FIKIH | SALİH VE TAKVA SAHİBİ KİMSELERİN İLHAMI İLİM SAYILABİLİR Mİ, BİR BAŞKA İFADEYLE İLHAM İLİM İÇİN BİR KAYNAK SAYILABİLİR Mİ ?

Aradığınız konunun baş harfini aşağıdan seçiniz:

A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z

Kaynak: https://sorularlaislamiyet.com

SALİH VE TAKVA SAHİBİ KİMSELERİN İLHAMI İLİM SAYILABİLİR Mİ, BİR BAŞKA İFADEYLE İLHAM İLİM İÇİN BİR KAYNAK SAYILABİLİR Mİ ? 

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in inancına göre ilmin vasıta ve kaynakları üçtür. Bunların dışında elde edilen herhangi bir şey zan ifade eder.Vasıtalar:


1- Sağlam olan beş duyu. Yani görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyuları.

Allah Teala bu beş duyudan herbirini kendini has şeyleri idrak etmesi için yaratmıştır. Kısacası görülebilen şeyler görme duyusu ile, işitilebilen şeyler işitme duyusu ile, koklanabilir şeyler koklama duyusu ve tadılabilen şeyler tatma duyusu ve nihayet dokunulabilen şeyler de dokunma duyusu ile idrak edilebilir. Biz şartlarına riayet etmemiz halinde ve bu duyuları yerinde kullandığımız taktirde bunlar aracılığıyla ilim sahibi oluruz.


2- Doğru haber. Doğru haber de ikiye ayrılır: Birincisi, mütevatir haberdir. Yani Yalan söylemek için anlaşma yapıp ittifak etmeleri mümkün olmayan bir cemaat yolu ile gelen haberdir. Şayet bu haber el değiştirirse mütevatir olabilmesi için her tabakada böyle bir cemaatin bulunması gerekir.

Tevatür için habercilerin iman veya salahı şart değildir.

İkincisi, Peygamber (s.a.v.)'in sözüdür. Çünkü Peygamber (s.a.v.) yalandan masum olduğuna göre sözü kesinlik arzeder. Bunun için Saadet asrında yaşayıp peygamberin sözünü duyan kimsenin işittiği şeyin doğruluğuna iman etmesi gerekir. Kısacası Resulüllah'ın sözü işiten kimse için kesin bir bilgi kaynağıdır. Aynı doğrultuda Resulüllah'dan (s.a.v.) tevatüren rivayet edilen bir şey de bilgi ifade eder. Ancak tevatür derecesinde olmayan ve peygambere isnad edilen bir hadis bilgi değil zannı ifade eder. Yalnız bazan peygamberin sözünde değil rivayet sabit olmadığından ravinin rivayeti açısından zannı ifade etmektedir.


3- Akıl'dır.Akıl insana has bir kuvvettir. İnsan bu kuvvet sayesinde idrak etme imkanına kavuşabilmektedir. Ancak akılla idrak edilen şeyler de iki kısma ayrılmaktadır.


1- Bedihi.

2- Kesbi.

Bedihi, yani açıkca sabit olan şeyler. "Ateş sıcaktır”. "Yer altımızdadır”, gibi. Kesbi ise "Ateş olan yerde duman görülür" gibi.

İlham ve keşif gibi şeyler ilim sayılamazlar ve hüccet teşkil etmezler. Dolayısıyla salih ve takva sahibi kimselerin ilham ve keşfe dayanarak bir şey söylemeleri bilgi ifade etmez, ancak işaret ve zan olabilir.