haram olan ayların dokunulmazlığını son derecede gözetir, hac mevsiminde hacılara mallarının en iyisinden infakta bulunurdu.

Konukları ağırlardı. 377

Dağ başlarında da, vahşi hayvanların, kurtların, kuşların karınlarını doyururdu. 373

Kaybolan Zemzem kuyusunu ortaya çıkardıktan sonra, kuyunun başına yaptığı havuza Zemzem doldurup, Mekke halkına ve hacılara Zemzem suyu içirirdi. 379

Ayrıca, develerinin sütünü balla karıştırarak hacılara ikram ettiği gibi, kuru üzüm satın alıp Zemzemle hoşaf yaparak içirdiği de olurdu. 380

Abdulmuttalib Dede, Kureyşîlerin hâkimlerindendi. 381

İçki içmezdi. 382

İçkiyi ve zinayı yasaklamıştı.

Zina yapanı, kamçılatarak cezalandırırdı.

Oğullarına, ahlâkî faziletleri emir ve tavsiye ederdi. 383

------------------------------------------------------

359. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 178, Taberî, Târih, c. 2, s. 194, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 22, İbn Esîr, Kâmil, C. 2. S. 37.

360. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 119, Belâzuri, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 84.

361. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 178, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 84, Yâkubî, TârTh, c. 2, s. 13, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 166, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 22, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 54.

362. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 178-179, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 118, Ebu’l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 129, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 1185

363. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 118.

364. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 179-183, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 85-86.

365. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 13.

366. İbn Sa'd, c. 1, s. 119, Belâzurî, c. 1, s. 84, İbn Asâkir, Târih, c. 1, s. 285, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 129, Zehebî, s. 54.

367. Halebî, İnsânu'l-uyûn, 11, s. 184.

368. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 315, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 130, Zehebî, s. 54.

369. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 84, Ebu’l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 129, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 253, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 184.

370. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 166, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 129, Diyarbekrî, c. 1, s. 253, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 184.

371. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 186.

372. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 41, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 153.

373. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 41.

374. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 11.

375. Şehristânî, el-Milel ve'n-nihâl, c. 2, s. 240.

376. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 84.

377. Yâkubî, Târih, c. 2, s. s. 10-11.

378. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 92, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 10.

379. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 155.

380. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 113-114.

381. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 132, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 72, Yâkub fi Târîh, c. 1 , s. 258, Ebul-Tayyib, I kdü's-simm, c. 1, s. 152.

382. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 237, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 184.

383. Ahmed Zeynî Dahlan, Sîretü'n-nebî, c. 1 , s. 35.

Ebu Talib'in Peygamberimiz Aleyhisselâmı Yanına Alıp Büyütüşü

Abdulmuttalib Dede, ölüm döşeğine düşünce, bütün oğullarını başına topladı. Peygamberimiz aleyhisselâma çok iyi bakmalarını onlara tavsiye ve emr etti.

Zübeyr ile Ebu Talib; Peygamberimiz aleyhisselâmın babası Hazret-i Abdullah ile aynı anneden, yani Fâtıma binti Amr, b. Âiz, b. İmran, b. Mahzum'dan doğma kardeş idiler.

Bu iki amca; Peygamberimiz aleyhisselâmı yanlarına almak için kur" a çektiler.

Kur'a, Ebu Talib Amcaya çıktı.

Ebu Talib Amca; Peygamberimiz aleyhisselâma karşı, amcalarının en hamiyetlisi ve en şefkatlisi idi. 384

Peygamberimiz aleyhisselâm, o zaman, sekiz yaşında bulunuyordu. 385

Ebu Talib'in; Arafat hizasındaki Ürene vadisinde bulunan, 386 arada sırada sütü sağılıp Mekke'ye getirilen birkaç deveden başka malı yok, 387 aile efradı ise çoktu. Onları geçindirmekte sıkıntı çekmekte idi. 388

Ebu Talib; yoksulluğuna rağmen, Kureyşîlerin seyyidi, ulu kişisi idi.

Kendisinin sözü dinlenir, emirlerine karşı gelmekten, aykırı hareket etmekten sakınılırdı. 389

Babası Abdulmuttalib gibi, o da ağzına içki koymazdı. 390

Peygamberimiz aleyhisselâmın üzerine titner. 391 onu kendi çocuklarından fazla severdi. 392

Onu yanına almadıkça uyumaz, 393 bir yere giderse onu da yanında götürürdü.

Onun üzerine düştüğü kadar, hiçbir şeyin üzerine düşmezdi! 394

İstirahati için kendisine serilen mindere onun gelip oturmasından sevinç duyar:

" Rebia'nın İlâhına yemin ederim ki, kardeşimin oğlu için pek büyük bir şeref vardır! " derdi. 395

Hazırlanan bir yemeği, 396 Ebu Talib'in aile efradı, toplu veya münferid olarak yedikleri zaman, doymazlardı.

Fakat, Peygamberimiz aleyhisselâm onlarla birlikte yediği zaman, doyarlardı. 397 Bunun için, Ebu Talib; yemeklerini yemek istedikleri zaman, aile efradına:

" Durunuz! Sizin gibi, oğlum da gelsin, hazır olsun! " der, Peygamberimiz aleyhisselâm gelip onlarla birlikte yerse, yemekler artardı. Peygamberimiz aleyhisselâm yemekte onlarla birlikte bulunmazsa, doymazlardı. 398

Ebu Talib:

" Sen, hiç şüphesiz, mübareksin! " derdi. 399

Sofraya, bir tek kişinin içeceği bir kapla konulan sütten400 Peygamberimiz aleyhisselâm önce içip ötekiler sonra içecek olurlarsa, ilkinden sonuncusuna kadar hepsi, kanasıya içerlerdi. 401

Peygamberimiz aleyhisselâmın dadısı Ümmü Eymen Bereke derki:

" Peygamberimiz aleyhisselâmın, gerek çocukluğunda, gerek büyüklüğünde, ne açlıktan, ne de susuzluktan şikâyetlendiğini görmedim. 402

Günlerinin çoğunda, 403 sabahleyin, 404 biraz Zemzem içer, kendisine yiyecek vermek istediğimiz zaman:

İstemem! Ben tokum' derdi. 405

Amcasının çocukları sofraya konulan şeye hemen uzandıkları halde, o uzanmaz, onun yenme zamanını beklerdi.

Bunun için, Ebu Talib'in ona ayn sofra kurdurduğu da olurdu. 406

Ebu Talib'in çocukları, sabahleyin yataklarından gözleri çapaklı, yüzleri asık halde kalktıkları halde; o, parlak yüzlü, sürmeli gözlü olarak sabaha çıkardı." 407

----------------------------------------------------

384. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 85, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 22, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 253, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 185.

385. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 178, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 84.

386. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 166, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 40.

387. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 168, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 166, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 184.

388. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 184.

389. Yâkubî, Târih, c. 1. S. 14.

390. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 184.

391. Ebu Nuaym Delâil, c. 1, s. 166.

392. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 130-131, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282.

393. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119.

394. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282.

395. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 120, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 131, Halebt, İnsânu'l-uyûn, 11, s. 189.

396. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 119, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 131.

397. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 168, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 166, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 131 , İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 40, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 205.

398. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 119-120, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 166, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 131, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 40, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282.

399. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 120, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 167. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 131, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 282-283.

400. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 166, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 40, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 189.

401. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 168, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 166-167, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1 , s. 40, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ , c. 1, s. 205, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 s. 189.

402. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 168, Ebu Nuaym, c. 1, s. 167, İbn Seyyid, c. 1, s. 40, 41, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 184.

403. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 96.

404. Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 205.

405. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 168, Belâzuri, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 96, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 167, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 40, Suyûtî, c. 1, s. 205, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 184.

406. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 283, Suyûtî, c. 1, s. 205, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 189.

407. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 120, 168, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 167, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 131, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 40, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 283, Suyûtî, Hasa is, c. 1, s. 204-205, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 254, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c, 1 , s. 189.

Fâtıma Hatunun Peygamberimiz Aleyhisselâma Annesinden Sonra Anne Oluşu; Ona Derin Sevgi ve Saygı Besleyişi

Ebu Talib Amcanın zevcesi Fâtıma Hatun; faziletli, 408 iyi halli bir kadındı. 409

Peygamberimiz aleyhisselâmın yanında, onun büyük bir mevkii ve itibarı vardı. 410

Fâtıma Hatun Vefât ettiği zaman Peygamberimiz aleyhisselâmın gözlerinden yaşlar akmış;411 " Bugün annem Vefât etti! " buyurup412 gömleğini ona kefen olarak sardırmış, 413 cenaze namazını kıldırmış. 414 gömüleceği kabrin içine inip yanının üzerine uzandıktan sonra onu indirtmişti. 415

" Biz, senin buna yaptığın şeyi başkasına yaptığını hiç görmedik! ?" dedikleri zaman:

" Ebu Talib'den sonra, bu kadıncağız kadar bana iyilik eden hiçbir kimse yoktur!

Âhirette Cennet elbiselerinden elbise giymesi için, ona gömleğimi sardırdım.

Kabre ısınması için de, oraya kendisiyle birlikte uzandım! " buyurmuştur. 416

Peygamberimiz aleyhisselâm, bu yengesi için duyduğu üzüntüden hayrete düşenlere de:

" O, beni doğuran annemden sonra, annemdi.

Kendisinin çocukları aç durur, suratlarını asarlarken, o önce benim karnımı doyurur, saçımı tarar ve gülyağlarıyla yağlardı.

O, benim annemdi 1417

Cebrail (aleyhisselâm), Yüce Rabbim tarafından:

'Bu kadın, Cennetliklerdendir! ' diye bana haber verdi" buyurmuş418 ve:

" Allah seni yarlıgasın ve hayırla mükâfatlandırsın!

Allah sana rahmet etsin ey annem!

Sen, benim annemden sonra, annemdin!

Kendin aç durur, beni doyururdun!

Kendin çıplak durur, beni giydirirdin!

En nefis nimetlerden kendi nefsini alıkor, bana tattırırdın!

Bunu da, ancak Allah'ın rızasını ve ahiret yurdunu umarak yapardın!

Allah ki, diriltendir, öldürendir, hiç ölmeyen diridir O!

Yâ Allah! Annem Fâtıma binti Esed'i af ve mağfiret et!

Ona hüccet ve delilini anlat!

Girdiği yeri genişlet!

Ben peygamberinin ve benden önceki peygamberlerinin hakkı için, duamı kabul buyur ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah! " diyerek, onun hakkında dua eüniştir. 419

Peygamberimiz aleyhisselâm; bu mübarek Cennetlik hatunu, sağ bulunduğu müddetçe, gidip ziyaret eder, onun evinde kuşluk uykusu uyurdu. 420

---------------------------------------------------

408. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 14.

409. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, 3. 122.

410. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 108.

411. Hâkim , Müstedrek, c. 3, s. 108, Muhibbül-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 202, Aliyyü'l-Müttakî, Kenzu'l-ummâl, c. 13, s. 636.

412. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 14.

413. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 108, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1891, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 217, Muhibbüt-Taberî, Rıyâd, c. 2, s. 202.

414. Hâkim, c. 3, s. 108, Muhibbüt-Taberî, c. 2, s. 202, Kenzu'l-ummâl, c. 13, s. 635.

415. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 108, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1891, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 217, Muhibbüt-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 202.

416. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1891, İbn Esîr, Usd, c. 7, s. 217, Muhibbül-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 2, s. 202, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 257, Aliyyü'l-Müttakî, Kenzu'l-ummâl, c. 13, s. 635-636.

417. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 14.

418. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 108, Aliyyü'l-Müttakî, Kenzu'l-ummâl, c. 13, s. 636.

419. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 256-257.

420. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 8, s. 222, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 380.

Ezd-i Şenue'li Âifin Peygamberimiz Aleyhisselâm Hakkındaki Teşhisi

Ezd-i Şenue kabilesine mensup bir âif vardı. 421

Iyafet; kuşları " Kışt! " diye azarlayarak kişileyip, onların isimlerinden, seslerinden, iniş ve geçişlerinden uğurluluk veya uğursuzluk çıkarmaya çalışmak demektir ki, bu, Arapların çoğu zaman yapageldikleri âdetlerindendi. 422

Âif de, kıyafet, alâmet ve izlerden anlayan, gelecek hakkında kehânette bulunan, kuşun uçması gibi şeylerden hüküm çıkaran falcı demektir. 423

Ezd-i Şenue'li âif Mekke'ye geldiği zaman, Kureyşîler oğullarını ona götürür, fallarına baktırırlardı.

Ebu Talib de, o zaman çocukluk çağında bulunan Peygamberimiz aleyhisselâmı, falına baktırmak için, başkalarıyla birlikte, ona götürmüştü. Falcı; Peygamberimiz aleyhisselâma şöyle bir baktıktan sonra, birşeyle biraz meşgul olup işini bitirir bitirmez:

" Yanıma getirsenize o çocuğu! " dedi durdu.

Ebu Talib, onun böyle Peygamberimiz aleyhisselâmın üzerine düştüğünü görünce, onu göstermedi.

Âifin " Yazıklar olsun size! Demin görmüş olduğum çocuğu yanıma getirsenize! Vallahi, ileride onun şanı büyük olacaktır! " deyip durduğu sırada, Ebu Talib, Peygamberimiz aleyhisselâmla birlikte, oradan yavaşça, sezdirmeden ayrılıp evine gitti. 424

--------------------------------------

421. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 190, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. s. 292, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 191.

422. İbn Esîr, Nihaye, c. 3, s. 330, Firuzâbâdi, Kâmusu'l-muhît, c. 3, s. 185.

423. Firuzâbâdi, Kâmûsu’l-muhît, c. 3, s. 185.

424. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 190, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 283, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 191.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Kalbine Re'fet ve Rahmet olduruluşu

Peygamberimiz aleyhisselâm, on yaşını birkaç ay geçmiş olduğu sırada kında, üzerinden bir sesin geldiğini işitti.

Başını kaldırıp baktığı zaman, bir adamın diğer bir adama:

" Bu o mudur?" diye sorduğunu gördü.

Sorulan adam:

" Evet! " dedi.

Ne yüzleri, ne de giyinişleri hiçbir kimseninkine benzemeyen bu adamlar, Peygamberimiz aleyhisselâmı karşılayıp kollarından tuttular.

Peygamberimiz aleyhisselâm, onların tutuşlarını hiç hissetmedi.

Onlardan birisi, arkadaşına:

" Yatır onu! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâmı, hiç çabalatmadan, eğip bükmeden yere yatırdılar.

Onlardan biri, öbür arkadaşına:

" Yar onun göğsünü! " dedi.

O da, Peygamberimiz aleyhisselâmın göğsünü yardı.

Göğsü ne kanadı, ne de ağrıdı.

Yine, biri öbürüne:

" Kin ve kıskançlığı çıkar içinden! " dedi.

O da, pıhtılaşmış kan gibi birşey çıkarıp attı.

Yine, biri öbürüne:

" Rahmet ve re'fet doldur! " dedi.

Bundan sonra, Peygamberimiz aleyhisselâm; küçüklere karşı son derecede şefkatli, büyüklere karşı son derece merhametli oldu. 425

--------------------------------------------------

425. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 139, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 219-220, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 8, s. 222-223, Suyutî, Hasaisü'l-kübrâ, c. 1, s. 160-161, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 12, s. 400-401.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Amcasıyla Birlikte Busra'ya Gidişi

Peygamberimiz aleyhisselâm on iki yaşında bulunduğu sırada idi. 426 Kureyşîler, Şam'a götürüp satmak üzere pek çok ticaret mallan hazırlamışlar, Ebu Talib de bu ticaret kervanına katılıp gitmeye hazırlanmıştı.

Peygamberimiz aleyhisselâm, kendisini de yanında götürecek mi diye bekleyip duruyordu.

Yola çıkılacağı sırada, bütün erkek ve kız kardeşleri, Ebu Talib'i uğurlamaya gelmişlerdi.

Ebu Talib'in, Peygamberimiz aleyhisselâma çok sevgisi ve şefkati vardı. Ona:

" Sen de benimle birlikte gidermişin?" diye sordu.

Peygamberimiz aleyhisselâmın amcaları ve âmeleri (halaları), Ebu Talib'e:

" Bu yaştaki bir çocuk, hastalıklara uğratılmak için, yemesi içmesi bol bir yere götürülmez! " dedil-er. 427

Bunun üzerine, Ebu Talib Peygamberimiz aleyhisselâmı hastalıktan korumak üzere428 geride bırakmaya karar verince, Peygamberimiz aleyhisselâm ağladı. 429

Ebu Talib:

" Ey kardeşimin oğlu! Sana ne oldu? Herhalde, seni geride bıraktığım için ağlıyorsun?" dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Evet! " dedi430 ve Ebu Talib'in devesinin yularından tutup:

" Benim ne babam var, ne annem! " dedi. 431

Ebu Talib rikkate geldi:

" Vallahi, seni yanımda götüreceğim! Hiçbirzaman, ne o benden ayrılacak, ne de ben ondan ayrılacağım! " dedi ve Peygamberimiz aleyhisselâmı yanında götürdü.

Kureyş ticaret kervanı, Şam topraklarından Busra'da konakladı.

---------------------------------------------------

426. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 153, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 96, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 65, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 131, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1 , s. 31.

427. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 168.

428. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 96.

429. Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 96, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 168.

430. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 168.

431. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 53, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 24-25, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 257.

Busra'da Rahip Bahîra ile Buluşulması

Busra'da, Rahip Bahîra diye anılan bir rahip, bir de, onun içinde barındığı manastırı vardı. Bahîra, Hıristiyanların en âlimi idi. Hıristiyanların ilmi, onda ve buradaki manastırda idi.

Çünkü, burada; büyükten büyüğe geçerek gelen bir kitab vardı ki, bu manastırda o güne kadar gelip geçmiş rahiplerden, bu kitabdan yararlanmayan, bilgi almayan yoktu. 432 Bahîra'nın asıl adı Circis veya Sercis idi. 433

Kendisi Teyma Yahudilerinden ve Yahudi âlimlerinden olup, 434 İsa aleyhisselâmın dininde idi. 435 Kureyş ticaret kervanı bu sefer onun manastırının yakınında konaklamış bulunuyordu.

----------------------------------------------------

432. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 53, Taberî, Târih, c. 2, s. 194, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 27, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 40-41, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 283, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 257, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 191-192.

433. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 1, s. 75, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 176, Ziürkânf, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 194.

434. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 220, Diyarbekri, Hamîs, c. 1, s. 257, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1. S. 193.

435. Mes’ûdî. Murûcu'z-zeheb. c. 1. s. 75.

Rahip Bahîra'nın Kervan Halkına Ziyafet Çekişi

Kureyş ticaret kervanları daha önceki yıllarda defalarca gelip uğradıkları halde Rahip Bahîra onlarla hiç konuşmaz, ilgilenmezken, bu yıl, manastırının yakınında konakladıkları zaman, onlar için birçok yemekler yaptırmıştı.

Bu da, kendisinin manastırında oturduğu yerden, Peygamberimiz aleyhisselâma ait bazı şeyler görmüş olmasından ileri gelmişti.

Rivayete göre; Bahîra manastırda bulunduğu sırada, kafile ilerlerken bir bulutun kervandakiler arasında Peygamberimiz aleyhisselâmı gölgelediğini, sonra gelip manastırının yakınında bir ağacın gölgesine indikleri zaman bulutun ağacı gölgelediğini, ağacın dallarının da Peygamberimiz aleyhisselâmin üzerine doğru eğildiğini ve onu gölgesinin altına aldığını görmüştü.

Bahîra bütün bunları görünce manastırından indi, ve:

" Ey Kureyş cemaatı! Ben sizin için, yemek yaptım.

Sizin küçük büyük, köle hür. , olanlarınızın yemekte hazır bulunmanızı arzu ediyorum! " diye haber gönderdi.

Yemek için geldikleri zaman, Kureyşîlerden birisi:

" Vallahi, ey Bahîra! Senin bugün şaşılacak bir halin var! Biz sana çok kere uğrardık da, bize böyle birşey yapmazdın. Bugün, sendeki bu hal nedir?" dedi.

Rahip Bahîra:

" Doğru söyledin! Siz konuksunuz, ağırlanmaya layıksınız. Ben de sizi ağırlamayı arzu ettim ve hepiniz yiyesiniz diye yemek yaptım! " dedi.

Hepsi gelip sofra başında toplanmış, yalnızca Peygamberimiz aleyhisselâm, çocuk ve yaşça onların hepsinden küçük olduğu için, ağacın altındaki yüklerin yanında bekçi olarak geride kalmıştı.

Bahîra, gelenlere birer birer bakıp bildiği ve kitabda bulduğu sıfatlan hiçbirinde göremediği için:

" Ey Kureyş cemaatı! Sizden, bu yemekte hazır bulunmayan, geride kalan bir kimse var mı?" diye sordu.

Kureyşîler

" Ey Bahîra! Senin yemeğine gelmesi gerekenlerden, bir çocuktan başka, kimse geride kalmadı! O çocuk da aramızda yaşça cemaatın en küçüğü olup, ağırlıkların yanında geride kaldı" dediler.

Bahîra:

" Yapmayınız! Onu da çağırınız! Bu yemekte, sizinle birlikte, o da bulunsun! " dedi.

