SİYER-İ NEBİ | MEDİNE’DE İLK GÜNLER

 

a. HZ. PEYGAMBER’İN MEDİNE’DE KARŞILANIŞI:

Hz.Peygamber, Küba'da Cuma namazını kıldıktan sonra Medine'ye hareket etti. Yolun iki tarafı sevgili Peygamberlerini karşılamak için sıralanmış halkla dolu idi. Medineliler adeta bir bayram havası içindeydiler. O büyük misafiri, şanına layık şekilde karşılıyorlardı. Peygamberimiz geçerken sağdan soldan, “Buyurun Ya Resulallah” diyorlardı. Minimini masum yavrular Peygamber'i öven şiirler okuyorlardı. Herkes bu şerefli misafiri evinde konuklamak istiyor, devesinin yularından tutup öven şiirler okuyorlardı. Herkes bu şerefli misafiri evinde konuklamak istiyor, devesinin yularından tutup “buyurun” diyordu. Hz. Peygamber, kimsenin gönlü kırılmasın, mahzun olmasınlar diye arada bir tercih yapmadı gülümseyerek,“Deveyi kendi haline bırakınız” dedi. Deve önce Neccaroğullarından iki yetime ait bir arsaya çöküp hemen kalktı. İkinci defa olarak Hz. Halid Ebu Eyyub Ensari'nin evinin yanında çöktü. Hz. Pey- gamber'de O'nun misafiri oldu. (Halid Hazretleri İstanbul muhasarasında şehit düşmüştü. Fetihte Akşemsed- din tarafından mezarı bulundu. İstanbul'daki Eyüp Sultan türbesi budur) medineliler akın akın gelerek Hz. Peygamber'i ziyaret ettiler.


b.MESCİDİN İNŞASI:

Hz. Peygamber, devenin çöktüğü arsayı satın aldı. Arsanın bedelini Hz.Halid verdi. Buraya Mescid-i Şerif ve Hz. Peygamber'in ikametine has odalar inşa olundu. Mescid-i Şerif bina olunurken gerek Muhacirler ve gerek Ensar canla başla iş gördüler. Bizzat Peygamberimiz taş taşıyarak bu işte yardımcı oldu. Mescid sade bir tarzda yapıldı. Üzerine hurma ağaçlarından bir tavan çatıldı. O zaman kıble Kudüs'teki Beyt-i Mukaddes olduğundan kapısı güney tarafına bırakılmıştı. Sonra kıble Kâbe'ye çevrilince mescidde tadilat yapılmış, kuzey tarafından kapı açılmış, mihrap kıble duvarı olmuştur.

c.EZAN:

Medine'de mescid inşa olundu. Müslümanları namaz vakti cemaate davet etmek için bir çare düşünüldü. Hz. Peygamber ashabiyle bu hususta müşavere yaptı. Bazıları boru çalınmasını, bazıları çan çalınmasını ileri sürdüler. Bunlar uygun görülmedi. Ashab-ı Kiram'dan Zeyd oğlu Abdullah, ezan şeklini rüyasında gördüğünü söyledi. Hz. Ömer de buna benzer bir rüya görmüştü. Bu suretle Hz. Peygamber ezan şeklini Bilal-i Habeşi'ye öğreterek, ona ezan okuttu. Böylece ezan, namaz vaktinin girdiğini ilandır ve aynı zamanda din özgürlüğûnün bir alametidir.

Bilal’ın sesi gayet güzeldi. Mescidin yanıbaşmda yüksek evin damına çıkar, tatlı sesiyle ezan okur, Allah’ın birliğini ilan ederdi. Bilal, Hz. Peygamber’in irtihalinden sonra Şam’da kaldı. Bir aralık Medine’yi ziyarete gitti. Hz. Hüseyin’in ricası üzerine o yanık sesiyle bir sabah ezanı okumuş. Bilal’in sesini duyan Medineliler; Peygamber tekrar aralarında imiş gibi heyecanlı dakikalar yaşamışlar, eski günleri anarak gözyaşlarını tutamamışlardır.

d.ASHAB-I SUFFA:

Mescid-i Şerifin bir tarafına, evsiz fakirlerin barınması için bir gölgelik yapıldı. Bunun üstü kapalı ise de, etrafı açıktı. Kimsesiz garipler burada yatar, kalkardı. tş buldukları zaman çalışır, kazanırlardı. Bunlar daima Hz. Peygamber’in yanında bulunduklarından Kur’an ve Hadis dinler, öğrenirlerdi. Burası adeta bir ilim yuvası idi. Ashabın zenginleri bunları gözetirler, yardım ederlerdi.

