Kıyamet Alâmetleri | 13- İlmin kaldırılmasıyla birlikte cahilliğin çoğalması



Yine kıyametin alametlerinden birisi de ilmin kaldırılması ve cahilliğin çoğalmasıdır. Bu konuda Buhari ve Müslim, Enes b. Malik (ra)’dan Rasulullah (sav)’in şöyle dediğini rivayet etmektedir: “İlmin kaldırılması, cahilliğin yayılması kıyâmet alâmetlerindendir”. (1)

Buhari ise Şakik’ten şöyle rivayet ediyor: “Ben Abdullah b. Mes’ud ve Ebu Musa ile birlikte idim. Onlar Rasulullah (sav)’in şöyle dediğini söylediler: “Kıyametten önce öyle günler gelecek ki, ilim kaldırılacak, cahillik artacak.” (2)

Müslim’in Ebu Hureyre (ra)’dan rivayetine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Zaman kısalır, ilim kalkar, fitneler ortaya çıkar, cimrilik artar ve ölüm çoğalır”. (3)

İbn Battal şöyle diyor: “Biz, bu hadiste geçen kıyamet alametlerinden ilmin azaldığını, cahilliğin arttığını, cimriliğin çoğaldığını, fitnelerin ortaya çıktığını ve ölümün çoğaldığını günümüzde açıkça gördük”. (4)

İbn Hacer bu sözün arkasından şöyle diyor: “Görünen o ki, O’nun gördükleri şeylerin az olmasına rağmen bu söz onun büyütmesidir. Hadisten kasıt, o şeylerin ileride daha da artacağı anlamındadır. Öyle ki, o şeylerin olumlu kısmı hiç kalmayacak. İlmin kaldırılmasıyla birlikte cahilliğin yayılması buna işarettir. O dönemde alimlerin bulunması bunun gerkekleşmesine engel olmaz. Çünkü o vakit cahiller alimleri anlayamaz”. (5)

İlmin kaldırılması ancak alimlerin yok olmasıyla olur. Nitekim Abdullah b. Amr b. As (ra) şöyle diyor: “Ben Rasulullah (sav)’i şöyle derken işittim: “Allah, ilmi kullarından silmek suretiyle değil, alimlerin ruhlarını kabzetmek suretiyle giderecektir. En sonunda hiçbir alim kalmayacak ve insanlar cahil kişileri başkan edinecekler. Bunlara meseleler sorulacak. Onlarda bilgileri olmadığı halde fetva verecekler. Bu şekilde hem kendileri sapıklığa düşer, hem de halkı saptırırlar”. (6)

Nevevi şöyle diyor: “İlmin kaldırılmasından bahseden bu hadislerden kasıt, ilmin alimlerin gönüllerinden silinmesi değildir. Bunun manası ilim sahiplerinin ölmesiyle insanların cahilleri alim edinmeleri ve onların verdiği fetvalarla hem kendilerinin hem de halkın sapıtmasıdır”.(7)

Buradaki ilimden kasıt Kur’an ve Sünnet ilmidir. O da peygamberlerin miras olarak bıraktıkları ilimdir. Çünkü alimler peygamberlerin varisleridir. Onların kaybolmasıyla ilim kaybolur, sünnetler unutulur, bid’atler çoğalır ve cahillik artar.

Ama dünya ilimleri ise azalmaz artar. Hadiste kasdedilen bu değildir. Çünkü hadiste: “Bunlara meseleler sorulacak. Onlarda bilgileri olmadığı halde fetva verecekler. Bu şekilde hem kendileri sapıklığa düşer, hem de halkı sapıtırlar” sözü geçmektedir.

Sapıklığa düşmek ancak dinde cahil olmakla olur. Gerçek alimler ise ilimleriyle amel edenler, ümmeti yönlendirenler ve onlara hidayet yolunu gösterenlerdir. Amelsiz ilmin hiçbir faydası olmaz, aksine sahibini vebal altında bırakır. Konuyla ilgili Buhari’de birde: “Amel azalır” şeklinde rivayet vardır. (8)

Büyük İslam tarihçisi Zehebî alimlerle ilgili nükteli sözlerden bahsederken şöyle diyor: “Onlara ilimden az bir şey verilmiştir. Ama günümüzde ise sayısı az olan bu insanlar içinde, o az ilimden az bir şey kalmıştır. O az ilimle amel edenlerde ne kadar az! Allah bize yeter, O ne güzel Vekildir”. (9)

Eğer Zehebî’nin zamanında böyle olursa, kim birilir bizim zamanımızda nasıl olur? Rasulullah (sav)’in zamanından uzaklaşan her vakitte ilim azalmakta ve cahillik artmaktadır. Bu ümmetin en alimleri sahabelerdi. Onlardan sonra tabiin, sonrada tebei tabiin. En hayırlı asır onların dönemiydi. Nitekim Rasulullah (sav) şöyle buyuruyor: “İnsanların en hayırlıları benim çağımda yaşayanloardır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra onlardan daha sonra gelenlerdir.”. (10)