Ticaret kafilesinde Kureyşîlerden bir zât

" Lât ve Uzzâ'ya andolsun ki; aramızdan, Abdullah b. Abdulmuttalib'in oğlunun bu yemekten geride kalışı, bizim için, kınanacak bir tutumdur! " dedikten sonra, kalktı. Ona doğru vardı. Kolundan tutup getirdi ve sofradakilerin yanına oturttu.

Rahip Bahîra'nın Peygamberimiz Aleyhisselâm Hakkındaki Teşhisi ve Ebu Talib'i Uyarışı

Rahip Bahîrâ; Peygatm berim iz aleyhisselâmı görür görmez, ona dikkatli dikkatli bakmaya ve bedeninden bazı uzuvlarını süzmeye başladı.

Peygamberimiz aleyhisselâma baktıkça, kitabda yazılı sıfatlan onda buluyordu.

Cemaat yemeklerini yiyerek dağıldıkları zaman, Bahîra, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına gelip:

" Ey çocuk! Ben sana bazı şeyler soracağım. Lât ve Uzzâ hakkı için, sorularımı cevaplandır! " dedi.

Bahîrâ; Lât ve Uzzâ adına yemin ettiklerini, and içtiklerini Kureyşilerden işittiği için, Peygamberimiz aleyhisselâma da böyle and vermişti.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Lât ve Uzzâ adına yemin vererek bana birşey sorma!

Vallahi, ben, hiçbir şeyden, onlardan nefret ettiğim kadar nefret etmem! " dedi.

Bahîra:

" Öyle ise, Allah aşkına, sana soracağım şeyler hakkında bana cevap ver! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Bana istediğini sor! " dedi.

Bunun üzerine, Bahîra; Peygamberimiz aleyhisselâma, uyku durumu ve bunlardan başka halleri ve işleri hakkında birçok sorular sordu.

Peygamberimiz aleyhisselâm da sorulara cevaplar verdi ki, hepsi de Bahîra'nın bildiği sıfatlara uyuyordu.

Bahîra, en sonunda, Peygamberimiz aleyhisselâmın sırtına da baktı.

İki omuzu arasındaki peygamberlik hâteminin de, bildiği şekilde, yerli yerinde bulunduğunu gördü.

Rahip Bahîra, sorularını sorup bitirdikten sonra, Peygamberimiz aleyhisselâmın amcası Ebu Talib'in yanına geldi. Ona:

" Bu çocuk senin neslinden midir?" diye sordu.

Ebu Talib:

" Oğlumdur" dedi.

Bahîrâ:

" O, senin oğlun değildir! Bu çocuğun babasının sağ olması uygun değildir! " dedi.

Ebu Talib:

" O, benim kardeşimin oğludur! " dedi.

Bahîra:

" Babasına ne oldu?" diye sordu.

Ebu Talib:

" Annesi buna hamile iken, babası öldü! " dedi.

Bahîra:

" Doğru söyledin! " dedi. 436

" Annesi ne oldu?" diye sordu.

Ebu Talib:

" Öldü! " dedi.

Bahîra:

" Doğru söyledin! 437

Kardeşinin oğlunu hemen memleketine geri çevir!

Yahudilerin ona zararvermelerinden sakın!

Vallahi, Yahudiler onu görüp de benim onda bulunduğunu anladığım şeylerin onda bulunduğunu anlayacak olurlarsa, muhakkak onu öldürmeye kalkışırlar!

Senin kardeşinin oğlunun çok büyük bir hal ve şanı olacaktır!

Sen, onu memleketine götürmekte acele et! 438

Biz, onun son peygamber olacağını kitablarımızda ve atalarımızdan bize yapılan rivayetlerde bulmuş uzdur! 439

Bu hususta bizden ahd ve mîsaklarda alınmıştır! " dedi.

Ebu Talib:

" Sizden bu mîsakları kim aldı ola?" deyince, Bahîra gülümsedi, sonra da:

" Yüce Allah, onu İsa b. Meryem'e indirdiği kitabda aldı.

Sen, eğlenip kalmayı azalt da, onu memleketine ve doğum yerine hemen döndür! " dedi440 ve:

" Sen onun üzerine titrersin, değil mi?" diye sordu.

Ebu Talib:

" Evet! " dedi.

Bahîra:

" Vallahi, onu Şam'a götürecek olursan, artık kendisini hiçbirzaman ev halkına kavuşturamazsın!

Muhakkak onu öldürmeye kalkarlar!

Onlar buna düşmandır! ar! 441

Kardeşinin oğlunu, sakın Yahudilerin bulunduğu oralara kadar götü reyim deme!

Çünkü, Yahudiler düşmanlık ehlidirler.

Bu çocuk, bu ümmetin peygamberi olacaktır!

Kendisi, Araplardandır.

Halbuki Yahudiler gelecek peygamberin İsrail oğullarından olmasını isterler, bu çocuğu kıskanırlar.

Sen, kardeşinin oğlu hakkında onlardan sakın 442

İyi bil ki, ben sana karşı üzerime düşen öğüt vazifesini yerine getirmiş bulunuyorum" dedi. 443

---------------------------------------------------

436. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 54-55, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 153-155, Taberî, Târîh, c. 2, s. 195, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 168-169, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 27, İbn Asâkir, Târih, c. 1, s. 270-272, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 131 -133, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 4142, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 58-60, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 283-284, Suyutî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 208-209, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 257-258, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 193-194.

437. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 169, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 133, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 195.

438. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 55, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Taberî, Târîh, c. 2, s. 195, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 169, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 29, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 133, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 42, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 59, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 284, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 210, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 194.

439. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Ebu Nuaym, Del âil. c, 1, s. 169-170, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 133, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 195.

440. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 170.

441. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 318.

442. İbn Sa'd, Tabakatü'l-kübrâ, c. 1, s. 155.

443. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 170, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 133, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 195.

Busra'da Üç Yahudinin Peygamberimiz Aleyhisselâma Suikast Teşebbüsünde Bulunmaları ve Rahip Bahîra Tarafından Vazgeçirilmeleri

Rivayet edildiğine göne; Peygamberimiz aleyhisselâmın amcası Ebu Talib'le yaptığı Şam seferi sırasında Rahip Bahîra'nın Peygamberimiz aleyhisselâmda gördüğü şeyleri, Ehl-i Kitabdan, 444 YahudiIerden445 Zebir, 446 Temmam447 ve Deriş adlarındaki448 kimselerde gördüler. 449

Peygamberimiz aleyhisselâmı öldürmeyi tasarladılar.

Bunu Rahip Bahîra ile de konuşmaya gelip, konuştular. 450

Bu Yahudiler; Peygamberimiz aleyhisselâma suikast hususundaki görüşlerine Rahip Bahîra'nın da katılacağını sanıyorlardı. 451

Rahip Bahîra onları böyle birşeye girişmekten en şiddetli bir nehy ile nehyetti. 452

Kendilerine, Allah'ı hatırlattı.

Kitabda, gelecek peygamberin zikrini ve sıfatını bulduklarını, onu öldürmek isteseler de öldüre-meyeceklerini anlattı. 453 Onlara:

" Siz de, onun sıfatını, Kitabda bulamadınız mı?" diye sordu.

" Evet! Bulduk" dediler.

Bahîra:

" O halde, onu öldürmeye, sizin için yol ve imkân yoktur! " dedi. 454

Bunun üzerine, onlar Bahîrâ'nın söylediği sözlerin doğruluğuna kanaat getirerek Peygamberimiz aleyhisselâmı bıraktılar, geri dönüp gittiler. 455

Ebu Talib de, Rahip Bahîra'nın tavsiyesi üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâmla birlikte, oradan hemen Mekke'ye döndü. 456

------------------------------------------------------

444. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ye'l-meb'as, c. 2, s. 55, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 170, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 29, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 133, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 42, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 284, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 176, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 210, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258.

445. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 170, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 133, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258.

446. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 55, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 210.

447. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 55, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 170, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 210.

448. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 55, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 284, Suyûtî, Hasâis, c. 1 , s. 210.

449. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ye'l-meb'as, c. 2, s. 55, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 170, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 29, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 133, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 42.

450. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 170, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 133, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258.

451. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 170.

452. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 170, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 133, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258.

453. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 55, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 29, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 42, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 284, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1 , s. 176, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 210, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 195.

454. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 170, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 133, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 258.

455. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 55, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 155, Taberî, Târîh, c. 2, s. 195, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 29, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 42, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 284.

456. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 55, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 155, Taberî, Târîh, c. 2, s. 195, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 170, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 29, İbn Asâkir, Târih, c. 1, s. 271, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 42, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n- nihâye, c. 2, s. 284.

Bir Açıklama

İbn İshak'ın (doğumu: 85, ölümü: 151 Hicrî) son zamanlarda bulunup 1401/1982 yılında yayınlanan Kitâbu'l-Mübtedâ ve'l-meb'as ve'l-megâzî'sinin metninde Ebu Talib'in bu seyahat hakkında söylediği 12, 18 ve 13 beyitlik üç manzumesinin bulunduğu ve bunlarda Mekke'den yola çıkışları, Busra'da Rahip BahîYa tarafından ağırlanışları ve isimleri de açıklanan üç Yahudi tarafından Peygamberimiz aleyhisselâma yapılmak istenilen suikastın Rahip Bahıra tarafından önlenişi hadiselerinin dile getirildiği görülür. 457

Bu manzumeler; Bey ha kî tarafından da (doğumu: 384, ölümü: 458 Hicrî), İbn Asâkir tarafından da (ölümü: 571 Hicrî), 5 üheylî tarafın dan da (doğumu: 508, ölümü: 581 Hicrî) bilinmekte idi.

Hatta, İbn Asâkir, bunlardan 12 ve 18 beyitlik olanlarını kitabına (Târîh, c. 1, s. 272-273); Süheylî de 18 beyitlik olanının başından 9 beytini Ravdu'l-ünüf'üne (c. 2, s. 227-228) kaydetmiştir.

-----------------------------------------------------

457. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 55-57.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın İsim ve Sıfatlarının Ehl-i Kitab Nezdinde Belli Oluşu

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın isim ve sıfatlan, Musa aleyhisselâma indirilen Tevrat'ta ve İsa aleyhisselâma indirilen İncil'de yazılı olup Ehl-i Kitab olan Yahudi ve Hıristiyan bilginleri bu hususta tam bilgiye sahip bulunmakta, 458 kendilerine Kitab verilenler, Peygamberimiz aleyhisselâmı öz oğullarını tanıdıkları gibi tanımakta idiler. 459

Nitekim, Yahudi âlimlerinden iken Müslüman olan Abdullah b. Selam:

" Ben, Resûlullah aleyhisselâmı, kendi oğlumu tanıdığımdan daha ziyade tanırım! " dediği zaman, Hazret-i Ömer

" Ey Selam'ın oğlu! Bu, nasıl tanıma?" diye sormuştu. 460

Abdullah b. Selam:

" Ben, Muhammed (aleyhisselâm)ın gerçekten Resûlullah olduğuna yakînen şehadet ederim. 461

Kendisinin peygamber olduğunda hiç şüphe etmem 462

Çünkü, onun Allah tarafından gönderilen peygamber olduğu, na't ve vasıfları Kitabımızda bulunmakta di r. 463

Kendi oğlum üzerinde ise böyle kesin bir şehadeti yapamam! 464

Çünkü, onun anası465 kadının ne yaptığını bilemem. 466

Ne bileyim, belki de ihanet etmiş olabilir! " dedi. 467

Bunun üzerine, Hazret-i Ömer

" Ey Selam'ın oğlu! Allah seni hakka isabet ettirmiş! " dedi468 ve onun başını öptü. 469

-----------------------------------------------------

458. A'râf 157.

459. Bakara: 146.

460. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 27, Nesefî, Medârik, c. 1, s. 82, Hâzin, Tefsîr, c. 1, s. 94, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1 , s. 89, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 1, s. 147.

461. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 27, Hâzin, Tefsir, c. 1, s. 94.

462. Zemahşerî, Keşşaf, c. 1, s. 321, Fahru'r-Râzî, Tefsir, c. 4, s. 128, Hâzin, Tefsîr, c. 1, s. 94, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 98, Ebussuud, Tefsîr, c. 1, s. 176.

463. Hâzin, Tefsîr, c. 1, s. 94, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 1, s. 147.

464. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 27.

465. Zemahşerî, Keşşaf, c. 1, s. 321, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 4, s. 128, Nesefî, Medârik, c. 1, s. 82, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 89, Ebussuud, Tefsîr, c. 1, s. 176.

466. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 27, Hâzin, Tefsîr, c. 1, s. 94, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 1, s. 147.

467. Zemahşerî, Keşşaf, c. 1, s. 321, Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 4, s. 128, Nesefî, Medârik, c. 1, s. 82, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 89, Ebussuud, Tefsîr, c. 1, s. 176.

468. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 27, Hâzin, Tefsîr, c. 1, s. 94, Suyûtî, Dürru'l-mensûr, c. 1, s. 147.

469. Zemahşerî, Keşşaf, c. 1, s. 321 , Fahru'r-Râzî, Tefsîr, c. 4, s. 128, Hâzin, Tefsîr, c. 1, s. 94, Nesefî, Medârik, c. 1, s. 82, Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 89, Ebussuud, Tefsîr, c. 1, s. 176.

Daha Önceki Peygamberlerden Peygamberimiz Aleyhisselâm Hakkında Ahd ve Mîsak Alınışı

Yüce Allah; daha önceki peygamberlerden de, Peygamberimiz aleyhisselâma iman ve yardım etmeleri hakkında ahd ve mîsak almıştır. 470

Kadı Iyaz der ki:

" Yüce Allah, o mîsakı, vahiy ile almıştır. Hiçbir peygamber göndermemiştir ki, ona Muhammed aleyhisselâmı veya vasıflarını anmış ve 'Ona eriştiğin takdirde, kesin olarak iman edeceksin! ' diye kendisinden ahd ve mîsak almış olmasın!

Deniliyor ki: Yüce Allah, bunu kendi kavimlerine de haber vermeleri ve onların kendilerinden sonra gelecek kavimlerine de aynen bildirmeleri hususunda da kesin söz almıştır." 471

Atâ b. Yesar'dan rivayet edildiğine göre:

Peygamberimiz aleyhisselâmın Tevrat'taki sıfatlarından sorulunca, Abdullah b. Amr ibnü'l-Âs demiştir ki:

" Evet! Vallahi, Kur'ân'daki 'Ey Peygamber! Şüphe yok ki, Biz seni şahit, müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik! '472 âyetindeki bazı sıfatlar ile, Tevrat'ta da tavsif buyru I muştur. Şöyle ki:

'Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici, korkutucu, ümmîler için de koruyucu olmak üzere gönderdik.

Sen, benim kulumsun, peygamberim sin.

Ben, sana Mütevekkil ismini verdim.

O, ne kötü huyludur, ne katı kalblidir; ne de çarşılarda, pazarlarda bağırır, çağırır.

O, kötülüğü kötülükle de karşılamaz, fakat affeder, bağışlar.

Doğru yoldan sapan milleti Lâ ilahe illallah [Allah'tan başka ilah yoktur! ] diyerek doğrultmadıkça, kör gözleri, sağır kulakları, kapalı gönülleri açmadıkça, Allah onun ruhunu almayacaktır! '" 473

Atâ b. Yesar, Yahudi âlimlerinden iken Müslüman olan Abdullah b. S elam'in da bunu aynen tekrarladığını; ve yine Yahudi âlimlerinden iken Müslüman olan Ka'bu'l-Ahbar'ı da Abdullah b. Selam'ın söylediklerinin aynısını söylerken işittiğini, Ebu Vâkıdü'l-Leysî'nin kendisine haberverdiğini, aynı zamanda:

" Onun doğum yeri Mekke, hicret yurdu Taybe (Medine) olacak, kendisi Şam ülkesine hükmedecektir.

Onun ümmeti de, bollukta ve darlıkta, her yerde Allah'a hamd ederler; her yüksek yerde tekbir getirirler.

Güneşin seyrini izleyip, vakitleri gelince, nerede olursa olsun, namazlarını kılarlar.

Bellerine fota bağlarlar.

Kollarını yıkarlar (abdest alırlar).

Ezanlarının sesleri, geceleyin, gök boşluğunda an uğultusu gibi uğuldar! " dediğini açıklamıştır.

Abdullah b. Abbas da, Ka'b'a:

" Tevrafta, Resûlullah aleyhisselâmın natını nasıl buldun?" diye sorduğu zaman, Ka'b:

" Tevrafta, onun na'ti:

'Muhammed b. Abdullah, Mekke'de doğacak, Tâbe'ye (Medine'ye) hicret edecek, Şam'a hakim olacaktır!

Kendisi ne kötü söz söyler, ne de çarşılarda bağırır çağınr.

Kötülüğü kötülükle karşılamaz, fakat affeder, bağışlar.

Onun ümmeti de, bollukta, darlıkta, her yerde, Allah'a hamd ederler. Tekbir getirirler.

Kollarını yıkarlar (abdest alırlar).

Bellerine fota bağlarlar.

Savaşta saf oldukları gibi, namazlarında saf olurlar.

Mescidlerinde, an uğultusu gibi, uğuldarlar.

Ezanlarının sesleri, gök boşluğunda duyulur! ' diye yazılı bulduk" demiştir. 474

Kur'ân-ı Kerîm'e göre; Musa aleyhisselâma indirilen Tevrat'ta Peygamberimiz aleyhisselâmın Ashabının vasıflan, hal ve şanları da şöyle açıklanmış bulunuyordu:

" Muhammed, Allah'ın Resûlüdür.

Onunla birlikte olanlar (Ashab da), kâfirlere karşı çok sert, kendi aralarında ise çok merhametlidirler.

Onların, rükû ve secde ederek; Allah'tan, lütuf ve rızasını istediklerini görürsün.

Onların yüzlerinde, secdelerin izinden dolayı, nuranîlikvardır.

Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır..." 475

Peygamberimiz aleyhisselâmın geleceğini İsa aleyhisselâm da müjdelemiş, Kur'ârvı Kerîm'de açıklandığı üzere:

" Birzaman, Meryem oğlu İsa:

'Ey İsrail oğulları! Ben size, Allah'ın gönderdiği peygamberiyim!

Benden önceki Tevrafı tasdik edici, benden sonra gelecek peygamberi de-ki, ismi Ahmed'dir-müjdeleyici olarak geldim" demişti. 476

İbn İshak'ın (85-151 Hicrî) bildirdiğine göre; İsa aleyhisselâma Allah tarafından gelen İncil'de Peygamberimiz aleyhisselâmın sıfatı ve ismi hakkında verilmiş olan bilgiyi, İsa aleyhisselâmın devrinde havari Yuhannâ da yazdığı İncil'de tesbit etmiş bulunuyordu.

Nitekim, İsa aleyhisselâm, kendisini inkâr eden kavmine karşı:

" Rab tarafından çıkıp gelecek olan o Münhamenna, Rab tarafından çıkıp gelecek olan o Rûhu'l-Kudüs gelmiş olsaydı, o bana şehadet ederdi.

Siz de, şehadet edersiniz.

Çünkü, öteden beri benimle birlikte bulunuyorsunuz.

Ben, bunlan size söyledim ki, şüpheye düşmeyesiniz ve sürçmeyesiniz! " demiştir.

Münhamenna, Süryanice Muhammed demektir. Bunun Rumca'sı Baraklitus'dur. 477

Ebu'l-Ferec İbn Cevzî'nin (540-597 Hicrî), İbn Kuteybe'den (213-276 Hicrî) nakline göre:

İsa aleyhisselâm, havarilerine:

" Ben gidersem, size Faraklit, Rûhu'l-Hak gelecektir!

O, kendiliğinden söz söylemeyecek, ancak kendisine ne söylenirse onu söyleyecektir.

O, bana şehadet edecektir.

Siz de şehadet edersiniz.

Çünkü, siz halktan daha önce benimle birlikte bulunuyorsunuz.

Ben gitmezsem, Faraklit size gelmez! " demiştir. 478

Gerek Baraklitus, gerek Faraklit sözü Periclotas şekline sokulup Yuhanna İncilinde Teselli Edici diye tercüme edilmiştir. 479

Şüphesiz ki, İsa aleyhisselâmın anadili Yunanca değil, İbranice idi. Kendisine Allah tarafından indirilmiş olan İncil'in de İbranice olacağı tabiîdir.

İsimleri tercüme etmek Ehl-i Kitab âlimlerince âdet olduğundan, İsa aleyhisselâmın kendisinden sonra geleceğini müjdelediği âhir zaman peygamberinin ismini de Yunanca'ya tercüme etmişler ve Arapça mütercimlerde onu Faraklit olarak Arapçalaştırmışlardır.

Bir papaz tarafından yazılıp Hicrî 1268 yılında Kalküta'da bastırılan bir broşürde; Faraklit olarak Arapçalaştırılan ismin İncil'in Yunanca nüshasında Paraklitus şeklinde mi, yoksa Piraklütüs şeklinde mi geçtiği incelenerek, birinci şekle göre ismin Teselli ve Yardım Edici, Vekil mânâlarına geldiği ifade ve ikinci şekle göre ise, Muhammed ve Ahmed mânâlarına gelebileceği itiraf edilmiş ve Müslümanların bu şekli iltizam ettikleri ileri sürülmüştür.

Halbuki, iki kelime arasında şekil ve telaffuz bakımından pek az bir fark vardır.

Yunan harfleri, birbirlerine benzerler.