e. HANE-İ SAADETİN İNŞASI VE HZ. AİŞE İLE EVLENME:

Mescidin inşası bittikten sonra bitişiğindeki odalar yapıldı. Hane-i Saadet budur. Bunların yapılması tamamlanınca Hz. Peygamber, Eyyub Ensari’nin evinden buraya taşındı. Hz. Peygamber kölesi Zeyd’i Mekke’ye göndererek orada kalmış olan zevcesi Sevde ile küçük kızı Hz. Fatıma’yı Medine’ye aldırdı. Kızı Rukiyye Hz. Osman ile hicret etmişti. Kızı Zeyneb'in kocası müşrik olduğundan o gelemedi. Ebu Bekir'in ailesini de oğlu Abdullah getirdi. Böylece Mekke'de nişanlanmış olduğu Hz. Aişe de Medine'ye gelmiş oldu. Mescid'in yanındaki odaların yapılması tamamlanınca bunlardan birini, Hz. Aişe'ye tahsis etti ve Hicretten 7-8 ay sonra onunla evlendi. Hz. Aişe o zaman gelinlik çağına girmiş bir genç kızdı. Çok zeki idi. Mükemmel bir aile terbiyesi almıştı. Hz. Ebu Bekir'in kızı olduğunu her suretle ısbat etmiştir. Peygamberimizde geçirdiği 9 senelik hayatındaO'ndan pek çok dini meseleler almıştır. Fıkıhta yeri üstündür.

f.MUHACİRLER İLE ENSAR ARASINDA KARDEŞLİK:

Mekke'den göç ederek Medine'ye yerleşen Müslümanlara “Muhacir”, Medine'nin yerli halkı bunlara elden gelen her türlü yardımı yaptıklarından, onlara da “yardım ediciler” anlamına “Ensar” denildi. Tarihte Muhacirler ile Ensar arasındaki kardeşlik kadar kuvvetli bir bağlantı kurulduğu görülmemiştir. Medineliler, yerlerini, yurtlarını bırakarak gelen Muhacirlere kardeş elini uzatmışlar mallarına bile ortak yapmışlardır. Onları evlerinde misafir olarak barındırdılar, ekmeklerini onlarla paylaştılar, iş buldular. Böylece onlara, yurtlarından ayrılmanın acısını çektirmediler. Muhacirler ve Ensar İslam Tarihi'nde hürmetle anılan iki gruptur. Allah cümlesinden razı olsun. Bu dine onlar çok hizmet ettiler.Hz. Peygamber, Muhacirlerden her birini, Ensar'dan bir kişiye kardeş olarak tayin etti. Bu kardeşlik kan ve neseb kardeşliğinden daha kuvvetli oldu. İhtiyar tarih, bu kadar birbirine candan kaynaşan insanlar görmemiştir. (Enfal Sûresi, Ayet 72, bu hususu açıklar.)


g.ÇALIŞIP KAZANANLAR:

Yapılan kardeşlikte Sa'd b. Rabi'a, Abdurrahman tbn-i Avf'a düşmüştü. Sa'd malının yarısını O'na teklif etti ise de o:

- Kardeşim, Allah malına bereket versin. Sen bana çarşı pazarın yolunu göster, dedi.

Abdurrahman yağ, peynir alış-verişine başladı ve zengin oldu. O derece ki, 700 develik kervan çıkardığı oldu. Hz. Ebu Bekir elbise, Hz. Osman hurma ticareti yaptı.

h.YAHUDİLERLE ANDLAŞMALAR:

Medine'de, Kaynuka, Nadir ve Kurayzaoğulları Yahudileri yaşardı. Bunlar Müslümanların kuvvetlenmesini istemediler. Hz. Peygamber ilk zamanları onlarla andlaşmalar yaparak medeni haklar tanıdı. Fakat Yahudiler fırsat kollayarak andlaşmayı bozdular.

t) HİCRET’İN BİRİNCİ YILININ ÖNEMLİ OLAYLARI:

Cuma namazı farz kılındı. Mescid-i Nebevi yapıldı. Ezan meşru kılındı.

Muhacirlerle Ensar arasında kardeşlik kuruldu, andlaşma yapıldı. Yahudilerle andlaşma imzalandı. Hz. Aişe'nin düğünü yapıldı.