İlim azalmaya devam etmekte, cahillik de artmaktadır. Öyleki insanlar İslam’ın farzlarını dahi bilmez hale geleceklerdir. Huzeyfe (ra) Rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Elbisenin nakışı eskiyip silindiği gibi İslam da eskiyecek, silinecek. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac nedir, zekât nedir bilinmeyecek. Bir gecede Kur’an yok olur. Yeryüzünde ondan bir âyet dahi kalmaz. İnsanlardan yaşlı adam ve kadınlar kalır. Onlar: “Biz babalarımızı “Lailahe illallah” kelimesini söyler bulduk biz de onu söylüyoruz” derler. Sıla b. Zufer, Huzeyfe’ye: “Namaz nedir, hac nedir, zekat nedir bilmedikleri halde “Lailahe illallah” demeleri onlara ne kazandırır?” dedi ve bunu birkaç kez tekrarladı. Huzeyfe önce ona cevap vermedi. Sonunda ona: “Ey Sıla! “Lailahe illallah” onları ateşten kurtarır” dedi ve bu sözü üç kere tekrarladı”. (11)

Abdullah b. Mesud şöyle diyor: “Kur’an aranızdan kaldırılacak o bir gecede yok olur ve insanların gönüllerinden gider. Ondan geriye hiçbir şey kalmaz”. (12)

İbn Teymiye şöyle diyor: “Ahir zamanda Kur’an sayfalardan ve gönüllerden gider. Ondan geriye hiçbir şey kalmaz”. (13)

Bundan daha kötüsü yeryüzünde Allah’ın adı dahi anılmaz. Nitekim Enes (ra)’dan rivayet edilen hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzünde “Allah, Allah” zikri kesilmedikçe kıyamet kopmaz”. (14)

İbn Kesir şöyle diyor: “Bu hadisin iki manası vardır:

1- Kimse kötülüğü yasaklamaz, kötülük yapan birini görünce ona engel olmaz. Bu yüzden: “Allah, Allah! Dahi denmez” diye tabir edilmiştir. Abdullah b. Ömer hadisinde geçtiği gibi: “Geriye azgın kişiler kalır, iyilik yapmayı bilmezler, kötülüğede engel olmazlar”. (15)

2- Allah bilinmez, yeryüzünde adı dahi anılmaz. Buda insanlığın yok olduğu, inkar, isyan, fitne ve fesadın çok olduğu zamanda olur”.(16)




 
1 Buhari, İlim (1/178-Fethu’l-Bârî). Müslim, İlim (16/222-Nevevi Şerhi)
2 Buhari, Fiten (13/13-Fethu’l-Bârî)
3 Müslim, İlim (16/222,223-Nevevi Şerhi)
4 “Fethu’l-Bârî” (13/16)
5 “Fethu’l-Bârî” (13/16)
6 Buhari, İlim. (1/194-Fethuı’l-Bârî). Müslim, İlim (16/223,224-Nevevi Şerhi)
7 “Müslim Nevevi Şerhi” (16/223-224)
8 Buhari, Edeb. (10/456-Fethu’l-Bârî)
9 “Tezkiretü’l-Huffâz” (3/1031)
10 Müslim, Sahabenin Faziletleri (16/86-Nevevi Şerhi)
11 İbn Mâce, Fiten. (2/1344-1345), Müstedrek (4/473) Hakim hadisi sahihlemiş, Zehebi’de ona katılnmıştır. İbn Hacer “Fethu’l-Bârî”de (13/16): “İbn Mâce kuvvetli bir senedle rivayet etmiştir” demiştir. Albani hadisi sahihlemektedir. Bak: “Camiu’s-Sağir’in Sahihleri” (6/339. Hadis no: 7933)
12 Taberâni rivayet etmiştir. Ravileri, sıka olan Şeddâd b. Ma’kal dışında sahih hadis ravileridir. Bak: “Mecmau’z-Zevâid” (7/329-330). İbn Hacer “Fethu’l-Bârî”de (13/16): “Senedi sahihtir, fakat hadis mevkuftur” demiştir. Bana göre böyle söylemek doğru değildir ve Hadis merfu hükmündedir.
13 “Mecmû’u’l-Fetavâ” (3/198-199)
14 Müslim, İmân (2/187-Nevevi Şerhi)
15 Müsned (11/181-182) Ahmed Şakir: “Senedi sahihtir demiştir” Müstedrek (4/435) Hekim: “Hasan, Abdullah b. Amr’dan işitse bile, Buhari ve Müslim’in şartlarına göre sahihtir” demiş Zehebi de ona katılmıştır.
16 “Nihaye” (1/186)