Bazı İncil nüshalarındaki Piraklütüs, belki de, yazıcıların hatası yüzünden Paraklitus olmuştur." 480

Kur'ârvı Kerîm'e göre Peygamberimiz aleyhisselâmın ashabının " İncil'deki vasıflan da, bir ekin gibidir ki; filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, saplan üzerine, bir düzeye dizilmiştir. Öyle ki, ekincilerin hoşuna gider. Bu (teşhisle) ki, onlarla, kâfirleri öfkelendirmek içindir. Allah, onlardan, iyi amel işleyenlere bir mağfiret ve büyük bir ecir vaad buyurmuştur." 481

Markos İncilinde bu hususta şöyle denilmiş olduğu görülür:

" Ve dedi: Allah'ın melekûtu böyledir. Yere tohum saçan bir adam gibidir.

Gece gündüz uyuyup kalkar, tohum biter ve büyür. Nasıl, o bilmez.

Toprak, kendiliğinden, önce otu, sonra başağı, sonra başakta dolu taneyi verir.

Mahsul kemale erdiği zaman, hemen orağı salar.

Çünkü, hasat zamanı gelmiştir." 482

-------------------------------------

470. Al-i İmrân: 81.

471. Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 35.

472. Ahzâb: 35.

473. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 362, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 174, Buharî, Sahih, c. 3, s. 21, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 374-377, Kadı Iyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 19, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 37-38, İbn Seyy'id, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 58, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 92-94, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 2, s. 325.

474. Dârimî, Sünen, c. 1, s. 14-15, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 38-39, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 94.

475. Feth: 29.

476. Saf 6

477. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 248.

478. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 67.

479. Yuhanna İncili, bab: 14, fıkra: 16; bab: 15, fıkra: 26; bab: 16, fıkra: 7.

480. Rahmetullah, İzhâru'l-hak, Türkçe terceme, c. 2, s. 262-263.

481. Feth: 29.

482. Markos İncili, bab: 4, fıkra: 26-29.

İsrail Oğullarının Gelmesini Bekledikleri Üç Peygamber

Yuhannâ'nın İncil menkıbesine göre, Yahudiler üç peygamberin gelmesini beklemekte idiler:

- İlki: tekrar geleceğini sandıkları İlya,

- İkincisi: Mesîh İsa aleyhisselâm,

- Üçüncüsü: Herkesin bildiği, kendisi sadece " O Peygamber" diye anılan peygamberdi. Yahudiler, Yahya aleyhisselâma:

" Sen kimsin?" diye sordukları zaman, o:

" Ben, Mesîh değilim! " dedi.

Yahudiler

" Öyle ise, sen nesin? İlya mısın?" dediler.

Yahya aleyhisselâm:

" Değilim! " dedi.

Bunun üzerine, Yahudiler

" Sen, O Peygamber misin?" diye sordular.

Yahya aleyhisselâm:

" Hayır! " dedi.

Yahudiler

" Öyle ise, sen kimsin? Kendin hakkında, ne diyorsun?" dediler.

Yahya aleyhisselâm:

" Ben, İşaya Peygamberin dediği gibi:

'Rabbın yolunu düzeltiniz! ' diye çölde bağıranın sesiyim!

Aranızda biri duruyor da, siz onu bilmiyorsunuz.

Benden sonra gelen odur! Ben, onun çarığının bağını çözmeye lâyık değilim! " dedi. 483

İsa aleyhisselâm ise, Yahya aleyhisselâm hakkında:

" Eğer kabul etmek isterseniz, gelecek olan İlya, budur! " demiş;484 gelecek olan Mesîh'in de İsa aleyhisselâm olduğu, 485 gösterdiği mucizelerle anlaşılmıştır. 486

Geleceği müjdelenenlerden üçüncüsü olan ve kendisi sadece " O Peygamber" diye anılan487 son peygamberin gelmesi ise, İsa aleyhisselâmdan sonra, beklenip duruyordu.

Nitekim, Medineli putperest Evs ve Hazrec kabilelerinin ne zaman Medineli Yahudilerle aralan açılsa, Yahudiler onlara:

" Bir peygamber, hemen gönderilmek, gelmek üzeredir!

Onun geleceği zamanın gölgesi düştü.

O peygamber gelince, biz ona tâbi olacak; İrem ve Âd kavimleri gibi, sizi öldürüp kökünüzü kazıyacağız! " derlerdi. 488

Rahip Bahîra'nın da dediği gibi, Yahudiler gelmesini bekledikleri son peygamberin İsrail oğullarından olmasını arzu etmekte idiler.

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm ise, İsmail aleyhisselâmın soyundan gelen Araplardan olduğu için; Medineli Yahudiler de Peygamberimiz aleyhisselâma kıskançlıklarından dolayı, iman etmemekte ve karşı koymakta direnmiş durmuşlardır. 489

İbn İshak'ın Abdullah b. Ebi Bekr, b. Muhammed, b. Amr, b. Hazm'dan, onun da Peygamberimizin zevcesi Hazret-i Safiyye'den rivayetine göre:

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın Medine'ye hicreti sırasında, Küba köyüne geldiği işitilince, babası Huyey b. Ahtab ile amcası Ebu Yâsir b. Ahtab hemen Küba'ya gitmişler, güneş batarken de, çok bitkin ve üzgün bir halde eve dönmüşlerdi.

Ebu Yâsir b. Ahtab, H uyey b. Ahtab'a:

" Bu, geleceği beklenilen O Peygamber midir?" diye sormuş, Huyey b. Ahtab:

" Evet! Vallahi, odur! " demişti.

Ebu Yâsir

" Bunun o olduğunu iyice anladın ve tesbit ettin mi?" diye sormuş, Huyey b. Ahtab:

" Evet! " demiştir.

Ebu Yâsir

" O halde, ona karşı kalbinde ne var?" diye sormuş, Huyey b. Ahtab:

" Vallahi, sağ oldukça, ona hep düşmanlık besleyip duracağım! " demiştir. 490

Medineli Yahudilerin; Peygamberimiz aleyhisselâm ve Allahtan getirdiği Kitabı hakkındaki tutum ve davranışları Kur'ârvı Kerîm'de şöyle açıklanır:

" Vaktâ ki, onlara, Allah katından, yanlarındakini tasdik edici, doğrulayıcı bir Kitab geldi ki, onlar daha önce, kâfirlere karşı, Allah'tan böyle bir fetih ve yardım istiyorlardı. İstedikleri kendilerine gelince, (kıskançlıklarından) onu inkâr ettiler. Arbk, Allah'ın laneti o kâfirlerin üzeri nedir." 491

Yüce Allah, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmı da, Firavun'a gönderdiği resûl gibi bir resûl olarak göndermiştir. 492 Eski Ahid'de de, Musa aleyhisselâma Yüce Allah tarafından şöyle denildiği görülür:

" Onlar (İsrail oğulları) için, kardeşleri arasından, senin gibi bir peygamber çıkaracağım, ve sözlerimi onun ağzına koyacağım, ve ona emredeceğim herşeyi onlara söyleyecek ve vâki olacak ki, Benim ismimle söyleyeceği sözlerimi dinlemeyecek olan adamdan, Ben arayacağım! " 493

İsrail oğullarının kardeşlerinden maksadın, İsmail aleyhisselâmın oğulları olduğu malumdur. Onların içinden de, Muhammed aleyhisselâmdan başka hiçbir kimsenin ilahî vahye mazhar olduğu ve ağzına Yüce Allah'ın Kelamının konulduğu görülmemiştir. 494

İbrahim aleyhisselâm ile oğlu İsmail aleyhisselâmın, Kabe'nin duvarlarını örüp yükseltirlerken Yüce Allah'a:

" Ey Rabbimiz! Bizden sâdır olan şu hizmeti kabul buyur!

Şüphe yok ki, herşeyi işiten, herşeyi bilen Sensin Sen!

Ey Rabbimiz! Bizi, Sana teslimiyette sabit kıl!

Soyumuzdan da, yalnız Sana boyun eğen Müslüman bir ümmet yetiştir!

Ey Rabbimiz! Onların içinden de, kendilerine Senin âyetlerini okuyacak, onlara Kitabı ve Hikmeti öğretecek, onları iyice temizleyecek bir peygamber de gönder..." diyerek dua ettikleri495 ve:

" İçinizde, kendinizden bir peygamber gönderdik ki, size âyetlerimizi okuyor, sizi tertemiz yapıyor, size Kitabı ve Hikmeti öğretiyor, bilmediğiniz şeyleri size bildiriyor" 496 buyurularak Peygamberimiz aleyhisselâm hakkındaki dualarının kabul edilmiş olduğu açıklanmış bulunmaktadır.

-------------------------------------------------

483. Yuhanna İncili, bab: 1, fıkra: 19-27.

484. Matta İncili, bab: 11 , fıkra: 14-15.

485. Matta İncili, bab: 2, fıkra: 1-5,

486. Matta İncili, bab: 11, fıkra: 1-6.

487. Yuhanna İncili, bab: 1, fıkra: 21-25.

488. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 70, Taberî, Târîh, c. 2, s. 234, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 75-76, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 95-96, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 156, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 290, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 149.

489. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 155.

490. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 2, s. 165-166, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 77-78, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 533, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 57.

491. Bakara: 89.

492. Müzzemmil: 15.

493. Eski Ahid, Tesniye, bab: 18, fıkra: 18-19.

494. Mâverdî, A'lâmi'n-nübüvve, s. 198.

495. Bakara: 127-129.

496. Bakara: 151.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Her Türlü Kötülüklerden Korunarak Büyütülüşü

Peygamberimiz aleyhisselâm, amcası Ebu Talib'in şefkatli kanadı altında güzelce büyüyüp gidiyordu. 497

Ebu Talib bu koruyuculuğunu ve kollayıcılığını hayatının sonuna kadar devam ettirdi. 498

Yüce Allah; Peygamberimiz aleyhisselâmı, Ebu Talib'in yanında bulundurup499 peygamberlikle şereflendireceği için, onu Cahiliye devrinin kötülüklerinden hiçbirine bulaştırmadı. 500

1. Suyutî'nin Ebu Nuaym ve İbn Asâkir'den nakline göre, Hazret-i Ali der ki: " Muhammed aleyhisselâma, bir gün:

'Sen, hiç puta taptın mı?' diye soruldu.

'Hayır! ' buyurdu.

'Sen, hiç içki içtin mi?' diye sordular.

'Hayır! Ben, daha Kitab ve imanın ne olduğunu bilmezken bile, Kureyşîlerin küfür üzerinde bulunduklarını bilmekten uzak kalmamı sırrıdır' buyurdu." 501

Peygamberimiz aleyhisselâm, kendisini çocukluğu sırasında Yüce Allah'ın nasıl koruduğunu şöyle anlatır:

" Öyle birzamanımı biliyorum ki; Kureyş çocuklarıyla birlikte, bir oyun oynamak üzere, bir yerden bir yere taş taşıyorduk.

Her birimiz, fotasını sıyırıp boynuna dolamış, taşı onun üzerinde taşıyordu.

Ben de, onlarla birlikte böyle yapıp gelir giderken, kendisini görmediğim birisi bana ağrıtıcı bir yumruk indirip:

'Bağla fotanı beline! ' dedi.

Ben de, hemen, fotamı belime bağladım.

Arkadaşlarımın arasında, yalnız ben, fotalı olduğum halde boynumda taş taşıdım." 502

2. Cabir b. Abdullah'ın rivayetine göre, Peygamberimiz aleyhisselâm, Kureyş ile birlikte, Kabe için taş taşıyordu. Fotası da üzerinde idi.

Peygamberimiz aleyhisselâmın amcası Hazret-i Abbas:

" Kardeşimin oğlu! Şu fotanı çözsen, omuzlarının üzerine alsan da, taşıyacağın taşla gitsene! " demişti.

Peygamberimiz aleyhisselâm, fotasını çözüp omuzlarının üzerine koyar koymaz, yere, baygın düştü!

İşte ondan sonra, kendisi hiçbir vakit çıplak görülmemiştir. 503

3. Peygamberimiz aleyhisselâm, oniki yaşında bir çocukiken. 504 Rahip Bahîra'nın Kureyş müşriklerinin Lât ve Uzzâ putları adına yemin edip durduklarına bakarak, Peygamberimiz aleyhisselâma da " Lâtve Uzzâ hakkı için, sorularıma cevap ver! " dediği zaman, " Lât ve Uzzâ adına yemin vererek bana birşey sorma! Vallahi, ben, bunlardan nefret ettiğim kadar, hiçbir şeyden nefret etmem! " demiştir. 505

4. Peygamberimiz aleyhisselâmın dadısı Ümmü Üymen der ki:

" Kureyş müşrikleri, tazim için, Buvâne putunun yanında, yılda bir gün toplanırlar, geceye kadar onun yanında saç kestirmek, iti kafa girmek, kurban kesmek suretiyle tören yaparlardı.

Ebu Talib de, Kureyş kavmi ile birlikte bu bayram için hazırlanmış ve Resûlullah aleyhisselâmın da bu bayramda kavminin yanında bulunmak üzere hazırlanmasını söylemişti.

Resûlullah aleyhisselâm bundan kaçınınca, Ebu Talib'in de, Resûlullah'ın âmelerinin (halalarının) da Resûlullah'a son derece kızdıklarını gördüm.

Halaları:

'İlahlarımızdan yüz çevirmek demek olan bu davranışından dolayı, senin bir felakete uğramandan korkuyoruz! ' diyerek o kadar ısrar ettiler, o kadar üzerine düştüler ki, Resûlullah aleyhisselâm yanlarına düşüp gitmek zorunda kaldı.

Allah'ın dilediği kadar bir müddet orada gaip olup görünmedi.

Sonra, korkudan benzi sararmış bir halde dönüp yanımıza geldi.

Halaları:

'Senin başına ne felaket geldi?' diye sordular. O da:

'Bana cin dokunmasından korkuyorum! ' dedi.

Halaları:

'Allah, seni şeytanla mübtelâ kılmaz! Sende, iyi haslet ve meziyetler var.

Söyle bakalım, görmüş olduğun şey nedir?' dediler.

Resûlullah:

'Ben, bu putun yanına yaklaşınca, beyaz ve uzun boylu bir adam peyda olup, bana 'Ey Muhammedi Gerine dön! Sakın ona el sürme! ' diyerek bağırıyordu! ' dedi.

Artık, kendisine peygamberlik gelinceye kadar, onların bayramına ve törenine katılmadı." 506

5. Hazret-i Ali'nin, Peygamberimiz aleyhisselâmdan bizzat işitip bildirdiğine göre, Peygamberimiz aleyhisselâm buyurmuşlardır ki:

" Ben, Cahiliye devri insanlarının işledikleri birşeyi işlemeye iki kere teşebbüs etmiş isem de, Yüce Allah, işlemek istediğim şeyle benim arama girip, beni ondan alıkoydu.

Bundan sonra, Yüce Allah beni peygamberlikle şereflendirinceye kadar hiçbir kötü şeye teşebbüs etmedim ! " 507

İki kere yapmaya teşebbüs edip alıkonulduğum şey de şu idi:

" Bir gece, Mekke'nin yukarı taraflarında, Kureyş'ten bir veya birkaç gençle birlikte kendi koyunlarımızı otlatıyordum.

Arkadaşıma:

'Eğer koyunuma bakarsan, ben de, diğer gençler gibi, Mekke'ye gidip gece konuşmalarına katılayım' dedim.

Arkadaşım:

'Olur. İstediğini, yap! ' dedi.

Ben, bu arzumu yerine getirmek üzere, yola çıktım.

Mekke evlerinden ilk evin yanına vardığım zaman, defler, düdüklerle ıslık çalındığını işittim.

'Nedir bu?' diye sordum.

'Filan erkek, filanca kadınla evleniyor! ' dediler.

Hemen, oturup onlara bakmaya başladım.

Derken, Yüce Allah kulaklarımı tıkadı, uyuyakaldım.

Beni ancak güneşin sıcaklığı uyandırabildi!

Hemen, dönüp arkadaşımın yanına geldim.

'Ne yaptın?' diye sordu.

'Hiçbir şey yapmadım! ' dedim. Sonra da, başımdan geçeni ona anlattım.

Başka bir gece, yine, arkadaşıma aynı şekilde ricada bulundum. O da:

'Olur. Dilediğini, yap! ' dedi.

Yola çıkıp Mekke'ye geldiğimde, şu geçen gece Mekke'ye geldiğim zaman işittiğimin aynısını işittim.

Hemen, oraya çöküp bakmaya başladım.

Derken, Yüce Allah kulaklarımı tıkadı.

Vallahi, beni ancak güneşin sıcaklığı uyandırabildi!

Uyanınca, hemen, arkadaşımın yanına döndüm. Başımdan geçeni ona anlattım.

Bundan sonra, Yüce Allah beni peygamberlikle şereflendirinceye kadar hiçbir kötü şeye teşebbüs etmedim." 508

6. Kureyş müşriklerinin, pufları olan Lâtve Uzzâ'ya geceleri taptıktan sonra yatmayı âdet edindikleri sıralarda, Peygamberimiz aleyhisselâmın, zevcesi Hazret-i Hatice'ye " Ey Hatice! Vallahi, ben hiçbir zaman Lâfa tapmam! Vallahi, ben hiçbir zaman Uzzâ'ya tapmam! " dediğini ve Hazret-i Hatice'nin de " Boş ver Uzzâya Muzzâya! " diye karşılık verdiğini komşusunun işitmiş olduğu rivayet edilir. 509

İbn İshak (85-151 Hicrî) derki:

Resûlullah aleyhisselâm; erlik çağına erinceye kadar, mertlik ve insanlıkça, kavminin en üstünü; ahlâkça en güzeli; soy sop itibarıyla en şereflisi; komşuluk haklarını en çok gözeteni; akıl ve uslulukça en büyüğü; doğruluk ve doğru sözlülükte en başta geleni; eminlik ve güvenilirlikte en büyüğü; kötülükten, insanları alçaltan huylardan da, insanların en uzak bulunanı idi.

Yüce Allah, bütün iyi haslet ve meziyetleri onda toplamıştı.

Bunun için; kendisi, kavmi arasında 'el-Emîn' adıyla anılırdı." 510

----------------------------------------------

497. İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5.

498. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 121.

499. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 121 , Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 169.

500. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 194, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 121, Ebu Nuaym, Delâil. c. 1 , s. 169, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 28, 30, Ebu'l-Fidâ. el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 286-287.

501. Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 221, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 254, Halebî, İnsânü'l-uyûn, c. 1, s. 204.

502. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 194-195, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 30, 31, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 287, Halebî, İnsan, c. 1, s. 299.

503. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 96, Müslim, Sahih, c. 1 , s. 268, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 32.

504. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 153, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 96, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 65, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 131, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 31.

505. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 54, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 154, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1 , s. 169, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 35, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 133, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 42.

506. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 158, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 187, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 38-39, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 45, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 80-81, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 221 -222, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 200-201.

507. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, s. 2, s. 58, Buhârî, Târîhu'l-kebîr, c. 1 , s. 130. Taberî, Târih, c. 2, s. 196. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 186, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 33, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 44, Zehebî, Târîhu'l- İslâm, s. 79, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 287, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 178, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 219.

508. İbn İshak, Kitâbu’l-mübtedâ ve'l-meb’as, c. 2, s. 58-59, Taberf, Târfh, c. 2, s. 196, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 186, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 33-34, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 44-45, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 79-80, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 287-288, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 178, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1 , s. 289.

509. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 362.

510. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 194, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 286-287.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Hılfu'l-fudûl'e Girişi ve Hılfu'l-fudûl'ün İcraatından Bazı Örnekler

Peygamberimiz aleyhisselâmin yirmi yaşlarında iken511 amcalarıyla birlikte katıldığı512 son Ficar kavgasından dönüldükten sonra, 513 Haram aylardan Zilkade ayında idi ki, 514 Yemenli Zübeyd kabilesinden bir adamın satmak üzere Mekke'ye getirdiği bir yük metaını Kureyş eşrafından Âs b. Vâil satın almış, parasını ödemeye yanaşmamıştı. 515

Âs b. Vâil adamın metaını kendisine geri vermesi isteğine de yanaşmayınca, 516 adamcağız:

Abduddar, Manzum, Cuman, Sehm ve Adiyy b. Ka'b oğulları gibi, Mekke'nin nüfuzlu ailelerinin ileri gelenlerine başvurup Âs b. Vâil 'deki alacağını ödettirmeleri için kendisine yardım etmelerini istemişti. Fakat, bunlar adamcağıza yardımcı olacakları yerde, Âs b. Vâil'i kayırmışlar, adamcağızı da azarlamışlardı.

İşin kötüye gittiğini gören517ve çaresizlik içinde kalan adam518 güneşin doğmak üzere olduğu ve Kureyş ileri gelenlerinin de Kabe'nin çevresinde küme küme oturdukları bir sırada, Ebu Kubeys dağına çıkarak " Ey Fihr hanedanı! " diye bağıra bağıra okuduğu şiirinde, uğradığı zulmü ve haksızlığı açıklayıp yardım dileğinde bulununca;519 orada hemen kalkıp temaslara başlamak suretiyle ilk harekete geçen ve bu yolda daha başkalarını da harekete geçiren zât, Peygamberimiz aleyhisselâmın amcası Zübeyr b. Abdulmuttalib oldu. 520

Kureyş kabilelerinden:

Hâşim b. Abdi Menaf,

Muttalib b. Abdi Menaf,

Zühre b. Kilab,

Teym b. Mürre,

Haris b. Fihr oğulları, Darü'n-Nedve'de toplandılar.

Durumu aralarında konuştular, ne şekilde hareket edileceğini sözbiriiğiyle belirlediler. 521

Bu hususta andlaşmaya, birbirlerini davet ettiler.

Yaşlılığı dolayısıyla522 Abdullah b. Cüd'an'ın evinde toplandılar. 523

Abdullah b. Cüd'an, yemek yaptırıp onlara yedirdi. 524

" Mekkelilerden ve Mekkeliler dışında, Mekke'ye girecek olan sair insanlardan, Mekke'de zulme ve haksızlığa uğramış bir kimse bırakmamak;525 mazlumun hakkı geri alınıncaya kadar zalime karşı mazlumla birlikte hareket etmek" üzere ahidleştiler ve akidleştiler. 526

Denizlerin bir kıl parçasını ıslatacak kadar suyu bulundukça, Hira ve Sebîr dağı yerlerinde durduğu ve üzerlerinde dağ tekeleri yayıldığı müddetçe, ahid ve akidlerine bağlı kalacaklarına and içtiler. 527

Geçmiş zamanlarda, Cürhüm kabilesinden:

Fadl b. Fadâle,

Fadl b. Vedâa, 528

Fadl b. Haris, 529 veya Fudayl b. Hâris530 isimlerinde, eşraftan üç kişinin biraraya gelip:

Zalime karşı mazluma yardım etmek;531 zayıfın hakkını güçlüden, yabancının hakkını yerliden almak; adaleti aralarında hâkim kılmak üzere, andlaşmışlardı. 532

Kureyşliler, şekil ve mahiyeti itibarıyla eskisine pek benzeyen bu yeni teşebbüse de; " Fadl adlı kişilerin andı" anlamına gelen " Hılfü'l-fudûl" adını verdiler. 533

Hılfü'l-fudûl'ün ilk işi; Âs b. Vâil'e giderek Zübeydî'nin malını Âs b. Vâil'den çekip almak ve Zübeydîye teslim etmek oldu.

O sırada; Has'am kabilesinden bir adam, umre veya hac yapmak maksadıyla, kızını yanına alarak Mekke'ye gelmişti.

Has'amî'nin Katul diye anılan kızı, herkesin kadınından güzeldi.

Mekke eşrafından Nübeyh b. Haccac; onu, görür görmez, babasının elinden zorla alıp kaçırdı.

Has'amî:

" Bu adamı bulup benim yanıma getirecek bir kimse yok mu?" diyerek feryad etti durdu.

Kendisine:

" Git de, derdini Hılfü'l-fudûl'e anlat! " denildi.

Bunun üzerine, Has'amî, hemen Kabe'nin yanına dikilip:

" Yâ Hılfe'l-fudûl! Yetiş imdadıma! " diyerek bağırmaya başlayınca, kılıçlarını sıyırıp her taraftan boyunlarını uzatarak Has'a-mî'nin yanına yetişenler:

" İşte, sana yardıma geldik. Ne oldu sana?" diye sormaya başladılar.

Has'amî:

" Nübeyh, kızım hakkında bana zulmetti: kızımı elimden zorla çekip aldı! " dedi.

Hılfü'l-fudûl ashabı, hemen Has'amî'yiyanlarına alarak Nübeyh'in evine gittiler, kapısının önüne dikildiler.

Nübeyh yanlarına çıkınca, kendisine:

" Yazıklar olsun sana! Sen de biliyorsun ki, biz, bu hususta akid yapmışızdır! Haydi, tez getir kadını! " dediler.

Nübeyh:

" Emrinizi yerine getireyim! Fakat, bir gece olsun, ondan yararlanmama müsaade ediniz! " dedi.

HıIfü'l-fudûl ashabı:

" Hayır! Vallahi, sana süt sağım zamanı kadar bile müsaade edilemez! " dediler. Bunun üzerine, Nübeyh, kadını çıkarıp babasına teslim etmek zorunda kaldı. 534

Peygamberimiz aleyhisselâm, amcalarıyla birlikte bulunup535 Abdullah b. Cüd'an'ın evinde yapıldığını bildirdiği Hılfü'l-fudûl hakkında, 536 " Ona İslâmiyet devrinde bile davet edilsem, icabet ederim" buyurmuştur. 537

--------------------------------------------------------

511. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 198, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 128, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 17, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 127, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 46.

512. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 46.

513. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 128.

514. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 72, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 291.

515. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 276, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 72.

516. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 136.

517. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 72, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 291.

518. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 276.

519. Mes’ûdî, Murûc, c. 2, s. 276-277, Süheylî, Ravd, c. 2, s. 72, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 292.

520. İbn Sa'd, c. 1, s. 128, Mes’ûdî, c. 2, s. 276-277, Süheylî, c. 2, s. 72, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1 , s. 137, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 292.

521. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 277.

522. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 293.

523. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 129, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 276, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 77, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 137, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 292.

524. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 129, Süheylî, Ravd, c. 2. , s. 72, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 137, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 47, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 292.

525. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 293 İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 3.

526. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 129, Süheylî, Ravd. c. 2, s. 72-73, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 137-138, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41 , İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 47, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 292, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 3.

527. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 129, Süheylî, Ravd, c. 2, s. 73, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 138, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 47, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 292.

528. Süheylî, Ravd, c. 2, s. 70, İbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 456, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 3.

529. İbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 456, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 292.

530. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 76.

531. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 292.

532. İbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 456.

533. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 129, Yâkubî, Târîh, c. 1, s. 18, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 73, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1 , s. 136, İbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 456, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 292, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 3.

534. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 73, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 292.

535. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 190, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 138, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41 ,

536. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 129, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 75, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 138, İbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 456, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41 , Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 293.

537. İbn Sa'd, c. 1, s. 1298, Süheylî, c. 2, s. 75, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 138, İbn Esîr, Nihâye, c. 3, s. 356, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 41, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 293, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 3.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın İzinin Makam'dakine En Çok Benzediği

Güvenilir ravilerin Abdullah b. Abbastan rivayetlerine göre, 538 Peygamberimiz aleyhisselâmin yirmi yaşlarında bulunduğu sırada idi ki, Kureyşliler kıyafet ve izlerden anlayan kâhin bir kadının yanına vanp:

" Şu Makam sahibine539 iz bakımından540 hangimizin daha çok benzediğini bize haberver?" dedil-er. 541

İbrahim aleyhisselâm; İsmail aleyhisselâmla birlikte Kabe'nin duvarlarını yükseltirlerken, 542 İbrahim aleyhisselâmın uzanıp yerden taş alması ve duvara kaldırması zorlaşınca, 543 İsmail aleyhisselâm, bir taş getirip İbrahim aleyhisselâmın ayağının altına koymuş, o da onun üzerinde dikilerek duvar örme işine devam etmişti. 544

Kabe'nin yapısı sona erinceye kadar bu iskele taş, köşelerde dolaştırılmış durmuştu.

İşte, İbrahim aleyhisselâmın üzerinde durduğu bu Taş'a " Makam-ı İbrahim" adı verilmiştir. 545

Kur'ân-ı Kerîm'de de:

" Şüphesiz ki, âlimler için feyizli ve aynı hidayet olmak üzere konulan İlk Beyt (Mâbed), elbette ki Mekke'de olandır. Orada, apaçık alâmetler, Makam-ı İbrahim vardır..." 546 buyurularak, bu mübarek taş anılmıştır.

İbrahim aleyhisselâmın gerek iskele gibi kullandığı ve gerek üzerine dikilip insanları hacca davet ettiği bu mübarek taşın547 üzerinde İbrahim aleyhisselâmın iki ayağının izi de bulunmaktadır. 548

Kâhin kadın, Kureyşîlerin isteklerine karşı:

" Eğer, siz şu ince milli yerin üzerine bir yaygı serer, sonra da onun üzerinde yürür geçerseniz, ben size istediğinizi haber veririm" dedi. Kureyşîler; ince, yumuşak milli yerin üzerine hemen biryaygı serdiler, sonra da üzerinden yürüyüp geçtiler.

Kâhin kadın; Peygamberimiz aleyhisselâmın izini görünce:

" Bu iz; Makam'dakine, benzerlikte en yakınınızdır! " dedi.

Bundan, yirmi yıl549 veya yirmi yılayakın550, ya da Allah'ın dilediği kadar551 bir müddet geçtikten sonra, Yüce Allah, Muhammed aleyhisselâmı, peygamber olarak gönderdi. 552

--------------------------------------

538. İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 787.

539. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 332, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 787, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 78-79, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 171 , Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 12, s. 391.

540. İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 787, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 79.

541. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 332, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 787, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 79, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 171, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 12, s. 391.

542. Bakara: 127.

543. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 59, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 52, Zemahşerî, Keşşaf, c. 1, s. 448.

544. Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 116, Taberî, Tefsîr, c. 1, s. 536, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 52.

545. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 59, Taberî, Tefsîr, c. 1, s. 536.

546. Âl-i İmrân: 96-97.

547. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 67-68.

548. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 68, Taberî, Tefsîr, c. 4, s. 11, Zemahşerî, Keşşaf, c. 1 , s. 448, Kurtubî, Tefsîr, c. 7, s. 139, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 1, s. 384.

549. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 332, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 787, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 79, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 171 -172, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 12, s. 391.

550. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 332, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 172.

551. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 332, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 787, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 79, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 12, s. 391.

552. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 332, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 787, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 79, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 172, Alâuddin Ali, Kenzu'l-ummâl, c. 12, s. 391.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Ticaret Hayatına Atılışı

Kureyşliler; öteden beri ticaretle uğraşıriardı. 553

Ticaretle uğraşmayanların ise, ellerinde hiçbir şeyleri bulunmazdı. 554

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm; onaltı yaşında bulunduğu sırada, amcası Zübeyr b. Abdulmuttalib'le birlikte, Kureyşlilerin ticaret kervanına katılarak Yemen'e gitti. 555

Giderken, önlerine gerilen puğur deveyi uysallaştırmak, gelirken de kafilenin önüne düşerek onları sel sularıyla dolup taşan geçitsiz vadiden selametle geçirmek gibi halleri görüldü. 556

Bu hadiseler, ayrıntılı olarak şöyle anlatılır

Ticaret kafilesi giderken bir vadiye uğramışlardı ki, erkek, puğur bir deve oradan kimseyi geçirmemekte idi.

Kafile, geri dönmek istedikleri zaman, Peygamberimiz aleyhisselâm;

" Ben onun hakkından gelirim! " diyerek kafilenin önüne düştü.

Puğur deve Peygamberimiz aleyhisselâmı görünce uysallaştı.

Peygamberimiz aleyhisselâm kendi devesinden inip onun üzerine bindi. Vadiyi geçtikten sonra, onu salıverdi.

Seferlerinden dönüşlerinde de, su ile dolup taşan bir vadiye rastlamışlar ve duraklamışlardı.

Peygamberimiz aleyhisselâm " Siz, beni takip ediniz! " dedi. Kafile onu takip ederek selametle geçtiler. Sanki, Yüce Allah, oradaki suları kurutmuş, geçit verir hale getirmişti.

Mekke'ye gelip bunları anlattıkları zaman, halk " Bu gencin hal ve şanı, büyük olacak! " demeye başladılar. 557

Peygamberimiz aleyhisselâm; zengin Kureyş kadınlarından Hazret-i Hatice hesabına, Cüreş pazarına iki kere ticaret seferi yapmış ve her sefer için, kendisine ücret olarak genç ve erkek birer deve ver-ilmiştir. 558

Cüreş, Yemen'in Mekke tarafına düşen birinci iklimde 65 boylam 17 enlem derecesinde bulunan sancaklarından, büyük ve geniş şehirlerinden idi. 559

Hazret-i Hatice; kendisine ait malları Tihâme'deki Hubaşe pazarında da sattırmak üzere Peygamberimiz aleyhisselâmı ücretle tuttu ve Kureyşîl erden tuttuğu başka bir zâtı da Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına kattı

Hubaşe, Arapların pazar yerlerinden bir yer olup, 560 Yemen'de idi ve Mekke'ye altı günlük bir mesafede idi.

Orada, heryıl Recep ayında, 561 üç gün562 veya sekiz gün pazar kurulur, 563 alışveriş yapılırdı. 564

Bu sefer; Peygamberimiz aleyhisselâmın, Hazret-i Hatice hesabına Hubaşeye Meysere ile birlikte yaptığı ilk seferi idi.

Oradan, Tihâme kumaşı satın alıp Mekke'ye getirmişler, Hakîm b. Hizam'a satarak çok güzel bir kazanç sağlamışlardı. 565

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ben, Hatice'den daha hayırlı patron görmedim. Ben ve arkadaşım, seferden dönüp de, onun yanında, bizim için biriktirilmiş buğday ekmeği, nefis ve turfanda türlü yemişleri hazır bulmadığımız olmamıştır! " diyerek Hazret-i Hatice'yi övmüştür. 566

Ebu Talib Amca, bir gün Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Ey kardeşimin oğlu! Ben, malsız bir adamım.

Zamanın, üzerimize çöken sıkıntısı, son dereceyi buldu.

Kıtlık ve mücadele yıllan, bizde ne sermaye bıraktı, ne de ticaret!

İşte, kavminin ticaret kervanı Şam'a gitmeye hazırlanmış bulunuyor. Hatice binti Huveylid de, bu kervana, yükleyeceği mallarla katılacak, mallarının üzerinde de, kavminden bazı adamlar gönderecek-tir. 567

Kendisinin, senin gibi güvenilir, temiz ve Vefâkâr bir insana çok ihtiyacı vardır. İşlerinden ve ticaretinden bir kısmına seni vekil yapması için yanına varıp kendisiyle konuşmuş olsaydık, iyi olur-du. 568

Yine de, gidip dileğini ona arzedecek olursan, herhalde, hemen kabul eder. 569

Temizliğin sebebiyle, seni başkasına üstün tutar, sanırım.

Gerçi, ben senin Şam taraflarına gitmeni istemiyor ve sana Yahudilerden bir zarar gelmesinden korkuyorum, ama bundan başka bir fikir, bir çare de bulamıyorum" dedi. 570

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Belki de, o (Hazret-i Hatice), bu hususta bana bir haber salar" dedi.

Ebu Talib Amca:

" Ben, onun, senden başkasını vazifelendireceğinden de endişe ediyorum. Sen, işi tedbirli olarak talep ve takip et! " dedi. 571

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Amcacığım! Sen, nasıl istiyorsan, öyle yap! " dedi. 572

Hazret-i Hatice; şerefli ve çokzengin bir kadındı, ticaretle uğraşırdı. Güvendiği kimselere sermaye verip-aralarında belirleyecekleri şarta göre, zararve ziyan sermayeye ait olmak üzere-onlaria ortak olur, elde edilen kazançtan bir kısmını onlara verirdi. 573

Hazret-i Hatice; Ebu Talib ile Peygamberimiz aleyhisselâm arasında geçen konuşmayı işittiği zaman;574 Peygamberimiz aleyhisselâmın son derecede doğruluğunu, eminliğini ve iyi huyluluğunu çok iyi bildiği için. 575 " Ben onun bunu isteyeceğini bilmiyordum! " dedi576 ve hemen, Peygamberimiz aleyhisselâma haber salıp ticaret kervanını götürenlere veregeldiğinden daha fazla ücret vermek şartıyla ticaret malını Şam'a götürmesini teklif etti. 577

Peygamberimiz aleyhisselâm Hazret-i Hatice'nin yanına gelince, Hazret-i Hatice:

" Ben, seni, Şam'a göndereceğim ticaret mallan üzerinde göndermek için çağırdım.

Senin doğru sözlü, son derecede gücenilir, güzel huylu olduğunu biliyorum.

Sana, kavminden hiçbir kimseye vermediğim ücretin birkaç katını vereceğim! " dedi. 578

Peygamberimiz aleyhisselâm, Hazret-i Hatice'nin bu teklifini kabul etti. 579

Hemen, amcası Ebu Talib'le buluşup, durumu ona anlattı. 580

Ebu Talib:

" Bu, Allah'ın sana gönderdiği bir nzıktır. 581

Ey kardeşimin oğlu! Bana erişen habere göre, Hatice filan adamı iki erkek genç deve vermek üzere tutmuş. Biz sana da bu kadar ücret vermesine razı değiliz. Senin için, bu hususta onunla bir konuşsak olmaz mı?" dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Sen nasıl istersen öyle olsun! " dedi.

Bunun üzerine, Ebu Talib, hemen Hazret-i Hatice'nin yanına gitti:

" Ey Hatice! Sen, Muhammed'i tuttun mu? Haber aldığıma göre, filan zât, iki erkek genç deve vermek üzere tutmuşsun.

Biz, Muhammed için, dört erkek ve genç deveden başkasına razı değiliz! " dedi.

Hazret-i Hatice:

" Sen bunu bize uzak ve düşman olan bir kimse için bile dilemiş olsaydın, yine kabul ederdik. Kaldı ki, bize akraba ve dost olan birisi için dilemiş bulunuyorsun ki, bu nasıl kabul edilmez?" dedi. 582

------------------------------------------------

553. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s, 199, Taberî, Târih, c 2, s. 196.

554. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 47-48.

555. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 101, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 277, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 260.

556. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 277.

557. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 101.

558. Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 182, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 66, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 295.

559. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 126.

560. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 320, Taberî, Târih, c. 2, s. 197, Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 210-211, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c 1, s. 50.

561. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 191, Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 210, Bedrüddin Aynı, Umdetu'l-kârî, c. 10, s. 104.

562. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 191, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 221.

563. Zübeyr b. Bekkâr, Cem here, 1, s. 191, Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 10, s. 104, İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 3, s. 473.

564. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 191, Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 10, s. 104, İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 3, s. 473, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 221.

565. Zübeyr b. Bekkâr, Cem here, c. 1 , s. 371, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 221.

566. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 320, Yakut, Mu'cem, c. 2, s. 211, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 50.

567. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 156, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 172, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 47-48.

568. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 97.

569. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 129, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 172, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 4748.

570. Ebu Nuaym, De lâi lü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, Ebu’l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l -eser, c. 1 , s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 216.

571. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 216.

572. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 97.

573. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 199, Taberî, Târih, c. 2, s. 196, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 66, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 39, İbn Seyyid, Uyun, c. 1 , s. 48, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 293.

574. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 129, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 173, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 216.

575. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 199, Taberî, Târîh, c. 2, s. 196, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 66, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 39, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 293.

576. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 216.

577. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 199, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 129, 156, Taberî, Târîh, c. 2, s. 196, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 173, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 398, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 293.

578. Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 173, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 216.

579. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 199, Taberî, Târih, c. 2, s. 196, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Ebu'l-Fidâ, el- Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 293.

580. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 216.

581. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 130, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, Ebu’l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 216.

582. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 130, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 262.

Ticaret İçin Mekke'den Yola Çıkış

Peygamberimiz aleyhisselâm; Hazret-i Hatice'nin ticaret malını Şam'a götürüp satmak üzere, 583 kölesi Meysere ile birlikte Mekke'den yola çıktı. 584 Hazret-i Hatice; Huzeyme b. Hakîmü's-Sülemîyi de, yardımcı olmak üzere, yanlarına kattı. 585 Huzeyme, Hazret-i Hatice'nin akrabasındandı. 586 Her yıl, Hazret-i Hatice'yi görmeye gelirdi. 587

Hazret-i Hatice; kölesi Meysere'ye de, Peygamberimiz aleyhisselâm hakkında, " Ona, hiçbir işte itaatsizlik etme! Onun hiçbir görüşüne de aykırı davranma! " dedi. 588

Peygamberimiz aleyhisselâmın amcaları ve amca mevkiinde bulunanları da, Peygamberimiz aleyhisselâmla ilgilenmelerini, kervan halkına tavsiye ettiler. 589

-------------------------------------------

583. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c 1, s. 199, Taberî, Târih, c. 2, s. 196, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 66, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 293.

584. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 199, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 130, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 173, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 66, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48.

585. İbn Esîr, Usdu’l-gâbe, c. 2, s. 134, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 262.

586. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 134, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 427, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 262.

587. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1 , s. 427.

588. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 216, A. Zeyni Dahlan, Sîre, c. 1, s. 54.

589. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 130, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 216.

Peygamberimiz Aeyhisselâmın Yolda Yorulan Develeri Hızlandırışı

Hicaz ile Şam arasında Hazret-i Hatice'nin mal yüklü develerinden ikisi yorulup geride ve ticaret kervanından gittikçe uzakta kalmaya başlamıştı.

O sırada, Peygamberimiz aleyhisselâm, önde bulunuyordu.

Meysere; hem kendi hayatından, hem bu develerin durumundan korktu.

Koşarak, Peygamberimiz aleyhisselâmın yanına gelip, durumu haber verdi.

Peygamberimiz aleyhisselâm, hemen develerin yanına geldi.

Develerin ayaklarının altını ve kemiklerini eliyle oğuşturduktan sonra, yanlarından ayrıldı.

Develer, koşmaya başladılar ve böğürerek kafilenin önüne geçtiler.

Huzeyme, bunu görünce, Peygamberimiz aleyhisselâmın hal ve şanının büyük olacağını anladı. Hizmetine ve korunmasına çok özen gösterdi. 590

------------------------------------------

590. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 262, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 219.

Rahip Nastura'nın Peygamberimiz Aleyhisselâm Hakkındaki Teşhisi

Ticaret ketvanı, Şam topraklarından Busra'ya varıp erişti. 591

Peygamberimiz aleyhisselâm, Busra çarşısında, 592 rahiplerden bir rahibin manastırının yakınındaki bir ağacın altına indi. 593 Denildiğine göre, altına inilen ağaç, çok yaşlı bir zeytin ağacı idi. 594

Manastırda oturan rahibin adı Nastur (Nastura) idi. 595 Kendisi, Meysere'yi tanırdı. 596

Savmaa'sından (manastırından) başını Meysere'ye doğru çıkarıp: 597

" Ey Meysere! 598 Şu ağacın altına inmiş olan zât kimdir?" diye sordu.

Meysere:

" Bu, Ku rey silerden, Harem halkından bir zâttır! " dedi.

Rahip:

" Şimdiye kadar, bu ağacın altına peygamberden başkası inmemiştir! " dedi. 599

" Şu saatte inen de, ancak peygamberdir! " demek istedi. 600

" Kendisinin, gözlerinde biraz kırmızılık var mı?" diye sordu.

Meysere:

" Vardır ve gözlerinden hiç ayrılmaz! " dedi. 601

Nastura:

" İşte, odur. O, peygamberlerin sonuncusu! Ne olurdu, ben onun peygamber olarak gönderilmesinin emrolunacağı zamana da erişseydim! " dedi.

Meysere; Rahip Nastura'nın bu sözlerini de aklında tuttu. 602

Denildiğine göre, Hazret-i Ebu Bekir de Peygamberimiz aleyhisselâmın bu ticaret seferinde bulunmuş ve rahipten işittiği sözlerden çok duygulanmıştı. 603

------------------------------------------------

591. Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, Diyarbekrî, Hamıs, c. 1, s. 262.

592. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 156, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, İbn Seyyid Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48.

593. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 199, Taberî, Târih, c. 2, s. 196, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s 173, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 66, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 39, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 48, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294.

594. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 218, A. Zeyni Dahlan, Sîre, c. 1, s. 54.

595. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 130, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 35, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 326, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, 5. 5.

596. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 156, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 216-217.

597. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 199, Taberî, Târih, c. 2, s. 196, Ebu Nuaym, Delâil. c. 1, s. 173, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 66, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 39, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Zehebî, Târîhu’l-İslâm, 63, Ebu’l-Fidâ, eI-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294.

598. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 156, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1, s. 173, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 48, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 217.

599. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 199, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 130, 156, Taberî, Târîh, c. 2, s. 196, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 173, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 66, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 39, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 48. Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 63, Ebu'l- Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294.

600. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 236.

601. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 156, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 173, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 217.

602. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 156, Ebu Nuaym, Delâil, c. , s. 173, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 217.

603. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 177, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 50, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1 , s. 245.

Busra Çarşısında Satılacakların Satılıp Satın Alınacakların Satın Alınıp Büyük Bir Kazanç Sağlanması

Peygamberimiz aleyhisselâm; Mekke'den getirdiği mallan orada, Busra çarşısında sattı ve satın almak istediği malları da oradan satın aldı. 604

Sattıkları mallardan, o güne kadar hiç kazanamadıkları bir kazanç sağladılar. 605

Meysere:

" Ey Muhammedi Hatice için kırk yıl ticaret yapsaydık, senin yüzünden elde ettiğimiz şu kazançtan daha fazla bir kazanç sağlayamazdık! " dedi. 606

---------------------------------------------------

604. İbn İshak, İbn Hişam, SiYe. d , s. 200, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 156, Taberî, Târih, c. 2, s. 196, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 173, Beyhakî, Delâil, c. 1, s. 66, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 39, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294.

605. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 157, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 263, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 219.

606. HalebUnsânu'l-uyun, c. 1, s. 219.

Busra Pazarında Bir Yahudinin Peygamberimiz Hakkındaki Teşhisi

Busra pazarında satılan mal üzerinde Peygamberimiz aleyhisselâmla bir Yahudi arasında anlaşmazlık çıkmış ve Peygamberimiz aleyhisselâma " Lât ve Uzzâ'ya yemin et! " demişti.

Peygamberimiz aleyhisselâm:

" Ben, şimdiye kadar, onlar adına hiç yemin etmemişimdir! Onların yanından da, yüzümü çevirerek geçerim! " deyince, Yahudi:

" Yerinde olan söz, senin söylediğin sözdür! " dedi ve tenhada Meysere'nin yanına vanp:

" Ey Meysere! Bu zât, vallahi, peygamberdir! Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, o, muhakkak, âlimlerimizin kitaplarında sıfatlarını buldukları peygamberdir! " dedi.

Meysere, bunu da aklında tuttu. 607

------------------------------------------

607. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 156, Ebu Nuaym , Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 173, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 48, Diyarfcıekrf, Târîhu'l-hamîs, c. 1 , s. 263, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 219, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1 , s. 199.

Busra'dan Mekke'ye Dönüş

Ticaret kervanı, Mekke'ye dönmek üzere, Busra'dan ayrıldı.

Meysere; öğle sıcağının şiddetlendiği sıralarda, devesinin üzerinde giderken, iki meleğin Peygamberimiz aleyhisselâmı güneşten gölgelediklerini gördü. 608

Bunu da aklında tuttu. 609

Yüce Allah, Meysere'nin kalbinde, Peygamberimiz aleyhisselâma karşı derin bir sevgi uyandırdı. Artık o, Peygamberimiz aleyhisselâmın kölesi oldu. 610

Ticaret kervanı, Merruz-Zahran'da bulunduğu sırada, Meysere:

" Ey Muhammedi Sen, benden önce Hatice'ye git! Senin yüzünden Yüce Allah'ın ona neleryaptığını haber ver de, seni o da anlasın! " dedi.

Peygamberimiz aleyhisselâm, hemen hareket edip öğlenin en sıcak saatlerinde Mekke'ye girdi. O sırada, Hazret-i Hatice, içlerinde Nefise binti Münye'nin de bulunduğu bazı kadın arkadaşlarıyla birlikte konağının üst katında oturuyordu.

Peygamberimiz aleyhisselâmın, devesinin üzerinde iken iki melek onu güneşten gölgeler bir halde Mekke'ye girdiğini gördü ve bunu kadın arkadaşlarına da gösterdi.

Hepsi de, hayret içinde kaldılar.

Peygamberimiz aleyhisselâm, Hazret-i Hatice'nin konağına vardı.

Malların satışından ne kadar kazanç sağladıklarını ona haber verdi. Bu haber Hazret-i Hatice'yi sevindirdi. 611

Peygamberimiz aleyhisselâm, Busra'dan Mekke'ye getirdiği malları da Hazret-i Hatice'ye teslim etti.

Hazret-i Hatice, onları da satıp iki kat veya bu miktara yakın bir kazanç elde etti. 612

---------------------------------------------------

608. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 200, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 130, Taberî, Târih, c. 2, s. 196-197, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1 , s. 174, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 67, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 143, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 39, İbn Seyyid Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 48-49, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 263, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 220.

609. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 130, Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 143, Diyarbekrî, c. 1, s. 263.

610. İbn Sa'd, c. 1, s. 156, İbn Seyyid, c. 1, s. 49, Diyarbekrî, c. 1, s. 263. Halebî, c. 1, s. 220.

611. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 156-157, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ', c. 1, s. 144, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 49, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 263, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 220.

612. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 200, Taberî, Târih, c. 2, s. 197, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 67, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 80, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 64, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294.

Meysere'nin Peygamberimiz Hakkındaki Bilgileri Hazret-i Hatice'ye Aktarışı

Meysere, Rahip Nastura'nın, Peygatm berim iz aleyhisselâm hakkında söylediklerinizi 3

Mal satışı sırasında Peygamberimiz aleyhisselâma itimadsızlık gösteren Yahudinin sonunda neler söyledi ğini;614

İki meleğin, Peygamberimiz aleyhisselâmı, güneşin şiddetli sıcağından nasıl gölgelediklerini;

Gider ve gelirken gördükleri şeyleri;615

Yorulan iki deveyi nasıl yürütüp hızlandırdığınızı6

Eminliğini, temizliğini, uğurluluk ve bereketliliğini,

Kitab Ehli olanların onun hakkında neler söylediklerinizi7

Kendisiyle yemek yediği zaman doyduğunu ve artan yemeğin ise hiç yenilmemiş gibi olduğunu. , anlattı. 618

Meysere; Peygamberimiz aleyhisselâmda gördüğü fevkalâde halleri Hazret-i Hatice'ye anlattığı zaman, kendi kendine:

" Eğer o Yahudinin söylediği doğru ise, geleceği haber verilen O Peygamber, ancak budur! " demişti. 619

----------------------------------------------

613. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 200, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 157, Taberî, Târih, c. 2, s. 197, Ebu’l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 144, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 39, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 498, Zehebî, Târîhu'l -İslâm, s. 64, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 263.

614. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 157, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 144, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 49, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 263.

615. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 200, Taberî, Târîh, c. 2, s. 197, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 67, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 39, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 294.

616. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 220.

617. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 97.

618. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 78, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 97.

619. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 228, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 200.

Hazret-i Hatice'nin Peygamberimiz Aleyhisselâma Taze Hurma İkram Edişi

Hazret-i Hatice; bir tabak üzerinde olgun taze hurma getirtip kızkardeşi Hâleyi ve Peygamberimiz aleyhisselâmı davet etti. Tabaktaki hurmadan doyasıya yedikleri halde, ondan hiçbir şey eksilmediği görüldü. 620

----------------------------------------------------

620. İbn Habib. Kitâbu'l-muhabber. s. 78.

Hazret-i Hatice'nin Peygamberimiz Aleyhisselâm Hakkında Varaka b. Nevfel ile Konuşması

Hazret-i Hatice; kölesi Meysere'nin Peygamberimiz aleyhisselâm hakkında Rahip Nastura'dan işitip anlattığı şeyleri ve iki meleğin onu güneşin sıcaklığından gölgeleyerek koruduğunu görmüş olduğunu Varaka b. Nevfel'e anlattı.

Varaka b. Nevfel; Hazret-i Hatice'nin amcasının oğlu idi, Hıristiyandı. Kendisi, semavî kitapları çok okur, insanların bütün bildikleri şeyleri bilirdi.

Varaka b. Nevfel, Hazret-i Hatice'ye:

" Ey H atice! Eğer bu söylediklerin doğru ise, hiç şüphesiz, Muhammed bu ümmetin peygamberi olacaktır! Ben, zaten, gelmesi beklenen peygamberin bu ümmetten çıkacağını biliyorum. Onun geleceği zaman da. tam bu zamandır! " dedi. 621

-------------------------------------------------

621. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 203, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 51, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 296.

Hazret-i Hatice ve Kadın Arkadaşlarının Vaktiyle Karşılaştıkları Bir Hadise

Rivayete göne, Mekkeli622 Kureyş623 kadınları, Recep ayında, 624 bayramda625 Mescid-i Haram'da626 toplanarak tünen yapanlar, 627 bu bayrama gelip katılmaktan kendilenini hiçbir şey alıkoy-mazdı. 628 Yine, bir gün, Kureyş kadınları Mescid'de, 629 putun yanında630 toplanmış bulundukları sırada, birden ortaya çıkan bir adam, 631 yanlarına gelip632 en yüksek sesiyle bağırarak:

" Ey Teymâ kadınları, 633 ey Kureyş kadınları topluluğu! Çok sürmez, aranızda, 634 yakında yurdunuzda Ahmed ismiyle anılan635 peygamber zuhur edecek, 636 gönderilecektir! 637 Sizden hangi kadın ona zevce olabilirse, hemen olsun! " deyince, bütün kadınlar adama taş atmışlar, hakaret etmişler, ağır sözler söylemişlerdi.

Hazret-i Hatice ise, onun sözüne karşı, başını önüne eğip638 duymazdan gelmiş, 639 hiçbir itirazda bulunmamış, 640 hatta, bundan ümide bile düşmüştü. 641

-----------------------------------------------------

622. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 8, s. 15, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282.

623. Halebî, İnsânu'l-uyûn, d , s. 227, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 200.

624. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15.

625. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 200.

626. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 227.

627. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1 , s. 200.

628. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15.

629. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 227.

630. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 8, s. 15.

631. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 227, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1 , s. 200.

632. Halebî, İnsânu'l-uyün, c. 1, s. 227, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 200.

633. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, 15.

634. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 227, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 200.

635. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282.

636. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 227, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 200.

637. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15.

638. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282.

639. Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 200.

640. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 15, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 200.

641. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 228.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Hazret-i Hatice ile Evlenmesi

Hazret-i Hatice'nin Kimliği, Üstün Kişiliği ve Peygamberimiz aleyhisselâmla Evlenmek İsteyişi

Hazret-i Hatice; Cahiliye devrinde Tahine diye anılırdı.

İki kere evlenmiş ve dul kalmıştı. 1

Nefise binti Münye (Ümeyye) der ki:

" Hatice binti Huveylid, b. Esed, b. Abduluzza, b. Kusayy; işini bilir ve sıkı tutar, sağlam karakterli ve şerefli bir kadındı.

Yüce Allah; onu, bu meziyetleriyle birlikte, daha da şereflendirmeyi ve hayra erdirmeyi diledi.

Hatice, o zaman, Kureyş kadınlarının soy sopça en seçkin ve üstünü, şerefçe en büyüğü, mal bakımından da en zengini idi.

Bunun için, kavminin her erkeği, elinden gelse, onunla evlenmeye can atar, onunla evlenebilmek için servetini saçardı.

Muhammed (aleyhisselâm) Hatice'nin Şam ticaretinden döndükten sonra, Hatice kendisiyle evlenmek isteyip istemeyeceğini anlamak maksadıyla yoklama yapmak üzere, beni Muhammed (aleyhisselâm)'e gönderdi.

Ona:

'Ey Muhammedi Seni evlenmekten alıkoyan nedir?' diye sordum.

'Elimde param yok! Ben nasıl evlenebilirim?' dedi.

'Eğer sana evlenme masrafı sağlansa da, sen cemale, mala, şerefe, denkliğe davet olunsan, icabet etmez misin?' diye sordum.

'Kim bu kadın?' dedi.

'Hatice'dir! ' dedim.

'Bu, sence, benim için nasıl olabilir?' dedi.

'Orası, bana düşen bir vazifedir' dedim.

'O halde, ben de senin dediğini yaparım! ' dedi.

Hemen gidip durumu Hatice'ye bildirdim." 2

Hazret-i Hatice, Nefise Hatun aracılığıyla yaptığı yoklama sonucunda Peygamberimiz aleyhisselâmın kendisiyle evlenmeye razı olacağını anlayınca: 3

" Ey amcamın oğlu! Akrabam olduğun kavminin arasında şerefli, emniyetli, güzel huylu ve doğru sözlü olduğun için seninle evlenmeyi arzu etmiş bulunuyorum. 4 Amcam Amr b. Esed'e gidip beni iste! 5 Sen de, şu saatte gel! " diyerek Peygamberimiz aleyhisselâma; nikâhını kıyması için de amcası Amr b. Esed, b. Abduluzza, b. Kusayy'a haber gönderdi. 6

Peygamberimiz aleyhisselâm, Hazret-i Hatice'nin evlenme teklifini amcalarına duyurdu. 7

Ebu Talib, durumu iyice öğrenmek üzere, Peygamberimiz aleyhisselâmı yanına alıp Hazret-i Hatice'nin evine vardı.

Hazret-i Hatice, Ebu Talib'e:

" Ey Ebu Talib! Amcamın yanına var da, kardeşinin oğlu Muhammed b. Abdullah'la benim nikâhımı kıysın" dedi.

Ebu Talib, o zaman Mudar'ların başkanları olan Hâşim oğullarından on kişilik bir toplulukla, Hazret-i Hatice'nin amcasının yanına vardı. 8

Gidenler arasında Peygamberimiz aleyhisselâmla bütün amcaları bulunuyordu. 9

Hazret-i Hatice'nin amcası Amr b. Esed, o zaman çok yaşlı idi. 10 Esed'in, hayatta olan, ondan başka oğlu kalmamıştı. 11

---------------------------------------------

1. İbn S a'd, Tabakâtü' l-kübrâ, c. 8, 14-15, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1917, S üheylf, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 246, İbn Esîr, U sdu'-gâbe, c. 7, s. 78-79.

2. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 131, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 144, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 49-50, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 282, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 264, Halebî, İnsan, c. 1 , s. 223-224, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 200.

3. Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 200.

4. İbn İshak. İbn Hişam. Sîre, c. 1, s. 200-201, Taberî, Târih, c. 2, s. 197, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 67, İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 23, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 49, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 64-65, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 225.

5. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 78, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 97.

6. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 131, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 98, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 50.

7. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 201, Taberî, Târîh, c. 2, s. 197, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 80, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 49, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 223.

8. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226.

9. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 98, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 40.

10. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 132, İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 78, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 97.

11. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 132. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 78.

Dünürlük ve Nikâh Töreni

Dünürlük ve nikâh töreninde Hazret-i Hatice'nin amcası Amr b. Esed ile Peygamberimiz aleyhisselâm ve amcaları hazır bulundular. 12

Amr b. Esed; sakalını sarı yağla yağlayıp taramış, üzerine de Bürd-ü Yemanî diye anılan Yemen işi alacalı kumaştan ağır bir elbise giymişti. 13

Hazret-i Hatice'nin koyun etinden yaptırdığı yemekler yenildikten sonra, Hazret-i Hatice Peygamberimiz aleyhisselâma:

" Amcan Ebu Talib'e söyle de, şu mecliste beni sana, amcamdan istesin! " dedi. 14

Ebu Talib hemen ayağa kalkıp şöyle konuştu:

" Hamd olsun Allah'a ki, bizi, İbrahim'in zürriyetinden, İsmail'in neslinden, 15 Maad'in mâdeninden ve Mudar'ın aslından yarattı.

Bize; hac ve ziyaret edilecek bir beyt (Mabed), içinde emniyet ve huzura kavuşulacak bir Harem ihsan etti.

Bizi; Beyt'inin bakıcısı ve Harem'inin yöneticisi kıldı. 16

Bizi; böylece, halkın hâkimi ve başkanı yaptı. 17

İçinde bulunduğumuz beldemizi, bize bereketli kıldı. 18

İmdi, kardeşimin oğlu Muhammed b. Abdullah'la Kureyşten kim tartılsa. 19 muhakkak, bu, soy sopça, akıl ve faziletçe20 ona üstün tutulur;21 kendisiyle kim ölçülse, bu, ondan büyük gelir. 22

Malı az olsa da, mal dediğin nedir ki? Tez geçici bir gölgedir; alınır verilir iğreti birşeydir! 23

Muhammed'in, Abdulmuttalib ve Hâşim gibi şanlı ataların torunu olduğunu bilirsiniz. 24

Kendisi, şimdi, kızınız25 Hatice binti Huveylid'le evlenmeyi arzu etmektedir. 26

Aynı şekilde, 27 Hatice de, onunla evlenmeyi istemektedir. 28

Hatice'ye, kendi malımdan, mehir olarak ne vermemi istersiniz?29

Vallahi, bundan sonra, onun (yeğenimin) haberi büyük, hal ve şanı ulu olacaktır! " dedi. 30

Ebu Talib konuşmasını tamamlayınca, Hazret-i Hatice'nin amcasının oğlu Varaka b. Nevfel kalkıp şöyle konuştu:

" Allah'a hamd olsun ki, bizi de, anlattığın gibi yarattı.

Saydığın fazl ve şereflerle de, mümtaz kıldı.

Biz de, Arapların ulu kişisi ve başkanıyız.

Siz de, böylesiniz.

Ne Araplar sizin faziletinizi inkâr, ne de insanlardan hiçbiri sizin iftihar ettiğiniz şeyleri, şerefinizi red eder.

Biz de, sizinle hısımlık kurmayı ve şereflenmeyi arzu ediyoruz.

Ey Kureyş cemaatı! Şahit olunuz ki; ben, Hatice binti Huveylid'i, dörtyüz dinar mehirle Muhammed b. Abdullah'a nikahladım! " dedi, sustu.

Ebu Talib:

" Ben, Hatice'nin amcasının da konuşmasını istiyorum! " dedi.

Bunun üzerine, Amr b. Esed:

" Ey Kureyş cemaatı! Siz şahit olunuz ki; ben de, Hatice binti Huveylid'i, Muhammed b. Abdullah'a nikahladım! " dedi.

Hazır bulunan Kureyş uluları, buna şahit oldular. 31

Hazret-i Hatice'ye mehir olarak 12 ukıyye32 ve 1 neş altın verildiği, 33 20 genç ve yiğit deve verilmesinin taahhüt edildiği de rivayet edilir. 34

Sanıldığına göre; develer, Peygamberimiz aleyhisselâm tarafından mehre ilave edilmiştir. 35

Bir ukıyye 40 dirhemdir;36 bir neş de, yarım ukıyye, yani 20 dirhemdir. 37

Peygamberimiz aleyhisselâmın zevcelerinden çoğunun mehri, onikişer ukıyye birer neş idi. 38

--------------------------------------------------

12. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 98, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 30.

13. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20.

14. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 79, Belâzurî, c. 1, s. 97.

15. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 201.

16. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2 s. 5, Diyarbekrî, Hamîs, c, 1. s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 201.

17. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5, Diyarbekrî, c. 1 , s. 264, Halebî, c. 1, s. 226, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 201.

18. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20.

19. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 238, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5, Diyarbekrî, Hamîs, c, 1, s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 201.

20. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 238.

21. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 238, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5, İbn Haldun, Târih, c. 2 , ks. 2, s. 5, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226.

22. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20.

23. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 238, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 201.

24. Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 264, Halebî, c. 1, s. 226, Zürkânî, c. 1, s. 201.

25. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 201, 2

26. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Süheylî, Ravd, c. 2, s. 238, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5, Diyarbekrî, c. 1, s. 264, Halebî, İnsân, c. 1, s. 226, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 202.

27. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 238, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226.

28. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 238.

29. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145.

30. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 50, 51 , Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 202.

31. Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 227, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 202.

32. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 79, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 265.

33. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 97, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 23, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c 1, s. 51, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226.

34. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 201, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 65, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 265, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 225.

35. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 226.

36. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 97, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 177, İbn Esîr, Nihâye, c. 5, s. 56, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 23, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 51, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 226.

37. İbn Esîr, Nihâye, c. 5, s. 56, Firuzâbâdi, Kâmûsu’l-muhît, c. 2, s. 301.

38. Ahmed b. Hanbel Müsned, c. 6, s. 94, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 607, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 65, İbn Esîr, Nihâye, c. 5, s. 56.

Düğün Şenliği ve Velime Cemiyeti

Hazret-i Hatice; cariyelerine defler çaldırdı, oyunlar oynattı. Peygamberimiz aleyhisselâm, evden dışarı çıkacağı sırada, Hazret-i Hatice:

" Ey Muhammedi Nereye gidiyorsun? Amcan Ebu Talib'e uğra da, senin develerinden bir veya iki deve kessin ve halka yemek yedirsin! " dedi. Peygamberimiz aleyhisselâm, öyle yaptı.

Bu ziyafet, Peygamberimiz Aleyhiselamın verdiği ilk velime ziyafeti idi.

Peygamberimiz aleyhisselâm Hazret-i Hatice ile evlendiği zaman, Ebu Talib son derecede sevindi ve: " Allah'a hamd olsun ki, bizden bütün sıkıntıları ve üzüntüleri giderdi" dedi. 39

--------------------------------------------

39. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1 , s. 265, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 227, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 201.

Evlenme Tarihi ve Eşlerin Yaşları

Evlenme tarihi; Peygamberimiz aleyhisselâmın Busra dönüşünden 2 ay 24-25 gün sonra olup, 40 o zaman Peygamberimiz aleyhisselâm 25 yaşında, 41 Hazret-i Hatice ise 40 yaşında idi. 42

-------------------------------------------------

40. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 278, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 35, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 50, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 264, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 228.

41. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 198, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 132, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 99, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Taberî, Târih, c. 2, s. 196, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1818, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 50, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 295.

42. İbn Sa'd, Tabakât. c. 1, 5. 132, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 98, Taberî, TârTh, c. 2, s. 196, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1818, Ebu’l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 145, İbn Seyyid, Uyûnu 'l-eser, c. 1, s. 50, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c 1, s. 50, Diyarbekrî, c. 1 , s. 264, Halebî, c. 1, s. 229.

Kutlu Evlenmenin Yapıldığı Ev

Peygamberimiz aleyhisselâmın gerdeğe girdiği ev Hazret-i Hatice'nin evi olup, Safa ile Metve'nin arasındaki Attarlar Çarşısının arkasında, 43 Adiyy b. Hamraü's-Sakafî'nin evinin arkasında idi.

Eve girilince, kapının sol tarafında44 bir arşın bir karış çapında birtaş vardı.

Hazret-i Hatice ve kızları, daima bu evde oturmuşlar, Hazret-i Hatice bütün çocuklarını bu evde dünyaya getirmiş, kendisi de bu evde Vefât etmişti.

Peygamberimiz aleyhisselâm, Medine'ye hicret edinceye kadar da, buradan ayrılmamıştı.

Medine'ye hicret ettiği zaman, bu evi, amcası Ebu Talib'in oğlu Akîl zaptetti.

Muaviye b. Ebu Süfyan, halifeliği sırasında bu mübarek evi ondan satın alıp içinde namaz kılınır mescid haline koydurmuştur. 45

-----------------------------------------------

43. Mâverdî, Ahkâmu's-Sultâniye, s. 176.

44. Taberî, Târîh, c. 2, s. 197.

45. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 2, s. 199, Taberî, Târih, c. 2, s. 197-198.

Zeyd b. Hârise'nin Köle Olarak Satın Alınıp Azad ve Evlad Edinilişi

Zeyd b. Harise; sekiz yaşında bir çocukken, Beni Kayn atlıları tarafından yapılan baskında yakalanıp Ukâz panayırında satılırken, onu Hakîm b. Hizam halası Hazret-i Hatice için dörtyüz dirheme satın almıştı.

Peygamberimiz aleyhisselâm, onu görünce:

" Bu köle benim olsaydı, muhakkak, onu hemen azad ederdim! " demişti. Hazret-i Hatice:

" Haydi, o senin olsun! " diyerek Peygamberimiz aleyhisselâma bağışlamış, Peygamberimiz aleyhisselâm da onu hemen azad etmişti.

Daha sonra, Peygamberimiz onu evlad edinmişti. 46

------------------------------------------------

46. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 264-265, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 40-42, Belâzurî, Ensâ bu'l-eşrâf, c. 1, s. 467, 469, 476, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 63, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 543-545, İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 281 -283, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 94, Zehebî, Siyeru a'lâ mi'n-nübelâ, c. 1, s. 162-163, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 563-564, Halebî, İnsânu’l-uyûn, C. 1. S. 438.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Hazret-i Ali'yi Yanına Alıp Büyütüşü

Yüce Allah'ın Hazret-i Aliye olan nimetlerinden ve onun hakkında dilediği iyiliklerden birisi, Kureyşîlerin şiddetli bir kıtlığa ve açlığa uğradığı bir vasatta, Peygamberimiz aleyhisselâm in bakmak üzere onu yanına alarak büyütmesi olmuştur.

Ebu Talib Amcanın aile efradı kalabalıktı.

Peygamberimiz aleyhisselâm, Hâşim oğullarının en zengini olan amcası Hazret-i Abbas'a gidip:

" EyAbbas! Biliyorsun ki, kardeşin Ebu Talib'in aile efradı çok kalabalıktır. Halk, şu gördüğün kıtlık ve açlık felaketine uğramış, kıvranıp duruyor. Haydi, Ebu Talib'in yanına gidelim de, kendisiyle konuşalım. Oğullarından birini ben yanıma alayım, birini de sen yanına al! Onun aile yükünü biraz hafifletelim! Çocuklarından ikisinin yükünü onun üzerinden almamız, yetişir! " dedi.

Hazret-i Abbas:

" Olur! " dedi.

İkisi birden kalkıp Ebu Talib'in yanına vardılar. Ona:

" Halkın içinde kıvrandığı kıtlık ve açlık sıkıntısı ortadan kalkıncaya kadar, biz senin aile efradından bir kısmını yanımıza alıp geçim yükünü hafifletmek istiyoruz! " dediler. Ebu Talib:

" Akîl'i, Talib'i bana bırakınız da, istediğinizi yapınız! " dedi.

Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselâm Hazret-i Ali'yi, Hazret-i Abbas da Hazret-i Cafer'i yanına aldı.

Yüce Allah, Peygamberimiz aleyhisselâmı peygamber olarak gönderinceye kadar, Hazret-i Ali Peygamberimiz aleyhisselâmın yanında kaldı. 47

--------------------------------------------------

47. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 262-263, Taberî, Târih, c. 2, s. 213, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 37, 38, İbn Esir, Kâmil, c. 58, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 92-93, Zehebî, TârfViu'l-İslâm, s. 136, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 432, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1 , s. 241.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Hazret-i Hatice'den Doğan Çocukları

Peygamberimiz aleyhisselâmın, Hazret-i Hatice'den, iki erkek, dört kız çocuğu doğdu. 48

Hazret-i Hatice'den ilk doğan erkek çocuğu, Hazret-i Kasım'dı ve Peygamberimiz aleyhisselâm, ondan dolayı " Ebu'l-Kasım=Kasım'ın Babası" künyesini taşırdı. 49

Hazret-i Kasım yürüdüğü, 50 iki yaşında bulunduğu sırada Vefât etti. 51

Peygamberimiz Aleyhisseiamın bütün çocuklarının doğum ebesi, Safiyye binti Abdulmuttalib'in cariyesi Selma Hatundu. 52

Selma Hatun, Hazret-i Fâtıma'nın oğullarının da doğum ebesi idi. 53

Peygamberimiz Aleyhisseiamın, İslâm devrinde Hazret-i Hatice'den ikinci erkek çocuğu doğup, kendisine Abdullah ismi verilmişti.

Hazret-i Abdullah, Tayyib ve Tahir diye de anı lirdi. 54

O da Vefât ettikten sonra, Kureyş müşriklerinden Âs b. Vâil, Peygamberimiz için:

" Bırakınız onu! O, ebter, nesli devam etmeyecek bir adamdır! Ölünce, anılmaz olur! 55 Siz de, artık ondan rahata kavuşursunuz! " dedi. 56

Bunun üzerine, Yüce Allah, Kevser sûresini indirdi. 57

Peygamberimiz Aleyhisseiamın oğlu Hazret-i Kasım'dan sonra Hazret-i Hatice'den ilk doğan kızı, Hazret-i Zeyneb idi. 58

Hazret-i Zeyneb Peygamberimiz Aleyhisseiamın kızlarının en büyüğü idi. 59 Hazret-i Zeyneb doğduğu zaman, Peygamberimiz aleyhisselâm otuz yaşında bulunuyordu. 60

Peygamberimiz Aleyhisseiamın, Hazret-i Zeyneb'den sonra, kızı Hazret-i Rukayye (Rukiyye) doğdu. 61 Hazret-i Rukayye doğduğu zaman, Peygamberimiz aleyhisselâm otuzüç yaşında idi. 62

Hazret-i Rukayye'den sonra, Hazret-i Ümmü Külsûm doğdu. 63

Hazret-i Ümmü Külsûm'dan sonra, Hazret-i Fâtıma doğdu. 64

Hazret-i Fâtıma'nın doğumu, Kureyşlilerin Kabe'yi yeniden yaptıkları yıla rasflar. 65

Bu da, Peygamberimiz aleyhisselâma Peygamberlik gelmeden beş yıl önce olup. 66 o zaman Peygamberimiz aleyhisselâm otuzbeş yaşında bulunuyordu. 67

Hazret-i Abbas, bir gün, Hazret-i Ali ve Hazret-i Fâtıma'nın evine gitmişti.

O sırada, Hazret-i Fâtıma, Hazret-i Ali'ye:

" Ben, senden yaşlıyım! " diyordu.

Hazret-i Abbas:

" Ey Fâtıma! Sen, Kureyşlilerin Kabe'yi yeniden yaptıkları ve Peygamber Aleyhisseiamın da otuz beş yaşında bulunduğu sırada doğdun. Sen de, ey Ali! Bundan yıllarca önce doğmuştun! " dedi. 68

----------------------------------------------------

48. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 321, Mus'abu'z-Zübeyrî, Nesebi Kureyş, s. 21, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 396 405, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 182, İbn Abdilberr, İstiâb, s. 1, s. 500, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 23, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 288-289, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 294, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 217.

49. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 202, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 133, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, 5. 396, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 50, c. 4, s. 1819, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 105, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 23, c. 4, s. 277, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 288.

50. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 396, İbn Kuteybe, Kitâbu'l-maârif, s. 61, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1819, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 243, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 81, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 255, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 277, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 391.

51. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 133, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 396, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 277, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 255, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 273, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 391.

52. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 133, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 2, s. 655-656, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 289, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 334, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 3, s. 195.

53. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1862, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 147.

54. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 133, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1 , s. 50, c. 4, s. 1818-1819, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 2, s. 655, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1 , s. 23, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 288.

55. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 5, s. 252-253, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 307, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 417, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 559.

56. Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 307.

57. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 5, s. 252-253, Vâhidî, Esbâbü'n-nüzûl, s. 307, Hâzin, Tefsîr, c. 4, s. 417, Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 4, s. 559.

58. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 133, M us" abu'z-Zübeyrî, Nesebi Kureyş, s. 21, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 397, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 7, s. 81, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 40, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 288, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 312, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1 , s. 255, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 273, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 195.

59. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 80, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1853, İbn Hazm , Cevâmiu's-Sîre, s. 39.

60. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1853, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 289, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 312, Kastalânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 1, s. 255, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 273, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 1, s. 195.

61. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 207, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 133, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 401, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1893, İbn Hazm, Cevâmiu's-Sîre, s. 39, İbn Esîr, Usd, c. 1, s. 23, İbn Kayyım, Zâd, c. 1, s. 40, İbn Seyyid, Uyun, c. 2, s. 289, İbn Hacer, c. 4, s. 377, Kastalânî, c. 1, s. 255, Diyarbekrî, c. 1, s. 274, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 391.

62. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1839, Kastalânî, c. 1, s. 255, Diyarbekrî, c. 1, s. 274, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s. 197.

63. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 202, İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 16, Belâzurî, c. 1, s. 401 , İbn Abdilberr, c. 4, s. 1893, İbn Esîr, Usd, c. 1, s. 23, İbn Kayyım, Zâd, c. 2, s. 40, İbn Seyyid, Uyun, c. 2, s. 289, İbn Hacer, c. 4, s. 377, Kastalânî, Mevâhib, c. 1 , s. 255, Diyarbekrî, c. 1, s. 275, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 391.

64. İbn İshak, İbn Hişam, Şfre, c. 1, s. 202, İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, s. 16, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 42, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1893, İbn Esîr, Usd, c. 1, s. 23, İbn Kayyım, c. 1, s. 40, İbn Seyyid, c. 2, s. 289, İbn Hacer, c. 4, s. 377.

65. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, 19, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 277.

66. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, 19, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 2, s. 656, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 277.

67. İbn Sa'd, Tabakât, c. 8, 26, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 377.

68. İbn Sa'd. Tabakât. c. 8. s. 26. İbn Hacer. el-İsâbe. c. 4. s. 379-380.

Kâbe'nin Kureyşliler Tarafından Yeniden Yapılışı

Peygamberimiz aleyhisselâmın atası, büyük peygamberlerden İbrahim aleyhisselâmın oğlu İsmail aleyhisselâmla birlikte yapmış olduğu Kâbe'nin69 yüksekliği dokuz arşındı. 70

Ne tavanı vardı, ne de duvarları örülürken çamur kullanılmıştı. Sadece, taşlar, birbiri üzerine dizilmişti. 71

Peygamberimiz aleyhisselâmın atalarından Kusayy, Kabe'nin duvarlarını yeniden ördüğü gibi; onu, devm ağacının tahtaları ve kabuklan soyulmuş kuru hurma dallarıyla da, tavan I atmıştı. 72

Kureyşîler Kabe'yi yeniden yapmadan önce de, Kabe, taşlarla, çamursuz olarak, taşlar üstüste dizilmek suretiyle yapılmış bulunuyordu. 73

Bir kadının Kabe Hareminde buhurdanlıkta öd ağacı yaktığı sırada buhurdanlıktan sıçrayan bir kıvılcımdan, Kabe'nin kat kat olan örtüsü tutuşup tamamen yanmış, 74 bu yüzden, duvarlar da her taraftan gevşeyip çatlamış bulunuyordu. 75

Mekkelilerce Arim selleri diye anılan ve ardarda gelen sellerden çok daha büyük, 76 iki dağ arasını dolduran, 77 Mekke'nin yukarı tarafından gelen78 birsel de Kabe'nin içerisine girerek duvarları büsbütün çatlatın iş, 79 Kabe yıkılacak diye, 80 Kureyşîleri son derece korkutmuştu. 81

Kabe'deki kuyunun içinde saklanagelirken82 çalınan83 birtakım zinet eşyasıyla, altından yapılmış, üzeri incili ve cevherli geyik heykelleri, 84 Huzaa kabilesinden Müleyh b. Amr oğullarının azadlı kölesi Düveyk'in yanında bulunup, ceza olarak kendisinin eli kesilmişti.

Bunun için, Kureyşîler; Kabe'nin duvarlarını onarıp sağlamlaştırmak ve üzerine de tavan çatmak istiyorlar, 85 fakat, onu yıkmaya kalkar1arsa86 azaba uğrayabileceklerinden de87 korkuyorlar, 88 Kabe'nin işini aralarında istişare ediyorlar, 89 kararsızlık içinde bulunuyorlardı. 90

------------------------------------------------------

69. Bakara: 127.

70. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 64.

71. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1 , s. 66.

72. Yâkubî, Târih, c. 1, s. 240, Mâverdî, Ahkâmu's-sultâniye, s. 160, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 111.

73. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 112, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 157, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 54, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 264, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 69, 75, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 289, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 182-183.

74. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 318-319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 158-160, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 57, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 68, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 300, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 229.

75. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 229.

76. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160.

77. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 90.

78. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 145, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 58.

79. İbn Sa'd, c. 1, s. 145, Ezrakî, c. 1 , s. 160, Belâzurî, c. 1, s. 99, Halebî, c. 1, s. 229.

80. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 145.

81. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 145, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160.

82. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, Taberî, Târîh, c. 2, s. 198.

83. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 145.

84. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 145, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 278, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 42.

85. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 204-205, Taberî, Târîh, c. 2, s. 198-200, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 300-301.

86. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 206, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160, Ebu'l- Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 300-301.

87. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160.

88. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 204, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160, Ebu'l- Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301.

89. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160.

90. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160.

Cidde Sahilinde Parçalanan Gemi Enkazının Kâbe İçin Satın Alınışı

Ficar kavgasından onbeş yıl sonra, 91 Peygamberimiz aleyhisselâma vahiy ve peygamberlik gelmeden beş yıl önce, 92 kendilerinin otuzbeş yaşında bulunduğu sırada;93 Rum tüccarlarından birinin, 94 yapı ustası95 ve marangoz olan96 Bakom'un97 gemisini, 98 çıkan şiddetli bir rüzgâr, 99 o zaman Mekke'nin Cidde tarafından iskelesi olan Şuaybe'ye doğru sürüklemiş, 100 gemi orada karaya çarparak parçalanmıştı. 101

Geminin yükü, ak, yumuşak düz taş ile, kereste ve demir gibi inşaat malzemeleri idi. 102

Bunları, Rum kralı, Habeşe'de103 Farsların yıktı ki arı, 104 yeniden yapılacak kilise için, Mimar Bakom'la birlikte, 105 Mısır'dan, Kulzum denizi yolu ile göndermişti. 106

Rum tüccan, Kureyşîlere adam salıp, İbrahim aleyhisselâmın Beyt'ini yapmaları için gereken usta, marangoz ve keresteyi sağlamakta kendilerine yardımcı olacağını bildirmişti. 107

Kureyşîler geminin parçalandığını işitince, 108 Velid b. Mugîre ve Kureyş'ten bazı kişiler. 109 hayvanlarına binip, 110 parçalanan geminin yanına gittiler, 111 tahtalarını satın aldılar. 112

Kendileriyle birlikte Mekke'ye gelmesi için, Bakom'la konuştular. 113

Gemi tayfalarının da, Mekke'ye girip, yanlarında bulunan metalarını onda bir vergi ödemeksizin satabileceklerini bildirdiler.

Halbuki, Araplardan, Rumların memleketlerine giren tüccarlardan onda bir vergi alındığı gibi; Rum tüccarlarından Mekke'ye girenlerden de onda bir vergi alınırdı. 114

Bakom, Kureyşîlerle birlikte Mekke'ye geldi. 115

Kureyşîler, satin alıp getirdikleri gemi tahtalarıyla Kabe'yi tavanlatmak için hazırlandılar.

Mekke'de Kıbti (Mısırlı) bir marangoz da bulunuyordu. 116

Kureyşîler:

" Rabbimizin Beyt'ini, şu geminin enkazıyla yeniden yapsak! " dediler. 117

Kabe'yi yıkıp yeniden yapmak hususunda görüş birliğine vardılar. 118

Bu hususta yardımlaştılar ve bağışlarda bulundular. 119

---------------------------------------------------

91. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 62, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5.

92. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 103, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 77, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 300.

93. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 204, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 145, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 99, Taberî, Târih, c. 2, s. 198, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 2, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 66, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301.

94. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 98, Taberî, Târîh, c. 2, s. 200.

95. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 145, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 54, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 69.

96. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160, Taberî, Târih, c. 2, s. 200, Beyhakî, c. 2, s. 54, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 69.

97. İbn Sa'd, c. 1, s. 145, Ezrakî, c. 1 , s. 160, Beyhakî, c. 2, s. 54, Zehebî, s. 69.

98. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1, s. 205, Taberî, Târih, c. 2, s. 200.

99. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 145, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 277, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1. S. 233.

100. İbn Sa'd, c. 1, s. 145, Ezrakî, c. 1, s. 160, Süheylî, c. 2, s. 277, Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 3, s. 351, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112.

101. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 250, Abdurrezzak, c. 5, s. 98, İbn Sa'd, c. 1, s. 145, Ezrakî, c. 1, s. 160, Taberî, c. 2, s. 200, Beyhakî, c. 2, s. 54, Zehebî, s. 69, Ebu’l-Fidâ, c. 2, s. 301, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 289, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 1, s. 183, Diyarbekrî, c. 1, s. 112.

102. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 233.

103. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 278, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 233.

104. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 233.

105. Mes’ûdî, Murûc, c. 2, s. 278, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 301, Halebî, c. 1, s. 233.

106. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 278.

107. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 98.

108. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 54, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 69.

109. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 145, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 114, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 233.

110. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 54, Zehebî, Târîhu'l-İ aa m, s. 69.

111. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 102, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 145, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 157, 160, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 54.

112. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 54, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 69.

113. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, Abdurrezzak, c. 5, s. 102, İbn Sa'd, c. 1 , s. 145. Ezrakî, c. 1, s. 157, 160, Taberî, Târîh, c. 2, s. 200 Beyhakî, c. 2, s. 54, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 69, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 289, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 183.

114. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160.

115. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1. S. 145.

116. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, Taberî, Târih, c. 2, s. 200, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301.

117. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 102, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 145, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 158, 160, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 54, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 69, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 289.

118. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 205, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 158, 160, Taberî, Târîh, c. 2, s. 200.

119. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 160-161.

Kâbe Duvarlarının Yıkım ve Yapım İşlerinin Kur'a ile Bölüşülmesi

Kureyşliler; Kabe'nin duvarlarının yıkım ve yapım işinde de ihtilafa düştüler. Velid b. Mugîre, bu hususta kur'a çekilmesini tavsiye etti, ve böyle yapıldı. 120 Kureyşliler; kabileleri dört gruba ayırdıktan sonra, Hübel putunun yanında, aralarında kur'a çektil-er. 121

1) Abdi Menaf ve Zühre oğullarına, Kabe'nin cephe ve kapı tarafı,

2) Abduddar, Esed ve Adiyy oğullarına, Kabe'nin Şam cephesi (Hatîm ve Hicr tarafı),

3) Teym ve Mahzum oğullarına, Kabe'nin Yemen cephesi,

4) Sehm, Cuman ve Âmir oğullarına, Kabe'nin Yemen cephesiyle Hacerü'l-Esved köşesi arası düştü. 122

Her kabile; Kabe'nin kendilerine düşen yerleri için taş toplamaya ve taşımaya başladılar. 123 Erkekler ikişer ikişer olup taş, kadınlar da sıva taşıdılar. 124

---------------------------------------------------

120. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 60, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c. 2, s. 300.

121. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 161, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 99.

122. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 207, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 146, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 161 , Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 s. 99, Taberî, Târîh, c. 2, s. 200-201, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301 -302, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 114-115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 234.

123. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 209, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 161 , Taberî, Târih, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s.

124. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 189, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 33, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 287, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s: . 301, Diyarbekrî, Hamîs: , c. 1 , s: . 112.

Kâbe'nin Üzerinde Güneşleyen Korkunç Yılan ve Âkıbeti

Kabe'nin içinde bulunan ve Kabe'ye yapılan bağışlar içine konula gelen kuyuya, bir müddetten beri, bir yılan gelip yerleşmişti. 125

Çok kara, karnı ak, 126 başı oğlak başı gibi olan 127 bu büyük ve korkunç128 yılan, her gün çıkıp Kabe duvarının üzerinde güneşler; Kabe'ye hiç kimseyi yaklaştırmazdı.

Bir kimse ona yaklaşacağı zaman hemen kuyruğunun yanından başını kaldırır, ağzını açar, korkunç sesler çıkarmaya başlardı.

Bunun için, Kureyşîler ona yaklaşmaktan ürperirler, korkarlardı.

Bu yılan, yine, her gün yaptığı gibi, Kabe'nin duvarları üzerinde güneşleniyordu. 129

Kureyşîler, Makam-ı İbrahim'in yanında toplanarak:

" Ey Allah! Eğer Beyt'inin yıkılıp yeniden yapılmasına razı isen, onu tamamlattır ve şu yılan uğraşısını da üzerimizden kaldır! 130

Ey Rabbimiz! Biz, Senin Beyt'ini şereflendirmek ve süslemek istiyoruz.

Sen, razı isen, bunu yaptır.

Razı değilsen, Sen, istediğini yap! " diyerek dua ettiler.

O sırada, gökten, bir çığlık işittiler. 131

Yüce Allah tarafından; 132 sırtı kara, karnı ak, ayakları sarı, kartaldan daha büyük133 bir kuşun salındığı görüldü. 134

Bu kuş, birden, yılanın üzerine inerek, başına batırdığı tırnaklarıyla onu hemen kapıp havalandı!

Yılanı, kuyruğu sallana sallana Küçük Ecyad'a, 135 Hacun'a doğrul36 götürdü. 137 Hacun'a bıraktı.

Yer, onu yuttu. 138

Bunun üzerine, Kureyşliler:

" Yapmak istediğimiz işten Allah'ın razı olduğunu ümit ediyoruz.

Yanımızda, yardımından yararlanacağımız bir iş adamı da var, elimizde kereste de var!

Yüce Allah, yılan belâsını da başımızdan def etti! " dediler.

Kureyşliler; Kabe'nin kendilerine düşen taraflarını yıkıp yeniden yapmaya karar verdikleri zaman, Ebu Vehb b. Amr, b. Âiz, b. İmran, b. Mahzum kalktı, Kabe duvarının üzerindeki taşlardan birine elini uzatip almasıyla taşın elinden sıçrayıp duvardaki eski yerine dönmesi bir oldu!

Ebu Vehb:

" Ey Kureyş cemaatı! Kabe'nin yapısına, kazancınızın temiz ve helal olmayanını sokmayınız!

Ona, ne fahişe başlığı, ne faiz parası, ne de herhangi bir kimseden haksız olarak alınmış olan para sokulmasın! " dedi. 139

Kureyşliler, Kabe'yi yıkmaktan çok korkmakta ve çekinmekte idiler. 140

Velid b. Mugîre, Kureyşlilere:

" Sizin Kabe'yi yıkmaktaki gayeniz nedir? İyilik mi, yoksa kötülük müdür?" diye sordu.

" Elbette, iyiliktir! " dediler. 141

Velid b. Mugîre:

" Ey kavmim! Siz, Kabe'yi yıkmakla onu ıslah etmek istiyor değil misiniz?" diye sordu.

" Evet! Islah etmek istiyoruz! " dediler. 142

Bunun üzerine, Velid b. Mugîre:

" Yüce Allah, ıslah edicileri helak etmez! 143

Fakat, siz, Rabbinizin Beyt'inin onarımına, mallarınızın temiz ve helal olanından başkasını sokmayınız!

Ona, faizden, kumardan, fahişe başlığından elde edilen parayı sokmayınız!

Beytullah'ı, mallarınızın kötü olanından uzak tutunuz!

Çünkü, Allah, malın temiz ve helal olanından başkasını kabul etmez! " dedi. 144

Kureyşliler, yapılan tavsiyenin gereğini yerine getirdiler. 145

" O halde, yıkmak için onun üzerine kim çıkacak?146 Onu yıkmaya, ilk önce kim başlayacak?" dedil-er. 147

Velid b. Mugîre:

" Onun üzerine ben çıkacak, onu ben yıkacağım! 148

Sizin, onu yıkmaya ilk başlayanınız ben olacağım ! 149

Ben, çok yaşlanmış bir kimseyim. Eğer başıma bir iş gelirse, varsın gelsin. Zaten ecelim yaklaşmış bulunuyor! " dedi. 150

Eline bir külünk alarakl 51 Beytullah'ın üzerine çıktı, ve bir taşı yıkarken ayağının altındaki taş şiddetle deprenince, 152 Velid b. Mugîre:

" Ey Allah! Biz, Senin dininden çıkmış, sapmış değiliz! 153 Bizim ıslah etmekten, 154 hayırdan155 başka gayemiz yoktur! " diyerek, 156 Kabe'nin iki rüknü arasındaki kısmından157 elindeki külünkle taş taş kaldırıp akşama kadar yıkma işine devam etti. 158

Halk, o gece, yıkma işine girişmeyip beklediler. 159

" Akşam olunca, azap inmesinden korkarız! " dediler.

Akşamleyin, Velid b. Mugîre'ye bir azap gelmediğini gürdüler. 160

O geceyi de beklediler ve:

" Bakalım, Velid'in başına birfelâket gelirse biz Kabe'den hiçbirtaş yıkmayız ve yıktıklarımızı da iade eder, eski haline getiririz.

Eğer onun başına birfelâket gelmezse, yaptığımız işten Allah'ın razı olduğunu anlarız ve hemen yıkmaya girişiriz! " dediler. 161

Kureyş halkı, ertesi günü, sabahleyin Velid b. Mugîre'nin sapasağlam kalkıp işine başladığını gördükleri zaman, kendileri de, kendilerine ayrılmış olan duvarları, onunla birlikte, yıkmaya koyuldular.

İbrahim aleyhisselâmın, İsmail aleyhisselâmla birlikte Kabe'yi yaparken attığı temele ulaşıncaya kadar, duvarları yıktılar.

Temelde, yeşil, birbirleriyle kaynaşmış, deve sırtı gibi taşlarla karşılaştılar; 162 ki, her biri, otuz kişinin bile kaldıramayacağı kadar ağır ve iri idi. 163

Yıkım işine katılan Kureyşlilerden birisi* elindeki külünkün ucunu iki taştan birisini ayırmak için aralarına sokup zorladığı zaman, taş kımıldamış, Mekke sarsılmaya başlamıştı!

Bunun üzerine, yıkım işine orada son verdiler. 164

Taş kımıldatılınca, altından, gözleri kamaştıracak derecede bir şimşeğin çaktığı da rivayet edilir. 165

Kureyşîler

" Sakın, bu taşı kımıldatmayınız ve hizasını da bozmayınız! " dediler. 166

Kımıldatılan taşın, Âdem aleyhisselâm zamanında Kabe'nin melekler tarafından at İmiş bulunan temelinin taşı olduğu ve İbrahim aleyhisselâmın da Kabe'nin temel ve duvarlarını bunun üzerinden yükselttiği rivayet edilir. 167

-----------------------------------------

125. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, Taberî, Târih, c. 2. S. 200, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301 , Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112.

126. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 102, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 158, 161, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 76, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301 , Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 289, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 183, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112.

127. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 158, 161, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112.

128. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 233.

129. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 1 , s. 205, Taberî, Târih, c. 2, s. 200, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2 s. 301 , Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 233.

130. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 161, Zehebî, Târihu’l-İslâm, s. 76, Diyarbekrî , Târîhu’l-hamîs, c. 1, s. 112.

131. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 102, 103, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 76, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 289, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 183, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 234.

132. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, Taberi, Târih, c. 2, s. 200, Zehebî, Târihu’l-İslâm, s. 76, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301.

133. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 103, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 161, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 76, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 289, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 183, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112.

134. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 103, Taberî, Târih, c. 2, s. 200, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 76, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301.

135. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 13, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 76, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 289, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 183, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112.

136. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 170.

137. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 103, Ezrakî, c. 1, s. 170, Zehebî, s. 76, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. , s. 289, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 184.

138. Şüheylf, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 278, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 233, Zürkânî, Mevâhibu'l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 204.

139. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205-206, Taberi, Târih, c. 2, s. 200, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301.

140. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 1, s. 207, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 167, Taberî, Târîh, c. 2, s. 200, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 115.

141. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 158-159.

142. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 158-159, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112.

143. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 100, 319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 161-162, Diyarbekri, Hamîs, c. 1, s. 112.

144. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 112.

145. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162.

146. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 100, 319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 159.

147. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162.

148. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 159.

149. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 206, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162, Taberi, Târih, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 44, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

150. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162.

151. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 207, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 145, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 159, 162, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 301 , Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 115.

152. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162.

153. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 207, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 279, Diyarbekri, Hamîs, c. 1 , s. 115, Hale bf, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 232.

154. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 207, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 100, Ezrakî, Ahbâru M ekke, c. 1, s. 159, 162, Taberî, Târih, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45.

155. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 207, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 145, Taberi, Târih, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, Zehebî, Târihu'l-İslâm , s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

156. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 207, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 100, Ezrakî, Ahbâru M ekke, c. 1, s. 159, 162, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 67. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 232.

157. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 207, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 1, s. 45, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 67, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 115.

158. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162.

159. İbn İshak, İbn Hişam, c. 1 , s. 207, Taberî, c. 2, s. 201, İbn Esîr, c. 1 , s. 45, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, c. 1 , s. 115.

160. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162.

161. İbn İshak, c. 1 , s. 207, Taberî, c. 2, s. 201, İbn Esîr, s. 45, Ebu'l-Fidâ, 202, Diyarbekrî, c. 1, s. 115, Halebî, c. 1. S. 232.

162. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 207, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162, Taberi, Târih, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 71, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, c. 1, s. 115.

163. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 95, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 61 -62, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 71, Diyarbekri, c. 1, s. 115.

* Ezrakî'ye göre: Velid b. Mugire veya Ebu Vehb (Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 61-62, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115. ) Zeheb’îye göre: Velid b. Mugîre, (Zehebî, Târih, s. 71).

164. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 207, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 162-163, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 71, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 232.

165. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 61, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 278-279, Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 71, Diyarbekri, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnşân, c. 1, s. 232.

166. Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 61, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302.

167. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 95, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1 , s. 36, 37, 60, 62, 64, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 248-250.

Kâbe Yıkılırken Bulunan Taşlar ve Üzerindeki Yazılar

Kureyşliler Kabe'yi yapmak üzene yıktıkları zaman, üzerleri yazılı bazı taşlar bulmuşlardı. 168

İbn İshak'ın rivayetine göre, taşlardan, Rükün'de bulunanın üzerindeki Süryanice yazıda ne denildiğini, Yahudilerden birisi gelip onu okuyuncaya kadar, anlayamadılar. 169

Yemen'den gelen Yahudi âlimine, doğru okuyup kendilerine doğrusunu söylemesi için, yemin ettirdiler.

Yahudî âliminin bildirdiğine göre. 170 yazıda şöyle deniliyordu:

" Ben, Bekke (Mekke)'nin Sahibi olan Allah'ım!

Onu, göklerle yeri yarattığım, Güneş'e ve Ay'a şekil verdiğim gün yarattım!

Onu, masum yedi melek ile de, kuşattım.

Mekke'nin iki dağı* ortadan kalkmadıkça, o da ortadan kalkmayacaktır!

Bekke (Mekke) ahalisine, su ve süt bereketli kılınmıştır." 171

Rivayete göre, Hicr'e gömülmüş bulunan bir taşın üzerinde de:

" Bu belde ahalisi için, suya ve süte bereket ihsan edilmiştir. Mekke'nin iki dağı ortadan kalkmadıkça, bu bereket de kalkmayacaktır! " diye yazılı idi. 172

Ezrakî'nin rivayetine göre, Beytullah olan Kabe yıkıldığı ve İbrahim aleyhisselâmın temeline ulaşıldığı zaman bulunan taşın üzerindeki yazı, çağırılan Yemenli bir adamla bir rahibe okutturuldu.

Yazıda şöyle deniliyordu:

" Ben, Bekke (Mekke)'nin Sahibi olan Allah'ım!

Göklerle yeri, Güneş'le Ay'ı yarattığım gün, ve şu iki dağı meydana getirdiğim gün, onu Harem ve dokunulmaz kıldım ve masum yedi melek ile de, kuşattım." 173

İbn İshak'ın rivayetine göre, Makam-ı İbrahim'de bulunan taşın üzerindeki yazıda da, şöyle deniliyordu:

" Mekke! Haram ve dokunulmaz şehir!

Ona, rızık üç yoldan gelir.

Mekke'nin haram ve dokunulmazlığı, oralının ilkinden başkasına hıll ve helal kılınmamıştır! " 174

Ma'merb. Raşid'in (Vefâtı: 153 Hicrî) el-Câmi'inde İmam Zührî'den (Vefâtı: 124 Hicrî) rivayetine göre de:

Kureyşliler, Kabe'yi yıkıp yeniden yaptıkları sırada, Makam-ı İbrahim'de, üç yüzü olan ve her yüzünde yazı bulunan bir taş buldular.

Taşın birinci yüzündeki yazıda:

" Ben, Bekke (Mekke)'nin Sahibi Allah'ım! Güneş'le Ay'ı yapıp çattığım gün, onu da yapıp çattım ve masum yedi melekle de, kuşattım. Onun ahalisi için, eti ve sütü bereketli kıldım."

Taşın ikinci yüzündeki yazıda:

" Ben, Bekke (Mekke)'nin Sahibi olan Allah'ım!

Rahm'i yarattım.

O, Benim ismimden ayrılmıştır.

Kim onu birleştirirse, ben de onu birleştiririm!

Kim onu koparırsa, ben de onu koparırım! "

Taşın, üçüncü yüzündeki yazıda da:

" Ben Bekke (Mekke)'nin Sahibi olan Allah'ım!

Hayrı ve şerri yarattım.

İki eli hayırda olana ne mutlu!

Vay iki eli serde olan kimseye! " deniliyordu. 175

--------------------------------------------

168. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 208, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 149-151, Ezrakî, Ahbâ ru Mekke, c. 1 , s. 78-80, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 61, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 280, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c. 2, s. 302-303, Diyarbekrî, c. 1 , s. 115, Halebî, İnsan, c. 1, s. 232-233.

169. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 208, Ezraki" , Ahbâru Mekke, c. 1 , s. 80 Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, Hamîs, c, 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 232.

170. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 61.

* Ebu Kubeys dağı ile Kuaykıan dağı (Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 232).

171. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 208, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 80, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 234.

172. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 313.

173. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 78-79, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 61.

174. İbn İshak, Kitâbu'l-mübtedâ ve'l-meb'as, c. 2, s. 86, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 302, Diyarbekrî, c. 1, s. 115, Halebî, c, 1, s. 232.

175. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 149-150, Süheylî, Ravd, c. 2, s. 280, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 233.

Kâbe'nin Kuyusunda Bulunan Madenî Levhalardaki Yazılar

Kureyşliler; Kabe'yi yıkıp yeniden yaptıkları sırada, Kabe'nin içindeki kuyuda da, deve kuşu yumurtası büyüklüğünde iki adet sarı maden bulmuşlardı.

Onlardan birisinin üzerinde:

" Bu, Allah'ın, Haram ve dokunulmaz Beyt'idir!

Allah, onun ahalisini ibadetle rızıklandırmıştır. Orası, oralının ilkinden başkasına hıll ve helal kılınmamıştır! "

İkinci madenin üzerinde de:

" Arap kabilesinden filan oğullarının Allah için hac yaptıklarının beratıdır! " diye yazılı idi. 176

-----------------------------------------------------

176. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 79.

Peygamberimiz Aleyhisselâmın Mekke'nin Haramiyet ve Dokunulmazlığı Hakkındaki Açıklaması

Peygamberimiz aleyhisselâm; Mekke'yi fethinin ikinci gününde irad ettiği hutbesinde şöyle buyurmuştur:

" Ey insanlar! Şüphe yok ki, Allah, göklerle yeri, Güneş'le Ay'ı yarattığı gün, Mekke'yi de haram ve dokunulmaz kılmıştır. 177

Burası, Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı bir bölgedir. 178

Kıyamet gününe kadar da, haram ve dokunulmaz olarak kalacaktır. 179

Mekke'yi haram ve dokunulmaz kılan Allah'tır.

Onu, insanlar haram ve dokunulmaz ki İmamı şiardır. 180

Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseye, Mekke Hareminde kan dökmek, ağaç kesmek, helal olmaz! 181

Mekke'de kan dökmek benden önce hiçbir kimse için helal olmadığı gibi, benden sonra da hiçbir kimse için helal olmayacaktır!

Bana da, ancak gündüzün belli bir saatinde helal kılınmıştır; 182 ki, bu da, Mekkelilerin ilahî gazabı hak etmiş olmalarından ileri gelmiştir. 183

Şüphe yok ki, Fil'i Mekke'ye girmekten alıkoyan, tutan Allah'tır.

Mekkeliler üzerine, Resûlullah ile mü'minler de, ancak bir kez salınmışlardır. 184

İyi biliniz ki: Şu saatte Mekke benim için bile haramdır. 185

Mekke'nin bugünkü haramlığı, dünkü haramlığı haline dönmüştür." 186

----------------------------------------------

177. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 58, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 844, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 137, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 32, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 98, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 203.

178. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 258, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 203.

179. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 58, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 844, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 137, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 32, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 98, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 203.

180. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 31-32, Buhârî, Sahîh, c. 1 , s. 35.

181. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 58, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 844, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 31, c. 6, s. 385, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 35.

182. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 58, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 844, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 2, s. 122, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 31, Buhârî, Sahîh, c. 1 , s. 36, c. 5, s. 98, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 48, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 204.

183. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 58, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 32.

184. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 238, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 36 c. 8, s. 38.

185. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 32, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 36, c. 8, s. 38.

186. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 58, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 844, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 137, Ahmed b. Hanbel. Müsned. c. 4. s. 31-32. Buhârî. Sahîh. c. 1. s. 35. Nesâî. Sünen. c. 5. s. 206.

Kâbe'nin Planında Kısaltma ve Daraltma Yapılışının Sebebi

Kureyşîler, Beytullah'ı yıkıp yeniden yapacaklan zaman; toplanan bağışlarla sağlanan yapı malzemesinin yetersizliği yüzünden, Beytullah'ın Hicr tarafındaki eski temelini dışarıda bırakıp duvarı biraz içeriden çekmek suretiyle, kısaltmak ve daraltmak zorunda kaldılar. 187

Kabe'nin eski temeline göre: Şam tarafından dışarıda bırakılan ve Kabe'ye dahil bulunan Hicr kıs-mının188 eni altı arşın, 189 veya altı arşın bir karış, 190 ya da yedi arşın191 veya yedi arşına yakın olup; 192 Kureyşliler inşaattan artacak malzemelerle eski temel üzerinden çektirecekleri yanm daire duvarla, hem burasının Kabe'ye dahil bulunduğunu belirlemek, hem de, tavanın bu duvarın dışından yapılmasını sağlamak istediler. 193

Kabe'nin kapısı, İbrahim aleyhisselâmla Cürhüm ve Amalikalar devrinden beri, yer seviyesinde idi. 194

Kureyşliler; Beytullah'ı yeniden yapmaya kalktıkları zaman, 195 Ebu Huzeyfe b. Mugîre:

" Ey kavmim 1196 Kabe'nin kapısını yerden yüksek yapınızM 97 Zeminini de toprakla doldurunuz. 198 İçine, ne sel suları girebilsin, 199 ne de merdivensiz çıkılabilsin!

Ona, ancak sizin istediğiniz kimse girsin! İstemediğiniz kimse girmek isterse, aşağı itiveriniz! " dedi, öyle yaptılar. 200

Bunun için, Kureyşliler, Kabe'nin kapısını dört arşın bir karış yüksekten koydular.

Kabe'nin içinden zeminini de, bu yüksekliğe kadar, toprakla doldurdular. 201

Hazret-i Âişe der ki:

" Ben, Beytullah'ın içine girip orada namaz kılmayı arzu ederdim.

Resûlullah aleyhisselâm, elimden tutup beni Hicr'e koydu ve:

'Beytullah'a girmek istediğin zaman, Hicr'de namaz kıl!

Muhakkak ki, orası Beytullahtan bir parçadır.

Fakat, senin kavmin Kabe'yi yaptıkları zaman, kısalttılar da, orayı Beytullahtan çıkardılar' buyur-du. 202

'Yâ Rasûlallah! Sen onu İbrahim'in temelleri üzerine çevirsen ya?' dedim. 203

Resûlullah aleyhisselâm:

'Eğer kavmin Cahiliye devrinden ve küfürden yeni kurtulmuş olmasaydı, Kabe'nin birikmiş malını Allah için harcarda, kapısını yerden yapar, Hicr'de bırakılmış olan kısmını ona katardım. 204

Kabe'ye, doğu ve batı tarafından da, yer seviyesinde iki kapı koyardım. 205

Oradan girerler, şuradan çıkarlardı' buyurdu. 206

'Kavminin, Kabe kapısını ne için yükseğe kaldırdığını da bilir misin?' diye sordu. 207 'Hayır! Bilmiyorum! ' dedim. 208

'Bunu, kavmin, istediklerini içeri almak, istemediklerine engel olmak için yaptılar. 209

Güya, Kabe'nin şerefini gözetmek üzere, dilediklerinden başka kimse oraya girmesin diye, merdivenini yükselttiler.

Kabe'ye girmesini istemedikleri bir kimseyi, merdivenden çıkmakta serbest bırakırlar, kapıya kadar çıkıp tam içeri gireceği sırada ise merdivenden aşağı itiveririerdi de, adamcağız düşer giderdi! ' buyur-du" 210

Amr b. Hüzelî de, bu husustaki müşahedelerini şöyle anlatır

" Ben, Kureyşlilerin Cahiliye devrinde Beytullah'ı, Pazartesi ve Perşembe günleri açtığını gördüm.

Kabe'nin kapıcıları, kapısının önüne otururlardı.

Kabe'ye girmesini istemedikleri bir kimse merdivenden yukarı doğru çıkınca, onu hemen itip aşağı düşürürlerdi.

Bazan, düşürülen adamın sakatlandığı, öldüğü de olurdu." 211

-----------------------------------------------

187. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 104, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, 315, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 239, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 156, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 985, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 382, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 216, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 71, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303.

188. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303.

189. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 179, Müslim, Sahih, c. 2, s. 970, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303.

190. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 71, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

191. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 104, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 303, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

192. Abdurrezzak, c. 5, s. 128, İbn Sa'd, c. 1, s. 147, Müslim, c. 2, s. 972.

193. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

194. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 52.

195. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 115.

196. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 53, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 115.

197. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 52-53, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

198. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163.

199. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 71-72, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

200. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 54, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

201. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164.

202. Ezrakî, c. 1, s. 312, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 92-93, Ebu Dâvud, Sünen, c 2, s. 214, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 225, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 219.

203. Malik, Muvatta, c. 1, s. 363, Ahmed, Müsned, c. 6, s. 113, Müslim, c. 2, s. 969, Mesâf, c. 5, s. 214.

204. Müslim, Sahîh, c. 2, s. 969.

205. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 104, 128, Ahmed, Müsned, c. 6, s. 179, Ezrakî, c. 1 , s. 311, Nesâî, c. 5, s. 216.

206. Abdurrezzak, Musannef, s. 5, s. 104, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 147, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 156-157, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 969-970, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 304.

207. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 128, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 147, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 311, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 156, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 973, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 985, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 382.

208. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 128, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 147, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 311, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 972.

209. Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 156, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 973, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 382.

210. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 311, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 147, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 311, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 972.

211. Ezrakî. Ahbâru Mekke. c. 1. s. 174.

Kâbe Duvarlarının Örülüşü ve Hacerü'l-Esved Üzerinde Çıkan Anlaşmazlığın Peygamberimiz aleyhisselâm Tarafından Giderilişi 145

Kureyşliler; Kabe'nin dubarlarını bir sıra taş, bir sıra da ahşap bağlama kirişleriyle örerek yükseltti I-er. 212

Ahşap bağlama kirişleri, altlı üstlü taş sıralarının aralarına konulmakta idi. 213

Duvarlar örülüp Hacerü'l-Esved'in konulacağı yere ulaşıldığı zaman, Kureyş kabileleri arasında anlaşmazlık çıktı. 214

Her kabile:

" Onu yerine koymaya biz daha layı kız ! " 215

" Onu yerine koymayı biz üzerimize alacağız! " dedi. 216

Kureyşlilerden bir kabile:

" Onu yerine biz koyacağız! " dediği zaman, başka bir kabile:

" Hayır! Onu yerine biz koyacağız! " diyerek direndi. 217

Her kabile, onu tek başlarına kaldırıp yerine koymak istediler. 218

Söz çoğaldı.

İş kıskançlığa ve ihtirasa dönüştü.

Aralarında sert tartışma ve çekişmeler başladı.

Abdi Menaf ve Zühre oğulları:

" Hacerü'l-Esved'in yeri, yapımı, bize düşen duvarın içindedir! " dedi.

Teym ve Mahzum kabileleri de:

" O, bize düşmüş olan duvardadır! " dedi.

Diğer kabileler ise:

" Rükn, üzerinde kur'a çektiğimiz hususlardan değildir! " dediler. 219

Sonunda, her biri bir tarafa dağıldılar.

Abduddar oğulları, ortaya içi kanla dolu bir çanak getirdiler ve Adiyy b. Ka'b oğullarıyla birlikte, ölünceye kadar çarpışmak üzere anlaşma yaptılar ve çarpışmaya hazırlandılar.

Andlarını sağlamlaştırmak için de, ellerini o kanla dolu çanağın içine soktular!

Bundan dolayı, onlara " Kan yalayıcı" adı takıldı.

Kureyşliler, bu iş üzerinde dört veya beş gece durdular.

O zaman, Kureyşlilerin en yaşlısı olan220 Ebu Ümeyye b. Mugîre, b. Abdullah, b. Ömer, b. Mahzum:

" Ey kavmim! Biz ancak iyilik istiyoruz, kötülük istemiyoruz.

Siz bu hususta birbirinize karşı kıskançlık yansına girmeyiniz.

Çünkü, siz anlaşmazlığa düştüğünüz zaman, işleriniz dağılırda, sizdeki ne sizden başkaları göz dikerler! " dedi. 221

Bunun üzerine, Kureyşliler Mescid-i Haram'da toplanarak aralarında konuştular, birbirlerine karşı insafa geldiler. 222

Ebu Ümeyye b. Mugîre:

" Ey Kureyş cemaatı! Aranızda anlaşamadığınız bu işte, Mescid'in şu kapısından ilk girecek olanı, aranızda hakem yapınız! Aranızdakini, o halletsin! " 223 diyerek Mescid-i Haram'ın Beni Şeybe kapısına işaret etti. 224

Kureyşliler:

" Razıyız ve onun vereceği hükme boyun eğeceğiz! " dediler. 225

O sırada, üzerinde siyah, beyaz çizgili A'râb işi ince ihramı bulunduğu halde, 226 Mescid-i Haram'ın Benî Şeybe kapısından227 içeriye ilk giren, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm oldu!

Kureyşliler, onu görür görmez:

" İşte, el-Emîn! Razıyız ona! " dediler.

Peygamberimiz aleyhisselâm yanlarına varınca da; Hacerü'l-Esved'i yerine koymak hususunda aralarında çıkan anlaşmazlığın halli için kendisini hakem yaptıklarını, vereceği hükmü kabul edeceklerini bildirdiler. 228

Kureyşliler; Peygamberimiz aleyhisselâma, daha vahiy ve peygamberlik gelmeden önce, el-Emîn adını takmışlardı. 229

Çünkü; Peygamberimiz aleyhisselâm, daha gençlik çağında iken, yiğitlik ve insanlık bakımından kavminin en üstünü, ahlâk güzelliği bakımından en seçkini, soyluluk bakımından en şereflisi idi.

Konuya komşuya karşı insanların en iyi davrananı, sakinlik ve yumuşak huylulukta en ulusu idi.

Doğru sözlülük ve güvenilirlikte insanların en başta geleni, insanlan alçaltan kötülüklerden de en uzak bulunanı idi.

Yüce Allah, her iyiliği, her üstün meziyeti onda toplamıştı.

Bunun için, kavmi arasında en çok el-Emîn diye anılırdı. 230

Peygamberimiz aleyhisselâm, Kureyşlilere:

" Haydi, bana bir örtü getiriniz! " buyurdu.

Hacerü'l-Esved'i eliyle tutup, getirilen örtünün içine koydu. 231

" Beytullahın dört duvarını yıkıp üzerlerine almış bulunan dört kabile topluluğundan birer adam gelsin! " buyurdu. 232

1) Utbe b. Rebia,

2) Ebu Zem'a,

3) Ebu Huzeyfe Velid b. Mugîre,

4) Kays b. Adiyy veya Âs b. Vâil geldiler. 233 Peygamberimiz aleyhisselâm, onlara:

" Sizden her biriniz, kabilesi adına, örtünün birer ucundan tutsun ve sonra da, hep birden onu yukarı doğru kaldırınız! " buyurdu. 234

Abdi Menaf oğulları adına, Utbe b. Rebia örtünün bir ucunu;

Kabilesi adına Ebu Zem'a örtünün ikinci ucunu;

Kabilesi adına Ebu Huzeyfe Velid b. Mugîre örtünün üçüncü ucunu;

Kabilesi adına Kays b. Adiyy veya Âs b. Vâil örtünün dördüncü ucunu tuttu. 235 Hep birden kaldırdılar.

Peygamberimiz aleyhisselâm, Hacerü'l-Esved'i, konulacağı yerin hizasına gelince örtünün içinden alıp, kendi eliyle yerine yeri eştirdi. 236

Peygamberimiz aleyhisselâm; Hacerü'l-Esved'i Kabe duvarındaki yerine koyduğu ve onu sıkılaştırıp sağlamlaştırmak gerektiği zaman, Necidli bir adam237 gidip bir taş getirmiş, 233 Peygamberimiz aleyhisselâma uzatmıştı. 239

Hazret-i Abbas:

" Hayır! " dedi ve onu uzaklaştırdı, Kendisinin getirdiği taşı uzattı.

Peygamberimiz aleyhisselâm da, Hacerü'l-Esved'i onunla sağlamlaştırdı.

Necidli adam, kendisinin uzaklaştırıldığına kızdı.

Peygamberimiz aleyhisselâm da, ona:

" Bizden olmayan kişi, Beytullah'ı bizimle birlikte yapamaz! " buyurdu. 240

Bunun üzerine, Necidli:

" Şaşılır o kavmin haline ki, kendileri şeref, akıl ve servet sahibi olduklan halde, yaşça en küçüklerini, servetçe en fakirlerini en şerefli işlerinin başına geçirdiler, kendilerine reis yaptılar!

Olanca üstünlüklerine rağmen, ona sanki hizmetçi oldular!

Fakat, vallahi, o onlara galip gelecek, 241 hâkim olacak, 242 onların topluluklarını dağıtacak, 243 rızıklarını aralarında bölüştüre çektir! 244

Siz, yaşça en küçüğünüze, malca en fakirinize güvendiniz ve şu en şerefli işinize onu vekil ettiniz ! ?245

Bundan sonra, onun hal ve şanı yücelecek, haberi pek büyük olacaktır! " dedi. 246

Sanıldığına göre, Necidli adam, 247 insan suretine girmiş248 şeytandı. 249

----------------------------------------------------

212. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 71 -72, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 115, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 1, s. 235.

213. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115.

214. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 209, Abdurrezzak, c. 5, s. 319, İbn Sa'd, c. 1, s. 146, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 99, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 278, Sa’lebî, Arâis, s. 53, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 146, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 72, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 5-6.

215. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, 3. 146.

216. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 19.

217. Zehebî, Târihu'l-İslâm, s. 77.

218. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 209, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, Sa’lebî, Arâis, s. 53, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303.

219. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163.

220. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 209, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, Sa’lebî, Arâis, s. 53, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 146, İbn Esfr, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn S eyyid, Uyûnu’l-eser, c. 1, s. 52, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 235.

221. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163.

222. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 209, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, Sa’lebî, Arâis, s. 53, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c, 1, s. 235.

223. İbn İshak, İbn Hişam , c. 1, s. 209, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 163, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 100, Taberî, Târih, c. 2, s. 201, Sa’lebî, Arâis, s. 53, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 67, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 303, Halebî, s. 236.

224. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 100, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c, 1, s. 236.

225. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 146, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164.

226. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319.

227. İbn Sa’d, Tabakât, c. 1, s. 146, Mes’ûdî, MurÛcu'z-zeheb, c. 2, s. 278, İbn Hacer, Metâlibu'l-âliye, c. 4, s. 181.

228. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 209, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 146, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 99, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 176-177, Sa’lebî, Arâis, s. 53, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 147, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 236.

229. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 210, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 176, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 147. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 24.

230. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 194, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 121, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 170, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 30, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 286-287.

231. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 209, Taberî, Târih, c. 2, s. 201, Sa’lebî, Arâis, s. 53, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 147, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 4, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 236.

232. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 172, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 236.

233. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 146, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 279, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 6.

234. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 209, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 146, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 19-20, Taberî, Târih, c. 2, s. 201, Mes’ûdî, Murûc, c. 2, s. 279, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm , s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 236.

235. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 146, Ezrakî, Ahbâru M ekke, c. 1, s. 164, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 19-20, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 279.

236. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 209-210, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 319, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 146, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 99, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 20, Taberî, Târîh, c. 2, s. 201, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 279, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 176, Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 57, Sa’lebî, Arâis, s. 53, Ebu'l- Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 147, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 6, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 236.

237. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 164, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 100, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, c. 1, s. 237.

238. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 100.

239. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 146, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 237.

240. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 146, Diyarbekrî, Hamîs, 11, 3. 115.

241. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 146, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 279, Halebî, İnsânu'l-uyûn, d , s. 237.

242. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 279.

243. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 237.

244. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 146-147, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1 , s. 164, Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 279, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1 , s. 237.

245. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 100.

246. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 279.

247. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 147, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 100, Mes’ûdî, Murûc, c. 2, s. 279, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 281, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 237.

248. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 2, s. 281.

249. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 147, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 100, Mes’ûdî, Murûc, c. 2, s. 279, Süheylî, Ravd, c. 2, s. 281, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, s. 237.

Kâbe Yüksekliğinin Onsekiz Arşına Çıkarılışı

Hacerü'l-Esved Peygamberimiz aleyhisselâm tarafından yerine yerleştirildikten sonra, üzerine duvar örüldü. 250

Kabe'nin tavanına kadar ahşap bağlama kiriş sıralan 15, taş sıralan da 16 oldu. 251

Kureyşiler; Kabe'nin, kendilerinden önce dokuz arşın olan yüksekliğine dokuz arşın daha ekledil-er. 252

Böylece, Kabe'nin yerden tavana kadar yüksekliği on sekiz arşını buldu. 253

---------------------------------------------------

250. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 210, Sa’lebî, Arâis, s. 53, Ebu'l-Ferec, el-Vefâ, c. 1, s. 147, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 45, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 52, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 67, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 2, s. 303, Diyarbekrî, Hamîs, C. 1. S. 115.

251. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Zehebî, Târîhu’l-İslâm, s. 72, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 115, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 1, 5. 235.

252. Eirakı, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Süheylı, Ravd, c. 2, s. 265, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 52, Zehebî, s. 72, Halebî, c. 1 , s. 236.

253. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 211, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Süheylî, Ravd, c. 2, s. 265, İbn Seyyid, Uyun, c. 1, s. 52, Ebu'l-Fidâ, c. 2, s. 303, Diyarbekrî, c. 1, s. 115, Halebî, c. 1, s. 235.

Kâbe'nin Tavanlanışı

Kabe'nin duvarları, bir sıra taş, bir sıra ahşap bağlama kirişleriyle örülüp tavan seviyesine yükseltildiği zaman, Rum marangoz Bakom, Kureyşlilere:

" Kabe'nin tavanının kubbeli mi, yoksa düz mü olmasını istersiniz?" diye sordu.

Kureyşliler:

" Hayır! 254 Rabbimizin Beytinin tavanını, 255 düz olarak yap" dediler. 256

Böylece, Kabe'nin tavanını düz yaptılar. 257

Kabe'nin son ahşap sırası üzerine on beş hezen (kiriş) attılar ve tavanı onun üzerine koydular. 258

Kabe'nin içinden de, iki sıra halinde, 259 altı direk diktiler. 260

Kabe'nin Şam tarafındaki duvarından Yemen tarafındaki duvarına kadar, her sırada üç direk bulunuyordu. 261

---------------------------------------------------

254. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 72.

255. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164.

256. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 72.

257. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164.

258. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 147.

259. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 72.

260. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 147, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 72, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1 , s. 115-116.

261. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 116.

Kâbe'nin Damına Oluk ve İçeride Dam Merdiveni Yapılışı

Kabe'nin damına, dam suyunu Hicr mahalline akıtacak biçimde biroluk;262 Kabe'nin içinden, damına çıkmak için de, Şam köşesinden ahşap bir merdiven yaptılar.

--------------------------------------

262. Ezrakî. fihbâru Mekke. c. 1. s. 164.

Kâbe'nin Duvar ve Direklerinin Yaldızlanışı, Direklerin Çizilen Resimlerle Süslenişi

Kabe'nin tavanını, içindeki direklerini ve duvarlarını yaldızladılar. Direklerin üzerlerine, peygamberler ve meleklerle ağaç resimleri çizdiler. 263 Kapıya doğru olan direkte Hazret-i Meryem'le kucağında İsa aleyhisselâmin resmi, öteki direklerde de peygamberlerin, meleklerin, oklarla fal çeken ihtiyar bir adam şeklinde İbrahim aleyhisselâmın resmi, bir koç veya bir koç başı ile ağaç resimleri çizilmişti. 264

İbrahim aleyhisselâm gibi, İsmail aleyhisselâm da, eliyle fal oku çeker bir şekilde tasvir edilmişti. 265 İsmail aleyhisselâmdan sonra, oğullarından Kusayy'a ve ötekilerine ait olmak üzere, renk renk boyalarla altmışa yakın suret çizilmiş olduğu gibi, suretlerin her birinin karşısında da, kendilerinin ibadetlerinin şekli ve işlerinden en çok anılanı, çizgilerle belirtilmeye çalışılmıştı. 266

---------------------------------------------

263. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 164-165, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 72, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 116.

264. Ezrakı, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 165, 167, 169.

265. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 55, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 834, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 170.

266. Mes’ûdî, Murûcu'z-zeheb, c. 2, s. 278.

Kâbe'ye Kapı Takılışı, Kâbe Mallarının Depoya Konuluşu ve Kâbe'ye Yemen Bürüdünden Örtü Örtülüşü

Kureyşliler; Kabe'ye, kilitlenir, açılır bir kapı da taktılar. 267

Kabe yıkılacağı zaman, Ebu Talha'ya emaneten bırakmış oldukları mallan ve zinet eşyasını getirtip Kabe'nin deposuna yerleştirdiler.

İsmail aleyhisselâmın yerine kurban edilmiş olan koçun iki boynuzunu deponun üzerine astılar. Hübel putunu da, Kabe'nin içindeki eski yerine, Kabe deposunun üzerine diktiler. Kabe'ye, Yemen bürüdünden bir örtü de örttü I er. 268

------------------------------------------------------

267. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 166, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 116.

268. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 166-167, Zehebî, Târîhu'l-İslâm, s. 72, Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 116.